Horizon Mesaj tarihi: Ekim 25, 2009 Mesaj tarihi: Ekim 25, 2009 Apis ben zaten doğrudur demiyorum. Hani burada öyle konuşuyoruz ki , sanki bunu sadece taraf yapıyormuş gibi.. ki şöyle birşeyi atlıyorsunuz , taraf bu belge var diye çıktı haber yaptı , belge olmadan yapmadı. Ama tabiki elindeki fotokopi idi. Ama ne oldu ? olayın üstüne gidilmesini sağladı ve sonuç ? belgenin gerçeği ortaya çıktı. Taraf bunu yapmasaydı veya başka bir gazete haber yapmasaydı ortaya çıkacakmıydı bir muamma söz konusu... Medyanın görevi bu değil mi ? Buna rağmen sadece bu aralar tarafın haberleri bu konuda eleştiriliyor , nedense başka gazetelerin bu tarz haberlerinin ismi bile anılmıyor (birçoğu tarafın aksine belgesiz sadece söylem ve dedikodu ile haber yapmasına rağmen), yalan haber vs. diye. Dikkat çekmek istediğim bu idi. Bu arada şöyle bir gelişme olmuş. habertürk said: "O imza Albay Dursun Çiçek'in" Raporla kesinleşti; No:205 / 16.10.2009 57814-9760 / 8014 İnceleme konusu belge dördüncü sayfasında Dursun Çiçek’e atfen atılı basit tersimli imza ile Dursun Çiçek’in basit tersimli, polimorf mukayese imzaları arasında tersim tarzı, işleklik derecesi, istif, eğim, doğrultu, hız, seyir, alışkanlıklar ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlik saptandığından, inceleme konusu belgelerdeki söz konusu imzanın Dursun Çiçek’in el ürünü olduğunun kabulü gerektiği... KAMUOYUNDA “AK Parti ile Gülen’i bitirme planı” diye bilinen belgedeki imzanın Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek’e ait olup olmadığı ile ilgili son noktayı Adli Tıp Kurumu koydu. Kurumdan İstanbul Başsavcılığı’na gönderilen raporda, Dursun Çiçek’e atıf yapılan imza ile gerçek imzanın aynı olduğunu saptadı. İmzanın Dursun Çiçek’e ait olduğu belirlendi. 19 Ekim’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 30 Eylül’de kendisine 5 sayfalık bir mektupla ulaşan “AK Parti ile Gülen’i bitirme planı”nın orjinali olduğu tahmin edilen belgeyi üzerindeki ıslak imzanın Dursun Çiçek’e ait olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumu’na gönderdi. Kurum belgedeki gerekli incelemeyi tamamlamasının ardından raporunu 19 Ekim’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na ulaştırdı. 3 uzmandan Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nde görevli biri profesör, ikisi uzman doktor olmak üzere 3 Adli Tıp Uzmanı tarafından hazırlanan No:205 / 16.10.2009 57814-9760 / 8014 sayılı raporda, “İnceleme konusu belge dördüncü sayfasında Dursun Çiçek’e atfen atılı basit tersimli imza ile Dursun Çiçek’in basit tersimli, polimorf mukayese imzaları arasında tersim tarzı, işleklik derecesi, istif, eğim, doğrultu, hız, seyir, alışkanlıklar ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlik saptandığından, inceleme konusu belgelerdeki söz konusu imzanın Dursun Çiçek’in el ürünü olduğunun kabulü gerektiği” ifadesi yer aldı. link Bakalım bundan sonraki gelişmeler nasıl olacak.
Laurelin Mesaj tarihi: Ekim 25, 2009 Mesaj tarihi: Ekim 25, 2009 internetteki abidik resimler ve gubidik haberler ustunden yalan haber yapiyor digerleri "Soya cinsel gucu arttiryormus!" "Findik yiyenin aslinda pipisi dusuyor" "seda sayan bu sebzeleri kullaniyor!" falan filan gibi gidip kanitsiz belgesiz insanlari ve kurumlari suikastle veya cip takip reis dusurmekle suclamiyorlar
Vingthor Mesaj tarihi: Ekim 25, 2009 Mesaj tarihi: Ekim 25, 2009 NTVNİN ARKASINDA BOŞ ARAZİ VARMIŞ. KELEPİR.
Drigeolf Mesaj tarihi: Ekim 25, 2009 Mesaj tarihi: Ekim 25, 2009 Wispy said: Genelkurmayın açıklamasına bakıyoruz: ;" 1- ... Hatta çoğu askeri soruşturma da haber medyada yer aldıktan sonra başlıyor (bkz şemdinlideki el bombası olayı, bkz. 16 ağustosta olan el bombası pimi hikayesinin dumanı ekim ortasında çıkıp teğmenin ondan sonra tutuklanması). Bir kere de orduyu proaktif davranırken görsek, medyada çıkmadan bir haber TSK gereğini yapsa, biz de ne güzel ordu gereğinde içindeki çürükleri kendi içinde temizlemeyi biliyor, helal olsun desek fena mı olur ?? CNNTürk said: Askeri yetkililerin kendilerine çocuklarının şehit olduğu haberini verirken 'El bombası patladı. Oğlunuz 3 arkadaşıyla şehit oldu, olayla ilgili geniş soruşturma başlatıldı' dediğini kaydeden Sinan Bulut, "Ancak, olayın oluş şekliyle ilgili net bir açıklama yapılmamıştı. Gerekenin yetkililer tarafından yapılacağını düşünüyorum. O nedenle ben herhangi bir başvuruda bulunmayacağım" dedi. Bulut ailesinin 'başsağlığı' dileklerini kabul ettiği bayraklarla süslü köy okulunda ziyaret gleenlerle ilgilenen şehidin amcası Bedir Bulut ise, "Zaten Genelkurmay inceleme başlatmış. Biz onların gerekeni yapacaklarına inanıyoruz. O nedenle herhangi bir adli girişimde bulunmayacağız" diye konuştu. ... Karakoçan Jandarma Komutanlığı'nda 4 askerin şehit düştüğü olaydan hemen sonra başlatılan soruşturmada Teğmen Mehmet Tümer'in aynı gün tutuklandığı ortaya çıktı. Kaynak
Horizon Mesaj tarihi: Ekim 25, 2009 Mesaj tarihi: Ekim 25, 2009 Viktor said: internetteki abidik resimler ve gubidik haberler ustunden yalan haber yapiyor digerleri "Soya cinsel gucu arttiryormus!" "Findik yiyenin aslinda pipisi dusuyor" "seda sayan bu sebzeleri kullaniyor!" falan filan gibi gidip kanitsiz belgesiz insanlari ve kurumlari suikastle veya cip takip reis dusurmekle suclamiyorlar O haberlerden bahsetmediğimi çok iyi biliyorsun. Başka gazetelerin hiçbirzaman belgesiz iftira şeklinde haber yapmadığını ya da yalan haber yapmadığını mı söylüyorsun ?
Laurelin Mesaj tarihi: Ekim 25, 2009 Mesaj tarihi: Ekim 25, 2009 yoo yapiyorlar ama gidip NTV yi suikastle suclamiyorlar ZUAAAAAAAAAAAAAAAAA
Horizon Mesaj tarihi: Ekim 25, 2009 Mesaj tarihi: Ekim 25, 2009 Güncel olarak okadar fail olanı çıkmadı hakatten , ama geçmişte var yani :) Ha bir de adamlar özür dilemesini biliyorlar , önceden de olmuştu. Tabiki özüdilemelerine gerek kalmayacak şekilde haber yapmaları lazım. Ama mevcut medyamızla karşılaştırmamız gerekirse ben pek özüdileyenini hiç görmedim. Ya üste çıkmışlardır ya da hiçbirşey olmamış gibi günlerine devam etmişlerdir.
Bone Mesaj tarihi: Ekim 25, 2009 Mesaj tarihi: Ekim 25, 2009 ntv suikastçi ajanlar yetiştiriyormuş, siz bilmiyorsunuz.
