Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Perinçek mi, Kürkçü mü?


cetintas

Öne çıkan mesajlar

Siyaset işte bunepart.
Erdoğan'da çok değil, 2010 Kasım'da Kaddafi'nin ödülünü alırken, 3-4 ay sonra Kaddafi'nin istifasını istedi. Yetmedi aylardır Libyalı Müslümanların tepelerine bomba yağdıran uçaklara ülkemizin ev sahipliği yapmasını sağladı.

Aynı şekilde daha 5-6 ay önce karısı ile birlikte sürekli ziyaret ettiği ya da misafir ettiği Suriye Devlet Başkanı Esat'ın rejiminin yıkılması için uğraşan Suriyeli rejim muhaliflerini Türkiye'de ağırlayıp toplantı yaptırtıyor.

Önemli olan siyasetçinin yaptığı hatalardan ders alması ve hata yaptığını kabul edip özeleştirisini yapması ve tabi bizler açısından da siyaseti yapan kişilerin samimiyetine inanmak.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Doğu Perinçek’in çelişkilerle dolu hayatında Kıbrıs’ın özel bir yeri var. Bir dönem Kıbrıs’taki Türk askerî varlığını Rum ağzıyla “işgal” olarak değerlendiren Doğu Perinçek bugün neden Türk Ordusuna şükranlarını sunuyor acaba?

Türk siyasi tarihinde en çok “söylem” değiştiren siyasi hareket lideri kimdir, dendiğinde ilk akla gelen isimdir İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek. Siyasi hayatı boyunca dün ak dediğine bugün kara deme, dün lanet yağdırdıklarına bugün methiyeler düzme, dün dost olduklarıyla bugün düşman olabilme becerisine sahiptir kendisi... 1960’ların son döneminde başlayan siyasi kariyeri hep hüsranlarla dolu olmasına karşın hâlâ koltuğunu muhafaza etmeyi başarmasını biraz da bu becerisine bağlamak gerekiyor.

Doğu Perinçek’in devrimci solla başlayan siyasi macerasının ilk istasyonu Çin sosyalizmi yani Maoculuk oldu. Bu dönemde Türkiye’de güç kazanan Sovyet yanlısı sola yönelik sert eleştirileriyle dikkat çekti. Sol çevrelerde çıkışlarıyla adından söz ettiren Perinçek’in geniş kitleler nezdinde tepki toplayan ilk eylemi, Türkiye’nin Kıbrıs’taki Türkleri korumak için düzenlediği Barış Harekâtına yönelik açıklamaları oldu. 1990’larda yine bölücü örgütü savunan “İllegalleşen devlet en büyük terörist haline gelmiştir. Kürt illeri can pazarına dönmüştür.” açıklaması ve 2000’e Doğru dergisindeki yayınları ile halkın tepkisini toplayan Perinçek’in bu ilk çıkışının öyküsü oldukça ilginç detaylar içeriyor.

1974’teki Kıbrıs Barış Harekâtını “işgal” olarak nitelendiren Doğu Perinçek önderliğindeki Aydınlık hareketi, birçok il ve ilçede barış harekâtını kınayan salon toplantıları, korsan gösteriler, çeşitli bildiri ve afiş asma eylemleri gerçekleştirdi. “İşgale nihayet, Kıbrıs’a hürriyet”, “Kahrolsun gerici savaş” sloganları atan Perinçek hareketi, Kıbrıs Türklerinin direnişini yöneten Türk Mukavemet Teşkilatı’nı hedef alan açıklamalar yaptı. Bunun üzerine Aydınlık’ın çeşitli illerdeki büroları güvenlik güçlerince basıldı, 50 kadar kişi de tutuklandı. Ankara ve İstanbul’da bu gruba ait yayınların dağıtımı yasaklandı. Barış Harekâtı’nı Aydınlık ve Halkın Sesi dergilerinde yerden yere vuran Perinçek, daha sonra bu yazılarını kitaplaştırdı. 1976 yılında yayımlanan “Kıbrıs Meselesi” isimli kitapta Perinçek’in TSK ve Rauf Denktaş için kullandığı ifadelerle bugünkü söylemleri arasındaki zıtlık çelişki insanı şaşırtıyor. O dönemde Kıbrıs’taki Türk askerî varlığını Kıbrıslı Rumlar gibi “işgalci” olarak değerlendiren Perinçek, şunları söylüyordu: “Türkiye’nin Kıbrıs’ı işgalinden sonra halkların birbirine kırdırılması, görülmedik bir noktaya ulaşmıştır. Türk işgalinin devam etmesi Yunan askerlerinin adada kalmasına neden olmakta, yeni katliam ve cinayetler için gerekli ortam yaratılmaktadır. Katliamların esas sorumlusu, Kıbrıs’ta yangınlar çıkaran iki süper devletle birlikte adadaki yabancı askeri kuvvetlerdir.” (sayfa 32)

Perinçek TSK’yı İsrail ordusuna benzetiyor

Perinçek’in “Bağımsızlık diye diye çiğnenen bağımsızlık” başlıklı makalesindeki üslup ise ileriki yıllarda MİT ve Emniyetin maruz kalacağı karalama yöntemlerinin ilk prototiplerini içeriyordu. Türk Silahlı Kuvvetlerini “işgalci, yağmacılığa silahlı bekçilik yapan, ABD jandarması, emperyalist” gibi ifadelerle suçlayan Perinçek ağır hakaretlerde bulunuyordu: “Bugün Kıbrıs’ta durum nedir? Yabancı ülkelerin askeri müdahale ve işgalleri sonucunda Kıbrıs’ın bağımsızlığı yok edilmiştir. Kıbrıs topraklarının neredeyse yarıya yakını Türkiye’nin işgali altındadır. Bu bölgelerde egemen olan Türkiye devletinin otoritesidir. Kıbrıs bugün Türkiye’nin altmış sekizinci vilayeti durumundadır. İki gün önce ‘bağımsız Kıbrıs’ sloganının şampiyonluğunu yapan Türkiye hükümeti Kıbrıs’ı işgal ettikten sonra ülkenin bağımsızlığa kavuşmasının önündeki esas engel haline gelmiştir.” (sayfa 33-34)

İP lideri yazılarında Kıbrıs Türk toplumunu Enosis’i gerçekleştirmek için imha etmeyi planlayan Rumlara karşı düzenlenen askeri harekâtın “emperyalist ve gerici bir karakter” taşıdığını savunuyordu. Yunanistan’ın Kıbrıs’a yönelik askeri işgal politikalarına ‘yeşil ışık yakan’ Perinçek Yunan tarafının yayılmacı tavrının “Türk Ordusunun işgalini meşrulaştırmadığını” iddia edecek kadar ileri gidiyor. Türkiye’nin Kıbrıs’taki askeri varlığını İsrail’in Filistin’deki işgaliyle eş değer gören Perinçek burada oldukça enteresan bir örnek veriyor: “Türkiye hakim sınıfları, Kıbrıs’taki Türk toplumu üzerindeki baskıları ileri sürerek müdahalede bulundu. Yarın sözgelişi Türkiye’deki Kürt milliyetinin ezildiği ileri sürülerek yabancı bir devlet Türkiye’ye silahlı müdahalede bulunsa, bu müdahale haklı mı olacaktır?” (sayfa 46)

Kitapta TSK’ya yönelik hakaret ve eleştiriler oldukça ağır. NATO jandarmalığı yapan Türk Ordusu’nun Kıbrıs’ı ABD emperyalistlerinin Doğu Akdeniz’de batmayan bir uçak gemisi haline getirdiği iddia edilerek, bu sayede Arap halklarına karşı siyonizmi destekleyen bir Amerikan üssünün kurulduğu ileri sürülüyor: “Kıbrıs’ın işgalinden önce Türkiye ile diğer Üçüncü Dünya ülkeleri arasında gelişen dostluk ilişkileri ağır bir darbe yemiştir. Türkiye’nin ABD emperyalistlerinin işbirlikçisi olarak Ortadoğu’da ikinci bir İsrail rolü oynaması, bölge halklarıyla dostluğu baltalamıştır.” (sayfa 51)

1990’larda terörle mücadelenin en sıcak dönemlerinde Mehmetçiğin moralini bozan ve TSK komuta kademesi arasında çatışma çıkarmayı amaçlayan yayınlarıyla gündeme gelecek olan Perinçek ekibi, bu dönemde kontrgerilla edebiyatı ve yargısız infaz haberleriyle adeta bölücü örgütün psikolojik harp ünitesi gibi hareket ediyordu. Perinçek’in Türkiye’nin milli birliğe ihtiyaç duyduğu sıcak dönemlerde kamuoyuna mal olmuş isimlere yönelik karalama kampanyalarından 1970’lerde nasibini alanlardan birisi de Kıbrıs davasının sembol ismi Rauf Denktaş’tı. Dönemin sol jargonuna uygun olarak önce “faşist” olarak takdim edilen Denktaş, aynı zamanda yine literatüre uygun olarak emek düşmanı ve yağmacı diye yaftalanmaktan kurtulamıyordu. Aradan geçen 30 yıl içinde sürekli ortama göre pozisyon alarak ayakta kalmayı başaran Perinçek hareketinin bugün Kıbrıs meselesi ve Rauf Denktaş’la ilgili düşünceleri de eskisiyle tamamen zıt bir görünüm arz ediyor.

19 Temmuz 2004 tarihli Anadolu Ajansı bültenine göre Barış Harekatı’nın 30. Yıldönümü kutlamaları için KKTC’ye giden Doğu Perinçek burada yaptığı açıklamada bir Türk olarak Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile gurur duyduklarını anlatıyordu. Doğu Perinçek, “Kendisini bütün gücümüzle, Türkiyemiz ve KKTC için destekliyoruz. KKTC devleti ve halkına desteklerimizi sunmak için bu güzel günde adamızı ziyaret ediyoruz.” diyor. Aynı konuşmasında 30 yıl önce “işgalci” dediği Türk Ordusuna bugün şükranlarını sunan Perinçek, bakın bir zamanlar Denktaş hakkında neler söylüyordu: “Kıbrıs’taki faşist Denktaş yönetimi, bu talan ve yağmayı kendi tekeline almak için kanun çıkarmak gereğini dahi duymaktadır. Cumhuriyet gazetesinin yazdığına göre, Türk birliklerinin işgali altındaki bölgede (KKTC’yi kastediyor) bir ‘Nereden buldun kanunu?’ çıkartılacaktır. Bu kanun kişisel olarak yapılan yağmayı yasaklayarak, Rumların terk ettiği mallara, Faşist Denktaş yönetimi tarafından el konulmasını sağlayacaktır. Bütün bunlar Türk Ordusu’nun silahlı bekçiliği altında yapılmaktadır.” (sayfa 65) “Nasıl Türkiye’deki sömürü, emperyalistlerin ve onların bir avuç işbirlikçisinin kasasını dolduruyorsa, Kıbrıs’taki durum da farklı değildir. Rauf Denktaş gibi emperyalist işbirlikçisi faşistlerin baskısı altındaki Kıbrıs’ın emekçileri üzerindeki baskısı devam etmektedir.” (sayfa 66)

Bugün Birleşmiş Milletler tarafından önerilen Annan Planı gibi iki toplumlu ve çoğulcu bir çözüm önerisini ülkeye ihanet olarak gören İP lideri Perinçek, 1970’lerde bugün karşı çıktıklarını savunuyordu. “Bugün özellikle Türkiye, Kıbrıs toplumlarının birlikte yaşayamayacağını ispat etmek için düşmanlığı körüklemekte ve süper devletlerin aleti olmaktadır. Çünkü Türkiye’nin Kıbrıs’la ilgili tezleri ve çözüm teklifleri tamamen düşmanlığı devam ettirmek temeli üzerine kurulmuştur.” (sayfa 31)

Kıbrıs belgelerini satan adamı savundu

Doğu Perinçek’in fikrini değiştirmedi ği tek nokta İngiliz ve Fransızlarla ilgili tutumu. Kitabında Türk hükümetinin ABD’nin koltuğu altında Fransa ve İngiltere düşmanlığı yaptığını ileri sürerek, bu iki ülkeyi daha sevimli gösterme çabası içinde olduğu görülüyor. Türkiye’nin Kıbrıs harekâtına şiddetle karşı çıkan İngiltere ve Fransa’yı Üçüncü Dünya ülkeleriyle aynı çizgiye yerleştirerek sevimli hale getiren İP lideri acaba neden böyle bir gayret içine girmiş olabilirdi? MİT Kontr-terör Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür’e göre Aydınlık Grubu’nun perdeleme yapmasının nedenini derinlerde aramak gerekiyor.

7 Ağustos 1978 tarihli Aydınlık gazetesinde başlayan “Kontrgerilla Şeflerini Açıklıyoruz” yazı dizisinde bu ilişkilerin netleştiğini anlatan Eymür’ün açıklamaları şöyle: “Perinçek ‘Kıbrıs’taki Bayraktarlık Türkiye’deki tertip ve kışkırtmaların ocağıdır’ diyor, ‘Bayraktarlığın Özel Harp Dairesi’nin Kıbrıs’taki Özel Şubesi olduğunu’ söylüyordu. Demek ki Kıbrıs’taki Türk faaliyeti birilerini rahatsız etmiş, Özel Harp Dairesi’nin milli menfaatler doğrultusunda kullanılması bu birilerini kızdırmıştı.”

Eymür, açıklamasında, Kıbrıs’taki milli faaliyetlerden rahatsızlık duyanların kimler olduğuna da açıklık getiriyor. Buna göre, Aydınlık tarafından başlatılan yazı dizisinin amacı bir casusluk faaliyetini ortaya çıkaran Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensuplarını hedef göstermek ve pişman etmekti. Eymür’e göre MİT İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı emekli kurmay albay Sabahattin Savaşman’ın Kıbrıs konusundaki bazı gizli karar ve haritaları İngiliz ve Amerikan gizli servisi mensuplarına verirken yakalanması yabancı gizli servislerde büyük rahatsızlık meydana getirmişti. Tutuklamanın hemen ardından Savaşman’a suçüstü yapanlara karşı taarruz başladı. Aydınlık gazetesinde yayımlanan bu yazı dizisi “örtülü faaliyetlerin” adresini de açıkça ortaya koyuyordu. Yazı dizisi ile İngiliz ve Amerikan gizli servisinin operasyonunu bozan MİT görevlileri ev adresleri verilerek sol terör örgütlerine hedef gösteriliyordu.

Yazı dizisinin ardından Sabahattin Savaşman’ın anılarını “Üçüncü Adam Anlatıyor” adıyla kitaplaştıran Perinçek ekibinin yollarının İngilizlerle kesişmesi sadece bununla sınırlı değil. Aydınlık gazetesinin “Haber ve Makalelerden Sorumlu Müdürü” Aydoğan Büyüközden Robert Kolej’de görevli bir İngiliz’e ait lojmanda telsizlerle ve başında perukla yakalanmıştı. Ancak Büyüközden ile İngiliz görevli arasında nasıl bir ilişki olduğu o dönemde sorgulanmadı.

Buraya kadar anlatınlar İP liderinin zikzaklar, tutarsızlıklar ve önemli kişi olma çabasıyla ülkeye verdiği zararları gözler önüne seriyor. Kendisini biraz tanıyanların aşina olduğu bu tabloda rahatsız edici tek husus devletin ilgili birimleri ve makamlarında uzun yıllar görev yapmış isimlerin böyle bir kişiliğe itibar edebilmeleri oluyor.


kaynagiyla verdim

yok efendim aralari kotuymuste barismislar sonra, ulan herif fasist diyor denktasa, kibrisi yagmaladi diyor, TSK ya ameirkanin kibris isgalcisi diyor

kaynakalri ile verdim

pericnek savunulucak bi adam degil
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

cetintas said:

Siyaset işte bunepart.
Erdoğan'da çok değil, 2010 Kasım'da Kaddafi'nin ödülünü alırken, 3-4 ay sonra Kaddafi'nin istifasını istedi. Yetmedi aylardır Libyalı Müslümanların tepelerine bomba yağdıran uçaklara ülkemizin ev sahipliği yapmasını sağladı.

Aynı şekilde daha 5-6 ay önce karısı ile birlikte sürekli ziyaret ettiği ya da misafir ettiği Suriye Devlet Başkanı Esat'ın rejiminin yıkılması için uğraşan Suriyeli rejim muhaliflerini Türkiye'de ağırlayıp toplantı yaptırtıyor.

Önemli olan siyasetçinin yaptığı hatalardan ders alması ve hata yaptığını kabul edip özeleştirisini yapması ve tabi bizler açısından da siyaseti yapan kişilerin samimiyetine inanmak.


tayyipi örnek gösterim insanmı savunuyosun sen?


yaptıklarından bu kadar cok bu kadar sık ders alıp fikrini cismini değiştiren ama güvenipte oy vermem ben. aktivist benim!!1 diye inleyip işine gelen şekilde fıngırdıyan adam perincek.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Viktor said:


kaynagiyla verdim

yok efendim aralari kotuymuste barismislar sonra, ulan herif fasist diyor denktasa, kibrisi yagmaladi diyor, TSK ya ameirkanin kibris isgalcisi diyor

kaynakalri ile verdim

pericnek savunulucak bi adam degil


Kaynak öyle verilmez Viktor, hele FETULLAHÇI UFUK HİÇYILMAZ'ın AKSİYON dergisinden çok az gerçek ama pekçok demagoji içeren böyle bir yazı çok zayıf kalır.

Bak Viktor, kaynak şöyle olur:

http://arsiv.sabah.com.tr/2007/03/06/gnd117.html
Her daim Perinçek'e muhalif olan Sabah gazetesi'nden bir haber.


http://www.haber3.com/denktas-perinceke-kefil-oldu-363011h.htm


http://www.antigazete.com/perincek-denktas-icin-%20fasist%20-demisti_haberi_695.html
Bak burada kendisi için faşist diyen Perinçek'e Denktaş ne yapmış-ne demiş? Oku da öğren Viktor.

Oku ama, google'layıp "şimdi ne bulsam da yapıştırsam" diye hırs yapma. Yavaş...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Cuce said:

tayyipi örnek gösterim insanmı savunuyosun sen?


yaptıklarından bu kadar cok bu kadar sık ders alıp fikrini cismini değiştiren ama güvenipte oy vermem ben. aktivist benim!!1 diye inleyip işine gelen şekilde fıngırdıyan adam perincek.


Savunup, savunmayıp ne olacak Cuce?
Adam defalarca kendini dosta-düşmana karşı savunmuş.
Senelerce hapis yatmış.
Halen de yatıyor. Ben ne savunacağım Perinçek'i? Benim savunmama ihtiyacı yok.
Ben insanların bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmalarından dolayı rahatsızım.
Yoksa neye inanırsan inan, kime oy verirsen ver, kime vermezsen verme. Bana ne...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

BonePART said:

iyide adamin kendi kitabindan alintilanmis bi yazi
daha ne kaynak olcak


Başa dönmeyelim bunepart? Kitaptan alıntı olan kısımlarla ilgili özeleştiri yaptı adam. Bunlar tarih oldu. Bunun kanıtı da bak az önce 3 link verdim Viktor'a. Bir zahmet sen de okuyuver. Perinçek'in zamanında çok ağır bir şekilde suçladığı Denktaş'ın aradan geçen yıllar içinde Perinçek'le oluşan dostluğunu oku, öğren, bundan ders çıkartmak gerekiyorsa çıkart, yoksa da çıkartma.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

valla bu konu bitmez, ama işin özeti çok kez de belirttiğim gibi ve bunu perinçekin gecmisine baktığımızda çok net görürüz. Perincek mao dan başlayan, ordan kürtçülüğe kayan sonra kemalist olmaya karar veren , her zaman çok fazla şekil değiştirmiş , her zaman bir şeyleri kullanarak ön plana çıkmaya çalışmış biri.

Bu çok net bunu görmek için uzman olmak gerekmiyor, adamın yıllar boyu süren icraatlarına bakıldığında net görünüyor, denktaşa demediğini bırakmayıp sonra dost olması gayet normal, mao cuyken kemalist olması da normal, dediğim gibi adam aslında bu yola başladığı ideolojisinin arkasında duramamış onu özümseyememiş biri. Bu yüzden sosyalistler tarafından sevilmez.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Tartışmayı çok uzatmışsınız ya. Gerek yok. Bırakın cetintas kendi dünyasında istediği gibi istediği şeylere inanmaya devam etsin. Adam Perinçek fanboyluğu yapıyor. Tabi ki de olabilir, ama işin ucunu kaçırmış. Bu benim kendi kişisel düşüncem. Onaylamayan olursa da ekime kadar yani.

Çetin abi, inan bana kimse burada Doğu Perinçek şöyle iyi, böyle süper duymak istemiyor. Ne kadar hapis yattığı, ne kadar haksızlığa uğradığı burada sen hariç kimsenin umrunda değil. Adam her ne amaca hizmet için olursa olsun, bir terör örgütü liderinin ayağına kadar gidip sevgi böcüklüğü yapıyorsa, ortaya çıktığında ise kıvırmaya çalışıyorsa, kimse kusura bakmasın, tanımlayabilecek bir sıfat bulamıyorum. Benle beraber çoğu kişi de...

Just deal with it...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Misafir
Bu konu yeni mesajlara artık kapalıdır.
×
×
  • Yeni Oluştur...