Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Refah Devleti | Sosyal Sorun | Sosyal Politika ( Tartışma )


Öne çıkan mesajlar

Mesaj tarihi:
Konu'ya girmeden, konu hakkında bilinmesi gereken bazı kavramların açıklamalarını olabildiğince kısalttım ve Spoiler içine aldım. Refah Devleti, Sosyal Sorun ve Sosyal Politika gibi kavramlar hakkında bilgi sahibi olan bireylerin spoiler içindeki bilgiyi es geçmeleri bir problem oluşturmaz. Ancak Konu'yu kavramak açısından yararlı bilgilerdir. Konu Hakkında Bilmeden Yapılan ve Yapılabilecek Yorumların önüne geçilebilmesi için konulmuştur.

Rica : Lütfen konu'ya gerekli ilgiyi gösterin, bunun bir tartışma olduğunu kimse'nin dediğinin hemen devlet tarafından uygulanmayacağını bilerek, bir başkası'nın fikirlerine saygılı ve sağduyulu yaklaşalım.

Kavramların Açıklaması

Konumuza başlarken “sosyal sorun” ve “sosyal politika” kavramlarına kısaca değinmekte yarar görüyorum. Sosyal olan, herşeyden önce insanla ilgili olandır; ancak insanın tüm sorunları sosyal sorun olarak nitelendirilemez. İnsanın sosyal sorunları iki grupta toplanabilir.

I- İnsanların bedensel ve zihinsel gelişmesi, maddi refahı, tüm yeteneklerini geliştirmesi, tüm olanaklarını kullanması ile ilgili sorunlar. Bu açıdan sosyal sorunlar kişinin sağlığı ile, bedensel gelişmesi ile, yaşama olanakları yani iş hayatı ve bunlarla ilgili hastalık, yaşlılık, sakatlık, işsizlik, vb. tüm sorunları, bunun yanında insanın bedensel, ruhsal gelişmesi, kişiliğinin, yetenek ve olanaklarının geliştirilmesi ile ilgili eğitim, öğrenim, toplumsal hayatta ilerlemesi gibi sorunları kapsar.

II- İnsan doğduğu andan itibaren çeşitli kuruluşlar içinde yer alır, bunlara bağlı olarak yaşar, gelişmesini bu kuruluşlar içinde tamamlar -aile, mesleki kuruluşlar gibi. Bu da sosyal yapı sorunlarını ortaya çıkarır.

İnsan tek başına yaşayabilen bir yaratık olmadığına ve doğduğu andan başlayarak çeşitli ve değişik kuruluşlar arasında yaşamak zorunluluğunu duyduğuna göre, bireyin “sosyal” sorunlarının çözümü, onun içinde yaşamak zorunda kaldığı sosyal yapı sorunlarının çözümüne bağlıdır.

Bu bakımdan ailenin sorunları çözümlenmeden bireyin sorunları çözümlenmiş sayılamaz. Diğer yandan sosyal yapı sorunlarının çözümü de bireyin sosyal sorunlarının çözümüne bağlıdır.

"Sosyal" kavramını bu şekilde açıkladıktan sonra şimdi de "sosyal politika" kavramını kısaca açıklayalım. Sosyal politika "sosyal sorunları inceleyen ve bunlara çözümler öneren bir araştırma alanıdır. Refah devletleri, izledikleri sosyal politika ya da sağladıkları sosyal koruma bakımından büyük farklılıklar göstermektedirler. Arın’a göre, “sosyal devlet” nitelemesine layık refah devleti tipi "sosyal vatandaşlığı" mümkün kılan refah devleti tipidir. Buna göre; piyasa mekanizmasının serbest işleyişinin yol açtığı riskler ve sosyal sorunlar, sosyal politikalar aracılığıyla piyasaların yeniden düzenlenmesini ya da sonuçlarının telafi edilmesini gerektirmektedir. Bu yapılmadığı zaman ülkelerde bir demokrasi açığı ortaya çıkmakta, vatandaşlık ise sadece bir piyasa vatandaşlığı olmaktan ileri gidememektedir.

Kaynak: C.Can Aktan ve Özlem Özkıvrak, Sosyal Refah Devleti, 2003.



Şimdi çoğunluğun bildiği üzere Refah Devleti ve Sosyal Devlet her ne kadar birbirinden farklı iki devlet türü, iki farklı terim olsa da, aşağı yukarı aynıdır. Fark Refah Devleti'nin gelişiminde yatar. Bu şekilde düşünüldüğünde gelişmiş ve az gelişmiş refah devleti olarak da adlandırılabilirler. Çok da konu'nun içine girip kimseyi sıkmayalım ve tartışmak istediklerime geçelim..

Bu konu'yu http://forum.paticik.com/read.php?13,3317374,page=1 adresindeki "Velim Olur Musun ? " tantanası üzerine başlatma gereği duydum. Orada biraz tartıştım, vaktim olmadığı için topik üzerine eğilemedim. daha sonra zaten tartışmaların başka bir konuya taşınması dasaa tarafından önerilmiş, ancak vakit bulabildim ve tartışmaya hazırım.

Şimdi sizlerden ricam, bu konu hakkındaki görüşleriniz. Ben Sosyal Yardım Programları'nın yapılması'nın tamamiyle geçici bir çözüm olduğuna ve hatta etkisiz bir çözüm olduğuna inanıyorum. Çözüm bile değil hatta, binlerce farklı açıdan bakıldığı zaman.

Şimdi öncelikli olarak, sosyal hakların olması gerektiğine, bu tür yardımların yapılması gerekiyorsa gene yapılmasına ancak kullanılabilirliği, yani etkisi olduğunda yapılması'nın faydalı olacağına inanıyorum.

Bunun örnekleri yıllardır gözümüzün önünde duruyor..

Bunlardan bir kaçını sıralayalım..

İlk olarak Afrika'yı gözler önüne sermek istiyorum. Afrika yıllardır ( dünya üzerinde en uzun süre yardıma muhtaç kalmış olan ve daha uzun yıllar muhtaç kalacağı görüşü raporlarca belirtilmiş oılan ) bir çok devletten, sosyal kuruluştan yardımlar almakta. Ancak günümüzde, tüm dünya yardım etmesine karşın halen sorunları çözülememiş, halen aç, halen fakir, halen hasta bir Afrika'nın oluşu.

İkinci olarak, Dünya Üzerinde gelişmiş devletlere baktığımız vakit, gördüğümüz manzara çok ilginç. Bir çok sosyal kuruluş avrupa çıkışlı olmasına rağmen, yardım yaptıkları, çeşitli projeler geliştirdikleri ve hedef aldıkları bölgeler ve insanlar kendi toprakları dışındakiler. Yani neredeyse hiç bir ülke, kendi ülkesindeki kendi vatandaşı'nı bir şekilde izole edip, yardıma muhtaç bırakıp daha sonra bunun sosyal kurumlarca halk aracılığı ile giderilmesine imkan sağlayarak çözmeye çalışmamış. Daha doğrusu bunun bir çözüm olmadığını kabul etmiş ve farklı uygulamalar ile başarıya ulaşmış.

Üçüncü olarak, genel hastalıklar, yeşil sevgisi, atık maddeler üzerine yoğunlaşmış programların, ülkemizdeki eksikliği.

P.S : Spoiler ile birlikte çok uzun bir yazı olacağından, hem fikirlerimi hem giriş metnini olabildiğince kısalttım umarım, üşenmez ve okursunuz.
Mesaj tarihi:
Refah devleti (welfare state) kavramının ortaya çıkmasındaki etkenlerden biri, Sovyetler Birliği'yle soğuk savaş zamanı mevcut olan ağır liberal düşünce içinde başlayan halk hareketlerini durdurma mantığıdır elbette. E tabii bu bağlamda bir çok "devrimci" refah devleti kavramının iyi bir şey değil de, düzenin patlak vermesini engellemeye yarayan bir tür "yama" olduğunu söyleyecektir.
Tabii artık böyle endişelere pek de gerek yok, nitekim 1991'de Sovyetler Birliği'nin gg olmasıyla, birey ve toplumsal hareketler çaresizliğe düştü, genel anlamda "komünizm işlemiyor" mantığının oturmasıyla, global konjonktürdeki yeni yapılanmayla da neoliberalizm dediğimiz mantalite ortaya çıktı, kısacası liberalizm mezarından geri hortladı.
Bizdeki sosyal güvenlik reformu falan dedikleri aslında sadece AKP ile ilgili bir şey de değil. Genel dünya yapılanması zaten bu yönde. Halk, işçi ve bireyin memnun olmasa bile artık çaresiz olması durumu, refah devleti trendinin de sonunu getirdi gibi diyebiliriz.
Mesaj tarihi:
sosyal yardım yoktur, sosyal yalan vardır. önce çocuğun elinden bi paket şekeri alırsın. sonra o çocuğa 2-3 tane verip kendi vicdanını rahatlatırsın. bu yalanlar sözde gelişmiş(kime göre neye göre) ülkelerin ve vatandaşlarının vicdanlarını rahatlatmaları için yapılmış şeyler. gene onlar kendi ülkesinin vatandaşlarına hizmet ediyor aslen.
Mesaj tarihi:
Bak sana bu konunun basite indirilmiş halinden örnek vereyim, söylediğinin mantıksız birşey olduğunu anlayacaksın.
En yakın arkadaşınla yolda gidiyorsun, canın simit istedi, simit alacaksınız. Arkadaşının bozuğu çıkmadı sen ödedin onun simidini. Bunu yapmamak için bir neden söyle bana.
İşte afrikaya yapılan yardımlar da bunun gibi bişey, sosyal yardımlar da.
Amerika boyle yardımları hep yapıyor, neden? çünkü faydası var zararı yok da ondan ekonomik olarak. Siyasi boyutuna girmiyorum bile.
×
×
  • Yeni Oluştur...