Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Felsefenin Ruhuna Fatiha


sg-1

Öne çıkan mesajlar

Milli Eğitim’in yeni felsefe müfredatı ‘dini bütün, milliyetçi ve saygılı’ gençlik hedeflerken felsefe anlatmayı unutmuş

ANKARA - Derslerde sık sık hadislerden örnekler verilir, tanrının varlığına ilişkin ‘kanıtlar’ sıralanırken, aksi görüşler kısaca geçilir, amacı milli değerleri özümsemiş, saygılı öğrenciler yetiştirmektir... Yeni müfredat çerçevesinde hazırlanan Felsefe Dersi Programı ve Kılavuzu taslağı, ‘dini ve milliyetçi’ motifleriyle felsefe öğretmenlerini isyan ettirdi:
“Bu program uygulanırsa, felsefe dersi diye bir şey kalmaz.”

...

Haberin tamamı

‘Çağdaş bilgiden uzak’
Uzmanlık alanı ‘felsefe’ olan akademisyen ve öğretmenlerin oluşturduğu Felsefeciler Derneği, Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın yenilenen ortaöğretim müfredatı kapsamında hazırladığı Felsefe Dersi Programı ve Kılavuzu Taslağı’nın dini ve milliyetçi motifler içerdiğini belirterek, Milli Eğitim Bakanlığı’na tepki gösterdi. Felsefeciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Küpeli, felsefe grubu derslerine ilişkin Talim Terbiye Kurulu’nun hazırladığı taslakların, nesnellikten ve çağdaş bilgi ölçütlerinden uzak olduğunu savundu. Küpeli, felsefe dersine ilişkin hazırlanan taslak programda, ders amaçları arasında sayılan ‘milli değerleri özümsemek’, ‘özgürlük ve sınırlılık dengesini korumak’, ‘saygılı ve hoşgörülü olmak’ gibi başlıkların felsefe eğitiminin genel amaçları arasında yer almadığını belirterek, “Bu maddeler felsefe eğitiminin değil, ahlak bilgisi dersinin konusu olabilir” dedi.

Terk edilmiş bir görüş
Felsefe dersi program taslağında, teleolojik bir yönlendiriciliğin göze çarptığını belirten Küpeli, şu uyarılarda bulundu:
“Taslakta, ‘varlıkların meydana gelişinde bir amaç olup olmadığı’ gibi bir konunun öğrenci tarafından tartışılması ve ‘Her varlığın meydana gelişinde bir amaç vardır’ sonucuna varması bekleniyor. Bu, gerek bilimlerde gerekse felsefede terk edilmiş bir görüş olan teleolojinin öğrenciye benimsetilmeye çalışıldığı anlamına gelir.”

Kurandan hadisler, kompozisyon konusu

Siyaset ve Felsefe ünitesinde, etkinlik kapsamında ‘Bir saat adaletle hükmetmek, bir sene ibadet etmekten daha hayırlıdır’ diyen hadis -i şerife yer veriliyor. Bu hadisin konu olacağı bir kompozisyon yazılması isteniyor.
Taslakta, ‘Evrensel Anlamda Din İnsana Ne Kazandırır?’ ve ‘Evrensel Anlamda Felsefe İnsana Ne Kazandırır?’ başlıklarıyla din ve felsefenin karşılaştırıldığı bir tabloya yer veriyor. Bu tabloda dinin insana ‘huzur’, ‘mutluluk’, ‘güven’, ‘manevi doygunluk’ ve ‘Tanrı sevgisi’ verdiği öğretiliyor.
Tanrı var ki...

Taslakta, tanrının varlığını kanıtlamak için öğretmenden şu etkinliği yapması isteniyor:
“Öğretmen öğrencilere bir kitap gösterir.
Yazar olmadan bu kitabın var olması mümkün mü?
Resim gösterir.
Ressamsız bu resmin kendi kendine olması mümkün mü?
Sınıftaki sıralar, masalar v.b
Marangoz olmadan tahtaların bir araya tesadüfen gelmesi mümkün mü?
Yapan olmadan en küçük varlık bile var olmadığına göre bu bir mükemmellik içinde işleyen bu kâinat sahipsiz yaratıcısız olur mu?
Yukarıdaki sorular ile öğrencilerin dikkati çekilir.
Aşağıdaki sorular yazılarak öğrencilerin düşünmesi istenerek grup etkileşimi başlatılır.
Her eserin bir ustası olur mu?
Evren nasıl meydana geldi?
Evrende bir mükemmellik var mı?
Evrendeki düzenin amacı nedir?
Bir atom zerresini bile düzenli hareket ettiren kuvvet nedir?
Tanrının varlığına ilişkin kozmolojik, ontolojik ve teolojik kanıtlar, soru- cevap tekniği ile ortaya konur.
Aşağıdaki paragraf öğrencilere okunarak etkinlik sonlandırılır.
“Doğa hakkındaki gözlemlerimiz bize onda bir düzen olduğunu göstermektedir. Doğa hakkındaki bilgimiz arttıkça onun parçaları arasındaki karmaşık uyum ve genel yapısındaki olağanüstü planlılık daha açık bir biçimde kendini göstermektedir. Bu uyum düzen ve planlılık ne kendi kendini ortaya çıkabilir, ne salt bir rastlantının ürünü olabilir. Bu olağanüstü makinenin sisteminin gerisinde, akıllı, bilgili, planlı bir varlık olmalıdır. O, ancak Tanrı olabilir. O halde tanrı vardır, tanrı var ki biz varız, evren var, evrendeki düzen var, zaman var, hayat var, ölüm var. (Felsefeye giriş Prof. Dr. Ahmet Aslan, Mart 2005)”
Etkinlik bitiminde ölçme ve değerlendirme bölümünde öğrenciye ‘Tanrının varlığı ile ilgili kanıtlar nelerdir?’ ifadelerini içeren tek bir soru soruluyor.

‘Dini mozaikler’de bazı parçalar eksik

Din ve Felsefe ünitesinde kazanımlar bölümünde, ‘Felsefe ve dinin insana kazandırdığı, bakış açılarını fark eder’, ‘Dinlerin bilime verdiği önemi fark eder’ ifadeleri yer alıyor. Ayrıntılı etkinlikler bölümünde ‘Dini Mozaikler’ başlığı altında da ‘Yüzyıllarca bir arada yaşamı sağlayan inanç mozaiklerinin, bireye ve topluma katkılarına din olgusunun vurgusu yapılarak etkinlik sonlandırılır’ deniliyor. Aynı ünitede ‘Tanrı hakkındaki kanıtların neler olduğunu açıklar’ kazanımının açıklamasında da ‘Kozmolojik kanıt, Hudus kanıtı, Ontolojik Kanıt, İmkân ve Ahlak kanıtı gibi görüşlere yer verilebilir” deniliyor.
Üniteler tanıtılırken, ‘Din ve Felsefe’ ünitesinde, ‘Tanrı Hakkındaki Görüşler’ başlığı altında, ‘Tanrının Varlığını Kabul Edenler’, ‘Tanrının Varlığını Reddedenler’, ‘Tanrının Varlığı veya Yokluğunun Bilinemeyeceğini Öne Sürenler’ konularına değinileceği belirtiliyor. Ancak taslak programda, ünite içerisinde, konu etkinlik yapılmadan, ‘Tanrı hakkındaki görüşleri bilir ve farklarını ortaya koyar’ kazanımının açıklamalar bölümünde, ‘gerekçelendirme, tutarlılık arama, doğru- yanlış belirleme. Tanrının varlığı ile ilgili Teizm, Ateizm, Panteizm, Agnostizim, Deizm gibi görüşlere yer verilmelidir’ ifadeleriyle geçiştiriliyor. Ünitede, daha çok ‘tanrının varlığının kanıtlanması’ üzerinde duruluyor.
‘Evrensel Anlamda Din İnsana Ne Kazandırır’ ve ‘Evrensel Anlamda Felsefe İnsana Ne Kazandırır’ başlıklarıyla din ve felsefe karşılaştırılıyor. Bu tabloda dinin insana ‘huzur’, ‘mutluluk’, ‘güven’, ‘manevi doygunluk’, ‘Tanrı sevgisi’ verdiği belirtiliyor.
Öğrencilere milliyetçi film izlettiriniz...

Siyaset ve Felsefe ünitesi altında, ‘Türk Milleti’nin bağımsızlığına verdiği önemi ve bağımsızlığını korumak için yaptığı mücadeleyi anlatan bir film seyrettirilir’ etkinliği yer alıyor.
Amaçlar bölümünde, öğrencilerde hedeflenen özellikler, ‘Milli değerleri özümseyerek, evrensel değerlere de açık olmaları’, ‘Hem etik hem de estetik değerleri; milli ve evrensel açıdan yaşamıyla ilişkilendirebilmeleri’ diye sıralanıyor. Programın yaklaşımları anlatılırken de ‘milli eğitimimizin amaçları doğrultusunda milli değerleri koruyup geliştiren, evrensel değerleri benimseyen bireylerin yetiştirilmesine vurgu yapar’ görüşü aktarılıyor.



http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=901479&Date=03.10.2008&CategoryID=97



Sağlık bilgisi dersinde de abdest suyu başağrısına iyi gelir gibi bişeyler anlatılıyordu bi ara.

Felsefe bile Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi olacak bu taslağa göre.

Ne mübarek bi eğitim sistemimiz var.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Taslakta, ‘varlıkların meydana gelişinde bir amaç olup olmadığı’ gibi bir konunun öğrenci tarafından tartışılması ve ‘Her varlığın meydana gelişinde bir amaç vardır’ sonucuna varması bekleniyor.


lol, 'sonucuna varması bekleniyor' komikmis
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Chastise said:
Nedense hiç şaşırmadım.


bana göre yaratıcı bir güç vardır ve inanırım ama bunun tartışılmasında yada gücün yettiği kadar yoktur tezinin savunulmasında bir sakınca yoktur. herkes inansa yada hiç kimse inanmasa tek düze bir hayat olurdu. ayrıca felsefe olgusu sadece tanrının var olup olmadığını ortaya koyan düşüncelerden oluşmaz. felsefeyi kimse istediği yöne de çekemez.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Erklik konusu tartışılabilir; fakat tanrının kanıtlanması veya çocukları bilerek veya isteyerek bir felsefi tutuma yönlendirmek açık ŞEREFSİZLİKTİR. He bu zamana kadar da yapılmıyor muyd? Elbette, yapılıyordu. Netekim bu kadronun da buna bir dur demeye niyeti yok gibi. Ayrıca tanrının varlığını veya yokluğunu tartışanları felsefede döverler. Felsefe açısından böyle bir bilginin hiçbir değeri yoktur. Netekim Descartes'in veya Berkeley'in vs. nin tarı söylemleri sadece kendi tutumlarının aksiyomlarından kaynaklanır ve Bildiğimiz "Allah" gibi değerlendirilemez. Ayrıca lütfen felsefeyi ot bok her şeyi tartışan bir ilim sıfatına sokmayalım okulda da bu bilinci vermeyelim felsefe kendini ve sınırlarını bilen bir bilimdir..(Metafizik,Mantık, Doğabilim, âhlak)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

nocom said:
Chastise said:
Nedense hiç şaşırmadım.


bana göre yaratıcı bir güç vardır ve inanırım ama bunun tartışılmasında yada gücün yettiği kadar yoktur tezinin savunulmasında bir sakınca yoktur. herkes inansa yada hiç kimse inanmasa tek düze bir hayat olurdu. ayrıca felsefe olgusu sadece tanrının var olup olmadığını ortaya koyan düşüncelerden oluşmaz. felsefeyi kimse istediği yöne de çekemez.

Sorun savunulması değil, öğretilmesi. Burası ne kinik okulu, ne kuran kursu ne de başka birşey. Düzgün bir eğitim sisteminde böyle bir cümle kurulması, iyi bir gidişatın göstergesi değildir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

burtonesk said:
meb sanırım sitesinde açıklama yapmıştı buna cevaben. ama aramaya üşendim şu an. müfredatın senelerdir böyle olduğuna dair bir açıklamaydı.


Milli Eğitim Bakanlığı said:
BASIN AÇIKLAMASI

03.10.2008 tarihli Radikal Gazetesinde yayınlanan "Felsefe dersinin ruhuna el Fatiha" başlıklı haber ile ilgili olarak aşağıdaki açıklama yapılmıştır.

Bakanlığımızda yürütülen program geliştirme çalışmalarında "katılımcılık" ilkesi gereği ilgili akademik ve sosyal paydaşların görüşleri alındıktan sonra olgunlaştırılan taslak programlar Talim ve Terbiye Kurulunda görüşülerek karara bağlanmaktadır.

1993 yılından beri uygulanmakta olan mevcut felsefe öğretim programının da öğrenci merkezli eğitim yaklaşımına uyarlanması için Bakanlığımız Ortaöğretim Genel Müdürlüğü tarafından Kayseri'de bir grup akademisyen ve öğretmenden oluşan özel bir ihtisas komisyonu kurulmuştur. Diğer derslerde yapıldığı gibi bu dersin de taslak programı, ilgili akademik ve sosyal paydaşların görüş ve değerlendirmelerine sunulmuştur. Bu taslağın henüz resmi bir geçerliği bulunmamaktadır.

Bu yaklaşım gereği, kendilerinden görüş istenen birçok akademik ve sosyal paydaşın taslak metni tamamlayıcı, geliştirici nitelikteki önerileri Bakanlığımıza ulaşmış ve bu öneriler takdire şayan bulunmuştur. Ancak kendilerinden görüş istenen bazı paydaşların ise program taslağına katkıda bulunmak yerine henüz resmi geçerliği bulunmayan bu taslağı kabul edilmiş ve uygulamaya konulmuş gibi basın üzerinden tartışmaya açmaları demokratik katılımcılık kültürüne uygunsuzluğu açısından dikkat çekicidir.

Belirtilen gazete haberinde verilen ve taslak metinden alıntılanan bazı içeriklerin 1993 tarihli felsefe dersi programında da bulunduğu halde bunların şimdiye kadar haber konusu edilmeyerek, bu konulara ilk defa yer veriliyormuş gibi kamuoyunun dikkatine sunulması meslek ilkelerine uygun olmadığı düşünülmekte ve iyi niyetle bağdaşmamaktadır.

Konu ile ilgili çalışmalar Bakanlığımızın ilgili birimlerinde gerekli bilisel ciddiyet içinde sürdürülmekte olup çalışmalar tamamlanınca kamuoyuna duyurulacaktır. Bu aşamada taslak metinler üzerinde yapılan spekülasyonlara itibar edilmemesi önem arz etmektedir.

Durum kamuoyunun bilgisine önemle arz edilir.




Basın ve Halkla
İlişkiler Müşavirliği


Kaynak
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hem ayrıca, gözümden kaçmış, 1993 yılından beri bu haliyle değil, bazı kısımları uygulamadaymış, yani eskiden bu kadar değilmiş, amcalar daha beterini yapmaya çalışıyorlarmış. Ama daha taslakmış tabi.

"Babama hırsızdı, kapkaç yapardı da, ben terfi ettim, otomobil çalıyom artık" olmuş bu aslında.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Türk toplumunun felsefeyi ne kadar önemsediği burada bile görülüyor.Ben son sınıfta felsefe dersi gördüm ve belki de bana bir şeyler katan tek ders felsefe dersiydi.O zaman felsefe kitabı gayet güzel ve tarafsızdı.Ayrıca Aritotales ve Sokrates den başka düşünürler de öğretilirdi ve fikirleri gerek yazdıklarından alıntılarla gerek yaptıklarıyla yine tarafsız olarak aktarılırdı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Aristotales'e Aristo diyerek amcaoğlu muhabbetine giren zihniyeti kınıyorum. Bir felsefe öğrencisi olarak bu ülkede felsefeye ne kadar önem verdiğimizi "Felsefe yapma lan!" deyişine bakarak büyük bir acıyla izliyorum. Seneye almanya yolcusuyum, umarım dönmem çünkü ailem de dahil olmak üzere herkesin yadırgamasıyla karşı karşıyayım. Bir de böyle bir sorun var yani. Okulda felsefe öğretmişsin n'olcak, öğretmemişsin n'olcak?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

E din dersinde anlatırlardı bize bunları, mükemmel işliyor evren nasıl tanrı olmadan mümkün olabilir ki diye.. felsefe dersi kalksın daha iyi.

çoğunlukla milletimizin felsefeye değer vermediğini malesef lisede ne zaman bir şeyi sorgulasam 'satanist bu' veya 'işi gücü yok ki' diye dalga geçmelerinden anlamış bulunuyorum din dersi zaten yeteri kadar beyin yıkayıcıydı çok iyi hatırlıyorum daha ilk okuldayken mi ne şöyle bişey vardı bi kitapta

"Önce Allah'ı sevmeliyiz, sonra annemizi sonra da babamızı."

Küçükken sevme sıram böyle olmadığı için suçluluk hissettiğimi falan hatırlıyorum, felsefe dersi de böyle olursa herkesin beyni yıkanır evde öğretmek lazım sorgulamayı
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...