Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Sevan Nişanyan, Cahil Adam!


Zlaneth

Öne çıkan mesajlar

sir said:
yahu artık o ülkelerle içiçeyiz, birebir etkileşiyoruz, etkileniyoruz ve hatta AB'ye girmeye uğraşıyoruz. bu ülke batıya doğru engellenemez bi hızla gidiyo. ama hala daha o masalları da inatla yaşatalım, aman zeval gelmesin diye uğraşmak niyedir?


AKP medyasinin da yaptigi buyuk bir hatadir bu.

Bizi Avrupa ile es tutmak, "bakin onlar bazi seyleri asti, siz hala asamadiniz" demek buyuk bir gaflettir.

Elbette Avrupa bazi seyleri asti. Ancak adamlar yillarca savasti, birbiriyle mucadele etti, kafa goz daldi, birbirini yedi bitirdi. Ondan sonra rahatlayip koselerine cekildiler. Sinirlar belli oldu. Kimsenin terorist endisesi, rejim endisesi, sinir endisesi yok orada.

Bu adamlari bizle bir tutamassiniz, tutulamaz.

PKK ile mucadele ediyoruz, El Kaide burnumuzun dibinde, Irak hala duzgun bir yonetim catisi altina girmeye calisiyor, Gurcistan Rusya'dan bombalari yiyor...

Butun bunlar olurken biri cikip diyor ki "Bakin Avrupa ne guzel asti bazi seyleri, siz hala kac bin yil onceki gibi kendi topraklarinizi koruma ideolojisindesiniz" diye birseyler diyor.

E be guzelim, Amerika'nin BOP adi altinda karistirdigi topraklar Avrupa degil bizim buralar. E birakiver de halen topraklarimizi koruma ideolojisini surdulerim.

Avrupa'nin basi rahat, onlar tabii bazi seyleri yapar. Ama bizim gibi bir durumda olsalar "izin verelim dusmanlar bizim topraklarimizi ele gecirsin" ideolojisini benimsemezdi emin olun.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sg-1 said:
Esas mesele bu tarihin sadece Cumhuriyetin kuruluşu kısmının tartışılmaya çalışıyor olması. Şimdi ben kalkıp "padişahlar oğlancıymış" veya "Fatih daha o yaşında İstanbul'u fethedemez, tecrübesi ne ki, koltuğundan kalkmamıştır, ne yaptıysa lalaları, vezirleri yapmıştır" veya "bu millete en büyük kötülüğü hilafeti osmanlıya getirerek Yavuz Sultan Selim yapmıştır" desem beni asacak yarım düzine gazete sayabilirim, isim vermeme ve Atatürk'e olan sevgilerinden(!) bahsetmeme gerek yok herhalde.
Yani Atatürk'e ve cumhuriyete gıcıklıkları cumhuriyetle yaşıt olanların hükümet olduğu dönemde bunları tartışmak, tartışmanın yanlış olduğunu değil, tartışma zamanının yanlış olduğunu gösterir. Umarım, hükümetin atadığı 9 kişinin değil, tüm meclisin elele verip düzenlediği bi anayasamız olur da, Atatürk'ü değersizleştirmek, cumhuriyete kazık atmak amacıyla değil de doğrulara ulaşmak için, tartışılacakları hep beraber rahatça tartışırız.

sg-1 said:
Ayrıca demokrasiyi ertelediğimiz yok, çekin barajı aşağı, temsili güçlendirin (aaa bu da demokrasinin bi parçası di mi, hayret, ben ve demokrasi), sonra da her partinin yüzdesine göre bir konsey kurun, en aşağı 50 milletvekillik, yapın bi sivil anayasa, hep beraber bakalım, referandumla oylayalım. Ismarlama olmasın, bizzat meclis hazırlasın. Doktrin dediğiniz şeylerin hangileri yararlı hanghileri yararsız, hangi kısmı gerekli hangi kısmı gereksiz, ayıklansın.
Hodri meydan.


bunlara katiliyorum, cok guzel olmus
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

anti parantez açayım, reimann yüzeyi kompleks analizle alakalı bir metod sadece, burdan yola çıkıp bi gün matematikte bir "breakthrough" yaşayıp da "oha 1 artı 1, 2 değilmiş" dememiz mümkün olmayacak, o yüzden 1+1=2 olacak her zaman =)

sonracıma antiparantezi kapayayım; ideolojilerin de dinlerin de gerekliliğini, geçerliliğini, dikte edilme ve aşılanma yöntemlerini, toplumda kabul görüp görmediğini, gördüyse neden kabul gördüğünü gayet güzel tartışırsın. marx diye bi adamcağız da vardı hani, o da tartışırdı böyle =) günümüzde de chomsky, zizek, falan mevcut. foucault da vardı bi ara.

şimdiii laiklik olmadan ilerlemek tabi ki mümkün değil, ancak batıda anayasasında "laiklik" sözcüğü geçen bi tek fransa var. onun dışında gelişen ülkeler nasıl gelişmiş? yine demokrasi, yine demokrasi. çünkü hiçkimse din, dil, ırk vs yüzünden pozitif veya negatif ayrıma uğrayamaz dersen, zaten laikliği sağlamış oluyosun, devletin hiçbi işinde kişinin inancı bir rol oynamıyo. bizdeki laiklik anlayışı böyle değil, o yüzden bu değişmeli ve gelişim bu faşizan laiklik anlayışına kurban verilmemeli.

Bone said:

Sevan Nişanyan üniversite bile bitirmemiştir eminim.


ahah bone yine engin bilgi birikimini konuşturdun ya, bi de eminsin yani öyle mi? sana tavsiyem şu; hiçbir konuda tek referansın patinin konu dışı olmasın. mesela sevan nişanyan başka ortamlarda neler demiş, neler yapmış, nasıl konuşmuş bi bak..yale'da felsefe okumuş, columbiada siyaset bilimi üzerine master yapmış bi insan kendisi. bişeyi söylemeden önce bi araştırıver.

bak senin anlattığın masal yine "türkiyenin özel koşulları" masalı. ama bu masal artık türkiyenin önünü feci derecede tıkıyo, ben bunu anlatmaya çalışıyorum. türkiye kıbrısı, kürt sorununu, ermeni meselesini, laikliği, seçim kanununu çözmeden ab'ye giremez, kabul. ama bunların çözülmesi de anca bu masalların bırakılması ve demokratlaşmakla olacak şeyler; zaten bu sorunların başlamasının en büyük nedeni sağlam bir demokrasi kültürünün oluşmamış olması. daha hala bunun oluşumunu erteleyerek hiçbişeyi çözemiyosun ki, zaten bu söylemle çözememişsin hala, bunu görüverin artık.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@sir

Anayasadaki laiklik anlayışının batıdaki diğer ülkelerdeki anlayıştan farkını söyleyebilirseniz çok sevinirim.

Tabii ki Avrupa ülkelerinin bir çoğunun anayasasında laiklik kelimesi geçmiyor, hatta Yunanistan'ın anayasası Tanrı'ya ithaf edilmiştir.

Fakat sizin de belirttiğiniz gibi, demokrasinin bir gereği olarak din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını sağlamışlardır. Yani laiklik kelimesi anayasalarında geçmese de, yasalarla laikliği sağlamışlardır. Basitçe söyleyecek olursak AB üyesi ülkeler laik ülkelerdir.
Bir devletin hukuk devleti olması için nasıl ki bunun anayasasında yazması gerekmiyorsa(ki yazmaz bir çok anayasada), anayasanın kendisi hukuk devleti olduğunu gösteriyorsa, laik olmak için bunu anayasaya yazmak gerekmez.

Aynı prensip sosyal devlet için de tabii ki geçerlidir.

Bizim anayasamızda laiklik kelimesi, Fransa'da olduğu gibi geçiyor. Bunda yanlış bir durum göremiyorum açıkcası.

Tartıştığımız kısım zaten bu değil, biz burada laikliğin uygulanmasını tartışıyoruz yanılmıyorsam.

Zaten sorduğum soru da bu, neden ülkemizde laikliğin Avrupa'daki örneklerinden daha "farklı" olduğunu düşünüyorsunuz?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

tamam ben de o ülkelerin laik olduğunu söylüyorum, zaten başka türlü demokrat olmak mümkün değil =)

anayasada yazılan laikliğin elbette bir farkı yok, ancak unutma ki bizim anayasamızda Atatürk ilke ve inkılapları da yazıyo..bu ülkenin ilk anayasasında yer almayan bu ilke ve inkılaplar her nasılsa 82 anayasasına girivermiş =) tıpkı anayasa mahkemesi ve mgk'nın da 61 anayasasıyla girivermesi gibi. demek ki Atatürk'ten çok Atatürkçü birileri, Atatürkü koruma kisvesi altında bir takım kurumlar ve yasalar eklemişler anayasamıza.

(ve ilginçtir, Atatürk'ü koruma kanununu ilk çıkartan, "karşı-devrimci" menderestir. ve cumhuriyet mitinglerinde edip akbayramın bağıra çağıra söylediği "aldırma gönül" şarkısının sözleri de sabahattin aliye aittir; ki kendisi tek parti iktidarı sırasında Atatürk'ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla hapse atılmış ve bu şiiri de orada yazmıştı)

bu, çarpık zihniyetimizin bir tezahürü sadece. bugün hala öyle bi haldeyiz ki anayasa mahkemesi yetkisi dahilinde olmadığı halde meclisin oy çoğunluğuyla çıkarttığı bir yasayı iptal edebiliyor, bu sonradan konan ilkeleri ihlaline dayandırarak.

örneğin akpye açılan kapatma davasında, yargıtay başsavcısı "laik yaşam tarzı" diye bişey tanımlıyor. batılı ülkelerin hiçbirinde laiklik bir yaşam tarzı veya bir vatandaş kimliğiyle bağdaştırılmaz, devletin bir sıfatıdır. bizde laiklik vatandaşlıkla bağdaştırılmakla kalmıyor, hukuki davalara zemin hazırlıyor ve bu vatandaşlık kimliğinin dışında duranlar, laikliğe farklı bakanlar devlet tarafından "makbul" sayılmıyor. dolayısıyla "eşitlikçi" bir laiklik anlayışı yok ülkemizde. en basitinden laiklik bahane edilerek türbanlı öğrencilerin üniverstelerde okuması yasaklanıyor. 28 şubat öncesi böyle bi yasak yok. 80 darbesi sonrasında ise başörtüsü yasakken türban serbest =)

işte bizim laiklik ve demokrasi anlayışımız böylesine tutarsız ve "keyfi" olduğu için arızalı. bu yüzden değişmeli ve sağlam, objektif temeller üzerine oturmalı ve vatandaşlık kimliğiyle bağdaştırılmamalı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Adam ömrü boyunca yüzlerce kitap okumuş, her birinin de önemli kısımların altını çizmiş olarak.

niye tıptamı okuyomuş Atatürk? :P
bide atos protos dartanyan diyesim geldi başlığı okuyunca. dedim gidiyorum. ha bide bence de herşey tartışılabilmeli. saygısızlık eden dövülmeli ama tartışırken.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
batılı ülkelerin hiçbirinde laiklik bir yaşam tarzı veya bir vatandaş kimliğiyle bağdaştırılmaz, devletin bir sıfatıdır. bizde laiklik vatandaşlıkla bağdaştırılmakla kalmıyor, hukuki davalara zemin hazırlıyor ve bu vatandaşlık kimliğinin dışında duranlar, laikliğe farklı bakanlar devlet tarafından "makbul" sayılmıyor.


http://news.scotsman.com/latestnews/Burkawearing-woman-denied-citizenship-for.4282205.jp

"She has adopted a radical practice of her religion, incompatible with essential values of the French community, particularly the principle of equality of the sexes," said the ruling.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Başörtüsü türklerin tarihi boyunca varolmuş bir örtüdür ve amacı aman saçımız gözükmesin falan değildir. türban ise ülkemize 1960 lı yıllarda girmiş rahibe kıyafetinin üstünün kopyasıdır. ayrıca başbakan da türbanı siyasi bir simge olarak kabul etmiştir. bir konuşmasında açıkça söyledi hede hödö demeyin sonra. kimse de gelip türban eşittir başörtüsü demesin
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

atatürkü koruyan yasayı çıkaran menderestir diyerek menderesin karşı devrimci olmadığı konusunda ikna edici dersimizden sonra bende şunu söylemek istiyorum.

menderesin karşısındaki ismet inönüye karşı atatürkü putlaştırması ilahlaştırmasının nedeni ismet inönüye karşı halkın saygısını yok etmeye calışmasıdır.
tamamen duygusaldır.atatürk sevgisi ile felan alakası yoktur.

bir benzerini 80 ihtilalindede görüyoruz.güya devleti korumak adına tarafsız darbe yapan beşi bir yerde fikirlerini dayanak noktası ararken atatürkü bulmuşlardır.çünkü sağcısını solcusunu temizlemek için bir manevi değere yaslanmaları gerekmektedir.

bu arada 28 şubat öncesi türban serbest diye türbanı savunan arkadaşlarımız 80 darbesi zihniyetinin baş örtüsünü yasaklayıp doğramacı denilen profesörün türbanı modelmiş gibi üniversitelere dayattığını, bu baş örtülü türbalı bebelerimizin tıp fakültelerinde dine göre yorum yapmaya başladığını(evet özellikle psikiyatri servisleri ile cerrahi bölümlerinde teşhis kısmında cin girmiş olabilir, hastanın manevi dünyası bozulmuş dine sarılsa düzelir diyen uzmanlık öğrencileri görülmüştür), yemek hane sıralarında başı açık kızlara baş kapamanın dinin gereği oldugu başı açıkların cehennemde cayır cayır yanacağının söylendiğini, okulun hemen yanında cami olmasına rağmen abdest alıyoruz diye tuvaletlerin sürekli dolu tutulduğunu öğrencilerin yaşadığı sıkıntıyı herhalde 84 doğumlu kardeşimiz bilemez.gerçi bilmekte istemez bu anlattıklarımı safsata sallama olarak görür.bense bunları okudum ve o dönem bizzat tanık oldum diyorum.

evet 28 şubat olmasaydı keşke 10 sene kaybedilmese idi.şimdi daha güzel abd uşağı arap cumhuriyeti olurduk.boşa gitti 10 sene nede olsa :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yani diyosun ki 50de DP iktidara geldiğinde Atatürk heykellerini yıkmaya çalışan insanlara karşı çıkarılmadı o kanun? veya İsmet İnönü paraların üzerinden Atatürk'ü çıkarıp kendi resmini koyduğu için falan da değil, sadece onu yıpratmak için. güzel güzel, biz hiç okumadık, bilmeyiz böyle şeyleri =)

ihsan doğramacı..hmm bu ismi bi yerden hatırlıyorum, ama yok milli görüş çizgisinden falan değildi, sanki zamanın yök başkanıydı di mi? yani kim koymuştu o adamı oraya? yök'ü bu ülkeye kim getirmişti? o gün türbanı piyasaya sürenler ve "modern" atfedenler, bugün yasaklamaya uğraşıyor, "çağdışı" diyor, "hakaret" diyor. yine o gün "din toplumun çimentosudur" diyenler, bugün dini "rejim" için en büyük tehlike olarak görüyor. anlatmaya çalıştığım "keyfilik" ve "tutarsızlık" bu işte. belki o gün türban sunulmasaydı, bugün ulusalcıların "ninelerimiz takıyodu" dediği başörtüsüyle girilebiliyor olacaktı.

hurafelere inananlar sadece türbanlı kadınlar değil ki, türban takıyor olmak hurafelere inanmak için bir önşart mıdır?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

DEMOKRASİ SULARINDA DP KULACI!(DP atatürkü koruma kanunu çıkardı ayrıca atatürk resimlerini paralara koydu.Tüm hata inönü'de gibi gözüküyor.)

TARİHİN MENDERES SERÜVENİNE DÜŞTÜĞÜ NOTLAR…


30 M a y ı s 1950: Devlet dairelerine sadece Atatürk fotoğrafı asılması kararı alındı.

I6 Haziran 1950: Ezanın Arapça okunması yasağı kaldırıldı.

5 Temmuz 1950: Radyodan dini program yapma yasağı sona erdi.

12 A r a l ı k1950: CHP Genel Merkez binasına hükümetçe el konuldu.

24 Ş u b a t 1951: Kırşehir’de Atatürk büstü saldırıya uğradı. Saldırıyı kınamak için 5 Mart’ta büyük bir miting düzenlendi.

12 M a r t 1951: Demokrat Parti’nin Konya’da yapılan il kongresinde fes, çarşaf ve Arap alfabesinin serbest bırakılması istendi. Basın Konya halkını gericilikle suçladı.

13 M a r t 1951: İzmir’in DP’li Belediye Başkanı Rauf Onursal’ın İsmet İnönü’yü sınır dışı etme talebi kamuoyunda büyük tepki uyandırdı.

20 M a r t 1951: İslami görüşlü Büyük Doğu dergisi önünde toplanan 2000 üniversiteli Atatürk ve devrim düşmanlarını protesto etti. Bundan birkaç gün sonra derginin sahibi Necip Fazıl Kısakürek kumar oynarken yakalandı.

30 N i s a n 1951: TBMM mason derneklerinin kapatılmasına ilişkin yasa önerisini reddetti.

27 Haziran 1951: Atatürk büstlerine saldıran Ticani tarikatının 100’den fazla üyesi ve liderleri Ankara’da tutuklandı.

3 Temmuz 1951: Ankara’da bir Atatürk büstüne daha saldırıda bulunuldu. 63 Nakşibendi tarikatı üyesi tutuklandı.

25 Temmuz 1951: “Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Kanunu” Meclis’te kabul edildi.

8 Ağustos 1951: CHP’ye ve Halkevlerine ait malların Hazine’ye devredilmesi TBMM’de kabul edildi.

3 A r a l ı k 1951: Türk Ceza Kanunu’nda yapılan değişiklikle 141. maddenin ceza hükümleri ağırlaştırıldı.

3 M a r t 1952: İslam Demokrat Partisi kapatıldı ve Genel Başkanı Cevat Rifat Atilhan’ın da aralarında bulunduğu 15 kurucu üye hakkında soruşturma başlatıldı.

12 N i s a n 1952: Atatürk devrimlerini korumak amacıyla Türk Devrim Ocakları Ankara’da açıldı. İstanbul şubesi 31 Mayıs’ta faaliyete geçti.

27 E y l ü l 1952: Türkiye’nin NATO emrine 16 tümenlik bir kuvvet vermesi kararlaştırıldı.

24 A r a l ı k 1952: Anayasa dilinde 1924 Anayasası metnine dönüldü.

25 A r a l ı k 1952: Laikliğe aykırı yazılarından dolayı Said-i Nursi’ye açılan dava Samsun’da başladı.

22 O c a k 1953: Atatürk karşıtı görüşleriyle sivrilen Türkiye Milliyetçiler Derneği kapatıldı.

26 O c a k 1953: Nurcular hakkında soruşturma açıldı.

22 Ş u b a t 1953: Eskişehir’de düzenlenen mitingde işçiler Atatürk devrimlerine sadakatlerini bildirdiler.

11 Haziran 1953: Suriye, Adana ve İskenderun’u kendi sınırları içinde gösteren haritalar bastırdı.

8 Temmuz 1953: Millet Partisi irticai faaliyette bulunduğu gerekçesiyle kapatıldı.

23 Temmuz 1953: Vicdan ve Toplanma Hürriyetinin Korunması Kanunu kabul edildi.

10 K a s ı m 1953: Atatürk’ün naaşı görkemli bir törenle Anıtkabir’e nakledildi.

5 A r a l ı k 1953: Bektaşi Şeyhi Sırrı Baba Bakanlar Kurulu Kararıyla yurt dışına çıkarıldı.

7 O c a k 1954: DP tarafından “Genç Demokratlar” adıyla bir gençlik örgütü kuruldu.

27 O c a k 1954: Köy Enstitüleri ilköğretmen okullarıyla birleştirerek fiilen kapatıldı.

8 M a r t 1954: Basını sıkı kontrol altına alan ve basın suçlarına yönelik cezaları yükselten Basın Kanunu kabul edildi.

12 M a y ı s 1954: CHP’nin el konulan binası Talebe Federasyonuna devredildi.

30 M a y ı s 1954: Kırşehir ili ilçe yapıldı. Muhalefet bu kararın Kırşehirlilerin oylarını DP’ye vermedikleri için alındığını iddia etti.

7 Ağustos 1954: Millet gazetesine ceza yağdı. 7 Ağustos’ta gazetenin sahibi Fuat Arna, 18 Ağustos’ta yazar Nurettin Ardıçoğlu ve yazı işleri müdürü Hüsnü Söylemezoğlu, 28 Ağustos’ta da bir yazısı yayımlanan emekli general Sadık Aldoğan tutuklanarak cezaevine konuldu.

1 A r a l ı k 1954: Yeni Ulus gazetesinin yazarlarından Hüseyin Cahit Yalçın’ın “hükümetin manevi şahsiyetini tahkir ettiği” gerekçesiyle 80 yaşında hapse konulması büyük tepki yarattı.

6 E y l ü l 1955: Selanik’te Atatürk’ün evine bomba atıldığı haberi İstanbul ve İzmir’de halkı galeyana getirdi. Gösterilerin kısa zamanda Rum vatandaşların işyeri ve evlerine yönelik yağmaya dönüşmesi üzerine sıkıyönetim ilan edldi.

7 E y l ü l 1955: Olaylar diğer şehirlere de sıçradı. TBMM olağanüstü toplandı.

9 E y l ü l 1955: İstanbul’da üç, Ankara ve İzmir’de birer askeri mahkeme kuruldu.

10 E y l ü l 1955: Olayların önüne geçilememesi nedeniyle İçişleri Bakanı Namık Gedik istifa etti.

12 E y l ü l 1955: TBMM sıkıyönetimi 6 ay daha uzattı.

24 E k i m 1955: Nazlı Ilıcak’ın babası Ulaştırma Bakanı Muammer Çavuşoğlu, 6-7 Eylül olaylarında uğradıkları zararlar dolayısıyla Yunanistan’ın İzmir konsolosluğunda düzenlenen törende hükümet adına göndere Yunan bayrağı çekti.

17 A r a l ı k 1955: İstanbul, İzmir ve Ankara’da sürdürülen sıkıyönetim, Ankara ve İzmir’de kaldırıldı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sir said:
akp benim partim değil, ama malesef bu ülkeyi batıya "taşıma" görevi onlara düştü, bu ülkenin buna ihtiyacı olduğunu gören tek parti de o oldu zaten. yapabildikleri ölçüde yapacaklar, ömürlerini tamamlayınca da yerlerini bir başka merkez sağ partiye bırakacaklar, çünkü bu ülkede sol'un oluşması için önce sermaye birikiminin ve ardından burjuvanın doğru dürüst oturması gerek.

kürtlerin oluşturduğu bi kimlik falan yok demen zaten senin bu ülkede yaşayanlara ne kadar yabancı olduğunun bir göstergesi, bu konuda daha fazla laf anlatmam yersiz, bir gün elbet öğrenirsin.

yine lafı kömüre getirdin, şahane oldu..o oyların ennn fazla 2 milyonu kömür-bulgur yardımıyla gelmişti hani, anlaşmamış mıydık o konuda? ki kömür bulgur yardımı alanların büyük bi kısmı da "muhafazakar" değil midir zaten?


AKP bu ülkenin AB'ye taşınması gerektiğini gören tek parti mi? Yav bu ülkede AB'ye uyum yasaları ne zaman çıktı ilk? Peki 2004'ten beri AKP ne yaptı bu konuda? Yav sonra pembe gözlüklü deyince de kızıyosun ama.

Sol meselesine gelince, bu ülkede sol oluşmasın diye çırpınılıyor yıllardır, Evren Paşa solu bitirdikten sonra ne bugüne solu temsil edecek bireyler geldi, ne de halkta sola karşı bir sempati oluştu. O yüzden sol olmaz, solun oyu en iyi zamanında bile %20-25'i geçmez.
Kaldı ki, bir kesim de geçtim solu, muhafazakarlığa level atlatıp halkı aşırılaştırmak için uğraşıyor ve başarılı da oluyor git gide, bkz Ahmetcan'a sevgi gösterileri vs.

Kürt kimliği denen şeyin, bu ülkede herkes eşitken lazlar, çerkezler vs senin deyiminle asimile olmuşken, benim deyimimle Türkiye Cumhuriyeti'nin mutlu mesut birer bireyiyken, kaşındırılarak, tahrik edilerek, isyan ettirilerek ortaya çıkarılmış bir durum olduğunu söylemem ülkeye yabancılık değil, olaylara daha geniş perspektiften bakabilmemdir. Bugün güneydoğuda bizzat Türkmenler yaşasaydı, yine ayrılık savaşları verilecekti, çünkü nerede büyük devletlerin bir çıkarı varsa orada kavga, ayrılık, şiddet, terör var, dünya üzerindeki bu bölgeleri tek tek saymama gerek yok herhalde, en güzel bir örneğini daha geçen hafta yaşadık.

Lafı dönüp dolaşıp kömüre getiriyorum, evet, çünkü bu ülkede o kömüre muhtaç insan sayısı artık 2 milyon değil, pembe gözlüklerinle o sayının indiğini sanma diye açık açık söylüyorum, ARTIYOR. Geçen sene 2milyondur, gelecek seçime 5 milyon olmasının önünde engel yok. Ha ne var, "Allah(c.c.) verecek, hepimiz bolluk bereket içinde yaşayacağız (hepimiz derken bizim çevre), siz yeter ki üçer çocuk yapın (gittikçe daha çok kömüre muhtaç olun)".
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Zlaneth said:
explus said:
Başörtüsü türklerin tarihi boyunca varolmuş bir örtüdür
mü acaba?


Türklerin islamiyetle neleri kaybettiğini nasıl asimile olduğunu nasıl bir kültür erezyonuna uğradığını kabul edebilecek kimse varmı ?

Ne kadar müslüman var dünya da ve ne kadarı hangi medeniyet seviyesine erişmiş?


Avrupanın karanlık dönemlerini geçirdiği orta çağ zihniyetini biz hala atamadık üstümüzden ?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

AKP 'nin sandıkta yenilmesi neredeyse imkansız, Hırsızlık yolsuzluk dolandırıcılık hatta vatan hainliği bile yapsalar ümmetçi zihniyet ve her yıl 260.000 yetişen tarikat kökenli seçmenle çok zor..

Birazda bizimkiler yesin.. Gemicik, Limanlar ihalaler arazi satışları Ha bu arada o arazi satışlarından nasıl bir zarar edicek hükümet bugun yarın ayyuka çıkacak kamulaştırma ile toplanmış arazileri kamu yararı kullanımı dışında satıcaksın hepsinin sahipleri değerli bir meslektaşımın keskin zekası ile davalar açtı ve kazanacakları çok açık

Kapatma Davası son duraktı ama geçildi. Engel varmı önlerinde evet var ama öncelikle bu engelin engel olabileceğine inanması lazım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Alpgiray said:
Türklerin islamiyetle neleri kaybettiğini nasıl asimile olduğunu nasıl bir kültür erezyonuna uğradığını kabul edebilecek kimse varmı ?
Ne kadar müslüman var dünya da ve ne kadarı hangi medeniyet seviyesine erişmiş?
Avrupanın karanlık dönemlerini geçirdiği orta çağ zihniyetini biz hala atamadık üstümüzden ?


dünyayı öttürürken müslümandın, o zaman senin gibi fikir insanlarını hiç göremedik. şimdi işin kolayına kaçmak olmuyor mu bu? o kadar büyük, o kadar süper kültürdün asimile olmayı verseydin. ben ne o zamanın araplarını yere göğe sığdıramıyorum, ne de o zamanın türklerini yerin dibine batırıyorum. o günün şartlarına bakınca; giriş, gelişme, sonuç gayet taşlar yerine oturuyor. o zamanlar hristiyan, budist vs olan türkler de vardı? hani nerde onlar? müslüman olduk diye mi yani hep başımıza gelenler? bırak allasen.

asimilasyona bak, iran cumhurbaşkanı senin cumhurbaşkanınla türkçe konuşuyor. resmi olarak 1938'den beri işin olmayan topraklardan gelen birisi bu. ne iş?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

huun said:


dünyayı öttürürken müslümandın, o zaman senin gibi fikir insanlarını hiç göremedik. şimdi işin kolayına kaçmak olmuyor mu bu? o kadar büyük, o kadar süper kültürdün asimile olmayı verseydin. ben ne o zamanın araplarını yere göğe sığdıramıyorum, ne de o zamanın türklerini yerin dibine batırıyorum. o günün şartlarına bakınca; giriş, gelişme, sonuç gayet taşlar yerine oturuyor. o zamanlar hristiyan, budist vs olan türkler de vardı? hani nerde onlar? müslüman olduk diye mi yani hep başımıza gelenler? bırak allasen.

asimilasyona bak, iran cumhurbaşkanı senin cumhurbaşkanınla türkçe konuşuyor. resmi olarak 1938'den beri işin olmayan topraklardan gelen birisi bu. ne iş?




Anlaşma tarzınla anlatıyım; Önce biraz Türk Tarihi oku okuki hristiyan ve budistlerden önce Şaman olan türkleri ögren ögren ki burda bızırda

Dünyayı öttürdün dediğin bir çok millet tarih sahsesinde bu rolleri almışlardır ama oku ki müslümanlıktan öncede nasıl bir milletmişsin onu araştır sanki müslümanlığı kabul edincemi subuta erdin?

Benim gibi fikir adamlarının olmaması benim sorunum değil kara cahil bir sosyalojik baskıyı asla kabul etmedim..

İrana gelince İran'ın nüfusu 60 milyon civarında bulunmaktadır. Bu nüfusun 25 milyona yakınını Türkler, 30 milyona yakınını İranlılar (Farslar) ve 5 milyona yakınını da diğer etnik gruplar teşkil etmektedir. X. asrın son çeyreğinden XX. asrın ilk çeyreğine kadar yaklaşık 950 yıl, İran ya Türk hakimiyetinde ya da Türk hanedanı idaresinde bulunan ve orada iskân olan türklerin idaresinde olmuştur. Cumhuriyet devrimin paralellik yaşasakta bir takım gelişmeler sonucu bu haline gelmiş PERS gibi devasa bir kültürün yok oluşunun son demine gelmiştir.

Bu arada İran da Türkçe egitim yasak konuşmak yazmak yasak..

Bunların konusu başka zaman başka yerde..

Teenage tepkiler vermeden önce bilgi sahibi ol ardından fikir

Son olarak da o cumhurbaşkanı benim cumhurbaşkanım değil..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...