Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Bugün Ne Seyrettiniz?


sabonis

Öne çıkan mesajlar

oha öyle bi alıntı yapılmaz saçmalama...
ya yanlış okumuşssun postu ya da okumadan direk bi kısmına bakmışssın ya da bilerk yapıyosun. dur ben bi daha alıntı yapiim onu da gör..

Dragonmax said:

demedim ki ben:
filmin çekimi kötü, sahneler kötü, oyunuculuk kötü, efekler kötü. aksine film çok kaliteli çekilmiş.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

burtonesk said:

genel olarak. sen düzeltmeseydin senin için de öyle olurdu. ayrıca ben nokta bile koymuyorum ne kasıcam bakın koymadım
( bu arada postta nokta var :P )

ama şöle bi durum var. topik ne serettin bugün topiği (gene devrik kurdum lol)
hani herkes o gün izledii filmi geliyo yazıyo (canı isterse), ve genellikle (hep değil), ama genellikle, beğenip beğenmediğini yazıyo veya 10 üzerinden puanlama yapıyo vs.

eminim geçmiş sayfalarda senin 9/10 vereceğin bir filme 3/10 gibi bi değerlendirme yapanlar olmuştur.

hal böyleyleken ben de 2 film izledim bu gün. hot fuzz hakkında değerlendirmemi yazmak istedim. geldim dedim beenmedim irençti, kaliteliydi ama bana göre değildi vs.

aman öle işte..

benim dert ettiğim nedir biliyomusun.

sevdiin bir film söle bana..
hadi diyelim taşıyıcı1 mesela.

ben taşıyıcı1 10/10 überdi desem sen beni çok seviyosun. ama hiç beğenmedim dersem de benden nefret ediosun.

yani durum buna dönüyo burda. işte bu, hoş değil. bundan yana dertliyim.

öyle bişey..

edit:

aquila said:

labyrinth

hangi labirent? panın ki mi başka mı?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

man on fire ve american gangster i geçen gün izledim ben de..

man on fire da ağlamamak için zor tutmuştum kendimi. her izleyişimde oluyo yav :(

american gangster süper bi hikaye ancak gene de sonunda kötü adamın kazanmasını çok isterdim..

bir de 5000 defa izlediim training day vardır. aşığım film.e 5001 defa izliyim bu gece..

ondan sonra bi de king of the street çakarım. ohyş.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş





A DIRTY CARNIVAL ( BIYEOLHAN GIEHAN )

Byung-doo, 29 yaşında suç dünyasında kariyer yapmaya çalışan hırslı bir gençtir. Kore mafya hiyerarşisinde 5-6 üyeden oluşan bir alt grubun da lideridir aynı zamanda. Bir yandan yükselebilmek için uğraşırken diğer yandan da geçim sıkıntısıyla boğuşmaktadır. Hasta annesi, eğitimine devam eden kız kardeşi ve serseri kardeşinden oluşan ailesinin yükü de omuzlarındadır.

Hiyerarşi içerisinde üstü olan patronu Sang-chul'a sadakatini, vefasını ispatlamış olmasına rağmen, Sang-chul'un muhtemelen ondaki yükselişi farketmesiyle kıskançlıkla onu gözardı etmesine, ona değer vermemesine ve onu aşağılamasına engel olamamaktadır.

Diğer yandan Byung-do'nun ilkokul arkadaşı Min-ho yönetmen olmuş ve ses getirecek bir suç filmi hazırlığındadır. Min-ho filmi için suç dünyasını araştırmakta, mezun olduğundan beri görmediği Byung-do'ya ulaşıp onun yardımlarıyla filmini tamamlayıp kariyeri için iyi bir başlangıç yapmayı amaçlamaktadır. Byung-do'nun, arkadaşı Min-ho'yla buluşmasından sonra, Min-ho aracılığıyla çocukluk aşkı Hyun-joo'yu da bulur ve bu vesileyle aşklarının yeniden filizlenmesini de sağlar.

Bu arada önünde Sang-chul varken yükselemeyeceğinin farkına varan Byung-do, daha üstteki patronları Hwang'a kendini göstermek için önüne gelen fırsatı iyi değerlendirmesiyle önlenemeyen olaylar silsilesi başlayacaktır.


Ayrıksı bir mafya filmi, daha doğrusu özelliği mafya değil de mafyanın ayak işlerini yapan çetelerin en dibindekileri, ve onlar etrafında çoğu filmde görmediğimiz insanların değişmeyen hikayesini anlatması.

Acı tatlı bir film. Yeri geliyor gülmekten yere düşmenin eğişinden geçiyorsunuz (6 saattir loop'da Kangjin'den Ddang Bul çalıyor, 1 hafta daha loopda kalır herhalde) , kah ani bir sahne ve şok oluyorsunuz. Karakterimizin yükseldikçe geçirdiği kişilik parçalanması oldukça iyi yansıtılmış. Uzakdoğu aksiyon filmlerinin döner tekme gibi klişelerinden uzak durulmaya çalışılmış, dövüş sahneleri sanki gerçek hayatta gözünüzün önünde yaşanıyor gibi. Herşeyden önce karakterleri yüceltmeye yada yerin dibine geçirmeye çalışmadan, (mafya olmalarına rağmen) onların da kendi özel yaşamları, kişisel kırmızı çizgileri olduğunu anlatması. Karakterin en dipten Küçük Patron'luğa doğru ilerlemesi süresince yaşananlar Scarface'i anımsatsa da film kesinlikle bir taklit değil, her sahnede orjinalitesini belli ediyor. Diyaloglar kesinlikle çarpıcı ve akılda kalıcı. Şiddet sahneleri ise yönetmen tarafından sanki bilerek sömürü sineması örneği olmaktan uzak tutmak için belli bir oranın altında tutulmuş. ( Oldboy gibi bir şiddet dolu bir film beklemeyin ama açıkçası benim açımdan bu bir artı puan oldu tıpkı City of Violence gibi ) Bu ve saymayı unuttuğum birkaç özelliği ile Scarface hariç tüm mafya filmi külliyatını gözümden silmiş bir film oluyor A Dirty Carnival. Ayrı türlerde olmasına rağmen A Bittersweet Life ve City of Violence hayranlarının 1 sn bile kaybetmeden izlemelerini tavsiye edeceğim bir başyapıt.

10/10
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

kermit said:

amerikan gangsteri

kötü adam olarak bakarsen o filmde o ibne polisler mi kazansaydı yav.
denzel abide kötü adam ve kazanıyo sonunda. rasıl amcamla pazarlığa girip fazla yatmıyo içerde işte.




yok yok. kötü adam derken. filmde denzel kötü adam (eroinc satıcısı şeklinde9 tanımlanmış. ben onu kastettim. denzel keşkem hiç hapse girmeseydi. öyle bi olay döndürseydi ki, merkezden polislere nanik yaparak çıksaydı hiç içerde yatmasaydı keşke. paraları da kendisine kalsaydı :D yaşasın kötülük. erion sux ama asdas

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Misafir
Bu konu yeni mesajlara artık kapalıdır.
×
×
  • Yeni Oluştur...