Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

AKP Genel Başkan Yardımcısının Rüşvet Mevzuları


sg-1

Öne çıkan mesajlar

AKP geldi, artık nasyonel sosyalist laik faşist agnostik aczmendi elitistler yiyemiyor, kim yiyor, halkın içinden gelen, halk adamı, demokrasi yıldızı, dindar vs seçilmişler yiyor.




Bu bi tane yakalanmış, üstelik genel başkan yardımcısı, adı Şaban Dişli. Yazık garibim, rüşvetin belgesini hazırlayacak kadar salakmış da. Daha bilmediğimiz ne ALİ DİBO'lar dönüyor memlekette, ama seçilmiş oldukları için demokrasi adına katlanmak zorundayız.
Ha çok değiştirler, gelişerek değiştiler, o kısmını karıştırmayın.

Bu da haber: http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Yolu_kaldirin_E5ten_yol_acin_imari_yukseltin_milyonlari_alin_193719_1&Newsid=193719

Ayrıca bir yazı...

Mehmet Tezkan said:
İki gündür VATAN’ın manşetten verdiği haberi okuyorsunuzdur.. 1 milyon doların lüpletilmesi iddiası var..
Bu konu yazılıyor, çiziliyor.. Dişli sıkıştıkça sıkışıyor..
Ben konunun başka boyutuna bakmak istiyorum.. Dişli açıklamasında diyor ki: Bu, şahsıma ve partime yönelik açık bir iftiradır..
1 milyon dolar konusunda tatmin edici açıklama yapamıyor ama partim falan diyerek hedef büyütmeye, aradan sıyrılmaya çalışıyor!
AKP’yi yıpratmak için diye söze başladın mı akar sular durur.. Erdoğan devreye girer, partisini yıpratmaz!
Konuyu kapattırır..
Dişli de Sözen gibi fırçayı yedi mi?
Yok.. Üstü kapalı uyarılmış!!!
*
İşin enteresan tarafı AKP’li medya, yandaş medya bu konuya girmedi.. Üzerine gitmedi..
Sorsan, ortada 1 milyon dolarlık rüşvet veya iş takibi iddiası var.. Arsa emsalinin 0.25’ten, 0.75’e çıkarılması iddiası var.. (Belediye meclis üyeleri de paylarına düşeni almış mıdır?)
Bunun demokrasiyle..
Şeffaflıkla ne alakası var derler..
Biz Ergenekon’la uğraşıyoruz, başımız kalabalık derler..
Susarlar..
Susuyorlar zaten..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hürriyet said:
Dişli, ’1 milyon dolar benim’ dedi tüm belgeler onu yalanladı


Süleyman DEMİRKAN



Kemal Kılıçdaroğlu’nun, "1 milyon dolar iş takip parası" almakla suçladığı AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin Akademi Ofset ortaklığını, Ticaret Sicil Gazetesi kayıtları yalanladı.

Denizbank’ın Akademi Ofset ve arsa için verdiği krediler için aldığı ipotek belgeleri de Dişli’nin "Akademi Ofset’e verilecek kredi için parayı Denizbank’a yatırdım" savını çürüttü.

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, bir arsa olayında "1 milyon dolar iş takip parası" almakla suçladığı AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin, kısa süre öncesine kadar ortağı olduğunu öne sürdüğü Akademi Ofset ortaklığını, Ticaret Sicil Gazetesi kayıtları yalanladı. Banka’nın Akademi Ofset ve arsa için verdiği krediler karşılığı aldığı ipotek belgeleri de Dişli’nin "Daha önce ortağı olduğum Akademi Ofset’e verilecek kredi için bu parayı Denizbank’a teminat olarak yatırdım" savını çürüttü. Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 1994-2008 arası tüm sayıları tarandığında, Akademi Ofset AŞ’nin ortakları arasında Şaban Dişli’nin adı yer almıyor.

Kılıçdaroğlu’nun iddiaları üzerine Dişli, 1 milyon doları iş takibi karşılığı almadığını ispatlamak için, bu paranın yurtdışından getirdiği şahsi mevduatı olduğunu ve Denizbank’a ipotek olarak yatırdığını öne sürmüştü. Resmi belgeler ise Denizbank’ın vereceği kredi için 4 milyon, 3 milyon ve 2.328 milyon YTL’lik tarlalar ile 700 bin YTL’lik bir arsayı ipotek aldığını ortaya koyuyor. Kredi işlemleriyle ilgili kayıtlar arasında, Akademi Ofset’in alacağı kredilere karşılık, Dişli’nin 1 milyon doları Denizbank’a ipotek ettiğine ve bu parayı alınca ipoteğin çözüldüğüne dair bir belgeye ise rastlanmadı.

İmar yükümlülüğü

Silivri İlçesi 79 ada 7 parselde kayıtlı taşınmazın TESCO-KİPA’ya, imar değişikliklerinin yapılarak satılması için Silivri 1’inci noterliğinde sözleşme yapıldı.

Bu sözleşme satıcı; İbrahim Polat, Dursun Özdemir, Mustafa Çankaya ve Kazım Alıntaş’ın vekaletini alan Mehmet Karasu ile alıcı TESCO KİPA Kitle pazarlama adına Hüseyin Topuzoğlu arasında imzalandı.

Sözleşme, satıcı Karasu’nun, 20 bin 920 metrekarelik alanın her türlü imar işleminin "hipermarket inşa edilecek şekilde tadil edilmesini" sağlamakla yükümlü kılıyor.

Sözleşme ile Karasu, 3 milyon 450 bin dolara aldığı arsayı, KİPA’ya 8 milyon 400 bin dolara satıyor.

KİPA bu bedelin 1.5 milyon dolarını Karasu’ya "ön ödeme" olarak veriyor. Karasu da, anlaşmada öngörülen imar değişikliklerinin gerçekleşmemesi halinde, KİPA’ya 750 bin dolar ceza ödemeyi kabul ediyor.

Dişli yapacak

Tarla’nın arsaya çevrilip arsanın da KİPA’nın istediği ölçeklerde imar planı değişikliğini ise Şaban Dişli ile Silivri Belediye Başkanı Hüseyin Turan, Silivri Belediye Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu Başkan Vekili Metin Karakaş üstleniyor. Buna göre ihtiyaç duyulan imar değişikliğini Silivri Belediyesi hazırlayıp, Büyükşehir Belediyesi’ne sunacak. Onay sonunda da değişiklik yürürlüğe girecek. Bu iş için adı geçen şahıslara, Dişli’ye 1 milyon dolar olmak üzere, 2 milyon dolar ödenecek.

Dişli için yeni soru önergesi

CHP Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsal, Başbakan Tayyip Erdoğan’a, AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin akrabalarına ait olduğunu iddia ettiği Adapazarı’ndaki bir soda fabrikasının inşaatına göz yuman belediye yetkilileri hakkında soruşturma başlatılıp, başlatılmadığını sordu.

Ünsal, Başbakan Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde, Adapazarı’ndaki bir soda fabrikası ile ilgili iddialara yer verdi. Fabrikanın inşasına geçen yıl başlandığını ve daha sonra yapılan imar değişikliği ile yasal olmayan duruma "yasal kılıf" hazırlandığını ileri süren Ünsal, önergesinde şu soruları yöneltti: "İmarsız alanda fabrika satışına ne kadar süre göz yumulmuştur? İmarsız olarak devam eden inşaata hiç ceza kesilmiş midir? Yasal olmayan inşaata göz yumarak görevini kötüye kullanan belediye yetkilileri hakkında bir soruşturma başlatıldı mı?

Kızılot: O kazancı vergi cezası olarak öderler

VERGİ uzmanı Prof. Dr. Şükrü Kızılot, Akademi Ofset’in ortakları da dahil herhangi bir şahsa ödeme yapmasının hukuken mümkün olmadığını belirterek, "Sayın Dişli’nin de, ortağı olmadığı Akademi Ofset için 1 milyon doları vermesi mümkün değildir, suçtur" dedi. Kızılot, şu teknik-hukuki bilgileri verdi: "Yasalara göre bir şirket ortağı olmayan birine karşılığında bir fatura olmaksızın ödeme yapamaz. Sorduğunuz olayda, arsa satışından dolayı belli ödemelerin bazı kişilere yapılmış, şirket de suçlu duruma sokulmuş. Sözleşmelere göre yapılan ödemelerle Akademi Ofset vergi kaçakçılığı suçu işlemiş oluyor. Şirketin hesapları incelenirse; milyonlarca YTL vergi ve ceza kesilir. Yani o kazançlarını vergi ve ceza olarak devlete öderler.

Dağıtılan para; şirket ortağı ya da ortaklarınca şirketten borç olarak çekilirse de, bu, Kurumlar Vergisi Kanununa göre; örtülü kazanç dağıtımıdır. Örtülü kazancın, yüzde 20 kurumlar vergisi, yüzde 15 kar dağıtımı stopacının ödenmesi gerekir. Ayrıca, yine yürürlükteki mevzuata göre, ortağı şirket borç verirse, hesaplanacak faiz üzerinden KDV de alınması gerekir. Yukarıdakilere ek olarak arsa satışından sağlanan kazanç kadar Kurumlar Vergisi de tahakkuk eder.

Rant paylaşım kavgası çıktı, ortaklar mahkemelik oldu

ÜÇ ortak rantı paylaşamayınca, Silivri Asliye Hukuk Mahkemesi’nde mahkemelik oldular. Mahkeme kayıtlarında ortak olarak Şaban Dişli’nin adı geçmezken davacı Aziz Sezginer, davalı ise Mehmet Karasu olarak görülüyor. Bu da Karasu 3 milyon 450 bin dolara aldığı arsayı 8 milyon 400 dolara KİPA’ya satmak için diğer iki ortağı ile sözleşme imzalarken, Karasu’nun arsayı 17 milyon 346 bin YTL’ye sattığı ortaya çıkmasından kaynaklandı. KİPA da arsayı bu bedelle aldığını beyan ediyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Bu, utanç ve ibret belgesi



CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’yle ilgili suçlamalarını dün de, Silivri’deki araziye ilişkin satış vaadi anlaşması ile noter huzurunda düzenlenmiş üç senedin fotokopisini dağıtarak sürdürdü.

Kılıçdaroğlu, dün bu konuyla ilgili TBMM’de düzenlediği üçüncü basın toplantısında, özetle şunları söyledi:

İşte işin gerçeği rüşvetin açık belgesi

’Dişli 30 saat sonra yaptığı açıklamasında, ’Bu belge daha önce ortağı olduğum Akademi Ofset A.Ş.’nin bir bankadan kredi kullanabilmesi için bankaya teminat olarak bloke ettirdiğim birikimlerim nedeniyle doğabilecek muhtemel risklere karşı imzalanmış bir protokoldür’ demişti. Bu açıklama, Dişli’nin, bu şirkete yardım etmek için, 1 milyon dolarını bankaya bloke ettirerek, eski ortağına kredi çıkmasını sağladığı anlamına geliyor.

Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarına göre Şaban Dişli hiçbir dönem Akademi Ofset’in ortakları arasında yer almıyor. Elimdeki, Silivri 2. Bölge Tapu Sicil Müdürü huzurunda düzenlenen 3 adet resmi senet Akademi Ofset’in bankadan kredi için, söz konusu 3 arsanın Denizbank’a ipotek edildiğinin belgeleri. Bu belgeler toplam 2.2 milyon dolar kredi için, 7 milyon 700 bin YTL teminat gösterildiğini ortaya koyuyor.

7.7 milyon YTL, Ağustos 2006 dolar kuruna göre 5 milyon 500 bin dolara denk geliyor. Yani banka verdiği kredinin karşılığında iki katından fazla teminat almış. Bu belgeler Şaban Dişli’nin imzaladığı protokolün açıkça bir rüşvet belgesi olduğunu ortaya koyuyor.

Halka gelince din iman kendilerine han hamam

Bu belge, halka gelince ’din iman’, kendilerine gelince ’han hamam’ söyleminin belgesi. Yani bir ibret belgesi. Bir utanç belgesi.

Elimdeki 19 Eylül 2006 tarihli Silivri 1 Nolu Noterliği’nce düzenlenen Gayrimenkul Satış Vaadi Anlaşması belgesinde de, satıcı Mehmet Karasu, alıcı Tesco Kipa. Bu sözleşme, henüz satın alınmayan bir arsanın imar durumunun nasıl değiştirileceğine dair hükümler içeriyor. Arsada hipermarket inşa edilmesine olanak verileceği, E-5 Karayolu üzerinden her iki yönde giriş ve çıkışın sağlanacağı, yola ait giriş-çıkış bağlantı izninin Silivri Belediyesi ve karayollarından alınacağı, bu yolun 1/5000 ve 1/1500 ölçekli imar planlarına işleneceği taahhüt ediliyor. Satıcı Karasu, kendinden o kadar emin ki, imar değişikliği ile ilgili sözleşmedeki hükümler yerine getirilmezse Tesco’ya 750 bin dolar ceza ödemeyi bile taahhüt ediyor. Çünkü, Karasu, arkasında ’Dişli bir iş takipçisi’ olduğundan emin.

Çağrı

Erdoğan kafasını koparsın istemeyiz ama dokunulmazlığını kaldırsın


CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, düzenlediği basın toplantısında Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a da "dokunulmazlıkları kaldır" çağrısında bulundu. Kılıçdaroğlu, çağrısında şunları söyledi: "Bütün bu belgeler, 1 milyon dolarlık rüşvetin birer kanıtı. Sayın Başbakan 18 Şubat 2005’te ’Eğer kendi atadığımız adam bu yolsuzluğu yapıyorsa; kusura bakmasınlar onun da kafasını koparırız. Milletvekili arkadaşlarımız varsa, yolumuzu ayırırız. Varsa belge getirirsiniz, biz arkasını kovalarız’ demişti. Sayın Başbakan 1 haftadır, Genel Başkan Yardımcınız ve Sakarya Milletvekili Şaban Dişli’nin rüşvet belgesini ortaya koyuyoruz. Sizden kimsenin kafasının koparılmasını istemiyoruz. Hukuku çalıştırın, Şaban Dişli’nin dokunulmazlığını kaldıracağınızı kamuoyuna açıklayın. Sayın Başbakan, size - suçu paylaşmak anlamında- ’Sükût ikrardan gelir’ atasözümüzü de hatırlatıyorum."

Soru

11 trilyonluk rant İstanbul’a hizmet midir?

Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a da değinerek şunları söyledi: "Bu olayda en son konuşması gereken kişi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş. Çünkü, çağdaş demokrasilerde ve saydam toplumlarda 48 saatte birilerine 11 trilyonluk rant sağlayan kişi, utanır ve istifa eder. Birilerinin arkasına saklanmaz. Ben Topbaş’a şu soruyu sormuştum: Bir arsanın imar değişikliği ile 48 saat içinde 11 trilyonluk bir rantı bir grup gözü doymaz işadamına ikram etmeyi İstanbul’a hizmet olarak mı düşünüyorsunuz? Bu sorunun yanıtı hala verilmedi. Topbaş’ın yanıtını açık ve net bir şekilde bekliyorum ve kendisine bir soru daha soruyorum: İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu Başkan Vekili Metin Karakaş. Bu kişi her ne hikmetse aynı zamanda Silivri Belediye Başkan Yardımcısı. Topbaş bir kamu hizmeti yapacaksa, bu kişinin mal varlığını kamuoyuna açıklamalı. Arzu ederse, Silivri’deki yurttaşlarla da görüşebilir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dişli kötü sıkıştı valla, bu lekeyi kaldırmak çok zor. chp belki de tarihinde ilk kez elle tutulur cinsten muhalefet yapmaya başladı, bakalım neler olucak. akpnin ya kendi adamını tasfiye etmesi, ya da şüpheye yer bırakmayacak ölçüde yalanlaması lazım bu olayı.

bu arada sadece vatan ve doğan grubu medyası değil, akşam da, taraf da konu üzerinde epey duruyo. hatta nazlı ılıcak bile akpye "şeffaf olma" çağrısı yaptı inanmazsınız =) ama bu olay öyle hemen hasır altı edilecek bişey gibi durmuyo.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bu kadar açık ve seçik bir olayda herkes şeffaflık ister. Bunun gibi onlarcası var, bu çok göz önünce olduğu için "taraf"lı medya bile çıkarılsın ortaya diyor. 1 kurban, herşeyi çözer aslında. Başbakanımız çıksın davutu kurban etsin, mutlaka yukardan bir koyun gönderirler, onu da kesince, "bakın ampül şeffaf ve içindeki rüşvetçileri temizliyor" mesajı verilir, 1 kurban ile 1000 günah temizlenir. Tıpkı Kurban Bayramı'nda olduğu gibi, kes koyunu, büyük müslümansın, dini vecibe yerine geldi, yardır artık kazığı yalanı dolanı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Mehmet Tezkan said:



Erdoğan Turgut Özal’ın yaptığını yapar mı?


2002 seçimlerinden önce..
AKP seçim maratonuna çıktığında Tayyip Erdoğan’ın dilinden yolsuzluk sözü düşmüyordu..
Yolsuzlukların üzerine gideceğiz, tek tek hesap soracağız..
O günleri hatırlayın, ortalık yolsuzluk iddiasından geçilmiyordu.. Sanki herkes rüşvet yiyor, alavere dalavere yapıyordu..
Hava buydu..
Kimi doğruydu, kimi düzmece, dedikodu..
Ama en ünlü sözcük yolsuzluktu..
Şöyle anlatayım.. Bugünkü Ergenekon gibi.. Hangi belge doğru hangi belge düzmece belli değil..
Hangi iddia gerçek, hangisi dedikodu, hangisi iftira, birbirine karıştı..
Birbirine karıştırıldı..
O gün sihirli kelime yolsuzuluktu bugün Ergenekon..
*
2002’nin yolsuzluk kokan havası Erdoğan’ın işine yaradı.. Yolsuzluk konusuna yüklendikçe yüklendi.. Mutlak çoğunlukla iktidar olunca birdenbire bu sözcüğü unuttu..
Gerçi Başbakan partisinin grup toplantısında arada sırada yolsuzlukların üzerine gittiklerini söylüyor ama ortada bir şey yok..
Şov olsun diye Mesut Yılmaz’ı Yüce Divan’a yolladılar..
Eski Bakan Koray Aydın’ı da..
Bir şey çıkmadı.. Aklandılar..
*
Aradan altı yıl geçti.. Şimdi yolsuzluk lafından eser yok..
Nasıl olsun ki!
AKP altı yıldır iktidarda.. Her köşebaşı onlardan soruluyor.. Yolsuzluk varsa, rüşvet alınmışsa, iş takipçiliği yapılmışsa, kıyak arsa, kıyak ihale verilmişse.. Yapsa yapsa AKP’liler yapmıştır..
Başka kim yapabilir ki...
Bütün kurumlar onların elinde..
Merkezî idare de..
Belediyelerin büyük çoğunluğu da..
Bu yüzden ağızları bıçak açmıyor..
Altı yıl önce yolsuzluk diye bağırıp çağıran Erdoğan..
Altı yıl sonra yolsuzluk sözünü duyunca sinirleniyor.. Bırakın üzerine gitmeyi, adını bile anmıyor..

*
Gündemde Şaban Dişli olayı var.. 1 milyon dolarlık rüşvet iddiası.. Başbakan üzerine gider mi?
En yakın yardımcısını kapının önüne koyar mı?
Savcılara teslim eder mi? Aklan da gel der mi?
Rahmetli Turgut Özal bunu yapmıştı..
1985 yılında ANAP’lı Devlet Bakanı İsmail Özdağlar’ın rüşvet aldığı, yolsuzluk yaptığı iddia edilince önce kendisi sorguladı..
Sonra baskı yaparak görevinden istifa ettirdi.. Meclis kararıyla Yüce Divan’a yolladı..
Yüce Divan’a gidip ‘bana itiraf etti’ diye tanıklık bile etti..
Özdağlar suçlu bulunup mahkûm olunca ANAP’ın oylarıyla milletvekilliği düşürüldü..
Hapsi boyladı..
Özal kendi partisinin bakanını kulağından tutup attı..
Erdoğan da aynısını yapar mı?
Dişli’nin dokunulmazlığını kaldırır, git hesabını ver der mi?
Erdoğan, Özal olabilir mi?
Yoksa ben Kasımpaşalıyım biz adam vermeyiz efeliğini mi tercih eder!
Ama bu yolsuzluk, rüşvet iddiası..
*
İş öyle bir ayyuka çıktı ki, kaçar tarafı yok.. Her gün yeni bir belge çıkıyor..
AKP’li yazarlar bile isyan halinde.. Diyorlar ki:
“Polemiği bırakın, gidin mahkemeye, aklanın ve mahkemenin kararını CHP’li Kılıçdaroğlu’nun suratına fırlatın. Bu cesaretiniz yoksa Türkiye’den özür dileyin ve bir daha dönmemek üzere siyaseti bırakın.”
Bu çağrıyı AKP’li yazar yapıyor..
Erdoğan susuyor!
Ne oldu yolsuzlukla mücadeleye?
O 2002 öncesinde kaldı!
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Oktay Ekşi said:
Yolsuzluklar ve AKP


DENİZ Baykal, "AKP, bu rüşvet olayıyla yolsuzluğun odağına oturdu" demiş ve kanımızca doğru söylemiş.
Şaban Dişli olayı ortaya çıktığı zaman Başbakan Erdoğan’ın yapması gereken ilk şey, "hukukun" yanında olduğunu ortaya koymaktı. Ama o buna hiç yanaşmadı. Tam tersine sessiz kaldı.
Oysa şimdi ortada "siyasi nüfuzunu
kullanarak iş takip etmekle ve bu nedenle ilgililerden 1 milyon ABD Doları almakla" suçlanan bir "Yardımcısı" var.
Sadece o olsaydı kendisi için daha kolaydı. Oysa bir de Dişli’yi savunarak olayı partiye mal eden AKP Meclis Grubu Başkanvekili Bekir Bozdağ var.
O nedenle Şaban Dişli olayı artık "AKP’li bir milletvekili" ile ilgili iddialar olmaktan çıkmış, doğruca AKP’yi ilgilendiren bir "yolsuzluk" veya "nüfuz suiistimali" konusuna dönüşmüştür.
Bizim bu satırları yazdığımız dakikalarda AKP’nin Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nun toplanması ve bu konuyu ele alması beklenmekteydi.
O toplantı yapılırsa ne karar alındığını birlikte okuruz. Ama peşinen söyleyelim ki Başbakan ve Genel Başkan Tayyip Erdoğan bu tür olaylar karşısında net ve kararlı bir tavır koymadıkça, partisini hedef alan "yolsuzluk" iddialarının kesilmesi mümkün değildir.
Gerçi yolsuzluk iddialarının sadece bazıları Şaban Dişli olayındaki gibi "kişileri" hedef almaktadır. Bu iddialar AKP iktidarı yandaşlarından "dişli" olanların ya rüşvet aldığını veya iş takibi yapan şebekeler aracılığıyla "malı götürdüğünü" ifade etmektedir.
İkinci grup yolsuzluğun bilinen şekli, "İhaleyi sana veriyoruz ama ihale bedelinin yüzde şu kadarını -10’unu, 15’ini- şu bankadaki şu hesaba yatırman şartıyla" denerek yürütülmektedir.
Bu para birileri tarafından paylaşılıyor mu yoksa Adalet ve Kalkınma Partisi’nin seçim masraflarını karşılamak amacıyla bir yerlerde biriktiriliyor mu o çok da belli değildir.
Söz konusu paraların parti için alındığı iddiası bu işin içinde olanlar arasında yaygındır. İnsanlar "parti için" kesilen paranın "bir dava uğruna" harcanacağı varsayımıyla hareket edince yapılan yasadışı işlem sanki meşru imiş gibi algılanmaktadır.
Zaten Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara gelince ilk iş olarak Kamu İhale Yasası’nı değiştirdiğini ve bu işi tam 15 kere tekrarladığını dikkate alınca, yukarıda söylediklerimize şaşırmak için sebep kalmaz.
Demek oluyor ki AKP’nin yolsuzluklarla gerçekten -samimiyetle- mücadele etmesini beklemek için sadece iyi niyetli bir kişi olmak yetmez, geri zekálı olmaya da ihtiyaç vardır.
Aksi söz konusu olsaydı bugüne kadar "yaptığı yolsuzluk nedeniyle cezalandırılmış" bir tek olsun örnek görürdük. Oysa yok.
Merhum Turgut Özal bile "yolsuzluğa, rüşvete" sanki karşıymış gibi davranmak gereğini duymuştu. Bu nedenle Devlet Bakanı İsmail Özdağlar’ı feda etmişti.
"Yolsuzluklara damardan girdiğini" söyleyen Tayyip Erdoğan’da o kadarını bile hálá göremedik.
Bekleyelim bakalım MKYK kararını versin, sonra konuşuruz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Kemal Kılıçdaroğlu istifa etmeli


Bu CHP adam olmaz...
Hakikaten çağdışı bir parti.
*
Neymiş efendim, Şaban Dişli
katakulli yapmış da, milyon
doları indira gandi yapmış filan...
Boş işler bunlar, boş.
*
Kimi, kime şikáyet ediyorsun?
"Bi dümen çevireyim, senin arsanın değeri beş kat artsın, sen de beni gör" desem, 70 milyon nüfusun yüzde kaçı itiraz eder? Bak dikkat et, "Boğaz’ı talan ettiler" falan diye söylenip durur herkes... "İster misin Boğaz’daki o villalardan birini" diye sor, yavşak yavşak sırıtmaz mı, "kim istemez" diye? Hatta, bırak arsayı villayı... Avanta kömür, bulgur almayı içine sindiren adam, başkasının avanta almasına bozulur mu zannediyorsun?
*
Norveç mi burası?
Yarın öbür gün seçim gelir, nasıl olsa imara açılır diye, orman arazilerini yağmalayanlar, Japonlar mı? "Devletin malı deniz, yemeyen keriz" vecizesi, Almanlara mı aittir? "Bal tutan parmağını yalar" de... "He valla" diye, gevrek gevrek gülmezler mi? "Çalsın ama iş yapsın" İngiliz özdeyişi midir?
*
Bırakın boş işlerle uğraşmayı...
*
Recep, başkan.
Şaban, yardımcısı.
E Ramazan’a da günler kaldı.
Mübarek üç aylardayız...
Nifak sokmayın millete.


Özdil
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

zamanında rahşanla bülent ülkeyi karkış karış gezerken köylümüze sormuşlar:

-rahşanmı yoksa nazmiyemi daha yakın size demişler.
-tabiki nazmiye demişler.
-neden? diye sorunca;
-rahşanın kendine hayrı olsa nazmiye gibi elleri bilezikle dolu olurdu.kendine hayrı olmayanın ülkesine hayrı olur mu demişler.

böyle hayırlı başkan yardımcılarını karalamakla baykal barajı aşamaz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

AKP'de, Dişli rahatsızlığı büyüyor

İmar izni için 1 milyon dolar aldığı iddia edilen AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin, partisi içinde yarattığı rahatsızlık gittikçe artıyor. Başbakan Erdoğan’ın bu konudaki sessizliği ise farklı yorumların yapılmasına neden oluyor. Dişli’nin, iddiaları "iftira" diye niteleyerek reddetmesine rağmen, AKP içinde bu açıklama yeterli bulunmadı. AKP’de çok sayıda milletvekili Dişli’nin partiyi fazla yıpratmadan yönetimdeki görevinden istifa etmesi gerektiğini savunuyor.

-RÜŞVET DEĞİL KAZANÇLI TİCARET

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun "Silivri’de bir arsanın imar durumunu değiştirme karşılığında 1 milyon dolarlık iş takibi ücreti talep ettiği" yönündeki iddialarına AKP’liler inanmıyor, ancak Dişli’nin de bir "kazançlı ticari faaliyet"te bulunduğu ve bunu yaparken siyasi kimliğini hesaba katmadan hareket ettiği dile getiriliyor. AKP kulislerinde Dişli’nin, kendisi hakkında ortaya atılan iddialara geç ve yetersiz cevap verdiği şeklinde değerlendiriliyor.
Parti içinde Dişli’nin, “rüşvetö almadığına inanan çok sayıda milletvekili olmasına rağmen, bu durumu, “Partiyi bağlamaz, kendi ticari faaliyetidir. Bireysel bir faaliyettir. Rüşvet aldığına inanmıyoruz ancak, kazançlı bir ticari faaliyette bulunduğu da bir gerçek. Bunu yasal yollardan yaptığını biliyoruz ama siyasette bu tür şeyleri kamuoyuna anlatmak zordur. Bu durumu kamuoyuna anlatamazsınız" yorumları yapılıyor.

-ÖNCEKİLERDEN FARKLI TUTUM İZLENİYOR

Öte yandan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konuda uzun süredir sessiz kalması farklı yorumların yapılmasına neden oluyor. Daha önce adı yolsuzluk, iş kayırma gibi iddialara karışan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, Grup Başkanvekili Sadullah Ergin gibi isimler haklarında çıkan iddiaları jet hızıyla yalanlamış ve Başbakan Erdoğan da kendilerini savunmuştu. Ancak, Dişli konusunda başta Erdoğan olmak üzere parti yönetimi ve milletvekillerinin kamuoyuna bir değerlendirme yapmamaları siyasi kulislerde Dişli’nin yalnız kaldığı yorumlarının yapılmasına neden oluyor. Ancak, Dişli’nin istifa etmesi için parti yönetiminden baskı yapılmayacağı da dillendiriliyor.

Milliyet


Rüşvetin adı da değişmiş bu arada.
Yersen.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Konu AKP'nin çirkin yüzü olunca tüm liboş takımı konuya sırtını dönmüş, osmanlı Türk müydü değil miydi onun tartışması var. Bu arada bakın Başbakanımız ne demiş:



Erdoğan: 'Hortumlar Büyük Ölçüde Kesildi'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ülkede 'Hortumların Kesildiğini, Mafyalar, Çetelerin İktidarı Belirlemediğini' İfade Ederek, 'Bu Ülkede Millet İktidar Belirliyor. Birileri Çetelerin Avukatlığına Soyunabilir. Bu Önemli Değil. Asıl Olan Milletin Ne Dediğidir' Dedi.


Bu da haberin kaynağı


Hortumlar kesildi, artık kazma kürekle çalıyoruz mu demek istedi nedir?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...