DiabloTyrael Mesaj tarihi: Ocak 18, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 18, 2005 İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI - UZAK DOĞUDA DURUM (1941) [Liddell Hart] 1931 yılından itibaren Japonlar, iç çatışmalarla zayıflayan Çin’in bu zararlarından da yararlanarak, Asya Kıtası’nda nüfuz zahibi olmak için saldırgan tutumlarını arttırmaya başladılar. Bu politikaları bölgedeki Amerikan ve İngiliz çıkarlarına da aykırıydı. O yıl Mançurya’yı işgal ettiler ve Japonya’nın uydusu haline getirdiler. 1932 yılında, doğrudan Çin’e girdiler ve 1937 yılından itibaren de bu olağanüstü geniş ülke üzerindeki denetim ve nüfuzlarını sistemli bir şekilde arttırmaya başladılar. Fakat çok geçmeden kendilerini gerilla savaşının bataklığı içinde buldular. Ve nihayet yayılmalarının önüne çıkan engelleri çözmek ve daha güneye ilerleyebilmek ve Çin’in dışarıdan gelen ikmal yollarını kesmek için çözüm aramaya başladılar. 1940 yılında Hitler’in Fransa, Lüksemburg, Hollanda ve Belçika’yı işgalinden sonra, Japonlar bu fırsatı kaçırmayarak, Fransa’nın çaresizliğinden faydalanarak ve tehditle Fransız Hindiçini’ni korumak amacıyla işgal etmeyi Fransa’ya kabul ettirdiler. Amerikan Cumhurbaşkanı Roosevelt, 24 Ocak 1941’de, Japonlar’dan Hindiçini’nden hemen geri çekilmesini talep etti ve ayrıca 26 Ocak’ta yayınladığı bir emire, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bütün Japon mallarını dondurma ve Japonya’ya karşı petrol ambargosu koyma kararını yürürlüğe soktu. Churchill de eş zamanlı olarak aynı tavrı aldı, bunu sürgündeki Hollanda Hükümeti izledi. Churchill’in de işaret ettiği gibi “Japonlar, kendileri için hayati olan petrol ikmalini” birden kaybediyorlardı. Daha 1931 yıllarında yapılan yorumlarda böylesine sarsıcı bir darbenin ve tedbirlerin kaçınılmaz olarak Japonları savaşa iteceği belirtilmişti. Çünkü savaşmak Japonların, bu istilacı politikalarını terk etmek veya çökmek karşısındaki tek seçenekleriydi. Burada dikkati çeken bir nokta, Japonların, Batı’yla petrol ambargosunun kaldırılmasını tartışırken, neden savaşa girmek için dört ay beklediği ya da ertelediği konusudur. Amerika Birleşik Devletleri, Japoya sadece Hindiçini’nden değil, aynı zamanda Çin’den de çekilmedikçe ambargoyu kaldırmayacağını bildiriyor, diğer önerileri reddediyordu. Hiçbir hükümet, hele hele Japon Hükümeti, böylesine küçük düşürücü koşulları, itibarlarını yitirmeyi içlerine sindiremezlerdi ve sindiremediler de. Böylece, Pasifik’te savaşın her an patlaması için bütün koşullar tamamlanıyordu. Temmuz’un son haftasından sonra vaziyet buydu. Bu koşullar çerçevesinde Japonların saldırmadan dört ay beklemesi Amerikan ve İngilizler için büyük bir talihti. Ancak, hem Amerikalılar hem de İngilizler bu süreden yeterince yararlanıp gereği gibi savunma hazırlıklarını yapmadılar. 7 Aralık 1941 sabahı Japonlar, Hawaii Adaları’nda bulunan Pearl Harbor Amerikan Deniz Üssü’ne altı uçak gemisi eşliğinde korkunç bir saldırıda bulundu. Bu saldırı, Japonya’nın 1904 yılında Rusya’ya karşı savaşı Port Arthur’da başlattığı şekilde, yani taarruz ve ardından da savaş ilan etmek şeklinde oldu. İzlenen yol ikisinden de aynıydı. 1941 yılının başlarında Amerika Birleşik Devletleri’yle bir savaş durumunda Japonların planı; Amerikalıların Okyanus’taki ilerlemesini durdurmak, Filipin Adaları’na taarruz etmek ve güneyde bulunan asıl donanmalarıyla bu adaları savunmaktı. Bu harekât tarzı Amerikalıların hesapladıkları ve bekledikleri bir plandı. Ve bu beklentileri Japonların son Hindiçini işgaliyle doğrulanmış oluyordu. Bununla beraber, bu arada Amiral Yamamoto Pearl Harbor’a baskın tarzında bir saldırı planlamıştı. Kuril Adaları’nı dolaşarak kuzeyden inen 360 uçaklık donanma sabahın ilk saatlerinde Pearl Harbor’a 500 kilometre kala saldırıya geçti. Pearl Harbor’daki Amerikan deniz üssünde bulunan sekiz savaş gemisinden d ördü battı, biri sahile çekildi ve diğerleri çok ağır hasar gördüler. Neredeyse bir saat içinde, Japonlar Pasifik’te üstünlüğü ele geçirmişlerdi. Bu saldırıyla Japonlar, Okyanus’ta bulunan Amerikan, İngiliz ve Hollanda topraklarında yapılacak çıkarma harekâtları için önlerindeki bütün engelleri kaldırmış oluyordu. Asıl Japon donanma birlikleri Hawaii Adaları’na doğru seyrederken, diğer deniz birlikleri güneybatı Pasifik’e giden muharip birliklere eşlik ediyordu. Hemen hemen Pearl Harbor’a gerçekleştirilen hava saldırısıyla eş zamanlı olarak hem Filipinler’e hem de Malay Yarımadası’na çıkarma harekatı başlamıştı. Malay Yarımadası’na gerçekleştirilen çıkarma harekâtı Singapur’daki İngiliz deniz üssünü hedef almıştı. Fakat, Singapur’a yapılması düşünülen taarruz, burada böyle bir saldırıyı karşılamak için hazırlanan savunma düzeninin boşa çıkarmıştı. Malay Yarımadası’nın kuzeydoğu kıyısında bulunan Kota Bharu’ya, buradaki havaalanlarını ele geçirmek ve dikkati buraya çekmek için çıkarma yapılırken asıl kuvvetler, Singapur’un yaklaşık 750 kilometre kuzeyine Siamese boğazına çıkarma yapıyordu. Japon birlikleri kuzeydoğudaki bu en uç noktadaki çıkarma yer Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
trapt Mesaj tarihi: Ocak 19, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 19, 2005 abi kısa kısa yazsan da şunları herkes okusa mübarek savaşı anını bile anlatmış :P[signature][hline]I thought it would be nice to lie down and close my eyes It never occurred to me that I am already asleep Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sam Mesaj tarihi: Ocak 20, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 20, 2005 güzel bir yazı, konuyla ilgilenen okuyabilir vaktini alsa da.. :)[signature][hline]Elder Scrolls forumunda ES4'ü niye multiplayer özellikli istemediğini izah eden MutantPenguin demiş ki: People suck, if I want to game I'll do it with/against circuit boards and lines of C++ that know how to RP, not people that don't know how to string a sentence together. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fedaykin Mesaj tarihi: Ocak 20, 2005 Paylaş Mesaj tarihi: Ocak 20, 2005 valla hiç de uzun olmamış, bir solukta okudum. Çok teşekkürler bu yazı için.[signature][hline]Özgürlüğün değerini ancak onu kaybedince anlarsınız. En zavallı insan ise esaret altındayken kendisini özgür zannedendir. bi fransız gastesi de şey demiş: "ırak üç parçaya ayrılıcak. 1-normal 2-süper 3-kurşunsuz" Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar