Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

kral abdullah


Sparkcaster

Öne çıkan mesajlar

sam biraz garip yorumlamışsın abi yahu. yani sonuçta ciddi bi çalışma o, o iğrenç tekerlememsi şeyle bir tutma yani. hem düşünürsek, şehitlerin kalkacak hali yok gerçekten. yine o ruha ihtiyaç duyduğumuz için, şehitlerimizle bizi o ruhu hatırlatan bi çalışma işte. iş bankası reklamıyla bir tutmayalım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

editleyemedim mesajı zamanı dolmuş. bu var bi de. kaynak haberturk

ANITKABİR'SİZ VE BAYRAKSIZ VEDA: Türkiye'yi ziyaret eden tüm liderlerin geliş ve gidişinde ülkelerinin bayrağı Esenboğa Havalimanı'nda göndere çekilirken, Kral Abdullah'ın gelişi sırasında göndere çekilen Suudi bayrağı 10 Kasım'a denk gelen dönüş gününde bayrak direklerinde yer almadı.
Suudi Arabistan'ın, üzerinde "Kelime-i Tevhid" yazılı olduğu gerekçesiyle 10 Kasım'da bayraklarını Türk bayrağı gibi yarıya indiremeyeceklerini bildirdiği ortaya çıktı. Yapılan görüşmeler sonrasında Kral uğurlanırken, göndere Suudi bayrağı çekilmemesi kararı alındı.

neyse ki asmamışlar. şaşırdım doğrusu tmm abi kalsın sizinki dememişler
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

onurdolar said:

2-)ABD Yaşar Büyükanıt'a ne sıfatla Medal of Honor verdiyse o sıfatla verilmiştir herhalde de diyebiliriz.

ABD Yaşar Büyükanıt'a "Medal of Honor" değil, "Legion of Merit" vermiştir ki bu madalya neredeyse tümüyle yabancılara verilen bir madalyadır. Belirtme gereği duydum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

eternalus beğenmiyorum şahsen böyle atatürk'e ya da ölmüş birilerine "gelin bizi kurtarın" çağrıları yapan şiir vs'yi. neden? o insanlar zaten yaşamları boyunca yapabileceklerini yapmışlar ve hatta o uğurda ölmüşler. kendi görevlerini yerine getirmişler. bize "huzur içinde yatsınlar" demek ve kendimizi kurtarmak düşmez mi?

"atam elden gitmiş memleketi kurtardınız ama biz hazıra konduğumuz halde beceremiyoruz, hadi bir el atıverin" mantığını anlamıyorum, anlayamayacağım. bu konuda sert konuşuyorsam da o insanlara büyük saygısızlık olarak gördüğümden ötürü. eminim ölülerden medet umacak kadar aciz nesiller için kanlarını ve terlerini dökmemişlerdir, siz ne dersiniz?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@Sam, o şiirin aslında o şahısların kalkıp da bizi kurtarması için yazılmadığını sen de biliyorsun, herkes biliyor. O şiirin aslında o ruhun, o zamanki fikir rüzgarının, kahramanlıkların dönmesi, bugün varolanlarda vücut bulması dileğiyle yazılmış olduğunu lise 2 edebiyat dersi almış herkes rahatlıkla görebilir çünkü.
Ucuz demogojiler bunlar, laf çarpıtmalar.
Kimse görmek istemeyen kadar kör değildir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ölüye seslenip yardım isteniyor, "mezardan kalkın" deniyor. siz nasıl mecazi anladınız bilemiyorum da şehitlere "uyan da beni uyandır" diye seslenmek lise 2 değil ilkokul 2'de bırakılması gereken bir saygısızlık bana göre.

herkes kendine başka bir anlam çıkarabiliyor demek ki, ben halen iğreniyorum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@Sam, ciddi ciddi şiirden o anlamı çıkardıysan edebiyatın hakikaten ilkokul 2'de kalmış demektir.

Neyse, konuyu daha fazla dağıtmayalım. Sözü Milliyet'ten Melih Aşık'a verelim:

said:
Hazret Esenboğa'da uçağın merdivenlerinde karşılanıyor. Köşk'te 'Devlet Şeref Madalyası' takılıyor. Olmayacak şeyler oluyor. Kral çağırınca Abdullah ve Tayyip beyler Kral'ın oteline gidiyor. Tepede kralın fotoğrafı ve şeriat bayrağı... Önünde tahtına kurulmuş Kral.. Ve iki yanında iki koltukta bizim Abdullah ve Recep Tayyip Beyler... Kaddafi'nin çöl çadırında yaşanan skandaldan daha berbat bir manzara... Süleyman Demirel'in deyimiyle 80 yıldır görülmemiş bir tablo... Nedir bu özel protokolün esbabı mucibesi? Köşk kaynaklarına göre:
"Kral'ın yaşına saygı ve iki lider arasındaki yakın dostluk ilişkisi..."
Bir gün sonra İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres geliyor Ankara'ya. Ama Gül onu karşılamaya gitmiyor. Suudi Kralı 83 yaşında, Şimon Peres 84... Nerede yaşa saygı!
Devlet şeref madalyası kimlere takılır peki? İşte yasa:
"TC'nin bekası, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğü, toplumun huzuru birlik ve beraberliği içi yurt içinde ve yurt dışında üstün feragat, fedakârlık, başarı ve yararlılık gösteren kişilere..."
Suudi Kralı bunların hangisini yapmış? Hangi uluslararası konuda bizi desteklemiş? Kıbrıs'ta mı, sınır ötesi operasyonda mı, hangisinde?
Acaba Suudi Kralı'yla Gül ve Erdoğan'ın bilmediğimiz özel ilişkileri mi var?
Yoksa aralarında bizim bilmediğimiz bir dinsel hiyerarşi mi mevcut... (Resim öyle bir hiyerarşinin ipucunu veriyor adeta)... Muhtemelen bu fotoğraf Arap dünyasına servis yapılacak, laik Türkiye'nin şeriatçı Suudi Arabistan'ın gölgesine girdiği yolunda hava atılacak...
Gül ve Erdoğan otele Kral'ı uğurlamaya gitmişmiş! Kim inanır?
Efendim, adamın 1.5 trilyon dolarlık serveti varmış... Devlet ricali bir şeyler koparmak umuduyla protokolu biraz gevşetmiş!..
Biliyor musunuz? Bu Kral birkaç gün önce İngiltere'deydi. İngiltere'den 4 milyar sterlin karşılığında 72 adet Typhoon savaş uçağı satın almak için anlaşma imzalamıştı. Buna rağmen ülkesinde insan haklarına uymaması yüzünden dört bir koldan protesto edildi. İngiliz Dışişleri Bakanı, Kral'ı protesto için karşılamaya gitmedi. Ve Sayın Kral, Londra Belediye Başkanı'nı ziyaret için onun ayağına, Guildhall'e kadar gitti... Devlet odur... Devlet onuru parayla ölçülmez...



Bu da son birkaç günün iki faciasını yazan Hıncal Uluç'un Sabah'taki yazısı.

said:
10 Kasım'da Atatürk'ü soruşturan Cumhuriyet Valisi!..
Haberi Sabah Edirne muhabirleri 10 Kasım'da geçti.. Edirne Valisi "Soruşturma sonunda tam olarak neyin ne olduğunu anlayacağız" demişti..
Soruşturmayı açtıran Keşan Kaymakamıydı. Vali, Kaymakamın arkasında duruyordu..
Peki soruşturma neydi?..
İlçedeki bir kompozisyon yarışmasında ikinci olan yapıtta, son Osmanlı Padişahı Vahdettin'in adı verilmeden, hain olduğu ima ediliyordu. "Güneş" rumuzu ile yarışmaya katılan ve ikinci olan bu öğrenci kimdi?. Bu yazı nasıl yazılmıştı?. Bir ilkokul öğrencisine bu fikirler nasıl aşılanmıştı?..
Edirne Valisi, Keşan Kaymakamı, bizahmet, kompozisyonun yazıldığı Yekta Baydar ilkokuluna, ya da evlerine, işlerine yakın herhangi bir okula gitselerdi, kapıdan girer girmez, duvar boyu Atatürk'ün Gençliğe Hitabını göreceklerdi. Milli Eğitim Bakanlığı'nın tüm okullara asılmasını mecburi kıldığı, ezbere bilinen konuşma..
"Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler."
"Hıyanet içinde bulunan, kişisel menfaatlerini istilacıların siyasi emelleriyle birleştiren" iktidar sahibi derken kimi kast ediyordu Atatürk acaba?..
O nutuk oraya süs olsun diye mi asılmıştı?.
Keşan Kaymakamı, Edirne Valisi, bu ülkenin entellerince "Resmi tarih" diye kirletilen, küçültülen, aşağılanan Kurtuluş Savaşı'nı, Cumhuriyet'in kuruluşunu, Atatürk'ü aynen böyle okuyarak yetişen çocukların şimdi öğrendiklerini anlatmalarından rahatsızlık duyuyor ve soruşturma açtırıyorlardı.
Neden böyle yaptıkları da, bu haberi veren gazetelerin birinci sayfalarındaki bir resimde vardı.
Artık coşkuyla geçen 10 Kasım Atatürk'ü anma gününde yeniden ağlatan, gününün en acıklı resmiydi bu..
Suudi Arabistan Kralı Abdullah, kaldığı oteldeki odasını, Suudi Arabistan başkentine çevirmiş, oturduğu koltuğun arkasına kendi resmi ve ülkesinin bayrağını asmış ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanını oraya, ayağına çağırmıştı. Türkiye Cumhuriyetini, Türk Halkını ve Türk Devletini temsil eden Abdullah Gül, daha dün Türkü sırtından vuran Arabın ayağına koşa koşa gitmişti.
Televizyonlarda milleti mest eden İş Bankası reklamında Atatürk, bugün hakkında soruşturma açtırılan Cumhuriyet Çocuğuna "Gül yetiştirmek zordur" derken, hem de Cumhuriyetin ilan edildiği gün doğan Gül, herkesin gayet iyi bildiği amaçlarla, ayağına gittiği çöl bedevisinin yanına ilişip resim çektiriyordu. Hem de 10 Kasım günü, Devlet Şeref Nişanı verdiği Arap Kralının otel odasında, dizinin dibinde..
Edirne Valisinin yaptığı azdı..
Aslında "Güneş" rumuzlu minik öğrenci değil, Atatürk'ün kendisi, Anıtkabir'de yattığı yerden kaldırılıp Gençliğe Hitap'taki o zararlı sözlerinden dolayı yargılanmalıydı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ne yaman çelişki !
Para karşılığı Türk madalyası veriliyor.O madalya para karşılığı verildiği için karalanıyor,şerefi haysiyeti yok oluyor ! Dolayısıyla verilen madalyanında bir anlamı kalmıyor !

Olan suudi kralına olmuyor.Olan bu madalyanın gazilere veya vatansever insanlarada verilmiş olası...

Madalyanı böyle karalarlar işte !
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...