Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Utanmazlik


Penthesilea

Öne çıkan mesajlar

Avrupa'da herhangi bir ulkede olacak, olay cikarir istifa ettirirler de, bizde cok normal tabi boyle seyler.
Allah rizasi icin de gelip savunmayin nolur.

Bir onceki cumhurbaskani, ki sevilmezdi kendisi bize uygun cumhurbaskani olmadigindan, elektrik faturalarini bile kendisi oderken, simdiki cumhurbaskaninin oglu devletin ucagiyla keyfi maca gidip, ucaga da polisle yetistiriliyor.

1- Devletin ucagi, yaktigi yakit devletin, ve basbakan tarafindan bile keyfi kullanilmamasi lazim.
2- Polisin kimseye, X'in oglu diye kiyak gecmemesi lazim, hadi polis kiyak geccek olsa devletin basinin buna karsi cikmasi lazim. Beni de tasir mi acaba polis ise gec kalicam falan desem?
3- VIP mi bu cocuk?

Bu normal bir insan ya, hadi cumhurbaskaninin, basbakanin bizim vergilerimizi somurmesine alistik, bu nasil bir reizlliktir aklim almiyor ya.

said:
Başbakan Erdoğan ile birlikte memleketi Kayseri'de maç seyretmek isteyen Mehmet Emre Gül trafikte sıkışınca yolda bulunan bir ”Motorsikletli Şahin Trafik Polisi” nin motorunun arkasına binerek herkezin şaşkın bakışları arasında Sabiha Gökçen Havalimanına geldi.
Başında kaskı olmayan ve kendisini VİP salonunda 25 dakika bekleyen Başbakan Erdoğan'ı daha fazla bekletmek istemeyen Mehmet Emre Gül koşarak VİP salonuna girdi ve başbakanlık uçağı DAP'ın 5 dakika sonra havalandığı görüldü.

Türkiye-Estonya milli maçına gitmek için İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanına Kısıklı'daki evinden 16:40'da çıkan Başbakan Erdoğan'ın saat 17:00'de havalimanına geldiği ve 25 dakika Emre Gül'ü beklediği öğrenildi.

Kayserili olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün oğlu Mehmet Emre Gül, iki hemşehrisiyle birlikte şirket kurarak e-ticarete başlamış ve basında küçük yaşta atıldığı ticaret hayatı ile gündeme gelmişti.


http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12419668.asp?gid=229
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

baska ulkede olsa olay cikcak bi ton olay yasaniyo hergun,
bu cok sasirtici gelmedi bana.
milletvekili olduktan sonra akrabalarini 7 sulalesini oraya buraya yerlestirenleri hic mi duymadik?

ne yapiyolarsa, tebrik ediyorum ben.
boyle salak bi toplum oldugumuz surece, somurulmeyi hak ediyoruz.
kendi elektrik faturasini odeyen cumhurbaskani bizim neyimize, hortumcular onden gelsin.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Tansu çillerin oğlu böyle olaylarda bir numaraydı.O zamanlar Yunuslar yeni kurulmuştu, BMW motorları hayranlıkla izliyorduk.Mert çillerdi yada kardeşi, motoru ver yoksa annem seni sürdürür diyip almıştı polisin altından.Bir de jetskiyi izinsiz almıştı sanırım:)
Olacak o kadarda elalemin skisini niye aldın diye parodisi bile vardı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bu ülkede adalet var mı ki, her gün işe gitmek için önce ankaray, sonra tıklım tıklım dolu otobüs çektiğim bu güzel ülkemde, belediye başkanı direk otobüsü sırf kadınlar "güne" gidiyor diye kaldırabiliyor. Ve buna devlet büyükleri ağzını açmıyor bile, bizde bu kafa olduğu sürece, çok okuruz böyle haberler.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yeni cumhurbaşkanımızı tanıyalım... Varan 1


ADAYIMIZ Abdullah Gül siyasette epeyce eski. Onu çok iyi tanımak gerekiyor. Öyle ya, işler ters gitmezse 11. cumhurbaşkanımız olacak. Geçmişte belli zamanlarda bakanlık görevinde bulunmuş, Refahyol döneminde Devlet Bakanı olarak görev yapmıştı.

Türkiye Kalkınma Bankası kendisine bağlıydı.

Abdullah Bey’in emriyle bu bankaya yaptırılan yasadışı harcamaları bankanın Teftiş Kurulu inceledi. Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporlarında bu yasadışı harcamalara yer verildi.

Paralar kendisinden istendiği halde vermedi. Yani iade etmedi.

Sonuçta, Türkiye Kalkınma Bankası, Abdullah Gül’ü mahkemeye verdi. Hakkında tazminat davası açıldı.

Dava dilekçesinde, Bay Gül’ün kendisi için bankaya yaptırdığı yemek, çiçek, hediyelik eşya, kartvizit gibi harcamaların kendisinden tahsili isteniyordu.

Davaya Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesi baktı. Mahkemenin Esas 1999/216, Karar 1999/6l8 sayılı gerekçeli kararında özetle şöyle denildi:

"Davalının (Gül’ün) bankaya yaptırdığı (o günkü değerlerle) 1 milyar 652 milyon liralık harcamanın görevle ilgisi olmayan şahsi harcama niteliğinde olduğu saptanmıştır. Kişisel ilişkileri ile ilgilidir. Görev gereği değildir.

Teftiş Kurulu tarafından tespit edilen bu para davalıdan istenmiştir.

Ancak davalı tarafından ödeme yapılmamıştır.

Bunun üzerine uyuşmazlık çıkmış ve dava açılmıştır.

Açıklanan olgular, harcamalara ilişkin belgeler, uzman bilirkişi raporları ve tüm dosya içeriği ile doğrulanmıştır.

Bu bakımdan davalı (Abdullah Gül) bizzat kendisi ödemekle yükümlüdür.

(Devlete ait olan devlet parası) 1 milyar 652 milyon liranın yüzde 50 yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya (devlete) verilmesine karar verilmiştir."

* * *

Abdullah Gül, hakkında mahkeme tarafından verilen bu karara Yargıtay’da itiraz etti.

Şimdi Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından oybirliği ile verilen Esas 2000/6788, Karar 2000/7375 sayılı karara bakalım:

"Dosyadaki yazılarda, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlerde, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, hükmün ONANMASINA ve yazılı onama harcının davalı Abdullah Gül’e yükletilmesine 11 Eylül 2000 günü oybirliği ile karar verildi."

Abdullah Gül, kişisel amaçla kullandığı devlet parasını bu kesinleşmiş yargı kararı sonrasında devlete ödemek zorunda kaldı.

Sevgili okuyucularım, yazımın burasında hemen bir not düşeyim.

Ben bu belgeli olayı bugün ilk kez yazmıyorum.

25 Ekim 2002 tarihli ’AKP ve Hukuk’ başlıklı yazımda bu olayı sizlere anlatmıştım.

Kendisi o zaman AKP milletvekili adayı olarak 3 Kasım 2002 seçimine girmek üzereydi!

Zaman onun lehine çalıştı! Önce AKP’nin Başbakanı, sonra Erdoğan’ın Dışişleri Bakanı oldu.

Refah Partisi milletvekili kimliği ile Meclis’te yaptığı konuşmalarda AB’ye dümdüz giderdi! Hükümete gelince bir numaralı ABD ve AB savunucusu kesildi. Refah Partisi kimliği ile ve Necmettin hocasının emriyle yaptığı o Meclis konuşmalarını da burada belgelemiştim.

Abdullah Gül şimdi cumhurbaşkanı adayımız.

Tayyip abisi bizlere çelik çomak oynatırken, iki dudağı arasından onun ismi çıkıverdi!

* * *

Türk milleti, geleceğin cumhurbaşkanını elbette ki iyi tanımak zorunda. Her yönü ve her boyutu ile! Bu yazıyı onun için yazdım.

Geçmişte söyledikleri, ağzından Cumhuriyet rejimi ile ilgili olarak çıkan sözler...

Şimdi kalkmış "Ben Cumhuriyet rejimine sözde değil, özde bağlıyım" gibi laflar ederek askerlere ve toplumun büyük kesimine hoş görünmeye çalışıyor.

Önemli olan "aman vakvakları ürkütmeyelim" diye bugün zevahiri kurtarmak için söyledikleri değil, beyninin kıvrımlarına ve genlerine yerleşmiş olan geçmişteki sözleridir.

Sıra onlara da gelecek! Cumhuriyet ilkelerine nasıl bağlı olduğunu (!) burada kendi ağzından yazmayı sürdüreceğim ki, bu zihniyeti herkes iyi tanısın.

Yeni cumhurbaşkanı için bugün ilk oylama yapılacak. Kendisini bugün söyledikleri ve yapmak zorunda kaldığı takıyye ile değil, geçmişiyle tanımak zorundayız ki, otomatik oy makineleri biraz düşünsün! Öyle değil mi efendim!

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/6412818.asp
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dory said:

hayal meyal hatirliyorum gibi, cocuktuk tabi, lol.

sikayet edebilir misin bu adami simdi?
var mi hukukcu patide
levent?


Teoride maalesef.
Pratiğe dökülebilse zaten anasını bile


şikayet ederiz.

Hiç te şaşırmadım, müstahak. Bu kafayla gidildiği sürece böyle gider her yönetimde, bu adamlara da özel değil bu durum zaten. Onlar da nemalanıyor işte misler gibi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...