Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Erdoğan, mahalle baskısından şikâyetçi (içki mevzusu)


BiTcH_oFBaT

Öne çıkan mesajlar

milliyet.com.tr said:
AKP Kadıköy İlçe Teşkilatı’nın iftarına katılan Başbakan Erdoğan, “Bu ülkede ‘ben içmiyorum, sen buyur iç’ anlayışını sürdürenlere yapılıyor mahalle baskısı” dedi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP Kadıköy İlçe Teşkilatı ile tüm teşkilata bir ricası olduğunu belirterek, “Moda’daki içki tartışması” ile ilgili uyarıda bulundu. Erdoğan, “Sizi çatışmaya, kavgaya, polemiğe, sonu gelmez çatışmalara çekmek isteyenlere karşı lütfen azami derecede dikkatli olunuz. Moda’da bir yerlerden sipariş olan tipler gelebilir” dedi.
AKP Kadıköy İlçe Teşkilatı’nın The Green Park Otel’deki iftarına katılan Erdoğan, bir konuşma yaptı.
Konuşmasında, vatandaşın bir kısmının içki içtiğini, bir kısmının da içmediğini vurgulayan Erdoğan, “Mahalle baskısı deniliyor ya asıl mahalle baskısı bu ülkede, ‘ben içmiyorum kardeşim, sen buyur iç’, bu anlayışı sürdürenlerde, bunlara yapılıyor bu mahalle baskısı, sıkıntı burada. Ben beyefendiye diyorum ki ‘Ya kardeşim sen iç. Bırak da ben içmeyeyim ya. Aynı masada oturalım sen iç, ben içmeyeyim’. ‘Yok’ diyor, ‘Sen de bir kadeh tokuştur’. Kafaya bak ya. Ben mecbur muyum sen tokuşturuyorsun diye tokuşturmaya? Köşesinden bana akıl veriyor. O aklını sen kendine sakla. Sen devam et o işe. Ama bırak da biz de yolumuza devam edelim. Bizim yapacak çok işimiz var.”
Son günlerde Moda İskelesi’nde yaşanan içki tartışmasıyla ilgili de uyarıda bulunan Erdoğan, “Sizi çatışmaya, kavgaya, polemiğe, sonu gelmez çatışmalara çekmek isteyenlere karşı lütfen azami derecede dikkatli olunuz.
Moda’da bir yerlerden sipariş olan tipler gelebilir. Biz bunlara alışığız. Bunlar hayatı o şişenin içerisinde görenler.”


Yasak protestosu
Tarihi Moda İskelesi’nin işletmesinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Beltur’a geçmesinin ardından, uygulamaya konulan içki yasağı her cuma protesto ediliyordu. Geçen hafta da yaklaşık 100 kişinin katıldığı gösteri sırasında olaylar çıkmıştı. Çıkan arbede sırasında bir kişi de gözaltına alınmıştı.


bende sorarım o zaman, madem durum böyleyse neden içki içenler veya satanlar mimlenip darp ediliyor? içki içen kimse neden içmiyo musun lan diyip kimseye dalmıyor? veya içki satan yerlerin elektriği haftasonu 12 olmadan kesiliyor (evet tesadüf di mi?)

içki içen insana mahallede tip tip bakılıyor?

bunlarında sebebi içki içenlerin baskısından heralde. Ters tepiyor ya herşey.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

"sende bir kadeh tokuştur"

ulan aynı içki masasında oturduğun adam senin arkadaşın dostun kardeşin bilemedin iş ilişkin olan bir insandır. Bu insana sende al bir kadeh demek mahalle baskısı olur mu hiç?

adamın kafa basmıyor ki. dünya görüşü olmayan, imam hatip mezunu kasımpaşalı kabadayıyı sen başbakan yaparsan bukadar oluyor işte.

sokakta içki içeni dövüyorlar mı bu ülkede ? dövüyorlar.

oruç tutmayanı dövüyorlar mı ? dövüyorlar

bu ülkede hizbullah insanları domuz bağıyla bağlayıp oldürmedi mi ? öldürdü

üzerinde allah dövmesi var diye bir barmen cinayete kurban gitmedi mi ? gitti

bu ülkede kaç kişi içki içmedi diye öldürüldü. kaç kişi türban taktığı için öldürüldü.

birde kaç kişi sapıtmış ahlak anlayışından dolayı, sırf kendi ahlak kurallarına uymadığı için katledildi.

gidin bir çarşamba mahallesine bakın baskı nasıl oluyor. orda yüreyebiliyormusunuz rahat rahat.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Mehmet Y. Yılmaz said:


İçki içmeyenlere saldırıldığını hiç görmedim. Ama bunun aksi örneklerini çok gördüm. İçki içenlere saldırıldığını çok gördüm. Ankara’daki olayı herkes ekranlardan gördü. Ancak başka bir şey var. Başbakan iftar masasında insanları hedef gösteriyor. Artık kontrolünü kaybetti. Ben başbakanı içki içmeye zorlamadım. Kaynaş insanlarla. Git o mekânlara, su veya meyveye suyuyla kadeh kaldır. Dolmabahçe’deki görüşmemizde gel içkiye karşı kampanya yapalım dedim.

Kadeh kaldırmayı yanlış anladı. Yabancı konuklara bu jesti yapıyor. Kendi insanlarına da yap bunları demek istedim.

Gazeteci olara bizim başbakana bir saldırı başlattığımız duygusuna kapıldınız mı? Daha önce hükümeti eleştirmediğimiz için eleştirildik. Olay nereden başladı. Deniz Feneri davası Almanya’da görülmeye başlanınca ve Alman gazetelerinde yayınlanmaya başlanınca biz de verdik. Deniz Baykal’la ilgili iddiaları gündeme getirmemişiz. Biz Bülent Ersoy’la ilgili iddiaları bile yayınladık. Ergenekon’la ilgili iddiaları da yayınladık. Hoş bir şey değil ama bizim tirajımızı 500 bine çıkardı. Bakın ben Cumhurbaşkanının Ermenistan ziyaretini eleştirdim. Ama gece sayfa değiştirdim eleştirdim çünkü Başbakan’ın açıklamaları Cumhurbaşkanının açılımını gölgede bıraktı.

Cumartesi açıklayacağı şeyler için tedirgin değilim, benim dokunulmazlığım yok. Ama onun var her istediği hakareti yapıyor.

Tarihe bakın hiçbir iktidar basının üzerine bu kadar hakaretamiz ifade ile tehditkâr bir tavırla gitmemiştir. Benden değilsen üzerine giderim tavrı. SPK kanunu açık, başbakanın yaptığı açıklamaların cezası 5 yıl hapis. Onun yaptığı açıklamalar yüzde 8 değer kaybettirdi, ama SPK harekete geçmedi.

Bir gazetecinin elindeki bilgileri biriktirmesi diye bir şey olabilir mi? Haftanın birkaç günü özel haberimiz yok diye manşet sıkıntısı çekiyoruz. Bizim iddiamız mahkeme kayıtlarından.

Başbakanın gündeme getirdiği iddiayı 2001 yılında Uzanlar medyaya taşımıştı. Araştırdık o zaman Uzanlar bizden daha pahalı alıyor kâğıdı. Tüm gazetelerin kayıtlarına bakılsın kim kaç paraya alıyor kâğıdı. 5 yıldır fiyat artıramıyoruz. Dengir Mir Mehmet Fırat, dokunulmazlık zırhına saklanarak bizi kâğıt kaçakçılığıyla suçluyor. Nasıl oluyor anlatsın bakalım? Ayrıca Gümrük ve Maliyeyi de suçluyor.



Biz şimdi başka iş yaptığımız için hükümete bağlı mıyız? Artık bunları tartışmanın anlamı kalmadı. Çalık Grubu mesela son iki yılda girdikleri işleri anlatayım. Onlar bunları yaptığı için daha bağımlı. Bu artık çok naif bir yaklaşım. Fransa’ya ABD’ye bakın. Bu tartışma artık aşıldı.

Tansu Çiller döneminde bir tartışma vardı. Biz diyorduk ki kanun değişsin örtülü sahipler ortaya çıksın. Hala sahipler gizli. Gerçi artık Başbakan’ın bu açıklamalarının ardından hangi şirket halka açılmayı göze alır bilmiyorum. Bunun Türkiye’ye zararı büyük.

Ben hükümetle kavgalı değilim. Yarın iyi bir şey yaparsa beni kimse durduramaz. Ama Deniz Feneri haberlerini durduramam. Benim kadar manşetten düzeltme yapan biri yoktur. Ayrıca ben bir şirketim devletin imkânlarıyla beni yok edebilir. Ben başbakan gibi 5 yılda bir halkın karşısına çıkmıyorum. Her gün çıkıyorum ve tirajım 500 bine çıktı. Bu da benim oyum.

Milli irade AKP’ye oy verenler mi? Bana göre Ufuk Uras da milli irade. Hadi Kıbrıs konusunda bir referandum yapın bakalım. Yüzde 47’lik Milli irade tanımı diktatörlüğe götürür. Ona oy vermeyen yüzde 53 ne olacak. Hitler böyle diktatörlüğü getirdi. Dünya artık azınlıkların haklarını savunuyor.

Hangi olayda alamadığımız ihale için birilerine yüklenmişim. İstediğiniz her türlü şeyi kabul edeceğim. İnsanların dini inançları sömürülerek paraları alındı, yüzde 60’ı nereye gitti bilmiyorum. Başbakan’a para verildiği iddiasına inanmıyorum. Başbakan bu olayda bize destek olmalıydı ve açıklığa kavuşturulmalıydı.

Her gün 3-5 şehit geliyor. Ayrıca ekonomi durdu. Türkiye’nin önemli sorunları var. Bunlar varken Aydın Doğan üzerinden politika yapmak, cücelik olarak geliyor. Mahalle siyasetçiliği olarak geliyor. Ben Erdoğan’ı birçok konuda destekledim. Türban konusunda fikir ayrılığım oldu. İmam hatip konusuna karşı çıktım ama bu da benim görüşüm. Demokrasi de böyle bir şey.

Benim kimseyle bir savaşım yok. Zaten alıştık artık iftiralara…

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...