fedaykin Mesaj tarihi: Nisan 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 10, 2008 Öğrencilere 'kapanın' tavsiyesi *CHP Antalya İl Başkanı Melli, "öğrencilere taciz" iddiasıyla soruşturma geçiren Mustafa Pekgöz'ün Killik İlköğretim Okulu'na müdür olarak atandığını açıkladı. Melli, öğretmen Hamdi Yalçın'ın da öğrencilerine kapanmalarını tavsiye ettiğini öne sürdü. GÜRSU KUNT ANTALYA - CHP İl Başkanı Ömer Melli , öğrencilere yönelik taciz iddiasıyla soruşturma geçiren ve izinsiz hacca gittiği gerekçesiyle öğretmenlikten men edilen Mustafa Pekgöz' ün Killik İlköğretim Okulu'na müdür olarak atandığını açıkladı. Melli, Namık Kemal İlköğretim Okulu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Hamdi Yalçın' ın da öğrencilerine "Deniz Baykal günahkârdır. İzlemeyin, güvenmeyin" dediğini ve kız öğrencilere de kapanmalarını tavsiye ettiğini öne sürdü. Antalya Lisesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerinden Ali Suuçak' ın, "Atatürk dinsiz ve diktatördür", "Laikler tam Müslüman değildir" sözlerinin ardından, Antalya'da başka okullarla ilgili de benzer iddialar ortaya çıktı. CHP İl Başkanı Melli, dün düzenlediği basın toplantısında öğrencileri taciz ettiği iddiasıyla soruşturma geçiren ve 2000 yılında Gebizli Lisesi'nde öğretmenlik yaparken izinsiz hacca gittiği için öğretmenlikten men edilen Mustafa Pekgöz'ün Killik İlköğretim Okulu'na müdür olarak atandığını açıkladı. Melli, "Kendisinin otobüslerde ilahiler okuduğu biliniyor. Ayrıca öğrencilere yönelik tacizle ilgili soruşturması var. Şu anda müdür olarak atandığı Killik köyü sakinleri arasında sırf bu nedenle ciddi bir rahatsızlık oluştu. Kendisine yönelik tepkiler artıyor" dedi. Melli, kademe ilerleme cezası alan başka bir öğretmenin de Salih Saime Gonca Lisesi'ne müdür olarak atandığını ifade etti. Ömer Melli, Namık Kemal İlköğretim Okulu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Hamdi Yalçın'ın da sınıfta "Deniz Baykal günahkârdır. İzlemeyin, güvenmeyin" dediğini ve kız öğrencilere " Bak sen ne güzelsin, kapanırsan çok daha güzel olursun" diyerek örtünmeye teşvik ettiğini ileri sürdü. Melli, "Yalçın, bu söylemleriyle galiba terfiyi hak etmiştir" diyerek tepkisini dile getirdi. Cumhuriyet Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fedaykin Mesaj tarihi: Nisan 10, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 10, 2008 Amasya'da türbanlı eğitim Kentte siyasal İslamın hızla yayıldığını vurgulayan CHP'li ilçe başkanı Aksoy, 'Türban üniversitede tartışılıyor, liseye, ilköğretime indiğini kimse görmüyor' dedi MEHMET MENEKŞE AMASYA - AKP iktidarının üniversitelerde türbanı serbest bırakma girişimlerinin ardından türban liselerde de hızla yayılıyor. Amasya'da birçok okulda öğrencilerin okula türban takarak girdikleri, okul bahçesinde türbanla dolaştıkları gözleniyor. Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Ahmet Aydın' ın "zina testi" diye sınavda sorduğu sorularla ve dört Alevi kız öğrencinin dini baskılar sonucu okullarını bırakıp köylerine dönmeleriyle uzun süre kamuoyunda yer alan Amasya Anadolu Kız Meslek Lisesi başta olmak üzere Amasya merkezinde ve ilçelerinde birçok okulda türbanlı öğrenciler hiçbir engelle karşılaşmadan okula girip çıkabiliyor. CHP Amasya Merkez İlçe Başkanı Kemal Aksoy , Amasya'da AKP iktidarıyla kadrolaşmanın tamamlandığına ve siyasal İslamın hızla yayıldığına dikkat çekti. Aksoy, "Amasya'nın sokaklarına, okul önlerine baktığımızda toplumun nereden nereye getirildiğini anlamak zor değil. Türbanlı lise öğrencileri sokakları doldururken bir yandan da kara çarşaflı kadınlar sokaklarda boy gösteriyor. Okullarda kadrolaşma tamamlandı. Neredeyse kılık kıyafet devrimi askıya alındı. Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı'nda türban giderek artmaya devam ediyor. İşin acı tarafı, türban üniversitede tartışılıyor, oysa liseye, ilköğretime indiğini kimse görmüyor. Liselerdeki türbanlı öğrencilerin artması gerici kadrolaşmanın somut bir kanıtı" dedi. Basın açıklaması yaparak türbanı savunan bir sendikanın yöneticilerinin ve üyelerinin Amasya'daki okullarda idareci olarak görevlendirildiğini ileri süren Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü: "AKP'li belediyelerde türbana sınırsız serbestlik var. Kılık kıyafet devrimi adeta askıya alındı." Amasya Anadolu Kız Meslek Lisesi'nde dört Alevi kız öğrencinin dini baskılar sonucu okullarını bırakıp köylerine dönmeleri olayında, okul idareci ve pansiyon sorumlularına ihtar cezası verilirken basına bilgi verdiği gerekçesi ile öğretmen Nuran Akkoy hem sürgün edildi hem de kınama cezası aldı. Öğrencileri "zina testi" diye isimlendirdiği bir sınava tabi tutan din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni Ahmet Aydın hakkında ise hiçbir soruşturma yapılmadı. Aydın, yerel bir gazetede yazı yazmayı sürdürüyor. Cumhuriyet Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nileppezdel Mesaj tarihi: Nisan 10, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 10, 2008 Ergenekon'un komploları bunlar huleynnb!1!!! Hepsinin kafasına meteor yağsa ne güzel olurdu yaa.. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fedaykin Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 ŞAHİN'İN TERCİHİ İMAM TRT'de sular durulmuyor **Genel Müdür İbrahim Şahin'in yaşanan teknik bir problem nedeniyle azarladığı Mete Coşkun emekliliğini istedi ve çalışanların alkışları arasında kurumdan ayrıldı. Kadrolaşmayı sürdüren Şahin, TRT arşivlerinin başına da imam kökenli bir ismi getirdi. FIRAT KOZOK ANKARA - TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin 'in TRT 1'de yayımlanan Alaturka programında yaşanan teknik aksaklık nedeniyle azarladığı Genel Müdür Yardımcısı Mete Coşkun emekliye ayrıldı. Şahin, Arşivler Dairesi Başkanlığı'na da meslek yaşamına imamlıkla başlayan bir ismi getirdi. Edinilen bilgilere göre Alaturka Solist Yarışması'nın geçen hafta cuma günü yayımlanan bölümünde senkronizasyon (ses ve görüntü uyuşmazlığı) sorunu yaşandı. Olay üzerine Genel Müdür İbrahim Şahin, Teknik Genel Müdür Yardımcısı Mete Coşkun'u azarladı. Şahin'in sesini yükseltmesi üzerine Coşkun, "Bana böyle bağıramazsınız" diyerek emekliye ayrılma kararı aldı. Coşkun önceki gün TRT çalışanlarının alkışlarıyla kurumdan ayrıldı. Cumhuriyet 'in sorularını yanıtlayan Mete Coşkun, TRT'de 35 yıl hizmet verdiğini anlatarak, "Ben göreve o kurumda kablo kanallarında fare pisliği temizleyerek başladım. Türkiye'yi siyah beyazdan renkli televizyona geçiren teknolojinin altyapısını hazırladım. Bugün gelinen noktada TRT'nin bu kişilerce yönetilmesi gerçekten acı. TRT onların kurumu değil. O kurumda her şeye rağmen, her toplantıya Atatürk rozetimi takarak gitti" dedi. Genel Müdür Şahin, kurumdaki kadro operasyonunu alt birimlerde de sürdürüyor. Buna göre Arşiv Dairesi Başkanı Turgay Çakımcı da görevinden alındı. Çakımcı'nın yerine yayın şefi olarak görev yapan Sezai Karataş getirildi. Karataş'ın, meslek yaşamına Şereflikoçhisar'da imam olarak başladığı, bir süre imamlık yaptıktan sonra Diyanet İşleri Başkanlığı'na, oradan da TRT'ye geçiş yaptığı öğrenildi. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laurelin Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Othranx Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 *cuk*(tu) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Lopeth Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 bize kadro da yer vermediler diye bık bık ötüyoruz mazur gör Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Horizon Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Alın size bu da irtica haberi daha Link Haberde mekan kamu alanı diymi ? o yaşta bir kadın siyaset yapmak için o kıyafeti koymuş oturmuş diymi ? Hatta kontrolden geçirin belki teröristtir bomba patlatır. AYIP AYIP Biz böyle bir millet değiliz , bu hale geldikse de vay halimize. Kendi ninemize bile saygımız kalmamış. Adamın yüzüne çarparlar bunu öyle yada böyle bu halk cevabını verir. ŞanlıUrfa şanlılığını o insanların dedelerinden akraanlarının yaptıkları kahramanlıklarla aldı. O insanlar orda kanlarını döküp canlarını verdiler. Kurtuluş savaşı çarşaflı , türbanlı , türbansız diye insanların ayrımcılığı yapılarak verilmedi. Vatan sevgisi ile gerçek vatandaşlık ruhu gerçek millet ruhu ile verildi. Türbanı takıp takmamakla TÜRK , LAİK , CUMHURİYETÇİ , ATATÜRKÇÜ olunmuyor. Yaptıklarınla eylemlerinle vatan için ne yaptın sorusuna cevap verebilmekle oluyor. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Lopeth Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 çok romantiksin horizon Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Bone Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Horizon said: Vatan sevgisi ile gerçek vatandaşlık ruhu gerçek millet ruhu ile verildi. Türbanı takıp takmamakla TÜRK , LAİK , CUMHURİYETÇİ , ATATÜRKÇÜ olunmuyor. Türbanı Takıp takmamakla Atatürkçü olunuyor. Çünkü Türbanın nerden geldiği belli, hangi dönemde geldiği de belli. Tarikatların kışkırtmasıyla "müslümanlık şartı" gibi gösterildiği de belli. "Atatürkçü de giyer ki türban" demekle olmuyor işte. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
ombakkombak Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 11, 2008 Kadınların neredeyse bütün sosyal kazanımları yeni Sosyal güvenlik yasası ile ellerinden alınırken, özgürlük diyerek türban ile uğraşan arkadaşlar ancak çocuk kandırıyorlar. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Horizon Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 Kurtuluş savaşında ve öncesinde başlarını örten kadınlarımızın olmadığınımı söylüyorsunuz ? Bunu söylüyorsanız zaten aramızda tartışabilicek birşey yoktur. Sadece kendinizi göz göre göre kandırmış olursunuz. Dediğiniz ozaman türban değildi başörtüsüydü ise işte burda sorun başlıyor neden derseniz ; Başını örten bir insan kullandığı başörtüsünü değiştirebilir ve onu bir elbise olarak görür ki öyledir , aksesuardır. Bu kullandığı elbise diğer elbiseler ve aksesuarlar gibi yıllar geçtikçe renginde şeklinde takış şeklinde çeşitlilik gösterir çünki moda ile pararlel ilerler , diğer giydiği elbiselerle o da değişir. Türban dediğiniz nerden gelirse gelsin başörtüsünü takan insanlar için ne amaçla olursa olsun o yeni moda olmuştur ve insanlar onu yeni moda daha güzel diye , yakışıyor , uyumlu diye takar. Eskiden şalvar giyerken şimdi kumaş pantolon kot giyiyoruz. Kotu nereden aldık ? amerikadan , tüm dünya amerikancı ona bakarsanız. Bir giyimin kuşamın moda olması ve o yüzden takılması onu takan insanları siyasi vs. gibi sınıflandırma veya yargılama hakkını vermez. Ya o türban dediğiniz şekli komle ülkede yasaklarsınız ve o şekilde türban kimse takamaz bu şunlar tarafından içimize şu amaçla getirilip ülkemize şu şekilde zarar vermek için dersiniz. Yada hiçbirşekilde yasak koyamazsınız. Kolay çözüm var , inancı için kapamak isteyenlerin tek amacı başlarını örtmek. Başka şekilde takılan ve şekli daha değişik olan birşey tasarlanır ve bu kullanılır. Ondan sonra çıkıp desinler bu da AKP nin tasarladığı diye. Ben de ozaman derimki siz neyin takıldığına veya siyasi simge olup olmadığına değil , insanların başlarını dini amaçla kapamalarına karşısınız yani dolaylı olarak o dine karşısınız ve baskı yapıyorsunuz. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fedaykin Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 Ders yerine cuma namazına NİHAN İNAL İstanbul'un Küçükçekmece ilçesine bağlı Halkalı Atakent İMKB Anadolu Teknik Lise ve Endüstri Meslek Lisesi'nde öğrencilerin ders saatleri içerisinde okula yaklaşık 300 metre yakınlıkta bulunan Toplu Konut H.Ömer Çetinsoy Camisi'ne giderek "cuma namazı" kıldıkları ortaya çıktı. Velilerin şikâyetleri üzerine dün öğlen saatlerinde gittiğimiz Atakent İMKB Anadolu Teknik Lise ve Endüstri Meslek Lisesi'nde "ders zili" nin çalmasına karşın öğrencilerin okula değil, camiye gittikleri, cuma namazını kıldıktan sonra da okula geri döndükleri gözlendi. Eğitim-İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli , eğitim-öğretim saatlerinde namaza gidilemeyeceğini vurgulayarak "Öğrenciler kendi başlarına camiye gitmiyorlar, arkalarında okul müdürü, kaymakam hatta Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) vardır. MEB'in hoşgörüsü olmasa eğitim saati içinde kimse bir yere gidemez" diye konuştu. Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer ise izin veren yöneticilerin suç işlediğini belirterek "Buna göz yuman yöneticiler hakkında yasal işlem başlatılmalıdır" dedi. Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) Genel Başkanı Gülseven Yaşer, AKP hükümetinin yaşamın her alanında kadrolaştığı gibi okullarda da kadrolaştığını dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Okul müdürleri, cuma namazı gibi işlere AKP hükümetine yaranmak için izin veriyor." İNCELEME BAŞLATILDI Konu ile ilgili görüşlerine başvurduğumuz okul yetkilileri ise öğrencilerin kendi bilgilerinin dışında namaza gitmiş olabileceklerini savundu. İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Vekili Saadettin Pircioğlu, dün yaşanan olay ve okul hakkında gereken incelemeyi başlatacaklarını söyledi. Cumhuriyet Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
malik Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 haydarpaşa lisesinde her telden adamla cuma günü hem cuma kılalım hem yemek yiyelim diye kaçtığımızı çok bilirim. ama irticayı getirmek istemedik . Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 Senin kaçmanla okulun göz yumması (hatta belki de teşvik etmesi) aynı şey yani? Biz de kaçardık da yakalandığımda yediğim o tokadı hala unutmadım. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
malik Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 göz gerçekten yummasalardı kaçırtmazlardı diye düşünüyorum. doğrusu da o,kaçarsan senin suçun olsun,yakalınca formaliteden dayağı ye. normal yani türkiye burası =) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 Okulun öğrencilerin camiye gitmesine göz yumduğunu (hatta belki de teşvik ettiğini) kabul ediyorsun yani? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
malik Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 kesinlikle . teşviği bilmem . Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 Yani çocukların ders görmesi, eğitim-öğretim yapması gereken saatte camiye gönderildiğini de kabul ediyorsun? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
malik Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 tı. öğrenci olarak gitmezdik genelde o zaman. şimdi cuma kaçta okunuyor 12.45. namazı kıl saat 13.00. ders diyelim 13.30 da başlıyorsa öğlen tenefüsü fırlar çıkardık . bazı okullarda öğlen tenefüsünde dışarıya salıyorlardı ,millet bakkalına gider peynirini domatesini yer,cumasını kılar,çayını içer,derse gelirdi . Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laurelin Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 said: benim dinimde yazi yazmak yasak tanrima sirk kosmakla esdeger o yuzden yazili sinav yapamaz kimse bana milli egitim bana yazililara girmeme hakki versin Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 Eğer okul öğle arasında serbest bırakıyorsa ona kaçmak denmez zaten. Ha bu öğrenci cuma vakti derste öğretmeninin karşısında oturması gerekirken imamın arkasında oturuyorsa işte o kaçmak/göz yummak(hatta belki teşvik etmek)tir. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
sg-1 Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 http://www.hurriyet.com.tr/egitim/anasayfa/8683469.asp Milli Eğitim'de skandal ANKA Milli Eğitim Bakanlığı'nın ( MEB ) geçtiğimiz ay uygulamaya koyduğu Okul Kütüphane Otomasyon Sistemi'ndeki (OKUT) hatalar skandal boyutlara ulaştı. Dünya ve Türk edebiyatının önemli yazarları ve eserlerinin birçoğunun adı sisteme "Bu kadar da olmaz" dedirten harf hatalarıyla girilince yazar ve eser isimleri ağır küfürlü bir hal aldı, site adeta porno sözlüğüne döndü. Milli Eğitim Bakanlığı'nın okul kütüphanelerinde bulunan kitapları internet ortamına aktarıp, öğrencilerin istedikleri kitaplara daha rahat ulaşmasını amaçlayan sistemdeki hatalar “pes” dedirtti. Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü'nün alt yapısını oluşturduğu ve Yayımlar Dairesi Başkanlığı bünyesinde hizmet veren Okul Kütüphane Otomasyon Sistemi'ne okullar tarafından yapılan yanlış girişler Yayımlar Dairesi tarafından da denetlenmeyince hatalar da görenleri şoke etti. MEB'in büyük umutlarla uygulamaya koyduğu OKUT, milyonlarca öğrenciye aradığı kitabı bulmada kolaylık sağlayacak bir sistem. Ancak “kastı aşan hatalar” nedeniyle bu başarılı proje, utanç abidesine dönüştü. DÜNYA EDEBİYATINDA “SKANDAL” HATALAR Dünya edebiyatının klasikleri arasında yer alan eserler ve yazarlarının adları sisteme yanlış girilirken, denetleme de hakkı verilerek yapılmayınca ortaya çirkin bir tablo çıktı. Tıp biliminin öncülerinden İbni Sina, Mukaddime'nin yazarı İbni Haldun, gezgin İbni Batu, tefsir ilminin önde gelenlerinden İbni Mesut ile hukukçu, edebiyatçı İbni Kemal gibi dev isimlerin bazıları sisteme "İb.." olarak girmesi de, “hatadan çok kasıt olarak” değerlendirildi. Sevin İzgü’nün “Sirk gitti biz kaldık” eserinin ismindeki yanlış sözcük yazımı eleştirilere yol açtı. En fazla hatanın Goethe'nin isminde yapıldığı görüldü. Birçok okul "Goethe"yi sisteme okunduğu gibi yazdı. Sisteme yapılan yanlış girişlerden en ağırı ise ünlü Rus edebiyatçı Dostoyevski'nin isminde yapıldı. Bir okul tarafından Dostoyevski'nin son harfleri değiştirilmiş olarak sisteme girildi. REŞAT NURİ VE "YAPRAK DÖKÜMÜ"NE SAYGISIZLIK Türk Edebiyatı'nın en büyük isimlerinden Reşat Nuri Güntekin'in eserinde yapılan bir yanlışlık da okuyanları şaşırttı. İsminin "Reşet" olarak yazılması bir yana son günlerde dizisi de çekilen klasikleşmiş "Yaprak Dökümü" adlı eserindeki harf hataları yazarın kemiklerini sızlattı. 8 okul tarafından yazarın eseri "p" harfi düşmüş ve galiz ifade oluşturacak şekilde sisteme girildi. Eserlerinde "Yaprak" ismi bulunan bazı yazarlar da bu hoyratlıktan nasibini aldı. Gabriel Marquez'in "Yaprak Fırtınası" kitabı da sisteme bu şekilde girdi. Vatan şiirleri ile tanınan Orhan Şaik Gökyay da e-kütüphaneden nasibini aldı. Şaik ismindeki "a" harfinin düşmesi ve "ş"nin de "s"ye dönüşmesi ile Gökyay'ın adı sisteme yanlış girildi. "İBN-İ" DİKKATSİZLİĞİ Sistemde tıp biliminin öncülerinden İbni Sina, Mukaddime'nin yazarı İbni Haldun, gezgin İbni Batu, tefsir ilminin önde gelenlerinden İbni Mesut ile hukukçu, edebiyatçı İbni Kemal gibi usta isimlerin bazılarının isimleri de sistemde "İb.." olarak yer aldı. HARUN YAHYA DA KÜTÜPHANEDE Erotik içeriği olması nedeniyle gündeme gelen ve Talim Terbiye Kurulu tarafından onaylanmayan Damla Yayınevi'ne ait Peyami Safa'nın "Paşa Kızı ile Köylü Çocuğu" eseri ile "Uçan Küheylan" kitaplarının da çok sayıdaki okulda olduğu ortaya çıktı. Okullarda Harun Yahya'ya ait evrim teorisini yerden yere vuran kitapların da ilköğretime kadar girmesi de tartışma yarattı. Harun Yahya'nın evrime ilişkin kitaplarının başta imam hatip liseleri olmak üzere çok sayıdaki ilkokulun kütüphanesinde olması da dikkat çekti. GÜLEN'İN KİTAPLARI DA OKULLARDA Okul kütüphanelerinde Fethullah Gülen ile Said-i Nursi'nin kitapları da bulunuyor. Fethullah Gülen'in çok sayıdaki okul kütüphanesinde kitapları bulunurken Said-i Nursi'nin de "Risale-i Nur" külliyatının kütüphanelerde olduğu görüldü. Gülen'in kitapları ilköğretim okullarında da sıklıkla bulunuyor. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
malik Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 @sg:farklı şeyler söylemiyoruz =) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
malik Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 Paylaş Mesaj tarihi: Nisan 12, 2008 kitap yasaklamanın her türlüsü gerizekalıca. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar