Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Terörist.


Antimodes52

Öne çıkan mesajlar

ekşisözlükte entry olarak girdim, buraya da copy/paste eyleyeyim de tartışılır belki dedim (c/p olduğu için büyük küçük harf yok tabi, kusra kalmayın):
terorist kavramini tanimlarken her kafadan farkli bir ses cikmasina ragmen, uc asagi bes yukari olusturulan ortak payda su yonde oluyor:
guc kullanmak suretiyle siyasi goruslerini kabul ettirmeye calisan kimse(ler).
ote yandan hukuk devleti ilkesi altinda birlesen ulus-devletler acisindan devlete karsi islenen suclar, oncelikle bireye karsi islendikleri ve bireye zarar verdikleri icin vardir. bu baglamda liberal hukuk doktrininde devlet soyut bir yapilanmadir ve kimisine gore devletin kendisine karsi suc islemek mumkun bile degildir.
oyleyse gunumuzun demokratik liberal ulus-devletlerinin teoride ongordugu yapilanma su yonde: devlet soyuttur, bu baglamda demokrasi araciligiyla devlet iradesini belirleyen, aslinda bireylerin hur katilimiyla ortaya cikan genel iradedir. iste bu yuzden de devletin guc kullanmasi mesrudur ve guc kullanmak devletin tekelindedir.
habermas, tartismanin hur ve esit bireylerin iletisim araciligiyla birbirini ikna etmeye calismasi oldugu gorusundedir.
liberal ulus-devletin de bu tartisma ortamini yaratiyor gibi gozuktugunu soyleyebiliriz.
ancak tum bu surecte ustunden atladigimiz onemli bir olgu var: guc.
althusser gucten bahsederken, bir yandan baski mekanizmasiyla calisan devlet gucunden bahseder, obur taraftan da ideolojiden (ilintili olarak da ideological state apparatusestan).
bu baglamda oncelikle gucun, sadece zor araciligiyla baski kurma yolundan ibaret olmadigini not etmemiz gerekmektedir.
mannheim ve marx uzerinden ideolojiyi inceleyecek olursak, toplumsal altyapiyi (ekonomi) ele gecirmek suretiyle baskin hale gelen sinif ya da siniflarin, kurduklari sosyal gerceklikteki statukoyu koruma amaciyla suregelmis bir iluzyon oldugunu soyleyebiliriz. bu anlamiyla ideoloji, kendi basina bir amac ya da hedef degildir, yasantimizin her noktasina islenmis bir mantalitedir, farkinda olmadan belli siniflarin cikarini korumaktir.
ornegin althusser, ideological state apparatuses tan bahsederken, egitimin de ideolojik bir kurum olduguna dikkat cekmistir.
gucu bu sekilde ele aldiktan sonra, liberal ulus-devlet yapilanmasina geri donecek olursak, ilk bakista onumuze serilen, hur ve esit taraflarin birbirini ikna etme cabasi olan tartisma ortaminin, artik pek de var olmadigini gozlemleyebiliriz.
nitekim soyut olan devletin iradesini olusturan genel iradenin aslinda, gucun baska bir disavurumu olan ideoloji ile buyuk bir olcude, devlet yapisinin hizmet ettigi toplumsal sinifin cikarlari dogrultusunda bicimlendirildigini goruruz. bu platformun taraflari icin de ne hur diyebiliriz, ne de esit.
dolayisiyla demokratik liberal ulus-devletin tum ozgurluk ve esitlik soyleminin yuzeyini biraz kaziyacak olursak, habermasin tartisma icin sundugu kriterlerin dahi karsilanmadigini goruyoruz. daha da otesi, teroristin aksine, boyle bir tartisma ortaminin varligini iddia eden bir tutumla karsilasiyoruz.
bu noktada birey uc farkli tutumu benimseyebilir:
a-) kendisine sunulan sozde tartisma ortaminin esit olmadigini kabul edip, yine de iletisim kurmaya calisarak yapabildigini yapar
b-) hic bir sey yapmamaya karar verir ve hayata kuser (bkz: cynic)
c-) iletisimden vazgecer ve dogrudan eyleme basvurur (bkz: terorist)
bu durum, teroristin eylemlerine ahlaki bir temel olusturmasa da, teror hakkinda bazi hususlari kavramamiza yardimci olabilir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yazı hakkında da yorum yapıcam ama, bone yani..off abi ya, haber + hamas dedin ya habermas'a..sonra da bilgi edinmeden konuşuyosun diyince kızıyosun.

hayır ben de uzmanı değilim de, haber + hamas nedir, konuyla alakası nedir?!

yazıya gelecek olursak +1 der bitirirmişim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

hayır yani bi olayı evirip çevirip yazmak var düpdüz yazmak var. çok gereksiz cümleler var yani. bikbik e gelmiş olay bence.

kısacası.
said:

guc kullanmak suretiyle siyasi goruslerini kabul ettirmeye calisan kimse(ler).


terörist kavramı için yukardaki metin yeterli açıklamadır.

başka şekilde yapılacak açıklamalar sadece teröristleri sempatik kılıcağını , insanları yönlendireceğini düşünüyorum.

insanlar düşünmekte özgür tabiki bu beni ilgilendirmez ; ama bazı yasalar mevcut. ayrıyetten , terörist sempatizyenliği ne kadar yasal onu da bilemem.

*yazıya karşı bir eleştri değildir. konu üstüne genel yorumumdur.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sir said:
yazı hakkında da yorum yapıcam ama, bone yani..off abi ya, haber + hamas dedin ya habermas'a..sonra da bilgi edinmeden konuşuyosun diyince kızıyosun.

Bilgim yok habermas hakkında, bilgi almak için soruyorum. Habermas hakkında bilgi edinmeden mi konuştum burda, yine de sırf laf etmek için konuşuyorsun.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Çok iddialı gibi duran, ama tek bir soru cümlesiyle rahatça özetlenebilecek bir yazı olmuş.

Özgür ve eşit bir ortamda yaşadığını düşünen/zanneden insan, talepleri devletin, yani toplumun ekseriyetinin, yani gücü elinde tutanların düşüncesine uymazsa ne yapmalıdır?

Kalkıp şiddete başvuruyorsa baştan kaybetmiş demektir.
Zira şiddet toplumun genelinde yaralara yol açacaktır, tepki çekeceği ve, haklı veya haksız olmasından bağımsız olarak, talep edilenin şiddetin kaynağı olarak görülüp hepten reddedileceği aşikardır.
Ayrıca önceden kabul görmeyen fikirlerin terör eylemleri sonucunda kabul görüp onaylanır hale gelmesi, hem şiddetten etkilenenleri mağdur bırakacağı hem de başka kabul görmeyen fikirlerin de aynı şekilde çözüme ulaştırılabileceği düşüncesinin yolunu açacağı için büyük bir hata olur.

Bu durumda kişinin kendisi gibi hak talep etmiş (aynı hak olması gerekmez) ama karşılığını görememişlerle birlik olup ekseriyetin gücünü fikirlerle kırmaya çalışması talep edilen hakkı kazanmak için daha sağlıklı bir süreçtir. Toplum bu fikirleri sindirebilecek duruma geldiğinde herkes eşitlik ve adalet ölçüsünde istediği hakkı talep eder duruma gelecektir. Elbette bunu bir nesil süresi dahilinde başarmayı beklemek de yanlıştır.

Veya hak talep eden kendisini toplumun genelinin akışına bırakır, uyum sağlar. Bu bir bakımdan kendisi gibi düşünen, ama uyum sağlayamamış olanlara ihanet olarak algılanabileceği gibi, bir bakımdan da enerjisini toplumu değiştirmek gibi zorlu ve belki de imkansız bir süreç yerine, dahil olduğu toplumu geliştirmek gibi daha verimli konularda kullanmasının yolunu açar.

Hangi yolu seçerse seçsin, birey kazanır, toplum kazanır.
Ama şiddet seçilirse, birey de kaybeder, toplum da kaybeder.
Ve terörizm hiçbir şekilde haklı görülebilecek bir mevhum değildir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Antimodes52 said:
nitekim soyut olan devletin iradesini olusturan genel iradenin aslinda, gucun baska bir disavurumu olan ideoloji ile buyuk bir olcude, devlet yapisinin hizmet ettigi toplumsal sinifin cikarlari dogrultusunda bicimlendirildigini goruruz. bu platformun taraflari icin de ne hur diyebiliriz, ne de esit.


bana hür ve eşit tarafları olan bir platform göster. bir ülke, bir forum, bir yer? gerçek olursa çok iyi ama olmazsa da nema problema, tarif et.

yani aslında anlamaya çalışıyorum, bir tartışmada taraf olan bir "güç" varsa özgür düşünce biraz zor gibi de, böyle bir "güç" var olmadığı veya etki edemediği bir yer yöntem bir şey var mı? onu şu an sorguluyorum.

bir de burda yazılanların içerisinde devletin "ideal" tanımının birey üzerinde baskınlığını neden hiç kimsenin argüman olarak ele almadığını da anlamak istiyorum. ingiltere-türkiye-kuzey kor üçlüsünü ele alalım. 3 ü de belli idealler tanımlamışlardır, ama birey üzerindeki baskı aynı değil.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Rahan said:
bana hür ve eşit tarafları olan bir platform göster. bir ülke, bir forum, bir yer? gerçek olursa çok iyi ama olmazsa da nema problema, tarif et.

yani aslında anlamaya çalışıyorum, bir tartışmada taraf olan bir "güç" varsa özgür düşünce biraz zor gibi de, böyle bir "güç" var olmadığı veya etki edemediği bir yer yöntem bir şey var mı? onu şu an sorguluyorum.

bir de burda yazılanların içerisinde devletin "ideal" tanımının birey üzerinde baskınlığını neden hiç kimsenin argüman olarak ele almadığını da anlamak istiyorum. ingiltere-türkiye-kuzey kor üçlüsünü ele alalım. 3 ü de belli idealler tanımlamışlardır, ama birey üzerindeki baskı aynı değil.

Marxist toplumsal analizde toplumsal altyapı (infrastructure, ekonomi) üzerinde güç sahibi olan, üstyapının (superstructure, dil, kültür, ideoloji vs) şekillenişini de belirler.
Bu bağlamda özel mülkiyet kavramına haiz toplumlarda zaten bahsettiğimiz tarz bir platform mümkün değildir.
Benim aslında yazıda üstüne sürekli "demokratik liberal ulus-devletler" dememin sebebi, herhangi bir ulus-devletten değil, özellikle bu tanım içindeki ulus-devletlerden bahsetmemdi.
Yani aslında problemin çıktığı nokta, tam da devletin üzerimizdeki baskısını hissedemediğimiz anda.
Karşınızda bir diktatör ya da tiran olduğu vakit, neyin size zorlandığını ayırt etmek zaten kolay.
Oysa 20. yüzyılın sonları ve 21. yüzyılın başları itibariyle bahsettiğimiz toplumların geldiği noktada, hür ve eşitler arasında bir tartışmanın mümkün olduğuna inanmak, düşmesi çok kolay bir hata.
Bu durumu biraz daha açıklığa kavuşturmak için toplumsal yapılanmada işaret edebileceğimiz bir çok çeşit mekanizma var:
a-) İkna etmek isteyen açısından:
Medyada sesinizi duyurabilmeniz için ekonomik anlamda ciddi bir güce sahip olmalısınız.
Siyasi parti kurarak demokratik işleyişte boy gösterebilmek için yine göz ardı edilemeyecek bir ekonomik güce sahip olmalısınız.
b-) İkna edilmesi gereken açısından:
Aile, eğitim ve medya başta olmak üzere zaten kişilik anlamında yapılanmanızda birincil rol oynayan en büyük etkenler ideolojik söylem içinde. İlköğretiminiz boyunca devlet tarafından birebir kontrol edilen bir müfredat üstünüze zorlanıyor. Medyada sunulan bir çok şey ideolojik olmak durumunda, ideolojik olmasa dahi ekonomik anlamda o yükü karşılayabilecek toplumsal sınıfların yayınları oluyor.
Bunlar sadece bir kaç örnek, ancak toplumsal işleyişi derinlemesine ele alırsanız göreceksiniz ki
1-) Söz sahibi olmak için zaten ekonomik anlamda güçlü olanlar arasında olmalısınız, ekonomik anlamda güçlüyseniz de o gücünüzü korumaya yönelik söylemde olursunuz.
2-) İkna olması gereken özneler de, bugüne kadar kendilerine sunulan ilüzyon doğrultusunda varsayımlar içinde.
Bu bağlamda devlet yapısının ya da o yapının hizmet ettiği toplumsal sınıfların öngördüğüne ters düşen bir şeye ikna etme amacındaki kişi/grup/sınıflar, devletin sunduğu mekanizmalar ya da "tartışma" sürecine girmeye kalkarlarsa, bu eşitler ya da hürler arasındaki bir "tartışma" değildir.
İşte zaten bu çıkmaz içinde karşımıza çıkıyor o üç seçenek, yani sunulan platformun tartışma mahiyetinde olmadığını kabul edip ona rağmen bir şeyler yapmaya çalışanlar, mevzudan elini ayağını çekenler ve tartışmayı tümden reddedip eyleme geçenler.
ardelen said:
yazının yeni birsey soylemedigini soylemek istiyorum, ve asıl soru olan bireyin geri kalan neden iki secenegi degil de terörü sectigine deginilmemis, ancak bi giris olabilir.

E zaten yazıda ve burada saydığım sebeplerden dolayı, mesele çıkmaza girdiğinden dolayı terörü seçmiş, onu anlatmaya çalışıyordum başından beri :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...