Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Apo 5 yıl sonra özgür olacak-mış


_TaYFo_

Öne çıkan mesajlar

HAK-PAR Genel Başkanı Bozyel terör örgütü liderinin 5 yıl içinde serbest bırakılacağını ileri sürdü. Merkezi Erbil'de bulunan "Kürdistan Haber Ajansı"na konuşan Bozyel, Kürtçe'nin önündeki tüm engellerinde kaldırılacağını ileri sürdü.

Bozyel, 25 Temmuz'da Kuzey Irak'ta yapılacak seçimler hakkında bilgi edinmek için gittiği Erbil'de Kürt siyasetçilerle görüştü. Kürdistan İslami Birlik Partisi Politbüro Sekreteri Hadi Ali ve birçok Kürt parti temsilcileriyle bir araya gelen Bozyel, temasları hakkında, merkezi Erbil'de bulunan "Kürdistan Haber Ajansı"na konuştu.

"ÖCALAN SERBEST KALACAK"

Bölgedeki yöneticilerle "Kürt sorununun" çözümü konularını görüştüğünü söyleyen Bozyel, "Görüşmede tüm yetkililer 'PKK lideri Abdullah Öcalan 4-5 yıl içinde serbest bırakılacak' dedi.

"ÇÖZÜM PAKETİNDE" NELER VAR?

Öcalan'ın serbest bırakılma süresi 4-5 yıl olarak öngörülüyor" diye konuştu. ABD, Türkiye ve Irak'ın üzerinde konuştuğu "Çözüm Paketi" konusuna da değinen Bozyel, şunları anlattı: "Öyle af ile sınırlı değil bu çözüm. Edindiğim izlenimlere göre, Türkiye başta Siyasi Partiler Yasası olmak üzere, anadilde eğitim hakkı, üniversitelerde Kürdoloji bölümlerinin açılmasına yönelik adımları atacak, eski yerleşim yerlerinin adları iade edilecek, Kürtçe isimlerin önündeki tüm engeller kaldırılacak, özel televizyon ve radyo kanalları açılabilecek. Ancak hangi adımın ilk önce kim tarafından atılacağı, nasıl olacağı konusu net değil."

Kaynak:İnternetHaber
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

kıyamet kopar böyle bi muhabbet başlarsa. Herkes sokağa dökülür eminim buna.

En başta şehit anaları saldırır bu kararı alanlara.


Umarım bi sonraki seçimlerde Apo'yu asacak bi parti seçimi kazanır. Şahsen bunu yapacak bi partiye oy vermeyi düşünüyorum benim için en önemli kriterlerden biri bu.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Apo'yu artık astırmazlar. Ha bir adam çıkar, AB üyeliğimi askıya alıyorum, şu an benim ülkemin kriterlerine uymuyorsunuz der, ardından idam olayını geri çıkartır, tüm ulusal şirketlerin satışını iptal edip geri alır, yabancıya toprak satışını durdurur ve ulusal çıkarlarım için herkesten kendi toprağmı geri alıyorum der.. O zaman Apo asılır. Yoksa dedikleri gibi serbestte kalır bu gidişle, milletvekili olup dokunulmazlıkta alır. Böyle yönetici olmaz, yönetim olmaz. Şimdi bide ruhban okulunu açacaklar var mı böyle birşey..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

|Joker| said:

Apo'yu artık astırmazlar. Ha bir adam çıkar, AB üyeliğimi askıya alıyorum, şu an benim ülkemin kriterlerine uymuyorsunuz der, ardından idam olayını geri çıkartır, tüm ulusal şirketlerin satışını iptal edip geri alır, yabancıya toprak satışını durdurur ve ulusal çıkarlarım için herkesten kendi toprağmı geri alıyorum der.. O zaman Apo asılır. Yoksa dedikleri gibi serbestte kalır bu gidişle, milletvekili olup dokunulmazlıkta alır. Böyle yönetici olmaz, yönetim olmaz. Şimdi bide ruhban okulunu açacaklar var mı böyle birşey..


elimizde imf nin dünya bankasının sunun bunun parası oldukca bunların hiçbiri yapılamaz ha salagın teki bu haldeyken yapar sonra 50 yıl sefalet cekeriz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Geçen gün Hürriyet’in Genel Yayın Müdürü Ertuğrul Özkök çok ilginç bir yazı yazdı.
Apo’nun da barış sürecinde yer alabileceğini söyledi.
Bilmiyorum Özkök’e haksızlık mı ediyorum ama ben Hürriyet’te çıkan bu tür yazıları, “devletin içindeki hazırlıkların” ön habercisi gibi görürüm.
Oluşmuş ya da oluşmakta olan bazı hazırlıklara kamuoyunu hazırlamak için yazıldığını düşünürüm.
Özkök’ün kendi fikriyse de, devlet “ricasıyla” yazılmışsa da sonuç değişmez, bence bu olumlu ve ileri bir adım.
Bu yazı yayınlanmadan birkaç gün önce de aynı derecede ilginç bir habere rastlamıştım.
İmralı’ya 12 hücre daha ekleneceğini bildiriyordu.
Yani Apo’nun yanına on iki arkadaşı daha getirilecekti.
Bu ikisini birlikte değerlendirince bir şeylerin değişmekte olduğu fikri daha kuvvetleniyor.
Apo ismi, tanrı Janus gibi iki tarafı, iki ayrı görüntüsü olan bir isim.
Türklerin çoğu bu ismi nefretle anıyor.
Hatta gazetelerin bir kısmı onun isminin önüne “terörist başı” ya da “bebek katili” gibi sıfatlar ekliyor.
Kürtler içinse bu isim neredeyse kutsal bir anlam taşıyor.
Apo, Kürt sorununun bu ülkede somut bir şekilde konuşulmasını sağlayan bir lider onlar için.
Günümüzdeki Kürt kimliğinin ayrılmaz bir parçası.
Hatta PKK’lılar ondan Apo ya da Öcalan diye değil, “önderlik” diye söz ediyorlar.
Neredeyse mistik bir etkisi var onun sıfatının.
Bir iki ay önce Güney Afrika’nın zenci lideri Nelson Mandela’yla ilgili bir film seyretmiştim.
Mandela ismi de aynen Apo ismi gibiydi Güney Afrika’da.
Beyazlar için bir “katil”, zenciler için “kutsal” bir lider.
Film, Mandela’nın hapishane macerasını beyaz bir gardiyanın gözünden anlatıyordu.
Mandela önce yalnız tutuluyordu bir hücrede.
Sonra yanına kendi örgütünden mahkûm arkadaşları konuyordu.
Sonra hep birlikte daha rahat bir “yere” yerleştiriliyorlardı.
Daha sonra Mandela’ya koruma altındaki bir çiftlik tahsis ediliyordu.
Sonra da tahliye ediliyor ve seçimlere giriyordu.
Bu süreç, birçok beyaz için “korkunç” bir süreçti.
Zenciler içinse kutlanması gereken bir süreç.
Öfke ya da intikam duygusu, bu tür sosyal sorunları, ırk çatışmalarını çözmeye yetmiyor.
Siz, milyonlarca insanın varlığını, kimliğini, dilini, geleneğini yok farz etseniz de hayat kendi gerçeğini dayatıyordu.
Türkiye’nin bir Kürt gerçeği var.
Bu “gerçek” bir türlü kabul edilmediğinden önce bir soruna sonra bir savaşa dönüşmüş.
Binlerce insan ölmüş.
Bu ülkede yaşayan insanların refahı için harcanabilecek yüz milyarlarca dolar silaha harcanmış.
Sorun çözülmemiş.
Bugün artık emekli generaller bile Kürt meselesinde hatalar yapıldığını kabul ediyor.
Türkiye savaştan yoruldu.
Dünya, Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun barışa kavuşmasını istiyor.
Büyük bir Kürt konferansı hazırlanıyor.
Apo, İmralı’dan yaptığı açıklamada bu girişimi olumlu bulduğunu açıkladı.
Türkler bu fikri duymaktan çok rahatsız olsalar da Apo “barış” için önemli biri.
Alev Er’in her zaman söylediği gibi “kiminle savaşıyorsan onunla barışırsın.”
Savaşı Apo başlattı.
Bugün barışı başlatacak güce de sahip.
Apo’suz ve PKK’sız bir barış mümkün değil.
Türklerin Apo’ya ve PKK’ya çok öfkeli olması, hatta nefret etmesi bu gerçeği değiştirmiyor.
Bugün Apo’yu barış sürecinin dışında tutmak, PKK’nın varlığını görmezden gelmek gerçek duruma uymuyor.
Böyle bir yazı okuduklarında birçok Türk okuyucunun nasıl öfkeleneceğini bilmiyor değilim.
Ama, öfkeden ve tepkiden korkarak gerçekleri ne kadar yok sayabiliriz?
Apo, Kürtlerin Mandela’sı bugün.
Onların ulusal kahramanı.
Şimdi Türk okuyuculara sormak istiyorum.
Apo’dan intikam almak, onu “cezalandırmak” mı sizin için daha önemli yoksa Türkiye’nin refaha kavuşması, çocukların ölmemesi, bu ülkedeki herkesin huzurlu yaşaması mı?
İntikam, olumlu sonuç veren bir duygu değil.
Bu savaşta iki tarafın da canı yandı, iki taraf da acı çekti, iki taraf da çocukları için ağladı.
Bunu uzatmanın ne anlamı var?
Apo’yu barış sürecine katmanın büyük yararları olabileceğini görmemek mümkün mü?
Türkiye barışın eşiğinde.
Biraz kararlılıkla bu eşiği aşabiliriz.
Güney Afrika gibi nefretin ve kanın içinden geçmiş bir ülke bile bunu başardı.
Biz niye başarmayalım?
Anladık savaşmayı çok iyi beceriyoruz da...
Barışmayı becermenin de savaşmak kadar değeri yok mu?

http://www.taraf.com.tr/makale/4563.htm
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...