Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Hilafetin ilgası


Cipetpet

Öne çıkan mesajlar

Biraz uzun okumadan yorum yapmayın,veya trollemeyin rica ediyorum saygılar.
Meclisin isterse hilafeti geri getirebileceğine dair argümanlarda var. ilgimi çektiği için paylaşmak istedim...

okuyunuz

17 kasım 1922 de Osmanlı hanedanından Abdülmecid efendi halife seçilmişti. Fakat bu makamın zamanla aslında solun bile solu bir yönetim olan kemalizme zarar getirmesi ihtimali mevcuttu. Nitekim bir müddet sonra Halife Abdülmecid bu halk için değil yeni yönetim için tehlike olmaya başlamıştı. Abdülmecid efendi halife olur olmaz Ankaranın verdiği bir talimat üzerine İslam alemine bir beyanname neşr edecekti. Bu beyannamede Sultan Vahdettinin yaptıkları, yeni Türkiye idaresinin İslamlar içinde faydalı bir devlet olduğunu anlatacaktı. (Bu ifadeden o zamanki Türkiyenin İslam olmadığı anlamıda çıkarılabilir) Halbuki Abdülmecid efendi neşrettiği beyannamede kendi iradesini kullanarak Vahdettinden bir tek kelime bile bahsetmediği gibi zaferin hazırlanmasında hanedanında hizmetlerinin görüldüğünü yazdı. Altınada Abdülmecid bin Abdülaziz Han şeklinde bir imza koydu. Başına Fatih Sultan Mehmetinki biçiminde sarık sarmak istedi. Bir takım din adamları ve kumandanlarla temaslara başladı. Bir kumandanımız Konyada Halifeye bir at hediye etti. Abdülmecid efendi muhteşem cuma alayları tertib ederek İstanbuldan başka bütün ülke halkının sevgisini kazanmak istiyordu. (Halk Müslüman halife hazretlerini zaten sever) Mustafa Kemalin bu tür hareketler hiç gözünden kaçmıyordu. Harp oyunları dolayısıyla İzmire gitmiş olan Mustafa Kemal, Fevzi (Çakmak), İsmet (İnönü) ve Kazım (Özalp) ile görüşerek 1924 ün ocak ayı sonlarında halifeliğin kaldırılmasına karar verdiğini açıkladı. Ankaraya döndüğü zaman mecliste hanedanın tahsisatı meselesi görüşülüyordu. Mustafa Kemal hilafet hakkındaki görüşlerini açıkladı. Halifeliğin kaldırılması üzerinde pek hararetli münakaşalar oldu. Bilhassa Osmanlı hanedanına mensup olanların milli hudutlarımızın dışına çıkarılması meselesi çok çetin mücadelelere yol açtı. Gizli oturum gece yarılarına kadar devam etti. Nihayet meclis 3 mart 1924 tarihinde halifeliğin kaldırılmasına karar verdi. Son halife Abdülmecid efendi ve Osmanlı hanedanına mensup olanların Türkiye topraklarından çıkarılmasına karar verildi. 4 mart günü İstanbul valisi Haydar bey emniyet müdürü Muhittin (Üstündağ) ile birlikte Dolmabahçe sarayına gidip Abdül mecid efendiye Ankara Hükümetinin kendilerini görevden azlettiğini bütün Osmanlı hanedanının alelacele Avrupaya gitmek üzere İstanbuldan ayrılacağını bildirdi. Halife ‘Ben Fatihin soyundan geliyorum. Ben hain değilim. Böyle bir şey nasıl olur? Bütün islam alemi benim arkamda böyle bir şeye güç yetiremezsiniz.’ dedi. Bir manga asker saraya silahlarını doğrulmuş beklemeye başladı. Durumun vehametini gören ve Rusyada Koministlerin Çar Hanedanını yok etmesi gibi Osmanlı hanedanında bir anda yok edileceğinden korkan Abdülmecid efendi hanedan efradıyla birlikte apar topar gitmeye razı oldu. O dönemde bütün İslam alemi Hıristiyan aleminin işgali altındaydı bu sebep ile Halifelik konusunda onlarında yapabileceği fazla bir şey yoktu. ve Hıristiyan ulusları Mustafa Kemale hilafeti kaldırması konusunda baskı yapıyordu. Hilafet makamı bütün İslam alemini temsil ediyordu. Oysa Cumhurbaşkanlığı yada başbakanlık görevi sadece Türkiyeyle sınırlıydı. Buda Ankaradaki bazı kimselerin çekememezlik yapmasına sebep oluyordu. Pek çok yabancı temsilci Türkiyeye geldiği zaman Ankaradan önce İstanbuldaki Halifeyle görüşme yapıyor buda çekememezlik durumunu arttırıyordu. Gelen o zamanki yeni düzenin Osmanlıya düşman olduğu bu milletin gelenek görenek ve inançlarından pekde hoşlanmadığı apaçıktı. İkide bir (İngilizlerin tezgahıyla) Hilafet ordusunun 1920de Kuvayi Milliye kuvvetleriyle çarpıştığı gündeme getirilip aradaki düşmanlık hatırlatılıyor. Osmanlı hanedanının Kurtuluş savaşını neredeyse yönetircesine Ankaraya yaptığı destek ve yardımlar görmezden geliniyordu. 5 mart 1924 günü halife ve Osmanlı soyu Türkiye sınırlarından dışarıya çıkarıldı. KEYFİMİ BOZMA HOCA M. Kemal’in has adamlarından Falih Rıfkı Atay, hilâfetin kaldırılması kararının alınışının şâhidi olarak şunları anlatmaktadır. “Atatürk, o akşam biz devrimcileri sofraya çağırdı. Yemeğin bitimine doğru, ‘Çocuklar, yarın hilâfeti kaldırıyoruz” dedi. “Çılgınca alkışladık, sevinç içinde ‘Bunu sizden başkası yapamaz Paşam!’ dedik. “Peki öyleyse, dedi Atatürk. Geçin öbür odaya, yazın bir takrir. Ben onu hocalara imzalatayım. Yani Hilâfetin kalkmasını hocalar istemiş olsun. “Geçtik yazdık. Sabah Atatürk, eliyle Meclis’e getirdi, odasına çıktı. Hocaların kendi aralarında toparlanarak, bu ‘Hilâfeti ilga takririne’ ateş püskürdüklerini Atatürk’e biz haber verdik. Hocalar aşağıda hâlâ bağırışıp çağırıyorlardı. Gazi, bunun üzerine öfkelenerek: “Çağırın bana aşağıdan Rıfat Hoca’yı” “Çağırdılar Hoca hem öfkeli, hem sıkılgandı. Mustafa Kemal yüzüne bile bakmaksızın: “Hoca şu takriri imza et, dedi “Ama paşam, Hilâfetin ilgası gibi ciddi bir konuda, müzakere filan olmaksızın… Sonra biz, din adamları bunu istemi…” “Hoca imza et dedim, keyfini bozarım sonra..” “O günlerde İstiklâl Mahkemeleri, her gün birçok kişiyi sallandırmakta zaten… Sonradan Diyanet İşleri Başkanı olan Rıfat [Börekçi] Hoca biraz yutkundu, ama mecburen imzaladı. Üzgün, öfkeli bir halde aşağı inince hocalar etrafını sardılar. Onun, ‘Şöyle bağırdı, böyle zor kullandı’ demesine vakit bırakmadan: “Neee? Yoksa takriri imzaladın mı? Diye bağırdılar. Hoca: “Canım, imza değil de, ne yaparsın! Şöyle bir boktan Rıfat attık işte”. Bu anekdotu nakleden Ahmet Kabaklı 15 Ağustos ’90 tarihli tercüman’daki köşesinde şu ilaveyi ve yorumu yapmaktadır: “Falih Rıfkı, bu olayı kahkahalarla anlatırken: ‘Bu mürteci heriflere, ne demokrasisi be! Dermiş. Nitekim öbür mebus hocalar da birer birer Gazi’nin odasına çıkarak, Hilâfeti kaldıran o takrire boktan imzalarını attılar’. “Unutulmaması gereken nokta: Bu hocalar da Falih Rıfkı gibi ‘devrimci’ de, tayinle gelmiş olan 2. TBMM’nin mebusları idi. Tayinle gelen milletvekilleri ancak o kadar demokrasi yapabilirler”. Şimdi milletvekiline “İmza et. Yoksa keyfini bozarım!” diyen birisine demokrat denilebilir mi? Devrimci mahkemelerinin düzinelerle adam astığı bir vasattan istifade ile kafasındakileri gerçekleştirmeye çalışana Cumhuriyetçi denilebilir mi? Şu “keyfini bozarım” tehdidi, o devirdeki cumhuriyetin ne biçim bir cumhuriyet olduğunu ortaya koymaya kâfidir. (Kaynak: Kim Cumhuriyetçi, Bediüzzaman mı, M. Kemal mi? Burhan Bozgeyik, s. 214) KAZIM KARABEKİR HİLAFETİN NASIL KALDIRILDIĞINI ANLATIYOR Halifelik meselesi için Kazım Karabekir İstiklal Harbimiz adlı eser sayfa 798 de şunları diyor. ‘Mustafa Kemal Paşanın hilafetin lüzumu hakkındaki meclis nutku ve beyanları biraraya getirilir ve başlarınada hocalar gurubunun ortasında aynı kisveyle çektirdiği fotoğraf konursa vaziyet daha iyi anlaşılır. Gazinin büyük bir taassupla Hilafet ve saltanatı kendi şahsına almak istediği görülür.’ İstanbul hahambaşısı Haim Naum ise sürekli telkinler vererek İsmet Paşaya Lozan sonrasında hilafetin kaldırılması fikrini benimsetmiş. Masonluk hesaplarıyla Kuranın ahkamını kaldırmak ve milleti dinsiz yapmak Haim Naumun müthiş planı idi. ABD de bu zemini hazırladıktan sonra İngiltereye geçmiş ve halis Yahudi Lord Gürzonla görüşüp Siz Türkiyenin mülki tamamiyetini kabul edin ben islamiyeti ve islami temsilciliklerini onlara ayaklar altında çiğnetmeyi taahhüd ederim. der. Lord Gurzonda Türkiye islami alakasını ve islami temsil yolunu kendi eliyle çözer atarsa bizimle hulus birliği etmiş olur. Hıristiyan dünyasının hürmet ve minnetini kazanır.Bizde kendisine dilediğini veririz der. Lozan böyle kabul edilir. Hamdullah Suphi Tanrıöver Lozan işin şunları demiştir. Ellerimiz bu muahedeyi kerhen imzaladı.Fakat kalbimiz buna asla razı değil. Mustafa Kemal Paşada Lozanda Türklerin ve Kürtlerin yaşadığı bütün vilayetler bizimdir hesabını tutturamamış Musul ve çevresi bize verilmemiştir. Limni ve Semadirek adalarıda alınamamıştır. Lozandan sonra İngilterede Avam kamarasında Türklerin istiklalinin niçin tanındığı çıkısı yapılır Lord Gurzona oda cevaben İşte asıl bundan sonra Türkler bir daha eski savlet ve şevketlerine kavuşamayacak. Onları maneviyat ve ruh cephelerinden öldürdük der. 3 mart 1924 te halifelik kaldırılır. Hoca Rasih kızılaya para toplamak için Hindistandaymış. Şöyle anlatır.’Bize çok hürmet ediyorlardı. Mühim para toplanıyordu. Hilafetin ılgası telgrafı gelince Hindistanlı müslümanlar perişan oldular. Çok keder ettiler. Bizede hakaret ettiler. Çaremiz kalmadı kaçıp geldik.’ Mustafa Kemale göre (Ilga sırasında söylediği son söz) hilafetin bize hiç bir faydası yokmuş. (Nutuk) Delilide Hintllerin Birinci Cihan Harbinde aleyhimize savaşmaları imiş. Bu adamlar esir. İngilizler tarafından halifeliği kurtaracağız denerek kandırılıp getiriliyorlar. Çanakkalede bize değil havaya kurşun sıkıyorlardı. Halifelik kaldırılmadan önce bize hürmet eden dünyadaki 400 milyon müslüman bu makam kaldırılınca düşman olmasalar bile bizi kendilerine yabancı görmeye başlamış. Veriniz başbaşa zira hüsranı mübin Ne hilafet kalıyor ortada billahi ne din Medeniyet bize çoktan beridir diş biliyor Evvela parçalamak sonrada yutmak diliyor. İNGİLİZLER VE AMERİKALILAR ÖNCEDEN KALDIRILACAĞINI BİLİYORDU Mustafa Armağan’ın Zaman Gazetesi’nde yazdığına göre: Central Florida Üniversitesi öğretim üyesi Hakan Özoğlu'nun ABD arşivlerinde bulduğu rapor, bir ABD diplomatının halifeliğin kaldıracağını Washington'a bizden önce öğrenip bildirdiğini ortaya koyuyor. Rapor Washington'a 25 Şubat 1924'te ulaşmıştı. Başka bir deyişle, Türkiye'deki insanların haberi olmadan bir hafta önce, Fransa ve ABD yetkilileri halifeliğin kalkacağını öğrenmişlerdi ("Aksiyon", 13 Aralık 2010). Bunun anlamı şudur: Batı dünyası Hilafetin kaldırılmasını Lozan'dan beri bekliyor ve istiyordu. Hilafetin kaldırıldığı haberini, dönemin 1. Ordu Müfettişi, yani Halife'nin yaşadığı İstanbul'dan sorumlu olan Karabekir Paşa'nın bile gazetelerden öğrendiğini söyleyeyim de, gerisini siz anlayın. Halifeliğin kaldırılmasından sonra yapılan bu karikatürün alt yazısında "Darısı diğerlerinin başına" yazıyor. İlk topta atılan Halife Abdülmecid. Diğer topların ucunda ise Patrikler ve haham var. Ancak Halifeye yeten güç, diğerlerine yetmedi. Hakan Özoğlu'nun "Cumhuriyetin Kuruluşunda İktidar Kavgası" (Kitap Yay., 2011) adlı kitabında ilginç bir analiz yer alıyor: Ankara, 1922'de Saltanatı kaldırmış ama Hilafete ve Osmanlı hanedanına dokunmaya cesaret edememişti. Çünkü Karabekir gibi muhalif paşalar, İstanbul basını, Osmanlı döneminden kalma siyasetçiler ile Osmanlı hanedanı, Hilafeti kendilerine siper yapmışlar, onun arkasından muhalefetlerini örgütlemeye çalışıyorlardı. Muhalefet cephesinin sindirilip bertaraf edilebilmesi için Hilafetin devreden çıkarılması gerekiyordu. Daha sonra tasfiye sırası nasıl olsa diğerlerine gelecekti. Yazar, Ankara hükümeti 1922'de muhtemelen bütün Osmanlı hanedanını yurtdışına sürme hamlesini yapacak kadar kendine güvenmiyordu, diyor. Oysa Kâzım Karabekir, daha 1922'de Hilafetin Osmanlı hanedanından alınma planını kendisinin önlediğini yazmaktadır. Gerçi o, Mustafa Kemal'in Hilafeti kendi üzerine geçirmek niyetinde olduğunu da yazar ama konumuz bu değil. Önemli olan, 1922'de Ankara'nın Hilafeti, Osmanoğullarından koparmak için siyasî bir hamle yaptığı gerçeğidir. Hakan Özoğlu'nun nihai hükmü, Ankara'nın Hilafeti, hanedan tehdidini bertaraf etmek için kaldırdığı şeklinde. Başka bir deyişle "Hilafetin lağvedilmesindeki asıl hedef, Halifenin kendisi değil, Osmanlı hanedanıdır." Ancak dış dinamiğin ihmal edilmemesi ve bu nedenle konunun daha geniş bir temele oturtulması gerektiğini düşünüyorum. Bence Hilafetin kaldırılması ve laikliğe gidiş, daha Lozan'da dayatılmış, Türkiye'nin kurulmasına bu şartla izin verilmişti. Bunun, Antlaşmaya ayrı bir madde halinde konulmamakla birlikte Osmanlı Devleti'nin eski Müslümanlar üzerindeki Hilafetten gelen ayrıcalık ve haklarının geri dönülmezcesine işgalcilere bırakıldığının açıklanması, Hilafetin bu yeni dönemde gündemde olmayacağının ipucuydu. Üzerinde Kral V. George'un 10 Ocak 1924 günü Avam Kamarası'na yaptığı belirtilen konuşmanın Türkiye'yi ilgilendiren paragrafında "Lozan onaylanır onaylanmaz yeni bir çağ açılacağı" söyleniyor. Şimdi birileri köpürecek, biliyorum. Ancak sakin olmalarında yarar var. Zira önemli bir kişisel tanıklık ile ilk defa burada yayınlanacak bir resmi belgeye göz atmadan karar vermeseler iyi olur derim. Önce tanıklığa bir göz atalım: Kâzım Karabekir, 16 Ağustos 1923 günü İsmet Paşa'ya, son zamanlarda hükümet çevrelerinden duymakta olduğu din aleyhindeki fikirlerin Lozan'dan geldiği kanaatinde olduğunu söyler. Ona göre Peygamber Efendimiz (sav) ve Kur'an hakkındaki "bu tehlikeli hava" Lozan'dan esmektedir. İsmet Paşa ona 1. Dünya Savaşı'nda Macarlar ve Bulgarlar da bizim gibi yenildikleri halde bağımsızlıklarına Hıristiyan oldukları için dokunulmadığını, bizimse sırf Müslüman olduğumuz için bağımsızlığımızın ortadan kaldırıldığı cevabını verir: "Biz kendi kuvvetimizle bağımsızlığımızı kazansak bile Müslüman kaldıkça sömürgeci devletlerin ve bu arada özellikle İngilizlerin daima aleyhimize olacaklarını, bağımsızlığımızın daima tehlike altında kalacağını anlattı." Yeterince açık değil mi? Böylece İsmet İnönü, Müslüman kimliğimizden uzaklaşma telkininin Lozan'da yapıldığını itiraf etmiş olur. İngiliz Milli Arşivleri'nden (National Archives) bulduğum ve ilk kez burada yayınlanacak olan bir "gizli" belge, Lozan'ın Hilafetle bağlantısını net bir şekilde ortaya koyacak nitelikte. 10 Ocak 1924 tarihinde İngiltere Kralı V. George, Avam Kamarası'na yaptığı açış konuşmasında, Lozan'ı ilgilendiren bir kanun tasarısının derhal görüşülmek üzere Parlamentonun gündemine geleceğini belirttikten sonra şu çarpıcı cümleyi sarf eder: "Bu tasarı kabul edilir edilmez Lozan Antlaşması onaylanmış olacak ve YENİ BİR ÇAĞ AÇILACAKTIR." (As soon as this Bill has been passed, the Treaty will be ratified, and a new era will open.) (CAB/23/46, s. 424) Kral V. George, Lozan'ın kabul edilmesiyle İngiltere için "yeni bir çağ veya dönem" açılacağını söylerken ne demek istiyordu? Bu, Halifeden kurtuluşun bir tür müjdesi olarak yorumlanabilir mi? Net olarak bilmiyoruz. Ancak İngilizlerin, Lozan'ı onaylamak için Hilafetin kaldırılmasını bekledikleri ve Hilafetsiz bir dünyanın kendileri için "yeni bir çağ"ın açılması anlamına geleceğini düşündükleri açıktır. Nitekim beklenen Lozan kanun tasarısı Avam Kamarası'nda Nisan 1924'te gündeme alınıp kabul edilmiş, Ağustos'ta diğer taraf devletler tarafından da onaylanarak 1924 Eylül'ünde Cemiyet-i Akvam tarafından tescillenmiştir. Bu demektir ki, Cumhuriyet'in ilk yılının dolmasına çok az bir süre kalmasına rağmen TC henüz tanınmış bir devlet değildi. Hilafet düğümü çözülünce tanınmalar da gelmeye başladı. Artık tasfiye operasyonları başlayabilirdi. BUGÜN DE YETKİ MİLLET MECLİSİNDEDİR 1 Mart 1924'teki bütçe görüşmelerinde halifeye ve Osmanlı Hanedanına verilecek ödenek konusunun gündeme getirilmesinden sonra, 3 Mart 1924'te “ Hilafetin İlgasına ve Hanedanı Osmanlı’nın Türkiye Cumhuriyeti Memaliki Haricine Çıkarılmasına Dai r Kanun” kabul edildi. 3 Mart 1924 günü kabul edilen ve 6 Mart 1924 günkü Resmi Gazete’de yayımlanan 431 sayılı Kanun’un 1 nci Maddesi şöyleydi: “ Halife halledilmiştir. Hilafet Hükümet ve Cumhuriyet mana ve mefhumunda (x) esasen mündemiç (xx) olduğundan Hilafet makamı mülgadır.(xxx) ” Bu maddeden: “Halife’nin görevden alındığı; ‘Hilâfet’in Hükümet ve Cumhuriyet kavramı (anlamı) içinde olduğu ( bir başka tanımla: ‘Hilâfetin TBMM’nin manevî şahsiyetine devredildiği); ‘Hilâfet’ makamının kaldırıldığı” anlamı çıkmaktadır. 431 Sayılı Kanun’un: 8, 9 ve 10 ncu maddelerini de hatırlayalım: “MADDE 8 - Osmanlı İmparatorluğunda Padişahlık etmiş kimselerin Türkiye Cumhuriyeti arazisi dahilindeki tapuya merbut emvali gayrimenkuleleri millete intikal etmiştir. MADDE 9 – Mülga Padişahlık sarayları, kasırları ve emakini sairesi dahilindeki mefruşat, takımlar, tablolar, âsarınefise ve sair bilumum emvali menkule millete intikal etmiştir. MADDE 10 - Emlâki Hakaniye namı altında olup evvelce Millete devredilen emlâk ile beraber mülga Padişahlığa ait bilcümle emlâk ve sabık hazinei Humayun, muhteviyatlariyle birlikte saray ve kasırlar ve mebani ve arazi Millete intikal etmiştir.”

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Masakari said:

Okumadım, geri getirseler bile İslam alemi kabul eder mi ? Bence etmezler. Zaten hilafetin gelmesi için şeriat gerekir. Aksi İslam'a aykırı.


Geri getirmeden öncede kimse kabul etmiyodu ki zaten?

Kimse hiç bi zaman osmanlıyı hilafet felan kabul etmedi ki. Biz çalıp biz oynadık halife felan diyede.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Aluriel said:

WOLOLOooOoo


öncelikle yazını çok beğendiğimi söylemek istiyorum. ancak bu hususta getireceğim bazı eleştiriler var.

20 . yy başlarında braque ve picasso ile gözlerini dünyaya açmış , şekil ve cisimleri çarpıtıp bölerek görülmeyene ifade yaratırmıştır bu anlayış. ekspresyonizm ile göbek bağı vardır. 20. yy da zembereği boşalmış bir hızla gelişen sanayileşme ve doğadan kopuş ile karanlık bir serüvene bodoslama dalan insan ruhu nun parçalanan benlik duygusu ve kimliğin sorgulanmasıdır bir yerde. lord of the ringsde betimlenen: doğaya düşman makineler ve fabrikalar, yeryüzünün adeta kalbini oyup çıkarırlar. sıradan bir insan evladının başa çıkamayacağı canavarlar: uçaklar ki- nazgul- ve tanklar ki --troll--yaşamın karşısında amansız düşmanlardır. kendi üretimi olan bu amansız canavarlarla yüz yüze gelen insanlar dehşet girdabında başka bir şeye dönüşecekleri ve adına umutsuzluk ülkesi diyebileceğimiz yere gelivermişlerdir. o yer ki :ölmek üzere olan ruhlarının son ikametgahıdır. org milletinin dehşet ve karmaşa içindeki benlikleri şekillerine yansır. metamorfoz , olmaması gereken şeyler oldu sonucunu verir. gollum ve orglar ile picasso’nun old guitarist ı arasındaki çarpıcı benzerlik gözlerden kaçmaz ve de kaçmamalıdır. kafka nın dönüşüm adlı hikayesi bu meseli dallandırıp budaklandırmadan bir çırpıda anlatıverir. modernizm ve modern yaşantının içinde dayak delisi olmuş gregor samsa bir sabah yatağında uyandığında devcileyin bir böceğe dönüşmüş şekilde buluverir kendisini. insanın yarattığı uygarlık nur topu gibi bir cehennem doğurmuştur artık . dört duvar arasında radyoaktif ışınlar yayan ekranlar karşısında geçen hipnotik yaşantımızın gerçeği de budur zira.

naturalizmi reddeden, matematik ve metafiziğe dayanan sanat akımı . kübizm akımının önemi, kendinden sonra gelecek non figüratif, stijl, suprematizm gibi tüm soyut sanat akımlarını etkilemesi ve onlara düşünsel bir alt yapı oluşturmasıdır.bu nedenle soyut sanat akımlarını anlayabilmek için kübizmin dayandığı düşünsel alt yapıyı bilmek gerekir.şimdi heyecan yapmadan bu konuyu anlayacağız ve kübizmin yeni(!) yorumlarından kaçınacağız.
kübizm akımının empresyonizme bir tepki olarak ortaya çıktığı söylenmiştir aslında bu bir tepkiden çok doğaya, doğadaki nesnelere bakış açısındaki farklılıktır. kübizm akımına kadar resim sanatında görülen anlatım biçimleri doğayı görmenin onu tekrarlamanın ürünleriydi.nesnelerin, doğanın yorumlanması, görme duyusuna ve duyumlara dayanıyordu. kübist sanatçılar ise nesneleri, doğayı gördükleri gibi değil, sadece görme duyumlarının verdiği verilerle değil, akılla analiz ederek, düşünerek, matematik geometrik bir düzen içerisine oturtarak kavrarlar ve nesneleri parçalayarak nesnenin öz yapısına ulaşmaya çalışırlar.peki bu sanatçılar neden biçimi parçalarlar? neden bir nesneyi parçalayarak bir öze ulaşmaya çalışırlar? çünkü bilimsel gelişmelerle birlikte biz nesneleri, zamanı farklı algılamaya başlarız.bilgi arttıkça insanın bakış açısı değişirken, sanatçının bakış açısı da değişir.sonuç olarak ortaya çıkan yapıtlar değişir. peki nasıl bir değişim olmuştur da sanatçılar biçimi, nesneleri parçalamaya başlamışlardır, bir biçimi, sözgelimi bir sandalyeyi tüm açılardan resmin yüzeyinde göstermeye başlamışlardır. çünkü zaman kavramı değişmiştir.art arda devam eden zaman kavramı yerine "eşzamanlılık" kavramı ön plana çıkmaya başlamıştır. bu eşzamanlılık kavramı da kübizmden postmodern sanata tüm sanat yapıtlarının, yapısını etkilemiştir ve etkilemeye devam etmektedir. peki zamanı eş zamanlı kavradığımızda, bir nesneyi , söz gelimi bir sandalyeyi nasıl kavrarız? biz sandalyeye sağından, solundan, önünden arkasından, altından, üstünden, bakarken zaman akmaya devam eder.biz bu ard arda akan görüntüleri eş zamanlı bir şekilde de resmin yüzeyine yansıtabiliriz. tabi görüntü eskisi gibi değildir parçalanmıştır ve geometrik bir yapıdadır. peki perspektif nereye gitmiştir? artık tek bir perspektif olamaz çünkü tek bir bakış açısı yoktur. tüm bakış açıları eş zamanlı olarak biraradadır.bir sürü perspektif biraraya gelmiştir.ortaya çıkan görüntü soyutdur aslında bir taraftan da somutdur.böylelikle değişmez asıl varlığa, varlığın özüne ulaşmaya çalışırlar. bu düşüncenin de felsefi temeli de "kant felsefesinde" kendiliğinden şey kavramında bulunabilir.

kübizm akımının türlerine sıra gelince, bir çok farklı yorum vardır. sentetik kübizm ve analitik kübizm olarak ayıranların yanında , apollinaire'nin ayrımıyla, bilimsel kübizm, doğal kübizm, orphik kübizm, içtepisel kübizm ayrımı da yapılabilir. bütün bu farklı kübist yorumların ortak noktası ise bir doğa parçası, nesne, bir hareket noktası ya da bir varış noktasıdır. bu tavırlarıyla da diğer geometrik soyut sanat türlerinden ayrılırlar.

daha geniş bilgi için değerli hocamız ismail tunalı'nın "felsefenin ışığında modern resim kitabı" şiddetle önerilir

mathematicam et metaphysicam motus ex art. Momentum cubism motus, non-Figuralis qui venerunt post eum, Stijl, Suprematism et effectus earum in intellectualis motus talis ut abstracto es, abstractum es motus in ordinem intelligere sub-structura sic cubism est substructio in oluşturmasıdır.bu intellectualis infrastructure intelligimus huius constitutionis nesciens trepidatione et cubism gerekir.şimdi novus (!) vitabit interpretationibus.
impressionistic evaderent motus objectum est objectum quod dictum cubism natura rerum naturae diversitas anguli rationem. videre natura usque ad current loquendi formis cubism in pingenda ürünleriydi.nesnelerin Congeminansque, natura interpretationem, substructio in visual sensibus et sensibus. In cubist artists, rerum, natura non arridet quod vident, non solum notitia, non visivae perceptio, intelligentia, analyzing, cogitare, et mathematica comprehendere, misisset in geometricam structuram per praevaricationem obiecti ad pervenire auto-format Frangit çalışırlar.peki, cur haec artists? Cur conantur pervenire obiectum frangens loop? obiecta scientifica Progressionibus quia tempus habemus deprehendere, aliam perspective başlarız.bilgi Homo evolvit, opera artistae parte sionibus değişir.sonuç. Unde motus est forma artis, quae frangere coeperunt, et forma, ut imaginem in sella super omnia coepit ostendere angulos. conceptus interdum propter permanens successionem değişmiştir.art conceptus tempus pro "concurrency" conceptus uenitur ad subiecta sunt. post moderna arte Cubism, concurrency haec omnia artificiata in intellectu, est affectus et semper circa init. Ut scire iam idem obiectum, scilicet quomodo cathedram de iure sede relicta, ante post, sub terra quaerere eder.biz hora remearet successive influant in via potest referri verus-vicis statuae imagines superficiem. imaginem non est sicut solebat esse redacta et geometrica compages. prospectu quid existis ubi? ratione unius non est, quia non est una persona. perspective perspectivae et congregans omnes simul lots of biraradadır.bir gelmiştir.ortaya soyutdur consecuturo imago non mutare in facto, quod una parte somutdur.böylelikle main dignissim, tentant pervenire essentia dignissim. ex philosophorum sententia per "Kantius philosophiam" velut aliquid sit in intellectu.

Sicut rationes cubism motus interpretatione diversa. synthetica cubism et analytica cubism bene sicut ones qui, Apollinaire separationem, scientifico, cubism, naturalis cubism, orphik cubism, cubism distinctio potest etiam esse compulsive. Secundum rationem communem interpretationem tot cubist partem rei uentum est initium et causam. istas species sic abstracta ab aliis differunt, art.

Ad ulteriores informationes, valuable doctor Ismail Tunali "philosophia in luce modern picture libro" enixe commendatur
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Cipetpet said:

Biraz uzun okumadan yorum yapmayın,veya trollemeyin rica ediyorum saygılar.


Elbette kardeşim. Benim de konuyla ilgili görüşlerim aşağıdaki gibi


Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Duis mauris magna, condimentum eu vestibulum eget, aliquet vel sapien. Cras eros ipsum, fermentum nec tempus ut, dignissim et lorem. Nam fringilla, nibh vitae cursus dignissim, elit dui molestie urna, non lacinia purus justo vulputate orci. Integer id tellus ultrices arcu elementum scelerisque et sit amet nulla. Donec sed sapien id massa lobortis fermentum vitae a lectus. Aenean lobortis, diam ac gravida facilisis, metus urna fringilla elit, in vehicula nibh elit ut nibh. Proin porttitor, eros quis tempus posuere, enim tellus viverra dui, vel pretium leo est in enim. Nullam dignissim pretium odio, in luctus dolor faucibus quis. Ut eget felis ligula, viverra semper urna. Aenean ut eros suscipit metus suscipit volutpat. Proin ornare mauris arcu, eu tincidunt turpis. Curabitur nec elit erat, at aliquet risus. Aliquam tempus, lorem eget aliquam ultricies, diam tortor consequat augue, id pretium enim turpis eu magna.

Aenean congue aliquet lorem et tristique. Nunc suscipit sapien rhoncus lacus scelerisque tincidunt. Maecenas ac ultricies ante. Cras cursus justo ut nunc laoreet eu varius erat facilisis. Vivamus iaculis, sapien ut aliquam ornare, tortor ante tincidunt orci, pretium pellentesque quam mauris id mi. Duis at est risus, non porta quam. Aenean ut metus sit amet felis porttitor cursus. Quisque a lacus neque. Donec eget nisi neque. Sed nec erat quis leo laoreet pulvinar. Vestibulum luctus nibh in sem dictum in congue nulla imperdiet. Suspendisse et libero mauris, quis eleifend risus. Sed nibh diam, rutrum vel lobortis in, varius ac enim.

Aliquam commodo diam vel nunc pharetra posuere. Nunc quis lectus sed augue bibendum aliquet. Pellentesque sollicitudin sagittis nisi, et molestie felis ornare sit amet. Cras a odio risus. Quisque ante purus, dictum vitae gravida in, accumsan vel arcu. Donec fringilla lacus purus. Suspendisse congue augue eu nulla tincidunt non ultrices tellus porttitor. In ultricies ante a nunc sollicitudin sed scelerisque ante gravida. Morbi et lectus faucibus diam adipiscing tempor. Aliquam erat volutpat. Morbi in diam at nulla commodo auctor. Proin nisl nunc, laoreet a sodales vel, blandit nec libero. Praesent porta rutrum ligula sed dapibus. Vestibulum nibh lectus, tincidunt vitae accumsan vel, eleifend eu nunc. Vestibulum fermentum feugiat felis vitae vehicula. Curabitur risus ante, dignissim pharetra congue a, pharetra sed tortor.

Pellentesque condimentum orci ac est accumsan id consectetur est auctor. Aliquam tempor, nisl sit amet ullamcorper congue, velit nulla euismod neque, ac eleifend elit massa sit amet justo. Suspendisse libero diam, sollicitudin id tempor a, rhoncus non dolor. Integer sed sapien felis, at rutrum odio. Etiam orci erat, vehicula in dapibus in, lobortis in diam. Phasellus sed tellus sed ligula pulvinar interdum. Ut ac tortor tortor, ac dignissim magna. Sed tincidunt elementum enim et pharetra. Integer molestie, purus a malesuada fringilla, ipsum dui interdum magna, sed ornare tortor nisl a augue. In consectetur turpis in nulla hendrerit in sollicitudin lacus hendrerit.

Mauris vulputate dictum eros at laoreet. Aenean diam eros, egestas quis lobortis eu, aliquet eu odio. Ut ultricies libero nec leo aliquet egestas faucibus magna sagittis. Nulla in nulla quis nisi vulputate tempus. Fusce eu purus metus. Morbi dictum lacinia sapien, vitae auctor magna tempus non. Nullam sollicitudin viverra tortor, quis tristique arcu pharetra dignissim. Maecenas convallis tincidunt turpis et lobortis. Pellentesque et lorem enim, vitae tincidunt turpis. Integer vestibulum est in mauris imperdiet vitae iaculis lacus aliquam. Donec nec pellentesque turpis. Mauris laoreet hendrerit dapibus. In dictum, ipsum id consectetur luctus, enim purus laoreet urna, non molestie sem lacus quis elit. Duis lobortis, ipsum vitae fringilla tincidunt, felis risus convallis risus, ullamcorper rutrum turpis urna at odio.

Vivamus dapibus accumsan augue vitae faucibus. Nam imperdiet pellentesque ligula, ut semper est ultrices nec. Aliquam erat volutpat. In hac habitasse platea dictumst. Vivamus eleifend tincidunt odio vitae pretium. Vestibulum ante ipsum primis in faucibus orci luctus et ultrices posuere cubilia Curae; Fusce condimentum augue a enim eleifend dignissim. Sed ac sagittis lacus.

In ac tincidunt sapien. Nam tristique vestibulum ultrices. Nulla sit amet tellus et eros elementum elementum vitae quis lacus. Donec ac nibh sed urna aliquam blandit id eget libero. Nunc sem est, accumsan eget iaculis in, sagittis eget odio. Duis ut dolor ante. Nulla eu libero eu est suscipit facilisis in eget urna. Mauris dictum luctus egestas. In hac habitasse platea dictumst. Suspendisse et convallis felis. Suspendisse ut elit mauris, a scelerisque ligula. Duis commodo facilisis sapien nec lobortis. Nulla rutrum, turpis vel facilisis vulputate, urna velit laoreet velit, nec accumsan quam velit ultricies risus.

Sed elit odio, semper sit amet tempus tincidunt, vehicula vel massa. Sed a nulla in mi laoreet elementum. Duis eleifend molestie ipsum non condimentum. Sed vel sem nec lorem aliquam tincidunt vitae id nulla. Duis tellus erat, placerat eu volutpat id, mollis vitae nisi. Pellentesque non libero elit, quis dictum nunc. Etiam viverra lorem nec odio congue nec semper diam interdum. Nullam elit eros, varius et fermentum ut, sollicitudin vel elit.

Mauris eget velit eu turpis dapibus posuere sed ac nulla. Quisque scelerisque dapibus sapien, eget suscipit magna placerat vitae. Integer ac massa sed lacus fringilla tristique. Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Aliquam ultricies consequat eleifend. Quisque cursus mollis malesuada. Phasellus facilisis velit eget nunc vehicula aliquam. Aliquam vitae libero quis eros hendrerit semper. Fusce in urna arcu, vitae gravida ligula.

Mauris pretium facilisis nulla in suscipit. Suspendisse ornare nibh libero, vitae venenatis ligula. Morbi imperdiet sollicitudin est. Nunc eleifend mollis libero eget euismod. Sed faucibus velit ut est varius mollis pharetra diam mattis. Integer a pellentesque arcu. Donec id hendrerit libero. Nunc dictum pharetra quam, ut porta est pulvinar vel. Quisque lacinia faucibus justo ut dignissim. Curabitur non est a ante egestas laoreet ac vitae ipsum. Curabitur magna justo, mollis id posuere non, euismod in dolor. Phasellus et nibh velit. Pellentesque nec nisl et ante tempor dictum nec eu neque. Proin elit felis, consectetur ut volutpat ut, faucibus nec nibh.

Sed ultrices, lectus a faucibus pretium, augue eros luctus mauris, nec fermentum odio mi in libero. Integer tincidunt massa nec odio egestas at sodales ligula sollicitudin. Pellentesque habitant morbi tristique senectus et netus et malesuada fames ac turpis egestas. Nullam eget metus at felis convallis ultricies at ac elit. Proin euismod egestas dapibus. Aliquam varius aliquam ornare. Aenean nec turpis ut purus eleifend convallis id id ipsum. Quisque accumsan imperdiet mi ut aliquam. Etiam rhoncus porta ultricies. Nulla ornare suscipit nibh, eu congue est porta ut. Nam eu felis a mi sodales tincidunt.

Donec justo neque, luctus vitae laoreet eu, porta ac libero. Ut mattis, odio vel feugiat condimentum, turpis velit pulvinar lacus, quis venenatis massa lacus quis nisl. Ut laoreet consequat purus a rhoncus. Cras dictum tortor quis metus consequat suscipit. Mauris nec nulla lectus. Integer facilisis magna mi. In hac habitasse platea dictumst. Morbi sodales adipiscing vestibulum. Proin sed quam purus, quis egestas ligula. Proin quis lectus a leo blandit elementum quis non leo. Sed urna urna, iaculis ut accumsan eu, feugiat hendrerit erat.

Ut vulputate mauris eget lorem fringilla quis porttitor libero auctor. Fusce dictum odio quis orci convallis eu gravida nulla accumsan. Duis leo enim, vestibulum condimentum blandit quis, tincidunt sed elit. Nunc egestas aliquam sem, non euismod ligula volutpat nec. In posuere felis sed orci tristique adipiscing. Suspendisse fringilla dapibus pellentesque. Quisque nunc purus, adipiscing et fermentum quis, blandit at tellus. Cras imperdiet, lorem at sodales mollis, tortor ante consequat nisl, malesuada tincidunt ligula orci a velit. Morbi posuere convallis neque, nec feugiat leo posuere id. Mauris vitae imperdiet nibh. Fusce dignissim scelerisque scelerisque. Nulla dignissim interdum odio et sagittis. Quisque quis mattis neque. Quisque sed turpis a neque euismod tincidunt. Nulla adipiscing lectus eget odio placerat et mollis ipsum cursus. Nulla at urna quam.

Nullam vel consequat nunc. Nullam non dui elit, nec commodo quam. Praesent viverra elementum velit, in viverra metus tristique quis. Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Fusce ut lorem id arcu porta aliquam gravida placerat tellus. In nec congue magna. Curabitur ac est lorem. Sed felis nibh, accumsan quis pretium vitae, tempor et quam. Nullam metus arcu, sodales non gravida vel, lacinia elementum nisi.

Class aptent taciti sociosqu ad litora torquent per conubia nostra, per inceptos himenaeos. Aliquam vel eros leo, ut molestie nibh. Nulla id sodales libero. Cum sociis natoque penatibus et magnis dis parturient montes, nascetur ridiculus mus. Ut vulputate sapien tempor ante facilisis pellentesque. Duis faucibus euismod pellentesque. Duis sit amet gravida orci. Vestibulum tortor ligula, viverra id rhoncus quis, volutpat gravida eros. Etiam tortor arcu, pulvinar eget vehicula vel, suscipit ac diam. Proin ornare congue magna, quis ultrices purus sagittis eu. Vestibulum erat turpis, faucibus quis ullamcorper a, blandit eget erat. Nunc bibendum euismod consectetur. Ut ultricies ante at elit adipiscing iaculis. Mauris condimentum orci in magna venenatis tristique.

Cras accumsan convallis sapien ac pretium. Proin ullamcorper pharetra blandit. Sed a pharetra tortor. Vestibulum justo enim, gravida vel venenatis ac, pulvinar at nisl. Donec ultricies fermentum congue. Nulla ultricies urna at urna cursus venenatis sodales nulla dapibus. Ut aliquet quam sodales nulla pellentesque vitae mattis leo lobortis. Integer ac tempus felis. Sed id velit purus, quis tincidunt ligula. Suspendisse potenti. Praesent vestibulum lectus vel lectus sodales euismod. Pellentesque sapien lorem, porta eu sollicitudin ac, eleifend sit amet turpis.

Pellentesque vulputate nibh id felis mattis tempus. Sed tincidunt placerat sapien ut luctus. Vestibulum enim quam, imperdiet ut vehicula a, consequat vehicula lacus. Praesent ac urna sit amet velit mattis vestibulum quis sed enim. Praesent sit amet commodo tortor. Etiam sed elementum leo. Ut vitae tortor ut neque ultrices ultrices vitae non elit. Etiam scelerisque fermentum lorem in consequat. Cras sed nisl at arcu placerat ullamcorper. Phasellus eget lorem nisi, fermentum rhoncus leo. Aliquam pulvinar mattis turpis vel euismod.

Nunc vulputate convallis nunc vel varius. Ut pellentesque leo ut erat rutrum sit amet rutrum nulla feugiat. Proin fermentum bibendum euismod. Nullam sed tempor urna. Mauris arcu elit, vulputate vel euismod et, feugiat ac justo. Donec tortor sem, tempor non volutpat ut, consequat pellentesque mauris. Curabitur congue pulvinar metus fermentum sollicitudin. In vitae lectus nec tellus feugiat iaculis sit amet venenatis dui. Nam tincidunt luctus luctus. Proin eleifend tincidunt odio, quis semper ipsum fermentum vel. Ut sodales molestie libero, vel mollis nunc vestibulum vitae. In in justo leo, eu vulputate nunc.

Nullam laoreet tellus non urna volutpat bibendum. Duis et leo ligula. Phasellus enim arcu, pharetra nec bibendum vel, semper et odio. Fusce sit amet ipsum vel arcu elementum mollis. Etiam semper dui in nisl faucibus vitae pretium orci pharetra. Nulla sapien tortor, posuere at malesuada non, sollicitudin eu mauris. Nullam fringilla aliquet lorem. Integer rhoncus lectus vitae purus interdum quis placerat ipsum ullamcorper. Integer rutrum tincidunt libero, pellentesque scelerisque ipsum mollis a. Aenean arcu magna, volutpat sed fringilla id, venenatis in ante. Suspendisse sit amet neque dolor. Duis ligula sem, auctor ut hendrerit nec, pretium vel nulla. In quis augue nisi. Vestibulum ante ipsum primis in faucibus orci luctus et ultrices posuere cubilia Curae;

Vivamus dignissim gravida ligula et auctor. Donec convallis mattis lorem, quis viverra tortor pellentesque ut. Phasellus ac neque tellus, quis porta nisi. Nullam pretium metus ante, aliquam imperdiet quam. Aliquam quis eros turpis. Cras cursus hendrerit tincidunt. Proin enim elit, bibendum sed sollicitudin in, elementum eget massa. Donec sollicitudin, mi ut consectetur ullamcorper, turpis lacus congue felis, ac dictum velit augue sed ante. In volutpat mollis est sit amet egestas. Aenean tempor odio vitae purus lobortis fermentum.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Misafir
Bu konu yeni mesajlara artık kapalıdır.
×
×
  • Yeni Oluştur...