Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Japonya Nükleer Tehlike


Floridsdorf

Öne çıkan mesajlar

Ya radyoaktiviteyle ilgili faciaları karıştırırken böyle birşey okudum. Tarihin en epic faillerinden biridir herhalde, bir o kadar da trajik.

http://en.wikipedia.org/wiki/Goi%C3%A2nia_accident

Eksiden alıntı

Goiania Faciası

13 eylül 1987'de brezilya'nın goiânia kentinde vuku bulmuş geçen yüzyılın en trajik kazalarından bir tanesidir. radyoloji konusunun ne kadar hassas olduğuna, radyoaktif maddelerin konuyla alakası olmayan kişilerin eline geçtiğinde nasıl korkunç hasarlar verebildiğine çok güzel bir örnektir, ki keza times dergisi çernobil'den hemen 1 yıl sonra meydana gelmiş ve ülkemizde hemen hiç bilinmeyen bu olayı dünyanın en korkunç nükleer kazaları arasında saymaktadır.

olayda her nasılsa bir hastane olduğu yerden taşınırken hastane yönetimi radyoloji kısmında için yüksek radyoaktif sezyum klorid bulunan metal bir aparat unutmuştur. bilardo topu büyüklüğünde olan bu nesne kurşun ve çelik topların içiçe geçmesinden oluşmuş ve bir tarafında da beta parçacıklarını soğuran ancak gamma ışınlarının 5-6 saniyede bir geçmesine izin veren 1santimlik iridyum bir pencere bulunmaktadır. içindeki sezyum klorid tuzunun ana maddesi yarı ömrü 30 yıl olan 814 tbq·kg^-1 gücünde sezyum 137 izotopudur. bu madde o kadar radyoaktiftir ki 1 metre ileriye saatte 4.6 gy (456 rad) doz radyasyon yaymaktadır. olay sonrası incelemede bu aparatın amerikan imalatı olduğu anlaşılacaktır.

hastane taşınınca iki ay süresince kimsenin dokunmadığı teleterapi cihazına bağlı aparatın bulunduğu odada evsizler döşek serip yatmıştır. sonradan hurdacılar bina yıkılmadan ne bulabiliriz umuduyla hastaneye dalmışlar, roberto dos santos alves ve wagner mota pereira adında iki hurdacı aparatı ve makineyi olduğu yerden sökmüşler, el arabasıyla evlerine taşımışlardır.

bu iki salak radyoloji aparatının iridyum penceresine gözlerini dayayıp bakınca içeride boğuk mavi renkli bir ışık görüp topu kırmaya çalışırlar ama başaramazlar. sonra günler boyu mide bulantısı hissederler ama durumun toptan kaynaklandığı akıllarına bile gelmez, yedikleri bir şeyden olduğunu düşünürler. en sonunda bir tanesi iridyum camını kırıp tozun ufak bir kısmını açığa çıkarır. maddenin barut olduğunu sanıp yakmaya çalışırlar ama yanmaz tabii ki. kendilerinin o sırada içerden yanıyor olduğunun da farkına varmazlar.

5 gün böyle günde birkaç dakika radyoaktif tozla oynayan hurdacılar tüm ele geçen mallarla beraber topu da bir hurdalığın sahibi olan devair ferreira'ya satarlar. bu mal arkadaş da garajda topu incelerken çok ilginç bulur ve sonraki günlerde etrafta ne kadar arkadaşı aile dostu varsa çağırıp toptaki mavi ilginç ışığı gösterir. hepsi gözlerini dayayıp bakıp çok etkilendiklerini, güzel bulduklarını söylerler. kendisi bununla da kalmaz, ve bu güzel renkli tozu epoxy ile karıştırıp karısına şekilli mavi yüzük yapmak gibi epic fail bir düşünce içerisine girer. bu maksatla da sezyum tozu ile dolu kapsülü tornada uğraşarak kırar. eve gelince çekiçle de açar.

evde devair'in kardeşi ivo bu tozu yemek masasını silkelerken bilmeden halıya döker. o sırada ivo'nun 6 yaşındaki kızı halıda oynamaktadır. bu esnada kendisi 1.0 giga becqeruel kuvvetinde ışımaya maruz kalır. bu da 600 rad değerinde çok yoğun bir radyasyon zehirlenmesi anlamına gelmektedir. küçük kız daha sonra bilmeden bu tozu çok ilginç bularak koluna bacağına döküp yayar, annesine de gösterir. babası ivo da o sırada koluna bu radyoaktif tozla bir haç yapıp ateşle dövme yapmaya falan çalışmaktadır. kısaca ailede ölmek için yarışmayan kimse kalmaz. ama durumun farkında değillerdir tabii ki.

bu aile 28 eylüle kadar evlerinde sezyum izotopuyla böyle yaşar giderler. sonra devair'in karısı etraftaki herkesin çok yoğun mide bulantısı ve ishalden muzdarip olduğunu birden farkeder. önce olayın içtikleri gazozdan kaynaklandığını düşünür ama olay o değildir. radyoloji açısından incelersek kadın aslında bilmeden de olsa çok doğru düşünmüştür zira radyoaktif maddelerin önemli bir kısmı suda çözünebildikleri için bu tip tozları içecekle karıştırıp yutmak, radyoaktif ışımadan 6000 kata kadar daha etkili bir zehirlenme sağlamaktadır. zira o anda devreye alfa ışıması falan da girmektedir. nitekim daha sonra olay yeri incelemesinde gazozun içinde bu sezyum izotopu bulunamamıştır. kendisi ondan sonra hemen bu kapsülden ve içindeki tozdan şüphelenir ve süpürgeyle hepsini şeffaf plastik bi torbaya koyarak hastaneye götürür. burada belirtmek gerekirse kendisi hastaneye belediye otobüsüyle torbayı açıkta taşıyarak gitmektedir. otobüste kendisine 1 metre ila 6 metre mesafedeki herkes deli gibi radyasyona maruz kalır. ancak sezyum klorid torba plastik olduğu için doz etkisi bilmeden de olsa azaltılmıştır. torbaya sıfır mesafede ayakta seyahat eden yaşlı amca buna rağmen 30 rad radyasyon yemiş bacaklarında ciddi yanıklar oluşmuştur. lokal alınan radyasyon olabilecek bu en kötü durumda 0.3 sievert civarındadır. torbadan 2.7 metre uzakta duran kimselerin bacaklarında ise radyasyon 0.04sievert e kadar düşmüştür.

hastanede doktor paulo roberto monteiro olayı hemen doğru tahmin ederek tozdan şüphelenir, ancak radyoloji konusunda otorite olmadığı için bunu kendisinden uzak tutmak amacıyla hastane bahçesinde bir sandalyenin üzerinde açıkta bekletir. olay yeri incelemesi sonradan göstermiştir ki radyoaktif maddenin gamma ışıması bu esnada %90 dolayında tükenmiştir ve hastanedeki radyoaktiflik seviyesi bu sayede düşük kalmıştır. pek çok da hayat böyle beleşe kurtulmuştur.

olayın ana fikri ihmal dir. ihmaller katlandıkça hayat üzerindeki tehdit katlanarak artmaktadır. bu iki hurdacının, hastane yönetiminin ve aile babasının kendi başlarına 249 kişiyi radyasyon zehirlenmesi ile karşı karşıya bırakmaları çernobil faciasındaki ihmalin bile ötesine geçmiştir. elbette kendilerinin radyasyonla ilgili bir bilgileri yoktur. olması da gerekmemektedir. ancak nerden alındığı bilinen ancak ne olduğu bilinmeyen malzemeye bu kadar safça ve şüphelenmeden yaklaşmak da akıl alır türden bir şey değildir. olayda 4 kişi ölmüştür, kanser vakaları da goiana genelinde her türden yüzlerce kat artış göstermiştir. ulusal atom enerji ajansı konuya çernobilden daha hazırlıklı olduğu için yıldırım gibi yetişmiş, mahalleyi boşaltmış 40 küsür evi yıkmış ve oldukça geniş bir alanda tarama yaparak 30 santimlik üst toprak tabakasını dekontamine ederek kaldırıp götürmüştür.

olayda ölenler şunlardır :

leide das neves ferreira : ivo ferreira'nın 6 yaşındaki kızı. en çok radyasyon alanların başında gelmektedir. iaea yetkilileri kızla ilgilenmek için özel bir ekip getirmiş zira ajans goiania'ya ulaştığında yürüyen hayalet fazını geçirmekte olan küçük kız hastanede bakım falan görmemiş. o kadar korkunç bir hala gelmiş ki hastane yönetimi, doktor ve hemşireler ondan korktukları için odasına girememişler. vücudunun üst kısmı çok kötü bir biçimde şişmiş, akciğer ve böbreklerinde ağır hasar meydana gelmiş. kızı 1 ay yaşatabilmişler ve 23 ekim 1987de ölmüş.

gabriela maria ferreira : devair ferreira'nın karısı, hastaneye durumu nispeten erken bildirerek pek çok hayatı kurtardığı düşünülen bu kadın sezyum izotopu le açık temasından 1 ay sonra yine kızı gibi ölmüş.

israel baptista dos santos : devair'in hurdalığında çalışan kalfa, tornada kapsülü kırarken tozun bir kısmını soluduğu zannediliyor. hastaneye başvurduktan 6 gün sonra ölmüş.

admilson alves de souza : da devair'in işyerinde çalışan çırak. akciğer ve kalp doku hasarı ile iç kanamadan 18 ekimde ölmüş.

nitekim devair ferreira 700 rem radyasyon almasına rağmen hayatta kalmış. bunun nedeninin vücudun belli noktalarına ışyan yoğun radyasyonun, daha geniş bölgelere ışıyan daha az yoğun radyasyondan daha tehlikesiz olması. zira vücut sağlam olan bölgelere dayanarak hayatta kalma mücadelesini daha sağlam verebiliyor.

olay olup bittikten sonra radyoterapi cihazını geride bırakan hastane yönetimine olası kast hükümleri uyarınca çok ağır cezalar verilmiş ve başhekimi 17 yılını hapiste geçirmiştir. ayrıca hastane 1.3 milyon dolar nakit tazminat ile goiania'daki tüm radyasyon vakalarının ücretsiz bedensel ve psikolojik tedavisi ile cezalandırılmış.

goiania'da dozimetreler 2008 yılında radyasyonun hala normal değerlerin birkaç katı fazla olduğunu gösteriyor ki 10 gramlık sezyum izotopunun neler yapabileceği hakkında bize daha ayrıntılı bilgi veriyor.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Şu hikaye o kadar olası bir hikayeki anlatamam tek gereken o küçük topun unutulması, geri kalanı konu ile bilgisi olmayan insanların içgüdülerinden kaynaklı. Burda içgüdü derken adamın elbette yapabileceği bişi yok güzel bi top buluyor ve onu evine götürüyor ışıklı falan muhtemelen değerli olabilir düşüncesi ile yani %95 kişinin yapacağını yapıyor. Belki kusmalar bulanmalardan şüphelenip daha erken doktora gidebilirdi ama muhtemelen bu tip rahatsızlıkları sıkça yaşayan bir yaşam düzeyi. Topun orda unutulması kısmı apayrı bir facia elbette.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Wispy said:

Ya radyoaktiviteyle ilgili faciaları karıştırırken böyle birşey okudum. Tarihin en epic faillerinden biridir herhalde, bir o kadar da trajik.

http://en.wikipedia.org/wiki/Goi%C3%A2nia_accident

Eksiden alıntı

Goiania Faciası

13 eylül 1987'de brezilya'nın goiânia kentinde vuku bulmuş geçen yüzyılın en trajik kazalarından bir tanesidir. radyoloji konusunun ne kadar hassas olduğuna, radyoaktif maddelerin konuyla alakası olmayan kişilerin eline geçtiğinde nasıl korkunç hasarlar verebildiğine çok güzel bir örnektir, ki keza times dergisi çernobil'den hemen 1 yıl sonra meydana gelmiş ve ülkemizde hemen hiç bilinmeyen bu olayı dünyanın en korkunç nükleer kazaları arasında saymaktadır.

olayda her nasılsa bir hastane olduğu yerden taşınırken hastane yönetimi radyoloji kısmında için yüksek radyoaktif sezyum klorid bulunan metal bir aparat unutmuştur. bilardo topu büyüklüğünde olan bu nesne kurşun ve çelik topların içiçe geçmesinden oluşmuş ve bir tarafında da beta parçacıklarını soğuran ancak gamma ışınlarının 5-6 saniyede bir geçmesine izin veren 1santimlik iridyum bir pencere bulunmaktadır. içindeki sezyum klorid tuzunun ana maddesi yarı ömrü 30 yıl olan 814 tbq·kg^-1 gücünde sezyum 137 izotopudur. bu madde o kadar radyoaktiftir ki 1 metre ileriye saatte 4.6 gy (456 rad) doz radyasyon yaymaktadır. olay sonrası incelemede bu aparatın amerikan imalatı olduğu anlaşılacaktır.

hastane taşınınca iki ay süresince kimsenin dokunmadığı teleterapi cihazına bağlı aparatın bulunduğu odada evsizler döşek serip yatmıştır. sonradan hurdacılar bina yıkılmadan ne bulabiliriz umuduyla hastaneye dalmışlar, roberto dos santos alves ve wagner mota pereira adında iki hurdacı aparatı ve makineyi olduğu yerden sökmüşler, el arabasıyla evlerine taşımışlardır.

bu iki salak radyoloji aparatının iridyum penceresine gözlerini dayayıp bakınca içeride boğuk mavi renkli bir ışık görüp topu kırmaya çalışırlar ama başaramazlar. sonra günler boyu mide bulantısı hissederler ama durumun toptan kaynaklandığı akıllarına bile gelmez, yedikleri bir şeyden olduğunu düşünürler. en sonunda bir tanesi iridyum camını kırıp tozun ufak bir kısmını açığa çıkarır. maddenin barut olduğunu sanıp yakmaya çalışırlar ama yanmaz tabii ki. kendilerinin o sırada içerden yanıyor olduğunun da farkına varmazlar.

5 gün böyle günde birkaç dakika radyoaktif tozla oynayan hurdacılar tüm ele geçen mallarla beraber topu da bir hurdalığın sahibi olan devair ferreira'ya satarlar. bu mal arkadaş da garajda topu incelerken çok ilginç bulur ve sonraki günlerde etrafta ne kadar arkadaşı aile dostu varsa çağırıp toptaki mavi ilginç ışığı gösterir. hepsi gözlerini dayayıp bakıp çok etkilendiklerini, güzel bulduklarını söylerler. kendisi bununla da kalmaz, ve bu güzel renkli tozu epoxy ile karıştırıp karısına şekilli mavi yüzük yapmak gibi epic fail bir düşünce içerisine girer. bu maksatla da sezyum tozu ile dolu kapsülü tornada uğraşarak kırar. eve gelince çekiçle de açar.

evde devair'in kardeşi ivo bu tozu yemek masasını silkelerken bilmeden halıya döker. o sırada ivo'nun 6 yaşındaki kızı halıda oynamaktadır. bu esnada kendisi 1.0 giga becqeruel kuvvetinde ışımaya maruz kalır. bu da 600 rad değerinde çok yoğun bir radyasyon zehirlenmesi anlamına gelmektedir. küçük kız daha sonra bilmeden bu tozu çok ilginç bularak koluna bacağına döküp yayar, annesine de gösterir. babası ivo da o sırada koluna bu radyoaktif tozla bir haç yapıp ateşle dövme yapmaya falan çalışmaktadır. kısaca ailede ölmek için yarışmayan kimse kalmaz. ama durumun farkında değillerdir tabii ki.

bu aile 28 eylüle kadar evlerinde sezyum izotopuyla böyle yaşar giderler. sonra devair'in karısı etraftaki herkesin çok yoğun mide bulantısı ve ishalden muzdarip olduğunu birden farkeder. önce olayın içtikleri gazozdan kaynaklandığını düşünür ama olay o değildir. radyoloji açısından incelersek kadın aslında bilmeden de olsa çok doğru düşünmüştür zira radyoaktif maddelerin önemli bir kısmı suda çözünebildikleri için bu tip tozları içecekle karıştırıp yutmak, radyoaktif ışımadan 6000 kata kadar daha etkili bir zehirlenme sağlamaktadır. zira o anda devreye alfa ışıması falan da girmektedir. nitekim daha sonra olay yeri incelemesinde gazozun içinde bu sezyum izotopu bulunamamıştır. kendisi ondan sonra hemen bu kapsülden ve içindeki tozdan şüphelenir ve süpürgeyle hepsini şeffaf plastik bi torbaya koyarak hastaneye götürür. burada belirtmek gerekirse kendisi hastaneye belediye otobüsüyle torbayı açıkta taşıyarak gitmektedir. otobüste kendisine 1 metre ila 6 metre mesafedeki herkes deli gibi radyasyona maruz kalır. ancak sezyum klorid torba plastik olduğu için doz etkisi bilmeden de olsa azaltılmıştır. torbaya sıfır mesafede ayakta seyahat eden yaşlı amca buna rağmen 30 rad radyasyon yemiş bacaklarında ciddi yanıklar oluşmuştur. lokal alınan radyasyon olabilecek bu en kötü durumda 0.3 sievert civarındadır. torbadan 2.7 metre uzakta duran kimselerin bacaklarında ise radyasyon 0.04sievert e kadar düşmüştür.

hastanede doktor paulo roberto monteiro olayı hemen doğru tahmin ederek tozdan şüphelenir, ancak radyoloji konusunda otorite olmadığı için bunu kendisinden uzak tutmak amacıyla hastane bahçesinde bir sandalyenin üzerinde açıkta bekletir. olay yeri incelemesi sonradan göstermiştir ki radyoaktif maddenin gamma ışıması bu esnada %90 dolayında tükenmiştir ve hastanedeki radyoaktiflik seviyesi bu sayede düşük kalmıştır. pek çok da hayat böyle beleşe kurtulmuştur.

olayın ana fikri ihmal dir. ihmaller katlandıkça hayat üzerindeki tehdit katlanarak artmaktadır. bu iki hurdacının, hastane yönetiminin ve aile babasının kendi başlarına 249 kişiyi radyasyon zehirlenmesi ile karşı karşıya bırakmaları çernobil faciasındaki ihmalin bile ötesine geçmiştir. elbette kendilerinin radyasyonla ilgili bir bilgileri yoktur. olması da gerekmemektedir. ancak nerden alındığı bilinen ancak ne olduğu bilinmeyen malzemeye bu kadar safça ve şüphelenmeden yaklaşmak da akıl alır türden bir şey değildir. olayda 4 kişi ölmüştür, kanser vakaları da goiana genelinde her türden yüzlerce kat artış göstermiştir. ulusal atom enerji ajansı konuya çernobilden daha hazırlıklı olduğu için yıldırım gibi yetişmiş, mahalleyi boşaltmış 40 küsür evi yıkmış ve oldukça geniş bir alanda tarama yaparak 30 santimlik üst toprak tabakasını dekontamine ederek kaldırıp götürmüştür.

olayda ölenler şunlardır :

leide das neves ferreira : ivo ferreira'nın 6 yaşındaki kızı. en çok radyasyon alanların başında gelmektedir. iaea yetkilileri kızla ilgilenmek için özel bir ekip getirmiş zira ajans goiania'ya ulaştığında yürüyen hayalet fazını geçirmekte olan küçük kız hastanede bakım falan görmemiş. o kadar korkunç bir hala gelmiş ki hastane yönetimi, doktor ve hemşireler ondan korktukları için odasına girememişler. vücudunun üst kısmı çok kötü bir biçimde şişmiş, akciğer ve böbreklerinde ağır hasar meydana gelmiş. kızı 1 ay yaşatabilmişler ve 23 ekim 1987de ölmüş.

gabriela maria ferreira : devair ferreira'nın karısı, hastaneye durumu nispeten erken bildirerek pek çok hayatı kurtardığı düşünülen bu kadın sezyum izotopu le açık temasından 1 ay sonra yine kızı gibi ölmüş.

israel baptista dos santos : devair'in hurdalığında çalışan kalfa, tornada kapsülü kırarken tozun bir kısmını soluduğu zannediliyor. hastaneye başvurduktan 6 gün sonra ölmüş.

admilson alves de souza : da devair'in işyerinde çalışan çırak. akciğer ve kalp doku hasarı ile iç kanamadan 18 ekimde ölmüş.

nitekim devair ferreira 700 rem radyasyon almasına rağmen hayatta kalmış. bunun nedeninin vücudun belli noktalarına ışyan yoğun radyasyonun, daha geniş bölgelere ışıyan daha az yoğun radyasyondan daha tehlikesiz olması. zira vücut sağlam olan bölgelere dayanarak hayatta kalma mücadelesini daha sağlam verebiliyor.

olay olup bittikten sonra radyoterapi cihazını geride bırakan hastane yönetimine olası kast hükümleri uyarınca çok ağır cezalar verilmiş ve başhekimi 17 yılını hapiste geçirmiştir. ayrıca hastane 1.3 milyon dolar nakit tazminat ile goiania'daki tüm radyasyon vakalarının ücretsiz bedensel ve psikolojik tedavisi ile cezalandırılmış.

goiania'da dozimetreler 2008 yılında radyasyonun hala normal değerlerin birkaç katı fazla olduğunu gösteriyor ki 10 gramlık sezyum izotopunun neler yapabileceği hakkında bize daha ayrıntılı bilgi veriyor.



vay arkadaş
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

tr versiyonu da vardır

"Bizim yaşadığımız ders olsun"

Tarih: 3 Aralık 2007 Kaynak: Cumhuriyet Yazan: Özlem Güvemli
Dünyanın en riskli 20 nükleer kazasından biri olarak tarihe geçen İkitelli'de çöplükte radyoaktif kobalt 60 maddesinin bulunması olayının mağdurlarından İlyas Ilgaz, yetkililerin ailesinin yaşadıklarından ders çıkarması gerektiğini belirterek "Ben elektriksiz kalmaya razıyım, yeter ki nükleer santral kurulmasın. Nükleeri savunanlar benim çektiğim sıkıntıların, acıların hesabını önce gelip bana versinler" dedi.

1999 yılının Ocak ayında İkitelli'de bir hurdalıkta, her şeyden habersiz, buldukları kobalt 60 maddesi yüklü konteyneri parçalayan Ilgaz ailesi hâlâ yaşadıklarının bedelini ödemeye devam ederken nükleer santral yasası Meclis'ten geçti, ihale hazırlıkları başladı. O günden beri nükleer konusuyla oldukça yakından ilgilenen İlyas Ilgaz, yaşadıkları dramı ve santrallarla ilgili endişelerini gazetemize anlattı.

