Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Gül'e dokunulmazlık + Üni.lerde türbana serbestlik


Prawler

Öne çıkan mesajlar

said:
Aynı serbestlik hıristiyanından,musevisine herkese tanınacaksa ve insanlara Türban dayatması ( ki en büyük sorun bu, toplumsal baskı oluşacak kapanın diye) olmayacaksa, baş örtüsüyle girmeye karşı değilim.

işte sorun da orda başlıyor.

"türban da türban" diye ağlaşan şu "özgürlükçü" adamlar, yarın öbür gün ben budist kıyafetimle (yani budist isem) veya punkçı kıyafetimle (yani punkçı isem) girdiğimde bana aynı özgürlüğe izin verecekler mi?
yok canım.
beni linç etmeye kalkan ilk onlar olur zaten.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
yalnız anlaşılamayan nokta şu:

türban siyasal islamın simgesi diyorsunuz da, ben türban takanların çok büyük bir çoğunluğunun siyasi değil dini nedenlerle onu taktığına inanıyorum.

istanbulda yaşayan ve dini nedenlerden dolayı saçının tamamını örtmek isteyen bir insan sizce türban dışında nasıl bir yol tercih edebilir? başörtüsü mü yoksa yazma mı? e bunlardan birini tercih ettiği zaman da şehirli kimliğine ayak uyduramadıkları için eleştirilmeyecekler mi? eleştirilecekler.

yani türban takanların hepsi şeriat istiyor gibi bir mantık, kusura bakmayın ama fazla yüzeysel.
evet anlaşılamayan nokta o.
insanlar geçmişi unuttuğu için, "türban siyasi simgedir" olayının ne olduğunun bile farkında değil.

büyük bir karaçarşaf salgını vardı. özellikle refah partisi dönemi ile yerini türbana bıraktı.
bazı kişiler, kızına karısına türban taktıran erkeklere para ve maddi destek vermeye başladı.
bu hükümette bile, karısı türbanlı olan kişilere daha kolay iş olanakları sunuldu. hatalar yapsa bile torpil geçildi.
hatta bir dönem o kadar cesaret almışlardı ki, yasak olmasına rağmen meclise türbanlı milletvekili sokmuşlardı (kimdi o, Merve Kavakçı mıydı? sonra kaçıp ABD'ye yerleşmişti.)
hatta şu da var, normalde karaçarşaflı kadınların kocaları şalvarlı ve çembersakallı olur.
ancak imam hatip modeli türbanlı kadınların kocaları da imam hatip modeli takkeli ve ince bıyıklı olması gerekli.
ancak dikkat ederseniz, bu erkekler okulların kurallarına uyup düzgün kıyafetler giyerken, kadınlar türban takmakta ısrarcı olmaktadır.
bunun nedeni, halen bazı kişilerin türban takan kadınlara ve onların kocasına para yardımı yapmasındandır.

"siyasi simge" denmesinin nedeni de budur. neden erkekler takkeyle veya o tip kıyafetlerle gelmiyor da, kadınlar türbanla geliyor? erkeklerin takke giymemesi gibi kadınlar da türban giymesin?

"türban dini kıyafettir" demeyin.
neden değildir? alın size çok basit iki sebep:
1- Kuran'da "saçınızın telini bile göstermeyecek türban takın" diye yazmaz, "boynunuzda ve bileklerinizde değerli takılarınızı herkese göstermeyin, saklayın". Bunun da nedeni "görgüsüzlük" olmasın diye düşünüyorum.
2- Madem türbanı "saçının teli bile gözükmesin" diye takıyorlar, üstüne neden peruk koyuyorlar? "kendi saçınızın teli bile gözükmesin, ama sentetik saç olabilir" diye bir hüküm mü var? Yok, birileri kendince dini değiştiriyor, siz de kanıyorsunuz buna.

Benim annanem her gün 5 vakit namaz kılardı. tabii işi olmadığı için kolaydı onun için. fakat asla türban takmadı. ancak beyaz bir eşarpı vardı, ne zaman kuran okuyacak olsa, saygısından onu bağlardı kafasına. tabii o da "saçının tek bir kılı gözükmeyecek şekilde" değildi, zaten eşarp da köylü usulu olduğundan, hafif şeffaftı, böyle türbanlar gibi on kat kalın kumaştan yapılmamıştı.

Şimdi diyorsunuz ki, "saçı gözükmesin diye türban takan üstüne de peruk takan kız" kuran'daki söylenen emirleri yerine getiriyor, müslüman.
ama benim annanem gibi kişiler kuran'da söylenenleri yapmıyor, satanist.

Bu mudur din anlayışınız :)

Türban'ın asıl gerçeği şudur:
Kuran'ı bir kere bile okumamış, özellikle çevresindeki "abiler"in baskısı yüzünden türbanı dini bir hüküm sanan kişilerin dolaştıra dolaştıra önümüze çıkardığı garip kukuleta.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bir de zamanında şöyle bişi yazmıştım:

[spo]aslında refahyol döneminden çok önceye dayanan bir sorundur bu. kara çarşaf ve türban sorunu o zamandan bugüne doğru geldi. kara çarşaf şu an çok geri planda kalmış olsa da, türban önemli bir hal aldı. takke, uzun sakal, şalvar veya kara çarşaf ile dolaşan kişilere o günlerde duyulan nefretin sebebi, ülkeyi geriye sürüklemek istemelerinden duyulan korkuydu. "batılılaşma" adı altında, uygar devletlerin teknoloji, uygarlık ve refah seviyesine ulaşma çabası sırasında, bazı kesimler de tam tersine, "islamiyet" adı altında geri kalmış ve baskıcı bir düzene geri gitmeye çalışıyordu. refah partisi gibi partilerin ideolojisinin bu olduğuna inanılıyordu, hatta çoğu zaman da kendisini gösteriyordu. ancak yüzeysel görünenlerin altında çok daha derin bir örgüt bulunmaktaydı. şu an türban'a "siyasal simge" denmesinin altında bu olaylar yatmakta.

ne yazık ki bizim toplum çok saf, dini inançlar konusunda çok çabuk oltaya gelebilen bir yapısı var. kuran'a inandığımızı söylüyoruz, orda allah'tan başka kimsenin geleceği göremiyeceğini, hatta büyü yapmanın yasaklanmış olduğunu okuyoruz. buna rağmen etrafımız falcılarla, cincilerle, üfürükçülerle çevrilmiş vaziyette. bunlara karşı duyulan ilgi de büyük. şeyh'ler halkı kandırıp üzerinden geçinmekte. bu olaylar "dini istismar etmek" adı altında değerlendirilmekte. hatta yakup kadri karaosmanoğlunun yaban adlı romanı bu konu hakkında bahseder, mutlaka okunması gereken çok iyi bir eserdir. halkımız, dini çıkarı için kullanan yalancıları başüstü ederken, ülkesini korumaya çalışan ve bu uğurda tek kolunu kaybetmiş bir vatandaşını, bir askerini, "yaban" diyerek hor görebilmektedir.

bunlara ek olarak, ortaokulda ve lisede selçuklu ve osmanlı tarihini su gibi ezberletilirken, asıl öğrenmemiz gereken cumhuriyet tarihi ise gözardı edilmiştir. öss'ye hazırlanan bir genç, osmanlı ile rusya arasındaki savaşları ve antlaşmaları ezbere sayabilecekken, kendi ülkesine yabancı bir hale gelmiştir. ülkesindeki başa gelmiş cumhurbaşkanlarını, yapılmış darbeleri, mevcut hadiselerden ilgisiz bir toplum ortaya çıkmıştır. atatürk sevgisi, ilkokulda gösterilerde çıkıp "atatürk şöyle süperdi, atatürk böyle süperdi" gibi konuşmalardan ibaret kalmış, mustafa kemal'i ve istiklal mücadelesini, hatta şu ana kadar cumhuriyet döneminde geçen olayların anlanması ve anlatılması hiç önemsenmemiştir.

buraya kadar olan olaylardan sonra, tayyip'in de başa geçmesiyle, "ılımlı islam" politikası başlamıştır. uzun sakal ve karaçarşaf yerini ince bıyık ve türbanlı imam hatip öğrencilerine bırakmıştır. refahyol dönemini hatta geçmiş hükümet dönemini bile unutmuş bir millete, din ve inanç hürriyeti hakkında nutuklar atılmaya başlanmıştır. din ve devlet işlerini birbirinden ayırmamız gerekirken, ılımlı islam saçmalığı ile din ve devlet hafiften birleştirilmeye başlamıştır. o kadar ılımlı ve yumuşak bir geçiştir ki, tbmm'ye bile türbanlı milletvekilinin yakın zamanda girebileceğini, kimsenin de bunu umursamayacağını düşünmeye başladım. zamanında çok fazla tepki vereceğimiz durumlar artık gündelik yaşantımıza kadar girdi.

işin ilginci, türban takan hanımlar, baskıcı bir devlet yüzünden "özgürce" türban takamadıklarından yakınıyorlar. bazen bir tinerci veya bir kapkaçcının savunması gibi "kendi hayatımı yaşamaya çalışıyorum, ama sırf yaptıklarım yüzünden toplumdan dışlandım. bunu hakedecek hiç birşey yapmadım" tarzında çok "hüzünlü" konuşmalarını duyuyoruz, okuyoruz. "bu benim inancım" veya "hava çok sıcak terliyorum" diyerek donla okula veya üniversiteye gidemiyorsam, bu davranış kılık kıyafet kuralına göre yasaksa, türbanlının da gidememesi lazım. ancak onun yerine "ben istediğim gibi yaşayamıyorum" tarzında demeçler veriyor, gazetelerde "evet bu kız haklı, açın türbanın önünü, durduramazsınız" tarzı yazılara neden oluyor.

"dinci denilen kesmin korkulacak bir yanı kaldı mı? ılımlı oldular artık sadece türbanlarını takıp üniversiteye gitmek istiyorlar. yapay gündem yaratanlara lanet olsun" diyenler var...
evet şu an için ılımlı bir görüntü yaymaya çalışılsa da, türban sorununun asıl kökeni belli. dini istismar edenlerin, hatta para karşılığı zorla türban taktıranların dönemlerinden geçtik. bunun etkisinin bir anda silinip gittiğine, gidebileceğine, hiç inanmıyorm. türban sorunu bu kadar basite indirgenmemelidir. eminim o dönemlerin etkisi günümüz şartlarında devam etmektedir.
paranoyak diyebilirsiniz. ancak "aman aman saçım gözükmesin erkekler etkilenmesin" düşüncesiyle kafasını kocaman bir kumaşla sımsıkı örten kızların, aynı zamanda göbekleri açık ve dar tşört giymeleri, böyle ilginç bir çelişki yaratmaları, kendi inançlarına bağlı olarak türban takmalarını gerçekçi kılmamaktadır. her türlü trend ve popülariteye uyum sağlamaya çalışan, vücudunu ön plana çıkartan giysiler giyen, ama aynı zamanda saçını tamamen örten birisinin "özgürlük istiyoruz, türbanla okuyabilmek istiyoruz, dinimizi yaşayabilmek istiyoruz" masalları okuması son derece yanlıştır. diğer bir garip hadiseyse, üniversiteye girerken türbanı çıkartıp peruk giyilmesi saçmalığıdır. bu bir inanç değil, düpedüz gösteriştir. saç gözükmesi yanlışsa, erkekleri "etkileyecek" bir durum yaratıyorsa, sonuçta saçlarını gizlemeye çalışırken saç göstermiş olacak. kendi kendini kandırmak ve toplumu kandırmaya çalışmak. toplum yavaş yavaş "türban siyasi simgedir" görüşünü paranoyaklık olarak görmeye başlamışsa dahi, açık saçık giyinen buna rağmen başını kapatmaktan çekinmeyen kızlar bu "paranoyak"lığın en basit kanıtıdır. bugün türban "dini özgürleştirme" olarak adlandırılken, yarın öbürgün de karaçarşaf giymenin "dini özgürleştirme" olması kaçınılmazdır.

türban sorunu hakkında en çok söylenilen laf, "bizim ninemizin örtüsü farklıdır" olgusudur. şu sıralarda o kadar klişeleşti ki, ılımlı islamcılar bunla dalga geçmeye bile başladı.
ancak doğrusu da öyledir. tülbent veya klasik başörtüsü, türbandan çok daha farklıdır. tülbent çok daha sade ve gösterişsizken, türban kalın rengarenk bir kumaştır. takılma şekilleri de farklıdır. tülbent sadece başı örten, saçın çıkmasının mahsuru olmayan bir objeyken, türban için başı boğmabaş usulunde sımsıkı sarması ve en ufak bir saç telinin bile gözükmemesi esastır. tülbent takanlar genelde başı açık dolaşmakta, ancak kuran okurken veya namaz kılarken dininin ibadeti ve allahı saygı amacıyla başını örtmektedirler. buna karşın ne giyerseniz giyin türban her daim takılmak zorundadır ve küçücük kıza bile giydirilmek zorunluluğu vardır. bu yüzden türban sorununu "başörtüsü sorunu" diye kestirip atmak doğru değildir.

ilköğretimin 8 yıla çıkartılması ise gene türban sorunu ile ilgilidir. normalde ortaokulda başlanan imam hatip olayı lise seviyesine çekilmişti.
şimdilerde lise yılları rahat geçen, öss'ye hazırlanmakta diğer okullardan daha çok zaman bulabilen, üstelik okuldaki dersler de fazla zorlamadığından bol notlarla sınıfı geçmiş, sonuçta üniversiteye çok yüksek puanla giren öğrencilerin yakarışlarını duyuyoruz. meğersem bunların üniversitede puanları kırılıyormuş, girmekte zorlanıyorlarmış. üniversiteyi kazansalar bile okul onu almıyormuş felan. e madem imam hatipe girdin okumak için, madem imam eğitimi almak istedin, neden imamlığına devam etmiyorsun? doktor olmak için imam hatip okumak zorunda değildin mi? imam hatipler bildiğin "kaliteli" imam yetiştirme okullarıdır. bunu kabul ederek girdiysen bazı şeyleri de kabul etmen gerekir. o okulu okuduktan sonra mf okumuş bir öğrenciyle kendini aynı hakka sahip nasıl görebilirsin? en basitinden aynı okulda biri sayısal diğeri sözel okumuş iki öğrenci bile, öss'de farklı değerlendirilmektedir. biri sayısal alanlarda daha avantajlıyken, diğeri de sözel alanlarda daha avantajlı konumda oluyor. bunları önemsemiyerek, lise yıllarında en zor matematik ve fen derslerini okumuş bir öğrenciyle kendini aynı seviyede görmek pişkinliktir. zaten birçoğu kolayca tıp, mühendislik gibi "kendileriyle ilgili olmayan" alanlara girebiliyor, bir de bunun üstüne zeytınyağı gibi üste çıkmak çok abes kaçıyor.

asla "hadi dışarı çıkıyoruz tüm türbanlıları asıcaz kesicez" düşüncesinde değilim. bu konuda karşı olduğum olay din inançlarının kendi çıkarları veya politika için kullanılmasıdır. halkımız ise bundan zarar görmeye devam ediyor. türban sorununu ılımlı islam politikasıyla halledemeyiz. bazı şeylerde çok fazla serbestlik sağlanırsa, sonumuz iran'a döner. "özgürlük" peşinde koşarken bir bakmışız her konuda baskıcı bir anlayışla yönetilmeye başlamışız.[/spo]

[ Mesaj 25 Ağustos 2007, Cumartesi - 21:19 tarihinde, Bone tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sayın bone, kendine göre çok güzel açıklamışsın herşeyi ancak dinler, ideolojiler ve dolayısıyla sosyolojik olgular iki kere ikinin dört ettiği alanlar olmayıp, daha ziyade yorumla, uygulamayla, deneme-yanılmayla gelişen, veya gelişemeyip yok olan unsurlardır. sana göre türban dini kıyafet değildir, bir başkasına göre öyledir, o öyle görmüş, öyle yetişmiştir. senin bildiklerine vakıf olamamasının sorumlusu da o değildir, çünkü milletin cehaletinden millet sorumlu değildir. sen kendini madem aydın, herşeye vakıf olarak görüyosun, senin işin o türbanlı kızı eğitmektir, "ay çok banalsiniz, ay çok çirkin, çok şeriatçısınız" diye dışlayarak ve eğitimden mahrum bırakarak toplumda bir aydınlanma, bir uzlaşma ve bir gelişme sağlamak mümkün değildir. çünkü gün gelir, hor gördüğün, çirkin ve uygunsuz bulduğun insanlar işte şimdi olduğu gibi başa gelir ve sen gider yine sorumluyu halkta ararsın. sorumlu, sensin.

şimdi burada tartışılan şey türbanlılar içine g-string mi giymiş, kafasına peruk mu geçirmiş, dinin gereklerini yerine getirmiş mi getirmemiş mi değildir, o herkesin kendi bileceği iş, kendi çelişkisi, kendi kandırmacasını yaşıyo herkes, bunda da sonuna dek özgür. burada tartışılması gereken devletin türbana karşı olan tutumudur. dini inancı gereği türban takan ama bu yüzden üniversteye giremeyen kızların bir mağduriyeti, öyle veya böyle oluşmuş mudur? oluşmuştur. bunu çözmek de devletin ve aydınların başlıca görevi olmalıdır. unutma ki o seninle aynı eğitimi alamadı, aynı fırsatlara sahip olmadı, ama dini inancı, ama aile baskısı, ama toplum baskısı nedeni ne olursa olsun..ha sen "adamına göre demokrasi" diyosan zaten tartışacak bişey yok.

kafanda yarattığın bir sıralamayla en radikal dinciler çarşaf, sonrası türban, daha da ılımlı ve sana göre "zararsız" olanlar da başörtüsü takmaktalar. türban takanların kuran'dan haberi yok, ama senin muhakkak var. ayrıca türban takan herkesin şeriat arzusu ve kendisine benzemeyenleri hor görme alışkanlığı bulunmakta sana göre. eminim onlarca türbanlı kızla konuşup münakaşa ettikten sonra böyle bir yargıya varmışsındır, hatta anketler, araştırmalar bile yapmış olabilirsin, sadece bilgisayar koltuğuna oturup kafadan sallamıyosundur yani. di mi?

gözden kaçırdığın birşey var ki bir erkeğin dini usüllere göre giyinmesi pek söz konusu değil. yani takım elbise veya gündelik kıyafetlerle dolaşan bir erkek de pekala "şeriatçı, gerici" takımına mensup olabilir. bu insanların da üniverstelere girmesine herhangi bir sınırlama getirilmemiş. kısacası "görüntü" kriteri sadece bayanlar için geçerli. bu da haliyle bir çifte standart doğuruyo.

sen sokakta donla dolaşabiliyo musun bu ülkede? dolaşamıyosun. ama sokakta türbanla dolaşanlara bişey demiyosun. ama ne zaman ki üniverste kampüsünün içine adım atarsa o kız, cumhuriyet ve laiklik yerle bir oluyo, yok oluyo. meğer ne hassas şeymiş, bu kadar hassas olgular üzerine devlet oturtulur mu yahu? bir avuç kız koskoca cumhuriyeti yıkabiliyo valla yazık bize..

daha eski olan yazında ise gözden kaçmaması gereken bir hatan daha var ki, evet bize osmanlı ve selçuklu öğretildi de cumhuriyet dönemi hiç öğretilmedi mi? benim en çok hatırladığım tarih kurtuluş savaşı, cumhuriyetin kurulması, ilke ve inkılaplardır. bunun okullarda fazlasıyla okutulduğuna inanıyorum, ki bu tabi ki çok gerekli. ancak eksik olan şey 1939'dan sonraki tarihin okullarda okutulmamasıdır, insanlar biraz yakın tarih bilseler bugün akp'nin neden iktidarda olduğu, Atatürkçülük ve milliyetçilik altında kimlerin ne haltlar yiyip daha hala siyasette söz sahibi olabildiği, ordunun neden siyasete asla ve kat'a karışmaması gerektiği çok net bir biçimde anlaşılacaktır. ha sen insanlara yakın tarihi, seçimleri, süreçleri anlatma, ama 18 yaşını dolduran bir gençten bilinçli bir şekilde oy kullanmasını bekle, olur mu böyle hasan?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Joker
üye [şikayet et]
§ 25 Ağustos 2007, Cumartesi - 21:54 [ özel msj ]
cumhurbaşkanına dokunulmazlığı chp'nin saldırılarına karşı getirildiğini düşünüyorum, zira chp'nin hertürlü çirkefliği yapacağını zamanında gördük... Böyle bi çirkeflik ülkeyi krıze götürmemesi için yapıldıgı kanısındayım...
Yukarda yazılanların TAMAMI hayal ürünürüdür.


Tabi bu da ABDullah Gül'ün yargılanmamasını haklı çıkarıyor değil mi?

İçim bir hoş oldu.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...