Spidee Mesaj tarihi: Temmuz 27, 2007 Mesaj tarihi: Temmuz 27, 2007 Peki, teşekkür ederim. Fikrine saygı duyarım, bu da benim fikrim sonuçta herkes katılmak zorunda değil. İyi geceler sana da.
sg-1 Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 said: Bir Anayasa Profesörü SEÇİMDEN zaferle çıktılar ve cadı kazanları hemen kaynatılmaya başlandı. AKP'nin Zafer Üskül isimli bir "anayasa hukukçusu" var. Şimdi Mersin'den seçildi. 1994'te SHP'den Bakırköy Belediye Başkan adayı, 1999'da ise Mersin'de CHP'den milletvekili adayı idi. Çizgisi tutarlı! Fevkalade ilkeli bir arkadaş! "Anayasa uzmanlığı" konusunda ise rivayet muhtelif! Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'nde Prof. olmuş. Doçentlik tezinin konusu Anayasa ile pek ilgili değil ama olsun varsın: "Kamu Yönetimi Açısından Türkiye'de Ticaret ve Sanayi Odaları." Burası Türkiye, olur böyle şeyler. Şimdi AKP milletvekili seçilen bu "anayasa hukukçusu" konuşmaya başladı. Sözleri Sabah Gazetesi'nde dün yer aldı. Haberin başlığı: "Kemalizm Anayasa'dan çıksın. Anayasa'da Atatürk ilke ve inkılaplarına (devrimlerine) gerek yok." Söylediklerini özetliyorum: "Atatürk milliyetçiliği, Atatürk ilke ve inkılapları gibi kavramların Anayasa'da yer alması gereksiz. Bunlar milletvekili yemininde de yer alıyor. Bu ifadelerin çıkarılması lazım. Bize herhangi bir ideolojiyi öngörmeyen sivil ve renksiz bir Anayasa gerekir. Bizim Anayasamız ise Kemalizm (Atatürkçülük) ideolojisinin izlerini taşıyor." Ya neyi taşıyacaktı? Seçimden önce bu ifadeleri kullanamayanlar, şimdi seçim sonrasında coştular. Dikkat ediniz, bu sözleri seçimden hemen sonra söylüyor. Muhbir vatandaşın ihbarı MUHBİR vatandaş, İstanbul'da geçtiğimiz nisan ayında düzenlenen Cumhuriyet mitingine bazı subay ve astsubayların aileleriyle birlikte sivil olarak katıldığı, katılanlara bu doğrultuda emir verildiği iddiasıyla Cumhuriyet Savcılığı'na dilekçe vermiş. Mitinge katılan TSK mensupları hakkında soruşturma açılmasını istemiş. Bu haber dün, AKP'ye destek veren Zaman, Yeni Şafak ve Bugün gazetelerinde yer aldı. Muhbir vatandaş, savcılığa verdiği dilekçeye, Cumhuriyet mitingine katılan subay ve astsubayların miting alanındaki fotoğraflarını da ekleyip bunlar hakkında soruşturma açılmasını istemiş. Gerekçesi: "Askerler siyasi içerikli toplantı ve mitinglere katılamaz." O mitingleri herhangi bir siyasi parti düzenlemedi. Subay ve astsubay, bu ülkenin insanı değil mi? Cumhuriyet rejimine sahip çıkmak için düzenlenen ve milyonların katıldığı o mitinglere -sivil olarak- katılmaları nasıl suç oluyor? Şimdi İstanbul Emniyet Müdürlüğü dosyayı inceliyormuş. Dikkat ediniz, bu haber de basına seçimden hemen sonra sızdırılıyor! Ne ilginç değil mi! Poyraz'a gözaltı YAZAR Ergün Poyraz dün Ankara'da polis tarafından gözaltına alınıp İstanbul'a sevk edildi. Ümraniye soruşturması kapsamında ifadesi alınacakmış! Burada kitaplarından sık sık söz ettiğim Ergün Poyraz kimdir? AKP'yi anlatan Patlak Ampul, Erdoğan ailesini anlatan Musa'nın Çocukları Tayyip ve Emine, Abdullah Gül'ü anlatan Musa'nın Gül'ü ve Bülent Arınç'ı anlatan Musa'nın Mücahiti isimli kitapların yazarıdır. Erdoğan kendisiyle ilgili kitabın toplatılması için mahkemeye başvurdu, ancak mahkeme bu istemi reddetti. Ergün Poyraz yoğun tehditler alıyor ve bu nedenle jandarma tarafından korunuyordu. * * * Çiçeği burnunda bir AKP milletvekili çıkıp "Atatürkçülük Anayasa'dan çıkarılsın" diyor, muhbir vatandaş Cumhuriyet mitingine katılan subay ve astsubayların fotoğraflarını çekip savcılığa başvuruyor ve haklarında dava açılmasını istiyor, iktidarda olanların hiç hoşlanmadığı kitaplar yazan Ergün Poyraz birdenbire polis tarafından gözaltına alınıp İstanbul'da Terörle Mücadele Şubesi'ne sevk ediliyor! Size üç adet somut örnek verdim. Bunlar rastlantı mı? Elbette değil! Çölaşan'ın bugünkü yazısı. [ Mesaj 28 Temmuz 2007, Cumartesi - 12:50 tarihinde, sg-1 tarafından güncellenmiştir ]
Apache Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 Konuyu açan Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 cok guzel yazmıs colasan.
Apache Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 Konuyu açan Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 biri sam e sevisen cizgi linkleri yollasın,canı sıkılıyor.
Apache Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 Konuyu açan Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 Zafer Üskül kendini belli etmis karsı devrimin adamıdır,apacık belli oldu. daha cumhurbaskanı gecmeden boyle saldırılar basladı rejime,durun bir de secilsin neler gorecegız hehe.
Breedan Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 [spo] said: Mansur Forutan 28.07.2007 akşam Değişime alışma vaktidir Kendi gündemimi oluşturmakta zorluk çekiyorum. Bugün almayı planladığım ekmek pişirme makinesini ve bunun hayatıma getireceği değişiklikleri sizle paylaşmak istiyordum. Belki, hafta içi gittiğim Air konserinde, minderlerde uyuyakaldığımı ve görevliler tarafından dürtülmek suretiyle uyandırıldığımı falan da yazabilirdim. Ancak siyaset bir kara delik gibi her şeyi yutuyor bu aralar. Tabii ki bendenizin gündemini de... Yazılmadık söylenmedik ne kaldı bilemiyorum... AKP’nin aldığı oyun çok büyük olduğu söyleniyor. Çok partili demokrasi tarihinin en iyi üçüncü skoru olduğu ilan edildi falan. Bence bu yüzde 46 küsurluk oran elde edilmiş en yüksek seçim zaferidir. Unutulan, fark edilmeyen bir koşulun da, AKP’nin bu seçimde beş partiyle mücadele ettiğidir. Altı, agresif, örgütlü, paralı ve ne pahasına olursa olsun AKP’yi durdurmaya adeta ant içmiş partiden söz ediyoruz. Yani bu kadar etkin partinin arasından bu oy oranını çıkartmak az buz iş değildir. Yani, “iki kişiden biri AKP’ye oy verdi” apoleti, skoru yeterince anlatmıyor, değerini tam veremiyor. Peki bu ben ve benim gibi yaşayanlar için ne anlama geliyor. Tanımda ben ve benim gibilere urbanbohem deniyor. Tarzı olan şehirli avare, paradan çok yaşam şekline saran, pek hırsı olmayan, dünyalı ve liberal görüşlüler diye kabaca tanımlayabiliriz. Toplasan sayısı üç beşi geçmez. Ama benim tanıdığım o üç beşin hepsi AKP’ye oy verdi. Hiçbiri, ben de dahil, yaşam tarzımızın tehlikeye girebileceğini düşünmedik. Evet, yaşam alanımızın gün geçtikçe daralmaya başladığını, gitgide köşeye sıkıştığımızı ama bu durumu da kabullenmemiz gerektiği konusunda hem fikirdik. Bize gösterilmeyen gerçek resmi görmeye başlamıştık. Yıllarca herkesin bizim gibi yaşadığına falan inandırıldık... Meğer öyle değilmiş. Taşradan kuzenlerimiz gelince, barlar kapandı, yerine türkü barlar açıldı. Yani kendi kültürlerini ve yaşam biçimlerini getirdiler. DobloTürk diyorum ben onlara... Öteki yüzümüzle barışma, kabullenme ve paylaşma vakti geldi galiba. Artık 60 milyonu köylerde tutma devri bitti. Ve artık bunu kabullenmemiz gerek. Ve kabullenildiği için bu oy oranı çıktı zaten. Romantik Cumhuriyetçiler de bu duruma alışsa iyi olur. Çünkü yüz yıl önce yapmamız gereken toplumsal değişimi ancak şimdi yapıyoruz. Kendi gerçeğimizle ancak şimdi yüzleşiyoruz, kendimizi yeni yeni tanımaya başlıyoruz! Alışmakta zorlananlar için Wolfgang Becker’in Elveda Lenin adlı filmini öneriyorum. Hazmı kolaylaştır... Önümüzdeki yıllar herkes için daha iyi olacak. Çünkü bundan sonra gerçek kimliğimizle yaşamaya başlayacağız. Bu aslında olmadığın biri gibi yaşamaktan çok daha iyi değil mi?[/spo]
Apache Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 Konuyu açan Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 köyden kente göc icin vize uygulamasını hala savunuyorum. köylü gibi uyusuk,kultursuz toplulukların sehır hayatını bozdugu gozle gorulebilen bir gercek. herkes goc edememeli. yıllar önce köy enstitülerini,halk evlerini kapat sen,sonra alışmalıyız buna de. buna alışma değil,sosyal tehcir denir. [ Mesaj 28 Temmuz 2007, Cumartesi - 13:06 tarihinde, Apache tarafından güncellenmiştir ]
Slat Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 Ahah mansur gibi bir dallamayı referans olarak göstereni de ilk defa görüyorum LOL! Emin abimiz çok güzel yazmış gene kimseden çekinmeden.. İşte gördüğünüz gibi tüm halkı AKPci gibi gösterme girişimleri başladı.. Hadi hayırlısı.. Yapılan sadaka demokrasisini savunan arkadaşlara soruyorum.. Temmuzun sıcağında kömür dağıtmak ne demektir?
Prawler Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 Adam istediğini konuşur, size ne? Demokrasi işte... Böyle saça böyle tarak. Anladın sen onu, anladın...
dasaaa Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 çok önemsiz bi noktaya barnak basıp milleti bağırttırmak isteyenlerin ettiği kelam.. "otur bok yeme" demek gelse dahi içimden hoş olmayacak.. demiyorum zati bende. ancak ve ancak, herşeyin tartışabilir olduğunun da altını çizmem gerek. tamam bi tanem, tamam güzelim kaldıralım da neden kaldıralım? he canım anlat bi tanem.. bak ben kaldırdım bile.. hissetin di mi? kaçma! kaçma.. altını çiziceydim daha! _________ fırtınalı bi deniz gibin dalganıp duran ülkemde gereksiz bi çalkantı daha.. [ Mesaj 28 Temmuz 2007, Cumartesi - 13:32 tarihinde, dasaaa tarafından güncellenmiştir ]
Sam Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 said: biri sam e sevisen cizgi linkleri yollasın,canı sıkılıyor. o değil de nazi pornosu sende vardır, bir zahmet..
Apache Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 Konuyu açan Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 yeni sistemde "sam i hayatından cıkar" butonu istiyorum. artık tartısmaların geldigi boyut sen nazi,ben pornocu. bırak sam,sıkayet butonuna basmak ıcın foruma girer oldun.
arcane Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 Aslında orada sana hem nazi hem de pornocu demiş.
sg-1 Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 Mesaj tarihi: Temmuz 28, 2007 Mansur'un yazısı buram buram "Dünya umurumda değil, Fransa'ya gider, iki yalaka yazı gönderirim Türkiye'ye, bana kimse dokunmaz" yazısı olmuş. "5 partiye karşı kazanılmış zafer"miş, 5 tane yerine 1 tane adam gibi parti olsa böyle olur muydu acaba? "Gerçek kimliğimiz"miş. O gerçek kimlik dediği zihniyet 100 yıl önce padişah tebaası, sultanın kulu zihniyetidir. Mustafa Kemal işte bu zihniyeti yıkıp bireyin birey olduğunu anlaması için uğraş verdi. Ha sonra ne oldu, DP zihniyeti gelip yapılanların hepsini bir çırpıda yıkıverdi, ki hala o enkaz kaldırılamadı. said: Bu aslında olmadığın biri gibi yaşamaktan çok daha iyi değil mi? Aslında olmamız gerektiği gibi yaşamaya çalışmamız gerekmez mi? Doğu/taşra/İslamiyet'in birilerin elinde oyuncak olmuş, köhneleşmiş şeklini yaşayarak mı çağdaş uygarlıklar düzeyine çıkacağız? Japonya olsak, öyle çalışkan olsak neyse. Kimsenin yaşayış şeklini değiştirmesinden bahsetmiyorum, bahsettiğim şey yavaş yavaş eğitimle olacak şeydir, nesilden nesile yerleştirilecek bir bilinçtir. Şimdi kalkmış Mansur bey diyor ki, "aslımız bu, böyle yaşayalım". Peki Mansur bey, öyle yaşayalım! Köy enstitüleri hala olsaydı bugün bunları konuşuyor olmazdık.
sg-1 Mesaj tarihi: Temmuz 29, 2007 Mesaj tarihi: Temmuz 29, 2007 Ahmet Türk'ün Milliyet'teki röportajından... http://www.milliyet.com.tr/2007/07/29/son/sonsiy05.asp said: ''SİVİL ANAYASAYA DESTEK VERECEĞİZ'' Türk, AK Parti'li Zafer Üskül'ün, ''sivil Anayasa yapılması, Atatürk ilke ve inkılaplarının Anayasadan çıkarılması'' önerisiyle ilgili ne düşündüklerinin sorulması üzerine, her dönemde sivil anayasayı savunduklarını; bugün de sivil Anayasa konusunda yapılacak çalışmalara destek vereceklerini söyledi. Darbelerin izlerini silmek için Parlamentonun bir sorumluluğu olduğunu ifade eden Türk, ''Biz, bir sivil Anayasanın oluşturulması konusunda destek vermiş olacağız'' dedi. Türk, ''Atatürk ilke ve inkılapları, Anayasadan çıkarılmalı mı?'' sorusunu yanıtlarken de ''Bir ideoloji, Anayasa olmaktan çıkmalıdır. Sonuçta demokratik, çağdaş bir Anayasayı hedefliyoruz. Şimdi Atatürk ilke ve inkılaplarını herkes kendisine göre yorumluyor. Biz aslında çağdaş bir mantıkla, anlayışla yorumlanmasını istiyoruz. İdeolojik tartışmalar yerine, sivil, çağımızın ihtiyaçlarına yanıt veren bir Anayasanın olması gerekir'' diye konuştu.
Genel Yönetici GERGE Mesaj tarihi: Temmuz 30, 2007 Genel Yönetici Mesaj tarihi: Temmuz 30, 2007 Aslında ideal bir demokraside anayasanın tüm ideolojilerden bağımsız olması lazım, ama hepimiz biliyoruz ki ideal demokrasi diye bir şey yok.
riglous Mesaj tarihi: Temmuz 30, 2007 Mesaj tarihi: Temmuz 30, 2007 said: Constitution is a system, often codified as a written document, that establishes the rules and principles that govern an organization or political entity. In the case of countries, this term refers specifically to a national constitution defining the fundamental political principles, and establishing the structure, procedures, powers and duties, of a government. Simdi asil soru, zaten ilkelerden kurulu olmasi gereken anayasada, onu olusturan ilkeler mi batiyo, yoksa ilkelerin Ataturk'un olmasi mi batiyo... Hani demistim ya esas goze batmasi gereken seyleri kimse umursamiyo da gidip ekonomi diye agliyo; hah iste bu herkesin ayaklanmasi gereken konulardan biri. Milletvekili dedigin once bi lafini hazmedecek, sonra tartacak ondan sonra dile gelecek.
Dragonutopia Mesaj tarihi: Temmuz 30, 2007 Mesaj tarihi: Temmuz 30, 2007 Ne zamanki yüksek mercilerden Atatürk kavramı cıkartılır..iste o zaman Kemalistler toplanır..bencede cıkartılsın ama yeni bir ülkenin dogması icin...
Esh Mesaj tarihi: Temmuz 30, 2007 Mesaj tarihi: Temmuz 30, 2007 Günümüzde her devletin ideolojisi olmak zorundadir.. Ulus-devletler ideolojiler üzerine kurulmu$lardir.. Ulus olamayan devletlerde ise idelojik yakla$imlar her zaman tarti$malara yol açmi$tir..
Szasstam Mesaj tarihi: Temmuz 31, 2007 Mesaj tarihi: Temmuz 31, 2007 Köşk yetkisine tırpan: Cumhurbaşkanının yetkileri azaltılacak. Cumhurbaşkanının bürokrat atamalarındaki yetkisi kaldırılacak ve Köşk'e sadece vali ve büyükelçi atamasına ilişkin kararnamaler gönderilecek. Cumhurbaşkanının yüksek yargı organlarına üye atamasına yönelik yetkisi de sınırlandırılacak. Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemlere karşı yargı yolunun açılması da gündeme gelebilecek. Başkanlık sistemine doğru gidişe işarettir :/ Beğenmedim yetkiler tek kişi elinde toplanmamalıdır. YAŞ'a yargı denetimi: AKP iktidarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri arasında polemiğe neden olan ve Başbakan Erdoğan'ın şerh düşmesine yol açan YAŞ kararları yargı denetimine açılacak. Böylece ordudan ihraç edilen askerler dava açabilecek. YAŞ kararlarına ne mahkemesi askeri mahkemeye mi gidecek ? Napıyosunuz siz ordu ile çatışmayı doruk noktasına mı çıkarmak istiyorsunuz ? Sivil bir mahkeme askeri bir kararı nasıl yargılar ? Aklınız yerinde mi ? HSYK'da bakan olmayacak: Adalet bakanının Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyeliğinden çıkarılması öngörülüyor. Yine tartışmalı konular arasında yer alan Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu kararları da yargı denetimine açılacak. Olumlu , yargıdan siyaseti uzaklaştırmanın her adımı olumludur. YÖK kalkıyor: Yüksek Öğrenim Kurumu kaldırılacak. Üniversite rektörlerinin yer aldığı Üniversitelerarası Kurul güçlendirilerek yetkileri artırılacak. Rektörlerin atanmasında cumhurbaşkanı devre dışı kalacak, rektörlerin üniversitelerde yapılacak seçimle göreve gelmesi düzenlenecek. Üniversitelerde dini kadrolaşmaya yönelik çaba olarak görmekteyim. Doğru kullanılırsa ise güzel bir değişiklik. YÖK AKp gelene kadar problem bir kurumda AKP sayesinde sevilen kurum oldu. Hak ve özgürlüklere AB standardı: Temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan düzenlemeler geliyor. Düşünce ve ifade hakkı ile inanç özgürlüğü alanı genişletiliyor. Bu haklara Avrupa Birliği standardı getirilecek; bu haklar ancak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında bir sınırlandırmaya tâbi tutulacak. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin ilke ve standartları anayasada da ifadesini bulacak. Anayasada bulunsun bulunmasın önemlimi ? uygulanmadıkdan sonra :/ Ayrıca bu maddeye dayanıp türban diyecekler bakın söylemedi demeyin :=) Anayasa Mahkemesi'ne dokunulacak: Anayasa Mahkemesi'nin yapısı tartışılıyor. Mahkemenin üye sayısının artırılması ve üyelerin bir kısmının Meclis tarafından seçilmesi planlanıyor. Cumhurbaşkanının üye atama yetkisi kaldırılabilir. Siyasallaşmasın yargı diyoruz meclis atasın diyolar :/ Millet gider Mersine biz gideriz tersine. MGK anayasa dışına: MGK'nın anayasal bir organ olmaktan çıkarılması da planlanıyor. Buna göre, anayasada tarif edilen bir kurum olmaktan çıkacak, yasalarla düzenlenen bir kuruluş haline dönecek. Uygundur MGK nın anayasada olması şart değildir. yasada tanımlanmış olarakda olabilir sen gidip kuruluş amacınını yerine getiremiyecek hale sokmazsan yasa ile Zorunlu din dersi kalkıyor mu?: Taslak çalışmalarında, özellikle Alevi kökenli vatandaşların eleştirisine neden olan, 1982 Anayasası'yla düzenlenen zorunlu din dersinin yeni anayasada yer almaması da tartışıldı. Anayasa'daki "Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve orta öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır" hükmünün anti demokratik bir öz taşıdığı ve sivil bir anayasada yer almaması gerektiği görüşü ağırlık kazandı. Yemezler AKPde bunu yapıcak yürek yok :)
gellidus Mesaj tarihi: Temmuz 31, 2007 Mesaj tarihi: Temmuz 31, 2007 Su yukardaki maddelere yorumlar guzel olmus. Ben birtane olumlu hareket gormuyorum orda ama Sam in yorumlarida hosuma gidecek gibi duruyor.. birde ondan yorum bekliyorum ben
sir Mesaj tarihi: Temmuz 31, 2007 Mesaj tarihi: Temmuz 31, 2007 herkes "eyvah cumhurbaşkanı akp'li olcak" diye kendini yerken yeni anayasada yetkilerinin kısıtlanması bence toplumu yatıştırabilecek bişey, güzel bir adım. zorunlu din dersi kalkarsa o da şahane olur, laiklik için daha önceki iktidarların atmadığı bir adım atılmış olur. üniverstelerin özerk hale getirilmesi açısından YÖK'ün kaldırılması olumlu bir harekettir, rektörleri de cumhurbaşkanı atamayacaksa bu da üniversteleri özgürleştirir. anayasa mahkemesinin üyelerini meclis seçmemeli bence, ama bakalım getirilen düzenleme nasıl olacak. 82 anayasasından çok daha demokratik bir anayasa olacak gibi görünüyor.
Szasstam Mesaj tarihi: Temmuz 31, 2007 Mesaj tarihi: Temmuz 31, 2007 @Sir : 1) o gücü cumhurbaşkanından alıp kime veriyor ? Sağ cepten al Sol cebe koy durumu şu aşamada beni şahsi olarak tek kişinin güçlenmesi rahatsız ediyor. Güçler ayrılığı demokrasi cumhuriyet açısından.
Öne çıkan mesajlar