Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Yılmazlar Tekstil Sunar : Playoff 2008-2009


BulletRide

Öne çıkan mesajlar

Şu ana kadar hep iç saha avantajıyla oynayan Denver'ı bu sefer değişik bir maç sırası bekliyor. Saha avantajı, batıyı 1. sırada bitiren Lakers'da olacak. Bu Lakers'ı favori göstermek için başlı başına bir faktör. Ama tabii ki daha detaya ineceğiz. Öncelikle ilk 5'lere bakarak başlayalım. Lakers: Fisher-Kobe-Ariza-Gasol-Bynum. Bu oyuncular içinde gözlerin en çok Bynum'ın üstünde, "Özgüvenini ne kadar kazanabildi? Stresli bir batı finaline ne kadar hazır?" gibi sorular birçok kişi tarafından soruluyor. Ayrıca Fisher da formsuzluğuyla dikkat çeken bir başka isim. Formsuz Lakers'ın karşısına ise adeta yanıp tutuşan bir Denver gelecek: Billups-Jones-Carmelo-KMart-Nene. Bu 5'ten formsuz diyebileceğimiz bir isim yok, tam tersi özellikle Billups ve Carmelo'nun müthiş performansını görüyoruz.

Burada Fisher'ın Billups'ı savunmasının zor olacağını öngörmek mümkün. Belki Aaron Brooks'un çabukluğuyla sağladığı üstünlük kadar bariz olmayacaktır ama gerektiği zaman post-up yapıp, gerektiği zamanda Fisher'ın üstüne gidip penetre edecektir Billups. Zaten o kadar tecrübeli bir oyuncu ki, ne zaman ne yapması gerektiğini mükemmel seçiyor.
Kobe-Jones eşleşmesinde, Kobe'nin yorulmayacağı aşikar. Ancak eğer Billups, Fisher'ın üstünden devamlı sayı bulmaya başlarsa, ritim bozmak için belki Kobe'yi Billups'a vermeleri gerekebilir. Bu sefer de Fisher'ın tutacağı şutör guard post-up yapacaktır. Bu yüzden bu dediğim değişiklik kısa süreliğine olur gibi gözüküyor.
Carmelo-Ariza eşleşmesi belki de izlemesi en zevkli mücadele olacak serideki. Ariza kalıp olarak Carmelo'ya göre ufak kalsa da ortalama üstü bir savunmacıdır ve elinden geleni yapacaktır. Melo'nun oyuna giren Walton ile de eşleştiğini görebiliriz. Bu ikilinin yetersiz kalması durumunda, ikili sıkıştırmalara başvururken görebiliriz Lakers'ı. Bence Carmelo'nun rakibi ne kadar çok ikili sıkıştırmaya zorlayacağı, bu serinin sonucu açısından çok önemli bir etken olacaktır.
Uzunlara bakacak olursak Lakers'da büyük ihtimalle Gasol, K-Mart'ı tutarken, Bynum Nene'yle eşleşecektir. Burada iki eşleşmede de ayak çabukluğu bakımından avantajlı olan taraf Denver. Playoff'lar boyunca gördüğümüz, Denver'ın uzunlarının hücuma hızlı gelmeleri ile buldukları boş smaçları bu seride de izleyebiliriz. Set hücumunda ise Nene'nin Bynum'ın üzerinden sayılar bulmasını bekliyorum. Bu biraz da Bynum'ın halen hazır olmadığını düşünmemden kaynaklanıyor ama Nene'nin post-up oyunu da bir hayli gelişmiş durumda.

Tam tersi yönden bakacak olursak:

Billups, Fisher'ı tutacaktır ve maçın yarısında adeta aktif dinlenme yapacaktır. Bu Denver açısından bir avantaj. Fisher'ın sadece boş üçlük atmasını engellemesi yetecektir. Ki Fisher'ın playoff'larda %15 ile üçlük attığını hatırlatalım.
Kobe'yi tutacak isim Danthay Jones olacaktır. Tabii ki sahadaki en zor görev Jones'un olacaktır. Kobe'ye ikili sıkıştırma getirmek de pek iyi bir çözüm olmadığından, Denver onun yapacaklarına katlanmak durumunda kalabilir. Zaman zaman Billups'ı Kobe'nin başında görebiliriz. Ancak kenardan gelecek JR Smith'in bu sorumluluğu alması durumunda, Kobe'nin fırsatı kullanmasını beklemeliyiz.
Carmelo da aynen Billups gibi Ariza ve Walton'ın boş üçlük bulmalarını engellemek dışında, savunmada bol bol yardıma gidecektir diye düşünüyorum. Carmelo'nun da savunmada kendini yormayacak olması büyük bir avantaj.
Kenyon Martin'in Gasol'ü savunacağı şimdiden belli diyebiliriz. Nitekim Gasol'den "Martin'e karşı hazırım" şeklinde açıklamalar geldi son 2 gün içinde. Burada üçgen hücumda Gasol'ün yapacağı asistler her zamanki gibi Lakers'ın hücumunda önemli bir rol alacaktır. Ayrıca Martin'in Gasol'e göre kısa kalması ve İspanyol oyuncunun yüksek basketbol iq'su sayesinde pota altından Denver'a sıkıntı yaratacağını düşünüyorum. Kontaktan hoşlanmayan, itiş kakışa gelemeyen Gasol açıklamalarındaki gibi Martin'e kafa tutacaksa, Lakers için çok büyük bir avantaj olabilir bu eşleşme.
Bynum'ın da daha önce belirttiğim gibi eğer özgüveni yerine geldiyse, Nene'ye karşı olan kalıp üstünlüğü ile içerde bir başka tehlikeli silah olacaktır. Ancak ben 21 yaşındaki bir gencin bu kadar çabuk ayağa kalkabileceğini düşünmüyorum.

Kenardan gelecek oyunculara baktığımızda, Lakers'ın biraz daha derin bir benche sahip olduğunu görüyoruz. Ancak derinlik her zaman katkıya dönüşmeyebiliyor. Lakers'ın yedekleri: Brown, Odom, Farmar, Walton ve Vujacic'ten oluşuyor. Denver'ın ise kenardan getireceği 4 oyuncusu var: JR Smith, Andersen, Kleiza, Carter. Bu oyunculardan en önemlileri şüphesiz olarak Odom, Smith ve Andersen. Odom sezon başından beri kenardan gelip, rakiplerin yedeklerine karşı oldukça başarılı bir performans gösteriyor. Bu eşleşmede rakibin uzunları hep çabuk ayaklara sahip olduğu için Odom'un normalden çok kullanılabileceğini düşünüyorum. Özellikle Bynum kafa olarak hazır değilse, Odom eskisi gibi 35 civarı dakikalar alabilir. Smith ise ilk 5 başlayan Jones'un üretemediği sayıları, kenardan gelerek Denver'a sağlıyor. Isındığı zaman, mesafe ve pozisyona aldırmaksızın şutlarını soktuğu için çok tehlikeli bir oyuncuya dönüşüyor. Ancak kendisi biraz iki ucu keskin bıçak gibi, bu sene kendisini mental açıdan geliştirmiş olsa da halen saçma şutlar kullanıp takımına zarar verebiliyor. Andersen ise takımının enerji kaynağı diyebiliriz. Oyuna girdiğinde rakip uzunların "nereden çıktu bu şimdi ya" dediklerine kalıbımı basarım. Rakibi ısıran, her topa atlayan, rakibin her şutuna el kaldıran veya blok koyan, sinir bozan bir oyuncu. Her takıma lazım denecek tarzda bir oyuncu. Carter, Kleiza, Farmar, Vujacic, Brown gibi oyunculara fazla değinmedim çünkü onların bu serinin sonucuna çok büyük katkıları olacağına inanmıyorum. Ancak Fisher'ın kötü performansı devam ederse Farmar/Brown ikilisinden birinin, bir adım öne çıkması gerekebilir.

Son olarak, Denver'ın rakip uzunları veya Kobe'yi durdurmakta zorlandığı anlarda, Derek Fisher ritmini bulana kadar alan savunması denemesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak Fisher da boş üçlüklerde 1-2 isabet bulduğunda Denver için tehlike çanları iyiden iyiye çalıyor demektir. Lakers'ın ise Carmelo'yu durduramaması durumunda ikili sıkıştırmalarla topu onun elinden çıkartmaya çalışması mantıklı bir çözüm yolu gibi duruyor. Jones oyundayken yaptıkları ikili sıkıştırmaların cezası çok da ağır olmayacaktır.

Bütün bunların ışığında, favori Lakers olsa da, Denver'ın turu geçmesi benim için hiç sürpriz olmayacaktır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sabonis harika bi yazı olmş helal valla :) Bişey sorucam takip edemedim 1-2 gündür meşguldüm, Odom un sırt sakatlığı tamamen geçti mi?

Zaten o eşleşmede favori seçmek bir takımı haksızlık olur gibi denver ın şimdiye kadar oynadığı maçlara - özellikle no serisindeki ezici maça - bakarsak ve lakers ın kobe gasol hariç oyuncularının inanılmaz iniş-çıkışlı olduğunu düşünürsek denver favori bile sayılabilir. serinin adamı billups olur denver turu geçer diyorum.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Merhaba arkadaşlar selamlaşma faslından sonra ilk mesajımı buraya yazayım dedim. Bu gece konferans finalleri başlıyor ve Lakers Denver'ı konuk ediyor. NBA.com daki analiz yazısında iki tarafı da enine boyuna tartıp, 6 maçta Denver kazanır sonucuna varmışlar. Ben de aşağı yukarı aynı şeyi düşünüyordum ama saha avantajından dolayı Lakers 3 maç alır diyorum.

Yine de şu var. Başta NBA yönetimi olmak üzere pek çok insan finalde Lebron - Kobe kapışmasını izlemek istiyor. Çünkü bu daha çok izleyici, daha çok rating, daha çok reklam, daha çok para demek. Olayın hype boyutu var. Bakın şimdiden Kobe - Lebron finalini pompalayan videolar dönmeye başladı televizyonlarda. Üstelik bunu Justin Timberlake gibi ünlü isimler aracılığıyla yapıyorlar.

http://www.youtube.com/watch?v=sQX0lnN0P4Y

Yani diyeceğim şu: Kobe - Lebron Finali uğruna Denver'ın ayağı hakem oyunlarıyla kaydırılıabilir. Sert bir takım olan Denver, hakem kararlarıyla yıldırılıp, yıpratılabilir. Aksi taktirde, Denver kazandığı ivmeyle bu seriyi geçecektir.

Diğer seri içinse Barkley Orlando diyor, hatırlatırım ;)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Cleveland - Orlando:

Geldik doğu finalimize. Burada tabii ki herkesin mutlak favorisi, muhteşem bir normal sezonun üstüne, aynı derecede başarılı iki playoff turu geçiren Cleveland Cavaliers inanılmaz formda. Bu başarının başrol oyuncusu tabii ki LeBron. Ama şunu unutmayalım ki Cleveland bu sene muhteşem bir "takım" haline büründü. Halen zaman zaman hücumda problemler yaşasalar da, Mo Williams'ın katkılarıyla geçen sene kıyasla minimuma indi. Ayrıca Mike Brown'un yıllar süren çalışmaları sonudna, NBA'in en iyi defans yapan takımı haline geldiler. Orlando ise Nelson'ın bu sezon patlamasıyla beraber müthiş bir çıkış yakalamıştı. Anacak onun sakatlanması ile düşüşe geçtiler, apar topar Alston'ı takasla bünyelerine kattılar. Alston ile, Nelson'la oldukları kadar başarılı değiller, bu bir gerçek ama en azından bünyelerinde oyun kurucu dakikalarını alacak bir isim var. Şunu da söylememiz lazım ki, Cleveland'ın formuyla Orlando'nun formunu kıyaslayıp, üzerine Cleveland'ın saha avantajını koyunca, ilk bakışta favorinin açık ara Cleevland olduğunu söyleyebiliriz. İlk 5'leri yazıp eşleşmelere geçelim: Cleveland Cavaliers MoWill-West-LeBron-Varejao-Ilgauskas 5'iyle çıkarken, Orlando Alston-Lee-Hedo-Lewis-Howard ile sahadaki yerini alacaktır.

İlk olarak oyun kurucu pozisyonundan başlayalım. Mo Williams, oyunun hemen her alanında Alston'a göre daha iyi bir guard: Gerek dış şut, gerek penetre, gerekse bitiricilik. Alston zaten çok skorer bir oyuncu olmadığı için Mo'nun savunmada pek sıkıntı yaşamayacağını biliyoruz. Alston'ın hücumda takımını iyi organize etmesi, kim sıcaksa onu bulması ve takım arkadaşlarının eşleşme avantajlarını iyi görmesi gerekiyor. Bunu yapabilecek kapasitede olsa da, kariyeri boyunca mental olarak güven vermediğini biliyoruz. Mo ise LeBron'un yarattığı pozisyonlarda boş üçlüklerle Orlando ve Alston için büyük tehdit oluşturacaktır. Ayrıca LeBron'un yorulduğu veya Orlando'nun ona karşı iyi önlem aldığı kesitlerde içeri penetre ederek sayı bulacağını veya dışarıdaki boş şutöre topu aktaracağını biliyoruz. Kısacası Alston'ın işi kesinlikle daha zor.

Şutör guardların eşleşmesinde, bir çaylak olan Lee'ye karşı Cleveland'da potansiyeline yavaş yavaş ulaşmaya başlayan West'in mücadelesini izleyeceğiz. Van Gundy, Redick yerine Lee'ye başlatmak istemesini West'in dribbling yeteneğine bağlıyor. Lee'nin, Redick'e göre Cleveland'da hücumda sağlam bir rolü olan West'i daha iyi savunacağına inanıyor. Bunda da sonuna kadar haklı bana göre. Zaten bana sorsanız Redick'in NBA'de herhangi bir takımda şans bulması bile bir başarı, ama bu ayrı bir konu.
Hücumda ise Lee kimi zaman harika işlere imza atarken, kimi zaman da bir çaylaktan bile beklenmeyecek hatalar yapabiliyor. Burada da avantajın Cleveland'da olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Şimdi de Hidayet'in kabuslarına giren eşleşmeye gelelim. Hedo-LeBron. Defansif anlamda Hidayet'in zorlanacağını, hatta başarısız olacağını şimdiden söylemek yanlış olmaz. Sonuçta karşısında LeBron var... Hedo'nun LeBron'u %50 saha içi yüzdesinin ve 30 sayının altında tuttuğu her maçı Orlando'nun kazanma ihtimali doğacaktır. Tabii burada iş sadece Hidayet'e düşmüyor. Maç içinde yaklaşık 15-20 dakka boyunca Lee ve Pietrus'un da LeBron'u yavaşlatmaya çalıştığını göreceğiz. Ancak bu iki oyuncuya karşı LeBron'un post-up yapması veya boyalı alan içinde, bu oyuncuların üstünden rahat şutlar bulması muhtemel.
Hidayet'in hücumda yapması gerekenleri ise son Boston maçı özetliyor esasında. Hidayet, Nelson da yokken bir point-forvet tarzında oynamalı, asist sayısının hiç bir maçta 4'ün altına düşmemesi gerekli bence. Ayrıca tabii LeBron'un yardım savunmasına koşup kör noktadan blok yapmayı ne kadar sevdiğini biliyoruz. Ona bu fırsatı vermemek için, Hidayet'in maçların başlarında bulduğu boş şutları değerlendirmesi gerektiğini düşünüyorum. Böylece LeBron onu bırakıp yardım savunmasına gidemeyecektir. Ayrıca Hidayet'in maçın başında şutları değerlendirmesi durumunda, şut fake'leri ile LeBron'u faul problemine sokmaya çalışması Orlando'nun yararına olacaktır. Yanlız burada işin içine hakem faktörü giriyor. LeBron'a playoff'larda bugüne kadar 8 maçta sadece ama sadece 11 faul çalındı. Bu seride işlerin terse döneceğine inanmak biraz hayalperestlik olacaktır.

Sıra geldi Orlando'yu avantajlı gördüğüm pozisyona. Lewis-Varejao eşleşmesi ilgi çekici ve izlenmesi gereken bir mücadeleye sahne olacak bence. Önce Cleveland'ın hücumundan başlayalım. Varejao'nun NBA'de milyonlarca dolar kazanmasının nedeninin hücumdaki yetenekleri �olmadığını zannedersem hepimiz biliyoruz. Tamam pas yeteneği belki bir uzuna göre ortalamanın üstünde ancak skor bakımından da çan eğrisinin bir hayli altında kaldığını söylemeliyiz. Halbuki uzun forvet mevkisinde Lewis'e karşı avantaj yakalamanın bir numaralı kuralı, skorer, boyalı alandan sayı üretebilen bir oyuncuya sahip olmaktır. Lewis örneğin bir Duncan'ı, Garnett'i veya Boozer'ı savunması gerektiğinde, kendisinin hücumda getirdiği artılar, defansta sıfırlanıyor. Ancak defansta Varejao'ya karşı Lewis'in dezavantajının minimum seviyede olduğunu belirtmem gerek. Kendisinin tek dikkat etmesi ve konsantre olması gereken olay: Ribaund. Varejao'nun her ribaunda elini soktuğunu, topun peşinden kendisini yerden yere attığını biliyoruz. Bu durumda Lewis'in onu mümkün olduğunca box-out edip, Howard'a alan açması lazım.
Orlando'nun hücumunda ise Varejao'nun Lewis ile beraber boyalı alanın dışında gezecek olması, Cleveland'da boyalı alanın yanlızca ayakları ağır olan İlgauskas'a emanet olması anlamına gelecektir. Lewis'in veya herhangi bir üçlük atan uzun forvetin takımına hücumda getirdiği katkı budur. Bu durumda, Hidayet, Lewis ve Alston'ın perde yardımıyla mümkün olduğunca çok potaya penetre etmeleri, Orlando'ya boş üçlük veya Howard'ın vuracağı smaç olarak geri dönecektir. Bu taktiği 2 senedir başarıyla uygulayan Orlando'nun, üçlüklerin isabetli olduğu günlerde kazanma ihtimali yükselecektir. Buna karşılık olarak Mike Brown eminim takımının defanstaki rotasyonunu 10'larca kez oyuncularına anlatmış ve uygulatmıştır. Eğer maç içinde çok boş atış fırsatı verirlerse, LeBron'u uzun forvete çekip Lewis'le eşleştirmeyi deneyebilir. Ancak savunma prensiplerine bağlı bir koç olarak bunu sadece kısa süreli bir çözüm olarak düşünecektir.

Pivot mevkiisinde kimin üstün olduğu açıkçası baştan belli: Dwight Howard. Aslında bu istatistik ve hücum gücü ile açıklanabilecek bir eşleşme değil. İki taraf da birbirlerine ters gelen işler yapıyorlar. Örneğin İlgauskas'ın hücumu ile başlayalım. Kendisi 6 metre civarından boş kaldığı zaman NBA'deki çoğu guarddan daha isabetli atışlar yapıyor. Bu durumda Howard'ın boyalı alanı boşalatarak boyalı alanın dışarı çıkması ile LeBron-Mo-West 3'lüsünün Orlando pota altını yol geçen hanına çevirmesi çok olası. Yani kısacası Howard'ın savunmadaki görevi sanıldığı kadar kolay olmayacak. Bu eşleşmenin Orlando'ya problem yaratması durumunda, Howard'ın Varejao/Wallace ikilisinden birini savunup, boyalı alanda polislik yapabilmesi için Stan Van Gundy Gortat-Howard ikilisine aynı anda şans tanıyabilir.
Orlando'nun hücumuna gelecek olursak: Açıkçası ben Howard'a hiç bir zaman sağlam bir hücum silahı olarak bakmam. Ancak İlgauskas'ın 2.21'lik boyu ve yaşının (34) etkisiyle iyice yavaşlayan ayakları, Howard'ın çabukluğuyla başedemeyecektir. İlgauskas senelerdir yavaşlığını, diğer uzunlardan 10 santim uzun olması ile kapamakta. İlgauskas defansta kariyeri boyunca hemen her türlü atışa elini uzatarak bozan bir oyuncu oldu. Ancak Howard'ın işte burada zekasını çalıştırıp, her topu aldığında smaca gitmesi gerekiyor. Aralarındaki güç farkı nedeniyle, smaca gitmesi halinde İlgauskas'ın boy avantajının neredeyse önemi kalmayacaktır. Ancak Howard kendisini bir Garnett/Duncan zannedip, zaten kötü olan hookshot, bankshot gibi atışlarını kendisinden 10 santim uzun İlgauskas'ın üstünden yapmayı denerse, başarısız olacaktır. Ayrıca Howard'ın enerjisi ve gücüyle hücum ribaundlarında beklenenden daha aktif olacağını düşünüyorum. Yani aslına bakarsanız seri dönüp dolaşıp bu eşleşmeye geliyor diyebiliriz. Howard, Orlando'yu seride tutabilir ancak bunun için doğru oynaması gerekiyor.

Son olarak da kenardan gelecek katkılara bakalım. İlk bakışta Orlando avantajlıymış gibi duruyor.
Orlando: Pietrus, Redick, Johnson, Gortat
Cleveland: Smith, Wallace, Szczerbiak, Gibson

Batı finalindeki takımlarla kıyaslarsak asllında oldukça güçsüz kalıyorlar. Girip serinin kaderini etkileyecek isim yok diyebiliriz. En azından seri başlamadan yedeklerden birinin böyle bir iş başaracağını söylemek kahinlik olur. Orlando'da Pietrus, LeBron'u savunmakta takım arkadaşlarına yardımcı olacaktır. Redick'in ayaklarının ağırlığı ve tek güvenilmesi gereken tarafı olan şutlarının playoff'lardaki isabetizliği sebebiyle, pek katkı yapacağına inanmıyorum. Johnson ise Alston'dan arta kalan oyun kurucu dakikalarını alacak ve takımını yönetecek. Sayı üretmekle pek ilgisi olmayan Johnson, en azından topun doğru ellerle buluşmasını sağlayacaktır. Ayrıca savunmadaki gayretiyle Mo Williams'ı yavaşlatmasını bekleyebiliriz. Gortat'nın da Orlando takımının enerji kaynağı olduğunu herhalde artık bütün NBA severler biliyor. Kendisi Howard'ın oynamadığı son Philadelphia maçında müthiş bir performans ortaya koymuştu hatırlarsanız.
Cleveland'da Joe Smith, Wallace'ın formsuzluğu nedeniyle önemli dakikalar alıyor ve bu dakikalarda tecrübesiyle önemli katkı sağlıyor takımına. Gibson ve Szczerbiak ikilisi boş üçlükleri değerlendirmek ve ilk 5 oyuncularının biraz dinlenmesini sağlamak amacıyla oyuna giriyorlar. Zaten aldıkları dakika 10'u pek geçmiyor. Son olarak da formsuz ve sakatlıktan çıkan Ben Wallace'ın rotasyondan iyice düştüğünü ve takımına oldukça az katkı yaptığını söylemek lazım. Yani bir başka deyişle, Cleveland'ın yedekleri daha çok asları dinlendirmek için oyuna girerken, Orlando yedeklerini enerjileriyle katkı versinler diye oyuna sokuyor. Ancak Orlando'da da bir JR Smith veya Odom olmadığını hatırlamak gerek.

Bütün bunları göz önüne alınca, evinde adeta bir hükümdarlık kuran Cleveland'ın, Orlando'yu elemesi normal sonuç olacaktır. Serinin kaderini Howard'ın oyunuyla beraber, tabii ki Orlando'nun LeBron'u ne kadar yavaşlatabileceği belirleyecek.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Geç olmadan şunu da koyalım.

said:
NTV'DE BU HAFTA
20 MAYIS ÇARŞAMBA SAAT YAYIN
NBA LA Lakers - Denver 04.00 CANLI
21 MAYIS PERŞEMBE SAAT YAYIN
NBA Cleveland - Orlando 03.30 CANLI
22 MAYIS CUMA SAAT YAYIN
NBA LA Lakers - Denver 04.00 CANLI
23 MAYIS CUMARTESİ SAAT YAYIN
NBA Cleveland - Orlando 03.30 CANLI
LA LİGA Villarreal - Valencia 22.00 CANLI
24 MAYIS PAZAR SAAT YAYIN
NBA Denver - LA Lakers 03.30 CANLI
25 MAYIS PAZARTESİ SAAT YAYIN
NBA Orlando - Cleveland 03.30 CANLI
26 MAYIS SALI SAAT YAYIN
NBA Denver - LA Lakers 04.00 CANLI
27 MAYIS ÇARŞAMBA SAAT YAYIN
NBA Orlando - Cleveland 03.30 CANLI

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...