Horizon Mesaj tarihi: Ekim 26, 2009 Mesaj tarihi: Ekim 26, 2009 Subayın savcılığa mektubu "Belgeyi savcılığa gönderen subayın mektubu" said: "Kamuoyunda “AK Parti ve Gülen'i Bitirme Planı” olarak bilinen darbe andıcında yer alan Albay Dursun Çiçek'in 'ıslak imzasını' ortaya çıkaran subayın, Ergenekon savcılarına gönderdiği ihbar mektubunu Yeni Şafak ele geçirdi. Mektupta, 'eylem planı' tüm detaylarıyla anlatılırken, olayın aktörleri de isimleri ile birlikte yer ve zaman verilerek belirtildi. Darbe andıcının bazı paşalar ve CHP'li siyasetçilerin yönlendirmesiyle Albay Dursun Çiçek tarafından kaleme alındığı belirtilen mektupta, andıcın ortaya çıkmasından sonra karargahta yaşanan kargaşa da bütün teferruatlarıyla yer aldı." GİZLİCE ALDIM Kendisini vatansever bir kişi olarak nitelendiren subay, satırlarına, “Sayın savcım İrtica ile Mücadele Eylem Planı basında yer alır almaz erken davranarak söz konu evrakın aslını gizlice dosyalandığı klasörden aldım. Belgenin aslının yerinde olmadığı anlaşılınca önce bir kriz yaşandı. Ancak daha sonra belgenin ele geçirilmesinden korkan bir cunta mensubu tarafından imha edildiği görüşü benimsendi” diyerek başladı. Mensubu bulunduğu TSK'ya uzun yıllar hizmeti bulunmuş bir subay olarak bir hizmette daha bulunmak istediğini söyleyen subay, “Özverili çalışmalarınıza katkıda bulunmak adına bu belgeyi size gönderiyorum” diyerek Ergenekon savcılarına şu satırları yazdı: CUNTACI CHP'LİLER “2007 yılı Eylül ayında dönemin Genelkurmay'da görevli Orgeneral ...............'ın emri gereği bir kısım akademisyen ile CHP'li bazı politikacıların desteği ile Korgeneral ................... himayesinde Bilgi Destek Şube Müdürü olan Dursun Çiçek, S.Ö., İ. Z. G. ve F. S. tarafından toplumu yönlendirme maksatlı bazı belgeler hazırlandığına şahit oldum. Orgeneral ........... tarafından doğrudan netice alabilecek bir eylem planı hazırlanması için emir verildi. Bunun üzerine Korgeneral .......... ve Tümgeneral. ................. katkılarıyla gerekli çalışmalar başlatıldı ve söz konusu eylem planı bizzat Dursun Çiçek tarafından hazırlandı.” 2004'TE BAŞLADI “Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlanan çeşitli sivil toplum kuruluşlarının fişlendiği andıcın medyaya yansımasının ardından soruşturma başlatıldı. Soruşturma sonucunda hazırlanan bilgi notunda söz konusu andıcın 29 Temmuz 2004 tarihinde başlatıldığı, Nisan 2006 tarihinde ilgili makamlara arz edildiği ifade edildi. Yani Genelkurmay Başkanlığı adı geçen andıcı kabul etmektedir. Albay Dursun Çiçek hakkında ise hiç bir işlem yapılmamıştır.” ALBAY U.B. SİLDİ “İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın basına yansımasının ardından belgenin hazırlanmasında kullanılan tüm bilgisayarlar temizlenmiş, ilgili evraklar imha edilerek kamuoyuna Genelkurmay Başkanlığı'nın böyle bir çalışmasının olmadığı yönünde açıklama yapılmıştır. İmha süreci Kurmay Albay U.B. tarafından takip edilmiş, kendisi bilgisayarların harddisklerinin geri getirilemeyecek şekilde silinmesine nezaret etmiştir. Bu işlemde Alb. Ş.K. Üstğm. E.S., Üstğm. K.B., Bçvş. M.T. ve sivil memur R.S. görev almıştır.” Bunları neden yazdım? İhbar mektubunu gönderen subay kuşaklar boyu Türk Silahlı Kuvvetleri'ne hizmet eden bir aileye mensup olduğunu, son aylarda yaşanan olaylarda TSK'nın itibar kaybına uğramasının kendisini ve silah arkadaşlarını rahatsız ettiğini belirterek sözlerine başlıyor. “Kendi milletine karşı psikolojik harp yapan, toplumu bölen ve toplumun değerlerini karşısına alan bir TSK'nın hayal edilmesi mümkün olmadığı nasıl bir gerçekse, TSK'nın yaşamının böyle olmadığı da bir gerçektir” diyen subay önceleri doğru ve gerekli olduğuna inandığı için, benzeri üçüncü dünya ülkelerinde olabilecek, kendi vatandaşlarına “psikolojik harp” uygulayan bir cunta faaliyetinin içinde yer aldığını belirtiyor. Şu an içinde bulunmaktan büyük pişmanlık duyduğu oluşumun, Psikolojik Harekat Daire Başkanlığı'nı kendisini maşa olarak kullandığını belirten subay, mektubunda Psikolojik Harekat Daire Başkanlığı'nın imkanlarından faydalanılarak, vali, kaymakam, savcı ve hakim gibi önemli kadrolarda bulunan bir çok kişi hakkında bilgi fişi hazırlandığını kaydetti. Tüm bunları cunta yapılanmasının gerçekleştirdiğini ifade eden subay, ancak yapılanların kamuoyuna yansıması ile Psikolojik Harekat Daire Başkanlığı'nın yıprandığını anlatıyor. Adının Bilgi Destek Daire Başkanlığı olarak değiştirilmek zorunda kalınan kurumun Bilgi Destek Taburları'nın sayısının bire indirildiği aktarılan mektupta, cuntanın bu tek taburda da örtülü faaliyetlerine devam ettiği belirtiliyor. Karargahtakilere binbaşı fırça attı Mektubunda, “Devletin kurumlarını birbirine düşüren, İrtica ile Mücadele Eylem Planı'na bakıldığında her olayda olduğu gibi bu olayda da cuntanın kendi bekası için ülkemizin tüm değerlerini paramparça etmeye çalıştığı görülmektedir” diyen subay, belgenin sızması sonrasında karargahta yaşanan olayları ise şu ifadelerle anlattı: “TSK'da psikolojik harekat birimlerinin kuruluş safhasından bu yana aktif bir şekilde görev alan ve 2009 atamalarında Bilgi Destek Okul Komutanlığında görev alan Hv. Öğ. Bnb. H.B. bahse konu belge hakkında 'Bu belgeyi biz hazırlamıştık, nasıl sızdı anlayamadım?' demiştir.” Belgeler 35 kez 'delete' edildi Mektupta, belgeyi gizleme çalışmaları ise şöyle anlatıldı: “Sivil savcılığın olaya el koyma hususu gündeme gelince, Albay Çiçek'in bilgisayarı ilgili şubedeki tüm bilgisayarlar ve ilgili serverler dahil hiç bir şey alınmamıştır. Alınan tüm bilgisayarlar özel programlarla 35 kez geri getirilemeyecek şekilde silinmiştir. Bu işlemler 19-20-21 Haziran tarihinde gizli bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Bilgisayar ve harddiskleri savcılığa tüm temizleme işlemleri gerçekleştirildikten sonra gönderilmiştir.” Göstermelik olarak evini 6 saat aradılar Albay Çiçek'in evinin aranma işlemi olay basına sızdıktan 5 gün sonra göstermelik bir şekilde gerçekleşmiştir. Aramalara bilgisayarların silinmesinde bulunan Deniz kuvvetleri MEBS Başkanlığında görevli Üstğm. B.Ş.'nin eşi Genelkurmay Askeri Savcı Yardımcısı As. Hak. Yzb. İ. V.Ş. katılmış ve aramalara ciddiyet kazandırmak için evde 5-6 saat vakit harcamış, hiç bir arama yapmamış ve hiçbir şey bulamadan geri dönmüştür. Yavuz hırsız misali Sayın Askeri Savcımız, Bilgi Destek Komutanlığına geldiğinde “Biz personelimizi böyle koruruz” diyerek tavrını açık açık göstermiştir. Belge nerden sızdı sen bana onu söyle İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın basına yansımasının ardından Genelkurmay Başkanlığı'nda yaşanan diğer gelişmeler ise mektupta şu ifadelerle anlatıldı: 1- Genelkurmay Başkanlığı olaydan, söz konusu belgenin basına yansıdığı gün sabah saat 04:30 sıralarında Genelkurmay İletişim Daire Başkanlığı vasıtasıyla haberdar olmuştur. 2- Tümgeneral ........ bir binbaşı ile olayı incelemek üzere Bilgi Destek Daire Başkanlığı'na geldiğinde Albay Dursun Çiçek dışındaki iki şube müdürünün mesai saatleri başlamadan önce Dursun Çiçek'in ofisinde bilgi ve belge temizliği yaptıklarına şahit olmuşlardır. 3- Aynı gün mesai başladıktan sonra, Tümgeneral ...... tarafından Dursun Çiçek'e “Bunu siz mi hazırladınız?” diye sorulmuş, Albay Çiçek panik içinde inkar ederek, “Bunu biz yapmadık. Bizim şubenin işi değil” deyince Tümgeneral ........, “Sen onu bırak. Ben sana bu şekilde hazırlanan yüzlerce belge gösteririm. Sen bana bu belgenin nereden sızdığını söyle” diyerek tepki göstermiştir. 4- Bu olay anında hiç bir mahkeme kararı alınmamıştır. Hiç bir gözaltı gerçekleşmemiştir ve hiç bir ifadeye başvurulmamıştır. 5- Albay Çiçek'in ve ilgili şubenin bilgisayarlarını inceleme ve temizleme işleminde Genelkurmay MEBS Başkanlığında görevli Üstğm. F.K. ve Deniz kuvvetleri MEBS Başkanlığında görevli Üstğm. B.Ş. görev almıştır. 6- Aynı şekilde Genelkurmay Başkanlığındaki tüm kağıt imha makineleri bir araya toplanarak hukuki açıdan sıkıntıya yol açacak 40 torba evrak bu makinelerle kırpılarak ve akabinde yakılarak deliller yok edilmiştir. Bahse konu işlemlerde görev alan tüm erbaş ve erler uygun biçimde uyarılmıştır. 7- İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın sızmasının ardından hemen sonra benzer belgelerin sızmasını önlemek üzere özellikle Alb. Dursun Çiçek'in E. Org. Hurşit Tolon'a gönderdiği iletinin basında yer almasını müteakip bilgi güvenliği konusunda Org. ....... imzasıyla bir emir yayınlanmış ve bilgisayar ortamındaki yazışmalarda kesinlikle yazı bittikten sonra arz ederim ad, soyad, görev gibi ifadelerin olmaması istenmiştir. Sahte evrak ispat heyeti Albay Dursun Çiçek ve ekibi tarafından hazırlanan “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” belgesinin TSK'ya ait olmadığının raporlanmak ve belgenin yazım teknikleri açısından sahte olduğunu ispata yönelik; bilgi destek harekatı ve Gayri Nizami Harp Teknikleri hakkında deneyimli akademik eğitim ve karar tecrübesine sahip bir personel başkanlığında bilirkişi heyeti oluşturulmuş ve kamuoyunun belgenin sahte olduğunu algılamasına yönelik göstermelik bir rapor hazırlamıştır. Gnkur. İsth. Bşk.lığında olduğu gibi Gen. Kur. Destek Daire Başkanlığı'ndaki mevcut uygulamada, özel içeriği bulunan evrakların ( Hükümet, İrtica, şahıslar, STÖ. Vb. hukuki açıdan sıkıntılı evraklar) üzerinde TSK'ya ait olduğuna dair hiç bir ibare bulunmaz. 'Biz bir aileyiz' Mektupta, cunta örgütlenmesinin yıllardır işgal ettiği makamlar, kilit pozisyonlar ve sivil uzantıları ile ülkenin gündemini elinde tuttuğu faaliyetlerini de tüm TSK'nın ortak görüşü gibi yansıttığı ifade ediliyor. Mektupta, cuntanın örgütlenme iş ve faaliyetlerinden rahatsız olan subayların da “TSK'yı yıpratmak istiyorlar, silah arkadaşıyız. Biz bir aileyiz” gibi sözlerle baskı altına alındığı, cuntanın pisliklerini içerde saklamak zorunda kalan TSK'nın da sürekli itibar kaybettiği ifade ediliyor. DAĞLICA'YI YAŞADIM Mektubu kaleme alan subay, PKK'ya yardım, uyuşturucu, fişleme, suikast ve örtülü operasyonlar gibi toplumun geneli tarafından kulaktan kulağa yayınlan bir çok olayın medya aracılığı ile öğrenildiğini ancak, kendisi gibi Bilgi Destek Daire Başkanlığı'nda görev yapan bir çok subayın toplumun bilmediği bir çok konuyu yakından bildiklerini ifade etti. Bilgi Destek Taburu olarak bizzat olayların içinde yer aldıklarını anlatan subay, Aktütün'de, Dağlıca'da, Poyrazköy'de Çukurca'da ve daha bir çok yerde olan olayları bizzat yaşadıklarını kaydediyor.
Laurelin Mesaj tarihi: Ekim 26, 2009 Mesaj tarihi: Ekim 26, 2009 gazete yeni safak sorusturmayla ilgili ihbar mektubu savciliktan ulasiliyor "hani gizli olmasi lazim filan, servis yapildi diyemessiniz!!" kanit yok isim yok sahane suclamalar var iste habercilik bu :D:D:D cidden bende bir gazete kurup haber yapicam cok sevdim bu isi
Horizon Mesaj tarihi: Ekim 26, 2009 Mesaj tarihi: Ekim 26, 2009 Gazete yenişafak , ozaman kesin yalandır deyip geçelim :)
sir Mesaj tarihi: Ekim 26, 2009 Mesaj tarihi: Ekim 26, 2009 heh, iyi de ihbar mektubu bugünkü hemen her gazetede var be viktor =) savcılık tanık olarak çağırırsa öğreniriz kim olduğunu da.
Sufi Mesaj tarihi: Ekim 26, 2009 Mesaj tarihi: Ekim 26, 2009 çağrılırsam tanıklık yaparım demiş zaten
Wispy Mesaj tarihi: Ekim 26, 2009 Mesaj tarihi: Ekim 26, 2009 O subayın kimliği ortaya çıkarsa ilk YAŞ'ta şut zaten.
Sparkcaster Mesaj tarihi: Ekim 27, 2009 Konuyu açan Mesaj tarihi: Ekim 27, 2009 http://www.youtube.com/watch?v=z_0g3iL7WZc
Jadelith Mesaj tarihi: Ekim 27, 2009 Mesaj tarihi: Ekim 27, 2009 Benim sevdigim gazete yazmamis baskasi yazmis bu demek ki haber degeri yok. Ne? Benim okudugum gazete de mi yazmis? ... BSOD
nileppezdel Mesaj tarihi: Ekim 27, 2009 Mesaj tarihi: Ekim 27, 2009 Ben anlamıyorum zaten, zamanında "şeriat tabii ki gelecek" diyen adam başbakan olmuş ordu irticayla mücadele planı yapmasın mı? Yapmasalardı skandal olması lazımdı. Planı gerçekleştirememeleri üzücü durum zaten..
Sufi Mesaj tarihi: Ekim 27, 2009 Mesaj tarihi: Ekim 27, 2009 genelkurmayın sitesinden "kağıt parçası" kaldırılmış. halbusi genelkurmay "belgenin aslını bulun" diye emretmemişti. "bu kağıt parçasını getirenin kellesini getirin" diye emretmişti. ama emir dinlenmemiş. ihbarı yapan subay da mal gibi gitmiş sivil savcılığa ihbar etmiş... adam gibi gidip askeri savcılığa versene belgeyi be adam! ne karıştırıyorsun sivil savcılığı işin içine? tertemiz hallolurdu mesele, biz de kağıt parçasından dolayı kopacak kellenin hangisi olacağını beklemeye devam ederdik.
Sufi Mesaj tarihi: Ekim 27, 2009 Mesaj tarihi: Ekim 27, 2009 "irtica yoksa da icat ederiz" 'i mi savunuyorsun nilep?
huun Mesaj tarihi: Ekim 27, 2009 Mesaj tarihi: Ekim 27, 2009 orduyu yıpratmamak lazım tabii de, ordu yıpratılmak için elinden geleni yapıyor sanki. kağıt üstünden benim tartışmam ama, kağıtta yazanlar yüzünden değil. bir kere şu mesleki dayanışma olayını abartıyorlar. genel kurmay başkanının bu işten en başından beri haberi var mıydı, yok muydu bilmem. ilk seferde bu kağıdın aslını askerin bulup, gerekli kelleleri alması lazımdı. geçmişteki andıç olayından ders alamamış medyanın durumuysa trajik falan değil, resmen komik. bugün andıç konusunda aldatıldığını ve kullanıldığını iddia eden yazarlar, 2 sene önce metroda namaz kılındı, şurda şu oldu, parkta yiyişen gençlere görevli müdahale etti diye saçma sapan şeylerle şeriatın ayak sesini kulaklarımıza dayıyorlardı. 4,8 milyar paranın uçup gitmesi tehlikesi mi, yoksa ordunun daha işin en başında sıçıp sıvaması mı etkendir bilinmez; bugün hurriyetteki yazarlar kıvırtmaya başlamışlar. netice itibariyle, olayların rastlantısal gelişmediği ortada. hükümetin bu kadar işin altından kalkması zor bence. devlet içinde hükümete destek çıkan bir kesim olabilir ya da yurtdışından birileri "our boy"ları çok fena satışa getirmiş olabilir. hepsi bir arada da olabilir. zaten neden ve kimler tarafından yapıldığının da bir önemi yok. belli ki daha çok pislik havada uçuşacak bu olaylar kapanana kadar. o yüzden ordu başta olmak üzere, kimse bişelerin üstünü örtmeye kalkmasa iyi olur. yoksa olan gene size, bana olacak.
nileppezdel Mesaj tarihi: Ekim 27, 2009 Mesaj tarihi: Ekim 27, 2009 Sufi said: "irtica yoksa da icat ederiz" 'i mi savunuyorsun nilep? Önlem almakta problem göremiyorum. İrtica yok demek de kolay değil. İrtica yok gibi görünüyo sadece. Ama fetonun yıllardır süren çalışmalarının devamı da gelecek. Yavaş yavaş kemiriyorlar ülkemizi. Bu ülkeye o lafları eden adamların başbakan olmaları, cumhurbaşkanı olmaları skandal. Öyle bir durumda tabii ki önlem alınacak ve demokrasi denen olgu durması gerektiği yeri bilemeyip bunlara izin verirse ordunun bunları durdurması lazım tabii ki. Bu devletin en üst kademelerindeki koltuklara devletn temel değerlerine ve rejimine karşı olanlar oturursa kaldırılmaları gereklidir.
Horizon Mesaj tarihi: Ekim 27, 2009 Mesaj tarihi: Ekim 27, 2009 Nipel bizim memleket ona bakarsan komple sabıkalı , demirel , ecevit , türkeş alayı sabıkalı , hepsi hapise girdi , partileri kapatıldı. Sormamız gereken soru şu , tehlike kim ? Bana göre bizim sistem kendi tehlike , geçmişten bugüne kendi kendini patlatmış habire , kafasına göre kendi kendine tehlike yaratıp yönetimi kendisi ele almış. Kısaca geçmişten bugüne sistem habire afedersin sıçıp sıvamış..
Öne çıkan mesajlar