Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Tartisma Konusu #1 - Korku ile Saglanan Otorite


Laurelin

Öne çıkan mesajlar

Ismini kendisinden izin alana kadar gizli tuttugum pati: said:


dunyada devletler daha guclu gorunebilmek icin insanlar uzerine korku saliyorlar ve boylece insanlari kontrol etmeleri daha kolay oluyormu?
Buna tarihten ya da simdiki zamandan ornekler verilebilir mi?
bir de insanlar nasil koyun haline geliyorlar?
medyanin toplum psikolojisi uzerindeki etkisi ne olmustur?
korku yaratilarak elde edilen guc ne kadar adil?


evet efendim gongu caliyorum ve konuyu sizin ellerinize birakiyorum

Tartisma Konulari nedir?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

- Bir insana bir şeyi yaptırmak için ya birşeyler verirsin yada korkutarak yaptırırsın sonucta en basitinden mafyaya haracı kimse seve seve vermiyor . Avrupada bir çok ülke ırkcı yasalar cıkartıyorlar normalde humanist , insan haklarından ödün vermeyen bir cok ülke bu yasalarla ırkcılık boyutunda suclar isliyor insanlar terörden korktukları için ses cıkarmıyolar devlet afrika ve asya kökenlileri terörist gözüyle bakılmasını saglıyor EVET DAHA KOLAY OLUYOR KISACA :D

-Örnekler ırkcı yasalar , tarihte hmm belki kızılderililer olablir biz onlara uygarlıgı sunuyoruz onlar kafatasımızı yüzüyo demis olabilirler öldürün gitsin toprakları elde etmek için yukarda dedigim ırkcı olaylar örnek gösterilebilir

- Valla koyun için bkbz Akp nası koyun haline getirdiklerine 2 kilo kömür bir kilo un seker tuz mercimek vs vs satın alıyolar cahil olan halkın beynini yıkıyolar , yada Avrupa devletleri gibi terörizm korkusuyla insanları devlet politikasına destek verdiriyolar petrol için amerika saddam'ı atom bombası sahibi yaptı ırak halkınıda terör örgütü ki kendileri suan yaratıyorlar bölgede amacları onları yaratarak bölgede uzunca süre kalmak bunu yaparkende halktan destek almak . Bir çok insan ikizkuleleri amerikanın kendisinin vurdurdugunu düsünüyor

- Günümüzde insanları etkilemenin en kolay yolu medya. cahil kesim ne versen alıyor özellikle . TV yona neden aptal kutusu demisler zaten. En son olarak 19 Mayıs Atatürkü anma gençlik ve spor bayramını bazı belediyeler bilbordlara 19 Mayıs Gençlik ve spor bayramı olarak lanse ederek ATATÜRKÜ unutturmaya calısıyorlar . Veya Cem Uzanın bu kadar cok oy almasının bi kısım faktörüdür medya. Berluconi italyan medya patronu olarak nasıl etkiliyor ...Ülkemizdede medya artık tekkellestirilmeye calısılıyor belli insanlar üzerinde artık bunun gücü tartısılmaz.

- Hiç bir şekilde adil degil ama en kolay yönetme sekli düsünen bir insanımı yönetmek kolay yoksa bir koyun sürüsünümü gütmek kolay cevabı okuyanlar versin :D

Tesekküler !!!
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

İnsanlar paketten koyun halinde çıkarlar sonradan olmazlar. Kitleleri bilinçlendirmek kanaat önderlerinin görevidir. Bu kimseler kendilerinin veya başkalarının çabaları ile belli bilinç düzeyine ulaşmış; belki de biraz lider karakterli, kimselerdir.

Ayrıca otorite sağlamanın yegane aracı korkudur. Başka herhangi bir araç yoktur. Saygı, sevgi vb. sadece korkuyu perdeleyen duygulardır. Bütün otorite-bağlılık ilişkilerinin temelinde ''birşeyleri kaybetme kaygısı'' yatmaktadır. Bunun için herhangi bir örnek vermek abestir; zira baba-oğul ilişkisinden, Kyoto protokolüne kadar; belli taraflara belli yükümlülükler dayatan her türlü ilişki korku temeline dayanır. (örneklerin alakasızlığı kasıtlı olarak seçilmiştir)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

anonimus said:

dunyada devletler daha guclu gorunebilmek icin insanlar uzerine korku saliyorlar ve boylece insanlari kontrol etmeleri daha kolay oluyormu?
Buna tarihten ya da simdiki zamandan ornekler verilebilir mi?
bir de insanlar nasil koyun haline geliyorlar?
medyanin toplum psikolojisi uzerindeki etkisi ne olmustur?
korku yaratilarak elde edilen guc ne kadar adil?

-evet.
-imparatorlukların çoğu, ilk milli hareketler sırasındaki propagandalar veya komunizm gibi. günümüzden de abd en etkili kullanan.
-iletişim hedeleriyle, günümüzde cnn'le, fox'la.
-medya toplumun afyonudur.
-adil olması gerekmez, güç güçtür.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Viktor said:
Ismini kendisinden izin alana kadar gizli tuttugum pati: said:


dunyada devletler daha guclu gorunebilmek icin insanlar uzerine korku saliyorlar ve boylece insanlari kontrol etmeleri daha kolay oluyormu?
Buna tarihten ya da simdiki zamandan ornekler verilebilir mi?
bir de insanlar nasil koyun haline geliyorlar?
medyanin toplum psikolojisi uzerindeki etkisi ne olmustur?
korku yaratilarak elde edilen guc ne kadar adil?

-korkak insanın psikolojisinin derinliklerine indigimizde fire vermeye, kontrolden cıkmayı daha uygun bir psikolojileri oldugunu goruyoruz. dolayısıyla korku uzerine kurulu bir uygarlık ancak kısa vadede basarılı olabilir.
-dinler, ozellikle muslumanlık, stalin rejimi gibisinden ornekler verilebilir.
-buna sadece medya degil, fikirlerin serbest dolasımı bazında bakmak lazım. bir dusunce yayıldıkca buyur, ve dolayısıyla guclenir, insan cogunlugu da bu fikir karsısında kendisinin ezildigini, gucsuz dustugunu hisseder. burada dogru bir insanın yapması gereken fikir munakasasıdır, ama cogu insan guclu dusuncenin bir parcası olup, mastercard reklamında da dedigi gibi taraf tutmanın hazzını yasamayı daha yeg tutar. medya fikirleri sallantıdaki insanların icin buyuk bir depremdir.
-adalet fikri yargıc fikrinden dogmustur, dolayısıyla ucuncu bir guc onunde, genelde tanrı seklinde tezahur eder, ancak bir adaletsizlikten soz edilebilir. ama burada bilimsel sonuclara varmak istiyorsak insanın basına gelenlerden ancak kendini sorumlu tutabilecegini soyleyebiliriz. ama sunu karıstırmayalım, burada adalet kavramının insan yasantısında yeri olmadıgını soylemiyorum. sadece biri/birileri uzerinde korku yoluyla guc elde eden kimselerin karsısında uluslararası bir bilincten bahsetmek gerektigini soyluyorum. basına silah dayayan bir insan karsısında silah dayanan olmak bir adaletsizlik degil, sadece bir takım secimlerin sonucu ortaya cıkan bir durumdur. eger olay adaleti yok edecek pozisyona kadar gelmediyse, ve insanlar hak tahsilatından mahrum degilse, bu korkunun ne kadarının insanın kendisi tarafından olusturulduguna goz atılmalıdır. ben din yoluyla korkutulan insanların bir haksızlıga ugradıgını dusunmuyorum, cunku burada hayata kast gibisinden bir durum yoktur, sadece insanın kendi yarattıgı korkuyu insanın kendisine karsı kullanmak soz konusudur. ama insanın varlıgına, sınırlarına karsı bir girisimle yaratılan bir korku varsa ancak o zaman adaletsizligin var oldugu soylenebilir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bu konuda daha önce bir yazı yazmıştım ama nereye yazdım bulamıyorum sıfırdan başlıyalım o zaman.
halk üzerine korku salma diyince aklıma ilk olarak avrupada viyana kuşatması ile başlayan hatta daha geriye gidersek haçlı seferlerine kadar uzanan bir korku salma olayı var. aslında şunu diyebiliriz eğer bir devlet yanlış sebepler göstererek bir başka devlete saldıracaksa(yada ideolojiye) korku salıp otoritesini güçlü hale getirir. böylece kimse bu saldırının sebepleri sorgulamaz çünkü korku en baskın duygulardan biridir. tabi sadece saldırı amaçlı olmuyor bazen savunma amaçlıda motivasyon aracı olarakta kullanılabiliyor viyanadan sonra yaşandığı gibi osmanlı avrupa kapılarına dayanınca tüm avrupada ispanya dahil türkleri ve müslümanları (ki o zmnlar aynı anlamda kullanılabiliyor) kötüleyen yayınlar yapılıyor işkence yaptığımız katliamlar yaptığımız yönünde... halk korkutuluyor daha sonra bu korku nefrete dönüşüyor kralların otoriteleri güçleniyor bir kurtarıcı konumuna geliyorlar. düşünsenize bir taşta 2 kuş vuruyorsunuz hem düşmanlarınıza karşı halkınızı kışkırtıyor hemde kendi rejiminizi, otoritenizi sağlamlaştırıyorsunuz.
daha önce nerde yazdığımı hatırlamaya başlıyorum :) 11 eylül hakkındaydı. 11 eylülden sonra ne oldu amerikan halkı korktu tırstı afganistanın ve ırağın işgalini destekledi. bush gibi beceriksiz bir lideri bile kurtarıcı olarak gördü hatta onu Atatürk ile aynı kefeye koyanları bile gördüm. peki sonuç ne oldu bir milyon insan öldü amerikanın popülaritesi azaldı dünyada bie ekonomik kriz çıktı amerikan ekonomi durağanlaştı. ve şuanda seçimlerde demokratların kazanacağı yönünde büyük bir beklenti var(seçimlerden önce başka bir terör saldırısı olması muhtemel) aslında göründüğü gibi uzak tarihe bakmaya bile gerek yok günümüzde de korku bir destek olarak devletler tarafından kullanılıyor ama sonuç olarak korku ile sağlanan otorite bir noktadan sonra zayıflıyor zira korku sürekli sürdürülebilir bir duygu değil bu olursa insanlar zaten çıldırır düzen bozulur. haliyle bunu başaramıyan devlet bir noktadan sonra yönetim zaafları gösteriyor ve kendisine bir alternatif oluşturmuş oluyor.

http://www.mises.org/books/TRTS/ şu linkte güzel bir şey var nasıl yönetim ele geçerilir iyi bir örnek :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

korku olmadan kitleleleri yönetmek çok zor, dolayısıyla bir şekilde bu kitlenin boyutuna göre insanları korkutmak gerek şart.



Yönetilenler sevgi ile duyulan saygıyı çok kolay yitirebilirler, hümanist söylemler bunun aksini idda eder ama korku en sağlam saygıyı yaratır.. Saygı da yönetim kolaylığını artırır.. Bu gün dünyada bunu farklı şekillerde yapmayan bir ülke, halkına yaşatmayan bir devlet varmıdır bilmem belki vardır..



Amerika halkını yönetirken de kanunları en acımasız şekilde uygular, en ufak kural ihlalinde davalar açıır savcılık tarfaınadn , yada tüzel kişler tarafından halk kanunların sıkı işlenişinden dolayı daha temkinlidir, cezalard ağr ölüm bile var.. Dış poltikada yıkılan iki kulesinin ( kendi yıktı yada değil biz yıkmadı üzerinden gidersek) kafalarda yaratığı acaba mı sorularını iki ülkeyi yerle bir ederek dağıttı, ve piskolojik savaşta tekrar öne geçti, kendi ülkesi adına doğru olanı yaptı.. Yaratığı korku dünya ülkelerini yönetmesinde işine yaradı. 11 eylül günü bülent ecevitin sesi tirtiyordu, umalım ki bu saldırıda bir türk yeralmamış olsun diyordu, korku budur işte, otoritede bülent ecevitin dua edelim demesi...


devletler nezdinde işe yarayan bir şey, halk cephesnde işe yaramaz mı yarar tabiki, tüm dünya halklarının amerikan otoritesinekarşı boynu eğiktir( bir iki tanesi eksik)

Ben yarın başbakan olsam , ve paşalarla aram iyi olsa yapacağım ilk iş halkı korkutmak olur, bunu halkın iyiliği için yaparım, onlar adına verdiğim daha bilinçli kararların uygulamasında güçlükler çıkmasın diye yaparım, yapmazsam çatlak seslerden ve otoritedi boşluklardan dolayı süreçlerin yavaşlamsıyla karşılaşırım..

İnsanı anlamada eleştirip duruyoruz stalini ama yaratığı korku ortamı, devletin mekznizmalarının işleyişinin halk tarfaından yavaşlatılmasını, ve devletin asıl görevlerini yapmayı bırakıp başka hesaplarla uğraşmasını engelmmeiştir...


kendimden örnek veriyim ben üzerimdeki baskı kaltığından beri sürekli kullanmadığımdan dolayı mekanik zekamı, çalışkanlığımı, sorumluluklarımı kaybediyorum, olsa şöle başımda piskopat bir baba bak nasıl oluyor..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Katılmadığım nokta korkuyla yaratılan otoritenin meşruluğu yoketmesinde. Günümüz dünyasında Meşru olmayan bir otorite de anca kısa ömürlü olabilir.

En basit örnek olarak Amerika, Irak'taki varlığına geçerli bir sebebi halkına bile gösteremedi, sonucu çekilmek zorunda kalıyor.

Artık kesinlikle kamuoyu oluşturmak gerekiyor. Bu kamuoyunu oluştururken de insanların kanaatlerini etkilemek gerekiyor.
Tabiki kanaatleri etkilemek için en kolay yol da kültürlerini ve medyasını etkilemek.
Mantıklı, halkın meşruluğunu kazanacak hedefler olmadığı zaman da bu boşluğu dolduracak etkenin karizmatik bir lider olması gerekiyor; baskı, şiddet değil.

Ha baskının gerekli olduğu konusuna da çok katılamıyorum. Baskı yaratıcılığı yok eder, insan yaptığı işi isteyerek yapamaz. İsteyerek yapmadığı işte de başarılı olamaz. Baskı kllanmak yerine bilinçlendirmek daha uzun vadeli bir çözüm gibi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yazdıkların arasında bana göre de doğru tespitler var, baskının yaratıcılığı yok etmesi, kamoyunun oluşturulması ile ilgli.. Fakat korkuyu salarken kimsede masanın üstüne yumtuğunu vurmuyor tam manasıyla, haklı sebeplere dayandırıyor yaptıklarını.. Kamoyu oluşturmak ta zaten baskıın diğer ayağı olan sansürle çok kolay yapılablir.

Amerika ıraktan çekilmiyor,kamoyu baskısını azaltmak için zaten amerikanın medaysı ıraktan gelen ölüm haberlerine yer vermiyor, keyfindn değil hükümetin baskısından dolayı, zaten çekildiği de yok.. işgalin pahalı olan kısmını halletti, şimdilerde meyveleri toplmaya başladı.. Orada istediği zaman müdahale edebilecek kadar askeri bırakcak kukla hükümetler desteklenecek, amerikaişini bitirene kadar orda kalacak.. Ve bunu da korku ile sağladığı otorite ile yaptı, blöf yapmadığını da gösterdi.. Hesapları karıştırmaya çalışan suriye ve iranda aba altından sopa gösterilince köşelerine çekildiler yavaşça.. Bunların hepsin korku ile sağlanan otorite sağladı, ve işe de yaradı..

Meşruluk okadar göreceli bir kavram ki, aynı normal kelimesi gibi bişey, şartlar okadar değişkenlik göstermesine neden olabilirki meşruluğun şaşarsın.. Amerika düyanın despot abisidir, ama her yaptığı meşrudur, tüm dünyanın gözünün içine baka baka ülkeleri işgal eder, birleşmiş milletleri dikkate bile almaz ama bu gün yaptıkları meşrudur bir çok ülkede destek verir, güç bu günde bundan önce de meşrulaştırıcıdır .. Belki vicdan mahkemlerinde değil ama hayatta budur...

Meşru olmayan otorite de yoktur, otorite kimde yada neydeyse o zaten meşrudur, bunu korumakta güçten geçer, içte veya dışta, gene konu döner dolaşır korku ile sağladığın otoriteye..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Aslında bence meşru olmayan otorite var gibi.

Mahallede reis kılıklı velet var, diğer bütün çocuklara istediğini yaptırıyo. Yapmayan 1-2 tip var, onları yapmadıkları için dövüyo(meşruluğun kaybedildiği an, artık korku ama hala otorite). Onlar da yapmak zorunda kalıyolar.

Ağzını burnunu morartan kişiyi sever misin? Daha sonra başka bi velet geliyo. Bu, eskisinden daha güçlü ama diğerlerine baskı yapmıyo hatta diğer veletten kurtarıyo onları. Böyle olunca bütün diğer çocuklar bu yeniyle oynamaya başlıyo. Hatta belki eski çocuk bu yeniyi dövmeye çalışırken ufaklıklar da eski çocuğa taş atıyolar.


Bir yerden sonra otorite kavramı tamamen güç kavramıyla ve gücü nasıl kullandığınla alakalı olmaya başlıyor bence.
Otoriteyi baskıyla sağlarken güç ne zaman biterse otorite de o an bitiveriyor. Ama çok zor hatta çok nadir başarılmış olsa da elindeki baskı, şiddet hakkını kullanmadan sağlanabilirse güç kaybedildikten sonra da otorite sürebiliyor. Size ölmeyi emrediyorum dendiğinde ardından eğer ölmeye gitmezseniz sizi öldürürüm denmemiş.


Dış aktörler açısından bakıldığı zaman, bu düzende bazen çıkarlar gereği sana yapılsa kesinlikle ses çıkaracağın olayların başkasına yapılmasına göz yumabiliyorsun.
Ama haklısın, şuanki dünya düzeninde şiddetmiş, otoritenin kaynağı, meşruymuş değilmiş çok da dikkate alınmıyor, çıkarlar...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Söylediklerin gene doğru, zaten bezer şeyler söylemişizde.. Gücün otorite sağladığı ile ilgilide hem fikiriz, gücün korku yarattığı, korkunun da otorite yartığı ile ilgili benzer tespitler yapmışız..

İnsan oğlunun doğasında var otoriteye karşı gelmek , hatta doğada da gücünü kaybeden alfa dişisi yerini yaşlanan aslan erkek sürüsünü kaybeder, ve hepside otoritesini güçleriyle korur.. İnsanlarda da durum farklı değil 5000 yıllık tarihinde..


Sevgi ile sağlanan otorite çok çabuk kaybolur, bunu yazmıştım. Bir babadan çok kimse sevemez oğlunu oğulda babasını, yaş erişkinliğe gelince çocuk babasını tahtan indirmek içinm fırsat kollar, eğer babasının konumu güçlü ise korkuyorsa bunu yapamaz, babası güçsüzleşince hemen tahtan iniverir.. Tahtan indirende onun öz oğludur, sevgi ile büyüttüğü elind fırsta varken ezmediği canını almadığı..


Zekalar farklı işlediğinden, sorunlara farklı çözümler bulunabileceğinden, olaylar farklı yorumlanabileceğinden, çıkarlar çakışabileceğinden, karar yetkisine sahip kişi yada kurumların herzaman düşmanları olur.. Gücün karanlık tarafı veya aydınlık tarafı varsa filmlerdeki gibi, sen ne kadar karanlıksan ortak paydada buluşabileceğin güçlü kişi sayısı okadar fazladır, sonra onlar üzerinde de sen gücünle korku salarsın otorite sağlarsın, kimse belki seni sevmez ama otorite sağlanmış olur..


Mahallenin kötü kalpli veledi ondan daha güçlü ama daha iyi kalpli birisi geldiğinde belki ordan uzaklaşır, değinin gibi kavga ederken belki mahallenin ezilenleri taş atar ama mahllenin kötü çocuğu 2 tane kendisi gibi adam alıp yanına geldimi mahallenin iyi kalpli çocuğunu pataklarken, diğer mahallnin çocukları evlerinden dışarı bile çıkmazlar, taşlar tekrar yerine oturdumu ilk iyi yaptınnızz haketmişti diyenlerde onlar olur böle de bişey var dünya üzerindeki tüm devletlerde..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

dunyada devletler daha guclu gorunebilmek icin insanlar uzerine korku saliyorlar ve boylece insanlari kontrol etmeleri daha kolay oluyormu?
Buna tarihten ya da simdiki zamandan ornekler verilebilir mi?
bir de insanlar nasil koyun haline geliyorlar?
medyanin toplum psikolojisi uzerindeki etkisi ne olmustur?
korku yaratilarak elde edilen guc ne kadar adil?
---------------------------------------------

Devletlerin yönetim için korku politikasına başvurdukları doğrudur. Hatta bırakın devletleri günlük yaşantımızda bile bu olayı hergün yaşıyoruz , lisedeki müdür öğrenciye , üniversitedeki hoca öğrenciye , işteki patron işçiye korku politikası uygulayıp saygı kazanmaya çalışıyor.
Bence bu şekilde bir politikayla insana hitap etmezsiniz ki , yani elde ettiğiniz gerçek saygı değildir , sadece karşıdaki insanın egosu " bana bu insandan zarar gelmesin temkinli davranayım" şeklinde düşündürtüldüğü için geçici olarak korku politikasının işleyen çarkına katılır ama öğrenci mesela okulu bitirdiğinde , sokakta o müdürü görse ana avrat küfredebilecek şekilde normal düzeyine geri döner ;
aynen devletlerde de bu şekilde , Bilmem padişah gelir Saddam gelir korku politikasıyla ülkeyi yönetir herşey de güzel gitmektedir. Ama yönetim devrilince , veya Amerikan ordusu işgale gelince olayın iç yüzü ortaya çıkar ; bakın saygı mı bu şimdi korkunun yarattığı ? Adamlar düşman askerlerine yardım edip Saddam'ın heykellerini yıkıyorlardı. Korkutarak ile elde ettiğin şey saygı değildir.

Koyun olma konusuna gelince , insanların kendi düşünceleri kendi doğruları vardır. Düşünme yetenekleri vardır. Aldıkları eğitim sonunda duruma göre bu yetilerini kaybedebilirler. İnsan düşünmeyi bile unutabilir. Düşünmemek kolaydır , düşünmeyen insan koyunlaşır. Koyunu da gütmek çok kolaydır.

Medya 20. yüzyılın çok büyük silahlarından. Düşünmeyi unutan insanlara erişimi o kadar kolaylaştırıyor ki , bir kitapta okumuştum bir haber programında önce X konusunu eleştiriyorlar , ileri bir zamanda ise aynı X konusu iyi birşeymiş gibi söz ediyorlar , farkeden itiraz eden garipseyen yok. Medya gücün köpeği olmuş durumda bence. Bugün Güçlü olan Emin Çölaşan'ı attırıyor yarın güçlü olan başka birşey yapacak. Bunun yanında medyanın bir olayıda düşünmeyi unutan insanlara düşünmeden önlerine fikir vermesi. Bedavadan kazandığınız birşey. Petkim'in satışında nasıl yaygara yapıldı ertesi gün okulda hatırlıyorum , ne düşünüyorsun dediğimizde herkes "heee o.çlar nası sattılar" cevabıyla karşılaşmıştık.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bir devletin var olabilmesi zaten vatandaşı üzerinde yaptırım gücüne sahip olmasındandır. bu sorgulanmaz, tartışılmaz. bir şekilde bir yerde bir devlet kurmak istiyorsan vatandaşın devletin ihtiyaçlarını karşılamasını sağlaman gerekir. ister seve seve ister korkuyla.

bunun en basit örneği iktisatta falan görülür mesela. orda modeller vatandaşın vergi vermek istemediği savı üzerine kurulur ki gayet gerçekçidir. ha devlet seve seve o vergiyi toplar kimse de çıkıp "lan ben bu parayı niye devlete veriyorum?" diye sormaz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ama iktisatta iktidarların vergi işini abarttığı taktirde halkın desteğini kaybettikleri de görülüyor.
Halkın cebine giren ve cebinden çıkan para halkın gözünde o iktidarın başarısı veya başarısızlığı olabiliyo. Ondan çok ciddi otoriteyi sağlamadan böyle köküne kadar toplamamalı halkın.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bazı yöneticiler vs korku sağladıkları zaman istedikleri her şeyi yaptırabileceklerini sanarlar ama bi konuda yanılırlar altlarındaki insanlr yani üzerinde sözüm ona otorite! sağladıklarını düşündükleri insanlar mecbur kaldıkları için istediklerini yaparlar oysa ki ellerinde olsa o korku saçan varlığı yok ederler baluu arkadaşın söylediğine katılıyorum bu sadece baskıdır ve insan yapısı baskıyı kaldırmaz baskıyla kurulan otoritenin geçici olduğu kanısındayım böyle bir otoriteyle yapılan şeyler de kalıcı olmaz
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

pek mesaj yazmam patiye ki hele tarihe ama yazayım bu sefer dedim konu gerçekten güzel...

korku ile otorite saglanmazsan içgüdüler ve yaptırım gücü artar. ama geçicidir patlar. bi zaman sonra bilinç her korkuya bagışıklık kazanır. güneydoguda cephede askerlik yapan bir askerin ölümden korkmaması gibi algılayabilir :)
Nasıl derseniz; uygun bir teknikle ataiste Allah'ım sen beni konu sen bana yardım et dedirtebilirsiniz (örn=deprem). Ve bu içgüdüsel tepkimeler insanlara başına geleni degil yapması gereken üzerine yogunlaştırır. Iraka saldırını bir süre tüm dünya tarafından desteklenmesi ve sonradan bilinçlenip isyan etmesi diyebiliriz.

otorite ilginç bi oluşum kurulması zor. 1 kişi yada 10 kişi üzerine ise kolay(müdürlük gibi) ama kitle olunca işler degişir. Kitle içindeki kimi grubu korkutmak, bi kısmını ödüllendirmek bi kısmınıda bilgilendirmek veya beynini yıkamakta diyebiliriz gerekmektedir. bunlar dışında kurulan her otorite çöker. buna en iyi örnekte akp dir. kömürdü cumhurbaşkanlıktı, ananıda al gitti, telefon dinletmedi ama ne oldu bi yerde tam olarak herkez farklı yönlerden doyurulamadı kapatılma davası acıldı bu seferde yönetimi korku saldı. bushun kaybetmesi gibi. Rastlantısal degilmi :)

Eger halkın üzerine otorite saglamak istiyorsan genel duygularını veya isteklerini tetiklemelisin, bu gün kimse amerikayı işgal edemez, ülkene eger terörirst saldırı war bu ülke kalkmalı dersen bi süre yer, halk inanır ama bir zaman sonra patlar. Ama bunu Iran olarak Amerika bize saldıracak dersen; tüm halkın birer nefer olur başkanını destekler silahlanır amerika gel seni bekliyoruz der ve bir ömür gider. Ve asla giremezsin irana ne kadar nükleer silah üretsede :D

sonuç olarak korku tek başına geçici otorite saglar, ek kaynaklarla beslemen gerekir, medyada bi yere kadar destekler ama korku medya gene yetersiz. Önemli olan kitleleri uygun yerden vurup ayaklandırmak. bunu yaparsan işte o gün tüm halk seni senden daha cok sever :)

Not: Bu mesaj hiç bi şekilde editlenmeyecek :D
Not2: tüm mesajları okumadım sadece konu üzerine kendi öz yorumlarımdan gittim arada birine sürçi lisan ettiysem affola kasıt yoktur :D
Not3: bunların hepsi kişisel fikrim olsada tartışmaya açıktır. Eger yanlışım warsada bana gösterirseniz memnuniyet duyarım. Bilgilenmek güzel şeydir :D
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Baluu said:
ya çok bilmem tarih felan başlığa takıldı kafam.

Korku ile sağlanan otorite değil baskıdır. Otorite, disiplin ile sağlanır.



Otorite bi sonuçtur. Korkuyla da disiplinle de biçok şeyle kazanılabilir.


1. Yaptırma, yasak etme, emretme, itaat ettirme hakkı veya gücü, yetke, sulta, velayet:
"Sakarya zaferi ile gazi ve müşir Mustafa Kemal Paşa tam otoritesini elde etmiştir."- F. R. Atay.
2. Siyasi veya idari güç.
3. mecaz Çalışmalarıyla kendini kabul ettirmiş, başarılı kimse.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sadece korku ile iktidar olunmaz, aynı zamanda toplumda bir kesim de korkunun gerektiğini düşünmeli. Nasıl mı? Bu ortaçağda kral'ı destekleyen soylular olmuştur, halk içinden destekçiler olmuştur, nazi toplumunda toplumun önemli bir kesiminin destegiyle olmuştur, sovyet toplumunda komunizm adı altında bunların yapılması gerektigini düşünenler olmuştur. Genelde bu yardımcılar hep orta/üst kesimden olmuştur ve de belli bir gücü ellerinde bulundururlar.

Kısacası hiçbir zaman tek bir kişi/kurum sadece korku ile iktidarı ve otoriteyi sağlayamaz. Örnek mi?

Fransız Devrimi, Louis'in sıkı devlet ve vergi politikasına karşı ayaklanan halk kitlesi.

İran Devrimi, Şah'ın korku ile halkı hizada tutmaya çalışmasıyla ülke patladı resmen.

1917 Rus Devrimi, yine fransız devrimi gibi tek otorite olan Çar'a karşı gerçekleşti.

Machiavelli'nin şahsıma göre öngöremediği bir nokta var burada. Her en kadar korku güçlü olsa da, birilerini korkutuyorsanız birilerini de kendinizi sevdirebilmelisiniz. Herkesi soyutlarsanız ve destek bulamazsanız çökmeniz gayet normaldir. Bu noktada korku rejimlerinin en önemli ilk hedeflerinden biri de, ortaya mantıklı nedenler koyup kendi saflarına yeteri kadar müttefik çekmektir. Bazı insanların korkularının diğerlerine faydalı olduğunu, ya da uzun vadede iyi birşey olduğunu ortaya koyabilmeniz gerekmektedir. Aynı Amerika'nın yaptığı havayolları güvenliği politikaları gibi. İnsanlara bunlara onların güvenliği için olduğunu söylerseniz o zaman sızlanmazlar. Ama halkın tamamı bunun bir uydurmaca olduğunu görürse tabii ki de bir işe yaramaz. Bir kısmını ikna etmeniz gerekir, burada işin içine propaganda girer zaten. Ortaçağda din bu görevi yürütüyordu şimdi de medya.

Korkunun 'justify' edilebilmesi için bu medyanın rolü çok kritik. İran Şah'ı halka yayabilseydi mesela ideallerini o zaman devrim olmayabilirdi. Rus Çar'ı gelen ekstra vergilerin ülkenin savaşı götürmesi için gerekli olduğunu söyleyip insanları gaza getirebilseydi sorun yaşamazdı. Ama bakın sovyetler ikinci dünya savaşında nasıl yaptı, alman askerleri karşısında kayıtsız şartsız teslim olabilecek kadar bezgin bir toplumu savaş boyunca mother russia diyip gaza getirerek, ama bir yandan da gulagları geçerli kıldılar. Bence yapılan en başarılı propagandalar serisidir, sordugun bütün sorulara da şöyle ya da böyle cevap veriyor bu olay zaten :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 3 hafta sonra ...
Lenin; Silahlı 1 kişi silahsız 100 kişiyi kontrol edebilir.

Stalin; Bir insanla konuşarak, ilgilenerek ve güleryüz göstererek pek çok şeyi yaptırabilirsiniz, ama bir silahla herşeyi yaptırabilirsiniz.

Korku unsuru her zaman hakim unsurdur, fakat ancak bir süre. Kılıçla fethedilen ülkeder ancak adaletle elde tutulabilir, Osmanlı nerdeyse 400 yıl elinde tuttu çoğu toğrağını, oysa Sovyetler, her bakımdan daha güçlü, daha büyük olmalarına rağmen ancak 1 insan ömrü kadar dayanabildi,70 yıl...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...