Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Raportör Osman Can: "AKP Kapatılmasın"


sir

Öne çıkan mesajlar

Akşam Gazetesi 17.07.2008 said:


KAPATILMASIN


Raportör Doç. Can AKP davasına ilişkin raporunu sundu. AKP’nin ‘kapatılmaması’ yönünde görüş bildiren Can, AKP savunmasının belkemiğini oluşturan Venedik kriterlerine atıf yaptı. Osman Can, iptal edilen ‘türban düzenlemesi’ için ‘ret’ yönünde görüş bildirmişti

Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın, “AKP’nin kapatılması” talebiyle açtığı davanın raportörü Doç. Dr. Osman Can, esasa ilişkin raporunu dün tamamladı ve Başkan Haşim Kılıç’a teslim etti. Raporda, çağdaş demokrasilerde kapatma yaptırımının “şiddeti teşvik” gibi çok özel durumlar dışında uygulanamayacağının ileri sürüldüğü ve AKP’nin kapatılmaması yönünde görüş bildirildiği öğrenildi.

Rapor çoğaltılarak üyelere dağıtıldı. Ankara dışında olan üyeler raporu bugün teslim alacak. Üyelerin raporu incelemesinin ardından, Başkan Kılıç’ın belirleyeceği bir tarihte toplanacak olan 11 kişilik Anayasa Mahkemesi heyeti, davayı esastan görüşerek karara bağlayacak. Kapatma kararı için nitelikli çoğunluğu temsil eden en az 7 üyenin oyu gerekiyor. Anayasa Mahkemesi raportörlerinin görüşleri, bağlayıcı nitelik taşımıyor.

JET HIZIYLA RAPOR


AKP’nin 2 Temmuz’da yaptığı sözlü savunmadan sadece 14 gün sonra esasa ilişkin raporunu tamamlayan Doç. Dr. Can’ın raporunda, örgütlenme özgürlüğü ile ifade ve düşünce özgürlükleri konusunda çağdaş demokrasilerden örnekler verdiği ve bu konuda genel değerlendirme yaptığı belirtildi.

Can’ın raporunda, Venedik Kriterleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatları ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) hükümlerini hatırlattığı ve çağdaş demokrasilerde siyasi partilere yönelik “kapatma” yaptırımının ancak, “şiddete başvurma” veya “şiddeti teşvik” gibi özel durumlarda uygulanabileceğini savunduğu öğrenildi.

DÜŞÜNCE AÇIKLAMA


Anayasa Mahkemesi’ne yakın kaynaklardan edinilen bilgiye göre; Can raporunda düşünce açıklama ile sınırlı eylemlerin, “ifade özgürlüğü” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Raporun bu bölümünde AKP iddianamesinin irdelendiği ve “kapatma” talebine dayanak gösterilen eylemlerin ağırlıklı bölümünün, “düşünce açıklama” ile sınırlı olduğunun vurgulandığı ileri sürüldü.

Türban Meclis’in icraatı


AKP iddianamesinin iskeletini oluşturan ve Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen Anayasa’daki “türban” düzenlemesinin, yasama organının faaliyeti olarak değerlendirildiği raporda “türban” düzenlemesine “özgürlükler” bağlamında yaklaşıldığı ve “laiklik karşıtı eylem” olarak algılanamayacağının savunulduğu öne sürüldü.

Mahkemeyi rahat bırakın


ANAYASA Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, raporun üyeleri bağlayıcı nitelik taşımadığını belirterek, şöyle konuştu: “Raporlar, üyelerimizin çalışmalarını hızlandırıcı nitelikte belgelerdir. Üyelerimiz başsavcının ve partinin savunmalarından sonra çalışmalarına derhal başladılar. Özellikle rica ediyorum: Bundan sonra, ‘gündem ne zamandı, rapor ne şekilde yazıldı’ şeklinde davranışlardan kaçınılmasını istirham ediyorum. Lütfen mahkemeyi rahat bırakın. Biz de bu süreci sağlıklı bir şekilde tamamlayalım. Biz kendi çalışma hızımıza göre, kendi hızımızı kendimiz ayarlayacağız.”

Ersin BAL / ANKARA
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Xaenin said:
Xærø said:
Valla haber sitelerine girmeme gerek kalmıo Konu Dışı sayesinde...Yakında IHA Muhabiri die ünvanlar olacak forumda.



Ne güzel işte. Haber sitelerine girme veya gazete okuma alışkanlığı olmayan insanlar da bilgilenmiş oluyor.


katılıyorum. Ayrıca onu açma bunu açma onun için ayrı bir başlık kuralım edelim Konu Dışına ne yazıcaz anlamadım kişisel var eğitim var bırak bari bunlar olsun bilmediğiz şeyleride öğrenme fırsatı buluyoruz yani bir öneri verdin Xaero Alan yetkilisi sana katıldığı için düşüncenin doğruluğunu herkese kabul ettirmeye çalışıyosun genel psikoloji
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Türkiye Sosyalist İşçi Partisi için de aynı şeyi söylemiş 2 ay önce, yani raportörün genel fikri bu, "partiler kapatılmasın".

Ayrıca...
leoneo5 said:
Raportör ne derse desin, o kendi fikridir. Gene kararı mahkeme üyeleri oy birliğiyle vericek...

kapanacak valla kesin gözüyle bakıyorum artık



Bi de bunu buldum, Fatih Altaylı Mayıs'ta yazmış:

said:
Raportör kapatma davası raporunu da yazdı

22.05.2008 02:09
Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can, geçtiğimiz günlerde üniversitelerde türbana geçit verdiği öne sürelen ve Anayasa Mahkemesi’ne götürülen Anayasa değişikliği ile ilgili raporunu Yüce Mahkeme üyelerine sundu.
Ancak Osman Can, bu konu ile ilgili raporunu Anayasa Mahkemesi üyelerine vermeden yaklaşık 1 yıl önce yazmıştı.
Diyeceksiniz ki, “Fatih delirdin mi, Anayasa değişikliği yapılalı 1 yıl olmadı. Değişiklik mahkemeye götürüleli bir kaç ay oldu. Raportör Osman Can nasıl olur da raporunu 1 yıl önce yazmış olabilir?”
Ben de size diyeceğim ki, “Yazdı. Tam 1 yıl önce yazdı ve yayınladı”
İnanmıyorsanız, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin yayınladığı SBF dergisinin 2007 Haziran-Temmuz sayısından bir tane bulun ve görün.
Osman Can, bu dava ile ilgili olarak vereceği raporu, o dergide aynen yazmış.
1 yıl öncesinden.
Osman Can, dergide yayınlanan makalesinde Anayasa Mahkemesi’nin kendisine getirilen Anayasa değişiklikleri ile ilgili davalara sadece teknik açıdan bakabileceğini, içeriğinde Anayasa'ya uygunluk gibi bir inceleme yapamayacağını 1 yıl önce yazıyor. Ve diyor ki, “Aksi takdirde Anayasa Mahkemesi yasama yetkisini kullanmış ve kısıtlamış olur”
Yani Osman Can’ın mantığına göre Anayasa’nın ilk dört maddesine dokunulmadığı sürece her şey yapılabilir.
Yani ilk dört maddeye dokunulmamak kaydıyla 5. maddede hilafet bile getirilebilir veya şeriat devleti kurulabilir.
çünkü Anayasa Mahkemesi Anayasal değişiklikleri Anayasa’ya uygunluk açısından denetleyemez.
Bu varan 1.
Gelelim varan 2’ye.
Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can’ın kendisine verilen bir diğer önemli dava ile ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi üyelerine hazırlayacağı rapor da şu an benim elimde.
Siz yine diyeceksiniz ki, “Fatih, rapor daha Anayasa Mahkemesi üyelerine bile verilmedi. Nasıl senin elinde olabilir?”
Olur olur, bal gibi olur.
Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can’ın kapatma ile ilgili olarak yazacağı rapor çoktan yazıldı.
Hem de daha dava açılmadan.
Osman Can bu raporu da 2 yıl önce 2006 yılında yazdı. Yazmakla kalmadı yayınladı.
'Anayasa Yargısı İncelemeleri 1' adlı kitabın 451. sayfasından başlayan 14b bölümünde raportör Osman Can “Siyasal patilerin kapatılmasında anayasal ölçütler” başlığı ile önümüzdeki günlerde Anayasa Mahkemesi’ne vereceği raporu yazıp yayınlamış.
Osman Can buradaki yazısında parti kapatmanın hakların kullanımını engelleyen bir ceza olduğunu ve uygulanmasının demokratik açıdan sakıncalar doğurduğunu belirtiyor.
Odak olmanın, muallak bir kavram olduğu için ceza hukukunda yer alamayacağını belirtiyor.
Laikliğin farklı şekillerde algılanabileceğini ve bu algılardaki farklılıkların laiklik karşıtı olmak anlamına gelmeyeceğini anlatıyor. Dahası cezayı da belirliyor ve “Devlet yardımından yararlandırmama”nın yeterli bir ceza olduğunu söylüyor.
Yaklaşık 73 sayfalık, hayli hukuki anlatımın özeti bu.
2006’da parti kapatmayla ilgili olarak bunları yazan Osman Can’ın Anayasa Mahkemesi’ne vereceği raporun bundan farklı olması mümkün olmadığı için ve Osman Can’ın geçmişte kendisi tarafından kaleme alınan doktrinleri bugün de aynen tekrarladığı Anayasa değişikliği ile raporunda gördüğümüz için beklemeye gerek yok.
Anayasa Mahkemesi üyeleri Anayasa Mahkemesi kütüphanesinde bulunan Anayasa Yargısı İncelemeleri’nin 1. cildini alıp Osman Can’ın raporunu buradan okuyabilirler.
Bu arada ilginç olan bir durumu tekrar yazmakta yarar var.
Anayasa Mahkemesi’nde açılan iki kritik davanın ikisinde de raporu hazırlama görevi onca raportör arasından aynı raportöre, Osman Can’a veriliyor.
Ve bakın şu raslantıya ki, Osman Can bu konudaki fikirlerini daha önce yazıp yayınlamış.
Tesadüfün bu kadarı!

NOT: Değerli okurlar, Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can’ın yazdığı bütün makaleleri ve kitapları çıkarıp hepsini incelemekten helak oldum. Bu detaylara da ancak bu sayede ulaşabildim. İsterdim ki, muhalefet partileri tembellik edeceğine bu konuları onlar bulup çıkarsaydı.

NOT2: Şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Raportör Osman Can’ı okudukça gerçekten çok önemli bir hukukçu olduğunu görüyorum. Kimi fikirlerine ve yaklaşımlarına katılmakla birlikte bu iki davada tarafsız bir raportörlük yapamayacağını düşünüyorum.



Sonu güzel:

said:
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Malumu ilam için rapor yazdırmadığımız zaman
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

AKP kapatma davası bence "şiddet söylemi yapılmadı" diyerek kolaylıkla geçilecek bir durum değil.
Bu adamların 10 sene önceki duruşlarını (Milli Görüş) ve söylemlerini(başbakanımız hapiste yatmıştır) hepimiz biliyoruz.
İşin kötü tarafı eski Milli Görüş tayfası da biliyor.
Yani bir "kanlı mı olacak, kansız mı?" daha beklemek hata olur kanaatindeyim, derslerini aldılar ve artık takiyye ile yollarına devam ediyorlar.
Çok da akıllılar, hukuka uygun söylemler veriyor, asla Erbakan'ın, Kutan'ın hatalarını tekrar etmiyorlar, arada çıkan ayrık otların da ağzına biber sürüp "cezalandırıyorlar".

Burada, şahsi kanaatime göre yargıyı çok zor bir karar bekliyor.
Her ne kadar açık açık şeriat isteklerini dile getirmeseler de, hepimiz bu insanların -en azından- bu tarz bir yönetime "sıcak baktıkları" konusunda hemfikirizdir sanırım.
Takiyye yapacaklarını da açık açık söyledikleri için(demokrasi trendir, ineriz...vs) şeriat devleti olmasa bile(ticareti etkiler, çıkarları bozulur) en azından "ılımlı islam" devleti kurmak istediklerini çok iyi biliyoruz.
Ama hukuki olarak kendilerini iyi gizlediler, hele ki iddianamade Gül için yer alan ciddi bir suçlama kalmadı Gülen'in beraati ile.
Hukuki olarak AKP için kapatma için yeterli sepeb var mı bilmiyorum, hatta kendilerine bu kadar dikkat ettiklerini ve kapanan 4 partiden ders aldıklarını düşünecek olursak, yoktur diye düşünüyorum.
Sorulması gerek soru ise, bir insan bugün cinayet işlemese, ama işleme planları yapsa ve bir gün cinayet işleyeceğini söylese o insanı cinayetten tutuklayamazsınız.
Fakat bu bir siyasi parti ve %47 gibi ezici bir üstünlükle mecliste bulunuyorlar, aynı suçu fiili olarak işlememiş bile olsa, bir parti için kapanmalıdır diyebilir miyiz? Sonuç olarak bu parti ülkenin kaderini elinde tutuyor ve üstüne üstlük istediklerini yaptıracak kadar oy oranına ve halk desteğine sahipler. Böylesi bir durumda gerçekten parti yöneticilerinin çocukluklarından beri gördükleri eğitimi, beyin yıkamayı unutup ülke çıkarları için isteklerine gem vuracaklarına güvenebilir miyiz?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ama bu o kadar kötü bir durum ki.
Bir veya iki insanı etkileyecek bir durum değil koca ülkeyi etkileyecek bir güce sahip bu partinin yöneticileri.
Tarih bize gösterdi ki, güç insanı bozar, mutlak güç mutlak surette bozar(Lord Acton'ın lafıdır). Yani böylesine önemli bir konuda yöneticilerin basiretlerine güvenmek bana saflık gibi geliyor.
Tamam fiili olarak suç işlememiş olabilirler ama mesela Ergenekon'cular da işlemedi(darbe için diyorum), böylesine önemli iddialar ortaya atılırken, hayır bunlar sadece darbe planlamış, eyleme geçilmeden, silahlanmadan ne olacak ki? demiyordun ama.
Yani bu tarz kurumların başındaki yöneticiler ne mal olduklarını kanıtladıktan sonra(ki yüzlerce kez kanıtladılar) gözümüzü kapatıp, aman napalım diyemeyiz bence.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

partiyi kapatmadan ömür boyu siyasi yasak verilmeli, böylece yine mazlum rolunu oynayamazlar.


parti kapatılınca yine, halkız biz 47% yiz falan geyiklerine havalarına girecekler, hiç inanmadiklari demokrasi kavramına sarılacaklar.

denize düşen yilana sarılır durumu aslında burdaki olay AKP için.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...