Tatar Ramazan Mesaj tarihi: Ekim 4, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 4, 2014 Lan ne derdi ne tasası, bi boku yok işte rahat batıyo i.neye sdf Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
chrome Mesaj tarihi: Ekim 4, 2014 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 4, 2014 tatar seni üzerim. biçim yaparım seni. bayramın kultu olsun. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Tatar Ramazan Mesaj tarihi: Ekim 4, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 4, 2014 senin de canım karşim Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mal Mesaj tarihi: Ekim 4, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 4, 2014 yazmıyım dedimde geçen face de paylaşmış biri bu topik geliyor aklıma. tarafsızım ben yazıya katıldığım için koymuyorum. ptuğ'un fotoğrafını paylaştı. 1 Ekim, 15:21 · Profesör, elinde, içi dolu bir bardak tutarak dersine başladı. “Bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır?” diye sordu. Öğrenciler, ’50gr!’ …. ’100gr!’ …. ’125gr’ cevabını verdiler. “Bardağı tartmadıkça gerçekten ben de bilemem” dedi profesör ve devam etti:“ Ama, benim sorum şu: Bu bardağı böyle birkaç dakikalığına tutsaydım ne olurdu?” - Hiçbir şey - Tamam, peki 1 saat boyunca tutsaydım ne olurdu? - Kolunuz ağrımaya başlardı. - Haklısın; peki ya 1 gün boyunca tutsam ne olur? - Kolunuz iyice ağrır, adaleniz spazm yapar, belki de çözüm bulmak için hastaneye gitmek zorunda kalırsınız. Sorularına cevap alan profesör, can alıcı noktaya temas etti: - Peki tüm bu sorunlar olurken bardağın ağırlığında bir değişme ortaya çıktı mı? Öğrenciler bir ağızdan cevapladılar: “Hayır.” - Peki o takdirde, zaman içinde kolun ağrımasına ve kas spazmına yol açan olay neydi? Profesör ikinci bir soru daha sordu: - Acıdan ve ağrıdan kurtulmak için ne yapmam gerekir bu durumda? - Bardağı bırakırsanız, rahatlarsınız. Profesör beklediği cevabı almıştı. Öğrencilerini kutladı ve bütün bu soruları sormasına sebep olan açıklamayı yaptı: “Hayatın problemleri de böyle bir şeydir. Onları kafanda birkaç dakika tutarsan, bir sorun yaratmaz.Uzun bir süre düşünürsen, başın ağrımaya başlar. Ama hiç aklından çıkarmazsan,artık başka bir şey düşünemez hale gelirsin; bu seni bitirir. Elbette hayatınızdaki sorunları düşüneceksiniz; halletmeye çalışacaksınız.Ama en önemlisi, onları, her günün sonunda, uyumadan önce yere bırakmaktır.Bu şekilde strese girmez ve sabah taze bir beyinle uyanırsınız. Taze bir güne,yeni sorunlarla mücadele azmini kazanarak başlamış olursunuz. Bu yüzden arkadaşlarınıza vereceğiniz en önemli tavsiye, ‘Bardağı yere bırak’ olmalıdır.” Cem Çaptuğ Profesör, elinde, içi dolu bir bardak tutarak dersine başladı. “Bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır?” diye sordu. Öğrenciler, ’50gr!’ …. ’100gr!’ …. ’125gr’ cevabını verdiler. “Bardağı tartmadıkça gerçekten ben de bilemem” dedi profesör ve devam etti:“ Ama, benim sorum şu: Bu bardağı böyle birkaç dakikalığına tutsaydım ne olurdu?” - Hiçbir şey - Tamam, peki 1 saat boyunca tutsaydım ne olurdu? - Kolunuz ağrımaya başlardı. - Haklısın; peki ya 1 gün boyunca tutsam ne olur? - Kolunuz iyice ağrır, adaleniz spazm yapar, belki de çözüm bulmak için hastaneye gitmek zorunda kalırsınız. Sorularına cevap alan profesör, can alıcı noktaya temas etti: - Peki tüm bu sorunlar olurken bardağın ağırlığında bir değişme ortaya çıktı mı? Öğrenciler bir ağızdan cevapladılar: “Hayır.” - Peki o takdirde, zaman içinde kolun ağrımasına ve kas spazmına yol açan olay neydi? Profesör ikinci bir soru daha sordu: - Acıdan ve ağrıdan kurtulmak için ne yapmam gerekir bu durumda? - Bardağı bırakırsanız, rahatlarsınız. Profesör beklediği cevabı almıştı. Öğrencilerini kutladı ve bütün bu soruları sormasına sebep olan açıklamayı yaptı: “Hayatın problemleri de böyle bir şeydir. Onları kafanda birkaç dakika tutarsan, bir sorun yaratmaz.Uzun bir süre düşünürsen, başın ağrımaya başlar. Ama hiç aklından çıkarmazsan,artık başka bir şey düşünemez hale gelirsin; bu seni bitirir. Elbette hayatınızdaki sorunları düşüneceksiniz; halletmeye çalışacaksınız.Ama en önemlisi, onları, her günün sonunda, uyumadan önce yere bırakmaktır.Bu şekilde strese girmez ve sabah taze bir beyinle uyanırsınız. Taze bir güne,yeni sorunlarla mücadele azmini kazanarak başlamış olursunuz. Bu yüzden arkadaşlarınıza vereceğiniz en önemli tavsiye, ‘Bardağı yere bırak’ olmalıdır.” BeğenBeğen · · Paylaş 4 kişi bunu beğendi. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
chrome Mesaj tarihi: Ekim 4, 2014 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 4, 2014 Soris said: Ortada sorun olarak algılanan bir şey varsa ve insanlarla sohbet etmen bu sorunu çözmeyecek hatta bir bakıma çözüme giden yolu kapayacak. Sen derdini anlatırsın anlık olarak rahatlarsın bu o an senin rahatlamana yetiyor ve sorunu çözmen için gereken radikal kararları almanı engeller. Şu an bu başlıkta yaşanan durum bu. Evet bir bakıma arkadaş derdini anlatıyor ve rahatlıyor. Fakat o derdi o acıyı o sorunu artık senin mutsuz olmanı sağlayan her ne ise onu besleyen sebepleri bulup ortadan kaldırmak için bir gayret gösterilmezse o her zaman orada duracaktır. Acıyı çeken sen olduğun için acının ve mutsuzluğunun kaynağını oluşturan sebepleri sadece sen bulabilirsin ve acını beslemeyi bıraktığın zaman acın da ölecektir. Derdini anlatan arkadaşın sorunu tamamen stres kaynaklı. Çözümü de mükemmel olmaya çalışmamak ve self-centered bir insana dönüşebilmek. Böylece mutluluğun sahip olabilmekte değil, olabilmekte olduğunu anlayabilsin. Benim veya başkasının şimdi bu adama "stresi yenmelisin!" "kendi içine dön" "başkaları ne diyor takma kafana" "mükemmel olmaya çalışma" gibi şeyler söylemem hiç bir işe yaramayacaktır. Çünkü bir insana ol dediğinde olamaz. Ona nasıl olunacağının tekniğini göstermek gerekir. Bu her işte böyle. Tavsiye sadece bir başkasının fikridir. Uygulayıp uygulamamak kişinin sorunu. Her şey merak duygusu ile başlar. Benim sana tekrar önerim meditasyonun ne olduğunu araştır. Sorun olarak algıladığın konulara farklı bir şekilde bakmanı sağlayabilecek, acını ve mutsuzluğunu azaltabilecek bir pratik. Bu arada mutsuzluğun sebebi zihinde yaşanan dalgalanmalardır. Bu dalgalanmalar ne kadar azalırsa ve dalgasız berrak bir zihne ulaşırsan o kadar mutlu olursun. abi uyuşturucu kullanmak şu söylediğinden çok daha basit, hızlı ve doğru ürünleri bulursan çok daha da zararsız bir çözüm. ama anlattığın şeyin benim gözümde uyuşturucu alıp rahatlamaktan farkı yok çok özür dilerim. amerikan sterotipleri bunlar hep. orada da millet düdüklendiğini fark etmesin, idare etsin diye çıkartılmış çözümler. başka şeyler var, nedir ne değildir henüz bilmiyorum. ha mutsuz olmak kötü bir şey de değil ayrıca onu da belirteyim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Jaegerjaquez Mesaj tarihi: Ekim 4, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 4, 2014 u wot m8 Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Jaegerjaquez Mesaj tarihi: Ekim 4, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 4, 2014 u wot m888888 Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Soris Mesaj tarihi: Ekim 4, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 4, 2014 Sen bilirsin kardeş hakkında hayırlısı :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
riza_calimbay Mesaj tarihi: Ekim 5, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 5, 2014 mutsuz değilsin. dayak yemen lazım. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
wastyrx Mesaj tarihi: Ekim 5, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 5, 2014 Ölüm döğüşü, alırım bi dal ^_^ Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar