Esnaf Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2014 o her ülkede her yerli oyuncuya yapılır.yabancı basını takip edenlere göre türkiye de yapılanlar az bile Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
moriarty Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2014 di mi abi sinemle çok sevişti ondan gitti kasık falan hep yabancı basın işleri. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Tatar Ramazan Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2014 madcow said: tarık icin haber dustu mu hic ya 2.5 + yekta + lucas istiyolar falan diyolardı. bu eskisehire de elini versen kolunu kaptırıyon bi sene once 3m euro buyout u olan herif degil mi bu. bi sene bile degil 6 ay falan olmadı yeni sozlesmesinden. Şu doğruysa EsEs yaşadı, Yekta solid adam ayrıca Ontırıvırı hırslı yere sağlam basan bişey, GS klasında değil ama 2si de Anadoluda çok iş yapar, üstüne de 2,5m oha Veysel varken Tarık gereksiz aslında aynı seviyedeler hatta Veysel daha iyi, Tarıkın genç olması avantaj ama. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Esnaf Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2014 moriarty said: di mi abi sinemle çok sevişti ondan gitti kasık falan hep yabancı basın işleri. ya şunda basından çok gs yönetimi suçlu.fb den yıldız bir oyuncuya bunu deseler kanalı yıkar aziz. özellikle gs li topçulara çok yapıyor bunu toroğlu ve ahmet çakar. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
forgiver Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2014 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2014 http://galeri2.uludagsozluk.com/396/sel%C3%A7uk-%C5%9Fahin-in-yunanl%C4%B1-g%C3%BCzel-sevgilisi_384075.jpg abi şuna kim inanıp da haber yapcak Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
unity Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 1 ay oncesinden cok net haber verdigim Balotelli transferi su aralar butun Turk spor gundemini mesgul etmekte. At fava bekle demistik. Resmilesince alinti yapacagim cok genc var bu baslikta. Bu arada Tarik Camdal buyuk olcude biter bu hafta Prandelli onay verdikten sonra. 1-2 haftaya KAP'ta olur. Hayirli olsun simdiden.Mario Balotelli Semti iki telli Gelme ihtimali Bence yuzde elli Bence yuzde elli OooOoo ooo Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fenn Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 Balotelli Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Darksun Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 NTV Spor @ntvspor 3 mins SON DAKİKA: Werder Bremen, Galatasaray'dan İzet Hajrovic ile 4 yıllık sözleşme imzalandığını açıkladı Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
forgiver Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 nikah masasına çağırmamışlar mı bizi Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Esh Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 Naptiniz olm adama? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
souldarkorn Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 salak lan bu hayroviç yemin ediyom gerizekalı. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
madcow Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 hayrovic in bu aptallıgından sonra bizim haklı cıkma ihtimalimiz dogdu galiba. gecici lisans almadan baska bi takıma imza atamıyor olması lazım. biz drogba icin fifadan lisans beklemistik diye hatırlıyorum. eger biz haklı cıkarsak werder(hayrinin) bize yarattıgı zararın tamamını odemesi gerekiyor yanlıs hatırlamıyorsam. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Liebe Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 şööle bi haber var bilemedim http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/26702837.asp Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
madcow Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 said: Bugün bazı yayın organlarında kulübümüzle sözleşmesini haksız şekilde fesheden futbolcu İzzet Hajroviç’in Werder Bremen’le sözleşme imzaladığı iddialarını içeren haberler yer almıştır. Her şeyden önce altı çizilmelidir ki bir futbolcunun bir kulüple sözleşme imzalaması için bir lisansa ihtiyaç bulunmamaktadır. Lisanslama süreci sözleşme imzalanmasını takiben başlamaktadır. Galatasaray’ın Didier Drogba transferinde yaşadığı süreci yakından takip edenler bu durumu hatırlayacaklardır. Dün Yönetim Kurulumuz tarafından ifade edildiği üzere İzzet Hajroviç için çıkarılmış geçici FIFA lisansı bulunmamaktadır. Dolayısıyla dün dile getirdiğimiz hukuki durum aynen geçerliliğini korumaktadır. Mezkur şahsa lisans çıkarılabilmesi için FIFA kuralları gereği öncelikle TFF aracılığıyla Galatasaray Sportif A.Ş.’nin görüşünün talep edilmesi zorunludur. Galatasaray’a bu güne kadar gelen hiçbir başvuru olmamıştır. İzzet Hajroviç sözleşmesini haksız olarak feshini takiben FIFA Uzlaşmazlık Çözüm Kurulu’na başvurmuştur. Bir başka deyişle konu yargıya taşınmıştır. Galatasaray 18 Temmuz 2014 tarihine kadar belirtilen kurula kendi dilekçesini iletecektir. Werder Bremen eğer gerçekten İzzet Hajroviç ile sözleşme imzaladıysa sözleşmesini haksız şekilde fesheden futbolcunun kusuruna ortak olmuştur. Galatasaray, lisans başvurusu talebi önüne geldiğinde de gerekli itirazlarda bulunacaktır. Bunun akabinde geçici lisans konusunda nihai kararı FIFA verecektir. Geçici lisans konusu daha FIFA’nın önüne dahi gelmemiştir. Yine unutulmamalıdır ki FIFA bu lisansı ileriki bir tarihte verse dahi –ki FIFA’nın geçmişte bu yönde uygulamaları olmuştur- bu tedbirin şu anda işleyen hukuki süreçler üzerinde bir etkisi olmayacaktır. Galatasaray hem FIFA Uzlaşmazlık Çözüm Kurulu önünde hem de gerekirse akabinde CAS önünde hem İzzet Hajroviç’e hem de eğer iddialar doğruysa Werder Bremen’e karşı haklarını sonuna kadar savunacak, mezkur futbolcuya şimdiye kadar yapılmış olan tüm ödemelerin tazmini için her türlü hukuki süreci işletecektir. İddialar doğru ise İzzet Hajroviç attığı imza ile asıl niyetinin ne olduğunu bugün daha da fazla açık etmiştir. Futbolcunun olayların başından bu yana sergilediği suiniyeti açıkça ortaya koyacak olan bu imza ilerleyen hukuki süreçte Galatasaray’ın elini güçlendirecektir. bu da bugunku acıklama haber 28 haziranda 10 temmuza kadar ellerine bi yazı gelmis olurdu heralde. ya da milleti skmeye calısıyo bizimkiler. bu da gayet mumkun. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
madcow Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 hayri zaten gitsin hic umruda degil de herkesle 3 eurosuna kadar pazarlık ediyoruz oyuncuları zor alıyoruz sonra gidip 4m euroyu cope atıyoruz. ona canım sıkılıyor. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Tatar Ramazan Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 Çalma kapını çalarlar kapını, Drogbayı böyle beleşe kaptık diye bi de yazmışlar lel daha tonla oyuncunun aklını çelip ucuza kapattınız veya kariyerine darbe vurdunuz alacaz diyip alamayıp bu ne ki. Ayrıca Alaman bu sizin gibi hesapsız kitapsız iş yapmaz, almıştır güvencesini Uefadan siz derdinize yanın ödeyin İsviçre kulübüne bonservisi önce ahah hediye ettiler adamı alıp asdzsd Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
madcow Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 zaten yabancıdan kurtulmamız lazım bi suru aslında fifa bizi haklı bulsa en guzeli olur hem hayri gitmis olucak hem para vericekler. ha tabi bizdeki yapı ile bizimkiler haklı cıkar mı? o iş biraz zor fifa hep futbolcunun yanında olmayı tercih edecektir gibi geliyor bu tip durumlarda. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
forgiver Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 barajların doluluk oranını %1 arttırmışız bu ağlamayala maaş ödeyemeyip futbolcuda kusur buluyorlar Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
forgiver Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 bir de sadece izzet değil o ay taksidi olan kimsenin maaşı vaktinde ödenenemiş nakit sorunundan Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
forgiver Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 ualn kur farkından bile soktu herif euro %20 değer kaybetti bopnservis tarihine göre Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fizban Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 Werder onsozlesme imzalamistir lisans yoksa. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
pattisliborek Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 10, 2014 prandelli güzellemesi. dikkat wot icerir. prandelli galatasaray’a imza attıktan sonra her zaman yaptığım gibi, yazı yazmadan önce kendisi hakkında yazılan yazıları okumaya çalıştım... öncelikle avrupa basını oldukça şaşkın! daha geçen sene psg’nin önerdiği harika bir sözleşmeyi reddeden prandelli, son iki senede tottenham ve monaco’nun da aralarında olduğu birçok devrim niyetli kulüple anlaşmak yerine prensipleri doğrultusunda hareket etti. bu italyanlara boşuna sinyor' 'asil' ve 'karizmatik' gibi sıfatlarla hitap etmiyoruz. amacımız romantik görünmek ya da yabancı hayranlığı değil. amacımız bizde olmayan karakteri, başkalarında görünce takdir etmek! bizde olmayan derken şunu diyorum. mancini geldi, adama hemen “tazminat zengini” dediler. “tazminatını alıp gitmek istiyor” “önümüzdeki sezon büyük bir takımı çalıştıracak ve galatasaray’ı sadece para kazanmak için kullanıyor” dediler. ne oldu sonra? adam yaklaşık 10 milyon euroluk tazminatını almadan gitti. bence alması da lazımdı, ben olsam alırdım. fakat asil adam şunu gösterdi ki buraya para için gelmemiş. 10 kusür milyon euro’yu elinin tersiyle bir kenara itti. değil 10 küsur milyon için, bir passat marka araba için kalemini satan insanlar da “kişi kendinden bilir işi” tadında haberlerinden sonra gelip tek özür cümlesi kurmadılar. bütün bu iftiralarından sonra utanmadılar. mancini de bir kez olsun bu yaptığı fedakârlığı dillendirmedi. işte biz böyle insanlara şaşırıyoruz. tüm dünya da şaşırıyor. “çok çok daha büyük transfer bütçeleri ve gelecek planları sunacak bir monaco ya da psg değil de neden galatasaray?” diyorlar. neden galatasaray? bunun cevabını bu beyefendiler ve sanırım derwall biliyordu. mancini galatasaray’dan ayrıldıktan sonra “dünyanın en potansiyelli kulübü!” demişti. ne demek bu? eminim milyonlarca galatasaraylı, onlarca galatasaray yöneticisi de bunu bilmiyor. prandelli “ilk defa adası (galatasaray adası) olan kulüp görüyorum” diyor. “başkan bana sürekli kulübün tarihinden bahsetti ve ben de bunu dinlemekten müthiş keyif aldım” diyor. ne var bu tarihte? bir kere kulübüne bağımlı yaşayan milyonlarca taraftar var. türkiye’nin her yerinde hatta gurbette yaşayan vatandaşlar sayesinde dünyanın her yerinde. bunlar manchester united, real madrid, barcelona taraftarları gibi eğlence olsun diye takım tutan uzakdoğulu insanlar değil. galatasaray’la yaşayan, galatasaray’la büyüyen insanlar. tabi bu potansiyeli fenerbahçe de barındırıyor. fakat derwall’den sonra son 30 senenin açık ara en başarılı kulübü galatasaray (hem lig şampiyonluğu sayısında hem avrupa’da başarı konusunda açık ara) bundan başka bir de galatasaray’ın ‘lisesi’ gerçeği var. avrupa’nın en önemli eğitim kurumlarından biri galatasaray lisesi ve çok önemli bir geçmişi var. burada yetişen üstün eğitimli insanlar da bu kulübün yönetiminde yer alıyorlar. o yüzden bir başbakan, devlet görevlisi ya da inşaatçı vs değil de hep ‘profesör’ sıfatları taşıyan eğitimciler yönetiyor bu kulübü. derwall-prandelli benzetmesini basınımızda ilk yazan kalem ali ece, yazısını okumanızı tavsiye ederim. güzel bir benzetme yapıyor ama kısa yazıyor ben uzun uzun anlatayım. büyük alman teknik adam helmut schön’den bayrağı devralan derwall ilk olarak 1980 avrupa şampiyonasına katılıyor ve 1980’de derwall önderliğinde almanya bu kupayı kazanıyor. ardından 1982 ispanya dünya kupası geliyor. derwall’in almanya’sı ile italya finalde karşılaşıyorlar ve derwall kaybediyor. bir avrupa şampiyonluğu, bir de dünya ikinciliği alan derwall kitabında yazdığına göre 1984 avrupa şampiyonasından sonra görevi bırakacak. grupta portekiz, ispanya ve romanya var. ilk maç portekiz ile berabere kalıp 2. maçta romanya’yı yenince almanya puanını 3’e yükseltiyor. (o zaman beraberlik 1, galibiyet 2 puan) portekiz ve ispanya maçı ve ispanya – romanya maçı da berabere bitince üçüncü maçlar öncesi puan durumu şöyle oluyor. lider almanya 3, 2. ve 3. portekiz'le ispanya 2, son olarak romanya 1 puanda. son maçlarda portekiz romanya’yı yenip 4 puana çıkıyor. almanya da ispanya’dan beraberlik dahi aldığı takdirde 4 puanla gruptan çıkacak. maçın normal süresi 0-0 ve uzatma dakikaları oynanıyor. almanya kalesinde bir duran top... ispanyol stoper macheda uzun boyundan yararlanmak için ileri çıkıyor. derwall kitabında anlattığına göre macheda’nın ileri çıkışını görüyor. o kavurucu öğlen sıcağında oyuncularına, macheda’yı tutmaları için avazı çıktığı kadar bağırıyor ama sesini duyuramıyor. orta geliyor, macheda yükseliyor ve golü atıyor. ispanya 4, portekiz 4 puanla gruptan çıkıyor ve almanya 3 puanda kalıp eleniyor. almanya’ya son dakika golünü atan ve elenmekten son anda kurtulan ispanya finale kadar ilerleyip finalde platini’li fransa’ya yeniliyor. herkes derwall’in kovulduğunu söyler ama derwall kitabında zaten bırakacağını ve tatil yapmak istediğini söylüyor. zira uzun zamandır karısına ve çocuklarına zaman ayıramıyordur. ancak tatilden önce, geçen yıl kaybettiğimiz galatasaray lisesi mezunlarından atilla karsan'ın aklına derwall ismi geliyor ve yöneticilere ilk olarak derwall'ı o öneriyor... galatasaray için de alman teknik adamdan ilk randevuyu alıyor. sonrasında iki türk yönetici herr derwall’in peşini bırakmıyor. kim bu isimler? biri alp yalman, diğeri faruk süren! o dönemin başkanı profesör doktor ali uras’ın sağ ve sol kolu bu isimler. tabi ikisi de dil biliyor, ikisi de karakter sahibi, asil beyefendiler. yoğun uğraşları ve ısrarları sonucu derwall’i hiç değilse bir kez olsun istanbul’u ziyaret etmesi konusunda ikna ediyorlar. derwall de karısını ikna ediyor tabi… “karıcığım kusura bakma, bu beyefendilere söz verdim, hemen döneceğim ve tatile çıkacağız” derwall lufthansa hava yollarıyla istanbul’a gelmeden önce havalimanında düşünüyor. ne yapıyorum acaba diye? istanbul’a indiğinde ise şok geçiriyor. onlarca taraftar ayağını toprağa basamadan derwall’i omuzlara alıyor. “12 senedir şampiyon olamadık. umudumuz sensin” diyorlar. tabi çok naif bir adam derwall. değer yargıları farklı… türkiye’de en heyecanlandığı an olarak bir üniversitede kendisine türk sporuna katkıları için sunulan plaketi almasını söylüyor. “heyecandan, mutluluktan ne diyeceğimi bilemedim” diyor. bizim türk capello’ları arasan icazet etmezler. neyse derwall’e florya’yı gezdiriyorlar, planları anlatıyorlar. ağzından girip, burnundan çıkıyorlar ve derwall korkarak eşini arıyor. “elisabeth, beni anlayabileceğini umut ediyorum. ben türklerin teklifini kabul ettim” telefonun diğer ucundan bir kahkaha yükseliyor. elisabeth: “türkiye’ye gideceğini söylediğinde seni kandıracaklarını biliyordum, beni aramanı bekliyordum. her zaman senin yanındayım!” derwall, büyük teknik adam… avrupa şampiyonu ve son dünya ikincisi… almanya’yı çalıştırırken herkes peşindeydi, tıpkı prandelli gibi. neden galatasaray’ı seçti? otobiyografisinde ayrıntılı olarak anlatıyor. (kitap: jupp derwall: futbol basit bir oyun değildir) herhalde prandelli’nin galatasaray’ı tercih etmesiyle, derwall’i galatasaray’ı tercih etmesinde benzer noktalar çoktur. zira aynı noktalara vurgu yapıyorlar. kulübün potansiyeli, kulübün tarihi gibi… tabi kulübün yöneticileri de mühim. ilk defa bu kadar büyük bir teknik adamın, kulüp başkanı için bu kadar takdire şayan ifadeler kullandığına tanık oldum basın toplantısında. ünal aysal belli ki prandelli’yi fazlasıyla etkilemiş. çok değil 3-4 gün önce aysal’ı yönetimini ağır eleştiren bir yazı yazdım. son bir ayda kafası kesik tavuk gibi plansız, programsız, adeta bir kaos içinde kulüp yönettiklerini belirttim. velakin bir fırsat ellerine geçti, o fırsatı da çok iyi değerlendirdiler. şuan karşılıklı büyük bir saygıyla işe başlıyorlar. bu oldukça değerli… tabi mancini’nin de göreve böyle başlayıp, üç maç sonra bu saygıyı yönetim tarafında kaybettiğini belirtmeliyiz. ali ece’nin yazısına dönelim. ali ağabey akıllı bir adam, macheda’nın kafa golüyle, godin’in kafa golünü benzetmiş. macheda’nın kafa golü derwall’i, godin’in son dakikalardaki kafa golü de prandelli’yi galatasaray’a yönlendirdi demiş. böyle güzel çıkarımları yapmayı biliyor. çok okursanız bu ayrıntıları yakalayabilirsiniz. ali ağabey de çok okuyan bir adam. fakat yazısında önemli bir bölümü hatalı buluyorum. “prandelli oyuncularına göre sistem belirler, rijkaard ve mancini gibi sisteminin fetişi olmaz. oyuncularını sistemine uydurmak için zorlamaz” demiş. oldukça hatalı bir çıkarım olduğunu düşünüyorum. rijkaard tamam ama mancini de sisteminin fetişi falan değil, birçok sistemi bırakın maçtan maça, bizzat maçın içinde bile değişten biri. ali ece’nin yazısından sonra uğur meleke’nin yazısına baktım. zira bir hafta önce elenen italya ile ilgili yazarken “bence dünyanın en iyi teknik direktörüne sahip olmalarına rağmen elendiler” dedi. çok iddialı bir söz! o yüzden galatasaray’a geldikten sonra ne yazacak diye merakla bekledim. tabi türkiye’de yazarlık nasıl yapılır, olumlu eleştiriler nasıl okunmaz da yerden yere vurmalar okunur bildiği için hiçbir hafta önce yazdığı cümleye değinmemiş. “bana göre dünyanın en iyi hocası” tabirini katiyen kullanmamış. eminim şunu düşünüyor. ben şimdi buna “bana göre dünyanın en iyi hocası” desem 2-3 ay sonra gönderilirse, bilgiçliğimi kaybederim, o yüzden olabildiğinde ne iyi, ne de kötü demeliyim. işte bu sayede bir hafta önceki hayranlık anlatımı, bir hafta sonra ‘objektiflik’ adı altındaki samimiyetsizliğe bürünmüş. aynı şey mehmet demirkol için de geçerli. ondan da bir haftadır prandelli yazısı bekliyorum ama yazmıyor. “doğru isim denizli falan” diyor. bu ikisi de çok zeki adam, “yanıldılar” “anlamıyorlarmış” pozisyonuna düşmemek için net yorumlardan kaçınıyorlar. meleke de önemli noktalara değindiği güzel bir yazı çıkarmış, onun yazısını da beğendim. son olarak da bülent timurlenk… bülent ağabeyin kalemine hayranlık duyuyorum, edebi yönü çok kuvvetli. prandelli’nin ağzından ‘mister’ın bilinmeyen yönlerini özel hayatını yazmış. kariyerini, başarılarını zaten herkesten okursunuz, ben bilinmeyenleri yazayım ve edebi yeteneklerimi sergileyeyim demiş adeta. bu yazısının linkini vermek istiyorum, muhakkak okunmalı. http://acetobalsamico.blogspot.com.tr/...linin-iki-hayat.html şimdi gelelim benim yorumuma. ali ece’nin dediği gibi derwall bir derviş edasındaydı. öyle bir karakterdi. prandelli de öyle. özellikle özel hayatında yaşadığı acılar, yüzünden bile anlaşılıyor adamın. basın toplantısında en çok bu dikkatimi çekti. mancini’nin basın toplantıları çok daha aktif, eğlenceli, hırslı, sinirli vs geçiyordu. prandelli ise tam aksine durgun, düşünceli ve kafasında bambaşka şeyler olan bir adammış gibiydi. takım üzerindeki düşüncelerini sadece bir kere vurguladı. “4’lü savunma ve üçlü ortasaha göbeği düşünüyorum” dedi. “sonra belki iki de ofansif ortasaha” dedi. hücum üçlüsü bazen 4-3-2-1 bazen 4-3-3, bazen 4-3-1-2 şablonunda dizilebilir ona zamanla bakacağız demek istiyordu. burada önemli bir nokta var. hep yazdım, futbolu bilen kişiler de defalarca söyledi. galatasaray’ın geçen sene en büyük eksiği, kaybettiği topları geri kazanamamasıydı. galatasaray kötü pres yapıyordu, topu iyi kullansa bile kaybettiği zaman geri kazanmak için çok zaman harcıyordu. bu da baskı kurabilmesini engelliyordu. herkes melo’yu övdü ama melo ortasahada 10 km üzerinde koşamıyordu. ben melo için “rakip yarı alana 5 dakikada bir atılan el bombasına benziyor” yorumu yapmıştım. 5 dakikada bir rakibi sindiren, kendi takımını ateşleyen, taraftarı ateşleyen bir hamle yapıyordu. rakibe kayarak giriyor, fiziksel mücadele edip kazanıyor falan ama bu fiziki müdahaleler sonrasında da yoruluyordu. bu hamleden sonra tekrar soluklanabilmek için ya hücumda, ya da savunmada dinleniyordu. melo’nun en büyük sorunu aktif olarak dinlenememesiydi. pozisyonunu çok kaybetti ve rakibi kovalayamadı. selçuk da ceyhun oynamadığında her maç takımın en çok koşan oyuncusu olmasına rağmen mücadele gücü oldukça sınırlı bir oyuncu, kolay çalım yiyor, beli dönmüyor, hızlanamıyor... selçuk bildiğimiz oyun kurucu ve onun yumuşak savunma yapması da anormal değil. mancini bu pres sorununu hem ceyhun, hem yekta ile çözmeye çalıştı fakat ikisi de merhem olmadı ve ikisinin de eksik yönleri başka sorunlara yol açabildi. ceyhun ortasahayı geri çekiyor, topun ileri aktarılmasını engelliyor ve çok top eziyordu. yekta ise yine yumuşak kalıyor ve pres gücünü arttıramıyordu. bu yüzden galatasaray çok yumuşak bir takımdı ve top dolaştırabilen, topu kullanabilen takımlar galatasaray’a üstünlük kurabildiler. prandelli’nin bu eksiği gördüğünü düşünüyorum. biz melo bu brezilya’da nasıl oynamaz gibi saçma sapan şeyler düşünsek de prandelli’nin olaya çok daha gerçekçi bakabileceğine inanıyorum. (melo’nun bu brezilya ortasahasında oynaması aksine imkânsız. fernandinho, paulinho, willian, ramires her yere koşan adamlar, luiz gustavo da çok iyi pozisyon alan bir oyuncu. brezilya’nın en dinamik, en güçlü ortasahalarından biri bu turnuvada oynuyor. brezilya’da basın, scolari’nin milli takıma almadığı yıldızların ilk 11’ini yapmış, melo’yu o 11’e bile almamışlar. yanlış anlaşılmasın ben melo’nun kalitesinden şüphe etmiyorum ama takımın eksiklerini de doğru değerlendirmek lazım) mustafa denizli de mehmet demirkol’un söylediğine göre ilk olarak melo-selçuk ve sneijder’in arasına bir dinamo gerekli diyordu. prandelli de 3 ortasaha diyerek bence bunu kastetti. bir dinamo benim de aylardır yazdığım üzere şart. ben “veli kavlak veya kuyt galatasaray’da olsa çok başka bir galatasaray izlerdik” dedim durdum. illa göbek de şart değil. kanattan içeri girebilen ya da önde baskı kurabilen oyuncular da bu pres eksiğini giderebilirdi. eskiden elmander bu eksiği gideriyordu. hatta ortasahalaşabilen kanatlar engin ve emre’nin iştahı da top kazanımına yardımcı oluyordu. fakat geçen sene hem sneijder, hem burak hücumda top da tutamıyorlar, hücumda top da kazanamıyorlar. (evet sneijder müthiş bir zeka ve teknik olmasına rağmen, alex gibi topu tutup faul alabilen, oyunu soğutabilen, kalçasını kullanan, yere sağlam basan bir oyuncu değil) sneijder dar alanda ezilebilen, yere sağlam basamayan çok yumuşak bir oyuncu. ona futbolu topu ayağında tutmaması üzerine öğretmişler. hollandalılar futbolu en iyi öğreten ülke. bu sayede kuyt gibi yeteneksiz bir oyuncuya bile müthiş melekeler ekleyebiliyorlar ve ondan büyük fayda sağlayabiliyorlar. sneijder topu hemen ayağından çıkarmaya programlı ama o pası düşünürken etrafında koşuyu yapacak aklı bulamıyor. ortasahada basan, top kazanan, her yere koşan bir nevi kaos yaratan oyuncu ya da ilerde kuyt gibi hem top tutan, hem hücumda top kazanan oyuncu da yine sneijder’in kolay marke edilmesini engeller. siz ne kadar yavaş oynarsanız koşusu olmayan sneijder o kadar kolay marke edilir. siz ne kadar kaos yaratır, önde pres yapabilirseniz, rakip sneijder’i o kadar çok unutmak zorunda kalır. hem marwijk, hem mancini, hem van gaal’e bakın, hepsi sistem içinde sneijder’i kalabalıktan kaçırmaya çalışmıştır, markajdan uzaklaştırmaya ama kaleden uzaklaştırmamaya özen göstermişlerdir. zaman zaman sol haf, zaman zaman sol kanat oynatmışlardır. bizim yarım akıllı türk basını, “mancini sneijder’i kanatta harcıyor” dediğinde sneijder kariyerinin en iyi sezonunu geçirdi hem de bir önceki dönem fatih terim kendisini forvet arkasında kullanıp ligimizin iri kıyım stoperlerine ezdirdiği halde. o forvet arkası (sözüm ona yerinde oynayan) sneijder etkisizken, her gün eleştiri yağmuruna tutulurken… bu sol açık sneijder kariyerinin en iyi performanslarından birine ulaştığı halde yerinde oynamıyordu. 4-4-2, 4-3-1-2, 4-3-3 bunlar diziliştir, sistem değildir. mancini de 4-3-3, ersun yanal da 4-3-3, gençlerbirliği’nde mehmet özdilek de 4-3-3 oynattı geçen sene. hepsinin sistemi de birbirinden çok farklıydı. bizim yarım akıllı türk basını bunların hepsini aynı zannediyor. feldkamp bir gün “hangi sistemle oynayacaksınız, 4-4-2 mi, 4-4-1-1 mi? vs vs” diye soru soran bir gazeteciye şöyle demişti. “arkadaşlar sistemi sayılardan ibaret sananlar gitsin süpürge satsın” o kadar mükemmel bir cevap ama yine de kimse anlayamadı. feldkamp demişken… sahi bu derwall neyin devrimini yaptı bir hatırlatayım. 12 yıl şampiyon olamamış galatasaray. istanbul’da tribünleri beşiktaş ve fenerbahçe’ye kaptırmış. taraftar sayısını her geçen yitiriyor. tabi derwall’in de sihirli değneği yok ve tanrı parçacığı da değil. nesi var? tecrübesi, bilgi birikimi ve karakteri… ilk sene beşinci oluyor, sabrediyorlar. 2. sene kıl payıyla şampiyonluk gidiyor. namağlup olmasına rağmen 2. oluyorlar. 3. sene ise 14 yıllık bekleyişi bitiriyor. bu arada mustafa denizli’yi yetiştiriyor. iki sene sonra onun yetiştirdiği denizli türk futbolunun en büyük avrupa başarısına ulaşıyor. dönenim şampiyonlar ligi’nde yarı finale çıkıyorlar. (bence hala bir türk kulübünün en büyük avrupa başarısı bu olabilir, uefa kupası dahil) bitmiyor, arkadaşı piontek’i türk milli takımının başına öneriyor. “yardımcı olarak da fatih terim’i al” diyor. piontek de fatih terim’i yetiştiriyor. bitmiyor. arkadaşı feldkamp’ı galatasaray’a öneriyorlar. feldkamp geliyor o dönem ne kadar genç potansiyelli türk varsa hepsini alıp geliştiriyor. wenger’in çocukları gibi feldkamp’ın çocukları doğuyor. hakan şükür’ler, okan buruk’lar vs. işte o feldkamp’ın yetiştirdiği gençler de olgunlaştığında başlarına piontek’in yetiştirdiği fatih terim geliyor. sonra da 4 şampiyonluk bir uefa kupası, bir süper kupa… bu arada şampiyonlar ligi’nde lucescu ile çeyrek finaller vs vs. derwall tüm bunların başlangıcı. fakat en büyük başarısı nedir derseniz… anadoluda halk milliyetçidir. derwall’den sonra galatasaray’ın avrupa başarısından da çök etkilenmişlerdir. derwall anadoluyu galatasaraylılaştırmıştır ve istanbul’da beşitkaş ile fenerbahçe’ye kaybedilen taraftar gücünü geri kazanmıştır. sadece anadolu da değil tabi milliyetçi olan... yurt dışında yaşayan gurbetçi vatandaşlarımızın da çoğunluğunun galatasaraylı olması bu avrupa başarıları sayesindedir. prandelli de bir devrimci olabilir mi? 3 temmuz’dan beri türk futbolunu güvenilmez kişilerin yönettiği ortada. bizzat tff başkanı yıldırım demirören’in galatasaray’a şampiyonluk kupası verirken suratının nasıl ekşidiği ortada. artık derwall devriminin geride kaldığı ve onun bayrağını devralan terim gibilerin de gücün yanında yer almayı yeğledikleri ortada. o halde 30 yıldır süren derwall dosyasını sonsuz şükranlarla kapatıp yeni bir sayfa, başka bir galatasaray başlatmak lazım. bu galatasaray da direnen, güç sahiplerine karşı mücadele eden bir galatasaray olmalı. kokuşmuş düzeni yıkabilmeli ve yeni bir düzen kurabilmeli. hep şunu dedim. ligin dinamiklerini bilen değil, ligin dinamiklerini değiştiren adamlara koşun. ligin dinamiklerini bilen adamla 4. yıldızı taksanız bile gelecekte yine önünüzü kesmek için çaba harcayacaklardır. derwall yerine ligin dinamiklerini bilen birini getirseniz son 30 senede böyle bir fark yaratabilir miydiniz? son 30 senenin lig şampiyonluk sayılarına, avrupa başarılarına, yerel kupa kazanımlarına bir bakın! galatasaray futbol kulübü ligin dinamiklerini değiştirebildiği için rakiplerini geçti. herkes toprak sahada futbol oynarken derwall çim saha diye direttiği için, dinamikleri değiştirdiği için devrimi yarattı. şimdi bu güçlünün elinde olan ve hiçbir yanı adil olmayan futbol ortamını da ligi bilen adamla, ligin kaypaklığına alışan adamla değil, ligi değiştiren adamla kazanabilirsiniz. o isim de prandelli neden olmasın? 56 yaşında, bilgisi birikimi ortada, yaşadığı acılar yüzünden kariyerinde beklediği sıçramaları yapamamış ilk kez ülke dışına çıkan ve ikinci baharını yaşayan, aç bir adamla… neden olmasın? (extensor) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
madcow Mesaj tarihi: Temmuz 11, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 11, 2014 sezar sabriyi kamp kadrosuna almıyormus asdf Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fizban Mesaj tarihi: Temmuz 11, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 11, 2014 Haber dogruysa Prandello'yi zor gunler bekliyor. Sosyizm'in yogun elestirileri geliyor,.. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Masticore Mesaj tarihi: Temmuz 11, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Temmuz 11, 2014 sabri'yi niye almıyor lan asdf mecburuz almaya abi. Adam mı var başka yedek gs'da. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar