Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

ABD ima bile etmedi


Laurelin

Öne çıkan mesajlar

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Irak'taki PKK hedeflerine yönelik operasyonların devam edeceğini söyledi. Büyükanıt, "Bir operasyonla terör örgütünü bitirmek diye bir hedefimiz söz konusu değildi. Ders vermemiz gerekiyordu, verdik. Bu son değildi. Başka vereceğimiz dersler de var. Operasyonlar gerektiği kadar devam edecek" diye konuştu.
Büyükanıt, terörle mücadelenin yalnızca askerin mücadelesiyle çözülmeyeceğini hep söylediklerini vurgulayarak, ancak "siyasi çözüm" isteyenlerin PKK programı dışında ne istediklerini açıkça ifade etmeleri gerektiğini söyledi.
Dün Ankara'da düzenlediği basın toplantısında, 21-29 Şubat arasında Irak'taki PKK hedeflerine yönelik yürütülen kara operasyonu konusunda bilgi veren Büyükanıt, eleştirileri de yanıtladı.
Harekâtta, PKK'nın Zap kamp bölgesinin hedef alındığını, planlandığı üzere sekiz günde başarıyla tamamlandığını ve hedefine ulaştığını vurgulayan Büyükanıt, bitiş tarhinin belirlenmesinde ne ABD, ne de hükümet üzerinden telkin değil, "ima bile gelmediğini" söyledi. Büyükanıt, bunun aksinin ispat edilmesi durumunda "üniformasını çıkaracağını" ilan etti.
Orgeneral Yaşar Büyükanıt, harekât üzerine söyleyeceklerini sekiz ana başlık altında şöyle ifade etti:

1- Harekât planlandığı gibi başladı, planlandığı gibi yürütüldü, planlandığı gibi son buldu ve başarılı oldu. Harekâtı sekiz gün olarak planladık. Hedef, terör örgütünün Irak'taki beyni sayılan Zap kampında tespit edilen 300 teröristin etkisiz hale getirilmesiydi.

2- Bu harekât, bundan sonraki harekâtlar için çok önemli ölçü oldu. Zor hava ve arazi koşulları altında en etkili şekilde sonuç alındı. PKK'ya darbelerin çoğu gece harekâtında vuruldu.

3-
Başlangıcı gibi bitirilmesi de büyük bir taktik başarıdır. Techizat, imkân ve kabiliyetlerimizi kullanarak hava ve arazi koşullarını avantaja çevirdik. Harekâtta tek bir kara aracı kullanılmadı. Generaller dahil herkes yaya hareket etti. Derin kar sayesinde PKK patlayıcılarını kullanamadı. Bir tek mayın zayiatı olmadan, bir tek idari zayiat olmadan çekilmeyi başardık.

4- Operasyon gerekli tüm makamlarla koordine edildi. Ben kimsenin avukatı değilim. Ama Başbakan'ın 'Ulusal Sesleniş' konuşmasının kaydını yaptığı 27 Şubat çarşamba günü, birliklerimizin büyük kısmı harekâta devam ediyordu. O noktada söylediği doğruydu. Gerek Cumhurbaşkanı, gerek Başbakan ile gerekli bütün bilgi koordinasyonu yapıldı.

5- Operasyonun başlamasında ve bitirilmesinde, ne dışarıdan, ne içeriden hiçbir etki olmadı. İma dahi olmadı. 21 Şubat gecesi başlaması da TSK'nın kararı, bitirilmesi de... Askere 28 Kasım'da bir yetki verildi. Siyasi kuruluşların bu karara bir etkisi olmadı. Ama TSK'nın bir devlet terbiyesi var; gereken kuruluşlara bilgi verildi.

6- Birliklerimiz görülmemiş başarı kazandı. Sekiz günlük şiddetli bir harekâtla (hava harekâtında sayısını saptayamadığımız kayıplar hariç) 240 teröristin etkisiz hale getirilmesi bir ilktir. Derin kar ve gece koşullarında helikopterlerimiz alay seviyesinde birlikleri dağ başlarına indirebildirler. Meslek hayatımda bunun örneğini bilmiyorum. TSK'nın eğitim ve fizik dayanıklılık seviyesini dost, düşman görmüş oldu.

7- TSK harekâta başlaması ve bitirmesiyle birçok kişi ve grubu şaşırttı. Harekâtta aldatma unsurunu da kullandık. Bamarni'deki tankların harekete geçmesi ve kara harekâtı öncesi Avaşin kampının bombalanması böyleydi. Her ikisi de asıl operasyon bölgesinin dışındaydı, ilgisi yoktu, ama o izlenimi verdik. Şaşırtmaya ve PKK'ya darbeler vurmaya devam edeceğiz.

8- 'ABD istedi, biz de çekildik' sözleri bizi yaralıyor. Böyle bir şey yok. Bu tip youmlar yalnız TSK'ya değil, Türkiye Cumhuriyeti'ne yapılmış seviyesizce saldırılardır. Kınıyoruz. Kabile devleti miyiz? TSK o kabile devletinin mızraklı savaşçıları mı? Askeri harekât Gates, ya da başkası bunu söyledi diye ne uzalır, ne kısalır. Yoksa bedel ödersiniz. Gates dedi diye bir hafta uzatamazdık. Mehmetçik beş günlük yiyeceğini sırtında taşıyarak bir hafta, bir metre karda görev yaptı. Bir tane mayın zayiatı, idari zayiat vermeden, hedeflerine ulaşarak döndü. Her şey yapılması gereken zamanda yapıldı.

Neden hedef Zap?
"Örgütün silahlı saldırılarını planladığı, teröristlere talimatların verildiği yer Zap. Silahlı terörün beyni Zap kampı. Kandil gerideki lojistik, eğitim merkezi. Harekât, o bölgede 300 teröristin toplandığı istihbaratı üzerine planlandı."

Hedef neydi?
"1- Zap bölgesine PKK'nın en beklemediği koşullarda darbe vurmak,

2- Her türlü koşulda harekât kabiliyetini dosta düşmana göstermek,

3- Örgütün ümidini kırarak o bölgede işlerin değiştiğini göstermek."

Birlik bırakıldı mı?
"Bunu diyenler o bölgeyi rüyalarında bile görmemiş, bölgeyi hiç bilmiyorlar. TSK askerleri bölgede yerleşecek mağara mı arayacak? Bu kişileri terörle mücadele diyelim son bulsa bile iki gün oraya tutsak, böyle konuşmazlar.
Diyorlar ki, 'Hayal kıtıklığına uğradık'. Hayaliniz neydi ki? Ama en büyük hayal kırıklığına kimin uğradığını biliyorum: PKK uğradı."

KDP takkesi düştü
"Bugün(dün)Kürt parlamentosu milletvekilleri operasyon yaptığımız bölgede inceleme yaptılar. Hani o bölgelere girilemiyordu? Kimin korumasında oralara gittiler? Bu KDP ile PKK'nın organik ilişkisini göstermiyor mu? Deyim yerindeyse, KDP-PKK ilişkisinde takke düşmüş, kel görün-müştür. Birliklerimizin çekilmekte olduğunu ilk açıklayan ABD değil, (Irak'ın KDP'li Dışişleri Bakanı) Hoşyar Zebari oldu. Nereden duydu? Ya PKK ile direkt irtibatları var, ya da kuzeydeki kaynaklarından."

Baykal'a yanıt
Orgeneral Büyükanıt, CHP lideri Deniz Baykal'ın harekâtın bütün hedeflerini tamamlamadan bitirildiğini söyleyerek "ameliyat yaparken içeride parça bırakamazsınız" sözlerinin hatırlatılması üzerine şunları söyledi: "Siyasilerle polemiğe girmem. 'Görev tamamlanmamıştır' diyenlere ise soruyorum: Görevimizi siz mi tayin ettiniz? Hedef Musul olsun, Kerkük olsun, Kandil olsun diyenlere soruyorum: Siz mi tayin ettiniz? Görev tamamlanmıştır. Terör örgütüne darbe vurulmuştur. İstihbari bilgiyle bölgede olduğu tespit edilen 300 kadar teröriste yönelik harekâtta sekiz günde en az 240 terörist etkisiz kılınmıştır.
Mutlaka iyi niyetle, büyük harekât olsun, her yere gidelim deniyor
olabilir. Bir vuruşta PKK'yı bitirelim isteniyor olabilir. Yok böyle şey."

Uzmanlara eleştiri
"Kendisini antiterör uzmanı sayan bazı kişilerin kendi tatminsizlikleriyle toplumdaki beklentiyi yükseltmelerini şiddetle kınıyorum. Niye Musul'a, Kerkük'e girmediniz? Niye Kandil'e girmediniz? teröristlerin ifadesiyle Kandil'den sınırmız 9-10 gün tutuyor. Bu kişiler belki zamanında bilgi sahibiydiler. Ama bilgi en çabuk eskiyen tüketim malzemesi."

Siyasi çözüm isteyenler
Büyükanıt, "Kürt sorununa siyasi çözüm isteyenlere" yönelik mesjlar da verdi. Büyükanıt şunları söyledi: "Terörle mücadele bir süreç. Bu mücadelede TSK silahlı mücadeleden sorumlu. Ama başka boyutları da var. Sadece askeri mücadele ile olmayacağını TSK bilmiyor mu? En başta yıllardır askerler söylüyor. Peki 'Siyasi çözüm' diyenler ne kastediyor? Bunu söyledikleri zaman ortaya PKK programı çıkıyor. Nedir o?
1- Anayasa değiştirilsin, 2- Kürt kimliği tanınsın, 3-Anadilde zorunlu eğitim olsun, 4-Genel af çıksın.
Siyasi çözüm diye başka bir şey söyleyen görmedim. Önceki gün Şanlıurfa'da, dün İstanbul'da gösteriler oldu. Orada söylenenlere Türkiye'nin uyanması lazım."

Anadilde eğitimin sonrası da var
"Peki diyelim açtık Kürtçe ilköğretim okulu. Bitiren orta öğretimi de Kürtçe mi okuyacak? Diyelim onu da okudu. Bitirince nereye gidecek? Mesela Kürtçe hukuk fakültesine mi? Peki orayı bitirince ne yapacak, nerede çalışacak? Bazı konular böyle zincirleme gidiyor. Bazı şeyler kulağa hoş geliyor, ama sonrası da var."

Başbuğ: 24 yıldır niye bitmedi?

Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, PKK'ya katılımların nasıl engelleneceği sorusuna yanıt vermek üzere sözü Kara Kuvvetlkeri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ'a devretti. Başbuğ şunları söyledi:
"Güvenlik kuvvetleri olarak vazifemiz teröristle mücadele. Ne zamana kadar? Bölücü terör örgütü etkisiz hale gelene kadar? Ne kadar sürer? Ne kadar sürerse, sürer. Terör 24 yıldır neden bitirilemedi? Demek isteniyor ki, TSK başarısız. 1984'ten bu yana 35 bin terörist etkisiz hale getirilmiş. Niye hâlâ var? Çünkü siz TSK olarak kanınınız pahasına, şehit vererek mücadele eiyorsunuz, ancak bu sürede örgüte katılım devam ediyorsa, ki ediyor, kısırdöngü var demektir. Kim engelleyecek? Devlet engelleyecek. O zavallı gençler, onlar da bizim gençlerimiz, onlara da üzülüyoruz, niye katılmaya devam ediyor? Bunları tespit edip engellemezseniz, katılımlar kontrol altına alınamaz. Bizim tespitlerimiz şunlar:

1- O cahil çocuklar o propagandaya inandırılıyor. Maalesef devletin karşı propagandası yok.

2- İşsiz, fakir ve çaresizler. Örgütün eline düşüyorlar. Ekonomik tebbirler alınırken, bu tedbirlerin o çocuklara ulaşması sağlanmalı.

3- Dağdan inmeyi sağlayacak tedbirler alınmalı. Başbakan da söyledi, 221'inci maddenin daha iyi uygulanmasını sağlayacak tebdirler alınabilir.
Bunlar yapılabilirse, çözüm süresi kısalır."

Türban: İyi ki sormadınız
İki saate yakın süren basın toplantısı boyunca hiçbir gazeteci üniversitelerdeki başörtüsü/türban tartışması konusunda Genelkurmay Başkanı Büyükanıt'a soru sormadı. Büyükanıt, daha önce bu konuda görüşlerinin merak edilmesi üzerine "Görüşlerimiz biliniyor. Malumu ilam olur" demişti.
Toplantı dağılırken veda faslında bir grup gazeteci Büyükanıt'a
"Toplantı konusuyla ilgili değil diye türban sorusu sorulmadı" dedi.
Büyükanıt da bu saptamaya, "İyi ki sormadınız. Gündemle ilgisi olmazdı" diye karşılık verdi.


ABD ilişkilerinde ne değişti?

- Gates ile görüşmede tarih konusu gündeme gelmedi. Afganistan da gelmedi. Hatta Afganistan gelir diye gardımı almıştım. Ama sanırım büyükelçileri uyarmış, açmadı konuyu.
- ABD ile istihbarat işbirliği devam ediyor. Gelen istihbarat operasyonda faydalı oldu. Faydalı oluyor.
- (ABD ile 6-7 ay önce aramız bozuktu. 'Ne değişti?' sorusu üzerine) "Böyle sorunca, gizli bir şey istiyorlardı, onu verince değişti anlamı çıkıyor. Öyle bir şey yok. Ama onlarla çok teması olan birisi olarak söyleyebilirim ki, sanırım ABD Türkiye'yi tamamen kaybetmekten korkmaya başladı. O değişti.

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=249197
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

güzel konuşmuş paşa ama afganistan konusunda görüşme sonrasında gazetelerde boy boy "bir askerimi bile vermem" dedi diye haberler çıktı.

nasıl oluyor bunlar anlamıyorum ben? amerikadaki gibi haberine kaynak göstermeyen gazeticinin kıçını dişlemek lazım bizde de.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ben şeyi anlamıyorum işte buyur bizzat askerin kendi diyor askeri yöntemler tek başına yeterli olmaz diye. niye kalkıp birileri hala "N tane operasyonla çözülmedi (N+1).lemi çözülecek" gibi garip garip fikirler ortaya atıyor. bir avuç manyag dışında kimsenin pkk nın bir tek askeri yöntemlerle biteceği sanrısı yok ki.

amaç zayıflatmak, darbe vurmak, psikolojik baskı yaratmak, bizim beceri kıtı siyasetçilerimize sorunu ekonomik, kültürel vb. araçlarla çözme şansı tanımak.

yani neden illa ki tek başına siyasal çözüm tek başına ekonomik çözüm, tek başına askeri çözüm oluyor? "tek başına" neymiş hepsi birden olsun alala..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

. said:
"Harekâtta, PKK'nın Zap kamp bölgesinin hedef alındığını, planlandığı üzere sekiz günde başarıyla tamamlandığını ve hedefine ulaştığını vurgulayan Büyükanıt, bitiş tarhinin belirlenmesinde ne ABD, ne de hükümet üzerinden telkin değil, "ima bile gelmediğini" söyledi. Büyükanıt, bunun aksinin ispat edilmesi durumunda "üniformasını çıkaracağını" ilan etti.
Orgeneral Yaşar Büyükanıt, harekât üzerine söyleyeceklerini sekiz ana başlık altında şöyle ifade etti: "


Eger pasamiza bir tuzak kurdulduysa, ve pasa operasyona golge dusmesin diye neden cikildigini sakliyorsa, ve sonunda pasayi yipratmak icin birileri bazi belgeleri ortaya koyarsa bilemiyorum cok derin siayeset...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Viktor said:

Siyasi çözüm isteyenler
Büyükanıt, "Kürt sorununa siyasi çözüm isteyenlere" yönelik mesjlar da verdi. Büyükanıt şunları söyledi: "Terörle mücadele bir süreç. Bu mücadelede TSK silahlı mücadeleden sorumlu. Ama başka boyutları da var. Sadece askeri mücadele ile olmayacağını TSK bilmiyor mu? En başta yıllardır askerler söylüyor. Peki 'Siyasi çözüm' diyenler ne kastediyor? Bunu söyledikleri zaman ortaya PKK programı çıkıyor. Nedir o?
1- Anayasa değiştirilsin, 2- Kürt kimliği tanınsın, 3-Anadilde zorunlu eğitim olsun, 4-Genel af çıksın.

---------------------------------------------------------
1- O cahil çocuklar o propagandaya inandırılıyor. Maalesef devletin karşı propagandası yok.

2- İşsiz, fakir ve çaresizler. Örgütün eline düşüyorlar. Ekonomik tebbirler alınırken, bu tedbirlerin o çocuklara ulaşması sağlanmalı.

3- Dağdan inmeyi sağlayacak tedbirler alınmalı. Başbakan da söyledi, 221'inci maddenin daha iyi uygulanmasını sağlayacak tebdirler alınabilir.
Bunlar yapılabilirse, çözüm süresi kısalır."


hah işte zurnanın zırt dediği yer burası. sunulan siyasi çözümler aslında devletin "karşı propagandası" olmalı, ama yukarda saydıkları 4 maddeden birini önerirseniz vatan haini oluyosunuz. sadece ekonomi değil mesele, kültürel ve kimliksel yanları da gerçekten fazla, o yüzden konuyla ilgili stk'lar bas bas bağırıyo anayasa değişsin ve kürt kimliği tanınsın diye, haybeden değil yani.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

mitolojide pan vardır ya... şakadan sorumlu diyar tanrısı. işte onun diyarında bi meyve varmış. ilk ısırışta dehşet lezzetli sonraki ısırışta zehir gibi acı. sonra yine lezzetli, yine acı...

biz de çelişkiler aleminden kurtulamıyoruz bizim diyarlarda. dün ağzını toplayamayan siyasetçilere askerin "höt!" demesini övenler bugün, askerin "halkın seçilmiş vekillerine" höt demesini yerden yere vurur oldular.

bizim diyarlara pan tanrısı uğruyor galiba bol bol. bol bol da meyve dağıtıyor. sebil...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

abd çok büyük kazık attı genelkurmaya, askerin çekileceğini bildiği halde-operasyomn süresini genelkurmay mutlaka abdye bildirmiştir- çekilin diye emir verdi..adamlar resmen emretti ya..

bu da ders olsun askere..abd,ingiltere,israil harekat yaptığında halkla ilişkilere önem verir,propgandayı profesyonelce hazırlar, basının sorularına askeri görevli uzmanlar günlük ve doyurucu cevaplar verir,halkta kafa karışıklığı yaratmaz..maşallah bizde her kanalda emekli paşa,biri kandile yürüyoruz diyo,öteki 1 yıl kalırız diyor,genelkurmaydan hiçbir yorum yok,sessizlik var...bizimkiler 2 günde bir genelkurmay sitesinden yarım sayfa yazı koymayı bilgilendirme zannediyor, nasıl olsa biz ne yapsak halk yorum yapmaz diyor..böyle yaparsan bu derece de eleştiri alırsın işte..

bu kadar başarılı operasyon ancak bu derece kötü bitirilirdi..hiçbir piskolojik altyapı,halkı hazırlama yapılmamaış, tam bir amatörlük....
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

arjantin said:
abd çok büyük kazık attı genelkurmaya, askerin çekileceğini bildiği halde-operasyomn süresini genelkurmay mutlaka abdye bildirmiştir- çekilin diye emir verdi..adamlar resmen emretti ya..

bu da ders olsun askere..abd,ingiltere,israil harekat yaptığında halkla ilişkilere önem verir,propgandayı profesyonelce hazırlar, basının sorularına askeri görevli uzmanlar günlük ve doyurucu cevaplar verir,halkta kafa karışıklığı yaratmaz..maşallah bizde her kanalda emekli paşa,biri kandile yürüyoruz diyo,öteki 1 yıl kalırız diyor,genelkurmaydan hiçbir yorum yok,sessizlik var...bizimkiler 2 günde bir genelkurmay sitesinden yarım sayfa yazı koymayı bilgilendirme zannediyor, nasıl olsa biz ne yapsak halk yorum yapmaz diyor..böyle yaparsan bu derece de eleştiri alırsın işte..

bu kadar başarılı operasyon ancak bu derece kötü bitirilirdi..hiçbir piskolojik altyapı,halkı hazırlama yapılmamaış, tam bir amatörlük....





hehe, okudun mu metni..



İsprlansın üniformamı çıkarırım demiş Y.BÜYÜKANIT.


Ne demek bu, bi asker için şeref demek. AKPye MHP ye chp ye inanmıyorsunuz tamam,Büyükanıt'ın sözüne dem mi inanmıyorsunuz artık? Hem de askeri konuda
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Arjantin cok guzel yaklasmissin konuya,

Sanirim haklisin..Askerler geri cekilirken zaten abd biliyordu bilmese bile mutlaka izliyordu gerek uydu gerek istihbarat olarak..

Bunu bildigi halde sirf karizma ve propganda icin "CEKILIN" dediler.. Resmen kazik iste... ABD niye yapti bunu herseye ragmen turkiye iraka girdi ve abd karizmayi kurtarmak icin cekilirken bizin cekilin dedi ve iste sonuc ortada amerika usagi gibi gorunduk gene...

Sanirim ordunun propaganda gucu ... silahli egitim gucu kadar iyi degil... Hazir degildik bu tip karsi propagandaya..

Ve sonuc..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

alıntıdır;

said:


Bu bir roman değil, şiir adı değil, tiyatro gösterisi hiç değil, acıklı bir film de değil. Bu tükürdüğünü yalayan bir komutanın gerçek dramı. Bütün ulusalcı kuvvetlerin içini sancıtan bir dram. Giderek TSK'yı ve Türkiye Cumhuriyetini sarmalayan bir dram.

Türkiye O'nu Kara Kuvvetleri Komutanıyken "Türkiye'nin Kuzey Irak politikası yok" dediği günlerde tanıdı. O dönemin Genelkurmay Başkanı AKEPE ile "şiir gibi geçinen" Hilmi Özkök alışılmışın dışında bir işbirliği içerisindeyken Kara Kuvvetleri Komutanının bu eleştirel çıkışı ulusalcı camiada umutları yeşerten bir haber olmuştu. Müstakbel Genelkurmay Başkanı Atatürkçü Cephenin beklentilerini karşılayacak gibi görünüyordu. Öyle ki 2005 Yılı Harbiyenin açılışında yaptığı konuşmada "Son günlerde bazı basın ve yayın organlarında iç ve dış kaynaklardan Atatürkçü düşünce sistemine yönelik çeşitli saldırıları görüyor ve izliyor olabilirsiniz. Ancak bütün bu sapkın söylemleri, bu konudaki inanç ve azminizi güçlendiren güç kaynakları olarak algılamanız gerekmektedir. Bu tür sesleri, gece karanlığında, yabani kazların vahşi çığlıkları olarak algılayın ve ciddiye almayın. Bu tür seslere ve çığlıklara karşı ulusumuzun, cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa Kemal'e güçlü sesinizle şöyle seslenin: 'Ne senden vazgeçerim Atam, ne senin eserinden.'Bu yalnız sizin değil, size engin bir güven duygusu besleyen Türk milletinin de sesidir." diyerek kemalistlerin gönlünde taht kurmuştu ve bize İşte Ordu İşte Komutandedirtmişti.

Sonra Türkiye O'nun adını bu kez Şemdinli İddianamesinde duydu. Fethullahçı-Amerikancı basının yönlendirmesiyle ve hükümetin kurdurduğu Şemdinli Komisyonun baskısıyla Fethullahçı Savcı O'nun hakkında "çeteci" suçlaması yapmıştı. Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanlığının önü kesilmek isteniyordu. Bunun için bizzat Fethullahın Gizli KİT'leri devreye sokuldu. Anlaşılan oydu ki, Fethullahçılar da Büyükanıt'ın Atatürkçü Cephede yer alacağını düşünüyordu. İşte böyle bir ortamda Atatürkçü Cephe kıyasıya bir mücadele vererek Yaşar Büyükanıt'ı Genelkurmay Başkanı olması için elinden geleni yaptı. Atatürkçü Cephenin bu baskısı sonucu Yaşar Büyükanıt nihayet Genelkurmay Başkanı olmuştu. O günlerde peşpeşe yaptığı şu açıklamalarla dikkat çekmişti:

"..Açıkça ifade etmem gerekir ki bu çevreler ya Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter yapısından rahatsızdır ya da Türkiye Cumhuriyeti'ni başka bir tür Cumhuriyete dönüştürma hayalini düşlemektedirler veya her iki düşünceyi de hayata geçirmeye çalışmaktadırlar.Türkiye Cumhuriyeti Devleti, devletin kurumları ve bu kurumlardan biri olan Türk Silahlı Kuvvetleri var olduğu sürece, gördükleri bu rüya gerçek olmayacaktır.Terörle mücadelemiz artan bir kararlılıkla ve taviz vermeksizin devam edecektir.Bazı çevreleri rahatsız eden de bu kararlılığımızı anlamış bulunmalarıdır"

"TSK ve laik cumhuriyet düşmanı şer odaklarını Türk milleti bilmektedir. Maskeleri düşecek olan bu şer odakları gereken hesapları vereceklerdir"

Bu açıklamalar Atatürkçü Cephenin içine su serptiği gibi beklentilerini de artırdı. Atatürkçü Cephe diğer kuvvet komutanlarının da aynı paralelde ve hatta yer yer daha sert çıkışları karşısında Genelkurmay Kademesine tam bir güven duymaya başlamıştı. Artık Atatürkçü Cephenin tutunacak bir dalı vardı. Meclisteki CHP Muhalefeti Cumhuriyet yıkıcıları karşısında yetersiz kalıyordu. Atatürkçüler Türkiye Cumhuriyetinin geleceğinden endişeliydiler ancak Genelkurmayın bu açıklamaları bu endişeleri hafifletti. Öyle ya Genelkurmay Başkanı "Türkiye Cumhuriyetinin büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu" biliyor, söylüyor ve her defasında bu tehlikeyi bertaraf edeceklerinin altını çiziyordu. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar bu tavır yükselen bir şiddette devam etti çünkü Türkiye Cumhuriyetinin düşmanları boş durmuyor, Türk vatanını parçalamak, irtica devletini inşa etmek için herşeyi yapıyorlardı. Terör olaylarının artması ve karşı devrimin Çankaya'ya dayanması gerilimi artırmıştı. Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt artık açık açık emperyalist ülkeleri de hedef alarak bir takım açıklamalarda bulunuyordu.12 Nisan'da Cumhurbaşkanının "sözde değil özde Cumhuriyete bağlı olması gerektiğini ve bunu davranışlarına yansıtması gerektiğini" ifade etti. Karşı Devrim hükümeti oralı olmayıp, partinin eski dinci militanlarından, şimdiki en hızlı Amerikancı ve Avrupacılarından olan ikinci adamını Çankaya Köşkü için aday gösterdiler. Türk Milleti buna isyan etti ve isyanını dünya tarihinde görülmemiş mitinglerle gösterdi. Bunun üzerine Türk Silahlı Kuvvetleri de ABDullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı için birinci oylamanın yapıldığı 27 Nisan gecesi çok sert bir bildiri yayınlandı. 27 Nisan bildirisinin hedefi açıkça AKEPE hülümeti ve AKEPE'nin Adayı ABDullah Gül idi. Hatta bildirinin son kısmında açıkça ABDullah Gül ima edilerek şu ifadelere yer veriliyordu:

"..Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir. Özetle, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün, “Ne mutlu Türküm diyene!” anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır."

Bu açıklamadan sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin iç ve dış düşmanları büyük bir bozguna uğradı. Cumhuriyet Mitinglerindeki milli ruh ile birleşen bu ilerici bildiri AKEPE hükümetini darmaduman etti. Bu dönemde Cumhurbaşkanı'nın "ABD BOP Eşbaşkanı" olduğunu söyleyen RTE'yi istifaya davet etmesi, CHP'nin sine-i millete dönmesi, Cumhuriyet Savcılarının AKEPE'yi kapatması gerekirdi. Çünkü o kemalist devrimci sel gericileri boğmaya hazırdı. Fakat iş meşruiyet tartışmasına değil basit bir hukuk tartışmasına çevrilip sürecin AKEPE leyhine işlemesi sağlandı. Yine de de kısa vadede ABDullah Gül'ün Çankaya'ya tırmanma hevesi kursağında kalmıştı. İşte o noktadan sonra işadamları, Ermeni lobisi, ABD, AB, Barzani, Talabani, PKK'nın aday göstermediği illerde PKK, el birliğiyle AKEPE'nin seçimi kazanması için çalıştı. AKEPE'nin karşısına dikilen muhalefet partileri ise Cumhuriyet Mitinglerindeki "Ne ABD Ne AB Tam Bağımsız Türkiye" sloganını benimseyeceklerine "Hem ABD Hem AB Yaşasın Küreselleşme Yaşasın Serbest Piyasa" dediler. Dolayısıyla seçmen karşısında bir alternatif olamadılar. Yıllarca karşı devrimin propagandalarıyla uyuşturulmuş, din duyguları istismar edilerek uyutulmuş, sadaka toplumu olmaya mahkum edilmiş, milli bilinci gevşemiş seçmen satın alınarak, rehin alınarak AKEPE geçerli oyların şaibeli bir şekilde %47'si (kayıtlı seçmenin %38.5'ini alarak) iktidar oldu. O zamana kadar Amerika'dan aldıkları emirle merkezileşme politikası yürüten ve partisini muhafazakar demokrat imajından, merkez partisi imajına büründüren ve uzlaşmacı mesajlar veren, ağzına Vatan, Millet, Atatürk gibi kavramları almaya başlayan" ülke pazarlayıcılar"ı zafer sarhoşluğu içerisine girdiler. Fakat bu bilinçli ve AKEPE'nin gerici tabanının ve ABD'nin emrettiği bir sarhoşluktu. TSK ile resteleşilecekti. Önce AKEPE yandaşı medya "Halkın muhtırası" dediler. "TSK bu sonuca saygı duymalı" gibi emirler vermeye, yoklama çekmeye başladılar. Sandık demokrasisini, gerici faşizmi, patetes milletinin isteklerini "Türk Milletinin iradesi" gibi yansıtmaya çalıştılar

Kırılma Başlıyor

İşte bu aşağılık satılmışların bu çirkin saldırılarına Genelkurmay katından bir cevap gelmedi. Oysa Atatürkçü Cephe ısrarla, mücadelenin sürdürülmesi gerektiğini, TSK'nın asla teslim olmaması gerektiğini, eğer TSK teslim olursa Türkiye Cumhuriyeti'nin resmen yıkılacağını ifade etmişti. Bu aşağılık satılmışların saldırılarına bir yanıt gelmeyince bu kez önceleri uzlaşma mesajı veren AKEPE yönetimi açıkça TSK'yı küçük düşürmek ve teslim almak için "Laik sistemin sonu gelmiştir" diyen ve devleti dolandırma gibi iddaalarla hakkında fezleke bulunan ABD'nin gizli anlaşmacısını tekrar aday gösterdi. Genelkurmay buna da sessiz kaldı. 27 Nisan'ın arkasında durmadı. 16 Ağustos perşembe günü "devlet üstün hizmet"(!) madalyası verilen eski DYP'li sömürücü işadamı Jack Kamhi için düzenlenen ödül töreninde devletin zirvesi Çankaya Köşkünde bir araya geldi. İşte Yaşar Büyükanıt'ın Atatürkçü Cepheyi sattığı, çark ettiği, teslim olduğu gün o gündür. Orda gazetecilerin tacizkar soruları karşısında ses çıkaramayan, ezik bir halde ürkek cevaplar veren Büyükanıt'ı görmenin şokunu yaşadık hepimiz.

Gazetecilerin “Çekileceğiniz, istifa edeceğiniz söylentisi çıktı, ne diyorsunuz?" sorusuna verdiği yanıt Büyükanıt'ın dönüşünün acı bir ifadesiydi. “Ben mi, haberim yok. Belki farkında olmadan etmişimdir! Kim uyduruyor bunları? Buraya gelirken yolda yaverim söyledi. Öyle öğrendim bu söylentiyi. Ben istifa etsem birçok kişi sevinir. Yurtdışındakileri kastediyorum. (Gülerek) Eğer Türkiye’nin yararına olacaksa, borsa yükselecekse ederim.” Biz uydurduk bunları sayın Büyükanıt, başaramazsa, yüreği yetmezse bu alçakça hamle karşısında en azından istifa eder dedik. Meğer %70'i yabancıların elinde olan borsa belirlermiş istifa edip etmeyeceğinizi. Bunu da öğrenmiş olduk. Sayın Büyükanıt o gün böyle Atatürkçülerin gözünde küçülmek yerine istifa etseydi, en azından onurlu bir duruş sergilemiş olurdu ve muharebe kaybedilmemiş olurdu fakat bunun aksine sanki hiçbirşey olmamış gibi davranıp yutkunması TSK'nın da içinde bulunduğu Atatürkçü Cepheyi kahretmiştir.

AMUDA KALKMA, GÖREVİNİ YAP!

Büyükanıt'ın o günkü acziyeti bu kadarla sınırlı değildi. "Siz cumhurbaşkanlığı için “sözde değil özde” demiştiniz? ne oldu şimdi” şeklinde yaralayıcı soru karşısında bırakın komutanlığı, kendisine saygısı olan hiçbir kimsenin vermemesi gereken zavallı bir cevap veriyor:

"Konuşuyorum, ‘borsa düştü’ diyorlar. Susuyorum ‘borsa düştü’ diyorlar. Ne söylesem yanlış anlaşılıyor. Ne yapayım amuda mı kalkayım?”

Sayın Büyükanıt, sen bırak borsayı, amuda kalkmayı filan da oturduğun koltuğun hakkını ver, görevini yap. Bir genelkurmay başkanı herşeyden önce komuta ettiği askerler üzerinde bir güven kazanmak için sözlerinin arkasında mertçe durabilmelidir. Ve Atatürk Cumhuriyetini ne koşulda olursa olsun savunmaktan geri durmamalıdır. Eğer bunu yapmayı başaramıyorsa da şerefiyle istifa etmelidir. O zaman bu millet O'nu yine affederdi, fakat işi böyle sanki ABDullah Gül'ün adaylığına hiç karşı çıkmamış gibi, üç maymunu oynayarak atlatmaya çalışırsa o zaman ne askerler ne de millet O'nu asla affetmezler. Çünkü kırılan askerlerin ve Türk Milletinin gururudur. Ve yitip giden vatanımızdır. Büyükanıt'ın askerleri ve milleti böyle bir yenilmişlik, aldanmışlık, zavallık durumuna düşürmeye hakkı yoktur.

"27 Nisan bildirisi internet sitesinden kaldırılacak mı? Cumhurbaşkanlığı adaylık sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? Gül iyi bir başkomutan olur mu?” şeklindeki son derece imalı sorulara verdiği yanıt ise artık Büyükanıt'ın "Atatürkçülüğüne"(!) güvenilemeyeceğinin kanıtıdır:

“Bir şey söylemek istemiyorum. Yanlış anlaşılıyor. Ne söylediğime bakılmıyor, e niye söyledi deniyor. Dükkân kapalı. İşim vardı. Dükkânı kapattım.”

Cumhuriyeti korumak, tüccarlık değildir. "Dükkanı kapattım" diyerek işi sululuğa verecek kadar kendisini düşüren bir Genelkurmay başkanının kemalistlerin gözünde ne kadar alçaldığını daha bizim tasvir etmemize lüzum yoktur. Büyükanıt'ın bu acziyet içerisinde geri adım atan kişi edasıyla verdiği demeçler, O'nun Türk Gençliği ve Türk Milletinin nazarındaki itimadını ve Atatürkçülük manasındaki (siyasi) itibarını sıfıra indirmeye yetmiştir.

TÜRKİYE CUMURİYETİNİN DEĞİL, "FENERBAHÇE CUMHURİYETİNİN" GENELKURMAY BAŞKANI

Yaşar Büyükanıt'ın, bize göre komutanlık-askerlik ruhuyla asla bağdaşmayan çark edişi ABDullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı makamına oturmasına sebep olmuştur. Türkiye gibi devletin inşasında aktif olarak görev almış, ordunun daima Cumhuriyet yandaşı olarak siyasi bir tavır aldığı ve ülkenin kurtarıcısının ve kurucusunun asker kökenli olduğu ülkede bir Genelkurmay Başkanının kuşkusuz büyük bir gücü vardır. Hatta bu gücünün yasal dayanakları da mevcuttur. Bir komutan bir söz vermişse, o sözü tutar, sözünü tutabilecek erke sahiptir. Çünkü silahı vardır ve kendisini meşru kılan Cumhuriyetin Temelleri vardır. Çoğunluğunu genç subayların oluşturduğu bir devrimci ordu gücü vardır ki bu devrimci ordu gücü Mustafa Kemal yolunda her zaman tavır alan ve gereğini yapmak için hiçbirşeyden çekinmeyen bir güçtür. İşte bu şartlar altında Yaşar Büyükanıt sözünü tutmak yerine, sözünü yutmayı tercih etmiştir. Bu teslimiyetçiliği de aşan bir işbirlikçilik ölçüsüdür. Komutan savaşçı olur, aciz, pısırık, işbirlikçi olmaz, olamaz! Yaşar Büyükanıt'ın 27 Nisan'ı sahiplenmeyen tavrı aslında 27 Nisan'ın devrimci ordu gücünün baskısıyla yayınladığının bir göstergesidir. Yaşar Büyükanıt devrimci ordu gücücnün baskısını zamana yaymış ve etkisiz kılmak istemiştir. Çankaya'nın karşı devrimin eline geçmesine göz yummuştur. Bunu içine sindirebilmiştir. Bu da Büyükanıt'ın kendi söylediğinin aksine icazeti Atatürk'ten değil başka odaklardan aldığının bir göstergesidir. Yaşar Büyükanıt Mustafa Kemale ve ulusal güce dayanıp karşı devrimcileri püskürtmek yerine, onların dümenine su taşımıştır. Onların meşrulaştırılmasının aracısı olmuştur. Karşı Devrimin bütün vasıflarını bünyesinde barındıran tescilli bir kemalizm düşmanının Çankaya'ya tırmanmasına mani olmamıştır. TSK'nın prestiji hiçbir dönem bu denli sarsılmamış, Cumhuriyet tarihimizde bu denli ağır bir yara alınmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti fiili yıkım sürecinden resmi yıkım sürecine adım atmıştır. Asli görevini yerine getiremeyen, milletin ve askerlerin gözünde güvenilirliğini yitiren; korkuyla, gafletle, daleletle Türkiye Cumhuriyetini bu denli güç bir duruma sokan bir komutanın vebali büyüktür. İstifa etmesini beklediğimiz Büyükanıt, pişkinlikle bu beklentiyi de görmezden gelmiş 30 Ağustos resepsiyonunda kendi Cumhurbaşkanıyla ve Başbakanıyla samimi pozlar vermiştir. Hatta işi daha da abartmış, Cumhuriyet Devrimiyle kavgalı olanlarla Fenerbahçe muhabbeti yapmıştır. Demek ki Yaşar Büyükanıt "Fenberbahçe Cumhuriyetinin" genelkurmay başkanıymış.

İSTİFA ETMEK veya UTANÇLA YAŞAMAK veya KAHRINDAN ÖLMEK

Gelinen noktada en son Fethullahçı Zamana Gazetesinin "Büyükanıt Selam Tartışmasına Son Noktayı Koydu" manşetiyle verdiği Büyükanıt'ın kendi başkomutanı ABDullah Gül'e cephe selamı verirkenki görüntüsü tarihte Enver Paşanın 1917'deki görüntüsüyle benzeşmektedir. 1908'de vatan kahramanı iken Alman işbirlikçiliği, bencilliği ve hayalperestliği ve askerlik mesleğinin icaplarını yerine getirememiş olması 1917'de O'nu bazılarının nazarında "vatan haini" pozisyonuna düşürmüştü.

Bize göre artık resmen yıkılmakta olan; üniter yapısı, laik kimliği ve bağımsızlığı resmen yok edilmekte olan Türkiye Cumhuriyetini Yaşar Büyükanıt kurtaramaz. Kendisinin yapması gereken en doğru şey, özeleştirisini samimi olarak verip istifa etmesidir. Koltuk için, liyakat için, AKEPE'ye, ABD'ye hoş görünmek için bu manzaraları daha fazla içine sindirme utancıyla yaşaması da bir seçenektir. Fakat bu seçenek kendisi için risklidir. Çünkü tıpkı 27 Mayıs'taki işbirlikçi Genelkurmay Başkanının (Erdelhun'un) karşılaştığı gibi Yaşar Büyükanıt da bugün karşısında selam durduklarıyla aynı akıbeti paylaşabilir. Cumhuriyetin Son Kalesini karşı devrimcilere hibe eden, şeriatçıların ABD BOP eşbaşkanlarının emri altına TSK'yı sokmaya çalışan bir komutan olmanın ağır vebaliyle kahrından öledebilir. Bilmiyoruz. Bizim burda anlatmak istediğimiz şey şudur, Çankaya'yı karşı devrime teslim edenler vatan savunmasının, Cumhuriyet savunmasının başında veya bir tarafında olamazlar. Nasıl ki Enver vatanı terkedip kaçmak zorunda kaldı ve nasıl ki kurtuluş savaşı Enver ile verilmedi, şimdi de aynıdır durum. Bir tane Mustafa Kemal'in askeri çıkar, bu mücadelenin başına geçer, 27 Nisan'ın gereğini yerine getirir, Türk Silahlı Kuvvetlerinin haysiyetini ve Türkiye Cumhuriyetini kurtarır. Genç Subaylarıyla, sayısız Atatürkçü Generalleriyle ve Mustafa Kemal devrimcisi geleneğiyle TSK buna muktedirdir. Ancak bundan sonra Büyükanıt'ın siyasi olarak yapacağı her hamle şaibeli, şüpheli olacaktır ve samimi olmayacaktır. Atatürk Cephesinin Genç Subayları süratle kendi kemalist liderlerini bulup çıkaracaklardır. İşte o zaman Türk Milleti de Türk Silahlı Kuvvetleri kemalist devrim için kenetlenecektir ve karşı devrim geri püskürtülecektir, kemalist devrim iktidara gelecektir. Yaşar Büyükanıt bu Atatürkçü Uyanışın önünde ayakbağı olmamalıdır.

Yaşar Büyükanıt oturup düşünmeli ve millet yararına bir karar vermelidir. Amuda kalkmak akrobatların, padişahlara yalakalık soytarıların, ciddiyetsizlik şaklabanların, kıvırmak dansözlerin, dükkan kapatmak iflas etmiş tüccarların, şartların icabını yerine getirmek ise askerlerin işidir. Yaşar Büyükanıt derhal bir asker olduğunu hatırlamalıdır, o hatırlamazsa millet ve ordu O'na bunu elbette hatırlatacaktır..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ya cok sacma bir yazi. Ber kendimi cumhuriyetci ve ulusalci biri olarak goruyorum ancak akp secimi kazandiginda darbe olsa dahami iyi olur acaba demedim degil ama sonra bugun baktigimda iyiki benim gibi cilginlar genelkurmay baskani olmuyor diyebiliyorum..

En kotu demokrasi askeri darbeden iyidir gibi bir dusuncemde yok, gerektiginde askerin sokaga cikmasi dogrudur diyorum ancak,

Su anda RTE hukumetini bir cumhuriyet tehditi olarak gormuyorum, bu kadar amerikanci bir hukumetin bunu basarabilmesi zaten imkansiz, haaa usa bizim cumhuriyeti yikip islam devleti olmamizi istese zaten bizim genelkurmayda zor engel olur bu olaya..

Amerikanin boyle bir plani asla olamayacagina gore ve RTE ve fetooo amerika kontrolunde olduguna gore bence mesut yilmaz veya tansu hukumetlerinden bir farki yoktur bu hukumetin...

Buda cebini doldurmaya gelmistir doldurmustur, dunyada dolarin bollasmasi irak savasi, petrol, carry trade derken bu dunyadaki para bollugunu iyi kullanarak 2. kez iktirada gelmistir.. Yeni 1 tane fabrika acilmayan.. ulkemizde zaten sonunda ekonomik kriz kacinilmazdir...

Zaten geldikleri gibi gidecek olan bu yeni islamci gozuken amerikanci kuvvetin en buyuk guzel tarafi kendilerinde sonra bayragi devredecek bir nesil bir taban olusturmalari mumkun degildir... cunku merkez sag tabani ile butunlesmis ve ASIMILE olmuslardir.. Cepleride para gordugunden bu fikir onderlerinin artik kiclarini tehlikeye atacak hic bir etli sutlu ise bulasmayacaklardir..

Tehlike yokmudur elbette vardir.. Tarikatlar elbette buyuk tehlikedir ama akp asla tehlike olamaz bu yonetim kadrosu ile..

Bu yuzden genelkurmay baskani bence dogru bir tavir icindedir.. Hatta ilk cumhur secimleride yaptigi aciklama cok talihsiz ve yanlistir bana gore.. Halki ters yonde kiskirtmistir... Ayni daha onceki siyasi secimlerinde oldugu gibi..

RTE ve fetoo yu kendi haline birakiniz zaten sonunda cekip gidecekler.. Cepleri para gordu ama orasi dogru buda iyi birsey bence.. Hic degilse kaybedecek cok seyleri var artik :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...