Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Türk halkı Atatürk devrimlerinde bir travma yaşamış!


sg-1

Öne çıkan mesajlar

Buyse said:
Soulbringer said:
OO ooo OOO Green Jacketler gelmis bende diyordum bu konuya kesin Babo Fettolarin minionlari damlar diye bir baktimki uc bej denmemis hemen damlanmis...

M.Kemal olmasa idi ne Babo Fettonun rahat bir hayati olurdu nede sen su an istedigin dini ozgurce secerek nefes alabilirdin... Soyle libosh soylevlerle gelmeyin ya bosuna post kasiyorsunuz diyecegim ama ne denli Fettocu bir replikle bunlari hazirladiginizi bildigimden sadece
Hell YEAH!!!


atatürk'ü savunmak kimlere kalmış. hell yeah green jacket adamım. ne kadar da türksün sen öyle.

libosh söylem demiş adam ya. aslanım benim. devam böyle






Burda bir yakistirma mevcuttu ama gozler perdeli olunca gorulemiyor tabi..

Aslan yakistirmani sevdigimi belirteyim

Saolasin Kaplan Parcasi :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Penthesilea said:
naraso said:

allah aşkına bana bolşevik devrimini anlatsana.

http://students.sabanciuniv.edu/~ilkekaya/paper.pdf

amacı rusyayı bolşevik kontrolüne sokmak demişsin
ne yapacaktı bu adam.bolşevik olarak menşeviklerin iktidarını mı destekleyeceklerdi? burjuvazinin destekçisi olan menşeviklerin.
bolşevik görüşün dar olduğunu iddia etmişsin yazında hala bu kanıya nereden vardığını düşünüyorum.
ikinci olarak leninin proleteryanin her zaman, kendi cikarlarini anlayan ve onlar adina devrimlerini devam
ettirecek bir entellektuel sinifa ihtiyaci vardir.
tamamen devrimin şartlarına göre olan bir olaydır. lenin doğru söylemiştir.devrimde profosyonel devrimcilerin önderliği olmalıdır.

Devrim coskusu ile Lenin,
buyuk bir endustriyel ekonominin, sosyalist devrimin en onemli gereksinimlerinden biri
oldugunu fikrini es gecmistir.Lenin’e gore, Rus devrimi Rusya Burjuvasi’nin devriminin
sonunu temsil ettigi gibi, ayni zamanda sosyalist devrimin de baslangicidir.

senin dediğin itirazların sahipleri ikinci enternasyonalin oportunist liderlerinden başkaları değildir.bu insanlar devrimden korakar ve kaçmaya engellemeye çalışırlar ve bu konuda da böyle düşünmeleri normal.
1900lerin başında marksın yaşadığı dönemdeki gibi serbest rekabet yoktu dünyada tekelci hakimiyet var idi.ve bu tekelci hakimiyet sayesinde objektif şartları tek ülkede üzerinde düşünek saçmalıktan ibaretti.objektif şartlar tüm dünyada olgunlaşmış mı olgunlaşmamış mı buna bakmak gerekiyordu.leninde öyle yaptı zaten.

demorasi kısmında eleştirilerine gelince.

sosyalist bir ülke için öncelikle proleterlerin önderliğinde burjuva devrimi yapılıp gerçekten bilinç aşılanmalı, ve yavaş yavaş proleter diktatörlük için altyapı hazırlanmalıdır.
ve sonunda silahlı mücadele ile iktidar alınmalıdır. hiç bir yanlış göremiyorum. gördüğüm tek yanlış, marksizmin yanlış uygulandığını düşünmendir,eğer ki bunu bilmeden yapıyorsan bişey diyemem.ancak eğer bilerek yapıyorsan o zaman yaptığın açıkca bilimsel sosyalizmi tahrif ediyorsun.

açıkcası beyazları sadece duydum ama hiçbir yerde onlarla ilgili detayları bulamadım. sende pek açık yazmamışsın zaten.o yüzden pek birşey yazamam o konuda.
gerisine söyleyecek lafım yok.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Slat said:
Arkadaşlar, böyle tartışmalar için buluşmalar düzenleyelim.. Eminim ki yüz yüze tartışarak daha iyi anlaşabiliriz..

Mesela 3-5 kitap okuyup, o dönemin Türkiye'si, sosyolojik ve siyasi yapısı hakkında kısıtlı bilgisi olup, sıcacık evindeki bilgisayarından "Atatürk'ün devrimleri tepeden inmedir, Atatürk yanlış yapmıştır bık bık" diye konuşanların AĞZININ ORTASINA tokadı indirip dişlerini dökebilirsek, anlatmak istediğimiz noktayı daha iyi vurguluyabiliriz..


ehahaaha güzel olmuş bu :D ben varım :D:D:D
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Konuyu resetleyelim.

Mehmet Y. Yılmaz said:


Bir yalandan daha kurtulduk!


AKP’nin çekirdek kadrosunun esas meselesinin Cumhuriyet devrimleri ile bir "kan davası" olduğunu bir kez de The New York Times Gazetesi’nden öğrendik.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, parti içindeki yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, Cumhuriyet devrimlerinin Türk toplumunda bir "travmaya" yol açtığını söylüyor.

Kan davasının kökeni burada işte. Birçok kişinin Fırat’a kızıp sinirleneceğini biliyorum.

Kişisel görüşüm o ki Dengir Bey bugüne kadar kamuoyunun önünde görüş açıklayan üst düzey AKP yöneticileri içinde en doğrucu olanı.

Böylece büyük bir yalanın daha sonuna gelmiş bulunuyoruz.

AKP’nin Cumhuriyet değerleriyle barışık olduğu, bu değerlerin baş savunucusu olduğu palavrasından söz ediyorum.

Başbakan’ın, AKP ileri gelenlerin ağzından çok sık duyduğumuz sözlerdi bunlar. Laiklikse laiklik, demokrasiyse demokrasi! Atatürk devrimlerine bağlılık vs!

Demek ki bugüne kadar söyledikleri, yaptıkları takiyeden başka bir şey değilmiş.

Değişik Arap ülkelerini gezme olanağım oldu. Kimi zaman turist olarak, kimi zaman da mesleğim gereği gittiğim görevler nedeniyle.

Her defasında Türkiye ile o ülkeler arasında Osmanlı’nın dağılışından sonra ortaya çıkan gelişme farklılığını yaratan şeyin Cumhuriyet devrimleri olduğunu düşündüm. Ben öyle düşünürken meğerse Dengir Bey ve arkadaşları bir travma yaşıyorlarmış.

Tevekkeli değil, bir dedikleri, öteki dediklerini tutmuyor! Travmanın etkilerinden olsa gerek!

Not: Bu yazıyı yazdığım saate kadar Dengir Mir Mehmet Fırat, NYT Gazetesi’nde yayımlanan demecini ve ilgili haberi yalanlamamıştı. Büyük olasılıkla tepkileri gözleyip öyle açıklama yaparlar: Amacını aşan sözler, gazeteci yanlış tercüme etti, gazete kasten çarpıttı vs! Siz hangisini "yutmak" istiyorsanız bugünden seçin!
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Normalde bu forumda herşey tartışılıyor herşey hakkında konu başlıkları açılabiliyor. Ama Atatürk'ün yaptığı devrimlerin o zamanlarda insanlar üzerinde nasıl etki yaptığı , iyi veya kötü olması tartışılamıyor.

İşte siz bukadar"cık" tarafsız ve gözü açıksınız. Nasıl saldırılar ne laflar atılmış oh ki ne oh.

Cumhuriyet ilan edilirken , yenilikler yapılırken hiçbirşey yanlış olmamış , herşey mükemmel olmuş herşey 4-4lük olmuş. O yüzden hala burda bunları konuşuyoruz , o yüzden hala laiklik , cumhuriyet elden gidiyor şeriat geliyor diyoruz. O yüzden hala ülkenin tüm kurumları siyasete bulaşıyor , normal darbeler ve sanal darbeler yapılıyor...

Bunları tartışabilmek , ya da gerçek manada eksikleri görüp konuşabilmek , zararlı değil yararladır. Kültlerinizden kurtulun.

Not: Ben burda bir inanan olarak sizin burda Allah'ın varlığı vs. din kitap konularındaki açtığınız konularda saygılı şekilde , saldırmadan tartışabiliyorsam (ki birçok kişi bu konuda yanlış hareket ederek saldırır , halbuki konuşulması tartışılması gereken şeylerdir). Burda tartışılabilen herşey gibi , Cumhuriyet kurulurken yapılan devrimler , ilkeler ile ilgili de tartışabilmeliyiz. Eğer siz yok herşey tartışılabilir ama bunlar tartışılamaz diyorsanız yapıcak birşey yok , beyinlerin değişemediği için.

Bu yazdığım notuda alıp oraya buraya dolayarak , ağzında çiğneyip polemik yapacak , saptıracak arkadaşları da burdan selamlıyorum. "imla"
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

19 sayfa tartistik zaten

gec kaldin evlat

not ben burda bir inanan olarak soyluyorumki ucan spagetti canavarinin mesajini bu forumda kimse ciddiye almiyor ve hor goruluyorum insanalr dalga geciyor

unutulmamalidirki herseyden ocne ucan spagetti canavari vardi ve onun elcisi olan korsanlar medeniyeti bugunki noktasina getirdi

ramen sevgili dinkardeslerim
ne kadar hor gorulsek ve kafirler tarafindan alay konusu yapilsakta gelecek spagetti canavari (c.c.) nin bize actigi soslu yolda

inancimizi yitirmeyelim yeterki
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bleda2 said:
kimse seni burada zorla tutmuyorki?

Tabi il gençlik kolları kalman için para ödüyorsa bilemem


Ödüyor. Karpuz, kömür dağıtan zihniyet bunu da yapıyor.

Post kasmış olmamak için editledim ekleme yaptım.

Hatta ödemeler karpuz kavun cinsinden yapılıyor olabilir. Viktor 40 YTL hamal zihniyetinde olan ve fiziki olarak çalışmayanlar için iyi para. Amele lazım olduğunda 40 YTL veriyorum. Adamlar kıpırdamadan alıyorsa tabiki netten ayrılmazlar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Güngör Mengi said:


Ne oldu bize?


New York’taki ikiz kuleleri indiren nefret Batı toplumlarının akıl sağlığını bozdu.

Müslüman toplumların terörist üretmesini önlemek yolunda bulabildikleri çare şudur:

Hz. Muhammed’e inanan toplumlara ılımlı İslâm’ı önermek ve sevdirmek...

Bu amaca Türkiye’deki laik rejimi sulandırıp İslâmi referansları artırarak ulaşacaklarına inanıyorlar.

O nedenle AKP’nin laiklikle çatışan icraatına destek veriyorlar. Dine dayalı rejimler altında yaşayan Müslüman toplumlara “ılımlı İslâm”ı önerirken model gösterecekleri Türkiye’nin içindeki direnişten rahatsızlık duyuyorlar.

Elbette dertleri kendi güvenliklerini sağlayacağına inandıkları senaryonun başarıya ulaşmasıdır, yoksa Türkiye’nin istikrarı değil.

Unutulan şu ki, örnek gösterilen “ılımlı Müslüman demokrasi” siyasal değil ama toplumsal anlamda bugün ülkemizde yaşıyor. Fakat dikkat... Bu ılımlı Müslüman toplum varlığını, laikliği koruyan ve önemseyen yönetim modeline borçludur.

Türkiye’yi “ılımlı İslâm demokrasisi” yapmaya uğraşanlar laik demokratik rejimin dini ve ibadeti baskı altında tuttuğu önyargısından hareket ediyorlar.

Bu yanlıştır. Türkiye’de dini aşırılıkların bunca kışkırtmaya rağmen ciddi bir tehdit boyutu almaması, insanların din ve inanç özgürlüklerini en geniş anlamda kullanıyor olmasındandır.

Bir gören çıktı...

Yani laiklik Türkiye’yi dinsiz yapmadı, tersine dinin özüne en uygun anlamda yaşanmasını sağladı. Bu denge laiklik budanarak bozulacak olursa rejimin ılımlı yamaçtan radikal şarampole yuvarlanmayacağını kimse garanti edemez.

O yamaç kaygandır.

Duran, tutunan Müslüman toplum olmadı orada!

New York Times gazetesinden Roger Cohen bu kritik eşiği görebilen ender yabancılardan biri oldu.

Türkiye’de “ülkenin ruhu için bir savaş” sürdüğünü, kapatma kararı çıkmazsa daha iyi olacağını, ancak açılan davanın AKP’nin kendini toplaması bakımından memnuniyet verici olduğunu yazdı.

“Modern Türkiye’nin laik temelleri, en hoşgörülü Müslüman toplumunun yaratılmasında esas olmuştur. Mücadele etmeden tehlikeye düşürülmemeli!” diye ekledi.

Bir yabancının bile gördüğü bu gerçekleri, bazı siyasetçilerimiz ne yazık ki inkâr edebiliyorlar.

“Yalnız gayrimüslim azınlık değil Müslüman çoğunluk da dini özgürlükler konusunda sorunlar yaşıyor” diye Türkiye’yi yabancılara bizim Dışişleri Bakanı müzevirlemedi mi?

Travma geçirmiş!

Dün de AKP’nin ikinci adamı Fırat’ın New York Times gazetesinde devirdiği çamlar günün tartışması oldu.

Fırat, cumhuriyetin üstünde yükseldiği devrimleri, Türk halkının bir gecede kıyafetlerini ve dillerini değiştiren, dinsel yollarını dağıtan bir travma olarak nitelerken, Atatürk dönemini de baskı yılları gibi anlattı.

“Acaba bu konuşmalar, AKP hakkındaki kapatma kararını çabuklaştırsın diye Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bir tahrik mi?” diye düşünürken Fırat basının önüne çıktı ve bu izlenimin uzun konuşmasına uygulanan hatalı özetlemeden ileri geldiğini öne sürdü.

Aslında hata inkârcılığın egemenlik alanını genişletmesindedir.

Yıllar önce Fransız Noell Roger gazetesi şunu yazmıştı:

“Atatürk’ün kurtarıcı olduğunu, milletlerin en vefalısı olan Türkler asla unutmayacaklardır.”

Ne oldu bize?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Livaneli said:
Travma


Dengir Mir Mehmet Fırat, The New York Times gazetesine konuşmuş ve “Toplum bir gecede travmatize oldu. Giysilerini ve dillerini değiştirmeleri istendi” demiş.

Kastettiği “travma”nın Cumhuriyet devrimleri olduğu çok açık.

Acaba haklı mı?

Acaba bu devrimler bir travma mı?

Ve eğer varsa bu değişim Cumhuriyet’le mi başladı?

Bu sorulara Fırat gibi cevap veremeyeceğim ben.

Çünkü tarih başka türlü söylüyor.

Tam burada, çok bilinen bir gerçeği tekrarlamaktan başka bir çarem yok: Türkiye’nin Batılılaşma serüveni Mustafa Kemal Paşa ile ve Cumhuriyetle başlamadı.

Fırat, bu konuda Niyazi Berkes’i, Halil İnalcık’ı ve yakın tarihle ilgili önemli kitapları okudu mu bilmem ama aklı başında olan herkesin bildiği gibi “Batılılaşma” serüvenimiz yaklaşık 250 yıllık bir geçmişe sahip.

II. Abdülhamit’in Latin harflerine geçme çalışmaları yaptığı, İttihatçıların eski yazıda esre ve üstünleri kaldırarak, kolaylaştırma girişiminde bulunduğu da bir gerçek.

Yani Fırat’ın sandığı gibi bu işler bir günde olmadı.

Peki dil ve yazı konusu böyle de giysi farklı mı?

Osmanlı tarihini okuyanlar sarığın yerine fesin geçirilişindeki sancıları, isyanları da iyi bilir; II. Mahmut’un giysileri yenileştirme çabalarının karşılaştığı direnci de.

Kısacası giysiler de dil ve yazı gibi, çok uzun bir sürecin sonunda değişmiştir.
***
Birkaç yıl önce Avrupa’daki Yeşil partilerin kongresi İstanbul’da yapılmıştı. Almanya Dışişleri Bakanı gibi birçok şahsiyetin hazır bulunduğu toplantıda yaptığım konuşmama şöyle başlamıştım: “Bu ülkeyi anlamak için lütfen hazırlop klişelerden kurtulun. Bunların en önemlisi de ‘Bir gün Balkanlar’dan sarışın bir adam çıkageldi ve her şeyi değiştirdi’ klişesidir. Osmanlı’nın Batılılaşma çabalarını bilmeden Cumhuriyet anlaşılamaz.”

Demek ki bu gerçeği yalnız yabancılara değil, içerdeki dostlarımıza da sürekli olarak hatırlatmamız gerekiyormuş.
***
Yukarıda belirttiklerim işin bir yönü.

İkinci yönü ise şu: Cumhuriyet devrimleri tarihsel birer olgu.

Aynen Fransız devrimi gibi.

Tarih uzun süre evrimle ama bazen de devrimler yoluyla ilerler.

AKP’de ve Batı’da, devrimleri geri almak, sıfırlamak ve hiç olmamış saymak gayretleri seziliyor.

Bu mümkün müdür?

Belki bazı devrimler için mümkün olabilir ama ben Cumhuriyet devrimlerinin geri çevrilebileceğine inanmıyorum.

Hem de bunu ordu faktörüne falan bağlamıyorum.

Bu devrimler çağın gidişine, insan haklarına, -özellikle de insan haklarına- ilerlemeye, bilime, aydınlığa ulaşmak amacıyla yapılmış da onun için.

Din savaşlarının milyonlarca cana mal olduğu bir dünyada, laiklik ilkesini getirdiği için.

Kafası hurafelerle doldurulmuş, kerameti kendinden menkul şeyhlerin önünde diz üstü sürünen; umudunu fala, büyüye, beze çaputa bağlamış bir halkı bu karanlıktan kurtarmaya çalıştığı için.
***
Sonuç dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyor: Evet, cumhuriyetin demokratlaşması şarttır. Ama bu demokratlaşma din üzerinden yapılamaz. Yapılır derseniz; totalitarizme zemin hazırlamış olursunuz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

din savaşları lafına bayılıyorum ya =) 1. ve 2. dünya savaşları da din savaşı mıydı acep?

bi de bu demokratlaşma niye "bişeylerin üzerinden" olması gerekiyo ki? tamam, din olmayacak da neyin üzerinden olucak, nası olucak onu da açıklasaymış keşke. demokrasinin anafikri, yapısı belli zaten, bişey "üzerinden" götürmeye gerek yok.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...