BabacumMostors Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2009 türk sineması avrupanın kalanı gibi holivud olmaz.. çünkü avrupa sineması yapıluıyor burada holivudun dandik filmlerinin kopyası yapılır anca senaristlerin yönetmenlerin ve yapımcıların zihniyedi bu kıtanın sınıralrı içidne aklmıştır amerikaya henüz geçmemiştir ama en başta senaryo sıkıntısı var adam akıllı senaryo çıkmıyor bizden Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Olivies Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 28, 2009 Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Rewendor Mesaj tarihi: Mayıs 30, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 30, 2009 sir said: nuri bilge ceylana "entel-dantel" diye laf etmek, sanırım sinema terbiyesi veya eğitimi almamış olmaktan ve biraz da cehaletten kaynaklanıyo. biraz yavaş olun derim. şu anda türk sinemasının geldiği en ileri noktayı temsil ediyo. dünyaca kabul görmüş, sadece cannes'da değil, buenos aires'den, chicago'ya, singapur'dan sofya'ya başka biçok festivalde de ödüller kazanmış bir adam. kıymetini bilin. "Benim yorumuma katılmayan insanın bilgisi yoktur cahildir, bir tek benim yorumuma katılanlar bilgilidir" demek sanırım terbiyesizlikten, bağnazlık ve dogmatiklikten, kendini çok (olduğundan daha da çok, hani herkes kendi hayatının başrolüdür, kendini diğerlerinden farklı ve üstün görür de, en azından haddini bilerek bunu yapmak lazım) görmekten, biraz da cahillikten, bilmediğin konuda (karşındaki insanı tanımadan konuşmak) cahilce konuşmaktan kaynaklanıyor. Tanımadığın bilmediğin insanın eğitimini cehaletini de sorgulama, sonra üzebilir seni :) Karşındaki insanın seninle aynı görüşü paylaşmaması için illa ismini say desem google'a bakmadan sayamayacağın (cannes falan gibi en medyatikler dışında) festivalleri bilmemesi, cahil olması gerekmez, o festival de ödül de ona bir şey ifade etmeyedebilir bambaşka sebepler de olabilir vs, ama bunu düşünebilmek "adam cahil yahu" diyip geçmekten biraz daha zeka istiyor tabii. Artık anlayın şunu yahu, kaç yaşında insansınız. Ne süper bilgilisiniz ne de süper zeki, etrafınızda sizin kadar ya da sizden bilgili, sizden zeki milyon tane insan var. Özel falan değilsiniz, sıradan bir insansınız. Kendinizi ukala görecek hiçbir özelliğiniz olmadığı gibi, kimsenin de sizinle aynı görüşü veya fikri paylaşma zorunluluğu yok. Sandığınız kadar "süper" ve özel olmadığınız için fikirleriniz yüzde yüz doğru da olmak zorunda değil, olsa bile ortadaki konuş kişisel tercih oldukça başkalarının zevk ve görüşleri sizinkilere uymak zorunda değil. Bunları başkalarının cehaletine falan bağlamak esas cahillik zaten. Ha bunu tanımadığın insana söylemek daha da büyük rezalet, sonra o adam karşısında ezilirsen acı olur çünkü. O yüzden "ben süper bilgiliyim ben süper zekiyim, kalanlar bana uymuyosa cahildir, benim dediğim doğru" tavırlarını bırakın, ergenlikteki sendromlarda kaldı onlar. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Mille Mesaj tarihi: Mayıs 30, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 30, 2009 Dun oy vercek olsam yerinde top sektiriyor derdim ama bugun Son Ders'i izledim, butun fikrimi degistirdi Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sir Mesaj tarihi: Mayıs 30, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 30, 2009 nuri bilge ceylan, senin yorumuna kalmayacak kadar sinema dünyasında kendini kanıtlamış bir insandır. bunun dogmayla falan hiç alakası yok, bu adama "entel dantel" diyecek kişinin sinema birikimi yoktur ve sinema sanatını algılamaktan uzaktır. çok açık ve net. bak burada beğenip beğenmemekten bahsetmiyorum, o ayrı bişey. beğenmediysen beğenmedin, ama "entel dantel" lafı, eleştiriden uzak, son derece bayağı ve ancak cahil-cühela takımının, entelektüeliteden ve sanattan anlamayanların kullanacağı bir argüman. beğenmemek, sıkıcı bulmak ayrı bişey, evet herkes beğenmek zorunda değil. ama bu kadar takdirle karşılanmış, dünyaca sinema otoriteleri tarafından kabul görmüş bi insanı bi çırpıda "entel-dantel" diye kestirip atmak, kimsenin haddine değil. belki de böyle vecizeler yumurtlamadan önce "acaba ben mi anlamıyorum" diye kendine sorman yerinde olabilirdi. ama yok, sen sinema sanatını a'dan z'ye çözmüş bi insansın, di mi? benim fikirlerim veya yapıtlarım tartışılmıyor burada, ben sinemasını sevdiğim ve takdir ettiğim bir insanın böyle sığ yaftalamalarla anılmasından hazzetmiyorum, dolayısıyla bu adama bu lafları edecek olan kişinin sanatsal sinemayı algılama yetisini sorgulamam çok doğal. "iyi sinema"ya verdiğin örneklerin de kemal sunalı veya hababam sınıfını geçmemesi, böyle bir algılama sorununa dalalet ediyor esasında. kaldı ki postunda sadece nuri bilge ceylana değil, hiç haddin olmadığı halde, onun sinemasından hoşlananlara "entel olma çabası içindekiler" diyerek laf ediyosun, sonra bana terbiye dersi vermeye, aklın sıra küçümsemeye kalkışıyosun. peki sen kim oluyosun? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
burtonesk Mesaj tarihi: Mayıs 30, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 30, 2009 kavga etmeye gerek yok fakat entel dantel hic hos durmamisti gercekten de. cahillikle ukalalikla alakasi yok da bir seyi elestiriyorsak iyice arastirarak elestirmeliyiz diye dusunuyorum ben. tamam sen sadece cannes film festivalini biliyor olabilirsin ama oraya gelene kadar mutlaka baska festivallerde de gosterilmis olma ihtimalini de dusunebilmelisin. ayrica filmlerini begenmesek de entel dantel gibin ama degil de gibin demek yerine; var demek ki adamda biseyler, galiba ben bu tarz filmleri sevmiyorum demek lazim, sahsen ben de nuri bilge ceylan'in fani degilim mesela. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Rewendor Mesaj tarihi: Mayıs 30, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 30, 2009 sir said: nuri bilge ceylan, senin yorumuna kalmayacak kadar sinema dünyasında kendini kanıtlamış bir insandır. bunun dogmayla falan hiç alakası yok, bu adama "entel dantel" diyecek kişinin sinema birikimi yoktur ve sinema sanatını algılamaktan uzaktır. çok açık ve net. bak burada beğenip beğenmemekten bahsetmiyorum, o ayrı bişey. beğenmediysen beğenmedin, ama "entel dantel" lafı, eleştiriden uzak, son derece bayağı ve ancak cahil-cühela takımının, entelektüeliteden ve sanattan anlamayanların kullanacağı bir argüman. beğenmemek, sıkıcı bulmak ayrı bişey, evet herkes beğenmek zorunda değil. ama bu kadar takdirle karşılanmış, dünyaca sinema otoriteleri tarafından kabul görmüş bi insanı bi çırpıda "entel-dantel" diye kestirip atmak, kimsenin haddine değil. belki de böyle vecizeler yumurtlamadan önce "acaba ben mi anlamıyorum" diye kendine sorman yerinde olabilirdi. ama yok, sen sinema sanatını a'dan z'ye çözmüş bi insansın, di mi? benim fikirlerim veya yapıtlarım tartışılmıyor burada, ben sinemasını sevdiğim ve takdir ettiğim bir insanın böyle sığ yaftalamalarla anılmasından hazzetmiyorum, dolayısıyla bu adama bu lafları edecek olan kişinin sanatsal sinemayı algılama yetisini sorgulamam çok doğal. "iyi sinema"ya verdiğin örneklerin de kemal sunalı veya hababam sınıfını geçmemesi, böyle bir algılama sorununa dalalet ediyor esasında. kaldı ki postunda sadece nuri bilge ceylana değil, hiç haddin olmadığı halde, onun sinemasından hoşlananlara "entel olma çabası içindekiler" diyerek laf ediyosun, sonra bana terbiye dersi vermeye, aklın sıra küçümsemeye kalkışıyosun. peki sen kim oluyosun? Baştan uyarayım Wall of Text geliyo :P "Tamamen boş, manasız, ama çağımız entellerinin ve entel olma çabasındakilerinin göz bebeği "aaa herkes anlayamaz çok derin anlam var ama içinde" dediği sıkıcı yavaş filmler" Böyle tanımlamışım filmi, sen de aynen uyuyosun işte "herkes anlayamaz, beğenmeyen cahildir" diye :) Film altyapımı da, bilgimi de, cehaletle alakasızlığımı da, algı kapasitemi de sana kanıtlamak zorunda değilim, sen de fazla laf etme bence üzülürsün :) İyi sinemaya örneklerim zaten kemal sunal falan derken halka inmiş filmler olduğu için seçildi. O dönem 2 senede bir hatta her sene pek çok film çekiyodu aynı kadro ve hepsi de başarılı oluyordu. Bunca sene sonra bile hala izleniyor üstelik bu filmler, bundan dolayı onların birincil örnek olması doğal. Bunu bilgi yarışına geçirip daha büyük örnekler sunmadım. Ha bu arada söylemiştim de tekrarlayayım. Sandığın kadar zeki değilsin. Sandığın kadar özel değilsin. O çok hayranı olduğun N.B.C. sinemasının da öyle sandığın kadar anlaşılacak, zeka ya da algı gerektiren bir tarafı yok. Al, sana bir örnek Gemide filminden. 20 dk boyunca geminin denizden kum çıkarmasını izletiyo adam. Neymiş efendim adamın bilinç altında, daha doğrusu sarhoşken yapıp unuttuğu olayları hafızasından çıkarıp hatırlamasını simgeliyomuş. E bunu anlamanın nesi algı-zeka gerektiriyor? Hiçbir yanı. Üstelik tamamen 20 dk boyunca aynı durağan sahneyi boşu boşuna izliyorsun. Geminin komple ülke eleştirisi olması falan betimlemelerine girmiyorum bile. Ama senin gibi düşünenler "var be ne kadar özel bir şey bu. Üstelik herkes anlayamaz zeka kokuyor" diye övdükçe övüyor. Yok öyle bir şey, herkes anlıyor bu tür "sanatsal çalışma"ları. Sandığınız kadar özel şeyler deil bunlar. Ama inatla bunları sevmeyene "algısı yok" demeye bayılıyosunuz. Aynı şekilde bence senin gibi bunları özel mözel diye görenlerinin algısının olmaması çok daha yüksek ihtimal. Böyle ufak tefek şeyleri bulunca çok büyük ve özel sandığına göre kendini bunlar senin algın için çok büyük şeyler olduğuna ve "herkes anlayamaz" dediğine göre demek ki göreceli olarak bu insanlara büyük şeyler, algıları için bir devrim :) Zaten "süper zeki, süper algılı değilsiniz, herkesten farklı değilsiniz" derken kastım buydu. Sen "n.b.ceylan a değer vermeyenin algısı yoktur" diyecek kadar sapkınsın, oysa insanların onun yaptığını değerli bulmamasının çok daha fazla sebebi olabileceğini, en basedinden hakettiğinden fazla abartıldığını ve gereksiz detaylarının bile "süper anlaşılmaz" sanıldığını düşünemeyecek kadar basit bakıyorsun olaya. Yapacağın işi gereksiz detaylara sokup sözde herkesin anlayamayacağı ama gayet açık ve net betimlemelere başvurup bunlarla filmi iyice durağanlaştırmak bence çok fazla (elbette günümüz türk sineması için yine de diğer örneklere göre daha başarılı denebilir ama abartısını kastediyorum) değer verilecek bir şey değildir. Ha son olarak, sanki entellektüelliğe karşıymışım gibi bir hava oluşmuş. Yalnış anladınız, ben entel dantel derken gerçek entellektüellere, gerçek sanata ve sinemaya demiyorum. Öyle her gösterişli ya da farklı bulduğu şeye entel dantel diyen adam değilim. Bu sözü gerçek "entellektüel"e değil de bu tavırlara, böyle ufacık şeylere değer verme konseptine diyorum :) "Abi ona değer vermiyosan algın yok sinema bilgin yok" ne bu komedi yahu? Hayır adamı bu kadar ilahlaştırdığına göre daha ötesini sen mi görmedin bilmedin de algılayamadın diye sorsam ben ama şikayet edersiniz hakaret var diye. Dipnot: Amacım kavga çıkarmak, trollük ya da kişisel saldırıda bulunmak değil. Ama ben bir film konsepti hakkındaki olumsuz fikrimi söyledim, cevap olarak "senin algın yok, senin film bilgin yetersiz" dendi. Hoş değil bunlar. Bir önceki mesajımda uzun uzun yazmıştım. İnsanlardan daha özel değilsiniz, sizin gördüğünüzü gördüğü halde değerli bulmak zorunda değil beğenmek zorunda değil diye. Bu algı değil tercih meselesidir, kimse de gereksiz bulduğu şeyi yapan insana saygı göstermek zorunda değil. İşi böyle hakarete vurdurmak da kocakarılıktan başka bir şey değil. Şu son mesajda da böyle işi kocakarı tartışmasına götüreceksek "o zaman sen bunu bile beğendiğine göre demek ki algın daha da zayıf daha ötesini görememişsin" falan diyerek bunun sonu olmadığını da göstermek istedim. Tartışırken kelimeleri dikkatli seçmek de bir çeşit erdem. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
burtonesk Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2009 Rewendor said: O çok hayranı olduğun N.B.C. sinemasının da öyle sandığın kadar anlaşılacak, zeka ya da algı gerektiren bir tarafı yok. Al, sana bir örnek Gemide filminden. 20 dk boyunca geminin denizden kum çıkarmasını izletiyo adam. Neymiş efendim adamın bilinç altında, daha doğrusu sarhoşken yapıp unuttuğu olayları hafızasından çıkarıp hatırlamasını simgeliyomuş. E bunu anlamanın nesi algı-zeka gerektiriyor? Hiçbir yanı. Üstelik tamamen 20 dk boyunca aynı durağan sahneyi boşu boşuna izliyorsun. Geminin komple ülke eleştirisi olması falan betimlemelerine girmiyorum bile. Ama senin gibi düşünenler "var be ne kadar özel bir şey bu. Üstelik herkes anlayamaz zeka kokuyor" diye övdükçe övüyor. Yok öyle bir şey, herkes anlıyor bu tür "sanatsal çalışma"ları. Sandığınız kadar özel şeyler deil bunlar. Ama inatla bunları sevmeyene "algısı yok" demeye bayılıyosunuz. mesajim agresif gelmesin pls. ya algisi yok filan bunlara girmeyecegim hic ama ayip oluyor yani bu filmlerin anlamaya deger bir seyi yok, bos bos izletiyor filan demek. film var film var, her filmde her sey conventional olacak diye bir sey yok. altmetin diye bir sey duymussundur diye umuyorum, yani tamam film seni cezbetmedi, atmosferin icine giremedin ama bu filmler zaten seni cat diye icine cekme iddiasi olmayan filmler oldugu icin bos bos kadraja bakiyoz yeaaa, 438756 dakka kum cikariyo bla bla dememek lazim. her seyin bi aciklamasi var bu filmlerdeki cunku yapan adam kitabina gore yapiyor, film grameri biliyor, dayiyor sembolizmi. seveni var sevmeyeni var, anlayani anlamayani var. anlasilacak yonleri olmasa adam 20 dakika ayni seyi neden gostersin, adam mal mi o kadar para sayiyor aliyor filmi ona cekiyor. andy warhol mu bu adam, degil (ajsdhjkd). bunlari dusunmek lazim. film grameri bilmiyorsun diye atip tutamazsin bos isler bunlar diye. adamin denizden kum cikarmasini egitimini almadan nasil anladin bilincalti tribi oldugunu, bunu merak ettim, om ile iletirsen sevinirim sinavima yardimci olur dsjhfg. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
burtonesk Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2009 edit2 dsjhkfashdj Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
dasaaa Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2009 said: Al, sana bir örnek Gemide filminden. 20 dk boyunca geminin denizden kum çıkarmasını izletiyo adam. Neymiş efendim adamın bilinç altında, daha doğrusu sarhoşken yapıp unuttuğu olayları hafızasından çıkarıp hatırlamasını simgeliyomuş. yook simge mimge yok orada.. biz öle kazıydı, çıkarmaydı.. hafriyatı toprak işini severiz ve izleriz. adam dalmış. çekmiş. biz de evde ilgiyle izledik. allahtan sokakta altyapı kazısı değildi. dayanamaz son durum ne diye sinemadan koşa koşa bakmaya giderdim. şaka bi yana rewendor'un dediklerine büyük bi yüzde ile katılıyorum. nbc konusunda o kadar katı değilim gerçi. ama sanırım çoğu da o noktaya takılmış. kalanında ise bayağı doğru diyornan neyse ben kazıya bakmaya gideyim bi Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sir Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2009 ısrarla laf çarpıtmaya devam: beğenmeyen cahildir demedim, "entel-dantel" diye niteleyen, herhangi bi anlama çabasında dahi bulunmayıp hem yönetmeni hem de yönetmenleri sevenleri kendilerince yargılayanlar cahildir dedim. bence arada fark var. aynı lafı atilla dorsay etse bi durup düşünürdüm mesela. ama atilla dorsay zaten böyle bi laf etmeyecek kadar sinema birikimine haizdir. hiç de üzülmem, bunu diyecek ve hatta uzun uzun savunmaya bile kalkacak insana aslında laf anlattığıma değmez. ama ben yine de şansımı denemeye karar verdim, çünkü burada aslında önemli bir tartışma fırsatı daha mevcut. sinemanın "halka inmiş" versiyonu mu makbuldür gerçekten? ben sana diyebilirim ki, halka inmiş filmler basittir, aynı kadroyla aynı filmleri yapmak da kolaya kaçmaktır. ben kendimi özel veya zeki addettiğimi hatırlamıyorum mesajımın hiçbir yerinde. yalnızca nuri bilge ceylan ve benzeri sinemayı seyretmek, biraz sinema kültürü, dünya sineması, sinemanın kilometre taşları, sinemada fikir aktarımı, alt-metinler vb.'ye dair bilgi ve tecrübe edinmiş olmayı gerektiriyor. bu da o tarzda filmleri, yani yönetmen-odaklı filmleri "entel-dantel" önyargısı olmadan, gerekirse sıkılmayı da göze alarak izlemek demek. çünkü bazı filmler var ki halka insin veya seni eğlendirsin diye çekilmiyo. bazı filmler, sinema dilini kullanarak bir "sanat" eseri yaratmak için çekiliyo. gerçek ve kalıcı olan sinema da budur, sinemada evrenselliği sağlayan da budur. ama sen bu sinemaya hiç şans tanımayıp bi tarafından sallama genellemeler yapmakla yetindiğin için neyden bahsettiğimi kavramakta zorlanıyorsun gördüğüm kadarıyla. ben gemide'den bahsetmedim hiç, ama gemide'yi sevmek için onlarca başka sebep sayabilirim, küfürlerinden tut, oyunculuğa, atmosferine kadar. serdar akar orada biraz acemice davranıp yöntemi insanın gözüne gözüne soktuğu için sıkılmış olabilirsin de bu, filmi toptan kaldırıp çöpe atman için yeterli değil. sinemada "anlamak"tan daha önemli öğeler de vardır. filmin seni içine soktuğu ruh hali, daha önce hissetmediğin birşey hissettirmesi, tatmadığın birşey tattırması. yani illa "yönetmen burda ne anlatıyo" diye izlemek değil olay. yönetmen sadece bir hissiyat vermeyi de hedeflemiş olabilir ve ekrandan geçenler anlaşılmaz, saçma sapan şeyler de olabilir. ama pardon, sen sevecek bişey bulamıyosan o film "halka inmemiş"tir dolayısıyla sadece biz "entel olma çabasında"kileri tatmin için çekilmiş "entel-dantel" filmlerdir di mi? burada kendini "özel" hissetme çabasında olan biri varsa o da sensin bence. çünkü beğenmediğin ve bence yeteri kadar anlama ve algılama çabası göstermediğin filmleri bir kalemde silip atmakta beis görmüyorsun. "acaba var mıdır bunda daha başka bişeyler" diye merak etmediğine göre, izlediğin her filmi her açıdan doğru şekilde kavradığın inancındasın. bense, eğer söz konusu film bu tarz bi filmse, öncelikle eksiği kendimde ararım ve gerekirse tekrar izlerim filmi. bunu özel olduğum için değil, sıradan olduğum için, sanatçı olmadığım için yapmam gerekir en azından. nbc'nin yapmaya çalıştığı şeyi değerli bulan ve "aman pek matah bişey değil ayol" demeyip gayet prestijli ödüllere layık bulan bir sinema dünyasının yanında senin yorumların nedense epey sönük ve temelsiz kalıyor. ayriyeten birşeyi "gereksiz" bulman, sinemaya bu kadar emek vermiş ve dünya çapında yılmaz güneyden sonra "türk sineması" diye birşey olduğunu hatırlatmış bi insanı böyle kolaycı bir genellemeyle silip atma hakkını vermiyor. yani sinemayı sevelim, gerçek sinemacılara da sahip çıkalım. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Rewendor Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2009 İnatla reddettiğin bir şey var. Adamın sinemasını anlamak saydığın bisürü özellik gerektirebilir, alt metin okumayı falan bilmek gerekebilir. Ama adamın sinemasını eleştirmek, beğenmemek ya da yeterli bulmamak için bunlara sahip olmamak şart değil. Sonuna kadar anlayıp sonra yeterli bulmamak da gayet mümkün. Allah değil bu adam, yaptıklarını her anlayan takdir etmek zorunda değil yani. Sen takdir etmeyene anlamıyo yetersiz damgasını yapıştırıyosun. Bense anlamak sevmek ya da takdir etmek için yeterli değildir, adamın yöntemi kullanma şekli baştan yanlış ve ucuz, bunu beğenenler de bu ucuzluğa kapılmış entel-dantel havasında diyorum. Cüneyt Arkın'ın filmleriyle hollywood aksiyon filmleri arasında ne kadar fark varsa, nbc filmleriyle sanat arasında da o kadar var. Hatta tarz da aynı, aşırı abartmalar, iyice gerçeklikten kopmalar, anlatmak istediğimi gösterecem derken iyice parmakla gösterircesine kasmalar falan. Neyse ama sen bunları yine reddedip "sen başka bişiler var mı filmd diyee bakmıyosun" diyeceksin :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sir Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2009 böyle bi iddian var madem, adamın filmlerinden örneklerle, sahnelerle açıkla, çok merak ettim "ucuzluk" olarak gördüğün şeyin ne olduğunu. bir de madem sanat filmi değil, o sanat filmleriyle aynı ödülleri almayı ve hatta cannes'da jüri olmayı nasıl başarıyor bu adam? kara kaşı-kara gözü için mi veriyolar ödülleri? yani hadi benim ölçütlerimi kabul etmedin ve filmi tam olarak algıladın, sinema dünyası neden bu kadar bağrına basıyo adamı? onların da mı değerlendirme kriterlerinde sorun var? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
ginaly Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2009 dasaaa said: said: Al, sana bir örnek Gemide filminden. 20 dk boyunca geminin denizden kum çıkarmasını izletiyo adam. Neymiş efendim adamın bilinç altında, daha doğrusu sarhoşken yapıp unuttuğu olayları hafızasından çıkarıp hatırlamasını simgeliyomuş. yook simge mimge yok orada.. biz öle kazıydı, çıkarmaydı.. hafriyatı toprak işini severiz ve izleriz. adam dalmış. çekmiş. biz de evde ilgiyle izledik. allahtan sokakta altyapı kazısı değildi. dayanamaz son durum ne diye sinemadan koşa koşa bakmaya giderdim. AHAHAHHAAHAH tabi lan, kazı oldu mu dayanamayız biz. ayrıca bizim sinemamızda yemek yapma sahneleri pirinç ayıklamak ile betimlenir. bilmem anlatabildim mi. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Vingthor Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2009 nuri bilge ceylanın bir röportajını görmüştüm öle. şu üç maymun'daki adamın kafasının altına çekmece koyarak uyuma sahnesini soruyolar. 'işte neyi simgeliyor düşüncelerini rafa kaldırmak mı?' adam dönüp 'yastık yoktu öle çektik' diyor. herşeyin altında bir anlam arayan altmetin sevdalısı türk sinemasever görünümdekiler kadar lame görünen başka seyirci tipi var mı bilmiyorum ama yönetmenlerin çıkarmadığı anlamları bile çıkarabilen olmayan mesajları bile alabilip üzerine tartışabiliyolar. kısaca işsiz demek istiyorum ben. lan bi gidin demek istiyorum. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
cado Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 31, 2009 şuan gerilemiyor ama olduğu yerde.arada güzel filmler ödül alan filmler çıkıyor ama biz göt popo göstermeyen espirilerinde küfür eksik olmayan filmleri beğenmiyoruz sevmiyoruz.tamam arada komik oluyor ama yani bayıyor bir süre sonra birde film çıkmadan önce haber bültenlerinde karı programlarında reklamlarını yapmıyorlarmı gıcık oluyorum.bedava reklam anasını satim Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar