Buyse Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 kaç gündür türkiye'yi kasıp kavuran sözlerin patide yankı bulmaması ilginç. asıl ilginç olan tüm ulusalcılar bu sözü çılgınlar gibi eleştirirken bekir çoşkun ve ertuğrul özkök söze tam destek verdiler. Bekir çoşkun said: Tanığıyım... Onun yemyeşil güzel gözleri vardı. Ben yetime ilk masalı o anlatmıştı. Zorla yemek yedirir, kendi eliyle yaptığı kerpiç hamamda bizi yıkar, geceleri kalkıp kalkıp o üstümü örterdi. Ben onu çok sevmiştim. Büyüyünce onun aslında anneannem olmadığını, Ermeni kızı olduğunu, tüm ailesinin öldürüldüğünü, Gümüşhane tarafından canını kurtarıp geldiğini ve dedemin ikinci karısı olduğunu öğrendim... Gözlerindeki o hüzün ve acı hiç geçmedi... Adını değiştirip “Ümmühan” yapmışlardı... Fark etmez, o benim anneannemdi. * Yıllar geçti aradan, bir adam tanıdım, bir elinin üç parmağı sakattı. Çok yakışıklı, tertemiz giyimli, artık çalamadığı bir kemanı olan, ahşapla uğraşmayı seven, eski bir mimardı. 6-7 Eylül olaylarında İstanbul’daki ofisi basılmış, eli sakatlanmış, o da Ankara’ya gelerek bir elçilikte çalışmaya başlamıştı. Gitmek istiyordu, ama çaresizdi. Çünkü iki kızı, iki Türk’e âşık olmuştu, onları bırakamıyordu. Bozuk Türkçesi ile sohbet ettiğimizde onun zaman zaman korktuğunu, endişelendiğini hissediyordum. Ölünce vasiyetiydi, onu İstanbul’a gömdüler. Ben onun kızlarından birisi ile evliyim. * Önümdeki gazetede Başbakan’ın “...Farklı etnik kimlikte olanlar ülkemizden kovuldu... Bu aslında faşizan bir yaklaşımın neticesiydi” sözlerini okuyorum... Bana “Çek git” diyen yanlış adam söylemiş bile olsa, söyledikleri doğrudur... Nasıl inkâr edeceksiniz?.. Daha yeni yeni; farklı dinden olanların boğazını kesen... Kaldı ki kendi aydınlarına bile tahammül edemeyip otel odalarına doldurup yakan kimlerdir?.. Her birimizin bir yerinde yok mudur kovmaların gizli kanıtları; bir eski Ermeni evi, bir Rum tabağı, bir Süryani takısı, bir yemek, bir türkü, eski fotoğraflardaki komşularımız... Nerede o insanlar?.. Ya da gerçek isimlerini bilmediğimiz anneannelerimiz... Kabul edilmesi gereken bir günah yok mudur alnımızda?.. Ben o günahı gördüm... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Buyse Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Ertuğrul Özkök said: Anlıyorum Sayın Başbakan BABAANNEM, İzmir Alsancak Garı’nın yanındaki Devlet Demiryolları Hastanesi’nde öldü. Bunu birkaç defa yazdım. O kadar çok etkilendim ki, o sahne hayatımın sonuna kadar gözümün önünden gitmeyecek. Bedeni küçücük kalmıştı. Başında, hayatı boyunca belki de sadece tek başına kaldığı zaman çıkardığı siyah örtüsü vardı. Ölümünden iki gün önce hastanede yanına gittiğim zaman, pencereden uzaklara bakıyordu. Bana, sanki Bulgaristan’a bakıyormuş gibi gelmişti. Hayatı boyunca hep oranın Balkan türkülerini söylemişti. Bedeni buradaydı, ruhu Kırcaali’de, Mastanlı’da kalmıştı. O yüzden ben, ülkesinden kovulmanın ne olduğunu çok iyi bilirim. Başbakan Erdoğan’ın sözlerini işittiğim zaman aklıma ilk gelen insan, Bulgaristan’da doğan annemle babam değil, babaannem oldu. Onun küçücük siluetini pencerenin önünde gördüm. * * * Pazar ve pazartesi günleri yurtdışındaydım. Pazartesi sabahı Yazı İşleri Müdürümüz Emre İskeçeli aradı. "Gazetemiz bugün iyi ama, Erdoğan’ın sözlerinin devamını yapmamışız. Hatamız oldu" dedi. Aynı fikirdeydim. Bazen böyle oluyor. Akıl tutulması mı, duygudaşlık eksikliği mi dersiniz? İhmal veya görmezlik mi? Belki hepsi, ama "görmezden gelme" asla değil. Yeni Şafak’taki meslektaşımız Kürşat Bumin, basının bu konudaki tutumunu eleştiriyor. Örnek olarak da Hürriyet’i veriyor. Haklı... Öteki gazetelerde de aynı durum vardı, ama basından örnek vermek gerektiği zaman herkesin aklına ilk Hürriyet geliyor. Bundan şikáyetçi de değilim. Hele hele yapılan eleştiri haklı olduğu zaman, bununla övünebilirsiniz de... * * * Ben ne zaman Özal’a yakınlık duymaya başladım biliyor musunuz? Anlatayım. Türkiye İşçi Partisi’nin dergisi Yürüyüş’te yazılar yazıyordum. Özal’a müthiş karşıydım. Küçüklüğümden beri, altı ok ideolojisi ve karma ekonomi mitolojisi ile büyümüştüm. Özal bunların hepsinin zıddını temsil ediyordu. Sonra bir gün, Almanya’dan uçağa binip, Cezayir’e gitti. Yolda benim bütün ezberlerimi bozan bir açıklama yaptı ve Birleşmiş Milletler oylamasında Cezayir’e tam destek vermediğimiz için Türkiye adına özür diledi. Bildiğim kadarıyla ilk defa bir Türk devlet adamı böyle bir şey yapıyordu. Ne oldu? Türkiye küçük mü düştü? Tam aksine, büyüdü. * * * Başbakan Erdoğan’ın sözlerine aynen katılıyorum. Bir ülkenin azınlıklarına yaptığı eziyet, tam anlamıyla faşistliktir. Sadece azınlıklara değil, aynı ırktan, aynı inanıştan, aynı etnik gruptan olmayan insanlara yapılan her tür eziyet de böyledir. O nedenle, Gazze olayları sırasında yapılan gösterilerin, Türkiye’nin Yahudi vatandaşlara dönük hava yaratmasına karşı çıkmıştım. Benim kuşağım 6-7 Eylül’ü de hatırlıyor. O günlerde Türkiye’nin Rum vatandaşlarına yapılan muameleyi hayatım boyunca unutmayacağım. O nedenle Başbakan’ı bu çıkışı nedeniyle kutluyorum ve arkasında olduğumu herkese ilan ediyorum. * * * Son sözüm de Osmanlı’yla meselesi olan öteki komşu ülkelere. Evet, Osmanlı işgalinde yaşadılar. Ama onlar da Türklere çok eziyet çektirdiler. Selanik’te silah bıraktığı halde katledilen Türkler için bugüne kadar en küçük üzüntü ifadesini işitmedik. Belki bir gün oralardan da böyle sesler gelir diye bekliyoruz. Balkanlar, 200 yıl boyunca çok ıstıraplar yaşadı. Şimdi o insanlara karşılıklı olarak ağıt yakma zamanı geldi. Küçük özürler, geçmiş olsunlar, başsağlıkları, büyük dostlukları getirebilir. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laurelin Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 benim vatandasimin kafasini attirirsan tabiki pompali tufege sarilir diyen basbakanla ayni basbakanmi bu Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Arkasokak Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 başbakan böylesine kükrediğine göre birileriyle gizli kapaklı bir anlaşma sağlamış olmalı. böylesine savunmaya geçtiği dönemler hep böyle mevzulara gebe biline... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laurelin Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 ergenekon 234. dalga gelir ortaya cikinca unutulur gider Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Redeagle Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Adamın birbiriyle çelişen alakasız şeyler söyleme scripti vardır belki. Zaman zaman aktifleşiyordur sdf. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sufi Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 bozuk saat de arada bir doğruyu gösterir. saat 3'te durmuş bi saate saat 3 olunca "bu saat bozuk o yüzden şu an saat 3 değil" demek nasıl bişeyse bu lafın içeriğine de itiraz etmek aynı şey. ha saat hala bozuktur orası ayrı. ama saat de 3'tür yani. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
superwiz Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 ağzıyla kuş tutsa yaranamazki olm size,adam köy yolu gibi tek şeritli yolları,otoban gibi çift şerite çıkardı,hala kenardan taş sıçrıyor hacu,mıcarım böyle yolun içine diyen densizler var,işinize gelirse işte,demokraside bir nevi padişahlıkmış,çok şükür bunuda görüyoruz:p Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 yok, aslında başbakanın dönemsel olarak türkiyedeki belli gruplara mesaj verme kaygısı var. bi dönem dinci olur, ulemaya sorar, bi dönem liberal takılır, azınlıklardan felan dem vurur, faşistiz biz der (kim o biz, şahsen üzerime alınmıyorum), sırası gelir milliyetçi olur, pompalı edebiyatı yapar, indir o eli der, davosa gitmez, vakti gelir kürtçü olur trt şeş felan, türkiyelilik diye bişey yumurtlar. nabza göre şerbet de diyebilirsiniz, herkese boncuk dağıtmak da diyebilirsiniz, tutarsızlık da diyebilirsiniz, milletin balık hafızasından yararlanıp fırsatçılık yapmak da diyebilirsiniz, gündem değiştirme çabası da diyebilirsiniz. aynı başbakan nükleer santral açmaya çalışıp çevrecinin daniskasıyım da demişti. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laurelin Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 ailecek hastasiyiz cem yilmazdan daha cok gulduruyor beni basbakan :D Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
superwiz Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 siyaset dediğiniz budur hacular,baykal gibi,10 vilayet haricine çıkamayanlara ders olur inşaallah:p Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
cogitoz Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 CHP Milletvekili Canan Arıtman bu söz için soru önergesi vermiş, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti faşist bir devlet midir?" diye bitiyor. Açıkla olayları kim kimi nereden kovmuş falan demiş. Adam kırık yılda bir doğru bir şey söyledi siz de kırk yılda bir muhalefet yapıyorsunuz güzelim. Bu işte bir iş var hımm. @superwiz; Taksiciler gibi ülkenin hükümetini yaptığı otobanlar otoyollarla mı değerlendiriyorsun? Güzelim Karadeniz sahilyolunu ne hale getirdiğini de biliriz bu hükümetin otoyol yapacaz diye, gidin görün. Ha İstanbul'u da yeşillendirdiler, her yere lale diktiler dersen bak o zaman bu hükümetin büyüklüğünü ve halkçılığını kabul ederim. Laaleler laleler laleler. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Redeagle Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Milletin balık hafızasından yararlanmak siyaset değildir aslında. Ülkedeki bugı kullanıyor adam sadece ehehe. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
superwiz Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 evet ,ulaşım işindeyim ben,kendi perspektifimden bakıyorum,:D hadi onuda geçelim,sivastan doğuya geçinde görün abi,barajlar yollar,inanılmaz bir hareketlenme var,25 milyara doblo alıyorsun 9 ay aracını kiraya veriyorsun karayollarına ortalama 1000 ytl şöför,mazot v.s yi çıktıktan sonra kalıyor sana para,düşün 10 tane araç alsan 3 yıl çalışsa zaten kendi parasını çıkartır gerisi kar,ihalelere de yandaşlar değil kusura bakmasın kimse,en düşük teklifi kim verirse o alıyor,canlı şahidiyim ben,hadi onuda geç,karayolları genel müdürünün söylediğini söyliyeyim size,araç bakım giderleri %70 düştü diyor,şöyle düşün senin bi transporterin var ve ,karayollarında memursun şöför v.s işte,benzinle arabanın motorunu yıkayan herifler vardı,belediyeler birleştirildi diye isyan edenler vardı,herifler 150 hanelik köy gibi belediye ye,300 kişi işçi aldıkları oluyordu,normal bir şehrin borcunun da 2 kat fazlası cabası,şimdi lağvettiler,düşün yani ne kadar karlı,Allah için bide + larını düşünün bu adamın,- leri varmı var,ama millet krizde amerikada bankada para çekme kuyruğuna girmişken,sen burda kredi kartı ekstresi yatırma kuyruğuna giriosun,v.s v.s Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laurelin Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 otoyol yapmak marifet olsaydi hitler bu dunyanin gordugu en super liderdi Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fizban Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 superwiz abi bu hükümet süper ya ben düşündüm doblo alıcam kiralicam gerçekten süper noktalama işareti de kullanmicam hükümet cok iyi başbakana şükür hem çevreci hem nükleer üstüne üstlük faşist de değil inanılmaz bir insan dinini de seviyor dinimiz imanımız sübhaneke amin inşallah hem hayatta yaranamaz ne diyorsun bu duruma bilemiyorum yollar da çok iyi baraj yapmışlar nerde bilemedim cem uzanın baraj vardı ona noldu düşünmek lazım yandaş medya adiler almayın Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Apis Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Şimdi adamın dediği doğru. Baba tarafı Ayvalıklı bende, babam hala anar eski rum dostlarını. İnsanlar resmen sürülmüşler. Ve ne yazıkki Türkiye gayrimüslümlerin ayrılmasıyla oluşan kültürel boşluğu dolduramadı (Buna belki en kaba ve en somut örnek stanbulda Kasımpaşadır). Ha başbakanı samimi bulmuyorum. Biri bozuk saat örneği vermiş, doğruda demiş. Adam yaptığı 6 şeyden sadece 1'ini doğru yaptı diye adamı yerlere göklere sığdıramayacak değilim ama haklı. Ki bunu kendimi ulusalcı kanada yakın biri olarak değerlendiren bir insan olarak söylüyorum. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Tatar Ramazan Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Ya bırakın adam Ermeni sınırını açacak, yerini yapıyor aklınca. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
eagle_dnz Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 adamın dediği lafa doğru derken aslında lafının aksine davrandığını söylemiş bekir coşkun pek te savunmak denmiyor buna Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
raw power Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Başbakan düzeyinde bu durumların dile getirilmesi güzel bir gelişme.Fakat biraz hafızası olan herkes gibi bana da samimi gelmiyor bu sözler;çünkü işine gelince Tayyip milliyetçiliğin,ırkçılığın 'danikasını' yapıyor. Malum pompalı olayı,'Ya sev ya terket' çıkışı,Gazze'deki katliam sürecinde Tayyip'in milliyetçi/ümmetçi çıkışları... Bunlara birçok şey eklenebilir.Daha geçenlerde ülkemizde çalışan Ermenistanlı nüfus hakkında sözlerini unutmamak lazım.Birkaç hafta sonra gene bu tarz birşey söylerse şaşırmam.Bir tür 'denge siyaseti' izliyor kendince;bakalım nereye kadar gidecek bu... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Reogmar Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 doğru söylemesine doğru söyledide başka bi bakanda bu ermenileri falan atmasaydık milli devlet olamazdık diyor. kıçı başı ayrı oynuyor nası parti bu akp :D Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Cons Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 fizban said: superwiz abi bu hükümet süper ya ben düşündüm doblo alıcam kiralicam gerçekten süper noktalama işareti de kullanmicam hükümet cok iyi başbakana şükür hem çevreci hem nükleer üstüne üstlük faşist de değil inanılmaz bir insan dinini de seviyor dinimiz imanımız sübhaneke amin inşallah hem hayatta yaranamaz ne diyorsun bu duruma bilemiyorum yollar da çok iyi baraj yapmışlar nerde bilemedim cem uzanın baraj vardı ona noldu düşünmek lazım yandaş medya adiler almayın AHAHHAAHAHHHAAHAHAHAHAHAH Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
bourbon Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Her ne kadar kıçı başı oynasada arada doğru laflar söylüyor,ama bu lafları söylerken ne kdar samimi tartışılır.Birde şuna değinmek istiyorum.Başbakan ne dese sırf onu başbakan demiş diye eletimekten vazgeçelim artık.Mesela 1925 te bu istanbulda 100 bin rum vatandaşı yaşarken şuan bu rakan 5 bilerde.Birazda bunları konuşalım hemen oo bak başbakan ne demiş asıl kendisi faşist fln moduna girince biyere varılmıyor. Bende ozmn ethen mahcupyanın bugunki yazısını koyayim bari oda konuyla alakalı. etyen mahçupyan said: Türkiye’de resmî söylem ‘cumhuriyet’ kavramını pratikte kemalizme ve otoriter zihniyete rehin almakla kalmadı, onu topluma sunarken içeriğini de boşalttı. Böylece bizler ‘cumhuriyet’ adı verilen bir rejimde yaşayan ama bu rejimin gerçekte ne olduğunu bilmeyen bir topluma dönüştük. Öyle ki sonuçta ‘cumhuriyet’ bize sunulan şeyin adı oldu. Devlet ise hep ‘bu’ cumhuriyeti korudu... Resmî söyleme bakılırsa ülkede hiç bitmeyen bir bölücü ve gerici kaynağı bulunmaktaydı. Bunlar cumhuriyeti bitirmeye and içmiş kötü niyetli ve organize gruplardı. Dolayısıyla her vatandaşın görevi bu mücadelede devletin yanında durmak, rejim adına toplumun kötücül kanadıyla mücadele etmekti. Toplumu ana sınıfı öğrencileri, vatandaşlığı ise her yıl tekrarlanan içi geçmiş müsamerelere katılma hevesi ile özdeş tutan bu yaklaşımın miadı doldu. Bugün söz konusu devlet söyleminin aslında bir kamuflaj olduğunu biliyoruz. ‘Cumhuriyet’ sözcüğü bizde yaşadığımız rejimin değil, onun üzerindeki örtünün adı. Bu nedenle de devletin hep korumasını gerektiriyor, çünkü halkın bu rejimi sahiplenmesi için fazla bir sebep yok. Oysa bugün Türkiye’de evrensel kabullere uygun bir cumhuriyete sahip olma konusunda güçlü bir talep mevcut. İnsan haklarını temel alan, özgürlük ve eşitlikten korkmayan, toplumsal tercihler doğrultusunda kendisini değiştirmeye hazır bir rejimin ‘vatandaşı’ olmanın ne denli kıvanç verici olabileceğini artık hemen herkes hissedebiliyor. Ne var ki buna büyük bir direnç de var... Başta asker ve yargı olmak üzere devletin kurumları ve devletin eteklerine yapışmaktan kaynaklanan imtiyazlarını yitirme korkusu yaşayan kesimler direniyor. Bu koalisyon, toplumu tanımadıkları ve kendi cehaletlerinin farkında olmadıkları için manipüle edilebilen bazı laik çevreleri de yanına alabiliyor. Adına ‘cumhuriyet’ denen rejimin gerçekten de cumhuriyet olduğunu eğitim sistemini ve medyayı kullanarak halkın zihnine nakşetmek için uğraşıp duruyorlar. Ancak biraz tarih biliyorsanız ve kendimize nesnel bakmak için gereken cesarete biraz sahipseniz aldatılmanız da imkânsız. Örneğin bu rejimin son derece açık olan gayrımüslim politikası, içinde olduğumuz sisteme cumhuriyet denmesinin pek kolay olmadığını gösteriyor. Çünkü bu politika hiç de gocunma ve saklama emaresi göstermeyen bir ayrımcılığı hayata geçirmekte. Üstelik bu ayrımcılık iktidarları aşan bir biçimde süreklilik arz etmekle kalmıyor, İttihatçı stratejiyi de ‘cumhuriyete’ taşıyor. Bu uğurda Türkiye daha ilk günden itibaren kendi kurucu antlaşması olan Lozan’ı ihlal ediyor. Türkiye Devleti’ni uluslararası hukuk açısından meşru kılan bu antlaşmanın kurallarına uymuyor. Söz konusu kurallar bu ülkede gayrımüslimlerin de Müslümanlarla aynı haklara sahip olmalarını gerektiriyor. Ayrıca devletin kültürel zenginliğin parçası olan bu cemaatlerin ihtiyaçları konusunda duyarlı olmasını bekliyor. Amaç yaşatmak ve birlikte yaşanabilirliği sağlamak... Devletin daha birinci günden itibaren nasıl davrandığını ise biliyoruz... Yurda dönmeyi zorlaştırmak, seyahat özgürlüğünü engellemek, ellerindeki evleri başkalarıyla paylaşmaya zorlamak, kamusal alanda dilin kullanımını engellemek, güç kullanarak yerinden etmek, haksız vergilendirmeye maruz bırakmak, kitle saldırganlığıyla can ve mallarına zarar vermek, vakıflarını işlemez hale getirmek, kurumsal yapılanmalarını engellemek ve nihayet yargı marifetiyle mallarını müsadere etmek... Bunlar yanlışlık nedeniyle veya bazı ‘kendini bilmez’ kişilerin tasarrufuyla ortaya çıkmış şeyler değil. Bunlar bayağı ‘kendini bilen’ kişilerin kasıtlı olarak yürüttüğü bir siyasetin parçaları. Türkiye Cumhuriyeti’nin gayrımüslim politikası iki temel amaç güttü hep: Gayrımüslimler buradan gitsinler ve giderken de bütün mallarını burada ‘bize’ bıraksınlar. Söz konusu ‘biz’ devlet ve onun çeperidir... Söz konusu ‘biz’ İttihatçılıktan bu yana resmîleştirilmiş ve hukukileştirilmiş olan mafyadır. Cumhuriyetin niteliğini ortaya koyan bu stratejiye yüksek yargı ve Hazine dahil bütün kurumlar alet edilmiştir. Gayrımüslim vakıflarda seçim yaptırmayarak bu kurumlara ait mallara el koyan devlet, hak aramayı zorlaştırmak ve engellemek üzere bu malları da birtakım kişilere hızlıca devretme yolunu seçmiştir. Bu tablonun tek bir açıklaması var... Türkiye’de devlet iyi niyet sahibi olmamaktan öte, kasıtlı olarak vatandaşlar arasında ayrımcılık yapmakta, bu ayrımcılığın sağladığı rantı büyütmeye ve bazılarına bu yolla imtiyaz sağlamaya çalışmaktadır. Türkiye bu hukuki ve ideolojik ayrımcılıkla neredeyse yüz yıldır yaşıyor ve ‘hukuk’ bu durumu düzeltmiyor. Hatta tam tersine ‘hukuk’ bu açık suistimali legal hale getirerek, devletin gayrımeşru siyasetine araç oluyor. Şimdi bu rejime ‘cumhuriyet’ demek mümkün müdür? Tabii ‘böyle cumhuriyetler de var’ diyerek avunabiliriz. Ama hiçbir rejim biz adını öyle koyduk diye ‘cumhuriyet’ olmaz. Çünkü cumhuriyet her şeyden önce vatandaşlar arasında eşitliği, devletin kendi vatandaşları karşısında eşit mesafede durabilmesini gerektirir. Bizde ise tam da buna direnen bir devlet var... Bu ülke cumhuriyet olmak istiyor ama devlet bırakmıyor... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Tatar Ramazan Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 superwiz said: 25 milyara doblo alıyorsun 9 ay aracını kiraya veriyorsun karayollarına ortalama 1000 ytl şöför,mazot v.s yi çıktıktan sonra kalıyor sana para,düşün 10 tane araç alsan 3 yıl çalışsa zaten kendi parasını çıkartır gerisi kar Vişne suyuna zemzemi fazla kaçırmışsın, bir ayıl da gel sen konuya. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
shapshal Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mayıs 27, 2009 abi boz artık bu oyunu Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar