Bone Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 karanlığı sevmiyorum, gece olmasını. dışarı baktığım zaman gördüğüm kapkara manzara içimi bunaltıyor. birçok insan güneş batışını izlemeyi çok sever. ben sevmiyorum. ardından karanlık çökeceği için güneş batmasın isterim. dolunayı severim, ay ışığı geceyi aydınlatır. karlı günleri de severim, geceleyin hava sarımsı bir şekilde aydınlık olur. güneşin batışından ziyade doğuşunu izlemek hoşuma gidiyor. küçükken her sabah uyanır dışarıyı seyrederdim, adım adım güneşin doğuşunu. ayrıca saat 5 civarı havanın mavi olduğu zaman da çok hoşuma gidiyor, kimsenin dışarda olmadığı, kuşların sesinin çıktığı saatler. gece için yapılabilecek en iyi şey yatıp uyumak herhalde. dışarıya her baktığımda karanlığı görmek kötü oluyor. bu hislerimi bir şiire aktarabilmek isterdim ama onu yapacak edebi yeteneğim yok. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
senko Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 bence de yok Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Azmodai Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 EFSANEYE GIRDIM Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Azmodai Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 AMAN EFSANE OLACAK TOPIGE GIRDIM DEMEK ISTEDIM. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Fistan Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 20.000 kelvin metal halide projektör lazım sana o zaman 50-100 liraya alırsın Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
kozalak Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 ilk sayfada postum olsun. ayrıca Bone sen dışarı mı bakıyodun ya. bana hep oyun oynuyosun ve ekrana bakıyosun gibi geliyo valla ne yalan söyliyim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fede Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 benim de tam tersi Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Bone Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 bu arada kıbrıstayken tam tersi durumdaydım. geceleri daha çok seviyordum, geceleyin dışardayken kendimi daha rahat hissediyordum. ankara böyle yapıyor belki de. Azmodai said: EFSANEYE GIRDIM Azmodai said: AMAN EFSANE OLACAK TOPIGE GIRDIM DEMEK ISTEDIM. topiğin efsane olması için bir üyenin arkadaşlarını gazlaması ve topiğe akın edip genklemesi yeter ki zaten. içeriğin ne olduğu önemli değil. gerçi kişiselde açmak hata oldu, garbage'deki üyeler bu kadar dert etmiyor kendisine açılan topicleri. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
senko Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Fistan said: 20.000 kelvin metal halide projektör lazım sana o zaman 50-100 liraya alırsın bu projektor ampulu ile metal ampul ayni sey mi farkli mi bilion mu sen? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Ren Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Güneşin batışı, ayın doğuşu hep aynı... Bir ben farklıyım bu gece... Notası olmayan unutulmuş bir melodi ile ayrılığın tadını çıkarıyorum. Dekorasyonu yarım kalmış aşkımı dayayıp döşüyorum süslü kelimelerle...Bu ayrılık buraya yakışmadı ama her neyse...Elimde bir tutam yaban heyecanı, bahçemde ki bülbülden muzdarip güllere anlatıyorum seni...Gözlerimde birikmiş bir nem var ama önemli değil, ağlamıyorum...Günlük hüzün randevularımın vazgeçilmezi bu.Aşkının rutubetinden olacak ki ıslanıyor işte ben istemesemde...İçime çekmiyorum sensizliği, öksürtüyor bu aralar.Şarap yerine kahve içiyorum bak.Sonra resmini çekiyorum kahvenin kırk yıllık hatırla sarmaş dolaş...Seni içimdeki dipsiz, kör bir kuyuya atıyorum.Kırk hayalin çıkartamıyor... Sürüldüğüm dokuzuncu köydende kovuluyorum... Yok sevgilim yok, olmuyor...Ben yalan söyleyemiyorum.Bütün mazeretlerim izinli bu gece.Aleyhimde şahitlik yapıyor zaman... Bal gibi ağlıyorum işte, gözlerim kan revan...Unutamıyorum seni kahretsin, özlemin içimde bir yerlerde yanıp kor oluyor durmadan...Dudaklarımda duruyor hala dudaklarının numarası, karda yürüyüp izini belli edenlerdensin sende... Hep aynı işte...Ayrıldığımızdan beri aynı tas aynı hamam...Hayatı sensizlikle paylaşmanın saçma muhasebesinde hesapsız bilançolar çıkarıyorum, beyan ediyorum seni kalbime...Gülü seversin diye güle en yakın diken oluyorum...Sus diyorsun, gözlerinin yakamozlarında sus pus oluyorum...Yeter artık bilesin, dayanamıyorum... Herşeyindim hani... Hani ömründüm... Haberin olsun... Ömrünü ölüme gelin ediyorum... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Bone Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Fistan said: 20.000 kelvin metal halide projektör lazım sana o zaman 50-100 liraya alırsın yok be o kadar abartıya kaçmaya gerek yok. evin tüm ışıklarını açmak da bir çözüm olabilir böylesi durumlarda (:P) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Fistan Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 @senko, projektör derken, sokak, dükkan önü, bina aydınlatan büyük armatürlerden bahsediyorum. bunlar için 2 çeşit ampul kullanılır, biri halojen diğeri metal halide. genellikle metal halide kullanılır.çift uçlu ve tek uçlu rx7s tipi lambalar falan. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
burtonesk Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 eline sağlık ren, harika yazmışsın gözyaşlarımı tutamadım.. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Fin Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 tl:dr posting in a legendary thread Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
SpiderS_DangeR Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 selam Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laorx Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 ben tam tersi gündüzleri uyurum, gece ava çıkarım. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
SpiderS_DangeR Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 mutluluk bile acı veriyor çünkü sonu var biliyorum cCc Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Darqainu Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Azmodai said: EFSANEYE GIRDIM Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Azmodai Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Bone said: bu arada kıbrıstayken tam tersi durumdaydım. geceleri daha çok seviyordum, geceleyin dışardayken kendimi daha rahat hissediyordum. ankara böyle yapıyor belki de. Azmodai said: EFSANEYE GIRDIM Azmodai said: AMAN EFSANE OLACAK TOPIGE GIRDIM DEMEK ISTEDIM. topiğin efsane olması için bir üyenin arkadaşlarını gazlaması ve topiğe akın edip genklemesi yeter ki zaten. içeriğin ne olduğu önemli değil. gerçi kişiselde açmak hata oldu, garbage'deki üyeler bu kadar dert etmiyor kendisine açılan topicleri. benim artik burda gank gucum kalmadi, yorulduk yaslandik o isler icin, ama sen hala efsane olmayi basariyorsun, istikrarina hayranim kankut. Gonlumden sana bir turku kopacak ilk firsatta. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
DrTirolBey Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 sen şimdi bu düşündüklerini de ingilizce düşünüp biz rahat anlayalım diye türkçeye mi çeviriyorsun? mesela azmonun bütün "gönder", "onayla" ve benzeri düğmelerinin üstünde besmele yazdığını biliyoruz Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Bella Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 ren çok etkilendim. hele son kısım.. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Red Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 çok samimi bir paylaşım arşivimde yerini alcaıktır Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Azmodai Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 ben senin anlayacagin dilde bir siir yazayim Darkness (poem) From Wikipedia, the free encyclopedia Jump to: navigation, search Darkness is a poem written by Lord Byron in July 1816. That year was known as the Year Without a Summer - this is because Mount Tambora had erupted in the Dutch East Indies the previous year, casting enough ash in to the atmosphere to block out the sun and cause abnormal weather across much of northeast America and northern Europe. This pall of darkness inspired Byron to write his poem. Literary critics were initially content to classify it as a "last man" poem, telling the apocalyptic story of the last man on earth. More recent critics have focused on the poem's historical context, as well as the anti-biblical nature of the poem, despite its many references to the Bible. The poem was written only months after the end of Byron's marriage to Anne Isabella Milbanke. Contents [hide] * 1 Historical context * 2 Criticism and analysis o 2.1 Biblical imagery * 3 References * 4 Bibliography * 5 External links [edit] Historical context A diagram of the estimated ash fallout from the Mount Tambora 1815 eruption. Ash clouds traveled much farther. Byron's poem was written during the Romantic period. During this period, several events occurred which resembled (to some) the biblical signs of the apocalypse. Many authors at the time saw themselves as prophets with a duty to warn others about their impending doom.[1] However, at the same time period, many were questioning their faith in a loving God, due to recent fossil discoveries revealing records of the deaths of entire species buried in the earth.[2] 1816, the year in which the poem was written, was called "the year without summer", as strange weather and an inexplicable darkness caused record-cold temperatures across Europe, especially in Geneva[3] where Byron claimed to have received his inspiration for the poem, saying he "wrote it... at Geneva, when there was a celebrated dark day, on which the fowls went to roost at noon, and the candles were lighted as at midnight".[4] The darkness was (unknown to those of the time) caused by the volcanic ash spewing from the eruption of Mount Tambora in Indonesia (Vail 184). The search for a cause of the strange changes in the light of day only grew as scientists discovered sunspots on the sun so large that they could be seen with the naked eye.[5] Newspapers such as the London Chronicle reported on the panic: “ The large spots which may now be seen upon the sun's disk have given rise to ridiculous apprehensions and absurd predictions. These spots are said to be the cause of the remarkable and wet weather we have had this Summer; and the increase of these spots is represented to announce a general removal of heat from the globe, the extinction of nature, and the end of the world.[6] ” A scientist in Italy even predicted that the sun would go out on July 18,[7] shortly before Byron's writing of "Darkness". His "prophecy" caused riots, suicides, and religious fervor all over Europe.[8] For example: “ "A Bath girl woke her aunt and shouted at her that the world was ending, and the woman promptly plunged into a coma. In Liege, a huge cloud in the shape of a mountain hovered over the town, causing alarm among the "old women" who expected the end of the world on the eighteenth. In Ghent, a regiment of cavalry passing through the town during a thunderstorm blew their trumpets, causing "three-fourths of the inhabitants" to rush forth and throw themselves on their knees in the streets, thinking they had heard the seventh trumpet."[9] ” This prediction, and the strange behavior of nature at this time, stood in direct contrast with many of the feelings of the age. William Wordsworth, for example, a famous poet of the time, often expresses in his writing a belief in the connection of God and nature for which much of the Romantic Era's poetry is typical. His "Tintern Abbey", for example, says "Nature never did betray / The heart that loved her".[10] His poetry also carries the idea that nature is a kind thing, living in peaceful co-existence with man. He says in the same poem, referring to nature, that "all which we behold / is full of blessings."[11] In other poems, such as "I Wandered Lonely as a Cloud", he uses language for flowers and clouds that is commonly used for heavenly hosts of angels.[12] Even the more frightening Gothic poems of Coleridge, another famous poet of the time, argue for a kind treatment of nature that is only cruel if treated cruelly, as in "Rime of the Ancient Mariner", unlike Byron's sun, which goes out with no human mistreatment mentioned at all.[13] [edit] Criticism and analysis In the past, critics were happy to classify Darkness as a “Last Man” poem, following a general theme of end of the world scenes from the view of the last man on earth. However, recent scholarship has pointed out the poem's lack of any single “Last Man” character.[14] [edit] Biblical imagery Byron also uses the hellish biblical language of the apocalypse to carry the real possibility of these events to his readers. The whole poem can be seen as a reference to Matthew 24:29: “the sun shall be darkened.” In line 32 it describes men “gnash[ing] their teeth” at the sky, a clear biblical parallel of hell.[15] Vipers twine “themselves among the multitude, / Hissing."[16] Two men left alive of “an enormous city” gather “holy things” around an altar, “for an unholy usage”—to burn them for light. Seeing themselves in the light of the fire, they die at the horror of seeing each other “unknowing who he was upon whose brow Famine had written Fiend."[17] In this future, all men are made to look like fiends, emaciated, dying with “their bones as tombless as their flesh."[18] They also act like fiends, as Byron says: “no love was left,”[19] matching the biblical prophecy that at the end of the world, “the love of many shall wax cold."[20] In doing this, Byron is merely magnifying the events already occurring at the time. The riots, the suicides, the fear associated with the strange turn in the weather and the predicted destruction of the sun, had besieged not only people's hope for a long life, but their beliefs about God's creation and about themselves as well. By bringing out this diabolical imagery, Byron is communicating that fear: that God is not in nature or in us; that he is not at all; that “Darkness [or nature] had no need / of aid from them—She was the universe.”[21] Byron's pessimistic views continue, as he mixes Biblical language with the apparent realities of science at the time. As Paley points out, it is not so much significant that Byron uses Biblical passages as that he deviates from them to make a point.[22] For example, the thousand-year peace mentioned in the book of Revelation as coming after all the horror of the apocalypse does not exist in Byron's “Darkness.” Instead, “War, which for a moment was no more, / Did glut himself again.”[23] In other words, swords are only beaten temporarily into plowshares, only to become swords of war once again. Also, the fact that the vipers are “stingless”[24] parallels the Biblical image of the peace to follow destruction: “And the sucking child shall play in the whole of the asp.”[25] In the poem, though, the snake is rendered harmless, but the humans take advantage of this and the vipers are “slain for food.” Paley continues, saying “associations of millennial imagery are consistently invoked in order to be bitterly frustrated."[26] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Rynza Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 darkness .................................. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Fistan Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 18, 2011 Bella said: ren çok etkilendim. hele son kısım.. http://www.google.com.tr/search?q=Notas%C4%B1+olmayan+unutulmu%C5%9F+bir+melodi+ile+ayr%C4%B1l%C4%B1%C4%9F%C4%B1n+tad%C4%B1n%C4%B1+%C3%A7%C4%B1kar%C4%B1yorum&hl=tr&client=opera&hs=piO&rls=en&channel=suggest&prmd=ivns&ei=POKDTaWEHMfKswbR_tCHAw&start=0&sa=N Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar