Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

" Hadi gelin bizi Şangay Beşlisi'ne dahil edin"


Suark

Öne çıkan mesajlar

AB'nin ben bariz küçümsendiğini düşünüyorum. AB'ye giren ülkelerin her yönden kalitelerinin arttığını açık, hem hayat kalitesi, hem hayatı etkileyen politikalar. Demokrasi gerçekten benimsenmiş durumda Euro birimi ülkelerinde. Sonuçta AB'nin bugün yaşadığı süreç gelişim sancıları. Bugün bu sancılar yaşanmasa 20 yıl sonra yaşanacaktı. Avrupalı siyasetciler yapılan hatalardan ders çıkarmasını çok iyi biliyorlar. Kriz geçince Avrupa Birliği olduğundan daha güçlü ve daha dirençli bir hale gelecek. Bu yaşanan ekonomik krizin bir daha yaşanmaması için sırf ekonomik kriz için ortak bir havuz yaratılacak ve her üye belli bir miktarda para yardımı yapmak zorunda olacak. Böylelikle böyle bir kriz bir daha gerçekleşirse anında müdahale şansı olacak. Bundan ayrı ülkelerin denetimleri bundan sonra çok daha sıkı ve sıklıkla olacak.

Sözün özü 2007'den önce herkes Avrupa Birliği mükemmel hede hödö derken sırf ekonomik krizden dolayı "Avrupa Birliği Kakaymış çıkalım yea" dediği yok. Maalesef AB'yi hristiyan birliği diye gören bir halk var ortada. Ha ben Türkiyenin Avrupa Birliğine bodoslama girmesine de karşıyım. Ülke önce ekonomik bağımsızlığını kazansın sonra bakarsın, şartlar uygunsa girersin. Daha önce de yazılmış zaten, biz bodoslama dalmaya çalışırsak adamlar gelecek "eeöö sizin orda azınlıklar var bayrak verin, yerel yönetim verin" diye diye kendi elimizle ülkeyi böleceğiz.

Ha bu arada Şangay Kooperatifi AB'nin yerini sittin sene tutmaz. Zaten söylendiği gibi Şangay Kooperatifi ekonomik ve askeri bir işbirliği. Sen bu birliğe katılınca NATO demez mi ne arıyorsun hala burada. Belki Eurasian Union bir işe yarar, -en azından iç siyasete doğrudan karışan bir birlik olmaz- ki o da daha 2015'de kurulacak da yasalar geçecek de hayat değişecek de.. biz zaten ölürüz o zamana.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dışardan bir müdahale olmadan bunun olması çok zor geliyor bana, ya trajik bir olay olacak (çılgın bir diktatör veya savaş mesela) ya empoze edilecek. kafamda bu durumu istatistiksel fizikten bazı genel konseptlerle bağdaştırdığım için bana böyle geliyor ama tam kelimelere dökemiyorum.

Avrupa birliğine olan yakınlığımız bu ülkeye bu açıdan bazı şeyleri kazandırıyor. Mesela zorunlu askerlik ve AIHM ile ilgili olan şeyler buna bir örnek. Sonunda devlet bu kararı uygulamaya koymak zorunda kalırsa cCc'ciler istemeyerek de olsa bunu sindirmek zorunda kalacak. Tepeden inme mi? Evet. Ama ideolojik bölünmelerin bu kadar ağır ve derin olduğu bir ülkede bunun tepeden inme olmayan halini hayal edemiyorum. Bunu becerebilen bir insan ya da kurum olursa kesinlikle dahi olduğunu düşünürüm.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Valla hiç de doğru değil gözden kaçırdığınız nokta şu
Sen avrupanın ürettiği değerleri değil
Kendi üretebileceğin değerin peşinden gideceksin.
Avrupa birliğinin ürettiği bir takım evrensel değerler var. Bu konuda endişe etme. Sende zaten evrensel değerleri kendinde bulacaksın. Adı üstünde evrensel değerler.
Avrupa birliği böyle avrupa birliği oldu. Batıdada çıkmıştır böyle dar kafalılar. Osmanlı padişah kıyafeti giyenler, Osmanlı modasını takip edenler. O prensleri prensesleri şimdi bilen kimse yok. Bilinen insanlar gerçeklerin farkında olanlar ve değer üretmek için çalışanlar. Bu işin doğusu batısı olmaz aydınlığın yolu aydınların yolu birdir. Aydın insanın görevi bulunduğu coğrafyayı ve dahada önemlisi tüm dünyayı aydınlığa kavuşturmaktır. Yerel anlamda başlar evrensel boyuta ulaşır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Mesela kurtuluş savaşından sonra uygulanan laiklik vs oldukça tepeden inme idi. Bugün hala bu zorlamanın yarattığı ideolojik ayrılmaların sancılarını sorunlarını vs yaşıyoruz orası doğru. Ama o gün durup "hadi yavaş yavaş halkı ikna edelim bu laiklik konusunda, sonra uygulamaya koyalım" demiş olsalardı da bugün bunun hala tam uygulanabilmiş olmasını beklemezdim. Kısacası "bunlar çok tepeden inme önce halkı ikna edilmeli" bana mantıklı bir alternatif gibi gelmiyor. Tepeden inme denen şeyin metodolojisi belli nasıl yapılacağı belli. Önce "halk ikna edilmeli" denen şeyin metodolojisi hiç belli değil.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Soris said:

Valla hiç de doğru değil gözden kaçırdığınız nokta şu
Sen avrupanın ürettiği değerleri değil
Kendi üretebileceğin değerin peşinden gideceksin.
Avrupa birliğinin ürettiği bir takım evrensel değerler var. Bu konuda endişe etme. Sende zaten evrensel değerleri kendinde bulacaksın. Adı üstünde evrensel değerler.
Avrupa birliği böyle avrupa birliği oldu. Batıdada çıkmıştır böyle dar kafalılar. Osmanlı padişah kıyafeti giyenler, Osmanlı modasını takip edenler. O prensleri prensesleri şimdi bilen kimse yok. Bilinen insanlar gerçeklerin farkında olanlar ve değer üretmek için çalışanlar. Bu işin doğusu batısı olmaz aydınlığın yolu aydınların yolu birdir. Aydın insanın görevi bulunduğu coğrafyayı ve dahada önemlisi tüm dünyayı aydınlığa kavuşturmaktır. Yerel anlamda başlar evrensel boyuta ulaşır.


Kendi üreteceğin değerler peşinden koş diyorsun ama ondan önce bir takım evrensel değerler vardır oraya git diyorsun. Ben sana zaten avrupalıların kültürünü al birebir kopyala demiyorum. Global bir kültüre zaten karşıyım çünkü insanlara seçenek olanağı vermiyor. Kültür ve anlayış meselesinde insanların seçim yapabilecek kadar esnek bir dünyada yaşaması bana daha doğru geliyor.

Ama Türkiye daha senin evrensel dediğin şeylere ulaşmaktan bile çok uzak. Avrupa birliği gibi bir birliğin faydası bu olacak zaten. Bu evrensel değerlere ulaştığın zaman bunların ışığında kendi değerlerini üretirsin zaten. Ama bu değerlerin yoksa üreteceğin değerlerin çarpık çurpuk olur "biraz festivali istemiyoruz", "her türk asker doğar", "ramazdan dışarda su içmemek müslümanlara saygı gereğidir" gibi mesela. Yanlış noktadan başlayıp değerlerini üretmeye başlarsan Türkiyenin bugün bulunduğu duruma gelirsin ve bundan kendi değerlerini üreterek çıkamazsın.

Zaten senin sunduğun şeyler birer alternatif değil oldukça teorik laflar ki bunu bir matematikçi olarak söylüyorum. Aydınlar ülkeyi aydınlatmalıdır falan gibi laflar hiç bir metodoloji sunmuyor. Ama bazı evrensel standartları kurmuş bir ülkede yetişen aydınlar o standartların korunmasını ister bu gayet somut.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@Ardeth

Halk ikna edilebilir abi, yapacak adam yok sadece sorun o. Tayyip gerçekten devletin laik olması gerektiğine inansa ama hardcore islamcı olsa bu ülkede bu kadar sorun olur muydu sence? Ulusalcısı ulusal değerler gidiyor diye korkuyor, milliyetcisi doğu gidecek diye korkuyor ki adamlar da haklı. AKP'nin kırmızı cizgileri neler? Belki yerel yönetim veririz ama sittin sene böldürtmeyiz diye bir çizgisi var mı? yok. Böyle bir politika izlenirken adamlar "askerlik namustur" demesi doğal. Şayet ben de (paticiğe göre) militaristim mesela çünkü bunun ortası yok ki şu anki siyasi ortamda.

Ha 1920'lerde bir şeylerin dikta edilmesi gerekiyordu çünkü kafalar hala 1700'ler kafasıydı. O zaman düşünebiliyor musun "arkadaşlar biraz medeni olmaya çalışacağız" dendiğinde "oo tamam ya sorun yok" dendiğini? Ama bugün insanlar istemeden de olsa başkalarının dertlerini anlayabilir, anlamak zorunda kalıyor televizyondan.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Akıllar ve gönüller ikna edilmelidir. Bunun metodolojisi belli. Ekonomik ve siyasi anlamda gücü elinde bulunduran bir organizasyonun bunu yapması 50-100 seneyi bulur. Her doğru her yere uymaz. Ekonomik ve siyasi anlamda gücü nasıl akılları ve gönülleri ikna ederek ele geçiremezsen öbür türlüde halkı zor kullanarak ikna edemezsin.
Halkın laiklik vb şeylerden bir yana derdi yoktu ki son 10 senedir halkın iyice gözüne gözüne sokuldu bunlar. Bundan derdi olan zümre 5% bile geçmeyen marjinal kesimdi. Bizim halkın en büyük derdi insan gibi yaşamak ve ekmek mücadelesi. Çoğunluğuda ilgilenmiyor siyasetle. Sen halka istediğini ver ardından eğitimle o adamın çocuğunu eğit. O çocuk eğitildikten sonra değer üretmeye başlayabilirsin.

Sen kendin talep edeceksin gelişmeyi. Birisi sana gelip hadi geliş diyemez. Bu zaten bilime aykırı. İşte buna şuur denir. İnsanı diğer şeylerden ayıran özellikde bu zaten. ŞUUR. Gelişme şuuruna ulaşan insan gelişmeyi hak eder. Onun dışında hiç kimse ödevini yaptığı için gelişmez. Doğru olan şey öğrenci olmak değil. Talep eden olmaktır. Arayan olmaktır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Soris said:

Ekonomik ve siyasi anlamda gücü elinde bulunduran bir organizasyonun bunu yapması 50-100 seneyi bulur.


Buna ikna etmek denmiyor propaganda yapmak deniyor. Senin söylediğin şeyin tepeden inme değerlerden tek farkı 50-100 senede sindire sindire indirilmesi o kadar.

Ödev yapmak demek daha bu konseptlerle tanışmamış bir halkı bu konseptle tanıştırmak demek. Belki 5-10 seneye kadar bu ülkedeki insanlar vicdani ret denen şeyin adını duymamıştı heh Bugün duyar garipser ama bu konsept halka yayılır, bir dahaki kuşağın bir kısmı da bu sefer yayılmış olan bu konsept üzerine kısmen kendi düşünme fırsatını elde eder. Bu işler böyle yürür, önce halkı yabancı olduğu bir konsepte "expose" edersin daha sonra büyüyen kuşaklar bu konsept hakkında düşünme ve bunu tartma fırsatını elde ederler.

Asıl halkı kendi seyrine bırakmak budur.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Abi Şangay Beşlisi:Jackie Chan,Jet Li,Donnie Yen,Tony Jaa,Sonny Chiba.HongKong sokaklarında deli bir kovalamaca.Bu Beşliye Takılmak İstemezsiniz gibi bir film adı gibi sadece bana mı geliyor?
Ben "abi ben de geleyim" demem bunların yanında. Kesin dayak yerim yani. Ada bak, şangay beşlisi.
Bariz Sammo Hung gibi dayak yeriz paso

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ardeth said:

Soris said:

Valla hiç de doğru değil gözden kaçırdığınız nokta şu
Sen avrupanın ürettiği değerleri değil
Kendi üretebileceğin değerin peşinden gideceksin.
Avrupa birliğinin ürettiği bir takım evrensel değerler var. Bu konuda endişe etme. Sende zaten evrensel değerleri kendinde bulacaksın. Adı üstünde evrensel değerler.
Avrupa birliği böyle avrupa birliği oldu. Batıdada çıkmıştır böyle dar kafalılar. Osmanlı padişah kıyafeti giyenler, Osmanlı modasını takip edenler. O prensleri prensesleri şimdi bilen kimse yok. Bilinen insanlar gerçeklerin farkında olanlar ve değer üretmek için çalışanlar. Bu işin doğusu batısı olmaz aydınlığın yolu aydınların yolu birdir. Aydın insanın görevi bulunduğu coğrafyayı ve dahada önemlisi tüm dünyayı aydınlığa kavuşturmaktır. Yerel anlamda başlar evrensel boyuta ulaşır.


Kendi üreteceğin değerler peşinden koş diyorsun ama ondan önce bir takım evrensel değerler vardır oraya git diyorsun. Ben sana zaten avrupalıların kültürünü al birebir kopyala demiyorum. Global bir kültüre zaten karşıyım çünkü insanlara seçenek olanağı vermiyor. Kültür ve anlayış meselesinde insanların seçim yapabilecek kadar esnek bir dünyada yaşaması bana daha doğru geliyor.

Ama Türkiye daha senin evrensel dediğin şeylere ulaşmaktan bile çok uzak. Avrupa birliği gibi bir birliğin faydası bu olacak zaten. Bu evrensel değerlere ulaştığın zaman bunların ışığında kendi değerlerini üretirsin zaten. Ama bu değerlerin yoksa üreteceğin değerlerin çarpık çurpuk olur "biraz festivali istemiyoruz", "her türk asker doğar", "ramazdan dışarda su içmemek müslümanlara saygı gereğidir" gibi mesela. Yanlış noktadan başlayıp değerlerini üretmeye başlarsan Türkiyenin bugün bulunduğu duruma gelirsin ve bundan kendi değerlerini üreterek çıkamazsın.

Zaten senin sunduğun şeyler birer alternatif değil oldukça teorik laflar ki bunu bir matematikçi olarak söylüyorum. Aydınlar ülkeyi aydınlatmalıdır falan gibi laflar hiç bir metodoloji sunmuyor. Ama bazı evrensel standartları kurmuş bir ülkede yetişen aydınlar o standartların korunmasını ister bu gayet somut.


Hayır bak ben şöyle diyorum:
Yerel olarak bir takım değerler üretmeye başladın.
Bu değerler üretildikten sonra zaten evrensel değerlere ulaşacaksın. Değer üretiminin en son aşaması olarak görüyorum evrensel değerlere ulaşmayı.
Onun için şöyle bir düşünceye girmemize gerek yok diyorum:
Yani batının sırf yerel değerleri yok evrensel değerleri de var onun için onlarıda alabiliriz sorun olmaz.
Hayır buna gerek yok çünkü zaten sen bir değer evrenselse onu batıdaki de doğudakide kuzeydeki güneydekide bulabilecektir.

Bu anlamda sorun yok zaten.

Türkiye benim evrensel dediğim şeylere ulaşmaktan tabiki çok uzak çünkü daha yerel değer oluşturamıyor oluşturmayı bak daha önce oluşturulmuşunu bilemiyor sahip bile çıkamıyor. Türkiyenin yapması gereken çok fazla şey var bu konuda. Ama bu onun değersiz olduğu anlamına gelmez. Olay sadece bira festivali istemiyoruz değil. Bizde rakı festivali olsun alman hasat kaldırdığında yaptığı festivali niye biz ülkemizde yapalım? Bu özentilik değilde nedir? Bizde mesela yayla festivalleri olur yazları. Çokta komik görüntüler olur o festivallerde. Onlar yapılsın veya her pazar günü Antalya konyaaltı sahilinde gelir düzeyi düşük insanlar tüm ailesini alır gelir denizine girer bu bile bir değerdir. Ben deniz tarafından yürürken bu aileleri gördüğüm zaman inanılmaz mutlu olurum. Bir otelin karşısındaki halk plajında 30-40 kişi çember oluşturup şaman ayini gibi tef çalıp oynayıp rakı içip kavun karpuz yiyip keyiflenirse ben bundan onur duyarım. Bunları gördüğümde sevinirim eğlenen insanı gördüğümde mutlu olurum. Aynı şekilde hasadını kaldırmış birasını içerek oynayan Almanı gördüğümde de mutlu olurum. Ama mesela bu eğlence sistemini başkasına dayatana hoş bakamam. Orada hayatı paylaşma değil başka birşey vardır.
Her türk asker mi doğar. Evet böyle birşey vardı. Şimdide asker doğsunlar ama eli kalem tutan asker olsunlar. Top tüfek hiçbirşey çözmüyor ki artık o günler eskide kaldı.
Ramazanda su içmemek olayı. Bir kere orucu tutan adam kendi karar verir. Birisi önünde su içecekse bu onun sorunudur su içen adamın değil. Nasıl onun oruç tutma özgürlüğü varsa adamında tutmama özgürlüğü vardır. Burada art niyet yoksa yani adam suyunu oruçlu olduğunu bildiği adamın gözüne gözüne soka soka içiyorsa yine bir sorun yoktur adam gerçek müslümansa. Fakat hoş bir hareketde değildir. Çünkü art niyet varsa yapar bir insan bunu. Herkes hoşgörülü davranabilir herhangi bir dine üye olmasına gerek yok.

Değer üretimine nerden başlanacağı çok belli. Çalışma üretme yaşanacak zorluklar kan ter gözyaşı. Değerler bu şekilde üretilir. Müfredat çalarak değil.

Tabiki teorik laflar benim dediklerim çünkü burada ülkeyi kurtarma eylem planı yapmıyoruz :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Aklı sıra AB'yi bak Rusya'nın tarafına kayarım bana zorluk çıkarma diye tehdit ediyor. Gerçekten öyle bir şey istediği yok.

Halka anlatma, tepeden indirme olayları da asla kalıcı olmaz. Anlatarak, zorlayarak olmaz. O bilincin insanın zihnine tamamen oturup kök salması, insanın bütünü olması lazım. Bunun için de köklü düşünce değişiklikleri gerekir. Düşünce değişikliklerinin olması için de insanı değiştirebilecek kuvvette olayların meydana gelmesi gerekir. Fransız ihtilali, 2. dünya savaşı gibi.

Halka anlatıp ikna etsen, gerçekten inansa bile, herhangi bir olayda özüne döner o adam. Hatta demokrasi, eşitlik bilincini özümsemiş insanlar bile, yaşadıkları olaylar nedeniyle gerileyebiliyor. Benim gözümde Avrupa böyle bir sürece girme tehlikesi altında.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ardeth said:

Soris said:

Ekonomik ve siyasi anlamda gücü elinde bulunduran bir organizasyonun bunu yapması 50-100 seneyi bulur.


Buna ikna etmek denmiyor propaganda yapmak deniyor. Senin söylediğin şeyin tepeden inme değerlerden tek farkı 50-100 senede sindire sindire indirilmesi o kadar.

Ödev yapmak demek daha bu konseptlerle tanışmamış bir halkı bu konseptle tanıştırmak demek. Belki 5-10 seneye kadar bu ülkedeki insanlar vicdani ret denen şeyin adını duymamıştı heh Bugün duyar garipser ama bu konsept halka yayılır, bir dahaki kuşağın bir kısmı da bu sefer yayılmış olan bu konsept üzerine kısmen kendi düşünme fırsatını elde eder. Bu işler böyle yürür, önce halkı yabancı olduğu bir konsepte "expose" edersin daha sonra büyüyen kuşaklar bu konsept hakkında düşünme ve bunu tartma fırsatını elde ederler.

Asıl halkı kendi seyrine bırakmak budur.


Günümüz dünyasında, ilişkiler o kadar iç içe geçmiş ki, bir halkın müdahale olmadan kendi seyrinde kavrulması çok zor. Türkiye gibi sıcak bir bölgede bulunan bir ülke için imkansız. İlla ki kışkırtanlar bilmem ne olur.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yazdıklarınızı okumadım. Şangay İşbirliği Örgütü demek daha doğru olur çünkü Şangay 5lisi diye bir birlik yok şuan ortada.

Sanırım en son Özbekistan katıldı Şangay İşbirliği Örgütüne.
İran da gözlemci üye olarak bulunmakta.

İranın gözlemci üye olduğu zamanlarda,İşçi Partililer Şangay İşbirliği Örgütünün kamuoyuna tanıtılması için büyük çaba sarf etmişti. Tam o sırada "çinliler kandaşlarımıza zulm ediyor, yaşasın uygur türkleri" diyen insanlar türemişti.
Rabia Kadir diyede biri çıkarmıştı medya, yok katliamdı falan filan ağlaşıp durmuşlardı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Daemir said:

Aklı sıra AB'yi bak Rusya'nın tarafına kayarım bana zorluk çıkarma diye tehdit ediyor. Gerçekten öyle bir şey istediği yok.

Halka anlatma, tepeden indirme olayları da asla kalıcı olmaz. Anlatarak, zorlayarak olmaz. O bilincin insanın zihnine tamamen oturup kök salması, insanın bütünü olması lazım. Bunun için de köklü düşünce değişiklikleri gerekir. Düşünce değişikliklerinin olması için de insanı değiştirebilecek kuvvette olayların meydana gelmesi gerekir. Fransız ihtilali, 2. dünya savaşı gibi.

Halka anlatıp ikna etsen, gerçekten inansa bile, herhangi bir olayda özüne döner o adam. Hatta demokrasi, eşitlik bilincini özümsemiş insanlar bile, yaşadıkları olaylar nedeniyle gerileyebiliyor. Benim gözümde Avrupa böyle bir sürece girme tehlikesi altında.


Çok doğru kesinlikle katılıyorum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Soris said:

Hayır bak ben şöyle diyorum:
Yerel olarak bir takım değerler üretmeye başladın.
Bu değerler üretildikten sonra zaten evrensel değerlere ulaşacaksın. Değer üretiminin en son aşaması olarak görüyorum evrensel değerlere ulaşmayı.


Yanlış, adam insan haklarına saygının ne olduğunu anlamadan yerel değer üretmeye başlarsa "ben oruç tutuyorum, bu yüzden bana saygı duymak ve sokakta su içmemek zorundasın" diyebiliyor. tam tersine insan hakkının ne demek olduğunu anlasa, kendi din ve spesifik olarak oruç ekseninde değerlerini oluştururken, karşısındaki kişinin haklarını çiğneyecek hareketler sergilemez.
Evrensel'in burdaki anlamı en temel insan hakları demek, diğer daha karmaşık şeyleri anlamaya çalışırken bunları referans almak demek. Bence sen evrenselin ne demek olduğunu yanlış anlamışsın. Senin dediğin şey mantık bilmeden matematik yapmaya çalışmak , biyoloji bilmeden doktor olmaya çalışmak gibi bişey oluyor.

said:

Onun için şöyle bir düşünceye girmemize gerek yok diyorum:
Yani batının sırf yerel değerleri yok evrensel değerleri de var onun için onlarıda alabiliriz sorun olmaz.
Hayır buna gerek yok çünkü zaten sen bir değer evrenselse onu batıdaki de doğudakide kuzeydeki güneydekide bulabilecektir.


Evrensel değerlerin kültürden bağımsız olması demek her halkın bunu sıfırdan bulabileceği anlamına nerden geliyor? Bulabilir demek yetmiyor, ben diyorum ki sana diğer toplumlarla etkileşime girerek önce bu konseptlere maruz bırakılır halk ondan sonra bunları sindirmesi beklenir. Sen bana olabilir diyorsun sadece.
Daha önce de tepeden inme olmaz bu iş deyip daha sonra güçlü bir kurum yaratıp 50-100 senede yapılır falan diyorsun. Bu mu kendi kendine bulmak? Benimki bile daha kendi kendine bulmak.


said:
Türkiye benim evrensel dediğim şeylere ulaşmaktan tabiki çok uzak çünkü daha yerel değer oluşturamıyor oluşturmayı bak daha önce oluşturulmuşunu bilemiyor sahip bile çıkamıyor.


Şöyle anlatayım, Türkiyenin zaten en büyük sorunu evrensel değerleri anlayıp kabul etmeden yerel değerleri oluşturmaya çalışmak.

said:
Olay sadece bira festivali istemiyoruz değil. Bizde rakı festivali olsun alman hasat kaldırdığında yaptığı festivali niye biz ülkemizde yapalım? Bu özentilik değilde nedir? Bizde mesela yayla festivalleri olur yazları. Çokta komik görüntüler olur o festivallerde. Onlar yapılsın veya her pazar günü Antalya konyaaltı sahilinde gelir düzeyi düşük insanlar tüm ailesini alır gelir denizine girer bu bile bir değerdir.


Ne diyon abi ya ne özentiliği, almanyada yapılan octoberfest bira festivali ile alakası bile yok o olayın, one love festival diye birşeydi o adamlar efes sponsor olacaktı bira istemiyoruz diye galyana gelenler tamamen buna ahlaki boyutlarda baktılar olaya. Olaya tamamen yanlış açıdan bakmışsın.

said:
Burada art niyet yoksa yani adam suyunu oruçlu olduğunu bildiği adamın gözüne gözüne soka soka içiyorsa yine bir sorun yoktur adam gerçek müslümansa.


Kim yapıyor bunu abi? Bunu yapan varsa 2-3 manyaktır, ama sokakta kendi halinde su içene, yemek yiyene laf eden tonla insan duyuyoruz, biliyoruz. Ben bizzat her ramazan 2-3 tane kendim karşılaşıyorum aralarında otobüs şöförü olmak üzere. Zaten bu soruları cevaplamaya çalışarak nereye ulaşmaya çalıştığını göremiyorum? Halkın adına bu soruları çözdüğünü mü göstermeye çalışıyorsun sdf
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Soris said:

Daemir said:

Düşünce değişikliklerinin olması için de insanı değiştirebilecek kuvvette olayların meydana gelmesi gerekir. Fransız ihtilali, 2. dünya savaşı gibi.


Çok doğru kesinlikle katılıyorum.


said:
dışardan bir müdahale olmadan bunun olması çok zor geliyor bana, ya trajik bir olay olacak (çılgın bir diktatör veya savaş mesela) ya empoze edilecek. kafamda bu durumu istatistiksel fizikten bazı genel konseptlerle bağdaştırdığım için bana böyle geliyor ama tam kelimelere dökemiyorum.


Aynısının yarısını dedim yahu neyine karşı çıkıyon o zaman? Adam senin dediğinin tersini söylüyor güzel güzel anlatarak hadi üretin diyerek olmaz diyor dışardan büyük ve denge bozucu bir müdahale lazım diyor. Kafan karışık galiba :p
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...