Mr_Hand Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 JD said: Arkadaşım akşam gazetesinin sitesinden bir link attıda enteresan bi yazı geldi yani bilmiyorum geyik mi yapıyor yoksa ciddi düşünceleri bunlarmı ama valla saçmalık gibi geldi said: Serdar Turgut Bir sürü yeni metrobüs yolları açılıyor ya; bunları gören insanlar büyük takdirle filan karşılıyor. Ama ben o yeni yollara baktığımda sadece İstanbul’u bekleyen ve yaklaşan büyük bir ‘sosyal facia’nın izlerini görüyorum o kadar... Bu yollar İstanbul’da bir yerden başka bir yere gitmenin süresini çok kısaltıp hem de çabuklaştıracakmış. Bu genelde iyi bir şey olabilir gayet tabii ki ama tarihimize baktığınızda Türklerin kavim olarak bir yerden başka bir yere toplu halde ve çabuk olarak seyahat etmelerinin sonuçları hiçbir zaman iyi olmamış. Bu seyahatler yüzünden ya bir büyük medeniyet tamamen çökmüş ya da anlamını yitirmiş (son Avrupa örneğinde görüldüğü gibi). Şimdi ise durum daha vahim. Çünkü modern zamanların Türkleri biraz garip. Öncelikle çoğunun ne dediği hiç anlaşılmıyor. Bunların önemli bir bölümü konuşunca böğürür gibi sesler çıkarıyor. Kavmin erkek nüfusunun çoğunluğu bu durumda. Kadınları ise ayrı bir âlem. R harfiyle bitirilmesi gereken cümlelerde R harfini katiyen kullanmadan konuşuyorlar. Bunlar bir arada çok tuhaf bir güruh oluyor. Bir gün cesaretimi toplayıp muhakkak bir metrobüsün içine binip bunların birbirleri arasındaki konuşmalarını kayda alacağım ve çözebilirsem analiz edeceğim. Bu konuşmayı bilmeyen insanlar, bir de üstüne üstlük sürekli olarak cep telefonuyla konuşuyorlar. Sadece kendi aralarında kalmıyor konuşmaları. Bazen yanlış yaparak kendilerinden genetik olarak yüksek düzeyde olan insanları da arayabiliyorlar. Örneğin; ben şöyle şeyler bile yaşadım: Cep telefonum çalıyor ve açıyorum Ben: Alo ARAYAN İNSAN BENZERİ KİŞİ (aibk): Alüüü sen kimsiiiin. Ben: Ananın örekesiyim aikb: Sen bana nasıl konuşuyorsun kardeşim Ben: Senin kardeşin olabilmem mümkün değil çünkü ben insanım. Aradığın adama sen kimsin diye sorulur mu ha ayı oğlu ayı. aikb: He anladım yanlış olmuş Ben: Hene sokayım senin. Birçok akşamüstü eve döndüğümde ben bu tür insanları uzaktan görmüş olsam bile, kafamı ellerimin arasına alıp ‘Ben ne yaptım da bunlarla aynı yerde doğmak cezasını aldım, bu nasıl olabiliyor, kim bunlar, nece konuşuyorlar ve neden bu kadar çoklar’ diye dövünüp ağladığım bile oluyor. Dövündükten sonra birkaç kadeh içip onları tamamen unutmaya çalışıyorum ama bu mümkün değil çünkü haber seyretmek gibi bir kötü âdetim var. (Her haberde bunlardan mutlaka çıkıyor birkaç tane). Haberleri nece konuşulduğunu anlamadan izledikten sonra bunların eğlence programları da başlıyor. Orada da temelde hiç eğitim almamış ve büyük ihtimalle de alfabeyi bile sökememiş çirkin adamlar göbek filan atıyor. Bu programların sunucuları da genellikle R harfini ne cümle sonunda ne de ortasında hiç kullanmayan yarı çıplak taşra güzelleri oluyor ve her gece, benim ülkeyi mümkün olan en kısa zamanda terk etmeye kararlı bir biçimde yatağa girmemle bitiyor. Bu arada benim yeni bir tarih tezim var. Bizim kavmin çoğunluğu doğmak ve ölmekten oluşan yeni bir yaşam stili oluşturmuş durumda. Aradaki gelişme evresini tamamen atlayıp direkt olarak sonuca gidiyorlar. Sadece arada bir de ek olarak AKP’ye oy atıyorlar, bu mutlaka yapılıyor. Şimdi durum böyleyken bazı bölgelerden başka bölgelere hızla toplu insan sevkıyatı sosyal felaketin habercisidir. Örneğin; Topkapı’dan şimdilik Zincirlikuyu’ya insanların hızla ve kısa sürede gidebilmesi yanlıştır. Ben her sabah bu bölgeden zorunlu olarak geçerken “Acaba yanlışlıkla ‘Maymunlar Cehennemi’ adlı filmin içine mi düştüm ki” diye düşünüyorum. Çoğu da hayli ürkütücü bir görüntüdeler. Tabii ki zevksizler de... Eve dönüşte de görüyorum bunları. Çoğu sabahtan beri aynı yerde duruyormuşlar gibi geliyor bana. Sonra başka bir gözlemim daha var; bölgede yer alan şirketlerin çoğunda personel seçim kriterleri de çevreye hızla uyum sağlamak amacıyla olsa gerek yerel koşullara göre düzenlenmiş. Örneğin; ben AKŞAM’a ancak yerel koşullara uygun olduğum için, çirkinlik kontenjanından transfer olabildim. Bu bölgeden insanların toplu halde ilk önce Zincirlikuyu’ya gidebilmelerini kolaylaştırma çabasını benim mantıken anlayabilmem mümkün değil. Biraz daha cüretlenirlerse belki yakında imkânsızı da yapmaya girişip toplu taşımacılığı Nişantaşı’na kadar bile götürebilirler. Düşünsenize; Nişantaşı’ndan kalkıp kimse buralara gelmeyeceğine göre bu tek yönlü bir metrobüs hattı olacak ve Nişantaşı’ndaki son durakta insanlar metrobüsten birden sokağa döküldüklerinde ya iç savaş çıkacak ya da oraların yerel ahalisi toplu intiharı tercih edecektir. (Bilimsel not: ABD’nin başkenti Washington DC’de metro hatlarının bazı bölgelere kadar uzanması bölge halkının direnmesi nedeniyle engellenmiştir. Örneğin; zengin insanların yaşadığı Georgetown bölgesinin merkezine uzanan bir metro istasyonu yapılmaz. Çünkü orada halk, uç bölgelerden bazı tiplerin elini kolunu sallayarak ucuz ve çabuk biçimde Georgetown’a gelmesini istememektedir. Şimdi aynı tipler Obama’yı başkan seçebilmek için sulu gözlerle politika filan yapıyor. Gerçeği bilmesem, içyüzlerini tanımasam kıçımla gülmezdim bunlara...) Bu adamın uyurken kıçı açıkta kalıyor, sora yazı yazıyor böle. bu ne lan?
Kenjuro Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Ya konuşma aksanıyla alakalı adamın olayı. Yok gelmiyonmu demişte vazcaymış falanda fistan.
axedice Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Olm noluyo lan? Nerdeyiz biz siz kimsiniz? Şaka mı bu?
rahatsiz Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 bu adamin bir zamanlar yazdigi penis takintili yazilar muhtesemdir. hala eglandiriyor beni yazilari. ama aksamin sitesine gidip okuyacak kadar degil.
Rewendor Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 fenris said: olur çok da güzel olur.bu yazı o kadar komik değil ayrı. Hani ekşi sözlükte bi laf var ya meşhur "şakaysa hiç komik değil, gerçekse çok komik" diye, ondan bu mesa da heralde. İnsan aşağılamakla mizah falan olmaz. Çok belirgin sınırları vardır bunun. Hani hiç aşağılamadan eleştiri de yapılır tokat gibi çarpacak. Penguen gibi dergiler çok güzel yapıyor mesela bunu. Ama adamın yaptığı mizah değil, ancak mizahın ne olduğunu bilmeyen kesme hitap edebilecek agresif bir şey. Şey diyorum çünkü yazı değil.
capul Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Hakkariden bu adamın evinin önüne metro hattı döşemessem tek başıma,adam değilim bu ne be...demek isterdim ama bir nebze de haklı adam. Belli bir kesimden nefret ediyor olabilir şahsen benim de sevmediğim ve mümkünse hayatımda muhattab olmak istemediğim insan stereotipleri (valla aklıma gelmedi Türkçesi) var.Çok mu elitim, alakası yok..ama bazı tür insanları yakınımda istemiyorum.. İstenen mantıklı mı? değil.. Olması mümkün mü? değil.. Ama düşüncesi bu adamın..belli ki gına gelmiş ve son kalan güvenli bölgesinin de yozlaşmasını istemiyor.. bu arada cevapları okumadan dan diye 3. sayfaya post atınca biraz alakasız oldu gibi de neise sağlık olsun
Mr_Hand Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 axedice said: Olm noluyo lan? Nerdeyiz biz siz kimsiniz? Şaka mı bu? kaçarsan kovalarım. kaçma.
fenris Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 @rewendor valla beğen beğenme adam on küsür yıldır yapıyor bunu.sen şimdi fark edip galeyana gelmişsin.okurlarına hakaret etmende enteresan. seyirciye takılan stand upçılardan biri sana denk gelse sahneye fırlayıp döversin heralde.
Rewendor Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Okurlarına laf etmiyorum, bu adamın mizah yaptığını düşünen insan mizahı hakaretten ayıramıyordur diyorum. Stand up ayrıdır hakaret ayrıdır. Cem Yılmaz gibi Ata Demirer gibi düzgün stand up var bi de küfredeyim millet gülsün stand-up'ı var. Metin Uca mıydı neydi o benim gözümde mizahla alakası olmayan bir adamdır mesela. Düzgün mizahçılara stand upçılara karikatüristlere bak bakayım kaç tanesi karşısındaki insandan üstün görüyo kendini? Kaçı basit ucuz numaralarla birisini aşağılayarak (bak dalga geçerek de demiyorum aşağılayarak) başkasını tiksintiyle karşılayarak "mizah" yapıyor? Stand upçı gelip "ehu saç modelin ne öyle çim biçme makinası mı geçti üstünden" falan yapıyosa mizahtır, "doğuştan kıllıyız biraz ha" diyosa mizahtır ama parmakla gösterip "ayıya bak lan" diyosa mizah falan deildir o. Mizah insanların farklı özelliklerini gösterip ilginçleştirerek yapılır. Ama o özelliklerinden dolayı insanı aşağılayıp hakaret edersen mizah falan yoktur ortada. "Telefonu açtım alüüü diye bi ses, daha başından belli durum" demek farklı "telefonu açtım alüü diye bi ses ayıya bak" demek farklı. Aradaki ince çizgiyi belirleyemiyosan yapmayacaksın zaten bunu.
fenris Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 e iyi de yazıyı ciddiye alıp direk "kim bu angut" diye girmişsin.sonra agresiflikten, ince çizgilerden bahsediyosun. bu arada ilk cevaplarına bakıyorum da axedice ın sorularına cevabın evet sanırım. bi stephen colbert ne kadar savaş yanlısı bi cumhuriyetçiyse, jon stewart ne kadar ciddi bi haberciyse turgut ta o kadar ırkçı ve elitisttir :P .
mani Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 bu arada metrobüs hakkında yaptığı tespit gerçekten doğru. suçlusu metrobüs veya metro olmasada tespit ne yazık ki doğru. ataköy 9. kısımda oturanlar bilir şirinevlerle ataköy ü birbirine bağlayan üst geçidi. aynı zamanda bu üst geçit metroya bağlıdır. ataköyde oturuyorsanız ve şirinevlere gitmek zorundaysanız veya metroya girecekseniz (en azından eskiden) gerçek anlamda sıkıntılar yaşabiliyordunuz. yan kesicisinden tutunda tinercisine kadar bilimum adam köprüdedir. sizi bariz rahatsız ederler. yanınıza yaklaşan satıcıları saymıyorum bile. şirinevlerden ataköy 9. kısım a geçen gençlerin atrium alışveriş merkezine hücum etmesi, bunuda ziyaret ve dolaşmak için değil içlerindeki öfkeyi ve nefreti etrafa yaymak için biryerlere saldırmaları. Bunları söylerden oradaki halk çok pis aman çok kaka demiyorum. ama aradaki sosyal farklardan ve imkanlardan kaynaklanan ve bana göre türkiyenin sosyal adaletsizliğinin aynası konumundaki bir durumun oluşturduğu sosyal çöküntüden bahsediyorum. Yani oralarda olanları görseniz. Pazar günleri şirinevlerden gelen insanların apartmanların bahçelerinde ne bileyim bir halı yada örtü serip piknik yapmaları ama arkalarında tüm çöpleri bırakmaları. Sorun piknik alanının olmasıda değil. Varda ne oluyor insanımız hiçbiyeri bulduğu gibi bırakmıyor ki. Ama sorun şurda. Serdar Turgut 'unda anlatmak istediği esasında. Cep telefonu olsun, metro olsun , bilgisayar teknolojisi olsun bunlar kullanan insanlara belli bir kültür aşılar ve kendi kültürünü yaratır. Ama sosyal açıdan çökmüş toplumlarda yada bölgelerde bu medeniyetin ürünlerinin getirdiği kültür yozlaşmaya başlar. İşte istanbulda ve türkiyede yaşanan durum bu. Hangimiz bugün bindiği toplu taşıma aracında oturduğu koltuğu yada tuttuğu demiri sağlam ve temiz buluyor ? Hangimiz umumi tuvalete girdiğinde kendini rahatsız hissetmiyor ? yada bugün türkiyede gençlerin kullandığı internet ortamında varolan bir kültürden söz edebilirmiyiz ? Örnek vermek gerekirse burda çoğunuz eurobattle.net i biliyordur. Türklerin bu sunucuyu nasıl kullandığını hepimiz biliyoruz. İnternet cafelerin durumu ortada. Daha bunlardan çok örnek var esasında. önemli olan bu işin orta noktasını görebilmek.
Rewendor Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Yazıyı ciddiye aldım çünkü adam ciddi şekilde aşağılamış. Zaten ben de kendisine agresif davranmadığımı iddia etmiyorum, ama ben bilinçli ve hakettiğini düşünerek davrandım. Yoksa adama angut diyim mizah olsun ehu ehu diye değil. Ya da "bu adam x'te oturuyo demek ki aşağılık bi varlıktır" gibi bir sınıflandırmayla değil. Bizzat adamın kendi hareket ve sözlerinden çıkardığım sonuçla
Rewendor Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 mani said: bu arada metrobüs hakkında yaptığı tespit gerçekten doğru. suçlusu metrobüs veya metro olmasada tespit ne yazık ki doğru. ataköy 9. kısımda oturanlar bilir şirinevlerle ataköy ü birbirine bağlayan üst geçidi. aynı zamanda bu üst geçit metroya bağlıdır. ataköyde oturuyorsanız ve şirinevlere gitmek zorundaysanız veya metroya girecekseniz (en azından eskiden) gerçek anlamda sıkıntılar yaşabiliyordunuz. yan kesicisinden tutunda tinercisine kadar bilimum adam köprüdedir. sizi bariz rahatsız ederler. yanınıza yaklaşan satıcıları saymıyorum bile. şirinevlerden ataköy 9. kısım a geçen gençlerin atrium alışveriş merkezine hücum etmesi, bunuda ziyaret ve dolaşmak için değil içlerindeki öfkeyi ve nefreti etrafa yaymak için biryerlere saldırmaları. Bunları söylerden oradaki halk çok pis aman çok kaka demiyorum. ama aradaki sosyal farklardan ve imkanlardan kaynaklanan ve bana göre türkiyenin sosyal adaletsizliğinin aynası konumundaki bir durumun oluşturduğu sosyal çöküntüden bahsediyorum. Yani oralarda olanları görseniz. Pazar günleri şirinevlerden gelen insanların apartmanların bahçelerinde ne bileyim bir halı yada örtü serip piknik yapmaları ama arkalarında tüm çöpleri bırakmaları. Sorun piknik alanının olmasıda değil. Varda ne oluyor insanımız hiçbiyeri bulduğu gibi bırakmıyor ki. Ama sorun şurda. Serdar Turgut 'unda anlatmak istediği esasında. Cep telefonu olsun, metro olsun , bilgisayar teknolojisi olsun bunlar kullanan insanlara belli bir kültür aşılar ve kendi kültürünü yaratır. Ama sosyal açıdan çökmüş toplumlarda yada bölgelerde bu medeniyetin ürünlerinin getirdiği kültür yozlaşmaya başlar. İşte istanbulda ve türkiyede yaşanan durum bu. Hangimiz bugün bindiği toplu taşıma aracında oturduğu koltuğu yada tuttuğu demiri sağlam ve temiz buluyor ? Hangimiz umumi tuvalete girdiğinde kendini rahatsız hissetmiyor ? yada bugün türkiyede gençlerin kullandığı internet ortamında varolan bir kültürden söz edebilirmiyiz ? Örnek vermek gerekirse burda çoğunuz eurobattle.net i biliyordur. Türklerin bu sunucuyu nasıl kullandığını hepimiz biliyoruz. İnternet cafelerin durumu ortada. Daha bunlardan çok örnek var esasında. önemli olan bu işin orta noktasını görebilmek. Hah işte yazarın söylediği şeyleri anlatan biri daha var. Ama arada fark var, bu adam gayet düzgün hakaret etmeden anlatmış adam gibi açıklamış. "Ayılara bak lan zaten bunlar edirnekapıda oturuyo aksarayda oturuyo şirinevlerde ayıdır niheheh" diye değil. Şöyle yazsın adam yazısında zaten laf eden çıkmaz. Biz adamın düşüncesine değil kendi karaktersizliğine laf ediyoruz.
fenris Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 yani yıllardır yazan adamın tek yazısını gördün. yazının mizah yazısı olduğunu anlamadan giriştin, bi de üstüne karakter tahlili yaptın...sonuçta karaktersiz çıktı ha? şu axedice ın sorularını bi yanıtlasana. colbert, stewart örneklerim duruyor. bu bişey değil zencilerle, çeşitli azınlıklarla çok daha kötü dalga geçti. ama bu adamın görüşleri değil ki.nasıl colbert başka bi kimliğe bürünerek yapıyosa programını, turgut ta (artık nadiren) mizah yazarken faşist, elitist bi kimlikte yazar.komiktir değildir ayrı konu.
riglous Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 @Rewendor, Sanirim sorun bakis acinda. Metin Uca daima mesaj kaygisi guder ve konusmalarinda genelde bildigi bir bilgiye gonderme yapar. Bunu kendine ozgu bir tarzla anlatir, ki genelde yermedir bu. Sen soyleneni asagilama olarak algilarsan, durum epey karisir. Bu biraz Ankara'ya dikilen heykele bakip "ben boyle sanatin icine tukururum" demek gibi bir sey. Sizin de bildiginiz gibi "Sen bana nasıl konuşuyorsun kardeşim" denmez, cumle dusuklugudur. Ayrica haklidir ki telefon eden kisi siz kimsiniz diyemez, adaba gore once kendini tanitmalidir. Soyledigim gibi telefonun diger ucundaki insan adap bilmeyen bir tiptir. Bu yolla anlatmak istedigi insanlar yasadigi yerin adabini bilmeden yasayan insanlardir. Oteyandan "R" harfinin kullaniminin az oldugu insan tipide Nisantasi ahalisinden cok yasadigi sehirden bihaber insan tipidir. Kendini cok ahlakli gorup bir o kadar da cahildir. "Bu programların sunucuları da genellikle R harfini ne cümle sonunda ne de ortasında hiç kullanmayan yarı çıplak taşra güzelleri oluyor" cumlesinden de anlasilacagi gibi yazar, bu tipe de, en az yerdigi adap bilmeyen tip kadar uzakta tutmaktadir kendini. Yazarin anlatmak istedigi Istanbul'da cok farkli kulturlere sahip insanlarin yasadigi ve bu farkliligin etkilesimi. Anlatirken baska bir olaydan yardim almis ve iliskilendirmis (benzetme degil). Birbirinden nerdeyse habersiz, bir o kadar da normalden uzak karakterler kullanarak aradaki tezatin altini cizmis. Alinmasi gereken bu bence. Dikkat ederseniz yan konu olarak bu farkli gorunen tiplerin aslinda ayni sorunlari paylastiklarini (ahlak, kultur, cahillik) anlatmaya calismis. "Sonra başka bir gözlemim daha var; bölgede yer alan şirketlerin çoğunda personel seçim kriterleri de çevreye hızla uyum sağlamak amacıyla olsa gerek yerel koşullara göre düzenlenmiş." cumlesinde gorulecegi uzre, yazarin gozlemine gore sirketler personel secim kriterlerini yerel kosullara gore duzenlemis. Daha sonra da "Dusunsenize, Nişantaşı’ndan kalkıp kimse buralara gelmeyeceğine göre bu tek yönlü bir metrobüs hattı olacak ve Nişantaşı’ndaki son durakta insanlar metrobüsten birden sokağa döküldüklerinde ya iç savaş çıkacak ya da oraların yerel ahalisi toplu intiharı tercih edecektir." diyerek Nisantasi'nda calisan insanlarin (sozde ikinci tip) ilk tipteki insanlar olduklarini ustu kapali bicimde okuyucuya aktarmistir. Saygilar.
dasaaa Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 @riglous: ben kasmadım da sen kasmışsın, açıklık getirmişsin duruma ^_^ çok sevindim. bir de komik bulursunuz veya bulmazsınız adamın yazım tarzı budur. kişiye göre mutlak doğrudan bahsetmek olanaksız bu gibi durumlarda. ben okudum, içeriğini aldım, kalanına takılmadım ve geçtim. hani çok BÖDÖF!! denilecek bir şey değil. fazla üzerinde durmaya değmez
Rewendor Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 fenris said: yani yıllardır yazan adamın tek yazısını gördün. yazının mizah yazısı olduğunu anlamadan giriştin, bi de üstüne karakter tahlili yaptın...sonuçta karaktersiz çıktı ha? şu axedice ın sorularını bi yanıtlasana. colbert, stewart örneklerim duruyor. bu bişey değil zencilerle, çeşitli azınlıklarla çok daha kötü dalga geçti. ama bu adamın görüşleri değil ki.nasıl colbert başka bi kimliğe bürünerek yapıyosa programını, turgut ta (artık nadiren) mizah yazarken faşist, elitist bi kimlikte yazar.komiktir değildir ayrı konu. Hayır mizah yazısı olmaya çalıştığını ama mizahla uzaktan yakından alakası olmadığını gördüm yaptığı şeyin. Yaptığı terbiyesizlik de zaten karakteri hakkında yeterince ipucu veriyor bana. Bir insanın tek bir kez sebepsiz yere adam öldürdüğünü görmem o insan için katil dememe yeterlidir benim. Gözlemliyip lan başka insan da vurcak mı bakalım sebepsiz yere demek vakit kaybıdır.
riglous Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Ama ayni mantikla vatanini savunan birisinin, dusman askerini vurmasiyla, bir ulkeyi isgal eden askerin, savunan askeri oldurmesi arasinda bir fark kalmiyor. Zaten iki "katil" arasindaki fark sadece etik dusundugun zaman ortaya cikiyor. Ne yazik ki, bunu gozardi edemezsin. Yani edersin, sana kalmis; cok da fifi. Soylemeye calistigim, yukaridaki taniminla etik dusunmedigin ve bu nedenle "terbiyesizlik"ten bahsetmen biraz ironik olmus.
JD Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Konuyu açan Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 ya valla hani adamı bilememde. yukarda arkadaş ataköy şirinevler örneğini vermiş ben 18 sene orda yaşadım tabiki tinerciside oldu bilmemneside bende memnun değilim garip tiplerin oturduğum mekanda volta atmasından ama hani insanların işi olabiliyor oralarda ne biliyim şirinevlerde dersaneye gittim 1 yıl bunu metrobüse taşırsak burdaki bi adamın ta metrobüsün son gittiği durakta işi varsa o napsınki niye 10 tane vasıta işkencesi çeksin . dediğim şudurki ist. trafiğinden toplu taşıma araçlarını soyutlamak lazım mesela şirinevler orda minibüslerin durduğu yerle yolun aktığı yeri ayırmışlardı ne güzel oldu diodum bide ataköy tarafına öyle bişey yapabilselerdi çok güzel olurdu
mani Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 valla serdar turgut 'u savunmak için yazmıyorum ama durumu kendisinin sarfettiği "argo" sözcüklere indirgeyip sanki bunu belli bir kitleye topluca diyormuş gibi görenler var. Durum esasında çok basit. Kendisi verdiği örneklerle açıklamış. Benimde ayrıca verdiğim örneklerde olduğu gibi. Telefon örneğini ele alırsak. Aynı durumla hepimiz karşılaşmışızdır. Sizi birisi arar. Arayan kişi kendini tanıtmadan size kim olduğunuzu sorar ve üstelik anlaşılmayan ve gayet kaba/laubali bir üslupla. Sizde sinirlenir ve içinizden "hayvana bak" diye geçirirsiniz. Sokakta biri sümkürür veya yere tükürür, içinizden "hayvan a bak" diye geçirirsiniz. Size birisi omuzuyla çarpar ve dönüp arkasına bile bakmadan çeker gider. keza aynı şekilde. Kendisi verdiği örneklerle esasında nitelendirdiği kişileri açıkça belirtmiş. Bir örnek vereyim. Tam olarak hatırlamıyorum ama sanırım Bülent ersoy yada ibrahim tatlıses ti yada her 2 si birden. Şimdi bu 2 şahıstan biri kaldıkları otelde otele ait olan ütüyü kullanarak dışardan aldıkları köfteyi kızartıyorlar. Olay bir hikayeden yada magazin haberinden değil direk bir anahaber görüntüsünden beynime kazınıyor. Yani nasıl olabilir diyorum. Oteldesin, kıyafetleri ütülemek için kullanılan cihazı alıyorsun ve gayet görgüsüzce otel odasında köfte pişiriyorsun. Şimdi bu durumda hangimiz içimizden neler geçirmeyiz. Hatırlayanınız vardır belkide bu televizyon haberini. Türkiye ne yazıkki bir sosyal çöküntü yaşıyor ve bu gidişlede yaşamaya devam edecek. İnsanların bazı şeyleri elde etmeleri gerekiyor, tepeden inme bir şekilde birşeylerin içine veya üstüne konmamaları gerekiyor. Ozaman hazmedebilir ve gerçek değerini verebilirsin.
Apache Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 alüü diye telefon açan adamda zeka seviyesi düşüktür zaten.
dasaaa Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 Mesaj tarihi: Eylül 7, 2008 said: Oteldesin, kıyafetleri ütülemek için kullanılan cihazı alıyorsun ve gayet görgüsüzce otel odasında köfte pişiriyorsun. köfte değil sucuk.. ilk yapan da ne ibo, ne bülo(?) ilk yapan yurtdışına çıkan milletvekillerimizden birisiydi yamulmuyorsam sene 90'lar. 2000'lerde ibo hemen ardından da bülent ersoy yapmıştı.. yüce canlılar.. o değil de ben gidip bi sucuk yiyim lan!
Öne çıkan mesajlar