sir Mesaj tarihi: Kasım 12, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 12, 2008 gayet güzel yazmışım zamanında, teşekkür ederim hatırlattığın için. bloga bi yazı olarak eklenebilir gayet. oku da feyz al hohoh =) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Kasım 12, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 12, 2008 Okuyup okuyup feyz alıyorum. Bi gün kendi içinde çelişen fikirleri olan, Atatürk düşmanı, 2. cumhuriyetçi bi liboş olursam işime yarar. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sir Mesaj tarihi: Kasım 12, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 12, 2008 hadi yaftaları kabul ettim diyelim, nerde çelişmişim ki? geçmişte de "kademe kademe yapılmalıydı,zorla değil" demişim, bugün de öyle diyorum, bundan sonra da böyle dicem? ve evet, reformlar önce devlet bünyesinde gerçekleştirilir, bunlar çelişki değil ki? ha demokrasiyi sindirebilmiş bir toplum olsaydık, reform talebi halkın içinden gelir, siyasi arenada dile getirilir ve çözüm için gereken yapılırdı. ama, zaten halka bu insiyatif hiçbi zaman verilmediği için, verildiği zaman da çeşitli hukuk numaraları-onlar da yetmediğinde darbe yapılarak milli irade yerle bir edildiği için, demokrasi kültürü toplumda yerleşemedi. günahımı alıyosun sg-1, gayet tutarlıyım Atatürk düşmanlığı, 2. cumhuriyetçilik (o da her neyse) ve liboşlukta, teessüf ederim.. moar on Atatürk düşmanlığı.. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Jadelith Mesaj tarihi: Kasım 12, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 12, 2008 liboş yafta değil ki. insan haklarını, açık pazar ekonomisini savunan insanlara liboş diyorlar. ben liboşum mesela : ) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sparkcaster Mesaj tarihi: Kasım 12, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 12, 2008 http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=libos Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
mani Mesaj tarihi: Kasım 12, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 12, 2008 Jadelith said: liboş yafta değil ki. insan haklarını, açık pazar ekonomisini savunan insanlara liboş diyorlar. ben liboşum mesela : ) TDK a göre senin açılımın said: Liberal ekonomiyi ve liberal siyaseti savunurken çabucak zengin olmayı amaçlayan ve bu yolda hiçbir değer yargısını kabul etmeyen, her şeyi mübah gören kimse. pek gurur duyulabilecek, arkasına smiley koyulabilecek bir tanım değil bence. Ama sen koyuyorsan bilemem tabi. http://www.tdk.gov.tr/TR/sozbul.ASPX?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF05A79F75456518CA&Kelime=libo%C5%9F Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Lopeth Mesaj tarihi: Kasım 12, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 12, 2008 cuk diye oturmak gibi Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Rahan Mesaj tarihi: Kasım 12, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 12, 2008 liberal demek fırsat eşitliğine inanan demek, liberal demek rekabete inanan demek, liberal demek burjuva sınıfının devletin karşısında bir güç olarak durmasını savunan demek. akape bunların tamamen zıttına gitti. kömürü sübvanse etmedi; torba torba kendi eliyle seçtiklerine verdi, sosyal devletleşmedi deniz fenerleri birilerini seçti donattı. belediyeler ihaleleri en iyi firmaya değil, kendinden olanlara verdi. karşısında olamayacak, gerektiğinde karşı duramayacak; kendi burjuvasını yaratma çabasına girdi. işin bok tarafı millet bir de bunu mantıklı görmeye başladı "biraz da biz yiyek" mottosuyla. halkçıyız dedi abuk bi sosyal güvenlik yasasıyla geldi. özgürlükçüyüz dedi saçma sapan bir iletişim yasası çıkardı, telezyonda manyak manyak sansürler belirdi. mizah dergilerine ve bütün medyaya karşı psikopat gibi tavır aldı.(hatta medyaya baskı yapmasını "aydın doğan aslında kaka adam" diye destekleyen akıl garibanları bile peydah oldu.) demokratız dedi ne seçim barajına dokundu ne de dokunmayı planladığını söyledi. kürtlerin oylarını kazanmak için milliyetçi söyleme uzak durdu. ama bu ötekileştirmeyi reddeden liberal bir duruş değildi, milliyetçiliği burjuva sınıfının halkları savaştırmak için uydurduğu bir yalan olarak gören sosyalist bir duruş da değildi. en az milliyetçilik kadar berbat en az milliyetçilik kadar kanlı bir tarihe sahip ümmetçi bakış açısıydı. liboş da diyemediğim belkim-oportünist kitle, bunların hepsine gözlerini kapadı. inanılmaz bir destek verdi. ben bunu anlamıyorum işte arkadaş. vallahi anlamıyorum billahi anlamıyorum. akp saçmalayabilme kapasitesi ile ülkenin demokrasi kültürüne inanılmaz katkı yaptı kabul ama "ben liberalim" diyen adamın bu heriflerin yaptıkları ve yapabilecek olup da yapmadıkları için sabah akşam giydiriyor olması gerekirdi. ayrıca tartışmaya ek olarak reformlar yapıldıktan sonra halkın kabul etmesi ayrı bir tantana da.. ab raporlarına da girmiş başka bir konu var; yürütme aygıtlarının bu reformlara uyması pek olabilmiş değil. (gerçi çok uzun zaman oldu bu son reform hikayesinde hatırlamıyorum bile artık. ne uygulanacaktı da o raporlara ne girdi falan.. heh) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 sir said: hadi yaftaları kabul ettim diyelim, nerde çelişmişim ki? geçmişte de "kademe kademe yapılmalıydı,zorla değil" demişim, bugün de öyle diyorum, bundan sonra da böyle dicem? ve evet, reformlar önce devlet bünyesinde gerçekleştirilir, bunlar çelişki değil ki? ha demokrasiyi sindirebilmiş bir toplum olsaydık, reform talebi halkın içinden gelir, siyasi arenada dile getirilir ve çözüm için gereken yapılırdı. ama, zaten halka bu insiyatif hiçbi zaman verilmediği için, verildiği zaman da çeşitli hukuk numaraları-onlar da yetmediğinde darbe yapılarak milli irade yerle bir edildiği için, demokrasi kültürü toplumda yerleşemedi. günahımı alıyosun sg-1, gayet tutarlıyım Atatürk düşmanlığı, 2. cumhuriyetçilik (o da her neyse) ve liboşlukta, teessüf ederim.. moar on Atatürk düşmanlığı.. Sürecin on yıllar sürmesini mi bekliyordun? Osmanlı'nın ihanetinden sonra osmanlıyla aynı kafada gidilmesini mi bekliyordun? Bir yasa çıkarılmışsa uygulanmak için çıkarılır. Misal, harf devriminin kademe kademe yıllar içinde yapıldığını göstermiştik burada. Diğer benzeri yasalarda da aynı şey geçerli. Yani nasıl bir hayal dünyasında yaşıyosun anlamıyorum, insanların kafasına zorla silah dayayıp "latin harfi yazacaksın hulaayynn" dediklerini felan zannediyorsun herhalde. Demokrasinin ne olduğunu bilmeden, öğrenemeden çok partili düzene geçince, demokrasiyi sindirememiş olanları iktidar yapınca, cumhuriyetin ve demokrasinin korunması için bazı müdahalelerde bulunulmasının elzem hale geldiğini defalarca anlatmıştım. Yokuş aşağı giden fren patlamış bir arabayı durdurmak için bazen ağaca toslaman gerekir. Bugünkü iktidar da halkımızın elindeki oyuncağı iki günde bozan şımarık çocuklar gibi demokrasiyi nasıl kullandığının bir göstergesi. Al sana demokrat RTE: ‘En demokrat başbakan’ yasakçı olup çıktı! Başbakan yedi gazeteciye yasak getirdi.. Duyunca şaşırmadım.. Bu tavrı, ‘ya sev ya terk et anlayışı’nın bir başka versiyonudur.. Erdoğan her gittiği yerde kendisinden ‘koskoca Başbakan’ diye söz ediyor ya.. ‘Koskoca Başbakan’ eleştirilmez! ‘Koskoca Başbakan’hakkında konuşulmaz! ‘Koskoca Başbakan’ aleyhine haber yapılmaz! Ne yapılır? Ona biat edilir.. * Başbakan bu kültürden geldi.. Yıllarca Erbakan’a biat ederek yükseldi.. Şimdi sıra bende diyor.. Koltuğa oturma sırası bana geçtiyse herkes ram olacak.. Bunu sadece partililerinden istemiyor, medyadan da istiyor.. Gazetecilerden, köşe yazarlarından.. Ram olanlar, olmayanlar.. Hizaya girenler, girmeyenler.. Kriteri bu.. * Şöyle bir düşündüm de, kendilerini “liberal demokrat’ diye tanımlayan kesimden ne büyük destek görmüştü.. İş öyle bir noktaya getirilmişti ki.. Erdoğan’ı destekleyenlere demokrat, eleştirenlere darbeci bile dendi.. Çünkü o, halkın içinden çıkan liderdi.. Özgürlüklerin alanını genişletecek, demokrasiyi sağlamlaştırmak için reformlar yapacaktı.. Türkiye’yi AB’ye o sokacaktı.. Kürt meselesini de o çözecekti.. Ambalaj bu kurguyla yapıldı.. İyi de pazarlandı.. Sonuç: Sıfıra sıfır elde var sıfır.. Hiçbirini yapmadı.. * Yapamaz, böyle bir vizyonu yok diyenlere koro halinde hücum edildi.. Slogan şuydu: Siz elitistsiniz, o halktan biri.. İyi de demokrasi halktan birini başbakan yapma rejimi değil ki, ülkeyi en iyi yönetecek kişiyi bulma rejimi.. Gelişmiş demokrasilere bakın.. Başkanlar, başbakanlar iyi eğitimli, donanımlı kişiler arasından seçiliyor.. Örneğin İngiltere’de, ABD’de hiç kimse hiç kimseyi benim gibi biri diye ülkenin başına oturtmuyor.. Kriter bu değil.. Seçmen vizyon arıyor.. Kendisinden farklı olmasını istiyor.. Yol göstermesini, ufuk açmasını bekliyor.. Çünkü ülke yönetmek için halktan biri olmak yetmiyor.. * Erdoğan yüzde 47 oyla geldi ama ülkeyi iyi yönetemiyor.. İşler iyi gitmediği için sinirleniyor.. 2003’ün, 2004’ün havası kaçtı.. Yeniden o havayı yakalayacak bir yol da bulamıyor.. Sağa sola çatıyor, suçlu arıyor.. Kendisini destekleyen ama yer yer de eleştiren yazarlara sataşmasının nedeni bu.. Sevsinler sizi demesinin.. Gazete okumayın kampanyası başlatmasının.. Başbakanlık muhabiri gazetecilerin mesleklerini elinden almasının.. Altında hep aynı duygu yatıyor.. Ülke fıstık gibi, işler tıkırında gidiyor, birileri çıkıp hâlâ vozurduyor.. Hem de ‘Koskoca Başbakan’a karşı.. Olur mu? Ne yapmalı.. Yasak getirmeli.. En demokrat başbakan ilan edilen kişinin bulduğu çözüm bu.. Yasak! Mehmet Tezkan Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sir Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 tabii ki onyıllar, hatta gerekirse yüzyıllar sürmesini bekliyodum. çünkü popona tüy takmak seni tavuk yapmıyo, batılı gibi giyinip batılı gibi yazınca da batılı olmuyosun. zamanında şapka takmayanları cezalandırdığımız için hala diğer ülkeler bizi alaya alıyo, çünkü gerçekten modernleşme böyle zorla, ite kaka olmaz. al işte, hala batılı bi ülke değiliz, çünkü standartlarımız hala çok geride, devletin halka bakışı hala "tebaa" veya "kul-köle" mertebesinde. bak mesela reform nedir biliyo musun, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesidir. bunu yaptı Atatürk, daha avrupanın biçok ülkesinde yokken. sen buna karşı çıkan, buna isyan eden bi güruh gördün mü hiç tarihte? veya bugün "ah keşke verilmeseydi" diyenler kaldı mı? kalmadı. çünkü tamamen demokratisinin gelişmesine yönelik bir adımdı, insanlara yeni bir tercih veriliyordu. bugün her partide kadın milletvekili var, kimse de bunun değişmesinden yana değil. demokratik olmak ayrı bişey, demokrasiyi devlet kurumlarında oturtursun en başta. ama her reform da demokratik değildir. modernleşmek kendi içinde demokratik açılımlar barındırsa da, uygulamada yine zorlamayı-cezalandırmayı seçersen demokratik olmaktan çıkarsın. sen modernleşmenin iyi yanlarını anlatırsın, propagandasını-siyasetini yaparsın, insanlara benimsetirsin..zaten halk da aptal değilse benimser ve değişimi destekler. bugün kadınların seçme-seçilme hakkı benimsenmiş bir reformdur. ama mesela zorla şapka taktırırsan benimsemez. çünkü orada bir tercih sunmuyorsun, değişimin kendiliğinden oluşmasına şans tanımıyosun. "takacaksın, kanun budur, takmazsan ceza alırsın" diyorsun. bu noktada, şapka takmak mantıklı bile gelse, insanları zorladığın için inadına şapka takmayı reddedebilirler. mesela türkçe ezanı da benimsemez halk. çünkü bu modernleşme, veya demokratikleşme adına atılmış bi adım değildir. ben eskisi gibi kalsın istiyorum diyebilir halk, ben böyle alıştım, bu benim kimliğimin bir parçasıdır diyebilir. çok da normaldir, zaten demokrat partiyi ilk başta iktidara getiren de budur. demokrat parti, tek parti diktasının bütün ülkeyi tek kimliğe sıkıştırma çabasına karşı oluşmuş bir itirazdır. sonrasında gelen darbeler de tekrar ülkeyi tek kimliğe ve statükoya mahkum etmeyi hedeflemiştir. demokrasi anlayışının oturması için, gerçekten "arabayı" halka bırakıcaksın. nereye toslayacaksa o toslayacak. çıkması gerekiyosa da o çıkıcak. çocuğunu dışarı salmazsan çocuk içine kapanır, sonra kendini bi bok sanır. çocuk, dışarı çıkıcak, oynıcak, gerekirse dizi kanıycak, kavga edicek, ağlıcak ama başka türlü de büyüyemez zaten. devlet "baba" olduğu sürece, bu halk hep "çocuk" kalacaktır. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
DoruK Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 herkese ayrı ayrı kimlik verilsin sonra bunlar çıkıp kendi devletlerini ilan etsinler bir bakmışsın tek devlet 15'e bölünmüş sonra. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Spacecake Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 . Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Spacecake Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Sir. bak mesela reform nedir biliyo musun, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesidir. bunu yaptı Atatürk, daha avrupanın biçok ülkesinde yokken. sen buna karşı çıkan, buna isyan eden bi güruh gördün mü hiç tarihte? veya bugün "ah keşke verilmeseydi" diyenler kaldı mı? kalmadı. çünkü tamamen demokratisinin gelişmesine yönelik bir adımdı, insanlara yeni bir tercih veriliyordu. bugün her partide kadın milletvekili var, kimse de bunun değişmesinden yana değil. milli görüş ? (gömleği çıkaranlar veya rafa kaldıranlar dahil) kadın milletvekili olması keşke kadınlara seçme seçilme hakkı verilmeseydi dememelerini gerektirmez. ama mesela zorla şapka taktırırsan benimsemez. çünkü orada bir tercih sunmuyorsun, değişimin kendiliğinden oluşmasına şans tanımıyosun. "takacaksın, kanun budur, takmazsan ceza alırsın" diyorsun. bu noktada, şapka takmak mantıklı bile gelse, insanları zorladığın için inadına şapka takmayı reddedebilirler. Sen o zamanlar yapılan bütün devrimlere karşı çıkanlar olduğunu bilmiyorsun galiba ? kadınlara seçme ve seçilme hakkı bütün meclis kol kola çiçekler böcekler falan, öyle verildi mi zannediyorsun ? Atatürk çoğu devrimi büyük muhalefete karşı yaptı.Bu halk için doğru olanı gördü ve kimseyi umutsamadan uyguladı.Bunu o gün göremeyenlere eyvallah ama bugün hala göremeyenlere hiçbirşey demiyorum.Sen şuan burda onu kötüleyecek kadar kendinde cesaret görüyorsan bu da onun sayesinde unutma. mesela türkçe ezanı da benimsemez halk. çünkü bu modernleşme, veya demokratikleşme adına atılmış bi adım değildir. ben eskisi gibi kalsın istiyorum diyebilir halk, ben böyle alıştım, bu benim kimliğimin bir parçasıdır diyebilir. çok da normaldir, zaten demokrat partiyi ilk başta iktidara getiren de budur. demokrat parti, tek parti diktasının bütün ülkeyi tek kimliğe sıkıştırma çabasına karşı oluşmuş bir itirazdır. sonrasında gelen darbeler de tekrar ülkeyi tek kimliğe ve statükoya mahkum etmeyi hedeflemiştir. oo kökten geliyoruz bakıyorum önce dp sonra akp.Tabi devam etsinler ibadetlerini anlamadıkları bir dilde yapmaya.Sonra insanlar dinden soğuyunca suçu emperyalizme ota boka atarlar.Herşeyi yozlaştırdıkları gibi dini de kendi amaçları için yozlaştırıp içinden çıkılmaz hale getirdiler. demokrasi anlayışının oturması için, gerçekten "arabayı" halka bırakıcaksın. nereye toslayacaksa o toslayacak. çıkması gerekiyosa da o çıkıcak. çocuğunu dışarı salmazsan çocuk içine kapanır, sonra kendini bi bok sanır. çocuk, dışarı çıkıcak, oynıcak, gerekirse dizi kanıycak, kavga edicek, ağlıcak ama başka türlü de büyüyemez zaten. devlet "baba" olduğu sürece, bu halk hep "çocuk" kalacaktır. çocuğu dışarı salarsan it uğursuz olur.hele ki dışarıda tehlikeli bir dünya ve çocuğun zarar görmesini isteyen onca insan varken saf ve temiz bir çocuğu özgürlüğe koş diye dışarı salmak felaketle sonuçlanır.Hala göremiyorsunuz. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sir Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 devlet, demokratik olacaksa kimliğe doğrudan müdahale etmesin, yeterlidir. demokratik olmayacaksa da isyanların ardı arkası kesilmeyecektir. bu kafayla daha çok dp'ler, akp'ler görürsünüz. diğer "çocuklar" nası büyüdüler sizce? öyle evde oturarak mı? yoksa onlar da it-uğursuz falan mı oldular? hmm şimdi milli görüşten gelen kadın milletvekilleri, bile bile "bi daha seçme seçilme hakkı bize verilmesin" diye o partilerde çalışıyolar, di mi? doğru mu anladım? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
GEd Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 demokrasi demokrasi diye wall of textler döşeyeceğine , eğitim eğitim diye koca koca yazılar hazırlada , hükümetlere yolla , inan daha yararlı olur. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Rock Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 @Spacecake Bu mantıkla çocuğun kendi kendine öğrenmesine izin vermiyorsan "Bu milet salak mı? Niye akpye oy veriyor?" diye ağlamayacaksın. Susup yerine oturacaksın. Nasıl olsa devlet sana tüm gerçekleri söylüyor, yiyeceğini, yakacağını veriyor. Senin birşey öğrenmene gerek yok. Devlet sana bilemen gereken tüm gerçekleri söylüyor. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Popona tüy takmak seni tavuk yapmaz, ama kuyruksuz bir tavuk olduğunu, aslında kuyruğun olması gerektiğini sana hatırlatır. O dönemde çıkmış hiçbir yasa yoktur ki, milleti çağdaşlaştırmaya, batılılaştırmaya, kulluktan çıkarıp birey olmaya yöneltmesin. Şimdi sen kalkıp da bir yasa çıkarırsan ve arkasından milletin ona alışmasını beklersen bu yapabileceğin en büyük salaklık olur, çünkü insanoğlu yapısı itibariyle statükocudur, değişime direnir. İnsanları değişime zorlamak gerekir. Sigara yasağına bak misal, millet yasak felan dinlemiyordu, her yıl kanserden ölenler hem maddi hem manevi külfet getiriyordu, sonunda ne oldu, çaresiz bir şekilde çok extreme önlemler almak zorunda kaldılar. Kadınlara seçme seçilme hakkı ayrı birşeydir, kadını erkekle eşitlemek bambaşka birşeydir, http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=10341493 Çocuk mevzusuna girmiyorum, tam komedi, saldım çayıra mevlam kayıra. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sam Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 hayır halk denen kavrama şu forumdaki arkadaşlarımız dahil değil sanki. kendileri dışındaki halk çocuk, onlar yetişkin. (:P) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Spacecake Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Hayır sir.Kadınlardan bahsetmiyorum O heriflerin kafasından bahsediyorum.Şuan kadınların seçme seçilme hakkı olduğu için kadın milletvekili seçtirmek zorundalar ki kadınlardan da oy alsınlar.Acaba o kafadakilerin kaç tanesi kadınların seçme ve seçilme hakkı olmasaydı olması için mücadele ederdi ? Rock. Ben o zamanın şartlarından bahsediyorum.Şuanki şartlardan değil.Balkan savaşı üstüne 1. dünya savaşı üstüne milli mücadele.Kırıma uğramış bir halk.Ve diyorsunuz ki kendi başına bırakılsaydı kendi kararlarını kendileri verselerdi.Lütfen biraz araştırın da radikal kararlar veren bir liderin yönetiminde "diğer" çocuklar nerelere gelmiş. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Rock Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Spacecake Söylediklerin bahsettiğin devir için doğru. Yapılması gerekenler yapıldı. Ama o yıllar geçtiği halde bu uygulama devam ettirildiği için hiç gelişemedik. Devlet baba, halk çocuk, asker de çocuk ne zaman kendi kararlarını almaya kalksa, babasıyla beraber tepeleyen dede. Bunun artık değişmesi lazım. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Horizon Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Sam said: hayır halk denen kavrama şu forumdaki arkadaşlarımız dahil değil sanki. kendileri dışındaki halk çocuk, onlar yetişkin. (:P) Olurmu hayatlarında herşey ile iglili dörtdörtlük insanlar buradakiler. Hiçbirşeyi yanlış yapmazlar, yanlış düşünmezler , ülkenin tüm gerçeklerini açıklıkla görebilirler ve yorumlayabilirler :). Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Kurtlar sofrasının ortasındaki bir ülkenin demokrasisini savaşarak kazanmamış, birileri tarafından hediye edilmiş halkının "saldım çayıra mevlam kayıra" şeklinde başıboş bırakılamayacağını, demokrasi söylemlerinin dinciler, ayrılıkçılar ve amerikancılar tarafından hep kendi taraflarına yontularak ağza pelesenk edildiğini biliyoruz, bu yeter. Hepsinin ortak düşmanının atatürkçülük ve onun en yıkılmaz savunucusu TSK olması da hepsini aynı çatı altında buluşturuyor bir şekilde. Ha bu ortaklıkta dinciler, ayrılıkçılara karşı yan çizince ortalığın nasıl alevlendiğini de iki günde gördük. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sam Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 evet özgürlüğünü savaşarak bu halk kazanmadı, iadeli taahhütlü geldi hava postasıyla. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Dilbilgisi fena değil, ama okuduğunu anlamakta zorlanıyorsun, sabah akşam yemeklerden önce 10 sayfa kitap okuyacaksın. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sir Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Kasım 13, 2008 hey gidi argümana bak yaa..başka bi ideolojinin altında da tamamen aynı şeyi söyleyecektin işte sg-1, fark burda. bi ideolojinin bütün halkı hegemonyası altına alması iyidir diyosun, çünkü o ideolojiye inancın tam. tıpkı senin gibi düşünen, ama farklı bi ideolojiye inanan birinden, bir nasyonel sosyalist bir faşistten veya bir şeriatçıdan, veya komünist bi diktatörden hiçbi farkın yok düşünce yapısı olarak. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar