Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

ginaly vardi bi ara noldu


Marty

Öne çıkan mesajlar

SEVGİLİ GINALY,

eğer okuyo musun bilmem ama şu alıntılanan grafiklerden bir iki tanesini platonik kızlara anlattım acayip prim yaptım, özellikle ego paylaşımı ve insanların marka değeri konularında. ancak sana borcumu nasıl öderim bilmiyorum...

bir isviçre banka hesabı verirsen gerekeni yaparım.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 2 hafta sonra ...
9 günlük bayram tatili geldi,
bir boşluk, efendime söyliyim bi naapcaanı bilememe hali.

gogıla girdim, ginaly yazdım, 6. sırada bu topik çıktı,
baktım özlem büyük, hasret büyük,
alayım feykimi bi öpeyim çocukların gözlerinden dedim.

fatih sana niye küseyim lan hıyar mısın olm. istanbula gidince bi yoğunluk bi keşmekeş içine düştüm ondan ihmal ettim seni. herkesin huzurunda özür dilerim senden :(
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

moncici said:

ginaly said:

napae said:

NEDEN YA?
karşılıklı birbirini memnun etmen gerekmez mi ilişkide?
sadece karakter meselesi değil ki.


karşılıklı memnun etmesi gerekir, hatta bunu şurada açıklamıştık.

farzedelim ki ilişkide iki taraf da bahsi geçen D konumunda dengeye geldiler.
ikisi mutlu mesut ilişkilerine devam ederken hayatları dinamik olduğu için sürekli yeni durumlar, yeni ortamlar, yeni düşünceler içerisine gireceklerdir. bu durumda iki tarafın da birbirinden istekleri olacaktır. mesela hayatlarına facebook girdiğinde facebookla ilgili yok işte girmeyelim falan tarzı istekler ya da işte yeni bir ortama girecekler, buraya gitmeni istemiyorum şeklinde engelleyici istekler, ne bilim ayağımı yıka, sırtımı kesele falan. burada eğer taraflardan biri sürekli karşısındakinin istediklerini yerine getirirse sıkıntı başgösterir.

Peki neden sürekli sevdiğinin isteklerini yerine getirmek sıkıntı yaratır?
Olaya marketing perspektifinden yaklaşalım.

Her insan bir markadır. Burada aytunç da bir marka.
Her markanın değeri ile o markanın tüketiciye sundukları arasında bir denge vardır.



Bu dengeyi şöyle açıklayalım: Starbucks'ın belli bir marka değeri vardır. Günümüzde oldukça da güçlüdür bu değer. Starbucks'ın bir de müşterileri vardır. Bunlar markayı çok değerli buldukları için sürekli olarak bu markayı kullanmak isterler. Tüketiciler sürekli olarak markayı zorlarlar, her şeyi isterler. Eğer Starbucks bu isteklerin hepsini karşılamaya kalkarsa kendi marka değerini kaybeder. Mesela Türkiye'de demleme çayı herkes sevdiği için Starbucks demleme çay satmaz. Şu an satmaya başlasa herkes abanır ama bir süre sonra bu durum Starbucksın marka değerini düşürür. Tüketici talebi bitmez çünkü, çaydan sonra simit ister, simit biter tost ister derken sıradan bir cafeye dönüşür Starbucks. Bu durumda napıyor Starbucks? Herzaman istekler doğrultusunda gitmiyor ve değerini koruyor. Çoğu marka ise müşteri kaybetme korkusu ile bunu yapamıyor ve değerlerini kaybediyorlar.

Örneğimize geri dönersek, erkeklerin çoğu da elindeki kızı kaybetme korkusu ile kızların her türlü talebini karşılamaya çalışıyor. Kız da aynen Starbucks müşterisi gibi istedikçe istiyor, aldıkça alıyor. Bir süre sonra erkek, her şeyi yapan, sıradan bir insana dönüşüyor. Bir ayırt edici özelliği, bir marka değeri kalmıyor yani.

O yüzden diyoruz ki sevgili Aytunç, canın sağolsun, stratejik bir positioning hatası yapmış olabilirsin, yeni kızlara yelken aç, bu dediklerimi de aklının bi köşesinde bulundur.


ahuauhuah bu ne lan. süpermiş.


abi anam avradım olsun bu ne ya ahahahasdşlfksdsdfas.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...