Laurelin Mesaj tarihi: Temmuz 7, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 7, 2008 demokrasi en iyi yonetim bicimi kesinlikle degildir en istikrarli derseniz millet poposuyla guler en iyi yonetim bicimi yarginin bagimsiz oldugu bir dikta rejimidir en istikrarli secim budur bir ulkede ancak bu sekilde kalkinabilir zaten ancak bunun bir sorunu vardir oda kimin diktator olucagini ve o adamin karakterini secemessin Ataturk gibi ulkesine asik herseyi halki icin dusunen ve gercek anlamda dunyayi bariscil bi sekidle degistirmek ve dogmalari kirmak istiyen bir diktator cikabilciegi gibi hitler veya stalin ayarinda bir kasap da cikabilir bu durumda bile ulkede istikarar saglanir ulke guclenebilir ancak kisisel hirs ve megolomanlik koskoca bir milleti felakete surukliyebilir baskanlik sistemi dedigimizb unun yumusak versiyonudur yargi ayridir yasama ve yurutme ise bir kiside birlesmistir bu adam genel secimlede gelebilir veya bir oligarsik partinin icinden de secilebilir Amerika A modelini uygulamaktadir iletisim ozurlu apolitize olmus kendi kendini yonetmekten aciz toplumlarin tek ilaci budur kenan evrenin ve cuntasinin turkiyeye yazdigi recetede budur ancak bazi farklar vardir yurutme ile yasama yumusak ayrilmis olmasian ragmen yurutmenin yasamanin ustunde yetkisi vardir KHK ler olsun meclisi fesetme yetkisi olsun partiler oligarsik bri yapida orgutlenicek ve yaribaskan olan cumhurbaskanini secicek bu kisi yasama organindan secildigi icin genelde yurutmenin adami olucak ve dengeyi sagliyacak gercek demokrasi ise cok farklidir demokrasilerde istikrar cok hassastir biri durgun bir suya bir cakil tasi atsa cikan dalgalar tsunami ye donusebilir muhalefet serbest oldugundan ve herkesin konusma ozgurlugu oldugundan asiri hassastir herseyden once demokrasinin yegane olayi diyalogdur insanalr konusa konusa anlasir demokratik bir ulkede ciddi bir kriz ciktiginda genellikle iktidar ile muhalefet beraber calisir ve ulkeyi korurlar "dur su iktidar yalpalansin ben onun yerine kapak atiyim" hesabi olmaz cunki boyle bir davranista bulunan bir muhalefet lideri aksine oy kaybeder ama herseyden onemlisi demokratik ulkelerde catismaci siyaset barinamaz evet siyaset dediginde mcuadele vardir ancak bu fair play kurallarinda yapilir rakibin yere yuzukoyun kapaklanirsa el uzatir kaldirirsin birde ben tekme vuruyim yapmassin gidip seni secicek insanlara hakaret edemez tepeden bakamassin sana oy versede evrmesede her vatandas esittir demorkatik ulkede herkes birbirini vatan hainligi ile suclamaz, sucliyanada gulerler ve o adam bri daha secilemez egitimsiz, birbiri ile anlasamiyan kavga gurultuyu cok seven bir milletle demokrasi yurumez boyle bugunki akp chp gider yarin evrim vardir diyen ve yoktur diyen iki parti gelir bu defa bunalr birbiri ile olumune kavga edip ulkeye zarar verir gene halk kavga ve laf uretenler yerine hizmet icin gelen ve ben demorkatim diye iddea etmeden once partisinin icinde demokrasiyi sagliyan partilere yonelmedikce turkiye boyle pet sise gibi suruklenmeye devam edicektir su an turkiyede hicbri partide parti ici demokrasi yok o yzuden herhangi bir partinin demokrasi vaadetmesi oldukca komik kicindaki donu yikiyamiyan adami camasirci diye ise alana salak derler
Laurelin Mesaj tarihi: Temmuz 7, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 7, 2008 degilim kesinlikle olmamda 1-)turkiyede benimle ayni veya yakin dusuncede olan bir parti yok hicbirini begenmiyorum 2-)okul bitince ya kaymakamlik yada idari hakimlik sinavina giricem ikisinede siyasi partiye uye olmak yasak bugun benim gibi dusunen bir parti ciksada 3 sene sonra cikicagim partiye uye olmak istemem
pekaziz Mesaj tarihi: Temmuz 7, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 7, 2008 Hiçbir partiye üye değilsen ve izleyicisiysen partilerde demokrasi olup olmadığı konusunda bilgin yetersiz olur. O yüzden bu konuda atıp tutma lütfen.
byzasz Mesaj tarihi: Temmuz 7, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 7, 2008 büyük partilerde, lokal olmayan partilerde, parti içi demokrasi yok. bunu anlamak idrak etmek için parti yönetiminde olmaya gerek yok..
sir Mesaj tarihi: Temmuz 7, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 7, 2008 genel olarak söylediklerin doğru, ancak demokrasi, gerçekten de özgürlüğün ve insani memnuniyetin gerçekleşebileceği yegane yöntemdir. şimdi burada bi parantez açalım ve demokrasiyle liberalizmin farkına değinelim. liberalizm daha bireyselci, etliye sütlüye dokunmayan, herşeyin rölativist olduğu bi yapı. tek bi doğru yok, ama yine de tepede bi otorite olması gerekiyo ki farklı kesimler arasında taşkınlıklar olmasın. amerikanın uyguladığı veya uygulamaya çalıştığı olay bu. çoğu AB ülkesi de öyle. ancak bu ülkelerde de liberalizm, yine merkezi bi otoritenin yani devletin tekelinde. dolayısıyla devletler, hem kendi halkı hem de başka devletler üzerinde "sen özgürlükçü değilsin!" söylemi üzerinden tahakküm kurmaya çalışmakta. yani bi bakıma liberalizm de bireysel ve bencil olduğu için içinde bi miktar faşizm barındırmakta. demokrasi ise çok sesliliği esas almasına rağmen, aynı zaman ortak bir ahlakın, bir diyalog ve eleştiri kanalının bütün bu farklı sesler ve görüşler arasında yer almasını ve dolayısıyla bireyin tercih yelpazesini mümkün olduğunca zenginleştirmesini amaçlıyo. bu ortak ahlak sağlandığında, yani saldırganlık, baskıcılık, otoriterlik her şekliyle yok olduğunda zaten görüşler arası güvenliği sağlayacak ciddi bir otoriteye de gerek kalmıyor. aslında AB yıkılmaz sağ kalırsa belki 100 yıl sonra böyle bi çizgiye gelebilir. zaten demokrasiyi gerçek anlamıyla yürütmek için ulus devlet yapısını da biraz daha açmak, hatta belki adem-i merkeziyetçiliğe dönmek gerekebilir, bunlar henüz çok uzaktaki tartışmalar, ütopya bile denebilir..ama biz daha en temel insan haklarını, ifade özgürlüğünü sağlayamıyoruz insanlarımıza o yüzden alınacak çok yolumuz var. totaliter devletlerde demokrasi ülkeyi böler, çünkü işler sentezle, diyalogla değil, çatışma ve baskıyla yürür. ama şimdi öyle bi dünyada yaşıyoruz ki totaliterizmi meşru kılmak için dış dünyayla olan bütün bağlantının kesilmesi şart, kuzey koredeki gibi. niye şart? çünkü insan sadece eğitimle değil, etkileşimle de geliştiriyo kendini. hadi totaliter ülkesin, eğitimi tekeline aldın, resmi ideolojiyi ve resmi tarihi dayadın eyvallah. ama dış dünyayla irtibatı nası kesiceksin, farklı görüşleri, farklı yorumları nası kapatıcaksın? bugün türkiyede bunu yapamayacağınıza göre, devletin yapısı değişmeli. önce liberalleşmeli, sonra da demokratlaşmalıyız. e bunun yöntemi de sivil siyasetin korunmasından, sivil anayasanın yapılmasından , en azından AB standartlarının devletin her kurumunda yerleşmesinden geçmekte.
Laurelin Mesaj tarihi: Temmuz 7, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 7, 2008 dedigin konuda sorun ise halkin o ab standartlarini istememesi turk halkinin %90 i muhafazakar ve yenilige degisime kapali farkl itip muhafazakarlarin birbiri ile catismasindan ibaret su anki durum biri istiyor 1930 lara donemk biri dersaadet diyor digeri 1453 e takmis ileri gidelim onumuze bakalim diyen yok hep arkaya baka baka gidiyoruz pekaziz said: Hiçbir partiye üye değilsen ve izleyicisiysen partilerde demokrasi olup olmadığı konusunda bilgin yetersiz olur. O yüzden bu konuda atıp tutma lütfen. dupeduz sacmalamissin burda parti icleridne dmeokrasi olmadigini gorememek icin baska gezegende yasamak lazim heralde ha sen bir partiye uyesin bizim partide var dersin bende derimki kitle partisi olamadiktan sonra oyle bir ihtimal olsa bile ne olmus turkiyede halktan gelen bir hariket iel kurulmus parti yok partiler halk ile kesinlikle icice degil buan en yakin parti akp ve milli gorus gelenegi olsada onlar icin bile tam halk partisi diyemeyiz turkiyede partiler ulkenin onde gelen kisielri tarafindan tepeden kurulur ve halktan oy talep ederler o yzuden parti oylari cok oynaktir dunun iktidar partisi bugun baraj alti kalabilir ki baraj konusuda apayri bir geyiktir parti lideri tepeden adayi yazar halk gider adaya degil partiye oy verir parti baraji asamassa sectigi adam vekil bile olamaz onun yerine oylari paylastirilir turkiye sartlarina modifiye edilen dhondt ile bunun adida demokrasi olur
pekaziz Mesaj tarihi: Temmuz 7, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 7, 2008 Dediklerin AKP vey CHP için geçerli olabilir. Ha o zaman da onlar kitle partisi diğerlerinden bana ne dersin. Ben de sana iyi günler dilerim o zaman aynen devam et derim :)
Laurelin Mesaj tarihi: Temmuz 7, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 7, 2008 onalrda kitle partisi degil cunki turkiyede birtane bile kitle partisi yok gavur partiyi kurar butun finansmani parti uyeleri yapar elbirligi ile develtten yardimi kapip kebap yapmaz bizim partiler gibi ki ironik olan normal ulkelerde secmen partisine yardim ederken bizim ulkemizde partiler secmene rusvet goturuyor oy almak icin ha IP de parti ici demokrasi olsa idi bu kadar senedir bir halta yaramiyan ve hala amacinin ne oldugu belli olmiyan perincekle devam etmezdi elbet birileri bulunurdu ki %1 i asamamis onu gectim 200.000 kisiden oy alamamis oysa su anki gorusleri aslinda en az 2 milyon kisi tarafindan benimsenen bir parti biz buna basarisizlik diyoruz
sir Mesaj tarihi: Temmuz 7, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 7, 2008 hey mandacısın sen tamam mıı perinçekle böyle konuşamazsıann! ayriyeten hemen hemen bütün toplumlar muhafazakardır, demokrasi için öğrenilmesi gereken "tolerans"tır. bence bu anadolu kültüründe mevcut bişey, ama bi 100 yıldır falan pek ortalarda görünmüyo korkarım.
Redeagle Mesaj tarihi: Temmuz 7, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 7, 2008 Yatsana abi. Yarın ders var, sen hala akp'yi savunuyorsun sdf :D
Ancalagan Mesaj tarihi: Temmuz 8, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 8, 2008 aman arkadaşlar girmeyin birbirinize :=(( Adamların amacıda bu zaten. bizleri bölmek istiyorlar onlara en azından burda uzlaşarak bir cevap vermenizi dilerim :).Akp yi ve politikalarını sevmiyorum laiklik yada diğer nedenlerden dolayı değil ama dışarıya açılma politikaları ve dayatmacı ruhundan dolayı. Ayrıca ABD ve emperyalist ülkelerle büyük işbirliği içinde olması ve ayrıca muhafazakar tavırlar atması beni hergün çıldırtıyor ama. Unutmayın dostlarım birini suçlayacaksanız onları suçlayın . Birbirinizi değil bizler sadece piyonlarız.. ne yazıkki hepte kaybeden =( tartışmalarınızı saygı çerçevesinde yapıp arkadaşlarınızı görüşlerinden dolayı dışlamamnız dileğiyle :)
GEd Mesaj tarihi: Temmuz 8, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 8, 2008 finansör diye 1 sene iceride tutulan ve ölen ama hic parasi olmayan kuddisi okkir hakkinda acaba zaman ve akp tayfasi basin ne diyorlar? nasil bir finansörlük bu , siz takip ediyorsunuzdur cok cesitli kaynaklari , ben zamana bakiyorum arada birsey goremedimde. özellike ergenokonun muhtesem bir operasyon oldugunu savunan arkadaslara sorum.
sg-1 Mesaj tarihi: Temmuz 8, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 8, 2008 B.Coşkun said: İyi bakın... TARİH babanın, kuştüyünü mürekkep okkasına batırıp başını sallaya sallaya yazmakta olduğu önemli günlerdir bu günler. Bu günleri dikkatle izlemelisiniz. Belki bir daha fırsat bulamazsınız. İyi bakın: Atatürkçü düşüncede olmak suç... Tarikatlar Türkiye’nin en tepelerine oturmuş ülkeyi yönetiyorlar, ama Atatürkçü düşünce sahipleri izleniyorlar, fişleniyorlar, yakalanıyorlar, sorgulanıyorlar, suçlanıyorlar, içeri atılıyorlar. Böyle bir şeyi bir daha göremezsiniz. Kaçırmayın. Eskiden cumhuriyeti sevmemek suç sayılmaz mıydı? Ki cumhuriyet aleyhine konuşanları kovalardı devlet. Oysa şimdi cumhuriyeti sevmek "terör suçu" kapsamındadır. Bir dostunuza telefon açıp "Cumhuriyete sahip çıkmalıyız" dedikten sonra oturun koltuğunuza... Ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız, içinizden bir ses "Başıma bir iş gelmesin sonra" dediğinde... Çünkü cumhuriyeti savunmak suçtur... Suç... Böyle bir dönem bir daha göremezsiniz: Tarikatlar darbe yapıyorlar. Mağdur ordu... Generaller içerde. İyi mi?.. * Bu günler hani Atatürk’ün Türk gençliğine hitabesindeki "Bir gün istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen..." dediği o "bir gün"dür bu günler. İyi bakın... Bir daha göremezsiniz. Mustafa Kemal’in "Cebren ve hile ile aziz vatanın kaleleri zaptedilmiş (.......) olabilir" dediği işte bu zaman... "İhanet" ile "gafletin" el ele verdiği yer... Gözbebeğimiz laik cumhuriyetimizin "dahili ve harici bedhahlar" tarafından yıkılmakta olduğu süreç... Karşı devrim günleri... * Bu günler işte o günlerdir... Tarih baba; kutsal bir savaşın şanlı zaferinden ve çağdaşlık yolunu açan cumhuriyetin kuruluşundan yıllar sonra işte bu günleri yazıyor. İyi bakın...
sg-1 Mesaj tarihi: Temmuz 8, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 8, 2008 5 derste nasıl darbeci olunmaz E.Özkök said: GEÇEN hafta bir sabah toplantısında arkadaşlara şakayla sordum: "Siz telefonda darbe geyiği yapmayan bir Türk tanıyor musunuz?" Arkadaşlar merakla yüzüme bakarken, "Ben bir kişi tanıyorum" deyip devam ettim: "Ben..." Telefonlarımın 20 yıldır dinlendiğini çok iyi biliyorum. Her Türk vatandaşının "Telefonum dinleniyor" paranoyası vardır. Bu paranoya bende hakikate dönüşmüştür. O nedenle telefon konuşmalarında, her şeyin şakasını yaparım, bir tek "darbe şakası" yapmam. * * * Ancak artık korkumuz dinlenmenin ötesine geçti. Şimdiki korkumuz, "Konuştuğumuz şeyler acaba hangi tarafa çekilir, altında neler aranır, nelere yorulur ve hangi dosyalara sağlam delil olarak girer" endişesidir. Mustafa Balbay’ın sorgulaması, bu endişemizin yersiz olmadığını hepimize ispatladı. Önce bu soru ve "belgelerle" bir insan nasıl gözaltına alınır diye şaşırdım. Asıl vahimi ise arkasından geldi: Bu soru ve belgelerle bir insan nasıl "tutuklanma" istemiyle mahkemeye sevk edilir? Buna inanamadığım için aklıma şu soru geliyor: Acaba Balbay, kendisine sorulan soruları ve gösterilen belgeleri tam olarak anlatmadı mı? Eğer anlattıysa ben bu sorgulamadan şu sonuçları çıkaracağım: Bir: Artık hiçbirimiz kendimizi emniyette hissedemeyiz. Hepimiz her an evimizden alınıp götürülebiliriz. İki: Artık telefonda bırakın darbe şakası yapmayı, AKP’ye yönelik en küçük eleştiriyi bile yapmamalıyız. Çünkü bu eleştiri, yarın bir gün önümüze "darbe delili" olarak çıkabilir. Üç: Okuyuculardan gelen fakslara, gönderilen davetiyelere çok dikkat etmemiz gerekir. Çünkü, herhangi birinin bize gönderdiği davetiye, bir yorum, tutuklanma nedenimiz olabilir. Dört: Kimlerle konuştuğumuza, davet edildiğimiz yerlerde kimlerle yan yana geldiğimize dikkat etmeliyiz. Çünkü o insanlardan herhangi biri terör örgütü mensubu ilan edilirse, bu bize de bulaşabilir. Zaten "Medya ayağı eksik" diyen bir koro, her gün gammazlamaya devam ediyor, hayatımız anında kayabilir. Beş: Yabancı büyükelçiliklerden, özellikle de ABD Büyükelçiliği’nden gelen davetlere kesinlikle katılmamalıyız. Hatta mümkünse, davetiyeleri geri gönderip, bunu da dinlenen telefonumuz aracılığıyla hakkımızda dosya hazırlayanlara iletmeliyiz. Tabii bütün bunları yapmak yine de yeterli olmayabilir. Başka biri başka biriyle konuşması sırasında, sizin adınızı da telaffuz etti mi, ayvayı yediniz demektir. Çünkü işleyen mantık, "O söylemişse doğrudur" mantığıdır. Tabii bir de şansınıza, kimliği belirsiz bir "gizli tanık" düşmemişse... * * * Orta ve lise döneminde en çok dinlediğimiz hikáyelerden biri Abdülhamid dönemi jurnalciliği ve istihbaratçılığıydı. Bunun nasıl bir duygu olduğunu bir türlü anlamazdım. Artık anlıyorum. Güya "derin devleti" çökertmeye çalışıyoruz ama yerine gelen devletin ondan daha sığ, daha müşfik olacağı konusundaki umudumuz da giderek azalıyor. Yine de içimde hálá, bekleyip iddianameyi görmemiz gerektiğini söyleyen iyimser bazı kırıntılar kaldı. Bu yazdıklarımı art niyetli bir yaklaşım olarak da okuyabilirsiniz, iyi niyetli ve yapıcı bir eleştiri olarak da... Ben samimi olarak, yaratılan bu ürkütücü havanın, "Ergenekon" denilen ilişkiler ağını ortaya çıkaracak sağlam bir soruşturmanın itibarını ve gücünü azaltacak endişesiyle yazıyorum. Devlet içinde böyle bir örgütlenme varsa bunun ortaya çıkarılması hepimizin lehinedir. Ama şu ana kadar soruşturmanın yürütülüş biçimi, sızdırma yöntemleri, uçurulan balonlar ve bazı sorgulamalarda belge diye ortaya konan şeyler, sorulan sorular, bizde samimi bir araştırmadan çok, etkili bir "sindirme" operasyonu izlenimi yarattı. Öte yandan Genelkurmay’a gelen gazetecilerin konuşmalarının görüntüleriyle kaydedilmesi, başka komutanlara ait özel bilgilerin özel arşivlerde saklanması, bir takım hareket planlarının hazırlanması da insanı ürkütüyor. Böyle olunca da ister istemez insanın aklına Devlet Bahçeli’nin tespiti geliyor: "Ülkemiz gerçekten bir korku imparatorluğuna mı dönüştürülüyor?"
Llama Mesaj tarihi: Temmuz 8, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 8, 2008 çoşkun güzel yazı yazmış özlemiştim valla kendisini tatili bitmiş demek
Prawler Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2008 Ya el konulan CD’lere sonra delil eklendiyse? Bünyamin YIL / ADANA, DHA Ergenekon soruşturmasında savcılığın iddialarını dayandırdığı birçok bilgisayar kaydının delil sayılmaması olasılığı, ortalığı karıştırdı. Yeni CMK’ya, "Elektronik ortamdaki kayıt veya bilgisayarlara el konulacak ise yedeği alınır, adli makamlar veya polisce mühürlenip kişiye veya avukatına verilir" hükmünü koydurtan CHP’li Tacidar Seyhan, el konulan CDve bilgisayarlara ’geçmiş tarihli’ bilgi eklenebileceğini belirterek, açık konuştu:"Yedeği alınmadığı için, el konulan veriler, delil olmaktan çıktı." CHP Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, Ergenekon soruşturması sırasında el konulan binlerce sayfalık bilgisayar verisini delil olmaktan çıkaracak iddiası ortalığı karıştırdı. TBMM Teknoloji Komisyonu Üyesi, Endüstri Mühendisi ve Bilgisayar Yazılım Uzmanı Tacidar Seyhan, yeni CMK hazırlanırken 134’üncü maddeye bu konudaki hükmü kendisinin koydurduğunu belirterek, CHP’deki bilgisayar kayıtlarının önlem olarak yedeklendiğini de söyledi. Yedeği alınmalıydı Seyhan, 4 Aralık 2004’de kabul edilen 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 134. maddesine göre, hakim ya da savcı kararıyla elektronik ortamdaki kayıtlara veya bilgisayarlara el konulacak ise yedeğinin alınması, bu yedeğin de adli makamlarca veya polis tarafından mühürlendikten sonra kişiye veya avukatına verilmesi gerektiğine işaret etti. Tacidar, Seyhan şunları söyledi: Polis esrar koyardı "3 yıl önce CMK görüşülürken, şeytan dürttü. Bir zamanlar polis, kabadayıları ıslah etmek için cebine esrar koyar, baskı yapıp bırakırdı. Şimdi bu baskıyı siyasi irade altındaki polis, elektronik ortamdaki bilgileri delil göstererek yaratabilir. Bu düşünce ile, CMK 134. maddeye ısrarımla bir ek yapıldı. Bu konuda uzman olduğum için iktidar beni kırmadı, daha doğrusu önce kendileri için korktular. Eski tarihli bilgi konabilir Amacım şuydu; el konulduktan sonra bilgisayarlara veri, geçmiş tarihli kayıt yerleştirmek mümkün. Polis bana yedeğini vermeli ki, daha sonradan bir yerleştirme veya kayıp olup olmadığını bileyim, kendimi savunabileyim. Bu hakların, gözaltı sırasında, Polis Salahiyetleri Kanunu’na göre kişinin yüzüne okunması lazım. Ancak Ergenekon soruşturmasında öğrendim ki; gözaltında bulunan hiçbir sanığın bilgisayarlarına el konulduğunda yedeklemesi yapılmamış. Nasıl ispatlanacak Şimdi benim bilgisayarıma bir dosya eklerlerse, mesela çete kurduğuma dair, haberleşmelerimi içeren veya bir isim listesi. Bunu nereden bileceğim? Bilgisayar tarihi geriye alınabilir. Geriye aldım, bir dosya kaydettim, çıktım, tarihi değiştirdim. Eski tarihli dosya o eklemeyle kaldı. Nasıl ispatlayacağım, elimde yedek yok? Yedeğim olsa derim ki; ’Gözaltında yedeğini vermişlerdi, sonradan oraya koymuşlar, itiraz ediyorum’ diye. Bilgiler delil olmaktan çıktı Seyhan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ne Mustafa Balbay’da, ne Sinan Aygün’de yedekleme yapılmadığı için.iddiam şudur; elektronik ortamda elde edilen bilgilerin hepsi delil olmaktan çıkmıştır. Çünkü polis, CMK’ya göre görev ve salahiyetlerini yerine getirmemiştir. Böyle ciddi, 13 aydır süren bir soruşturmada bu işi unutulmuş diye geçiştirmek saflık olur. Muhasebe kayıtlarında yolsuzluk yapan manav Ali efendinin bilgisayarını almıyorsun ki. Siyasi iktidarı yıkmaya yönelik bir çete kurulduğunu ortaya atıyorsun, bu iddialarla tutuklamalar yapıyorsun, demokrasinin tehdit altında olduğunu söylüyorsun, Avrupa’yı ayağa kaldırıyorsun."
sg-1 Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2008 AKP hemen CMK 134. maddeyi değiştirsin.
Prawler Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2008 Bir garip ölmüş diyeler üç gün sonra duyalar YAZIKLAR olsun; kefen parası bulamayanların gömülmesine neden olanlara... Yazıklar olsun ki ne yazıklar olsun... Koca Yunus demişti ki: "Bir garip öldü diyeler Soğuk su ile yuyalar Üç günden sonra duyalar Şöyle garip bencileyin" Kansere yakalanarak ölen Kuddusi Okkır, korkunun adı olarak yansıtılan ’Ergenekon’un ’kasası’ olarak açıklandı. Ancak, kasa nasıl bir kasa ise; tam takır kuru bakırdı. Cenazesinin kaldırıldığı saatlerde bir başka cenaze daha vardı ve hükümet erkanı oradaydı. Varsıl ile yoksulun cenaze töreni arasındaki farkı burada gördük, sonra da düşündük: "AKP hükümeti gerçekten eşitlikten, adam kayırmamaktan, varsıl-yoksul ayırımı yapmamaktan yana mıydı?" Yüzümüz kızardı ve kalakaldık. Başbakan Okkır garibanının da yanında olduğunu duyumsatamaz mıydı. Tüm bu yansımalar göstermektedir ki; artık ülke AKP yanlısı ya da karşıtı olarak bölünmüştür ve AKP yanında yer almak, merhum Menderes’in ’Vatan Cephesi’ne kaydolmak gibi bir konumda algılanmaktadır. Sade yurttaş için bu korku ve sinmişlik yaygınlaştırılmaya çalışılmakta, AKP’ye karşı olmak potansiyel suçlu olarak algılatılmak istenilmektedir. Oluşturulmuş yandaş medya tarafından gizliliği asıl olan soruşturma tutanakları birkaç saat sonra yayınlanmakta; alınan ifadeler bir tür "gizli soru, açık yayım!" niteliğinde bir garip uygulamanın yansıması olmaktadır. İktidar her ne denli geç kalsa da şimdiden kendisine şu soruyu sormakla ve yanıtlamakla yükümlüdür: "Herkesi mi, bir kesimi mi kucaklıyoruz?" Ne büyüksün Yunus Emre, küçüklere ne güzel örnek oluyorsun tam yedi yüzyıldır. Yılmaz ERGÜL
GEd Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2008 ya tamam hurriyette tarafli haber yapiyor ama simdi zaman gazetesi su haberi yapinca : http://zaman.com.tr/haber.do?haberno=711992 acayip batiyor bana , adamla ilgili iddaalarin cevabini aktariyorlar ama bu general demedi mi ben yazmadim oyle gunlukler yoktur diye? ona ait neden bir satir yok . Bu ulusalcilari AKP yi alican kafa kafaya tokusturucan , yediler bitirdiler gene ülkeyi.Din sevdasindan vazgecemedi su AKP özellikle , uyusturucudan betermis arkadas bu din olaylari,giren cikamayiro takinti yapiyor bide.
Buyse Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2008 Prawler said: Ya el konulan CD’lere sonra delil eklendiyse? Bünyamin YIL / ADANA, DHA Ergenekon soruşturmasında savcılığın iddialarını dayandırdığı birçok bilgisayar kaydının delil sayılmaması olasılığı, ortalığı karıştırdı. Yeni CMK’ya, "Elektronik ortamdaki kayıt veya bilgisayarlara el konulacak ise yedeği alınır, adli makamlar veya polisce mühürlenip kişiye veya avukatına verilir" hükmünü koydurtan CHP’li Tacidar Seyhan, el konulan CDve bilgisayarlara ’geçmiş tarihli’ bilgi eklenebileceğini belirterek, açık konuştu:"Yedeği alınmadığı için, el konulan veriler, delil olmaktan çıktı." CHP Adana Milletvekili Tacidar Seyhan’ın, Ergenekon soruşturması sırasında el konulan binlerce sayfalık bilgisayar verisini delil olmaktan çıkaracak iddiası ortalığı karıştırdı. TBMM Teknoloji Komisyonu Üyesi, Endüstri Mühendisi ve Bilgisayar Yazılım Uzmanı Tacidar Seyhan, yeni CMK hazırlanırken 134’üncü maddeye bu konudaki hükmü kendisinin koydurduğunu belirterek, CHP’deki bilgisayar kayıtlarının önlem olarak yedeklendiğini de söyledi. Yedeği alınmalıydı Seyhan, 4 Aralık 2004’de kabul edilen 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 134. maddesine göre, hakim ya da savcı kararıyla elektronik ortamdaki kayıtlara veya bilgisayarlara el konulacak ise yedeğinin alınması, bu yedeğin de adli makamlarca veya polis tarafından mühürlendikten sonra kişiye veya avukatına verilmesi gerektiğine işaret etti. Tacidar, Seyhan şunları söyledi: Polis esrar koyardı "3 yıl önce CMK görüşülürken, şeytan dürttü. Bir zamanlar polis, kabadayıları ıslah etmek için cebine esrar koyar, baskı yapıp bırakırdı. Şimdi bu baskıyı siyasi irade altındaki polis, elektronik ortamdaki bilgileri delil göstererek yaratabilir. Bu düşünce ile, CMK 134. maddeye ısrarımla bir ek yapıldı. Bu konuda uzman olduğum için iktidar beni kırmadı, daha doğrusu önce kendileri için korktular. Eski tarihli bilgi konabilir Amacım şuydu; el konulduktan sonra bilgisayarlara veri, geçmiş tarihli kayıt yerleştirmek mümkün. Polis bana yedeğini vermeli ki, daha sonradan bir yerleştirme veya kayıp olup olmadığını bileyim, kendimi savunabileyim. Bu hakların, gözaltı sırasında, Polis Salahiyetleri Kanunu’na göre kişinin yüzüne okunması lazım. Ancak Ergenekon soruşturmasında öğrendim ki; gözaltında bulunan hiçbir sanığın bilgisayarlarına el konulduğunda yedeklemesi yapılmamış. Nasıl ispatlanacak Şimdi benim bilgisayarıma bir dosya eklerlerse, mesela çete kurduğuma dair, haberleşmelerimi içeren veya bir isim listesi. Bunu nereden bileceğim? Bilgisayar tarihi geriye alınabilir. Geriye aldım, bir dosya kaydettim, çıktım, tarihi değiştirdim. Eski tarihli dosya o eklemeyle kaldı. Nasıl ispatlayacağım, elimde yedek yok? Yedeğim olsa derim ki; ’Gözaltında yedeğini vermişlerdi, sonradan oraya koymuşlar, itiraz ediyorum’ diye. Bilgiler delil olmaktan çıktı Seyhan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ne Mustafa Balbay’da, ne Sinan Aygün’de yedekleme yapılmadığı için.iddiam şudur; elektronik ortamda elde edilen bilgilerin hepsi delil olmaktan çıkmıştır. Çünkü polis, CMK’ya göre görev ve salahiyetlerini yerine getirmemiştir. Böyle ciddi, 13 aydır süren bir soruşturmada bu işi unutulmuş diye geçiştirmek saflık olur. Muhasebe kayıtlarında yolsuzluk yapan manav Ali efendinin bilgisayarını almıyorsun ki. Siyasi iktidarı yıkmaya yönelik bir çete kurulduğunu ortaya atıyorsun, bu iddialarla tutuklamalar yapıyorsun, demokrasinin tehdit altında olduğunu söylüyorsun, Avrupa’yı ayağa kaldırıyorsun." hangi bilgi ne zaman eklenmiş o harddisklere bunun öğrenmenin yolu yok mudur? paintte boyalı alanları silmeyi başaran arkadaşlar buna da bir baksalar. yanmış parçalanmış hdleri okuyan insanlar hangi bilgi ne zaman girmiş diye de öğrenebilirler kanımca.
GEd Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2008 yoktur ögrenmenin yolu.Onuda degistirebilirsin yani. istedigin gibi manipule edebilirsin. Data giris cikislarini bile manipule etmek mumkun, bunu yapicak adamlarinda ellerinde oldugunu tahmin ediyorum.Yapilir yapilmaz böyle birsey bilemem ama imkani olan bir durum söz konusu.
sg-1 Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2008 Denetlemeyi de o bilgiyi oraya koyma ihtimali olanlar yapacaksa ne anladım ben o işten. Eğer kanıtlar kanıt değerini kaybetmişse, mantiken bir daha hiçbir şekilde kanıt olarak kullanılamaması gerek. Gil Grissom'dan öyle öğrendim X(
Llama Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2008 Mesaj tarihi: Temmuz 9, 2008 prison breakte nasıl adam harddisci deniz atıyorlardı ama adamlar çıkardı ve verileri almışlardı içinden vardır vardı yaparlar ki son dosya yüklendiğinde tarih saati yokmu var sanmıyorum öyle bi yükleme yapacaklarınıda zati
Öne çıkan mesajlar