Ardeth Mesaj tarihi: Mayıs 7, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 7, 2008 said: neresinden baksan ... bilime yatkın değil Buna katılıp çıkmak istiyorum bu konudan hoş bunda darbeler sonrası gelen geleneğin hala inatla ve salakça sürdürülmesi de var ama olsun üniversite açmayı oy alma aracı olarak gören zihniyete .
LathspeLL Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Evet en guzel cumle "bilime yatkin degil"... Orta cag karanligini yasatiyor din bu ulkeye. Acikca kendi gorusumu yaziyorum: Din mikroptur, hastaliktir. Bu dunyanin zehridir, geri kalmisligidir. Hala geri kafali insanlar yuzunden dinin gerekliligidir, yok degildir gibi sacma sapan konulari konusuyoruz. Tamamen keyik donen bir bolumde dinci akli evveller ciddi mesajlar atarak kavga ediyorlar falan. Komedi ya. Hala bizi geriye goturen yasalar cikiyor, cikartilmaya calisiliyorken bu zihniyeti savunmak, bu savunmaya "ozgurluk icin!" gibi salakca baslik koymak beni delirtiyor. At gozluguyle, dusuncesi, zihniyeti kendi mahallesinin disina cikamamis insanlarin yasattigi sorunlara gel.
BiTcH_oFBaT Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Konuyu açan Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 bir ülke kurulurken belli kendine göre kurallar, yasalar çıkarır. evet bazıları zamanın değişimi ile değişmek zorundadır ama bazılarıda vardır genel ve değişmicek kurallardır. değiştirilmesi kaosa neden olucak yasalardır diyelim. şimdi bir çok insan başı aç kapa muhabbetinin dışında daha ileriye götürmek istiyor. yani; bir yerden başlarsak devamı gelir. kural bu yasa bu istemiyosan gidersin demek lazım bir yerden sonra ki buna devamlı karşı gelip kaos yaratan insanlara.
Emaleth Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 sir said: soruyu cevaplamaya çalışmıştım esasen ama daha da açayım peki =) herkesi kendileri gibi yapmaya and içmiş bu insanlar nerdeler? nerden güç alacaklar? akp mi bu insanların odağı? peki ya onlara oy veren yüzlerce başı açık kadın yok mu? milli görüşle alakası dahi olmayan insanlar da akp'ye oy vermedi mi? örneğin güler sabancı..kendi haklarına yapılan en ufak bir saldırıda ortalığı ayağa kaldırmaz mı bu insanlar? sen kaldırmaz mısın? ben kaldırmaz mıyım? akp şunca yıldır iktidarda, sizin hayatınızda nasıl bi değişiklik oldu, hangi özgürlükleriniz kısıtlandı? örneğin yukarda saydıklarını artık yapamaz hale mi geldin? meclisten hangi yasa geçti devlet işlerine din işini karıştıran? ha akpnin yanlışları oldu mu, oldu. temmuzdan beri, yaşam tarzınızın değişeceği yönünde duyduğunuz haklı endişeyi giderecek hiçbi adım atmadı. başbakan "herkesin başbakanı olucam" dedi ama olmadı. anca kapatma davası açılınca tutuştular ve hemen demokrasi bayrağına sarıldılar. yüzkarası bi sosyal güvenlik paketi, daima yolsuzluklarla anılan ve adını temizlemeye tenezzül etmeyen bakanlar, diline hakim olamayan bi başbakan..herneyse, bundan sonra da ya ab reformlarını yapıp bu ülkeyi daha demokratik bi hale getirirler, ya da yeni parti kurup daha da merkeze yaklaşıp kemalist teyzelere iyice şirin görünmeye çalışacaklar. hah, şimdi önümüzdeki tablo nasıl düzelecek? daha çoook ilerlemesi gereken bir muhafazakar kesim var. ve önyargılarından derhal kurtulması gereken kemalist kesim var. bi de sürekli ithamlarla, aşağılamalarla karşılaşan biz sayın liberaller varız tabii =) herşeyden önce ekonomi düzelmeli ve bunun için de bu ülkede yaşayan herkesin bir katkısı gerekiyor. ve bu noktada iş sadece akpye düşmüyo. biz de yıllarca ötekileştirdiğimiz, sisteme dahil etmediğimiz insanları artık tanımak ve muhattap almak zorundayız. onlarla birarada yaşamayı öğrenmek zorundayız, ve onlar da bizimle birarada yaşamayı öğrenmek zorunda. ve bence yavaş yavaş bu ortam sağlanmakta. en basitinden; gittiğim her yerde başı açık kızlarla türbanlıların gayet yakın arkadaşlar olduklarını görüyorum. TESEV'in araştırmaları, senin sözünü ettiğin araştırma da halkta şeriat ya da dini bir rejim gibi bir beklentinin bulunmadığını gösteriyor. şunu açıklığa kavuşturalım: şeriat neresinden baksan bu yeni nesil müslümanlar için bile fazlasıyla sert bir şey. bu insanların tasarım bloglarından, botoxlarından, süslü, tepesi yükseltilmiş türbanlarından, ojeli tırnaklarından, sürmeli gözlerinden, kafelerde sevgilileriyle kırıştırmalardan ve kredi kartı taksitlerinden vazgeçip şeriata yelteneceklerini hiç zannetmiyorum, korkum diye bahsettiğim şey bu değil zaten. bence şeriat söz konusu bile değil. benim anlatmaya çalıştığım, tehlikesini tartıştığım şey bir nevi "ılımlı islam faşizmi". aslında basbaya faşizm ama işte ılımlı islam soslu olanı. her türlü faşizm kendi doğrusunu kitlelere dayatma eğilimindedir, bunun da hiçbir farkı yok. izleri de her yerde, 1 mayıs'tan, sosyal güvenliğe, birilerinin başbakanı olurken diğerlerinin olmayıverme, tüm köşebaşlarına aynı formasyonun adamlarını yerleştirme, damatlar, kuzenler, vs. vs... bir de senin de dediğin geri adım atmazlık, inatçılık, devletle, milletle inatlaşma hali işin içine girince, emin gibiyim teşhisimden. diyeceksin ki kızlara başını zorla açtırmak faşizm değil midir? öyledir evet. extremler etremleri doğurur, evet. ama şunu kabul etmek lazım (ki ilk mesajımda da demiştim), kemalist rejim nefret üzerine kurulmadı. aydınlık, çağdaşlık amacı üstüne bina edildi. gündemde kalkınma vardı, ileri gitme vardı, "münasır medeniyet seviyesini yakalama" vardı. zaman içinde o ya da bu extremist uygulamalarla tadı kaçırılmış olsa bile (ki son dönemde tat kaçırma ivmesini en çok kimin yarattığı da hala gaaayet tartışmaya açıktır: rize bilmem nesi recep bilmem kim şeriat gelecek hepinizi öpecek şeklinde açıklamalar yapmasa, erbakan kanlı ya da kansız geliyoruz demese, çeşitli adam burada hatırlatmaya gerek görmediğim çeşitli sivri açıklamayı yapmasa, kemalist teyzeler sardunya suladıkları evlerinden sokaklara dökülüp car-car bağırmaya başlamazdı, cumhuriyet gazetesi laiklik mecmuasına dönüşmez, gayet aydın bir sol gazete olarak kalırdı vs) özünde insaniyet, bütünlük, bağımsızlık filan var. bunlar masum kavramlar. bu şimdi ortada olan şeyin kökünde ise kimlik arayışı, tutunma ve "yenme" isteği, bunlardan doğan nefret, bir nevi vendetta, bir nevi kendini ıspat var ve şahsi zannımca böyle köklerden iyi bir şey do-ğa-maz! hal böyle olunca, "gelecek mutlu günler"e senin kadar inanamıyorum anacım. benim enikonu pesimist bakışıma göre, bu gibi durumlarda entropi çalışır! bugün başı açık ve kapalı kızlar arkadaşlık ediyor olabilir, dün daha çok ediyorlardı. dün yolda başı kapalı birini gören kemalist teyze "pis türbanlı" demiyordu dişlerinin arasından, olsa olsa "vah canım, başını zorla kapatmışlar kızcaazın" diyordu. ortak müşterekler ön plandaydı, bir takım -sanal ya da gerçek- uçurumlar değil. şimdi iki taraf da "welcoming" değil. bahsettiğin sayın liberaller kolay kolay muhattap bulamıyorlar. ayrıca konu dallı budaklı olduğu için (bir ucu dünya ekonomisine, bir ucu akaryakıt hatlarından güç dengelerine, diğer ucu yeni sömürgecilik anlayışına, vs vs dokunduğu için) tartışılırken sinirlerin gerilmesi sooon derece muhtemel, son derece insan doğasına uygun. hal böyleyken herkese hoşgörüyü anlamak ve benimsemek ama kendi yoluna da ciddiyetle sahip çıkmak düşer, evet. yavşak yavşak slogan atmak, bir yandan içindeki tüketim canavarını beslerken, kendine garip kimlikler edinmek, ötekiyle tşk geçmek, karşı taraftakini dışlamak değil. eleştiriyi gelişme fırsatı olarak değerlendirmek, belki de eeen önemlisi mizah duygusuna sahip çıkmak, gülümsemeyi kaybetmemek düşer, en ufak sataşma ya da dokundurmada havlamak değil. montaigne'in klasik lafı var ya hani, "sana hiç katılmıyorum ama düşüncelerini savunabilmen için ölürüm", ondan lazım bikaç ton, ama yok. ve yok derken, bende bile yok artık sanırım. oldu da ne oldu? tepeme çıktı zaten tarz olarak en hafif tabirle "hoşlanmadığım" ılımlı bilmem neler... ben liberal liberal, tabi taksınlar başörtüsü, tabi demokrasi çalışsın, tabi onlar da fışfış, tabi onlara da mıçmıç diye laylaylom gezerken, bütün köşeler tutuldu. benim yerime karar alacak, benim hayatımı düzenleyecek devlette benim gibi ya da hadi gibiyi bıraktım bana yakın, yakını da bıraktım benim varlığımı kabul edebilecek, bu da böyle bir homo sapienstir diyebilecek tek bir tane adam kalmadı. onu da bırak, ergenekonlar bilmem neler havalarda uçuşuyor. hani devlet organlarında kalmadı, medyada da kalmasın, aydın da kalmasın, hiçbir yerde kalmasın diye.. bu da bizi ilk mesajımdaki son soruya geri götürüyor işte: hoşgörü, liberalizm, ekmek ve yağ...
gellidus Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Bugunku hurriyet gazetesinin mansetine bakin.. Korkunc durumu gozler onune seriyor heralde bu tip adamlarin kafa yapisini anlatiyor.. Bir ilahiyat profesorune gore bilmemne yasindaki(80-100) bilmemne hz. kisisi 14 yasinda bakire esi ile birgecede 80 kere birlikte olmus sonrada sana acimasaydim 100 kere yapardim sonrada o annen kizim yasli adama vardi diyemezdi demis.. Oha be arkadas ayip degilmi hadi ayip degilde gunah degilmi? Sen islamiyeti bu kadar kucuk seylere nasil indiriyorsun nasil alet ediyorsun. Kadini nasil kucultuyorsun sana acimasaydim dalya derdim diye nasil atiyorsun.. ama suc millette iste bu haberi okuduktan sonra bir sayfa cevirin vede arkada Bekir Coskun un yazisini okuyun.. Turkiyenin neden bu hale geldiginide muthis sekilde anlatmis..
Horizon Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Nekadar boş konuşuyorsunuz hala. Neymiş amaç türban taktırıp kadınların çalışmasını engellemekmiş ? Bu ülkenin yasaları var , bu ülkede herkes kendi hür iradesine sahip. -Bir bayan başını örtmek isterse din ve vicdan hürriyeti hakkı ile örter. -Bir bayan istediği bir erkekle evlenir , eğer kendi aralarında anlaşıyorlarsa , koca karısına sen çalışma diyorsa o da kendi kabul ediyorsa bu böyle olur bundan SİZENE , BANANE ve KİMENE ? Onlar bir aile olmuştur aile içine kimse giremez eğerki bir sıkıntı varsa kanun var , polis var boşanırlar. -Bayanların birey olarak erkeklerin altında asimile edilmeye çalışılmasını direk türbana bağlamanız sizin cahilliğiniz ya da artniyetiniz bana göre , o dediğiniz örnekten 21763527 (mecazi) tane başını örtmeyen bayanlardan örnek çıkar. -Şu baş yazıdaki biz eğer şeriat ile yönetilseydik bir iran ya da sudiarabistan olsaydık tamamdı. Ama değiliz ve olmayacağız olamayız da. Biz de kendi ülkenizi ve yasalarını bilmiyorsanız söyleyeyim ; bireyler özgürdür , kimse kimseye zorla birşey yaptıramaz , kimse kimseye zorla başını ört diyemez. ( Ama devlet eğitim almak isteyen öğrenciye başını açacaksın diyebiliyor ). Amaç toplumda ne başını açmak isteyene ne de kapamak isteyene yasak zorlama getirmemektir. -Benim kız arkadaşım var , başı açık ailesi gayet tutucu fakat kimse zorla başını ört demiyor. Tam tersine kendisi inançları için bazen örtsemmi diye düşünüyor ki bu da onun kendi tercihi ve Allah'la arasında olan birşey. Buna kimse karışamaz. Hatta evlenme planımız var ve ben evlenince çalışmayacağım diyor şu an çalışıyor. Dikkat edin ben demiyorum. Şu ülkede kendi siyasi görüşünüzü ve tarafınızı insanları genelleyerek konuşmaktan vazgeçin. AYRIMCILIK yapmayın. Burda ona buna burda temel salmış bazı arkadaşlar oo fetocu , liboş vs. abuk sabuk takma genelleme yapan sıfatlarla hitap ediyorlar. Sizin gibi olsaydım burda birçok kişi bölücü , faşist derdim. Ama temelde birçok kişinin öyle olmadığını sadece siyasi görüş uğruna karşısındakini saygısını kaybetmiş olduğu için bu şekilde dediklerini biliyorum. Önce kendinize saygınız olsun ki başkalarına da ve fikirlerine de , yaşam tarzlarına ve inançlarına da saygınız olabilsin. Burası tabiki sanal , bazıları nasıl olsa sanal diye ne dediğine dikkat etmez. Çünki yanında isim soyisim fotoğraf imza yoktur. Ama öyle olduğunu düşünürek biraz daha mantıklı konuşun.
Laurelin Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 internet fasistlerinin kilit slogani "sokakta soyliyemiyecegini nettede soyleme!" internette bile tahammul edemiyorlar insanlarin hoslarina gitmeyen cumleleri sarfetmesine
sg-1 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Horizon said: -Bir bayan başını örtmek isterse din ve vicdan hürriyeti hakkı ile örter. -Bir bayan istediği bir erkekle evlenir , eğer kendi aralarında anlaşıyorlarsa , koca karısına sen çalışma diyorsa o da kendi kabul ediyorsa bu böyle olur bundan SİZENE , BANANE ve KİMENE ? Onlar bir aile olmuştur aile içine kimse giremez eğerki bir sıkıntı varsa kanun var , polis var boşanırlar. -Bayanların birey olarak erkeklerin altında asimile edilmeye çalışılmasını direk türbana bağlamanız sizin cahilliğiniz ya da artniyetiniz bana göre , o dediğiniz örnekten 21763527 (mecazi) tane başını örtmeyen bayanlardan örnek çıkar. -Şu baş yazıdaki biz eğer şeriat ile yönetilseydik bir iran ya da sudiarabistan olsaydık tamamdı. Ama değiliz ve olmayacağız olamayız da. Biz de kendi ülkenizi ve yasalarını bilmiyorsanız söyleyeyim ; bireyler özgürdür , kimse kimseye zorla birşey yaptıramaz , kimse kimseye zorla başını ört diyemez. ( Ama devlet eğitim almak isteyen öğrenciye başını açacaksın diyebiliyor ). Amaç toplumda ne başını açmak isteyene ne de kapamak isteyene yasak zorlama getirmemektir. -Benim kız arkadaşım var , başı açık ailesi gayet tutucu fakat kimse zorla başını ört demiyor. Tam tersine kendisi inançları için bazen örtsemmi diye düşünüyor ki bu da onun kendi tercihi ve Allah'la arasında olan birşey. Buna kimse karışamaz. Hatta evlenme planımız var ve ben evlenince çalışmayacağım diyor şu an çalışıyor. Dikkat edin ben demiyorum. Şu ülkede kendi siyasi görüşünüzü ve tarafınızı insanları genelleyerek konuşmaktan vazgeçin. AYRIMCILIK yapmayın. Bir bayan istediği bir erkekle evlenir Şu cümle çok güzelmiş. Türkiye gerçeklerine çok uzaksın Hori, kız arkadaşını da al git buradan.
Redeagle Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Emaleth abla bile eskiden o kadar tarafsız yaklaşırken artık çekinceler yaşıyor sanırım. edit: değmez her neyse, varsa türban yoksa türban konu. Yasa çıkmış kadınların elinden özgürlükler gitmiş. Şakşakçılar üzerini örtücek tabi..
Emaleth Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 @red: yaşamıyor değildim, yetkim gereği tartışmaya girmemek için yansıtmıyordum. şimdi kuşlar kadar özgür, baykuşlar kadar gamlı olabilirim.
Asteroth Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Horizon, bahsettiklerinin tamamını başörtüsü/türban takmaya bağlamak elbette katılmadığım bir nokta, fakat "çok boş konuşuyoruz" derken, çok daha kötüsünü sende gördüm ben. Bu ülkenin yasaları var? Yasalar mı koruyor kadını? Polis mi koruyor yoksa? Din ve vicdan hürriyeti mi dedin? Yahu namus cinayeti diye bir olay var bu ülkede herşeyden önce, öyle bir olay ki, vcerdiğin örneklerin hepsini çürütecek içeriğe sahip. Ailesinin zorlamasıyla başörtüsü takan (Din Özgürlüğü), erkeklerle konuşması ayıplanma sebebi olarak görülen kız (Vicdan Özgürlüğü), yakın akrabasının tecavüzüne uğrar (Polis koruması/Ertesi gün iade ederler ailesine, başına ne geleceğini bile bile). Eğer tecavüzü gerçekleştiren hayvanoğlu hayvan hapisten yırtmak isterse, tecavüz ettiği kızcağızla evlenir (Yasalar ne güzel de korur kadınlarımızı) -ki trajikomik olan, böyle bir durumun muhtemelen kızın hayatını kurtaracak olmasıdır- eğer istemezse o şerefsiz herif, kızcağız "namusu temizlemek" için vurulur. Ha bu örneği neden verdim, bu örneği kadınlarımızın/kızlarımızın ne dereceye kadar baskı altında olabildiklerini, hayatlarının ne kadar kendilerine ait olabildiğini gösterebilmek için verdim. Elbette ki bu durum ülkenin her yanında aynı değil ve elbette ki bu durumu tamamen türbana bağlamak cahillik olur. Ama unutulmaması gereken, türbanın da, kadının bağımsızlığını elinden almak için kullanılan "aletlerden" biri olduğudur. Mesaj uzayacak ama yanlış anlaşılmalara izin vermek istemiyorum. Ailelerin yetiştirme tarzı tamamen özgürlükçü olmasına rağmen, kendi iradesiyle türbanı takan insanlar olabilir. Bunlara tek laf etmeye de kimsenin hakkı yoktur işte. O ince çizgiyi görüp, iki grubu ayırabilmek, genellemeden uzak durmak gerekir. O nedenle benim kalkıp "Türban takan her insan köledir" demem ne kadar yanlışsa, senin kalkıp "Bu ülkede hak hukuk var, istemeyen kimseye türban takılamaz/takılmamaktadır" demen de aynı derecede yanlıştır, gerçeklere gözlerini kapamaktır.
Laurelin Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 cok eslilik de yasak ama adamin teki cikip 3 karim var her gece sevisiyoruz diye yilik yilik aciklamada yapabiliyor yasalar varmis
Horizon Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Asteroth aynı şeyi söylüyoruz , dediklerinde katılmadığım birşey yok. Ama iki aşırı uç var. Biri dediğin gibi zorla türban taktırandır ki bunu yasalarla değiştiremezsin eğitimle kültürle olan birşey. Zamanla da zorla kapatılan bayan sayısı azalıyor ve azalmaya devam edicek. Ekonomik , kültürel ve eğitimle ilgili bu. Bunların dışında bu tarz olaylar , kan davaları , tecavüzler vs. bunların türbanla alakadar ettirmek isteyenler cabası. Viktor demişki bunlar bunlar oluyor hani nerde yasalar. Kusura bakma ama sen dünyada yasaların olupta suç işlenmeyen bir ülke gördün mü ? Böyle konuşana gülerle şekil 1-A :) Dediğim gibi hiçbir konuda genelleme yapılamaz , büyük bir hatadır. Yapan da art niyetli veya çok bilinçsizdir. Kısaca bu bahaneleri her an başını özgürce örtmeye çalışanlara karşı öne süren bir kesim var. Amaçları da kesinlikle laikliği veya cumhuriyeti korumak filan değil , kendileri bunun Cumhuriyete veya laikliğe karşı bir tehlike olmadığını herkesden daha iyi biliyorlar. Amaçları siyasi de değil , şu dünyada tüm güç dengeleri para üzerine kuruludur netekim onlar da para üzerinden oynuyorlar. Ottan boktan (afedersiniz) olaylar yüzünden sürekli kriz çıkarıp borsayı aşağı yukarı oynatanların borsa üzerinden kazandıkları paranın hesabı yapılamaz bile.
sir Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 çok fazla cevap gelmiş, hepsini toparlayıp nasıl bişey yazıcam bilmiyorum ama öncelikle dikkatimi çeken "bilim" ve "dinin gereksizliği" konulu sözler oldu. bunu biraz açalım. bilim bir insanın nasıl yaşaması gerektiğini söyler mi? vicdanı, sevgiyi, ahlakı anlatabilir mi? iyiyle kötüyü ayırt etmeyi, suç ve ceza kavramını, insanlar arası ilişkilerde nelere dikkat etmek gerektiğini anlatır mı? anlatmaz. bunları öğreneceğiniz tek bir kurum var, aile. bir ailenin öğretileri de o ailenin kökeninden, geleneğinden gelir. şimdi dünyada yaşayan insanları düşünün, bütün bu insanların ortak geleneklerini düşünün, büyük bir çoğunluk yüzlerce yıllık semavi din geleneğine dayanıyo, bunu yadsımak mümkün değil. aslında dinler bana göre toplumsal mesajlar içeren öykülerdir. bu öyküleri "literally" yani kelimesi kelimesine doğru olarak almak, hem dine hem de o dini yorumlayanlara zeval vermiştir. ve bunun malesef en kötü örneği de islamdır. ortaçağda durum tam tersiydi, islam dünyasında ilerlemeler keşifler varken, avrupa kilisenin yumruğu altında eziliyordu. ama rönesanstı, reformdu derken hristiyan dünyası arayı öyle bi açtı ki, bugün islam dünyasının yetişmesi için çok fırın ekmek yemesi gerekiyor. bununla beraber, din insanları vicdan sahibi yapan, kontrol altında tutan bir unsur olmuştur. özellikle eğitimsiz kitlenin yoğun olduğu ülkelerde dinin alternatifini bulmak epey zordur. kemalist devrim işte burada eksik kaldı. devlet yaşantısından kaldırılan dinin yerine yeni bir ahlak, yeni bir vicdani yapı ortaya koymadı. sadece asker-memur ahlakı vardı bu kuruluşun temelinde. ve bunun sancılarını bugün yaşıyoruz işte, bu kimlik bunalımının nedeni, yüzyıllarca islami gelenekle yaşamış insanların devlette bir karşılığının bulunmamasıdır. ha bu demek değildir ki islami bi rejimi savunuyorum. benim derdim demokrasi ve demokrasinin de olmazsa olmaz koşullarından biri elbette laiklik. bu arada yanlış anlamayın, bilim tabii ki her ülke için hayati bir konu, bizim de çok daha fazla kaynak ayırmamız gerekiyor bilime, teknolojiye. ama bilim ve çağdaşlık bize yeni bir ahlak sağlayamıyor. işte bu yeni ahlakı ve yeni kimliği üretmeyi devlete değil, topluma bırakmamız ve bütün farklı seslerin ve farklı kimliklerin de birarada yaşamasını sağlamamız gerekiyor. bu da emaleth'in dediği gibi "karşındakini dinlemek" ve konuşma hakkını savunmakla olur. şimdi diğer konulara ve emaleth'in mesajına geleyim.. şeriatın gelmeyeceği konusunda hemfikiriz. ancak şu "ılımlı islam" nedir ben bir türlü anlayamadım. bu ideoloji nerden çıktı, fikir babası kim, teorisyenleri kimler? bizden başka nerede uygulanıyor, esasları nelerdir? bence "resmi ideolojimiz" kendisi gibi olmayan her düşünceyi düşmanca göstermekte kararlı. sözünü ettiğin bütünlük, yalnızca tek bir ideolojiye mensup, tek bir dil ve tek bir amaç için toplanmış insanlara özgü bir bütünlük. tabi bu noktada ulus-devlet kavramıyla "birey"in nasıl çeliştiği konusuna girmemiz lazım, ama bu koskoca bir ders konusu muhtemelen, kısaca şöyle diyeyim, ikisi bi arada biraz zor =) 1 mayıs meselesinde geçmişte de çok farklı uygulamalar olduğunu düşünmüyorum, hatta akp böyle tavizsiz davranarak bir takım "derinci" arkadaşlara şirin gözükme çabasında bana kalırsa. yani biz geçmişte de demokratik olamadık tam anlamıyla. akp de bunu aşmak için gerekli çabayı göstermiş değil. iktidarının ilk döneminde iyi bir ivme yakalamıştı AB reformları konusunda, ama tabi kaçak oynadı. kürt sorunu ve kıbrıs meselesi hallolmadan AB'nin hayal olduğunu anlayınca yan çizdi, içine kapandı. şimdi kapatma davasıyla beraber yeniden bu sevdaya sarılmak zorunda, yoksa kurtuluşu zor. o yüzden gelecek günler bana "fena diil" gibi gözüküyo. hoşgörü, böyle kaotik bi ortamda bir lüks değil, zorunluluktur. 70 yıldır birbirimizi yiye yiye zaten zerre ilerleyemedik. artık hedefleri doğru koymanın ve ayrım yapmadan bu ülke için bişeyler yapma vaktidir. bunun yanısıra, ben şuna eminim ki toplumumuzda Atatürk'e ve mirasına olan saygı ve sevgi, bu bahsi geçen "ılımlı islam"a duyulan hasretten çok daha derin ve çok daha içine işlemiş bir sevgi. 19 mayıslar, 23 nisanlar hala aynı coşkuyla kutlanıyo, ilkokullarda antlar, marşlar her hafta söyleniyo ve yine ilkokuldan üniversteye kadar inkılap tarihi dersleri heryerde her insanımıza öğretiliyor. lafı çok uzattım ve eminim atladığım noktalar olmuştur ama işte şimdilik bu kadar yeter. ayrıca devlette temsil edilmediğimi düşünmüyorum, ufuk uras tek başına yeter diyerek bi siyasi propagandayla bitiririm.
becool Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Viktor said: internet fasistlerinin kilit slogani "sokakta soyliyemiyecegini nettede soyleme!" internette bile tahammul edemiyorlar insanlarin hoslarina gitmeyen cumleleri sarfetmesine yahu ne yalancı adamsın be sen.hiçmi utanmıyorsun, hatta birde faşizmle alakası yokken sırf çamur at izi kalsın mantıgıyla internet faşisti demişsin.şizofreni belirtileri bunlar. insanların hoşuna gitmeyen cümleler dediklerin hakaretler olsa gerek. hakaretlerde insanların hoşuna gitmez evet.
Emaleth Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 sir said: şeriatın gelmeyeceği konusunda hemfikiriz. ancak şu "ılımlı islam" nedir ben bir türlü anlayamadım. bu ideoloji nerden çıktı, fikir babası kim, teorisyenleri kimler? bizden başka nerede uygulanıyor, esasları nelerdir? şahsi yakıştırdığım haliyle ılımlı islamı bundan önceki tüm mesajlarımda tarif ettim ben: islam soslu bir kimlik altında kalmak ama daha ulvi inanç dünyasının yakınına pek uğramamak, daha 2 kere namaz kılmadan kredi kartıyla umreye gitmek, saçı kapatırken kıçı açmak, dikkat çekmemek için takılması gereken başörtüsünü türban diye bir şeye çevirip en janjanlı versiyonlarını kuaförde taktırmak (bööle tepesi de var ya onun uzaylı kafası gibi :P), ve diğer mesajlarımda verdiğim diğer örnekler... ilk mesajda dediğim gibi içi boşaltılmış, enikonu masum ve birçoklarına göre yerinde bir inanç iken basbaya kimliğe dönüşmüş bir şey. tüm kırma fikirler gibi ideologu filan yok (ya da varsa da ben bilmiyorum), esasları yok, kimin işine nasıl gelirse, rüzgar nereden eserse öyle giden bir nevi popüler kültür akımı... sir said: bence "resmi ideolojimiz" kendisi gibi olmayan her düşünceyi düşmanca göstermekte kararlı. sözünü ettiğin bütünlük, yalnızca tek bir ideolojiye mensup, tek bir dil ve tek bir amaç için toplanmış insanlara özgü bir bütünlük. tabi bu noktada ulus-devlet kavramıyla "birey"in nasıl çeliştiği konusuna girmemiz lazım, ama bu koskoca bir ders konusu muhtemelen, kısaca şöyle diyeyim, ikisi bi arada biraz zor =) resmi ideolojimiz ne peki? onu kim belirliyor? ya da bütün yerleştirmeler, atamalar, görevlendirmeler bittikten sonra kim belirleyecek? anayasayı elleme hakkını kim elinde tutuyor? pee... eğer burada kasıt cumhuriyetin temelleri ise, coğrafi bütünlük, kader bütünlüğü, tarih bütünlüğü, duygusu içinde yer alınan topluma aidiyet yeterli olabilmeli. ama neresinden baksan dediğin gibi, uzun konu... sir said: bunun yanısıra, ben şuna eminim ki toplumumuzda Atatürk'e ve mirasına olan saygı ve sevgi, bu bahsi geçen "ılımlı islam"a duyulan hasretten çok daha derin ve çok daha içine işlemiş bir sevgi. 19 mayıslar, 23 nisanlar hala aynı coşkuyla kutlanıyo, ilkokullarda antlar, marşlar her hafta söyleniyo ve yine ilkokuldan üniversteye kadar inkılap tarihi dersleri heryerde her insanımıza öğretiliyor. birkaç düzeltme: atatürke duyulan sevgi ve saygı hala kuvvetli demişsin, inşallah öyledir. atatürk'ü tükaka ilan etme ile kendisini putlaştırma arasında gidip gelen söylemlerin atatürk'ün bu coğrafya için asıl amaçladığı şeyleri hasır altı ettiğini, emperyalizme direniş konusunun bir laiklik vesvesesi arasında yumuşak sol, yok efendim ortanın solu, yok anasının dini gibi formüllerle bulandırıldığını görüyorum. global köyde emperyalizme ne kadar direnilebileceği ayrı konu ama atatürk'ün sadece "kurtarıcı" değil, keskin zekalı bir asker, son derece karizmatik bir lider, bir sanat aşığı, bir salon beyefendisi, bir estetik hayranı olduğunu da hatırlamak istiyor deli gönlüm arada bir. atatürk'ün partisi chp ise laiklik elden gidiyor diye çığlık atmak dışında bir şey yapmıyor. atatürk'ün önemine önem katan bu bahsettiğim şeyler toyekün gündem dışı, dolayısıyla atatürk bir insan, bir lider, bir komutan, bir aydın olarak değil, bir semi-peygamber gibi tanıtılıyor ki çok ama çok yazık. ılımlı islam hasreti diye bir şey ise, dediğin gibi, yok. çünkü ılımlı islam (ilk paragrafta da dediğim gibi) bir ideoloji değil, olmakta olan bir şeye yapılan naçizane bir tanım. şahsen benim algıladığım, oportünist, vendetta hissiyle dolu, lümpen burjuvalaşmakta olan "islami" kesime ve bu kesimden güç alarak yasama, yürütme yapan, devleti arka bahçesine çevirmeye çalışan yetkililerin yaratmakta olduğu düzene yakıştırılmış bir ad, bir tespit. dolayısıyla hasretini çeken, bunun peşine düşen yok, daha ziyade içinde (belki ne yaptığını bile bilmeden) yer alan var. 23 nisan ve 19 mayısın eskisi gibi kutlanmadığını ise net biliyoruz. bacak kadar veletler seyircileri tahrik etmesin diye etek boyları uzatılıp rengarek hayallere siyah mus çoraplar giydiriliyor. burukluk var. ha bi de, bu milli bayramların yanına, kutlu doğum haftası, alternatif yılbaşı kutlaması filan ekleniyor. nefis... sir said: lafı çok uzattım ve eminim atladığım noktalar olmuştur ama işte şimdilik bu kadar yeter. ayrıca devlette temsil edilmediğimi düşünmüyorum, ufuk uras tek başına yeter diyerek bi siyasi propagandayla bitiririm. tartışma gerçekten uzadı, ben de yoruldum artık. son olarak şunu söyleyeyim, bitireyim, zaten kendimi tekrar ediyorum. hiçbir zaman devlette temsil edildiğime inanmadım ben zaten, edilebileceğime de inancım pek yok, outlier olmaya alışkınım, razıyım da. ama şu sıra, temsil edilmediğim gibi tehdit edildiğimi hissediyorum ve dediğim gibi, bu tehdit lambır lumbur şeriat tehdidi değil. yetkiyi elinde tutan kişilerin büyük bir hırsla her yere sirayet etme, kurumları hızla kendilerine benzetme ve kendi gibi olmayanları da neşeyle dışlama eğilimini baktığım her yerde görüyorum (zira işlerini baya da göstere göstere, daha önceki hükümetlerin hiçbirinin yapmadığı kadar büyük bir aymazlıkla yapıyorlar. söz gelimi tüm iri makamlara imam hatip mezunlarını gözümüzün içine baka baka, hassasiyetleri bile bile, çatır çutur yerleştiriyorlar). başta vatandaş olmak üzere kimseye hesap vermek gibi bir niyetlerinin olmadığını, devlete, millete, bu ülkenin (iyi-kötü) demokrasi geleneğine RAĞMEN yollarında net bir şekilde ilerlediklerini, ya kardeşim bi dur nefeslen diyenlere de anasını da alıp gitmelerini söylediklerini görüyorum. yolları derseniz de, net değil. tıpkı "ılımlı islam"ın kendisi gibi, nereye çekersen (ya da çekilirse!) oraya giden, bol oportünizm, aldığı kadar içe kapalılık, dolu kepçe şuursuzluk, bir pinçik muhafazakarlık, bir sürü de yersiz gurur barındıran, yarı korkaklık yarı dayılanma kokan, dümdüz giderken birden dönen, sonu karanlık bir yol. hassasiyetle "teşbihte hata olmaz" parantezine alarak söylüyorum: sanki bööle uruk hai'larınki gibi bir yürüyüş... kin dolu ve aç, kararlı ama bilinçsiz, kuvvetli ama saruman tarafından tasmalanmış, estetikten yoksun ve dolayısıyla çirkin, ve bütün bunların doğal sonucu olarak da oldukça korkutucu.. bu yolu ne pahasına olursa olsun takip etmedeki kararlılık ve empati yoksunluğu benim gözümde faşizmdir, sosu da yetkiyi elinde bulunduranların ortak yönlerine bakınca görüyorum ki islamdır. faşizm yemeği sevmem, islam da şahsi kanaatimce hoş bir sos değil. o bakımdan kılım ben, fena halde... hadi size kolay gelsin, benim diyeceğim bu kadar.
Sly-One Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 üşenmeden döktürdüğün için teşekkürler hehe
sir Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 ilk paragrafta tanımını yaptığın ılımlı islamla, sonlara doğru tanımını yaptığın iktidar bana biraz çelişiyo gibi geldi, çünkü ilk başta bir "kendine yer edinme" çabası içine girmiş bi güruh tanımlıyosun, sonrasında ise "başkalarını kendine benzetmeye and içmiş" bir iktidar tanımı yapıyosun. bu kişiler aynı ideolojiye mensupsa, ortada bi çelişki var. ve işin teorisini falan uzun uzun anlattık, esas şunu söylemek lazım aslında; evet böyle büyük bi kitle var, cahil ve bilinçsiz, üstelik de sinirli. ama bu kitlenin büyümemesi için, bu zihniyetle mücadele için, yeni cahillerin yetişmemesi için yapılması gereken nedir? yeni yasaklar, yeni baskılar, parti kapatmaları veya darbeler mi? sorunu tanımlamak için çok kelime var, peki ya çözüm için? türbanlıları, o çağdaşlığı ve bilimi öğrenecekleri yegane yerlerden, kamusal alandan ve üniverstelerden uzak tutup, bi de üzerine "bilimden uzaksınız siz" demek ne derece doğrudur? yanyana yaşadığımız insanları, otobüsümüzü kullanan, ekmeğimizi yapan, çöplerimizi toplayan, fabrikalarımızda üretim yapan insanları "düşman" bellemek, onları henüz tanımadan, kimdir nedir bilmeden "tehlike" olarak tanımlamak ne derece doğrudur? benim de son söyleyeceklerim bu olsun, bence bu topiğe yeteri kadar şey yazdım =)
Asteroth Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 sir said: ilk paragrafta tanımını yaptığın ılımlı islamla, sonlara doğru tanımını yaptığın iktidar bana biraz çelişiyo gibi geldi, çünkü ilk başta bir "kendine yer edinme" çabası içine girmiş bi güruh tanımlıyosun, sonrasında ise "başkalarını kendine benzetmeye and içmiş" bir iktidar tanımı yapıyosun. bu kişiler aynı ideolojiye mensupsa, ortada bi çelişki var. Çelişki yok, zira çift taraflı bir beslenme söz konusu. İktidar bu güruhtan güç aldıkça, daha da azıtıp heryere el atıyor, kendine benzetmeye çalışıyor, iktidarı arkasında hisseden lümpen burjuvalar da bu fırsattan yararlanıp kendilerine pay çıkarıyorlar, bir nevi "kendine yer ediniyorlar" denilebilir yani.
DoGMeaT Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 kitaba dönersek çok ilginç anektodalr var,bu adam hep ilginç kitaplar yazıyor ama kim kimin akrabası bölümü varki,hiç ilgimi cekmedi.peh peh dedim geçtim.
sir Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 ama iktidar sadece bu tabandan beslenmiyo ki, eski merkez sağ partilerinden bisürü insan var, alternatif göremediği için oy verenler var..dahası iş dünyasının müthiş bir desteği var. en ufak bir baskı unsuru hissettiklerinde bu işadamları çaat diye desteği çeker ve akp çuvallar. bakın aydın doğan bugün nası zorluyo iktidarı medya gücü sayesinde, bir hilton meselesi yüzünden hem de, öyle demokrasi filan da değil. o yüzden ben bu bahsi geçen ılımlı islam faşizminin yerleşeceğine hiç ihtimal vermiyorum.
LathspeLL Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 becool said: Viktor said: internet fasistlerinin kilit slogani "sokakta soyliyemiyecegini nettede soyleme!" internette bile tahammul edemiyorlar insanlarin hoslarina gitmeyen cumleleri sarfetmesine yahu ne yalancı adamsın be sen.hiçmi utanmıyorsun, hatta birde faşizmle alakası yokken sırf çamur at izi kalsın mantıgıyla internet faşisti demişsin.şizofreni belirtileri bunlar. insanların hoşuna gitmeyen cümleler dediklerin hakaretler olsa gerek. hakaretlerde insanların hoşuna gitmez evet. Neresi yalanci adamin? Oyle degilmisiniz? 100000 kere insanlara "yuzume soyle" demedin mi ulan. Amma basit insansin ya. Konu hakkinda ise, Emaleth'e sonsuz kez katiliyorum demem yeterlidir heralde.
becool Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 8, 2008 LathspeLL said: becool said: Viktor said: internet fasistlerinin kilit slogani "sokakta soyliyemiyecegini nettede soyleme!" internette bile tahammul edemiyorlar insanlarin hoslarina gitmeyen cumleleri sarfetmesine yahu ne yalancı adamsın be sen.hiçmi utanmıyorsun, hatta birde faşizmle alakası yokken sırf çamur at izi kalsın mantıgıyla internet faşisti demişsin.şizofreni belirtileri bunlar. insanların hoşuna gitmeyen cümleler dediklerin hakaretler olsa gerek. hakaretlerde insanların hoşuna gitmez evet. Neresi yalanci adamin? Oyle degilmisiniz? 100000 kere insanlara "yuzume soyle" demedin mi ulan. Amma basit insansin ya. . hakaret ediyorsan sıkıysa yüzüme söyle dersin ne diyeceksin başka.taraflı hakarete izin verem moderatorler ve bunu abuse eden küfürcüler utansın. hakareti internet ortamında eden cicibebeler utansın bide.
Sly-One Mesaj tarihi: Mayıs 9, 2008 Mesaj tarihi: Mayıs 9, 2008 BEN GENÇ KIZLARI KANDIRIP AĞIMA DÜŞÜRÜYORUM
Öne çıkan mesajlar