Fly Mesaj tarihi: Mayıs 23, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 23, 2007 arattım benzer konular var ben x gitar çalıyorum y ye geçsem olur mu diye de tatmin olamadım oradaki cevaplardan. şu anda flamenko gitar dersi alıyorum ve almaya da devam edeceğim , ama başından beri bir elektrogitar hevesim vardı . hazır yaz geliyor, lise de bitti boş vaktimde ne yaptığıma karışan olmayacak diye elektrogitara da yönelsem diyorum. sormak istediklerim : - ayrıca kurs almalı mıyım yoksa metoddur, eğitim cd'sidir falan idare eder mi ? - öss sonuçlarına bağlı olarak yeni bilgisayar aldırma imkanım var. uzun süredir gitar çalan bir arkadaşım amfi almazsan zevki çıkmaz dedi ama aileme de masraf çıkartmak istemiyorum. bilgisayara bağlayıp programlar eşliğinde efekttir kayıttır bu tür işlemler yapabilir miyim ? dipnot : laptop alacağım ama çift çekirdekli, bol ramli falan. anakartı yanar diye korkuyorum asıl. - ucuzundan başlangıç gitarı :) - teknik terimler için kaynak. wikipedia da var gibi gözüküyor da yine de sorayım dedim. teşekkürler şimdiden. [ Mesaj 23 Mayıs 2007, Çarşamba - 23:24 tarihinde, Fly tarafından güncellenmiştir ] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Genel Yönetici GERGE Mesaj tarihi: Mayıs 23, 2007 Genel Yönetici Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 23, 2007 1 - Elektro tekniği farklıdır, ders alman iyi olur. 2 - Kaliteli ses kartı olmadan(Creative değil - müzik için yapılmış bir şey) gitarı bilgisayarla birlikte kullanamazsın. 15lik bir amfi ses kartından daha ucuzdur. Tavsiyem Laney LX12'dir 3 - Başlangıç gitarı olayına karşıyım ben. Kaliteli gitar ile başla ama illa da ucuz olsun diyorsan Cort'un X serisinden ya da Epiphone Goth'lardan alabileceğin en üst modeli al. Eğer ben iyi gitar alacağım diyorsan ESP ltd'lerin 400 üstü modellerine, Ibanez JEM'lere bak 4 - Troy Stetina'nın kitaplarını bul. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Werewolf Mesaj tarihi: Mayıs 23, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 23, 2007 Başlangıç gitarı için ikinci el piyasasına bak. Düzgün bir gitarı ucuza bulabilirsin. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Griswold Mesaj tarihi: Mayıs 23, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 23, 2007 Ben de aynı şeyi yaptım, elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışayım. Ki benden daha iyi yardım edecekler de var orası ayrı. - ayrıca kurs almalı mıyım yoksa metoddur, eğitim cd'sidir falan idare eder mi ? Çok hevesliysen ve çok çalışırsan idare eder, hiç biri olmadan hayvan gibi gitar çalanlar da yok değil. Ama kişiden kişiye değişiyor sanırım. - öss sonuçlarına bağlı olarak yeni bilgisayar aldırma imkanım var. uzun süredir gitar çalan bir arkadaşım amfi almazsan zevki çıkmaz dedi ama aileme de masraf çıkartmak istemiyorum. bilgisayara bağlayıp programlar eşliğinde efekttir kayıttır bu tür işlemler yapabilir miyim ? Yaparsın yapmasına da, tatmin etmeyecek söyleyeyim. Ben pedalı pc'ye bağlayarak randıman elde edebildim anca, kayıt kuyuta da imkan veriyor hem. Ama ses kartına da bakıyor tabi. dipnot : laptop alacağım ama çift çekirdekli, bol ramli falan. anakartı yanar diye korkuyorum asıl. Haa laptopta iş değişebilir, laptopa bağlamayı açık söyleyeyim bir taraflarım yemedi =) çok ısınan bir alet olursa kızartabilirsin hakikaten =) - ucuzundan başlangıç gitarı :) Kimisi iyi bir gitarla başla der, kimisi fark etmez der (150 liraya 1000 sene önce aldığı Blazer marka gitarla jason Becker çalışan arkadaşım da yok değil, isteyince oluyor yani) Ben arkadaştan elden düşme bir Cort x11 almıştım mesela, benim için evladiyelik gibi bir şey kendisi. Ama tam olarak marka model önerisinde benden daha iyi öneriler getirecek çok adam var burda. - teknik terimler için kaynak. wikipedia da var gibi gözüküyor da yine de sorayım dedim. Torrentlerden bile bulabilirsin, kaynak var internette kısacası. edit: Torrentlerden tam olarak GERGE'nin dediği gibi Troy Stetina'nın tüm eğitim bilmemnelerini bulmuştum ben mesela, toptan çekmiştim etmiştim. Adamın adı aklıma gelmemişti iyi oldu ehah. [ Mesaj 23 Mayıs 2007, Çarşamba - 23:36 tarihinde, Griswold tarafından güncellenmiştir ] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sensible Mesaj tarihi: Mayıs 23, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 23, 2007 Ders almanı tavsiye ederim. Ders almadan da öğrenirsin elbet fakat boşuna zaman kaybı olur. Ders ile öğreneceğinin 3 katı yavaş öğrenirsin. Ayrıca birşeyleri yanlış öğrenirsen düzeltmen çok zor olur. Başlangıç gitarı için www.mydukkan.com adresine bütçene göre bakmanı öneririm. Ve Cort markası başlangıç için iyi bir gitar. Ibanez'in yan firması. Cortların klavyeleri çok iyidir. Model olarak mesela x-6fg olabilir. x-6fg dedim,x-6 alma. x-6fg x-6'dan sonra çıkan model. x-6larda floyd rose'dan dolayı bir problem varmış diye duydum. Teknik terimler de pek birşey yok. Birçoğu klasik/akustik gitarda da var. Hammer: Mesela 2.tel 4.perdeyi tınlatıyor,ardından tını bitmeden bir diğer parmağınla 2.tel 5. perdeye basıyorsun. Bu hammer oluyor (h) Pull off: Hammer'ın tersini yapınca bu pull off oluyor. (p) Slide: Adı üstünde,kaydırmak. Mesela 2. tel 3.perdeyi tınlattın ve parmağını 7. perdeye kaydırdın. Bu slide oluyor. (s) Alternate picking: Elektro gitar çalmak için öğrenmen gereken en önemli pena tekniği. Mantığı penayı bir alttan bir üstten vurmak. Zamanla alışacaksın. Pinch harmonics: Bu gitara çığlık attırmak gibi bişey. Penayı biraz içeriye çekip biraz sertçe tele vuruyorsun baş parmağın sürtüyor hafif falan valla ben de nasıl yapıyorum bilmiyorum bunu deneyerek keşfetmen lazım. Tapping: Bunu yapanları görmüşsündür,klavyeden çalmak. Solo atarken Pena tuttuğu elini de klavyeye götürüp hızlı hammerlarla dülülülülülü (ehe) yapıyorsun. Aklıma gelmedi başka şimdi gelirse yazarım ;) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
deadwoll Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Ders al, amfi al, iyi gitar al. Gitar almadan önce uzun uzun araştır ne nedir diye, ondan sonra gözünü kapat al sana en makul gelenini yoksa ona buna sormaya o bu şu forumdan akıl danışmaya kalkarsan ömür boyu gitar alamazsın. Bilgisayarı amfi olarak kullanmak iyi bir düşünce gibi geliyor ama GERGE'nin de dediği gibi eğer ses kartın böyle şeyler için özel değilse hiç randıman alamazsın. Kaldı ki sen laptop kullanacağım diyorsun, hiç şansın yok :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Genel Yönetici GERGE Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Genel Yönetici Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Cort Ibanez'in yan markası değil. Sadece Ibanez ile Ibanez'in bazı alt model gitarlarını üretmek için anlaşmaları var. Cort kendine ait ve son yılların(son 4-5 yılda özellikle) yükselen firması durumunda. Çok iyi gitarlar üretiyor. O Cort X-TH nedir mesela. ESP Viper'dan aşağı kalır yanı yok. Cort EMG'ler Seymour Duncan'lar kullanarak ESP'nin yolundan gidiyor şu anda. Notebook ile stüdyo olur, ama harici ses kartına, dual core'a ve en az 2GB Ram'e iktiyacın var. Ben evdeki stüdyomda notebook kullanıyorum. Ama kesinlikle dual core olması lazım. İnatla iyi bir gitarla başlaman lazım diyorum ama. En azından almadan önce gitarı amfiye bağlamadan bir çal. Manyetikler gitardaki titreşimleri algılayıp ses sinyalleri olarak iletirler, gitarın akustik bir alet olarak da iyi ses vermesi gerekiyor. Squier'ler mesela tellerine vurduktan sonra hiçbir derinliği olmayan 2 saniyelik bir tınıyla susar. Benim ESP'm akustikten - çıkardığı sesin şiddeti hariç - farksızdır. Yani hafif vuruşlarla çalınmış bir akustik gitar sesi vermesi lazım elektronun iyi sayılabilmesi için. Çıkardığı sesin şiddeti arttıkça gitar kalitesi (ve fiyatı) artar. Aşağıya her (çoğu ucuz) fiyattan sevdiğim gitarların linklerini koydum. ESP Eclipse II (buna bakıp hayal kurulabilir) Cort X-TH (fiyat/performans olarak piyasanın en iyi gitarı ESP pahalı diyorsan bunu alman çok iyi olur) ESP LTD Deluxe EC-1000 Epiphone Goth G400 Dean ML XM ESP LTD MH-50 ESP LTD EC-400 (ben bunu kullanıyorum) Washburn N2 Cort X-6 Dean ML Noir XT Cort M200 (ucuz) Cort Z22 (ucuz) NOT : Eğer 500YTL'nin altında bir gitar alcaksan sakın ola Cort olmayan bir tane alma. Yukarıdaki iki ucuz gitar ileride manyetiklerini Seymour Duncan ile değiştirirsen epey idare eder seni. ________ Eklemeyi unutmuşum, gitarım ses kontrolunü de dene. Bazılarında (1'den 10'a kadar olurlar) ses 1-7 arası neredeyse hiç değişmezken 7-10 arası aniden zıplıyor, böylece ses kontrolü kontrol edilemez oluyor. 1-3 arası değişimin 7-10 arası değişimle aynı olması lazım. Amfiden çıkardığı sesi simdilik önemseme, o ses manyetikler ve amfinin birleşiminden çıkar. Yukarıda dediğim gibi en iyi akustik sesi veren ve tipi hoşuna giden(bu da önemli, tipini sevmediğin bir gitarı mutlu mesut çalamazsın, mesela ben asla stratları çalamıyorum Cort X-TH'ı almamam da ondan - les paul modelinin çıkmasını bekliyorum hala) bir gitar al. Sonra - çalmayı öğrenip, nasıl bir ses istediğine karar verdiğinde - gitarının manyetiklerini değiştirip tarzına uygun bir amfi alarak istediğin tonu elde edersin; ama gitarın iyi titreyemiyorsa istersen üzerine EMG tak (bunlar aktif manyetik olduğu için gitarın ağacından biraz daha bağımsızdır - ne olduğunu aşağıya yazarım) aldığın ses hiç bir şeye benzemez. Sapını da kontrol et, mümkün olduğunca düzgün olsun. Manyetik: Single Coil Stratocaster, Telecaster gibi gitarlarda bulunan manyetik çeşidi. Adı üstünde tek bobinden oluşur, bu yüzden çıkış voltajı daha düşüktür o nedenle bir humbucker'a göre daha geç overdrive'a geçer. Gene sadece tek bobini olduğu için 50 hz şebeke gürültüsüne açıktır. Amma velakin kendilerine özgü, tek bobinin iki bobine göre daha düşük empedans'a sahip olması nedeniyle daha canlı tizlere sahip parlak bir tonları vardır. Humbucker Normal gitar manyetiklerinden iki taneyi yanyana koyup bandajla sarıyon böylece sana daha amplified ve daha az cızırtı veren bir manyetik çıkıyor. Single coil gitar manyetiklerine yüksek gain verildiginde oluşan ve hum denilen dip gürültüsünü 2 adet single manyetiği birbirine bağlayarak ortadan kaldıran manyetik türü. Verdiği ses single manyetiklere göre daha tok ve drive'i yüksek olur. Bence adam gibi overdrive çalacaksanız gitarınızda bulunması gereken şey. Humbucker, ters fazlı ve mıknatısları ters kutuplu olacak şekilde bağlandığı için birbirinin gürültüsünü filtreleyen iki single coil'in oluşturduğu, normal bir pickup'a kıyasla daha yüksek çıkış gücüne ve daha iyi baslara sahip, ama tiz sesleri netliğinden kaybeden pickuplar. Elektro gitarların çoğunda single coil'den hala vazgeçilmemesinin sebebi, humbuckerların bu dezavantajıdır. Aktif/Pasif Manyetik 1) Pasif: Manyetigin ürettigi sinyal saf olarak amfiye gider. Manyetik alan daha güçlüdür. Teller daha fazla çekime maruz kaır. Her manyetiğin kendi karakteri vardır ve bu oldukca belirgindir. Artıları daha sıcak, gercek karakter dolu ses vermeleridir. Negatif yönleri ise yüksek ses gücü icin yüksek manyetik alan olusturmak zorunda olmaları. Bu da tellerin serbest titreşimini sınırlar. 2) Aktif: Burda manyetik alan küçüktür.Bu manyetik alanda oluşan sinyali güçlendirmek icin bir pre-amp kullanılır. Sinyal genellikle 9 voltluk bir pille güclendirilir. 18 volt ile çalışması da mümkündür. Avantajlari; uzun kabloda sinyal eksikliği oluşmaz. Ses güçlüdür. Harmonikler belirgindir. Ama sesin canlılıgı sınırlıdır. Pil değiştirmek her gitarda kolay değildir. Konserin ortasinda ya da kayitta pil problemleri oluşabilir vs. Ben de aktif EMG 60/81 set kullanıyorum bu arada; herkeze tavsiye ederim. [ Mesaj 24 Mayıs 2007, Perşembe - 09:03 tarihinde, GERGE tarafından güncellenmiştir ] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Genel Yönetici GERGE Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Genel Yönetici Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Aşağıda yazanları da iyice okursan gidip iyi bir gitar alabilirsin sanırım. Ağaç: Türler: :: Ebony :: Abanozun, yaklaşık 435 türü vardır ama bunlardan 20 kadarı piyasada kullanılmaktadır. Sert dokulu bir ağaç olduğundan, fingerboard için tercih edilir. Yıpranmalara karşı dayanıklıdır, yoğun paralel damarlardan oluşur. Aynı zamanda siyah rengi nedeniyle neck ağacıyla iyi bir kontras oluşturur ve fretleri iyi yakalar. Diğer sert dokulu ağaçlar gibi, mevsim değişikliklerinde, havadaki neme bağlı olarak dokuları sıkşır. Bu Sıkışma diğer ağaçlara göre daha yavaş olur. Abanoz kuruduktan sonra sabit kalır, çünkü abanoz enine bir ağaçtır. :: Indian Rosewood :: Elektrik ve akustik gitarda cok kullanılan bir ağaçtır. Abanoz ve bazı sert dokulu rosewood'lar kadar dayanıklı değildir ama büyük oranda sabit kaldığı için önemlidir. Neck üzerindeyken, abanozdan daha hafif ama aynı boylamsal güce eşittir. :: Maple - European Big Leaf :: Maple, yaylı enstrumanlar ailesi için geleneksel bir ağaçtır. Oyma tekniğiyle veya dilimler halinde çalışılabilinir. Figürlerine göre fiyatlandırılmıştır.Curly figürü, çeyrek kesitlerde daha çok göze çarpar; bununla birlikte, birdseye ve quilted, dilimli yüzeylerde kendini daha iyi gösterir. Figürlü maple'lar, kendi arasında çok iyi, iyi ve orta figür olarak sınıflandırılır. :: Mahogany - African, Honduran, Sapele :: Honduran maunu, Brazilya (swietenia) maununa eşdeğer, az bulunan bir maun türüdür. Africa maununun Khaya cinsi ve Sapele'nin Entandrophragma cinsi, Honduran maunundan daha ağır ve daha iyi dokulara sahiptir. Bu ağaçların tümü, çalışma kolaylığı ve stabil kalması nedeniyle gitar için uygundur. Yanlık parçaları çevirirken, parçadaki yoğunluk farkları nedeniyle güçlük yaşanabilir, bu yüzden ıslatmadan çevirmek daha iyi sonuç verir. Renkleri açık pembe, orta ve kızıl kahve tonlarındadır. Çeyrek kesitli yüzeylerde figür, karakteristik çizgilerle içiçe geçmiş yoğun damarlar şeklindedir. :: Black Acacia (Australian Blackwood) :: Sarı-kahve rengi ve genellikle düz damarlara sahip bu ağaç, Rosewood'a mükemmel bir alternatiftir. Sesteki parlaklık ve derinlik maun'a yakındır. Tap tonlarda aşağı yukarı Koa ile aynı olmakla beraber, daha iyi bir sound yakalandığı da söylenir. :: Wenge :: Wenge Batı Afrika'da bulunan geniş ve düz gelişen bir ağaçtır. 1983 yılında ilk kez Don Muser tarafından gitar ağacı olarak kullanılmıştır. Indian Rosewood'a alternatif bir ağaçtır. Wenge'den oluşmuş bir settedamarlar, yanlar ve sırt boyunca sıkı ve düzdür. Çikolata renklidir ve siyah damarlardan oluşur. Bu ağaç, Indian veya Brazilian Rosewood kadar ağır değil, sık dokulu, sert, fakat geniş gözeneklerle daha hafiftir. :: Padauk :: Padauk ilk kesildiğinde açık portakal renklidir, ama zaman geçtikçe oksidasyonla koyulaşır, IndianRosewood' dan daha kırmızı bir tona ulaşır. Indian Rosewood'dan biraz daha sert ve ağırdır. Hepsinden aynı değerde, iyi sırt ve yan olur. Stabil,çalışma kolaylığı ve güçlü tonlar... Kolay kıvrılabilen ağaçlarla kıyaslandığında,çevrilmesi biraz daha güç olabilir. :: Sitka Spruce :: Elastik ve dirençli olduğu için tercih edilir. Sıtka spruce, kirlenme ve kötü kullanım söz konusu olduğunda, diğer ses kapaklarına kıyasla daha dayanıklıdır. Akustik ve klasik gitarlarda kullanılabilinir. Renkleri beyaz, pembe ve açık kahverengi arasında değişir. Üst kalitede enteresan renk varyasyonları görülür. :: Western Red Cedar :: Geleneksel bir ağaç olmamasına rağmen, özellikle klasik gitar yapımcıları için, damarları nedeniyle popularitesini Sürdürmektedir. Bugün, pek çok kalitesi yüksek klasik gitarda,sedir kullanılmıştır. Sedir yumuşaktır, spruce kadar güçlü ve elastik değildir, ama değişen hava koşullarından daha az etkilenir, stabildir. Sıcak renkli, düz damarlı, temiz seslidir. Kızılkahveden, çikolata rengine kadar değişen renkleri vardır. Renk varyasyonlarına göre derecelendirilir. Nitelikleri: Gitarın imalatında gövde, sap ve klavye için kullanılan ağaç çeşidinin ton üzerinde önemli etkisi vardır. Gövde için kullanılan ağaçlar genellikle alder, mahogany, poplar ve basswood (akçaağaç, maun, kavak ve ıhlamur ağacı)'dır. Fender'lerde genellikle alder, poplar ve basswood; Gibson'larda mahogany, maple; Ibanez, Jackson, Washburn gibi gitarlarda ise daha çok poplar ve basswood kullanılıyor. Sap ağacında ise hemen hemen herkesin birleştiği ağaç cinsi sert ve dayanıklılığından dolayı maple. Klavye kısmında ise iki seçenek var: Rosewood ve ebony (gül ağacı ve abanoz). Tabi bütün bunlar gerçek gitarlar için geçerli. Piyasada $150'lık suntadan yapılmış gitarlar bile var. Bu ağaçların her birinin kendine has ağırlıkları, yoğunlukları var. Bu yüzden herbiri ayrı tona ve tınıya sahip. Ağır gitarlardan daha iyi ton ve sustain (çalınan notanın tele vurulduktan sonra devam etme süresi) verdiğine dair yaygın bir görüş vardır. Ancak, Gibson'ın Studio Light'ı ve Ibanez, Jackson ve Washburn'ün bir çok modeli bu görüşü çürütüyor. Gerçekten de Gibson'ların oldukça ağır gitarlar olduğu bilinir. Ancak Studio Light modeli çok şaşırtıcı bir şekilde hafif bir ağaç ve dolayısıyla hafif bir gitardan gerçek ve güçlü bir gitar soundu çıkabileceğini kanıtlıyor. Ağacın cinsi kadar durumu da önemlidir. Eskimiş, beklemiş, kuru ağaç her zaman daha iyi ton verir. Vintage gitar kavramının çıkış noktası budur. Ünlü firmaların özellikle bekletilmiş ağaçlardan çok pahalı ve pahalı olduğu kadar da kaliteli gitarlar imal ettiğini biliyoruz. Örneğin seçkin gitar imalatçılarından Paul Reed Smith (PRS), Carlos Santana için 100 yıllık maun, 30 yıllık gül ağacından iki tane çok özel, seri numarası bile taşımayan gitar yapmış ve ne yazık ki Santana, paha biçilemeyen bu gitarları '94 Kasım'ında çaldırmış. Sanırım gitarlar hala kayıp ve bu konuda bilgi verebileceklere PRS ödül vaadediyor haberiniz olsun. Sapın kalınlığı ve gövdeye monte ediliş şekli de tonu etkiliyor. Sap kalınlaştıkça sustain artıyor. Burada bir ikilemle karşılaşıyoruz. Sap kalınlaştıkça sustain artıyor, ton güçleniyor ama playability (çalınabilirlik, çalma kolaylığı) azalıyor. Örneğin Gibson tarafından 59 Rounded Les Paul olarak adlandırılan Studio, Custom, Classic gibi modellerde bulunan sap, Jackson Dinky'lerde ya da Ibanez RG modellerinde bulunan çok ince, düşük profil, hızlı sapların neredeyse üç katı kadar kalınlıkta. Sapla ilgili diğer bir unsurun gövdeye monte edilme şekli olduğunu söylemiştik. Bunun için üç yöntem var. En yaygın olarak kullanılan metod herhalde vidalama yöntemi (Fender, Ibanez, Jackson, Washburn). Yani sapı gövdeye dört, bazen de üç vida ile tutturma metodu (Bolt-on neck). Bu yöntem hem kolay hem de düşük maliyetli. Diğer bir yöntem de sapın gövdeyle birleştiği tarafını gövdede hazırlanmış oyuğa oturacak şekilde biçimlendirip yapıştırmaktır (Glued-in neck). Bu metod daha çok Gibson'larda ve akustik gitar yapımında kullanılıyor ve kesinlikle vidalama metodundan daha iyi sustain sağlıyor. En son metodta ise gitar üç parçadan meydana geliyor. Sap ağacı gövde boyunca devam ediyor ve yanlardan gitar gövdesinin iki kanadı ekleniyor. Böylece tellerin her iki ucu da aynı ağaç parçası üzerine iliştirilmiş oluyor (Straight-through neck). Bu yöntem de vidalama yönteminden daha iyidir denebilir. Genellikle özel imalat el yapımı gitarlarda kullanılıyor ama bu yöntemi fabrikasyon üretimde kullanan Carvin, Yamaha (SG modelleri), Aria gibi markalar da mevcut. Ayrıca gitar üzerindeki boyanın da tona etki ettiği söylenebilir. Kimileri tamamen çıplak, sadece cilalanmış gitarları tercih ediyorlar (örneğin Washburn Nuno Bettencourt modelleri ve yine Washburn Tonewood serisi). Gitar ne kadar iyi olursa olsun sap ayarı, tel yüksekliği, entonasyon ayar, eşik yüksekliği gibi faktörleri gözönüne alıp bu ayarları yapmamışsanız ya da yaptırmamışsanız mükemmel tona ulaşmak için katetmeniz için gereken daha yol var demektir. Gitarın sapı, fiziksel koşulların (ısı, nem vs.) değişmesinden etkilenir ve sahip olduğu formu bozar. Bir gitar sapı üç pozisyonda olabilir: Dümdüz, içbükey ya da dışbükey. Sapın dışbükey bir profil alması en kötü, istenmeyen bir durumdur. Teller köprüden çok fazla yükseltilmiş olsa dahi klavye üzerinde bir çok pozisyonda bızlama görülür. Bend yapmak zor hatta bazen imkansızdır. Bunu gidermek için truss-rod'u (sapın eğimini değiştirmek için imalat sırasında sapın içine yerleştirilmiş demir çubuk) gevşetmek gerekir. Bazı durumlarda (tel yüksekliğinin çok az olması ya da ince tel (.009/.008) kullanılması gibi) sapın tam düz olması bile bızlamaları yok etmek için yeterli olmayabilir. O zaman truss-rod'u biraz daha gevşeterek sapı içbükey bir pozisyona getirmek gerekir. Sapın pozisyonu belirlendikten sonra köprü ve eşikten tel yükseklikleri ayarlanmalıdır. Burada yine bir ikilem ortaya çıkıyor: Tel yüksekliği arttıkça ton iyileşir ve sustain artar ancak çalınabilirlik azalır. Tellerin klavyeye olan uzaklıkları azaldıkça çalarken parmaklarımızın sarfetmesi gereken güç azalacağından daha kolay ve hızlı çalmak mümkün olur. Burada her gitaristin çalınabilirlik ve ton/sustain arasında bir tercih yapması ya da denge kurması gerekiyor. [ Mesaj 24 Mayıs 2007, Perşembe - 09:18 tarihinde, GERGE tarafından güncellenmiştir ] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Genel Yönetici GERGE Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Genel Yönetici Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Ibanez'in düşük modellerinden, Amerikan olmayan Fender'lerden, düşük model Epiphone, Dean ve Washburn'lerden uzak dur. Üzerinde ESP, Gibson, LTD, Jackson, Cort ya da Musicman yazan her gitarı gönül rahatlığıyla alabilirsin. Gitarını aldıktan sonra kesinlikle bakıma ver ve tellerini değiştir. Bakım 20 YTL kadar bir şey tutar ve gitarın sesinin olabilecek en iyi yere ulaşmasını sağlar. Tellerde fabrikadan beri üzerinde olduğundan epey eskimişlerdir. Ayda bir tellerini değiştir en azından. Şunu da ekleyeyim: Amplifikasyon alternatifleri ve özellikleri : Elektrik gitar amplifikasyonunu oluşturan üç temel öğeden söz edebiliriz: Preampli, power ampli ve hoparlör/kabin. Preampli tonu işleyip şekillendirir, power ampli tona güç vererek onu ses haline dönüştürür, hoparlör ise sesi yayar. Ampli dendiğinde çoğumuzun ilk aklına gelen aşağı yukarı bir televizyon boyutlarında genellikle bir hoparlörü, ton, gain, volume düğmeleri, jack giriş çıkışları vs bulunan "combo"lar gelir. Bir combo yukarıda saydığımız pre ve power ampli katlarıyla hoparlör gibi elemanları aynı kasa içinde barındırır. Bir "Stack" ise; bir kafa (head), bir ya da birkaç kabinden oluşur. "Kafa", 15-20 yıl once anne ve babalarımızın televizyon yokken Arkası Yarın'ları dinledikleri eski radyolara yakın büyüklüktedir. Kabinden ayrı olarak taşınabilir. İçinde preampli ve powerampliyi barındırır. Combodaki gibi volume, ton potları, jack giriş-çıkışları da kafanın üzerinde yer alır. Kabin ise kafaya bağlı olarak çalışan, fonksiyonu kafada işlenip oluşmuş, canlanmış sesi yaymak olan içinde bir, iki veya dört tane hoparlör olan tahta bir kasadan ibarettir. Kabinleri müzik setlerimizin ayrılabilen kolonlarına benzetebiliriz. Stacklerin ortaya çıkış sebebi sanırım taşımayla ilgili sorunlardır. 8 adet 12 inçlik çapa sahip hoparlörü, pre ve power katlarını da içeren dev bir buzdolabı büyüklüğündeki gitar amplisini taşıyabilir miydiniz? Böyle bir sistemi üçe ayırmışlar. Kafa ve iki adet 4x12" kabin (full stack). Herbiri ayrı ayrı taşınabilir ve gerektiğinde üst üste koyarak etkili ve kullanışlı dizaynı elde edebilirsiniz. Birçok baba gitarist iyi bir ton elde edebilmenin amplifikasyon açısından temel koşulunun en az bir full stack kullanmak olduğunu belirtiyor. Stadyum konserlerinde adeta amplilerden oluşan duvarlar görüyoruz. O koca sahnede ton elde etmek ve duyabilmek için bu babalar aynı anda 5-10 arası full-stack kullanıyorlar. Bir grupta iki gitarist, bir basçı olduğunu düşünün ve bunu da üç ile çarpın. Aynı sahnede çalışır durumda 150-200 tane 12" lik hoparlör eder. Etkileyici değil mi? "Rack" sistemlerde ise preampli, powerampli ve hoparlör unsurlarının üçü de ayrılmış, birbirinden bağımsız çalışabilen ve belki de farklı markalarda bir elektrik gitar preamplisi (Marshall JMP-1, ADA MP-1, MP-2 vs) ve özellikle elektrik gitar için dizayn edilmiş bir powerampli (Marshall 9100, 9200, VHT 2150 vs) ve istenirse çeşitli efektler ya da processorler rack adı verilen yaylı bir kasanın içine yerleştirilerek birlikte kullanılabilir. Böyle bir sistem için yine daha önce sözü geçen kabinler kullanılacaktır. Gitar için preampli ve powerampli imalatında tranzistörün yanısıra başka bütün sektörlerde kullanımı sona ermiş olan lambalar kullanılıyor. Hani şu kafa büyüklüğündeki eski radyolarda ya da yine eski TV lerde kullanılan lambalar. Bu eski teknolojinin gitar amplifikasyonunda hala kullanılmasının sebebi lambalı amplilerden daha iyi tonlar elde edilebilmesidir. Gerçi "iyi ton" sonuç olarak göreceli bir kavram, ancak tranzistörlü bir ampliyi lambalıya tercih eden çok az kişi vardır sanırım. Zaten overdrive, distortion olayının ortaya çıkışı da lambalı ampliler sayesindedir. Eski Beatles, The Shadows, Rolling Stones albümlerindeki gitar tonları büyük ölçüde temiz ama yeni yeni distortion yapmaya başlayan tonlardır. O zaman üretilmiş ilk gitar amplilerinden VOX AC serisinde belki de Gain (Drive) potu bile yoktu. Sadece volume, overdrive diye birşey yok. Ancak davul ve PA'den gelen vocal arasında duyulmaya çalışan guitarist gittikçe daha yüksek volümlü çalmak hem istedi hem zorunda kaldı. Böylece zorlanan "sürülen" ampliden çıkan ses bozulmaya, çatlamaya, distortion yapmaya başladı ve bu ton benimsendi. Rock müziğine damgasını vurdu. Ama bu şekilde distortion elde etmek için çok yüksek volumde çalmak gerekiyordu (hala komple lambalı amplilerde preamplinin yanında powerampliyi de sürerek mükemmel bir ton elde etmek için evdeki odalarımıza göre oldukça yüksek sayılabilecek bir volum ile çalışmak gerek). Ve distortion pedalı imdadımıza yetişti, reverb, chorus, delay, processor darken bugünlere ulaştık. Tranzistörlü amplilerin de lambalılara üstün geldiği bazı noktalar var. Tranzistörlüler lambalıların aksine çok yüksek volumlerda bile yeterince clean (overdrivesız) tonlar çıkarabilirler. Lambalılar kadar narin değillerdir, kolay zarar görmezler. Ayrıca düşük volumlarda distortion elde etmek mümkündür. Preampli ve powerampli özelliklerinin yanısıra hoparlörler de önemlidir. Gitar amplifikasyonu için 8", 10", 12" ve 15" çaplarında hoparlörler kullanılabilir. En yaygın kullanılan ve standart olarak kabul edilen ölçü 12"tir. Hoparlör çapı ve sayısı arttıkça ton güçlenir, cılızlıktan uzaklaşır. Küçük kasalı, küçük hoparlörlü ampliler daha tiz ve mid karakterlidirler. Bu tiz ve midlik bazen tonun tamamen cılızlaşmasına, çiğleşmesine sebep olabilir. Küçük amplilerin (hem fiziksel olarak hem de güç açısından küçük olan amplilerin) de üstünlükleri vardır. 100 Watt'lık bir kafa ve 4x12 kabinden oluşan bir halfstack'i volume açarak zorlayıp, doğal ve tatminkar bir overdrive'a ulaşmak kolay değildir. Hele evde hiç mümkün değildir. Ancak 30 Watt'lık lambalı bir comboyu çok yüksek volume seviyelerine çıkmaya gerek olmadan rahatlıkla ısıtıp, sürebilir ve doğal distortion elde edebilirsiniz. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Genel Yönetici GERGE Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Genel Yönetici Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Ben evde Transistörlü Laney LX12 kullanıyorum.100 YTL'ye alabilirsin. Tavsiye ederim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Genel Yönetici GERGE Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Genel Yönetici Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Bir şey daha geldi aklıma; gitarında tremolo kolu olmasın, kırarsın sonra gitarı değiştirmen gerekir. İkinci gitarını tremololu alırsın. Original Floyd Rose olsa bile alma, iyi bilmeden kullanılınca gitarın gövdeye zarar veriyor. Bazıları da hiç kullanmamayı şeçer zaten. Gerekli bir şey olsaydı yukarıda yazdığım ESP Eclipse II'de de olurdu. Ben de sevmiyorum bunları. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fastreloader Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 cort x6 var bende güzel gitar ama floyd adamı kahreden birşey, akort etmek saatler sürebilir. o yüzden bende köprüyü sabitledim kolu da çıkardım oldu. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Fly Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 yardımlarınız için çok sağolun. (özellikle gerge :) ) ankara'da toplu/kişisel kurs veren kim vardır peki ? hocam da en başında direk elektrodan başlamak istersen tanıdğım var diye önermişti de ona flamenkodan sıkılmış görüntüsü vermek istemiyorum. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Genel Yönetici GERGE Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Genel Yönetici Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Klasiktan geçtiğin için ince saplı Ibanez gibi gitarlarla anlamsız yere zorlanırsın. En rahat sap (klasikten geçen biri için) bance ESP'lerde. Almayacak olsan da dükkanda bir eline alıp nasıl olduğuna bak, alıcağın gitar için referans olur. Hatta ESP LTD EC serisinden bir şey al paran varsa. 200 modeli ve üstü çok kaliteli, 200 pahalı gelirse 100'ü es geçip 50'yi alabilirsin.(EC-50 450 YTL civarı bir şey olsa gerek - aynı fiyata alabileceğin Cort X6'dan daha iyi bence.) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Black-ice Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 ben sana ısrarla cort g serisini önericem. g254 var. süper rahat. her yola geliyor gitar. bence başlangıç için çok uygun. 200-300 arası birşeye almıştım geçen sene. bir de ders almanı öneririm. açıkçası ben kendi kendime gamları veya teknikleri öğrenemedim. kendi kendine gitar öğrenenlerin "çoğu" sadece başkasının bestelerini çok iyi çalacak seviyeye gelebiliyor. ama işin teorisini de öğrenmek çok gerekli. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mithr Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 kurs gerekli bence. amfide gerekli hatta.clean çalabilirsin ama zevk alacagını sanmıyorum.eğer bilgisayar kullanırsan delay olayı var bekliyor bilmemkaç milisaniye.gitar tekniklerinin isimlerini biryerden okuduktan sonra youtubede yüzlerce eğitim videoları var.eğer method kitabı istersen mp3lü vs yardımcı olabilirim Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Genel Yönetici GERGE Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Genel Yönetici Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Kaliteli bir firewire ses kartı kullanınca delay 0ms olur(olmaz yani) Şu örneğin. (Ben de notebook ile bunu kullanıyorum - çantasına bile sığıyor notebook'un, çok rahat) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
EagleEye Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 kurs olayi icin turkrock.com forumlarina bi bak istersen. ama benim tavsiyem flamenkoya baslamisken o yolda ilerle derim.cok seviyorum ben flamenkoyu ama calamiyorum simdi bastan ugrasmakta istemiyorum hehe. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Fly Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 flamenkoyu devam ettireceğim zaten, ama yanında bu da olsun istiyorum. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Elderon Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 24, 2007 - Elektro gitar teknikleri çok farklı olduğundan ders alman (kurs değil dikkatini çekerim) senin için çok daha faydalı olur. - Line-in girişi olan herhangi bir ses kartın varsa gitarını bir dönüştürücü sayesinde çok rahat bağlayabilirsin. Eskiden Guitar FX Box diye bir program vardı sanal processor onunlada istediğin efektleri alabiliyordun. - Bence bu işe laptopı hiç bulaştırma, zaten laptopların ses çıkışları çok kaliteli olmadığı için hiç verimde alamazsın. - Gitar konusunda her türlü yardım edebilirim, yeter ki bütçeni söyle. - Teknik terimler için kaynak olarak internet değilde dediğim gibi gitar teknikleri ile ilgili kitaplar alabilirsin. (bkz. Bora Uslusoy: Elektro Gitar Metodu) gerçi çok işine yaramaz ders almadan ama işin pratiğini çözersin. NOT: Bu işe senelerini vermiş biri olarakta ilk önerim kesinlikle ESP ve Cort falan alma, çok sesli gitarlar değil bunlar. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
EagleEye Mesaj tarihi: Mayıs 25, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 25, 2007 2 sini ayni anda ogrenemezsinki sanirim.elektroyu penayla calarsan mesela sag el teknigin bozulur flamenko icin gelistirdigin vs vs belkide bozulmaz ama ole derler hep ne bilim :P Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Genel Yönetici GERGE Mesaj tarihi: Mayıs 25, 2007 Genel Yönetici Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 25, 2007 Elderon haklı, ESP ile Cort genelde sert müziğe uygun, cleanleri de çok iyidir aktif EMG'lerin (81'in değil 60'ın) ama jazz çaldırmazlar. Jazz'a çok güzel giden bir gitar'dan da ESP seviyesinde overdrive olamazdın ama. Sen iyisi bir superstrat falan al. Gerçi onlar da sert müzik için üretilmişlerdir. Ne çalmak istiyorsun ki sen? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Fly Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2007 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2007 kesin "şunu şunu çalarım" diyemem, ama rock ve metal ağırlıklı çalarım. jazza da ilgim var ama şimdilik jazz çalmasam da olur. (sınavım vardı istanbul'da yeni gördüm mesajı, özür dilerim) [ Mesaj 28 Mayıs 2007, Pazartesi - 18:50 tarihinde, Fly tarafından güncellenmiştir ] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Genel Yönetici GERGE Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2007 Genel Yönetici Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2007 Yazdığın gitarların hepsi sert gitarlar. Jazz tarzı şeyler için benim yardım etmem pek doğru olmaz, hiç çalmam çünkü. Tek söyleyebileceğim EMG 85 dışında jazz'a yatkın aktif manyetik görmediğim(çoğu kişi onada yatkın değil diyecektir.Haksızlar deyemem. Bakınız, yan cümle.). Ve Benedetto kraldır. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Genel Yönetici GERGE Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2007 Genel Yönetici Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2007 Unutmuşum. EMG SA'larla çok güzel jazz çalınabilir bence. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar