aktiftablet Mesaj tarihi: Eylül 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 10, 2008 Lancelion said: piri reis o haritaları yaparken kolombun falan haritasını kullanmıştı, yazmış da bunları zaten. kutuplar konusunda da osmanlı forsunu kullanıp almıştır bir yerden haritalar, nitekim oralara gitmiş olma ihtimali yok.. Keşfedilmemiş bişeyin nasıl haritasını alıcak, ne forsu kullanırsa kullansın? Piri Reis'in haritası (ki buharita aslında dünya haritasının bulunaiblen tek parçasıdır) hala çözülememiştir. Zira güney amerika kıyıları, kıyıdan görülecek şekilde değil ancak uzaydan görülecek izdüşümü şeklinde (dünyanın yuvarlak olması sebebiyle, kutuplara yaklaşıldıkça 2 boyutlu ortama aktartılan çizimlerde bozulmalar oluşuyor, bunlar ancak uzaydan düzgün biçimde görülebiliyor) çizilmiştir. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
dasaaa Mesaj tarihi: Eylül 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 10, 2008 ne kadar doğru olduğu ve kime neye göre şaşırtıcı olduğu önemli tabii.. mesela concordun atası hedelemesi.. taa rönesans ta bile kanat takıp uçmaya yeltenenler varken gördüğünün bir "uçma makinesi" olduğunu anlayamamak garipmiş.. ha uçakların ilk uçuşu da uzak tarih değil. motorlu olarak wright kardeşler 1903'te yapıyorlar.. çinliler paraglide benzeri şeylerle çok öncelerden beri çalışıyorlar zaten. abbas ibni firnas ise 9.yy'de doğru düzgün çalışan gliderı yapıyor. taşların iyi birleşmesi olayı ise dicovery'de incelenmişti, so called iniş pistleri de öyle kısaca çok OUUHHHAA!! o_O! BOING BOING! <-yuvadan fırlayan göz efekti şeyler değiller. pil olayını da mythbusters göstermişti. büyük ihtimalle al sana tanrının gücü! olarak kullanılan bişi. ne biliym, beklentilerinize göre çarpıcı gelebiliyor ya da gelmeyebiliyor. ben septik birisiyim gizeme falan inanmam.. mesela o concorde'un kanadına benzeyen mükemmel aerodinamik yapıyı bulduğunu söyleyen halil mesiha adlı kişiyi internetten global bi sayfadan bulamadım. sadece bu metin çıkıyor karşıma. ha bulsam airbus'a boeing'e götürücem adamı. rüzgar tüneline gerek kalmadan mükkemmel aerodinamik yapıyı tespit edebiliyor diye. Her sene yaptıkları milyonlarca dolarlık masraftan kurtarırım şirketleri bak! bana da 300,000$ öderler sanırım açıktan. bağdat pili ile ilgili de bir sürü sıkıntılı yan var zaten. merak eden okusun. ciddi yazıcak havada değilim şimdi. çekiç olayında ise çok bilimsel yazımız isim vermemiş. adı london hammer'dır. fos bişi o da. bize ancak 1800'lerde de o bölgede amerikalı madencilerin olduğunu göstermiştir. metali de orada abartıldığı gibi HOBBAREEY! değildir hani. diyeceğim o ki, internet deyuuu bişi var elinizin altında. önünüze her sunulana kafayı gömerseniz işimiz çok. ben de isterim öle paranormal olaylar olsun, hayat renkli olsun da yok öle bişi. zaten garip bi olay dönüyorsa bilimadamı dediğimiz kişiler bu garipliğin neden kaynaklandığını açıklıyorlar. garip marip bişi kalmıyor. her şey çok normal geliyor o dakikadan sonra. edit: 1900yanlış olmuş 1900değil 1800 olacak o. bi de ekleme ha bu arada o çekiç baugh diye bi mala aittir. çekiç üzerinde hiçbir ayrıntılı inceleme yaptırmamıştır kendisi. etrafındaki taş tabakasının su ile çözülüp günümüze ait bir objeyi içerisinde hapsetmesi olarak açıklamıştır bu olayı aklı başında bilim adamları edit2: halil messiha'yı da buldum. Dawoud Khalil Messiha adamın adı.. Saqqara Bird ise bulunan nanenin adı. arkeologlara göre bir kuş heykeli bu. amca diyor ki bu bir uçma aracının modelidir. uzmanlar diyor ki bu bir heykeldir ama halilin yaptığı Pseudoarchaeology olur anca. birisi de kasmış bunun yeni modelini yapıp denemiş.. sonuç? kuyruk kanadı yok bi boka yarar bişi değil. güzel bi biblo.. said: Conclusion The performance of this model proves conclusively that the Saqqara Bird never flew. It is totally unstable without a tailplane. A cursory inspection of the photos shows that it never had one. Even after a tailplane was fitted the glide performance was disappointing. The Saqqara Bird was certainly never a test piece for a low speed, cargo carrying aircraft. The model makes an excellent weather vane. It points directly and steadily into the wind and does not veer from side to side. In my opinion the Saqqara Bird was probably made as a child's toy or a weather vane. As such it is an interesting artifact and is certainly not an example of Pharaonic High-tech or ancient lost knowledge. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Jos Mesaj tarihi: Eylül 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 10, 2008 aquila said: kayadan cikan cekic mamilator olmasin!?!?!? Güzel bir noktaya değinmişsiniz Şükrü Bey. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sexdrugsrocknroll Mesaj tarihi: Eylül 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 11, 2008 belki insanlık bu günki teknolojinin de ötesine gitti fakat bi şekilde yok oldu tam anlamıyla olmasada. belki bizde yok olduktan sonra başka bi karanlık çağ başlıcak Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
lamutix Mesaj tarihi: Eylül 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 11, 2008 Piri Reis'in haritası ancak uzaya çıkmış biri tarafından çizilmiş olabilir hikayesini yaklaşık yirmi yıldır duyarım. Hatta Kristof Kolomb'un bu haritadan faydalanıp batıya gittiği bile söyleniyordu bir ara. Bu harita ilgi alanına giren binlerce bilim adamı var dünyada. Onca yazı okumuşumdur ama hiçbir bilim adamının ya da kurumun "aha buyrun bakın şurası şöyle burası böyle bu yüzden uzaydan görmüş olmak lazım" dediğine şahit olmadım bunca yıldır. Böyle şeyleri uydurmak kolay, hepimiz günde on tane uydurabiliriz, söylediklerimizi yayma yolu bulursak bir ay sonra kaç kişinin inandığına kendimiz de şaşarız. Bu tip masallara ve nasıl yayıldığına bizzat şahit olduğum bir örnek vereyim: Üç-beş sene önce memleketimizin mühim üniversitelerinden birinin mezunlar mail grubuna bir forward mail gelmişti. Hubble'ın yeni çalışmaya başladığı sıralar, yayınlanan ilk fotoğraflardan biri var forward mail'da. Nebula gibi bir şeyin resmi. "Nasa çözememiş bu ulvi nesnenin ne olduğunu, Mısır'a El-Ehzer üniversitesine gönderip ulemanın fikrini sormuşlar. Ulema izah etmiş, kitapta yeri var demiş, Nasa da çok şaşırmış imana gelmiş." yazıyor altında. Nasa bilemiyor, biz işin içinden çıkamayız büyüklerimize soralım deyip ulemaya soruyor 21. yüzyılda, işe bak. Adamlar kendi ulemalarından kurtulalı beş yüz yıl olmuş tabi, mecburen bizim ulemaya kalmışlar :) İşin kötüsü üniversite mezunu dünya kadar insan okuyup "vayy, vışş" diye şaşırdı buna o günlerde. Lakin resmin üstünde link var Nasa'nın konuyla ilgili sayfasına, resimdeki bulutsu şeyin ne olduğu da gayet güzel uzun uzun yazılmış. Bir kişi de merak edip bakmıyor, çünkü uydurmak kolay, ilginç gelen her şeye sorgulamadan inanmak daha kolay. Link de olmasa yandık, gidip ulemanın eteğini öpecek millet aslı astarı olmayan iki cümle yüzünden. Bu çok sefil ve kötü hazırlanmış bir örnek, biraz daha sağlam yalan olunca kristal kafatası, bahçeme uzaylılar indi bana demeç verdi hikayeleri çıkıyor. Benzer bir durum da bugünlerde medyanın iki tane fazla gazete satmak, 0.5 fazla rating almak için sarıldığı "CERN kara delik açacak mı, dünya yok olacak mı?" ibişliği. Başlık ya da programın tanıtımı böyle, içerikte bir şey olmayacak diyor hangi bilim adamına sorsalar, aksini söyleyen bir kişi yok. Ama olsun, başlıkta kara delikten bahsediyor ya yeter, demek ki doğru. Bilimsel metotla masal arasındaki farkı öğrenen biri neyin uydurma olduğunu, neyin araştırma sonucu olduğunu çok kolay ayırt edebilir. Francis Bacon nur içinde yatsın, her nesilde bir tane onun gibi adam lazım bu dünyaya. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Aye Mesaj tarihi: Eylül 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 11, 2008 piri reis türktü! oh wait.. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
dasaaa Mesaj tarihi: Eylül 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 11, 2008 @lamutix: +1000 2001 kayıtlı üye, fikirler çok güzel bir şekilde ifade edilmiş ama forumda çok göremiyoruz.. =( üzücü şeyler bunlar ama.. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
lamutix Mesaj tarihi: Eylül 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 11, 2008 N'apayım 2001 reseti sonrası site çoğunlukla ya kapalıydı ya da moderasyon yoktu ortam kötüydü. O kadar zaman yazmamanın acısını yıllık faliyet raporu uzunluğunda postlarla çıkaracağım ama :P Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
SteelBB Mesaj tarihi: Eylül 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 11, 2008 Evet bu konuyu ben daha önce incelemiştim o iniş pisti denilen haritalardan daha çok var mesela. Ve en ilgi çekici olanlarından bir taneside o uçak şekli. Bende bazen diyorum biz acaba 2.3.4. yada bilmem kaçıncı yaşammıyız diye. Yoksa insanın aklı almıyor. KEsin bir yerlerde reset yemişiz cidden:) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
logcupasa Mesaj tarihi: Aralık 20, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 20, 2008 O kristal kafayla ılglı belgesel fln ızlemıstım cok manyak bısı ya :) bı gun bakarsınız bızde buluruz :P koyde kasabada yerı eselerken :D Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Ardeth Mesaj tarihi: Aralık 21, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 21, 2008 said: Bir nevi bilgisayar *1900 yilinda Girit aciklarindaki bir batikta arastirma yapan bilim adamlari ilginc bir cisme rastladi. Tahta bir muhafazanin icine yerlestirilmis bir dizi bronz disliden olusan bu garip nesnenin kasasi, yuzeye cikarildigi anda dagildi ve cihazin icindeki karmasIk yapi ortaya cikti. Yapilan calismalarin ardindan, bu aygitin Ay, Gunes ve diger gezegenlerin konumlarini hesaplamak ve istendigi anda bunlarin pozisyonlarina yonelik tahminlerde bulunmak icin gelistirildigi anlasildi. löl bunu hesaplayan ortaçağ ve öncesinden (antik çağ) kalma el boyutunda çok karışık mekanik aletler mevcut zaten bakınca ne yapmış lo bunlar diyosun hatta bi kaç örnek (tabi bunlar yeniden yapılmış halleri) http://www.nation.com.pk/uploads/news_image/large/AncientGreekeclipsecalculatormarkedOlympics_1030.jpg http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/b/b2/Yale%27s_Hartmann_astrolabe.jpg ve hatta kendisi, "the astrolabe" rın rın rın http://en.wikipedia.org/wiki/Astrolabe Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sly-One Mesaj tarihi: Aralık 21, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Aralık 21, 2008 çekiç kesinlikle mamilator Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Aforoz Mesaj tarihi: Mart 20, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 20, 2009 Lancelion said: piri reis o haritaları yaparken kolombun falan haritasını kullanmıştı, yazmış da bunları zaten. kutuplar konusunda da osmanlı forsunu kullanıp almıştır bir yerden haritalar, nitekim oralara gitmiş olma ihtimali yok.. zaten isveçli bilim adamlrı yapmış olsaydı kesin doru denirdi dimi. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Aforoz Mesaj tarihi: Mart 20, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 20, 2009 PARDON DÜZELTİYORUM NORVEÇLİ DENİZCİLER DİCEKTİM. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
SodomVsGomore Mesaj tarihi: Mart 21, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 21, 2009 Lanet olsun neden kimse 'siz ne biçim türksünüz -sansür- Piri Reis e laf edenin -sansür-...' tadında şeyler söylemiyor! Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Quel-Thul Mesaj tarihi: Mart 21, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 21, 2009 kaynak, resim falan olsaydı keşke Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
dasaaa Mesaj tarihi: Mart 21, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 21, 2009 sıkışın kaynağı mı olur? paso kolpa işte.. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Genel Yönetici GERGE Mesaj tarihi: Mart 21, 2009 Genel Yönetici Paylaş Mesaj tarihi: Mart 21, 2009 Piri Reis'e kimse laf etmiyor, sadece ne uzaylısı, şaçmalamayın deniyor. Bir yerlerde bir harta falan bulmuştur oda, Viking'den, Çin'den falan, başka nasıl yapacak? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Cuce Mesaj tarihi: Mart 21, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 21, 2009 tecrubelkerıyle duyduklarıyla bulduklarıyla bı sekılde bı araya getırmıştır ıste bı harıta adam Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
reddiye Mesaj tarihi: Mart 21, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 21, 2009 o güneş tutulmasını fln gösteren hedehödöden avatar da da vardı dimi süperdi Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Aforoz Mesaj tarihi: Mart 21, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 21, 2009 ulan neden birşeyi bir turk bulunca başkasından bulmuştur oluyo? osmanlı döneminde ianılz mucidler vardı. muşturlarla olcak şeymi bu zaten şu cumhuriyetin en kötu kısmı da bu osmanlıyı bize karşı kötülediler hep daha veletken. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Genel Yönetici GERGE Mesaj tarihi: Mart 21, 2009 Genel Yönetici Paylaş Mesaj tarihi: Mart 21, 2009 Buluşla yapılacak şey değil çünkü bu. Adam ya Amerika'ya gitmiştir gemisiyle, ya da bir yerden haritasını almıştır. Amerika'ya gitmediği de bilindiğine göre... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fenris Mesaj tarihi: Mart 21, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 21, 2009 valla celal şengör le murat bardakçı fatih altaylı nın programında piri reisin haritasının bi numarası olmadığını söylemişlerdi. tam dediklerini hatırlamıyorum ama mevcut haritaları kopyalamış demişlerdi galiba. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Aforoz Mesaj tarihi: Mart 22, 2009 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 22, 2009 Kolomb’tan önce Amerika’ya Türk denizciler gitti mi TÜRKSOLU: Piri Reis üzerine son günlerde bir tartışma yaşanıyor. Bazı “bilim adamları” onun haritasının hiçbir orijinalliği olmadığını, ilkel ve hatalı olduğunu, Türklerin denizcilik bilimine katkılarının ve Piri Reis’in bilimsel kimliğinin “masal” olduğunu iddia ettiler. Siz de Piri Reis üzerine çalışmalar yapmış bir aydın olarak bu tartışmalara tepki gösterdiniz. SUNAY AKIN: Piri Reis üzerine geçtiğimiz günlerde bir denizcilik sempozyumu düzenlendi. Bu güzel bilim insanının Amerika haritası yeniden tartışma konusu oldu. Ama bu tartışmalar bilimin dilinden çok uzak, tamamıyla magazinel bir hale dönüştü. Buna da zaten basın çanak tuttu. Öncelikle haritadan konuşmamız gerekiyorsa, 2004 yılında Piri Reis’in haritasından bahsedeceksek anmamız gereken başka biri var. Bu kişi Umum Mektepler Muavini Vehbi Molla’dır. Vehbi Molla 1839 yılında Gülhane Parkı’nda 1. Tanzimat Fermanı okunduktan sonra sahneye çıkan bir isimdir. Tanzimat’tan bir süre sonra eğitim alanında yapılan yeniliklere karşı gerici çevrelerin tepkileri Saray’a egemen olmaya başlar. O sırada Rüştiye okullarında çocuklara ressamlık öğretiliyor diye harita çizilmesinin yasaklanması istenir. İşte bu arada Vehbi Molla harita derslerinin Saray’ın tepkisini çekeceğinden o kadar etkileniyor ki ne kadar harita varsa hepsini alıyor ve tuvalette imha ediyor. Özellikle bu pencereden baktığımızda Piri Reis’in haritasının önemi çok daha açık ortaya çıkar. Piri Reis’in haritası tarihimizde bilim insanların eserlerinin hangi engelleri aşarak bugünlere ulaştığını gösterir. Piri Reis’in haritasının sol alt tarafında bu haritayı yapmak için nelerden yararlanıldığının listesi vardır. Haritalar, kitaplar, diğer kaynaklar hepsinin adı verilir. Zaten Piri Reis’in haritası üzerine yapılan tartışmalar da aslında Piri Reis’in yazdıklarından başka bir şey değildir. Onun üstüne yeni bir şey konulamamıştır. İnsanlar ortalığa çıkıp Piri Reis’in yazdıkları sanki kendi keşifleriymiş gibi satmaya çalışıyorlar. Piri Reis bu bölümde amcası Kemal Reis’in bir kulu olduğu ve bu denizcinin Kolomb ile üç kez Amerika’ya gittiğini yazar. Kolomb dört sefer yapıyor Amerika’ya. Demek ki bu dört seferin üçünde yanında Kemal Reis’in yetiştirdiği bir denizci vardır. Bu denizcinin varlığından başka kaynaklarda da söz ediliyor. Kimi kaynaklarda da bu kişinin Afrika kökenli, kara tenli olması olasılığı ortaya çıkıyor. Şunu söyleyelim ki denizcilikte aslında ırk kavramı geçerli değildir. Çoğu zaman gemideki insanlar değişik dinlerden, değişik milletlerden insanlardır. Bu denizcinin kimliğini tartışmak, onun hangi millete üye olup olmadığını söylemek yeni bir şey değildir. Bu günümüze kadar zaten pek çok kaynakta tartışılmış bir konudur. Bu konuda pek çok belgeler de vardır. Örneğin İngiliz yazar Samuel Eliot Morrison Kristof Kolomb’la ilgili kitabında Kolomb’un yanında ilk seferde hapishaneden çıkarılan üç Müslüman korsanın da olduğunu yazmaktadır. İşte Piri Reis’in bahsettiği Kemal Reis’in öğrencisi olan ve Kolomb’la birlikte Amerika’ya giden denizci bu üç denizciden biri olabilir. Ve yine bu üç denizcinin ilk sefere götürülmesi Kolomb’tan önce Amerika’ya Türk denizciler gitti mi şüphesini ortaya çıkarıyor. Yine Sabri Tümer “Amerika’nın Keşfinde Türkler” adlı kitabında, Barbaros’un Kanuni Sultan Süleyman’a gönderdiği bir mektuptan bahsediyor. Bu mektupta Barbaros padişah Kanuni’ye Rodrigo adlı Amerika’yı keşfeden ilk denizcinin Türk olduğunu yazmış. Bu konuda daha çok kaynak var. Örneğin Tarih ve Edebiyat dergisinin 1979 yılındaki Ağustos sayısında Abdurrahman Aygün “Amerika’ya Giden Türk Denizciler” yazısında Kolomb’un günlüğünden aktararak karayı gören ilk denizciye büyük bir ödül verileceğini ancak karayı ilk gören denizciye bu ödülün verilmediğini çünkü o kişinin Kolomb’un deyimiyle karayı ilk görme şanını ve şerefini taşıyamayacak biri olduğunu, bu yüzden ödülün verilmediğini yazmaktadır. Bu denizcinin Müslüman olma olasılığı bu yüzden artmaktadır. Kolomb’un Amerika’ya giden ilk gemisinde acaba bizim kültürümüzden biri var mıydı sorusu gündeme geliyor. Ve tabii ki bu şüpheyi en çok kaşıyan Piri Reis’in bahsettiği Kolomb’un ilk seferine katılan Kemal Reis’in öğrencisi denizcinin varlığı. Sömürge aydınının tipik hastalığı Daha da ileri gitmek gerekiyor. Piri Reis dendiğinde sadece haritada kalmamalıyız. Piri Reis 1526 yılında Çanakkale’deki Sultaniye ve Kilis Paşa kalelerinde Kitab-ı Bahriye adlı bilimsel eserini kaleme alıyor. Piri Reis bu kitapta kendi yaşadığı dünyayı anlatıyor. Bu kitapta Piri Reis Amerika’dan da bahsediyor ve şunu diyor: “Ta 870 idi tam o an. İş bu tarihte bulundu o zemin. İsmine Antilya dediler onun.” Hicri takvimdeki 870’in miladi takvimdeki karşılığı 1465’tir. Yani Kolomb’un Amerika’yı keşfetmesinden tam 27 yıl önce. Şimdi bu satırların yazarı bir Fransız olsaydı veya bir İtalyan olsaydı, “bak gördünüz mü biz yıllar önce gittik Amerika’ya” diye yüzlerce toplantı, çalışma yaparlardı. Ama Piri Reis bizim kültürümüzden biri olduğu için onu yerin dibine batırmak için ne yazık ki saldırılıyor. Bu kompleksi ne yazık ki hayatın her alanında görüyoruz. Bu kompleks aslında sömürgeleşen bir ülkenin aydınının tipik hastalığıdır. Sağda da solda da aynı kompleksi görüyoruz. Bu bir kimlik sorunudur. Ulusal kimlik sorunudur. Bu ülkede bazı insanlar ve kesimler bu ülkenin tarihini, değerlerini kendi politik çıkarları için yozlaştırarak kullandılar. Bunların karşılarındakiler de tamamen kültürümüze düşman oldular. Bu iki kesimin bıraktığı boşlukta da biz kaldık. Bu tablodan her iki kesim de sorumludur. Sağ sol meselesi değildir bu. Toplumlar bilgisizlik yüzünden yok olurlar. Kendi ulusal kültürünü, insanlık uygarlığına kendi büyük katkılarını bilmeyen halklar her zaman “beni de içeri alın” diye el kapılarında yalvarırlar. Kristof Kolomb’un katil kimliği TÜRKSOLU: Denizcilik sempozyumunda Piri Reis’in haritasını eleştiren ve önemsiz olarak nitelendiren Celal Şengör daha sonra sizinle bir tartışmaya girdi. Piri Reis’le ilgili anlatılanların masal olduğunu, Türk milletinin tarihinde hemen hemen hiçbir önemli bilimsel buluş olmadığı için bu tür masalların uydurulduğunu iddia etti. SUNAY AKIN: Sayın Şengör’ün bu açıklamaları bence çok büyük talihsizlikti. Bir bilim insanına yakışmıyordu. Ben de ona bir yazı yazdım. Başlığı “Sen Üzülme Jules Verne”. Herhalde masalların aşağılandığını duysa en çok Jules Verne üzülürdü. Üstelik Şengör Kız Kulesi’nde Kızılderili ve Onlar Hep Oradaydı kitaplarımı da okumamış. Eğer okumuş olsaydı anlattıklarımızın masal olmadığını çok açık bir şekilde görürde. Hem de bir bilim insanı olarak Piri Reis konusunda asıl göstermesi gereken duyarlılığın ne olduğunu anlardı. Bu kitaplarımda 4 Mart 2002 tarihli Posta gazetesinde çıkan bir haberden bahsediyorum. Bu haber Piri Reis adlı denizlerdeki fay hattını araştırma gemisinin IMF kurbanı olduğunu yazıyor. Geminin 10 elemanından 4’ü ayrıldı. IMF’ye yeni personel alınmayacak sözü verildiği için de yeni eleman alınamıyor ve gemi iskelede beklemek zorunda kalıyor. Piri Reis araştırma gemisinin bu durumuna üzülen Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mustafa Ergün gemi için kaptan istiyor. Ve sonunda kapatılan kamu bankalarından birinin müdürü kaptan olarak atanıyor. Bunlar konuşuluyor mu? Hele bir yer bilimci, deprem bilimcinin bunları dile getirmesi gerekirken, kendi tarihini, kültürünü, bilim insanlarını aşağılaması depremde kendi toplumunu yalnız bırakmasından farksızdır. Ben şunu kabul edemiyorum. Yer bilimciler biz 17 Ağustos’u önceden depremin olacağını biliyorduk diye demeç veriyor. Böyle diyerek sorumluluktan kurtulabilirler mi? Ben bir şair olarak 17 Ağustos depreminden dolayı kendimi sorumlu hissediyorum. Demek ki yeteri kadar anlatamamışım. Deprem bilimciler halkı, toplumu uyarmak için ne kadar mücadele ettiler. Depremden sonra televizyon programlarına çıkıp biz önceden biliyorduk demek halkı bilinçlendirmek değildir. Avrupa Birliği dünyanın en büyük çetesi Hey gidi koca Piri Reis sen 500 yıl önce Amerika’nın haritasını çizdin ama bu ülkeyi Amerika’nın sömürgesi haline getiren IMF senin adını taşıyan araştırma gemisini iskeleye bağlasın, bu ülkenin geleceğini karartsın. İşte o yüzden o gemide Türk var mıydı, yok muydu tartışmasından daha önemli olanı biz nereden yola çıkıp nerelere geldik onu vurgulamaktır. Ama ben yine de kaynaklarıyla ortaya koyuyorum. Amacım Piri Reis gerçeğini ortaya koyarak Türkiye’nin bugünkü bağımlılığını ortaya koymaktır. Piri Reis 500 yıl önce bizi aydınlatan çalışmalar yaptı. Bugün ise her şeyini ABD’ye AB’ye bağlamış Türkiye’nin sürüklendiği karanlık içinde bir bilim insanının çıkıp Piri Reis’e tu kaka etmesi beni şaşırtmıyor. Ben Kristof Kolomb’un katil kimliği üzerinde durmak istiyorum. Kristof Kolomb yola çıkarken şöyle bir belge vardı elinde. Belgede yazıyordu ki: “Bu gemide yola çıkanlar geri döndüklerinde hiçbir suçtan dolayı hiçbir mahkemede yargılanmayacaktır.” Ve bu belgenin altında o dönem Avrupa’daki kralların hepsinin imzası vardı. TÜRKSOLU: Demek Avrupa Birliği daha o dönem kriterlerini oluşturmuş. SUNAY AKIN: Evet. Daha o dönem Avrupa Birliği kurulmuştu. Ve bu belge dünyanın en büyük çetesinin o dönem kurulduğunu göstermektedir. Vuracaklar, yağmalayacaklar ama hiçbir suçtan dolayı da yargılanmayacaklar. Amerika’yı Kristof Kolomb keşfetmedi Bir kere Amerika’yı Kolomb’un keşfettiği söylemi de büyük bir trajedidir. Bırakalım Piri Reis’in 1465 olarak verdiği tarihi ondan çok daha önce yine Amerika’ya giden gezginler olmuştur. Bunları da Kız Kulesi’nde Kızılderili kitabında anlatıyorum. Örneğin Hoeishin isimli bir Budist rahip M.Ö 449 yılında Çin’in doğusunda yaklaşık 11500 km. uzaklıkta bir memlekete gittiğini yazıyor. Burası Amerika’dır. Diyor ki: “Ne kaleleri, ne surlarla çevrili kentleri, ne askerleri, ne de silahları var. Zaten savaş da yapmıyorlar ki.” M. Ö 449 yılında bir Budist rahibin Amerika’ya gittiği ve büyük kentlerde yaşayan, barışçıl ve ileri bir medeniyete sahip bir topluluğa rastladığını anlatan bir belge. Ayrıca Vikinglerin tarihine baktığımızda M.S 1000 yıllarında bir kaptanın Amerika’ya gittiğini görüyoruz. Bunun dışında daha pek çok belge var. Ancak bunlar zaten pek çok kez tartışılmış, yinelenmiş bilgiler. Şimdi bunları yeni bilgilermiş gibi temcit pilavı gibi gündeme getirmek, çeşitli polemikler yaratmak, tarihi gerçekleri masal olarak nitelendirmek kadar anlamsız bir iş olamaz. Gelelim 1465 tarihine. Kemal Reis Atlas Okyanusu’na defalarca açılmış. Büyük ihtimalle ilk giden odur. Tabii gidebilir. Niye olmasın? Kolomb’un kafasına Batı’ya açılma fikri nereden geldi ki zaten. Gökten zembille inmedi ya. Kolomb da zaten kendine ulaşan bilgiler doğrultusunda bir şeyler yapmaya çalışmış. Şimdi 500 yıl öncesinin dünyasını düşünelim. O yılların bilinmezliğini göz önüne alalım. Acaba karanlık denizlerin ötesinde ne var düşüncesine biz niye bir katkıda bulunmayalım? Bundan niye gocunuyoruz? Türklerin nesi eksik o dönem? Zaten herkes yanılıyor o dönem. Kolomb Hindistan’a gittiğini zannediyor. O gidince kahraman ama bizim insanlarımız bir şey yapınca veya keşfedince, biz masal üreten yani masalları aşağılamak adına, boş konuşan bir millet oluyoruz. Kaldı ki masal anlatmak çok büyük bir iştir. Keşke masal anlatsak. Masallara hakaret aynı zamanda Piri Reis’in haritasına hakarettir. Neden mi? Çünkü Piri Reis’in haritasında bir masal da vardır. Haritanın bir köşesinde çizilmiş olan balinanın üstünde insanlar vardır. Santa Branda efsanesidir bu. Bu öykü Ortaçağ Avrupası’nda dillerden düşmemiştir. Piri Reis de aynı öyküyü o ünlü haritasında çizmiştir. Yanına da şu açıklamayı yapmıştır haritada: “Önceki zamanlarda Santa Branda adındaki bir papazın yedi denizi gezdiğini söylerler. Adı geçen papaz ve yanındakilerin bir balığın üzerine çıkıp kuru yer sanıp ot yakmışlar. Balığın sırtı kızarınca denize dalmış. Bunlar da sandala binip, gemiye kaçmışlar. Bu durum Portekizli gemicilerden alınmamış olup, eski dünya haritalarından yayılmıştır.” Bakın belgeler gösteriyor Piri Reis. Masal ama masalın bile kaynağını gösteriyor. Kimileri de çıkıp Piri Reis bu haritayı çaldı diyor. Zaten tekrar tekrar söyledim Piri Reis bu haritayı nasıl çizdiğini haritasının altında kaynaklarıyla açıklıyor. Hangi kitapları okudu, hangi haritaları karşılaştırdı. Piri Reis Amerika’ya gitmedi ki zaten. “Amerika’ya gittim bu haritayı öyle çizdim” demedi ki zaten. Uzaylılar verdi diyorlar bu haritayı. Adam kaynak gösteriyor. Daha ne istiyorsunuz, ne tartışıyorsunuz? 1511 yılında başladı 1513 yılına kadar iki yılda beyninin içini koydu, ceylan derisine çizdi bu haritayı. O dönem bu kadar çalışıp, araştırın çizersiniz siz de o haritayı. Belgeleri karşılaştırıyor, hataları tespit ediyor. Piri Reis’te de bazı hatalar var. Örneğin Küba’yı bir ada olarak değil yarım ada olarak çiziyor. Bu da Kolomb’un haritasındaki hatadan kaynaklanıyor. Prof. Dr. Afet İnan tüm bunları zaten yazdı. Bunlar yeni şeyler değil ki. Bilim adına yeni bir şey üretilmiyor. Piri Reis’in haritasındaki sözlerini alıp kendi sözleri gibi satıyorlar. Afet İnan’ın o güzel, değerli bilimsel çalışmasının ötesine gidemediler. Amerika’ya Türklerin gitmesi yasak mı? Şimdi diyorlar ki çok ileri bir harita değilmiş. Sen ne yaptın? Uzaya mı çıktın? Kolomb yapınca kahraman oluyor, bizim Piri Reis yapınca vay efendi çalıntı oluyor. Bilim nasıl ilerler ki? Size kadar olan birikimi ele alıp yeni bir sentez ortaya koyarsınız. Piri Reis de böyle yaptı. Ona kadar gelen bilgileri, belgeleri özümsemiş ve nefis, harika bir eser ortaya koymuş. Bunu koyarken de kaynak olarak Kemal Reis’in yetiştirdiği bir denizciden söz ediyor. Şimdi bu denizcinin kimliğinin tartışılması doğal değil mi? Bunu araştırmak bilim adamının görevi değil mi? Bunlar masal diyerek atıp tutmak mı bilim adamlığı? Ha bunun kimliği ne ben bilemiyorum. Ama şu çok açık bu yol Kolomb’tan önce Piri Reis’in Kitab-ı Bahriye’de de yazdığı gibi biliniyordu. Çinli gidiyor, Vikingli gidiyordu, biz niye gidemeyelim? Bir çok kimse gidiyor da biz niye gidemiyoruz? İnsaf. Biz gidince palavra atmak oluyor di mi? Türkler yapınca palavra oluyor di mi? TÜRKSOLU: Piri Reis’in yaptığı bilimsel çalışmanın yüzde birini yapmayanlar, 17 Ağustos depreminden sonra televizyon yıldızları oldular. ABD’de, Fransa’da yapılan araştırmalara göndermeler yapıp durdular. Deprem sayesinde bu insanlar hem kariyer yaptı hem de zengin oldu. SUNAY AKIN: Böyle bilim adamlığı olur mu? TV şovlarına çıkıp kimsenin anlamadığı bir dille bilgi yarıştırmak mıdır bilim yapmak, halkı aydınlatmak? Böyle bir dil geliştirdiler. Ne yazık ki çok kötü, bilimsellikten uzak, kirlenmiş bir dil, üslup bu. Ben tüm bunları kitaplarımda yazdım. Önce “Kız Kulesi’nde Kızılderili” sonra “Onlar Hep Oradaydı” kitabımda bu konuyu ele aldım. Piri Reis ceylan derisine beynini, düşlerini koydu. Bugün ise o ceylan derisi koltuklara milletvekilleri kıçlarını koyuyorlar. Kristof Kolomb kaşif mi haydut mu? TÜRKSOLU: Batı’nın “aydın” ve “bilim adamlarının” zihinlerini de sömürgeleştirdiğini söyleyebilir miyiz? Sizin de belirttiğiniz gibi Amerika’ya Kolomb’tan önce pek çok kişi gitmiş. Ancak keşfeden kişi olarak ilk defa oraya yağma ve sömürgecilik amacıyla gitmiş bir Batılı olan Kolomb kabul ediliyor. SUNAY AKIN: İşte mesele bu. Benim de üstünde durduğum bu. Amerika’da bir öğretmen Kristof Kolomb’u anlatmak üzere derse giriyor. Kapının hemen girişinde bir öğrencisinin sıranın üzerindeki cüzdanını alıyor. Çalıyor cüzdanı. Sınıf şaşkın. Bir hırsızlık var ortada. Güpegündüz yapılan bir hırsızlık var ama öğretmen hiç oralı değil. Öğrenci diyor ki: “Öğretmenim cüzdanımı aldınız.” Ve öğretmen Kristof Kolomb’u anlatmaya başlıyor. “Hayır cüzdanını almadım, onu keşfettim.” Ama düşünebiliyor musunuz Türkiye’de vatandaşlık bilgisi kitaplarının kapağında ABD’nin New York kentindeki Özgürlük Anıtı’nın fotoğrafı var. İnsaf. Özgürlük Anıtı’nın bir elinde fener bir elinde Bağımsızlık Bildirgesi vardır. Bağımsızlık Bildirgesi’nde ne yazar biliyor musunuz? Bu bildirgede Kızılderililer yok edilmesi gereken savaş unsurları olarak tanımlanmıştır. Neyin, kimin bağımsızlığından bahsediyorsunuz? TÜRKSOLU: Piri Reis’i küçümseyen anlayışın sahibi sürekli aydınlamadan bahseder. Türk milletinin tarih boyunca “aydınlamanın ateşinden” ne kadar mahrum kaldığından, ne kadar cahil bırakıldığından bahseder. Batılı milletlerin nasıl “aydınlanmış ve ileri” olduğundan misaller verir. Bu bakış açısına göre Türk tarihindeki tek “aydınlanmış” kişi anlaşılan kendisi. Ekmek yediği tekneye pisleyen adamdan hayır gelmez SUNAY AKIN: Valla bir söz vardır. Babam söylerdi çok hoşuma giderdi. “Ekmek yediği tekneye pisleyen adamdan hayır gelmez.” Biz de evrensele ulaşmak istiyoruz. Ama bu evrenselin içinde bizim yerimiz ne önce onu tespit etmemiz şart. Tarih kitapları hep meydan savaşları ve anlaşmalarla dolu. Bir padişah veya vezirin reform çabaları, bilimsel buluşlar ise o çağda yapılan yenilikler diye kısaca geçiştirilir. Zaten oralara da çalışmayız bile çünkü oralardan soru sorulmaz. Her alanda olduğu gibi bilim tarihi alanında da Batı’nın tekeli söz konusudur. Oysa bizim tarih kitaplarımızda bilimin, sanatın, düşüncenin tarihi anlatılmalıdır. Meydan savaşlarının değil. İstiklâl Savaşımız nasıl verildi? Durup dururken bir savaş mı verdik? Tarihimizdeki diğer meydan savaşlarından farkı nedir? Eğer siz İstiklâl Savaşımızı vermemizi sağlayan halk hareketinden, bu hareketi besleyen yüzlerce yıllık bilim, sanat, düşünce birikiminden, medeniyetten bahsetmezseniz tarih yazmış olmazsınız. Hasan Tahsin ilk kuruşu sıktı. İyi tamam ama Hasan Tahsin sadece elinde tabanca olan bir adam değildir ki. O silahı eline ilk onun almasının nedeni nedir? Hangi düşünceler bu aydın insanın isyanın ilk kıvılcımını çakmasına neden olmuştur. Onun yaşadıkları, yazdıkları, okuduğu kitaplar, gazeteci kimliği, bir devrimci olarak etkinlikleri neydi? Bunları yazmadan tarih yazılamaz. Yoksa kendine yabancılaşmış bir toplum yaratırsınız. Piri Reis’in haritası hepimizin cebinde. Alın bir 10 milyon TL’yi bakın orada Piri Reis’in haritası vardır. Hepimizin cebinde ama biz ona bakmasını bilmiyoruz. On milyonla neler alabiliriz onu hesaplamaya çalışıyoruz. Kaynak: Türk solu dergisi(internet yayını) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Genel Yönetici GERGE Mesaj tarihi: Mart 22, 2009 Genel Yönetici Paylaş Mesaj tarihi: Mart 22, 2009 Abi haritayı kim kötülüyor ya, neler diyorsun böyle? Bir yerden almış, toplamış çizmiş işte. Sen de aynı şeyi söylüyorsun zaten kaynak gösterdi diye. Ben söyleyince sütten mi oluyor? İnsanlar uzaylılar, cinler falan anlattı diyor, onunla alay ediyoruz biz. Ayrıca Türksolu gibi şaçma bir dergi ne zamandan beri otorite? Yürüyüş kadar beter kendisi. Zaten solcu kesim her zaman herşeyin en iyisini bildiğini düşünür, bir de bunu klasik herşey hakkında söyleyecek birşeyi olan Türk kafasıyla birleştirince cillop solcularımız olur. Üç paragrafda bir özlüsöz sisteminde yazılar yazılır. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar