Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Türk kimliği


Feamer

Öne çıkan mesajlar

niggerden sanrılar vol.2

daha öncede sorduğum ve cevap alamadığım gibi, nigger için türk tanımı nedir? burada bir ortak noktaya varmamız gerekiyor zira niggerin sayfalarca alıntı yaptığım bir çok yerli ve yabancı uzmandan daha dahiyane bir iddia ile karşımızda olmalı ki her şeyi tek kelime ile red ediyor...

konun selameti içi ivedilikle nigger kafasındaki türk imajını bizler ile paylaşmalı

ondan sonra

sakaların neden türk olmayacağına yönelik elle tutulur örnekler vermeli

bundan sonra bizde, bu konulara ilgili olanlar, okuruz, muteber bir içerik üretmiş ise ona göre değerlendirmemizi yaparız...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ben senle neyin mutabakatina varacakmisim? Sanki bir otoritesin de Turkun tanimini tartismaya acmak gibi bir yetkin varmis gibi dunyanin neden yuvarlak oldugu konusunda karsidan caba bekliyorsun.

Ac elinin altindaki wikipediaya bak Turkun tanimi neymis, dunyada kac Turk varmis Turkce nerelerde konusuluyormus.

Sanki kendi gorusun ana akimmis gibi bir de bana sasiriyor rpsi kesmiyor musun. Icinde bulundugun ideolojik dehlizler kaynak, iddia diye paylastigin seylerin kalitesinden belli. Su son attigin kitabin onsozunu dunyada hicbir akademide abstrakt diye sunamazsin.

"Niggera gore neymis ki bu Turkluk?"

Ebenin koruymus.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

şaşırdık mı? tabiiikkkiiiiiii hayırrrrrrrrr B)-

milyon kere yazdık ki bu bir kültür işidir, buna göre sınıflanır falan filan

şey gibi düşün, germen kabileleri dediğin zaman bu sadece bu günün almanyasın da yaşayan adamları kapsamıyor, ingiltere, italya, ispanya, fransa gibi ülkelere yayılmış hristiyanlık öncesi halkları tanımlamak için kullanılıyor

dolayısı ile fransızlar germen değildir, franklar germen değildir gibi abest bir tespit yapıyorsun
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Milattan once 4500de yasamis adamlara Germen diyen yok ama. Germenler yerlesik olduklari, asagi yukari ayni cografyada var olduklari halde kokenleri etnogenesislerinden en fazla 500 yil geriye goturuluyo proto Germenler olarak. Savascilar, balta kullaniyolar, sarisinlar seklindeki textbook ozellikleri one surulerek Germen yapilan kavimler de yok.

Sen sakalar diyosun, bunun bir ucu Macaristan'da diger ucu Kore'de. Belki kendi icinde bile etnik bagi olmayan, kokeni ortak olmayan loose bir federasyon. Almanlarin en azindan birbirine yakin olma gibi bir avantaji var, nesiller arasi kulturel discrepancy daha az ve alman diye one surulen adamin biri mongol digeri viking degil. Anlamli benzerlik miktari daha fazla. Buna ragmen Germanik kavimlerin urheimstlarindan koptuktan sonra benliklerini degistirip baska kavimler haline geldigini de kabul ediyoruz, Frankialilarin, Vikinglerin, Anglosaksonlarin, Visigotyalilarin Alman oldugu gibi sanrilar icinde yasamiyoruz. Bunun Ingilizce'deki karsiligi da German degil, Germanicdir. Tipki Turk ile Turkic arasindaki fark gibi.

Dolayisiyla metodolojideki sakatliga isaret etmek disinda benim Sakalarin Turk olmadigina dair ustun cabalar harcamama gerek yok, anlamli benzerlikler sunma yukumlulugu sana dusuyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hangi kanitlari toplamis?

Mo 4500de Sakalar diye birsey olduguna dair kanit var mi? Var gibi bir kabulde bulunmus, baslibasina tartisilmasi gereken bir konuyu kendi istedigi sekilde malzeme olarak kullanmis.

Dini, dili, irki bir okan Turania diye biryer var mi? Bir assumptioni baska bir assumptiona kanit olarak kullanmis yine.

Tevrat'da nerede Turklerden bahsediyor diye sorsak keza yine biryer gosterip "burada bahsedilen adamlar Turk" diyecek. Karsi ciksan "iyi de sana gore Turkluk nasil bisey ki?" diyecek muhtemelen.

Kitap yazmakla arastirma yapilmis olmuyor, her ifadeden bir fallacy fuskiriyor surada.

Ben bunlari elestirirken sen de cikmis bana muhalefet ediyorsun, diline pelesenk olmus "nigger sanrilari" ve "turkluk sana gore nasil birsey ki" diye diye kendini paraliyorsun. Sonra diyorsun ki "bu benim iddiam mi". E sen de kendini paralama o zaman.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Feamer said:

Değişik ırkçı fantezileriniz için tanım üretiyorsunuz ama Türk öyle bir şey değil. Velevki Mustafa Kemal kurduğu devlete bu ismi koymuş olsun...

Yani o kadar saçma bir şeyi iddia ediyorsun ki devrim niteliğinde

Nasil birsey degilmis Turkluk?

Kendi yaklasimini duzeltmemek adina ben ne dersem deyim "yok yok Turkluk oyle de degil" diye kiviracaksin, bunu ikimiz de biliyoruz.

Mustafa Kemal'in coin ettigi hali sayesinde Turkluk bugun bir etnik koken zaten, o zamana kadar "Slavlar, Latinler, Germenler" gibi semsiye bir anlama sahipken Mustafa Kemal'den sonra etnik bir tanima donusuyor.

Bugun Bulgaristan'da, Kibris'ta, Bati trakya'da kac tane Turk vardir sorusuna cevap verebilmek icin aynen "benim" Turkluk modelimi kabul ederek veriyorsun bu cevabi. Ayni sekilde "Kazakistan'da kac tane Turk var?" sorusunun cevabi Kazakistanin cevabi degil. Bunu sen de biliyorsun, bilmiyor rolu kesiyorsun sadece. Senin Turkluk modelinin demografik bir veri hesaplamakta HICBIR islevi yok. Cunku elle tutulmayan, gozle gorulmeyen, nasil elestirsen aslinda tam da oyle birsey olmayan, Allah gibi birsey.

Dincinin ateiste yobaz demesi gibi, sen de kendi karanlik fikirlerini savunmak icin irkci ithamina gecis yaptin hemen. Etnisite ile irk arasindaki farki dahi anlamaktan acizsin. Irkla ne ilgisi var bu tartismanin?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Öffff valla öf birde kendi modelin falan diyor

Tam bir yandaş açık oturumcu da motivasyonu ne orası muallak yersen

Hata benim bu kadar uzatmak gereksiz

Yazı orada var adam neye niye ne dediğini made made anlatmış merak eden okusun

Bu tipler bana ırkçı diyor birde... kaç Türk varmış onu hesaplayacakmış birde enteresan...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bir yazı koyuyorsun oraya adam cevap vermiş sanıyorsun adam okumuş anlamış cevap veriyorsun, son bakıyorsun abovvvv senin modelin falan diyor kaç Türk var diyor Kıbrıs'ta falan...

Peki neyin üzerine bunları yazıyor? Medler ve Türkler diye bir kitap! Bakın kitap. Motivasyon argümanı ne? Sakalar Türk değilmiş? Niye değilmiş peki? Niggerin keyfi öyle buyurmuş. Kitap çalışma metin ? Sikerlerrrrrr yılannnnnnn

Varmı böyle bir şey ya. Lan yazı orada duruyor????
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bu dedigine ne cevap verilir bilmiyorum gercekten, hani emek harcayip laf anlatmaya calissam senin ayarinda biri konumuna dusurmus olacagim kendimi.

Adam kitap yazmis ee? Ben de onsozundeki argumanlardan dikkatimi cekenlere karsilik yazdim. Neye bu kudurman? Yazdigim birkac madde icinden Sakalar'in Turk olmamasina odaklanip yine Turk karsitligi seklinde bir motivasyon yuklemeyd calismissin. Bu tartismayi yapiyor olmamizin sebebi benim 5-6 maddede yazdiklarimdan Sakalar ile ilgili olana odaklanip kudurmus olman. Benim Turk karsiti oldugum prophecycini Turkluk ile ilgili bu kadar abuk subuk paylasimda bulunup en ufak bir itirazda bu kadar cirkinlesmek suretiyle sen gerceklestiriyorsun. Senin buyuk caba harcayarak sard ettigin safsatayla mucadele etmek icin haliyle karsiliginda buyuk caba harcamak gerekiyor cunku. Bu benim ajanda sahibi oldugum anlamina gelmiyor.

Dikkat edersen sen cirkeflesene kadar benim uslubum da farkliydi, normal bir sekilde dikkatimi ceken noktalari ele alip somut bir karsilik vermekteydim. Sana deginmeden ya da seni suclamadan gayet.

Tartisilmasini istemiyorsan niye iddia paylasiyorsun? Nedir bu kibariyenin annesi gibi "kitap kituaap" diye cemkirmek?

Bu arada duzeltme:
"Ayni sekilde "Kazakistan'da kac tane Turk var?" sorusunun cevabi Kazakistanin cevabi degil. "

Burada sorunun cevabi Kazakistanin nufusu degildir demek istemistim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 2 hafta sonra ...
Bu yazim bir deneme olacak.

Axedice'in tube thread'e koydugu videoyu caldim:

https://www.youtube.com/watch?v=-6Wu0Q7x5D0

11. dkdan itibaren, 230lu yillarda falan Turkler bir entity olarak gosterilmis haritada. Turki kavimleri ve hareketlerini boyle tek bir gorselde bir devamlilik icinde gorunce insanin kafasinda canlandirdigindan farkli birsey ortaya cikiyor.

Bir bakiyosun "aha burasi merkez" diyebilecegin bir blob var, sonra o blobun off shootlari oluyor sonra o offshootlarin da offshootlari oluyor ama eriyerek bitmekten cok o 2. 3. offshootlar mesela Volga Bulgarlari, Hazarlar, Selcuklar gibi daha bilinen ulkeler kurmuslar.

Haliyle merkez gibi birseyden bahsetmek zorlasiyor, ilk ortaya cikislari Kazakistan-Dogu Turkistan ustune yayilmis bir bolge iken Mogolistan'dan once Rusya'ya gitmisler buradaki anlatima gore. Tabi baska devletlerin icinde gorunmez olarak yasayan halki pek anlayamiyoruz bu haritadan, yoksa Hunlar'in yikilir yikilmaz ayni sinirlara sahip Slavlar'in ortaya cikmasi falan garip olurdu.

Rusya'nin Turk tarihi icin onemli bir bolge oldugunu goze sokmus bu gorsel anlatim, yoksa "su tarihte sunlar gitmisti bu tarihte de bunlar gitmisti" diye dusune dusune pek birlesmiyordu o buyuk resim. Ama ilginc olani Turk etnogenesisi ve o etnogenesisin ustune evrimlesen kavimleri okuyunca sanki Turk tarihinin merkezi Mogolistanmis gibi bir dusunce olusuyor. Batida kalan topraklardan pek bahsedilmiyor yazitlarda, insanlar oraya kaciyor sadece. Gokturkler'in Mogolistan'da biraktigi gibi Turkler Rusya'da izi surulebilecek eserler, yazitlar, nufus merkezleri birakmamislar.

Ruslar'in basina o kadar bela olmus, o kadar uzun sureli ve genis alanlara yayilmis bir varligin ustune Hazarlar, Kirim, Nogay, Astrahan, Misar Tatarlari falan hic varolmamis gibi yok olmuslar. Bu insanlar sehirlesmedigi icin nufuslari fazla artmamis herhalde diye dusunuyorum ben de. Adamlarin nufusu 200.000 de olsa 2 milyon nufuslu komsu bir ulkenin buyumesine engel olmak icin yeterlidir muhtemelen cunku sen o 200k nufustan ac ve savasa hazir 50k savasciyi hic zorlanmadan cikarirken oburu 10k adam icin "nerden kaynak alip nereye koysam" diye kara kara dusunuyor. Zaten herkesin ati var, hic beklemedigi bir yere saldirip sonra kaybolup gidiyorsun ve adam gibi sehir diye birsey olmadigi icin adamiin gelip senden intikam almasi da zor. Herhalde Tatarlar Rusya icin bu yuzden bu kadar onemliydi ve kayboluslari da bu yuzden bu kadar kolay olmus diye dusunuyorum.

Genis resme baktiginda Islam karsiti Turkculer'in kafasindaki o "ilkel ama onurlu", Kizilderili gibi bile ve etik kodlara sahip, dogayla ic ice yasayan runlu druidli mistik tipler imaji da biraz sarsiliyor. Bana oyle geliyor ki bizim gercek Turkler dedigimiz Turkiye ve Azerbaycanli olmayan Turkler bile o bizim ozlem duydugumuz degerleri pek takmiyorlar. Turkiye'de Samanizm'den kalma daha cok sey var gibi geliyor bana sanki (Aleviler). Orta Asya'da Alevi yok mesela. Sonra hicbir Turki ulkede oz Turkce isimler Turkiye'deki kadar yaygin degil gibi geliyor bana. Kirgizistan'da Tengricilik akimi var birtek ama Turkmenistan, Ozbekistan, Tataristan gibi yerlerde boyle birseyden bahsetmek mumkun degil gibi gozukuyor. Islam ile ozdes olmus artik oradaki etnik kultur.

Dil de olmasa "aha bunlarin hepsi bu Gokturkler'den turemis" diyecegimiz gorulebilir bir ortak nokta yok gibi geliyor bana o yuzden. Nereye gittilerse oranin bir parcasi olmus insanlar.

Tatar dansi

https://www.youtube.com/watch?v=vIbPqGF1mBY


Su cok ilginc mesela, dans olarak Kafkas dansina benziyor ama muzik desen direk Balkan muzigi.

Bu da Tatar dansi ama bence Kazan, zira digerine benzemiyor

https://www.youtube.com/watch?v=45wfWoHKTJU


Self explanatory. Rus tarzina yakin geldi bana.

Ozbek dansi

https://www.youtube.com/watch?v=_VXByMiqg3A


Kiyafetlerin etkisiyle de olabilir ama yine de muzigiyle, yuruyus tarzi el hareketleriyle falan Iran tarzina yakin geldi bu. Ya da Afganistan falan.

Kazak dansi

https://www.youtube.com/watch?v=yFcpiub9voc


Aralarinda Mogollar'i en cok andiran bu bence.

Turkiye'de ise o kadar islamizmin arasinda hic beklemedigin bir sekilde sunlar cikabiliyor karsina:

Kartal dansi

https://www.youtube.com/watch?v=5jNWAcENOC8


Muzik Ermeni muzigi ama dans samanistik birsey.

Sonra su acayip cadilar bayramindan firlama kostumlerle oynanan koyunlu kuklali LSD koyunu bulabilen olursa onu da paylasivrin, ben bulamadim.

Buldum

https://www.youtube.com/watch?v=gX8vM3Y4Bh8

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Genis resme baktiginda Islam karsiti Turkculer'in kafasindaki o "ilkel ama onurlu", Kizilderili gibi bile ve etik kodlara sahip, dogayla ic ice yasayan runlu druidli mistik tipler imaji da biraz sarsiliyor. Bana oyle geliyor ki bizim gercek Turkler dedigimiz Turkiye ve Azerbaycanli olmayan Turkler bile o bizim ozlem duydugumuz degerleri pek takmiyorlar. Turkiye'de Samanizm'den kalma daha cok sey var gibi geliyor bana sanki (Aleviler). Orta Asya'da Alevi yok mesela. Sonra hicbir Turki ulkede oz Turkce isimler Turkiye'deki kadar yaygin degil gibi geliyor bana. Kirgizistan'da Tengricilik akimi var birtek ama Turkmenistan, Ozbekistan, Tataristan gibi yerlerde boyle birseyden bahsetmek mumkun degil gibi gozukuyor. Islam ile ozdes olmus artik oradaki etnik kultur.


oyle olmasi dogal aslinda cunki kulturel asimilasyonun belli kurallari var. ust kultur daima alt kulturu yutuyor ancak tek tuk bazi gelenekler geride kaliyor. bugun bile bunu gozlemlemek mumkun sonucta kultur genetik ile aktarilmiyor, aileden ve aileden ogrendigin uzerinden aliyorsun. turkler gittikleri topraklardaki kulturden yogun etkilenmis ve gittigi cogu yerde asimile olmus bir millet, once dominant iran kulturu sonra arap kulturu en son en oncu olarak bati kulturu girmis iste. osmanli bizansin mirascisi gibi kulturel olarak baktigimizda

turkculerin anlattigi o onurlu turk imaji destanlardan aktarilan biraz ancak turk maneviyatinin islam oncesi nerede oldugunu ve islama nasil gectigini birazcik gorebiliyoruz kaynaklardan. shamanist diye geciyoruz oysa tam shamanizm de degil turklerinki, monomyth de bulunan cok fazla imgeyi turklerde bulabiliyoruz. bugun bile motiflere baktigimizda bilincsizce olsada hali desenlerinde hala agac ana gozlemleniyor. agac ana kadar dunyanin farkli kulturlerinde ortaya cikan triptychleri yeniden gozlemliyoruz.

bizde zaten yanlis bicimde mufredata girmesinin sebebide bu imgeler. monomyth ve hermetic inanclara olan ilginin tavan yaptigi bir devirde kuruldu bu ulke ve bir imparatorluk ardindan irk ozunde bir kimlik tanimi yapmaya calisti zamanin ruhuna ve sartlara bakarsak. turk tarih tezi denilen sacmalik ordan cikti zaten, bir sekil baglamaya calisti mustafa kemal ama tutmadi, ciddi bir akademik calisma cikartamadi ortaya. churchward o donemin en etkili arastirmacisi hani bu konularda ve churchwardin yanildigi cok fazla yer var en basinda. 20. yy entellektuelinin problemi zaten oncekilere kiyasla kendilerini cok fazla kaptirmalari occult ve hermetik ogretilere, naziler olmasaydi kulturel olarak bu akim dahada devam edicekti. bilmedigimiz cok sey var hala ve o donem birazda acelecilikle cok fazla seyi bagliycaz diye yanlis baglamislar tipki hitlerin aryan master race sizofrenisi gibi.

insanligin gecmisi doguda, gelicegi batida. ikisinin arasinda kalmis bir toplum olarak potansiyelimiz baya yuksekti aslinda, iki dunyanin insani olabilmis cok fazla aydin cikardik kulturel fakirligimize oranla.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

nasıl diyelim, ilk türkler ve/veya çıkışı mı diyelim onun hakkında yeni bulgulara göre diye benim yeni gördüğüm bir iddia var, ne zamandır paylaşsa mı diye düşünüyorum ama karar veremedim bir ara koyarım belki.

zira muhteviyatını konu içinde anlatmıyor zira başka bir başlığın altında değiniliyor - o bile zaten başlı başına bir iddia ama- ama bilinen, benim bildiğimden farklı bir iddia
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

birde değerlendirirken bir etnik kimliğin kurduğu ve sadece onun yaşadığı devletler olarak değil zaman olarak güçlü ve yetenekli kimse onun federasyonu çatısı altında kurulan devletler olarak değerlendirmek gerek

hazar güçlüyken oğuzları toplar, selçuk sülalesi ve boyu güçlüyken oğuzları toplar, böyle bir ortam yoksa mahalli kim güçlü ise o ortaya çıkar veya kimse güçlü devlet ona kayar boylar. bu yüzden biri adını duyurur sonra uzun süre kaybolabilir. mesela timurdan öncede özbekler o bölgedeydi, timurdan sonrada o bölgede kaldılar, değişen sadece yönetici devlet oldu, bir çok nedeni var ama en baskını büyük ihtimal otlakların kontrol altında tutulma gayreti, geçen televizyonda ahmet taşağıl vardı, bazı sayılar verdi aklımda değil ama otlakların besleyeceği hayvan ve boy miktarları ve zamanları bellirli


yine misal, göktürk kitabelerinde, 9 oğuz, 30 tatar diye sınıflandırır, başka boy veya isim belirtmiyor

mesela oğuz bölgesine yakın, türk değil ama soğdlar var bu adamlar çok uzun bir süredir başlarına bir çok şey gelmiş olmasına rağmen o bölgedeler ve adları bir süre sonra silinse de belirli bir kültürlerini korumayı ve kendi kültürleri ile türk ve iran medeniyetlerini etkilemeyi başarmışlar. daha doğrusu etkileşim fazla olduğu için bir süre sonra sınır ortadan kalkmış

ama mesela, selçuklular ama özelikle osmanlıların kendi bölgelerine taşıdığı türkmen ve oğuz boyların islamın daha doğrusu arap ve irani ulamenanın etkisi ile "islam" töresine geçmelerine uğraşmışlar
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

nitekim bu minvalde

Eski Türk Boyları Çin Kaynaklarına Göre (MÖ III. - MS X. ASIR)
http://www.kitapyurdu.com/kitap/eski-turk-boylari-amp-cin-kaynaklarina-gore-mo-iii--ms-x-asir--/388597.html&filter_name=%C3%87in%20Kaynaklar%C4%B1na%20G%C3%B6re%20Eski%20T%C3%BCrk%20Boylar%C4%B1
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl
BİLGE KÜLTÜR SANAT
said:
Avrasya’nın uçsuz bucaksız bozkırlarında tarihin ilk ışıklarıyla birlikte Türk kökenli toplulukların tarihi başlar ve 21. yüzyıla kadar kesintisiz sürer. Bu uzun maceranın çok boyutlu değerlendirmeleri yapılabilir. Ancak bunların içinde bir konu vardır ki en eski dönemde de temel dinamiktir; bu konu Türk boylarıdır. Boylar Türk milletinin ana gövdesini oluşturmuştur.
Türkler bu kadar geniş sahada nasıl varlıklarını kaybetmeden yaşadılar? sorusunun cevabı boyların tarihinde yatar.
Türkler tarihî genişliklerini de boyların dağılımına borçludur. Bir grup Türk kütlesi Orta Avrupa’da devletler kurarken, başka bir Türk kütlesi Moğolistan ya da Kuzey Çin’de siyasi organizasyonlar meydana getiriyor, İran’dan Kuzey Hindistan’a kadar uzanan sahada da yine başka devletler hâlinde yaşıyordu. Kısacası boylar hâlinde yaşamak ya da boy organizasyonları üzerinde siyasi kuruluşlar meydana getirmek Türk tarihinin en önemli özelliklerinden biridir. Benliklerini kaybetmemelerinin de en önemli sebebi budur.
Elinizdeki kitapta MÖ 3. yüzyıldan, MS 10. yüzyıla kadar Volga (İdil) Irmağı’nın doğusunda Orta Asya adı verilen sahada yaşamış Türk boylarının durumları ele alındı. Dayandığımız ana kaynaklar Çince yazılmış olanlardı. Daha sonra bunlar Türkçe, Arapça, Farsça, Grekçe ve Latince meydana getirilmişlerle karşılaştırıldı ve ortaya bir boylar ana gövdesi çıktı. Bu ana gövde Türklerin tarihî temellerini meydana getirir.
Elinizdeki kitap Türk tarihinin İslam Öncesi döneminin ana gövdesini öğrenmek isteyenlere kaynaklara dayalı muazzam bilgiler sunmaktadır.


Tokuz Oguzlar (Dokuz Oğuz-Chiou-hsing)
http://turk-boylari.blogspot.com.tr/2015/02/tokuz-oguzlar-dokuz-oguz-chiou-hsing.html
said:
Dokuz Oğuz kavramı, 626 yılını takiben Doğu Gök-Türk Devletinin zayıflaması üzerine
yukarıda açıklamaya çalıştığımız Töles boyları grubunun
Tola Irmağı civarı ve Kerulen'e doğru yani Doğu Gök-Türk ülkesinin
doğu kısmında yaşayanların kaynaklarda zikrediliş şeklidir.
Genelde Dokuz Oğuz boyları şu isimleri taşıyorlardı P'u-ku, Hun (Qun),
Bayırku (Pa-ye-ku), Tonra (T'ung-lo),
Ssu-chie, Ch'i-pi, A-pu-sse, Ku-lun-wu-ku, Ediz (A-tie) [504].

Söz konusu bu boylar adlarının başlığı altında kaynakların bilgi verdiği ölçüde
eserimizde incelenmiştir. Özellikle Doğu Gök-Türk Devletinin yıkılışı sonucu Çin ile
temas kurmuşlar ve çeşitli askeri valilik unvanları almışlardır [505].

679 yılında Çin'deki T'ang hanedanına karşı başlayan Gök-Türk istiklal hareketinin başarıya
ulaştıktan sonra öncelikle Dokuz Oğuz boylarıyla çarpışacağı tabii idi.
Bu yüzden Orhun Yazıtlarında da çok sık bahsedilen Dokuz Oğuz-Gök-Türk mücadeleleri
çok sıklıkla meydana gelmiştir [506].

Uygur Devletinin 742'den itibaren Ötüken merkezli olarak yükselmesi
Dokuz Oğuzların onlara bağlanmasına sebep olmuştur.
Bundan sonra Uygurların bir parçası durumunda hayatlarına devam edeceklerdir [507].
Nitekim Uygur Devleti
bu yüzden İslam kaynaklarında Dokuz Oğuzlar (Tokuz Guz) şeklinde kaydedilmiştir [508].

II. Gök-Türk Devletinin kuruluşu sırasında Dokuz Oğuzların kaganı
Kutlug ve Tonyukuk'a karşı Çinliler,
Kıtanlarla irtibata geçerek az sayıdaki Gök-Türk halkının geliştiğini,
kaganlarının cesur olduğunu, sözcülerinin cesur olduğunu,
onların var oldukça Çinlileri ve Kıtanları öldüreceklerini söyledi.
Sonra ittifak teklif etti.
Ancak, daha önce harekete geçen Tonyukuk,
Kök Öng Irmağını aştıktan sonra orduyu Ötüken Dağlarına doğru sevk etti.
İngek Gölü ile Tola Irmağından Oğuzlar altı bin kişilik ordu ile üzerlerine geldi.
Tonyukuk'un asker sayısı iki bin idi.
Neticede Dokuz Oğuzlar büyük bir bozguna uğradılar [509].
Bundan sonra Oğuzların hepsi gidip,
Kutlug Kagan'a bağlandı.

Bilge Kagan'ın milletine hitabında kendi sözünü işitmesi gerekenler arasında
Dokuz Oğuz beyleri ve halkının da adı zikredilmektedir [510].
Onun ifadesine göre Dokuz Oğuzlar,
Gök-Türk Devletinin önemli unsurlarından biridir.
Daha sonra II. Gök-Türk Devletinin kuruluşu ve gelişmesinde Kutlug Kagan'ın
mücadele ettiği boylar arasında görülürler.
Bu kez de Baz Kagan'ı, Kırgızlar, Kurıkanlar, Otuz Tatarlar,
Kıtanlar ve Tatabılarla birlikte adları geçmektedir.
Ancak, dikkat çekici nokta ilk zikredilişlerinde olduğu gibi
bodun kavramıyla birlikte anılmalarıdır [511].
Bu da Dokuz Oğuzların tek bir boydan oluşmadıklarını kalabalık bir kütle halinde
yaşadıklarını göstermektedir [512].

714 yılında karluklar ve Basmılların isyanı,
Bilge Kagan tarafından bastırıldıktan sonra onun kendinden gördüğü
Dokuz Oğuzlar da düşman olmuşlardı.
Bilge Kagan, bunu ''Gök ile yer arasındaki karışıklık sebebiyle ödlerine hased girdiği için
düşman oldular'' şeklinde açıklamaktadır.
Onlarla bir yılda dört kez savaşan Bilge,
Togu Balık'ta Antargu'da Çuş Irmağı başında ve Ezgenti Kadız'da çarpışıp,
hepsini hezimete uğratmıştır [513].
716 yılında Dokuz Oğuzlar yerlerine yurtlarını bırakıp Çin'e doğru gittiler [514].

Taçam adlı bir Türk beyine ait olduğu sanılan Ongin Yazıtında da
Dokuz Oğuzlardan bahis vardır [515].
Yine onlarla savaşılmış devlete tabi olmaları sağlanmıştır.

716'lı yıllarda Kül Çor isimli bir Türk beyi adına dikilen İhe Hüşotu Yazıtında da
Dokuz Oğuzlar anlatılmaktadır. Buna göre Dokuz Oğuzlarla yedi kez savaşmıştı [516].

Dokuz Oğuzların,
Bayan Çor Kagan ile de mücadeleleri söz konusudur.
Şine Usu Yazıtında, Dokuz Oğuzlar üzerinde yüz yıl hakim olunup
idare edildikleri yazılmaktadır [517].
Bayan Çor Kagan'ın kendisi de Uygur Devletinin yükselişi sırasında
Dokuz Oğuzların hepsini toplamıştır [518].
Bayan Çor'un 751 yılında da Dokuz Oğuzlarla mücadele ettiğini görüyoruz [519].

Bu esnada Dokuz Oğuzlar,
Anı Irmağı kıyısında oturup Kırgızlarla ve Çiklerle ittifak yapmışlardı.

İslam kaynaklarında da Dokuz Oğuzlar hakkında bilgiler vardır.
Mesela Hududül-alem'e göre kuzeylerinde Kırgızlarla komşu olup
nüfus bakımından en kalabalık Türk ülkesi di.
Yazları ve kışları kendilerine uygun topraklara göç ederlerdi.
Ülkelerinden güzel misk, siyah, kırmızı ve çizgili tilki kürkleri, gri sincap, samur,
kakum, fenek, sabica kürkleri, hutüvv boynuzları, yak öküzü derileri gelirdi.
En önemli hayvanları koyun, at ve sığır idi.
Türklerin en zenginleri bunlardı.
Ayrıca onlara ait on yedi yer isminden bahsedilmektedir [520].

Kaynakça

504. Liu, II, s. 592; J.Hamilton, ''Tokuz Oguz...'', s. 23-63; M.Mori, aynı eser, Kafesoğlu, s. 123,124;
Ö.İzgi, Uygurların Siyasi ve Kültürel Tarihi, 1987, s. 13; Taşağıl, Gök-Türkler II; aynı müel,
Töles Boylarının Coğrafi Dağılımına Bir Bakış, s. 234-234.

505. Liu, II, s. 592; J.Hamilton, ''Tokuz Oguz...'', s. 23-63; M.Mori, aynı eser, Ö.İzgi,
Uygurların Siyasi ve Kültürel Tarihi, 1987, s. 13; Taşağıl, Gök-Türkler II, s. 41-47.

506. Taşağıl, II.Gök-Türk Devletinin Kuruluşu, s. 227-243.

507. Bu konuda tafsilen bkz. E.G.Puleyblank, ''Some Remarks on the Tokuzoghuz Problem'',
UAJbr, 1956,28,35; J.Hamilton, aynı eser, s. 13-63;
C.Mackerras, The Uighurs, The Cambridge Earl History of Asia, s. 320.

508. V. Minorsky, ''Tamim İbn Bahr's Journey to the Uyghurs'', BSOAS, 1948, s. 281 vd.;
diğer İslam kaynakları için bkz. Şeşen, s. 17,19,20-23,42-45,58,60,61-65 vs., 72 vd. 100vd.
134 vd. 143 vd., 163.

509. T (Tonyukuk Yazıtı), 9; ayrıca bkz. Taşağıl, Kutlug Kagan ve II.Gök-Türk Devletinin Kuruluşu,
s. 234-236.

510. KT (Kül Tegin Yazıtı), G,2; BK (Bilge Kagan Yazıtı), D,1.
511. Tokuz oguz Budun, ayrıca bkz. Hsüe Tsung-cheng, T'u-chüe Shih, s. 226.
512. KT (Kül Tegin Yazıtı), D,14; BK (Bilge Kagan Yazıtı), D,12.
513. BK (Bilge Kagan Yazıtı), D,29-31; KT (Kül Tegin Yazıtı), K,4.
514. BK (Bilge Kagan Yazıtı), D,35.
515. Ongin, G,6; H.N.Orkun, 128,129.
516. İhe Hüşotu, D,16.
517. Şine Usu K,3.
518. Şine Usu, K,5.
519. Şine Usu, D,10 vd.
520. Hudud'ül alem, s. 94, 95; Şeşen, s. 61, 62.

Çin Kaynaklarına Göre Eski Türk Boyları, 2. Baskı (tıpkıbasım), sf: 113-115,
Türk Tarih Kurumu Yayınları-2013, Prof. Dr. Ahmet Taşağıl
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Apar (Avar)
http://turk-boylari.blogspot.com.tr/2015/02/apar-avar.html
said:
VI. ve IX. Asırlar arasında orta Asya'da yaşayan boylar

Apar (Avar)

Apar boyu, Orhun Yazıtlarında sadece bir yerde geçmektedir.
Onda da 572 yılında Mukan Kagan öldüğünde cenazesine katılan kavimler arasında
adları bildirilmektedir [150]. Bunları Juan-juanlardan farklı bir kavim
oldukları ve Avrupa'da yaklaşık üç yıl hüküm süren Avar imparatorluğunun
kaydedildiği anlaşılmaktadır.
Bu boy aslında War ve Gun adlı iki kabileden oluşuyordu [151].

War-Gunların (Uar-Hun) tarih sahnesine çıkışları M.S. 350 dolaylarındadır.
Juan-juan Devleti V. Asrın ortalarına doğru kuvvetlenip Tanrı Dağları bölgesini,
Sogdiya'yı ele geçirdiler.
Hatta buradan Çin'e dahi elçi gönderdiler [152].
Onlara ait sikkeler de bulunmuştur.
Akhun Devletinin kuruluşu 358'den sonra olmalıdır.

Uar-Hunlara Çinliler, Hua (Uar) diyorlardı. Kurdukları Devlet Akhun,
Eftalit (Heftalit) gibi isimler taşıyordu.
Cürcan'daki Çol (Çöl) boyu ve Batı Gök-Türkleri zamanındaki Askiller,
Akhun Devleti boylarından idi.
Bir başka Akhun grubu Kızıl Hun (Karmir Hyon, Kermichion, Hermichion) adıyla anılmıştır.
Onların Zavul adlı bir boyu orta ve güney Afganistan'da ayrı bir yerde beylik kurmuştur.
Bu boy ya da boylar grubu daha sonra Kuzey Hindistan'ın ele geçirilmesinde
önemli rol oynamıştır.
Hint kaynakları onları Huna diye anmıştır [153].

Neticede Akhun Devleti ağılık merkezi Soğdiya, Baktriya ve Toharistan olmak üzere
558 yılına kadar varlığını sürdürmüştür.
Bu yılda I.Gök-Türk Devletinin batı kanadının idarecisi İstemi Yabgu ile
Sasani hükümdarı Anuşirvan'ın ortak hareketi neticesinde yıkılmıştır [154].

Uar-Hun' (War-Gun)lardan bir kol ayrılıp
önce Kafkaslara sonra Karadenizin kuzeyinden Orta Avrupa'ya gitmişler
ve orada 805 yılına kadar varlığını sürdürecek olan bir devlet kurmuşlardır.
Bu devletin adı Bizans kaynaklarında açıkça yazıldığı gibi Avar idi.

Kaynakça

150. BK (Bilge Kagan Yazıtı) D5; KT (Kül Tegin Yazıtı) D4.
151. K. Czegledy, s. 48-75; B. Ögel, Gök-Türk Yazıtlarının Apurımları ve Fu-lin Problemi, s. 71 vd.;
L.Rasony, Tarihte Türklük, s. 79 vd. Kafesoğlu, s. 152-154; A.N. Kurat,
Karadenizin Kuzeyindeki Türk Kavim ve Devletleri, Ankara 1992, s. 25.

152. Wei Shu 102.
153. Czegledy, aynı eser; s. 48-57; Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, s. 81.
154. Czegledy, s. 70; Kafesoğlu, aynı eser, s. 84.

Çin Kaynaklarına Göre Eski Türk Boyları, 2. Baskı (tıpkıbasım), sf: 48-49,
Türk Tarih Kurumu Yayınları-2013, Prof. Dr. Ahmet Taşağıl
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Kıpçaklar
http://turk-boylari.blogspot.com.tr/2015/03/kpcaklar.html

said:
Kıpçaklar
Kıpçaklar

Kıpçak ismi ilk defa Tobol-İşim ırmakları çevresinde tarih sahnesinde görülmektedir.
O sırada İrtiş Irmağı civarında Kimekler yaşıyorlardı.
Peçeneklerin de kuzeyinde idiler [312].
Kunlar ise Çin'in Kansu -Ordos bölgesinin kuzeyinde bulunuyorlardı.
Kunlar doğudan gelerek Kıpçaklarla ve Kimeklerle karıştı.
300 bin çadırlık bir halk gurubu kuzey batı Çin'den çıkarak Karahanlı ülkesine saldırmak istemiş,
ancak Karahanlı hükümdarı Togan tarafından geri püskürtülmüşlerdi (1017/1018) [313].
Kıpçakların Türklerden bir cins olduğu
Kaşgarlı Mahmud tarafından bildirilmiştir [314].

Kaynakça

312. Hududül alem, s. 101.

313. İbn'ül Esir, IX, s. 232-233; O.Pritsak, Karahanlı mad., İA, VI, s. 256; L.Rasony,
Tarihte Türklük, s. 137; R.R.Arat, Kıpçak mad., İA, VI, s. 714.

314. DLT (Divan-u Lugat-it Türk), I, s. 494; Şeşen, s. 28; P.B.Golden, s. 277 vd.

Çin Kaynaklarına Göre Eski Türk Boyları, 2. Baskı (tıpkıbasım), sf: 72-73,
Türk Tarih Kurumu Yayınları-2013, Prof. Dr. Ahmet Taşağıl


Yağmalar
said:
http://turk-boylari.blogspot.com.tr/2015/02/yagmalar.html
Yağmalar

İlk defa Kaşgar ile kuzeyindeki Narın Irmağı arasındaki bölgelerde
yaşadıkları sırada tarih sahnesinde görünen Yağmalar,
kalabalık bir topluluk olarak nitelendirilmiştir. Bin yedi yüz oymakları olduğu dahi bildirilmiştir.
Doğusunda Dokuz Oğuz ülkesi,
güneyinde Kuça nehrine karışan Huland nehri ve batısında Karluk sınırları bulunurdu.
Silahları mükemmel idi ve güçlü savaşçı insanlar şeklinde tanınıyorlardı.
Hükümdarları Toquz Guz (Dokuz Oğuz) oğullarından idi.
Kaşgar ile birlikte Artuç ve Hirgili adlı köyleri bulunuyordu [566].

Yağmalar, bağlı oldukları Toquz Guzlardan kaçıp Karluklara sığındılar.
Fakat, Karluklar onlara yardım konusunda bir şey yapmadı [567].

Uygurlara ait Taryat Terhin kitabesinde Yağmalar bir topluluk adı olarak gösterilmektedir [568].
Bu kitabede (753-756 arasında dikildiği tahmin edilmektedir),
Uygur hükümdarı Bayan Çor'un kumandanı Bilge Kutlug tarkan Sengün sefere katılmıştır.
Yağmalar, Lumçişi ile birlikte Uygurlara bağlanmıştır Mücmelüt-tevarih'te ise
Yağmaların hükümdarlarına Buğra Han denildiği kaydedilmiştir [569].

Kaşgarlı Mahmud ise Türklerden bir topluluk olarak gösterdiği Yağmaları
Kara Yağma şeklinde yazmıştır [570].
Başka bir yerde Tohıslarla Yağmaların dillerinin en doğru türkçe olduğundan bahsetmiştir [571].
Karahanlıların kurucularının Yağmalar olduğu belirtilmiştir (Kara Yağma- Kara Han) [572].

Kaynakça

566. Hududül-Alem, s. 95; Sümer, s. 38; Şeşen, 63.
567. Gerdizi' s. 260'tan, Sümer, s. 38.
568. T.Tekin, aynı makale, s. 807-811; S.G. Klyaştorny,
Doğu Türkistan ve Ordubalık Kaganları, (terc. B.Atsız), Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi,
sayı 103, 1996, s. 15,16.

569. Sümer, s. 38.
570. DLT (Divan-u Lugat-it Türk), III, s. 34.
571. DLT (Divan-u Lugat-it Türk), I, s. 30.
572. Sümer, s. 38.

Çin Kaynaklarına Göre Eski Türk Boyları, 2. Baskı (tıpkıbasım), sf: 128,
Türk Tarih Kurumu Yayınları-2013, Prof. Dr. Ahmet Taşağıl
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ırksal olarak çok sevdiğim bi özelliğimiz var ya
beğendiğimiz bişeyi alıp kullanıp 100 200 sonra türk işi bu ya diyoruz.
Burda güzel olan kısım hızlı adaptivite felan, kültürel muhafazakarlığın olmayışı.
mesela farsiler bu konuda çok muhafazakarlar. Hoş olsunlarda.

bide geçen bişi okudum, abbasi zamanı sanırım, türk ve kürtlerle ilgili "bunları şehre almayın ağkü sorun çıkarıyorlar zaten pisler, paralı asker dışında bi boka yaramazlar" diyen bir yazı vs vs.
heh

hazar etrafı 500-1000 civarı felan çogenteresan.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Peçenekler
http://turk-boylari.blogspot.com.tr/2015/03/pecenekler.html
said:
Peçenekler

Peçenekler, Orta Kazakistan'da tarih sahnesine çıkmış Türk boylarından biridir [456].
Büyük ihtimalle Batı Gök-Türklerinden Işbara Kagan'ın 634 yılından sonra
yaptığı yeni boy teşkilatlanmasının akabinde ortaya çıkan bir boydur [457].
Bu sırada Isık Göl-Balkaş arasından ortaya çıktıkları tahmin edilmektedir.
Çünkü Peçenek kabilelerinden biri Çor,
bir başkası da Çopan adını taşıyordu.
Aslında Peçenekler sekiz ana boy ve kırk küçük kabile (oba)den oluşan bir topluluk idi.
Sekiz ana boyun adı şunlar idi: İrtim, Çor,
Yula, Kulpey (Köl Beg), Karı Bay, Talmat, Kopun, Çopan.
Bunların ilk üçüncünün diğerlerine göre
daha soylu sayıldığı ve dolayısıyla onlara Kangar denildiği bilinmektedir [458].

Karlukların, Uygurların baskısı yüzünden batıya hareketleri,
Peçeneklerin de Balkaş Gölünün güneyinden Sır derya kıyılarına gelmelerine sebep olmuştur.
Diğer taraftan Bizans kaynağı Konstantin Porphyrogennetos'a göre
''Oğuz baskısı sonucunda daha da batıya çekilen Peçeneklerin bir gurubu
Oğuzların yanında kalmıştır.
Dolayısıyla Kaşgarlıdaki Oğuz listesinde yer alan Peçenekler bunlar olmalıdır [459].
Daha sonra Peçenekler,
aral Gölünün kuzeyinden Hazar Denizinin kuzeyine kadar geniş sahaya yayıldılar [460].

860-880 sıralarında Don-Kuban havzasına kadar uzandılar.
Tabiiki Hazar Devleti bundan büyük zarar gördü.
Peçenekler, Macarları Orta Avrupa'ya sürdükleri gibi kendileri de
Karadeniz'in kuzeyindeki geniş düzlüklere, hatta Balkanlara kadar ilerlediler.
Bu arada Ruslarla uzun mücadeleler yaptılar.
Hakim oldukları topraklar sekiz bölge halinde düzenlendi.
1049'da Uzların saldırısı sonucu Aşağı Tuna'ya göçtüler (1049).
Bizans'ı epey uğraştırdılarsa da 1091 yılında Bizans-Kuman (Kıpçak)
ortak hareketi neticesinde dağıldılar.
Bir kısmı Macaristan topraklarına giderken diğer bir gurup Tuna boyunda kaldı.
Bunlar XII. Yüzyılın sonuna kadar varlıklarını koruyabildiler.

İslam kaynaklarında Peçenekler hakkında az sayılmayacak kadar malumat vardır.
Özellikle İslam tacirlerinin Peçenekler arasından getirdiği bilgiler
İslam tacirlerinin Peçenekler arasından getirdiği bilgiler
İslam tarih ve coğrafyacılarınca kaydedilmiştir.
Genellikle varlıklı bir topluluk olduğu bildirilen Peçeneklerin sayısız yılkı
ve koyun sürüsüne sahip oldukları anlatılmıştır.
Ancak, her hangi bir köyleri mevcut değildi [461].
Bunun çok sayıda altın ve gümüş eşyalar,
hatta bunların üzerindeki yazılar günümüze gelmiştir [462].

Becanek (Peçenek), Türklerden bir sınıf olup Oğuzların yakınındadır [463].

Kaynakça

Çin Kaynaklarına Göre Eski Türk Boyları, 2. Baskı (tıpkıbasım), sf: 97-99
Türk Tarih Kurumu Yayınları-2013, Prof. Dr. Ahmet Taşağıl
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Suark said:

...bide geçen bişi okudum, abbasi zamanı sanırım, türk ve kürtlerle ilgili "bunları şehre almayın ağkü sorun çıkarıyorlar zaten pisler, paralı asker dışında bi boka yaramazlar" diyen bir yazı vs vs.
heh

hazar etrafı 500-1000 civarı felan çogenteresan.


pis değilde, şehir hayatında uyum sağlayamama yüzünden + arap ve fars milliyetçiliği etmeni de var.

şehir olayı, abbasi halifesinin annesinin türk kökenli olması lazım ve emevilere karşı türklerin çok yardımını görüyorlar, abbasi halifesi türkleri çok tutuyor ve yakın koruma ordusu -özel ordu veye gulam olarak bunları tutuyor, tabi böyle olunca onun yanında şehirde olmaları lazım geliyor. tabi bunlarda şehrin için atla falan geziyor, kalabalığa pazara fala at sırtında gidiyorlar falan...

pislik ve diğer unsurlar hakkında yazılan bir şey okumadım, gerek roma gerek arap seyyahların notları var, üstelik araplar güncel hallerine kıyaslama yaparsak, onlarında şikayet edeceği kadar pis olmaları -efsane pislik falan olması lazım
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...