Ilgaz, 2003 yılından sonra devletin sağlık yardımını durduğunu belirterek 6 ayda bir özel hastaneye sürekli kontrole gittiklerini söyledi. Özellikle ağabeyi Hüseyin Ilgaz 'a 2004 yılında akciğer kanseri teşhisi konulmasından sonra oldukça tedirgin olduklarını ifade eden Ilgaz şöyle devam etti:

"Bağ-Kur'a borçlu olduğum için yeşil kart da alamadık. Ağabeyimin ameliyat olması için bütün imkânlarımızı zorlayıp Bağ-Kur borcunu ödedik. Ameliyatı yapıldı. Normal sigortalı bir hastadan farklı bir uygulama olmadı. Ameliyat sonrasında çok sorun çıktı ve bunlar hâlâ çözülemedi. Yüzde 80 iş göremez raporu aldığı için emekliye ayrılması gerekti. Dilekçe sunuldu emeklilik için ama 3 yıldır emekli olamadı. Başvuru yapılmış olduğu için sağlık karnesini kullanamıyor. Şu an ilaç tedavisi görmesi gerek. En ucuz ilacı 70 YTL. Onu bile düzenli olarak alamıyoruz" dedi.

Çernobil Gibi Bizi de Unuttular
Hiçbir yetkilinin kendilerini arayıp sormadığını söyleyen Ilgaz, ilk müdahaleyi yapan doktor Çağlar Canbolat dışında kimsenin ailesi ile ilgilenmediğini anlattı. Ilgaz, " Çernobil'i Karadeniz Bölgesi'nde nasıl unutturdularsa bizim radyasyon kazamızı da unutturdular. Ben hurdacılığa devam ediyorum. Artık radyoaktif maddenin sülalesini görsem tanırım. O, bir sefer olur. Bir daha almam" diye konuştu.

Bütün bu olanların ardından nükleer santral konusunun gündeme gelmesine inanamadığını belirten Ilgaz, " Santralı yapanlar gidecek, tehlikelerini yine biz yaşayacağız. Ben Anadoluluyum. Santralı da Anadolu'ya kuruyorlar. Anadolu dünyanın gözbebeği. Dünyaya verecekleri zararı hesaplıyorlar mı acaba" dedi.

Nükleer Başa Bela
Yaşadıkları korkunç kazanın etkilerini hâlâ ailece yaşadıklarını dile getiren İlyas Ilgaz, tepkisini şöyle dile getirdi: "Ben bunların acısını çektim hâlâ da çekiyorum. Eziklik hâlâ üzerimde. Gelsinler bunun hesabını versinler. Bizim başımıza gelenler devede kulak onlar için biliyoruz. Nükleer santralların güvenliğini sağlarım diyenlere inanmıyorum. Bize dünyayı zehir etmeye kimin hakkı var? Ben elektriksiz kalmaya razıyım. İlkel yöntemlere doğaya dönerek ihtiyacımı karşılarım. Nükleer santrallar başa bela, kullanıp bitince başından atamıyorsun ki. Çernobil eski haline dönebildi mi? Bu tehlikeyi nasıl görmezler? Kurşundan, silahtan, bombadan kaçma şansınız var ama radyasyondan nasıl kaçacaksınız? Diyelim nükleeri kullandık, nimetlerinden yararlandık, kazasız belasız yaşadık. Peki çocuklarımıza nasıl bir çevre bırakacağız."



kobalttır tabii
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hugrad said:

nükleer santral inşaatı son derece komplike bir iş.işin en başında zemin etütlerinin vs son derece doğru yapılması gerekiyor.geleneksel adam sendeciliğimizle bu işin dünya normlarıyla yapılabileceğine inancım sıfır.bolu düzce depreminde o viyadük ayakları ve bağlantı noktalarının halini görmenizi isterdim.gerçekten korkuyorum


abi o konu başka bişi..

viyadüklerin bi tanesinin maliyeti 2.boğaz köprüsünden pahalı.. öle diyim.

suspension bridge yapsan hem ucuz, hem daha güvenli olacaktı o.


benim aptal ve kimsenin kale almayacağı görüşüme göre nükleerin akkuyu'da yapılması hoş değil. ama sinop.. ok.. rusların yapması hoş değil, uzak doğulular ok.

tüp geyiği de çok komik olmuş. bütün millet "next gen. santralleri" beklerken adam cumburlşop diye atlıyor. ama bizde genellikle bilmeyenler bilmedikleri konulara dalıveriyorlar. değişik bişi değil yani.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

BonePART said:

Tasinabilir reaktor var zaten. Nukleer denizaltilar ve ucak gemilerinde kullaniliyo.

Boyutlarida modellere gore degisiyo Rus modelleri bole biraz daha Rus kafasi tam. Devasa.
Avuropa modeller daha ufak ve efektif



aklıma şu geldi sdkf

rus kozmonot, "biz burada işleri böle yaparız"
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

BonePART said:

Tasinabilir reaktor var zaten. Nukleer denizaltilar ve ucak gemilerinde kullaniliyo.

Boyutlarida modellere gore degisiyo Rus modelleri bole biraz daha Rus kafasi tam. Devasa.
Avuropa modeller daha ufak ve efektif

sadece bi tırın taşıyabildiği ve kısa sürede kurulup çalışabilen bişey yok, onun üzerinde çalışılıyo.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

http://en.wikipedia.org/wiki/Radiotrophic_fungus

fauna

http://www.deccanchronicle.com/channels/world/fukushima-disaster-france-alarmed-over-fuel-rod-pools-540

du aradığımı buldum

çernobil'de bir faciada temizlik işçisi olarak robotlar kullanılmıştı ve bu bir ilkti

bu robotlar 3-5sa falan çalışıp yüksek rad. yüzünden bozuluyorlardı yanılımyorsam




daha küçükleri de var. ama bulamadım şimdi..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

- Akkuyu’daki nükleer santral Japonya’daki felaketten sonra ek bir güvenlik önlemine ihtiyaç duyuyor mu?

Medvedev: Nükleer enerji konusunda net şekilde güvenlik konusunu izah ettik. Bütün tehlikeler tabi ki risk taşıyor. Proje aşamasında tehlikelerin ne derece bertaraf edildiği önemlidir. Akkuyu’da gerçekleştirilecek proje diğer nükleer santrallerden çok farklı bir santral. Japonya’da olanlarda bile şu anda güvenlik alanında tedbire gerek yok. Çünkü son derece büyük güvenlik önlemleri alınmıştır. Deprem her şeye zarar verebiliyor. Dolayısıyla inşaatın yapılacağı konum önemlidir. Sismik bölgelerde bu tesisler inşa edildi. Dolayısıyla bu konularda ne tedbir alınması gerektiğini biliyoruz. Bu proje Türk dostlarımızın menfaatinedir. Rusya ilk defa inşaat konusunda sorumluluk üstlenmekle kalmıyor, işletme konusunda da sorumluluk üstleniyor.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bilmediğim için birşey soruyorum. Aynı şiddette veya daha düşük bir deprem elinde nukleer silah bulunduran bir ülkede olsa. Bu silahların depremden etkilenmesi reaktör gibimi oluyor yoksa onlar mobil naneler oldugundan böyle bir risk yok veya çok daha az mı? Filmlerde nukleer füzeleri mesela dokunsan yana devrilebilecek silolarda görüyoruz falan ya ondan merak ettim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

o silolarda füzeler savaş başıkları takılı bekletilmezler. ayrıca o füzeler zaten düşman saldırısına dayanabilecek güçte yerlerde saklanıyorlar. büyük bir depremde saklandıkları yer zarar görse bile deprem sonucu nükleer bir patlamanın olmasına imkan olduğunu sanmıyorum çünkü ortada devam eden bir zincir reaksiyon yok ve aletler gayet kompleks ateşleme sistemlerine sahipler. araştırmak lazım o başlıkların nasıl çalıştığına ya bakınıyım bi internette.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...