Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Sinir otesi operasyon ..


Valeron

Öne çıkan mesajlar

Kafana bir uçak yediğinde 'ne vuruyorsun kardeşim dersen',

İkinci uçağı yediğinde 'vurmasana' dersen,

Üçüncüyü yediğinde 'allah belanı versin, çok kötü yapacağım bak' dersen,

Dördüncüde 'bak kötü olacak diyorum' dersen,

Beşincide 'anlatamadım galiba, kötü olacak' dersen,

Altıncıda artık ne dediğinin hiç bir önemi kalmaz.

Bir kez uçağı çakanın kafasına sende her ne pahasına olursa olsun çakarsan, ikinci sefer kafana birileri çakmadan önce iki kez düşünürler, yoksa şamar oğlanına dönersin (bir başka değişle Türkiye olursun).
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@fedaykin
Sen tarihle de ilgileniyorsun, işlerin oakadar kolay olmadığını, masaya yumruğun türkiye gibi bir ülkeyken vurmanın okadar kolay olmadığını en iyi sen bilirsin.. O yüzden gönülden geçenlerle yapılması gerekenlerin aynı olmadığını da gene en iyi sen bilirsin..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

forward mailleri genelde başlığına bakarak silen biriyim, ama beklemediğim bir arkadaşım yollayınca açıp baktım, sadece paylaşmak istedim istemeyen hiç okumasın, gerçek olup olmadığı konusunda da bir fikrim yok..

[spo]Sonuna kadar okuyun lütfen.

Gazetelerde gördüğünüz "...ili kırsalında teröristlerce döşenen
mayının patlaması sonucu, bir güvenlik görevlisi yaralandı!"
haberi aslında o kadar da kısa değildir.
Ya da ......ili kırsalında teröristlerin dur ihtarına ateşle
karşılık vermesi
sonucu çıkan çatışmada güvenlik görevlisi şehit oldu.

Ya da .....ilinde devriye görevini yerine getiren aracına açılan ateş
sonucu..güvenlik görevlisi şehit oldu.

Ya da ......ili kırsalında teröristlerce döşenen mayının patlaması sonucu
asker yaralandı..

Bu nasıl başlar biliyor musunuz?

Hava o kadar sıcaktır ki beyninizdeki sıvının buharlaşıp uçtuğunu
düşünürsünüz. Oluştuğu anda kuruyup giden ter damlacıklarından geriye
kalan tuzlar yüzünüzün ve hatta elbisenizin her yanını kaplamıştır.

Avucunuzun içindeki ter, yüzünüzdeki gibi kolay kurumadığı için
elinizdeki tüfeğinizin metal kısmı avucunuzun içinde vıcık, vıcık oynar.
Ter ile ıslanan çeliğin kokusu avucunuzun içine ve elinizi sürdüğünüz her
yere siner.

Önünüzde yürüyen adamın, ayağının kuru toprakla her temas edişinde çıkan
toz, ağzınızın kupkuru olmasına ve zor nefes almanıza sebep olur.

Sırt çantanızın askı kayışları yüzünden omuzlarınızı hissetmezsiniz. Kült
ağrıları ancak çantayı sırtınızdan çıkardığınızda fark edersiniz.

Bastığınız her taş parçası, her çalı ve bir ayağınızın kaplayabildiği her
yeryüzü parçasından çıkan sesi duyarsınız.

Yürüdüğünüz yerdeki her Ağustos böceğinin sesini, dallardaki kuşları,
yüzünüzün etrafında ürkütücü devriye uçuşları yapan arıların kanat
seslerini, ağzınıza ve yüzünüze ya da herhangi bir yerinizdeki küçük
yaraların üzerine konmaya çalışan sineklerin vızıltılarını, ayağınızı
bastığınız yerden havalanan yeşil çekirgenin küçücük cüssesine rağmen
çıkardığı tok kanat sesini en ince ayrıntısına kadar duyarsınız.

Sonra, kendi teçhizatınızın ve önünüzdeki arkadaşınızın ve arkanızdaki
arkadaşınızın teçhizatlarının çıkardığı düzensiz seslerin her birini ayrı
ayrı duyarsınız.

Ve aynı anda önünüzdeki arkadaşınızın nefes alışlarını duyarsınız,
öksürmesini ve hapşırmasını da duyarsınız.

Telsizinizden çıkan seslerin ve cızırtıların her biri ayrı ayrı katılır
bu senfoniye.

Ter ve tozun birleşmesinden oluşan kaygan çamur, postalın içindeki tüm
ayağınızı kaplamıştır, çoraplar önce su toplayıp sonra patlayan yerlere
adeta bir deri gibi yapışmıştır.

En çok yapmak istediğiniz şey ayaklarınızı yıkayıp, çoraplarınızı
değiştirmektir. Ama bu çok büyük bir lükstür o anda.

Çünkü...

Çünkü hangi çalının dibinde, hangi kayanın arkasında sizi beklediğini
bilmediğiniz ihaneti arayıp bulmanız ve yok etmeniz gerekmektedir.

Bütün masumların hayatı ve huzuru size emanet diye, öğretmenler bayrak
direğine asılmasın diye, kundaktaki bebekler kurşunlanmasın diye,
binlerce yıllık emanete halel gelmesin diye kahpeliği ve ihaneti yok
etmeniz gerekmektedir.
Çünkü bunun için bayrağın, silahın, namusun ve şerefin üzerine yemin
etmişsinizdir.

Çünkü önemli olan ayağınız değil, ülkeniz, bayrağınız ve onurunuzdur.

İşte bu yüzden lükstür ayak yıkamak, çorap değiştirmek. İşte bu yüzden
senfoniye dönüşmüştür bütün o düzensiz sesler güruhu.

Sonra!..

Sonra birden tüm sesler kesilir, bıçağın dalı kestiği gibi, makasın
kâğıdı, pensenin bir hoparlör kablosunu kestiği gibi... Bir anda...
Kuşların sesleri, arıların ve sineklerin vızıltıları, çekirgenin kanat
sesleri hepsi bir anda biter.

Gözlerinizi açtığınızda önünüzdeki arkadaşınızı değil, gökyüzünü
görürsünüz, yere düşmüş olduğunuzu anlamanız birkaç saniye sürer.

Tek hissettiğiniz kesif bir barut ve yanık et kokusudur, yüzünüzün toprak
parçalarıyla kaplandığını fark edersiniz, temizlemek için çalışmazsınız.

Arkadaşlarınızın bağırarak koşuşturduğunu görür ama kulağınızdaki çınlama
ve uğultudan seslerini duyamazsınız. Sesleri yavaş yavaş duymaya

başladığınızda ayağa kalkmaya çalışırsınız ama başaramazsınız.

Yine birkaç saniye sonra arkadaşlarınızın sesleri arasında "mayın"
kelimesini ayırt eder ve kalkmaya çalıştığınızda ayağınızdaki yoğun
ağrıyı fark edersiniz.

Ayağınız yoktur ama yine de ağrıdığını hissedersiniz.

Ne olduğunu anlamak için baktığınızda ise parçalanmış pantolonunuzun ve
kopmuş ayağınızın farkına varırsınız. İşte her şey o anda başlar.

Avazınız çıktığı kadar bağırırsınız. Sonra, nefesiniz biter. Sonra,
yeniden nefes alırsınız ve yeniden bağırmaya başlarsınız. Sonra yine
nefesiniz biter ve yeniden, yeniden ve yine...

Yanınıza ilk gelen arkadaşınız size, "fazla bir şey yok, sadece küçük bir
yara" gibi telkinlerde bulunur. Ama siz arkadaşınız konuşurken de,
helikopterle hastaneye götürülürken de artık bir ayağınızın olmadığını
biliyorsunuzdur. Hep bir soru çınlar kafanızın içinde "neden ben, neden
ben, neden ben ?"

Hastanede geçen aylar, tedavi ve terapilerde geçen yıllar sonunda,
diz kapağınızın on iki santim altından takılı olan ve her akşam yatarken
veya banyoya girerken çıkarıp kenara koyduğunuz takma bacak artık bir
uzvunuz olmuştur.

Ama bunun önemi yoktur çünkü bu fedakârlığınız sayesinde vatan var
olacaktır. Sizin bir bacağınızın ne önemi vardır ki!

Artık koşamayacak olmanızın, yazın herkes gibi havuza, denize giremeyecek
olmanızın da hiç önemi yoktur. Vatan sağ olsun yeter.

Sonra birilerinin, sizin ödediğiniz vergilerle Fransız televizyonlarında,
uğruna yarım kaldığınız vatan hudutlarını hiçe sayan programlara finans
sağladığını okursunuz. Aynı dillerin bundan pişmanlık duymadıklarını
söylediklerini de okursunuz.

Pamuk'ları, Dink'leri, okursunuz, Bizans çocuğuyum diyenleri duyar, Ali
Kemallere tanık olursunuz, "koçlar gibi satanları "görürsünüz. .

Türk Bayraklarının yakıldığını, görürsünüz. Başlarına çuvallar geçirilip
aşağılanarak elleri arkalarından bağlanan Türk askerlerini görürsünüz.

Bu aşağılanmaya cevap verecek tankların motor seslerini, helikopterlerin
kanat seslerini, piyadelerin intikam yeminlerini duymayı beklersiniz ama
duyamazsınız.

Onun yerine hainlerin cesetlerinin üstüne örtülen çaputlara "bayrak"
diyenleri görürsünüz, "uçaklarını çek", "valiyi çek" diyen başkanları ve
karşılarında kekeleyen riyaseti görürsünüz.

Bu da yetmez Türk askerlerinin kendi mahkemeleriniz tarafından,"çete"
diye suçlandığını, yargılandığını görürsünüz.

Yok, yok bu da yetmez. Askere, polise, öğretmene ateş eden, yol kesip
soygun yapan, köy yakan, okul yıkan, mayın döşeyen teröristlerin sadece
"ben bir şey yapmadım" demelerinin esas kabul edilip, "suçsuz" sıfatıyla
serbest bırakıldığını görürsünüz.

Susanları, konuşması gerektiği halde susanları görürsünüz, konuşanlar her
konuştuğunda, kekeleyenler her kekelediğinde ve susanlar her sustuğunda
siz yeniden vurulursunuz, yeniden ölürsünüz her defasında.

Gövdenizden o toprağa akan kan, bu defa içinize akar, inandıklarınıza,
uğrunda savaşarak kendi kanınızı akıtmak pahasına tertemiz tuttuğunuz
değerlerinize akar.

Sizin kaya arkalarında, çalı diplerinde aradığınız ihanet gelir aklınıza,
o mayınları yerleştiren eller gelir. Sorgulamaya başlarsınız: "Biz bu
ihaneti doğru yerde mi aradık, kuyruğunda dolaştığımız yılanın başı, hep
gözümüzün önünde miydi yoksa?"diye sorarsınız kendinize.

Onlara verilen maaş'ın sizin vergilerinizden ödendiğini, içinize
sindiremezsiniz, uykularınız kaçar, neden bu vatanı sizin kadar
sevmediklerini düşünürsünüz.

Bu vatan onların da vatanı değil mi?

Onlar da, tıpkı benim gibi namusun ve şerefin üstüne yemin etmedi mi?
diye sorarsınız kendi kendinize.

Sinirlenirsiniz, üzülürsünüz, on beş yaşında bir askeri okul öğrencisi
iken her adımda söylediğiniz, beyninize ve yüreğinize nakşettiğiniz
sözler gelir aklınıza": VATAN, SANA CANIM FEDA"

Geri kalan tüm hayatınızın ilk beş dakikası, böyle başlayacak işte ve
hayatınız böyle devam edecektir. Son nefesinize kadar savaşacaksınız
ihanetle, her şeye ve herkese rağmen, bu yolda ölene ya da bu ihaneti
bitirene kadar.

Siz diyorum, çünkü bu vatan için bedel ödeyen insanların neler
yaşadığını, neler hissettiğini, size rağmen ve sizin için neler
yaptıklarını, neler yapabileceklerini bilin istiyorum. Okuduğunuz ya da
televizyonda duyduğunuzdan daha fazladır yaşananlar.

Yani aslında gazetelerin iç sayfalarındaki, minicik karelerde okuduğunuz;

"...ili kırsalında teröristlerce döşenen mayının patlaması sonucu, bir
güvenlik görevlisi yaralandı!" haberi aslında o kadar da kısa değildir.

Sizin, daha okuduğunuz gazetenin arka sayfasına geçerken unuttuğunuz,
falanca mankenin otel odası maceralarına, ya da uyuşturucu komasından
ölen oğluna "şehit" deyip Türk bayrağı "örten kadının haberine
ayırdığınızdan daha uzun zaman ayırmadığınız bu küçük haber, birileri
için bir ömür boyu sürecek ve asla unutulmayacaktır.

Ve siz unuttuktan sonra da başka birileri, "ne için?" dendiğinde "vatan
için" diyecekleri fedakârlıklarını size rağmen yapmaya devam
edeceklerdir.

Sizin uyuşmuşluğunuza, duyarsızlığınıza rağmen, sizin rahatlığınıza,
sizin vicdanlarınıza rağmen bu kahramanca fedakârlıklar ve bu ilk beş
dakikalar yaşanmaya devam edecektir.

Asla unutmayınız başınızın üstündeki egemenlik örtüsünün payandası kopan
bacaklar, bedeli ise size rağmen bu vatan için akan kanlar, feda edilen
canlar, sıcak yuvalarını, babalarının yüzlerini unutan küçücük
çocuklarını düşünmeden vakfedilen hayatlardır.

Ne kadarını anlayabilirsiniz veya anlamak sizin umurunuzda mı bilmiyorum,
ama birileri bunları yaşadı, birileri hala yaşıyor ve emin olun yaşlı
dünya döndükçe, Türk vatanı ve Türk Bayrağı için birileri daha tüm
bunları yaşayacak.

Gördüğünüz gibi size bir hayli uzak bir yaşam biçimi bu. Masalarda oturup
"aydınca" sohbetler etmeye hiç benzemiyor değil mi?

Bir an için bile olsa kendinizi onların yerine koyasınız diye "siz"
diyerek yazdım, sizin onlardan biri olamayacağınızı biliyorum.

"Siz" kim misiniz?
Siz kendinizi çok iyi biliyorsunuz!
Biz de, biz de sizi çok iyi biliyoruz.
"Siz" de bilin ki biz asla unutmayacağız.

"VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN"

Oktay Yıldırım / Emekli Astsubay / B.H.T.
[/spo]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ölmüşleri değil de öle(bile)cekleri düşünmek her zaman daha isabetli kararlar alınmasını sağlar.

yoksa ateş düştüğü yeri yakıyor o doğru. ırak'ın durumu bu denli sallantılı olmasa 90'lardaki gibi bir harekattan çekince duymazdım şahsen. ama bu son zamanlardaki gelişmelerin şüphe uyandırmaması zor.

artık hayırlısı neyse o olsun.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sınıra binlerce peşmerge yığıldı
Yerel Kürt hükümeti sınır ötesi tedbiri alıyor. Silopi'nin karşısındaki dağlara ağır silahlı peşmergeler konuşlandırıldı

11.10.2007 19:03
Türkiye'nin Kuzey Irak'a bir sınır ötesi operasyon düzenleme ihtimali Kuzey Irak'ta endişe yarattı. Yerel Kürt hükümeti, sınır kesimine binlerce peşmerge sevk etti.
Silopi'nin karşısındaki dağlara ağır silahlı binlerce peşmerge konuşlandırıldı.

Özel eğitimli olan ve ağır silahlarla donatılan peşmergeler, sınırdaki Zaho ilçesinin Karavole, Çiyaye Bexer, Sinava, Beçika bölgelerindeki dağlık alanlara kaydırıldı.

Stratejik noktalara konuşlanan peşmergeler, olası gelişmeleri ilgili birimlerine iletiyor. Dağların zirvelerinde bulunan Kürt karakollarına ise ulaşımda sıkıntı doğmaması için daha geniş yeni yollar yapılıyor.

Türkiye sınır kesiminde bulunan Kürt askerleri, önlem olarak sınır kesimine gönderildiklerini, savaş istemediklerini ancak Türkiye'nin sınırı geçmesi halinde müdahale edeceklerini dile getiriyor.

Karakollara karşılıklı takviye

Türk Silahlı Kuvvetleri Kuzey Irak sınır kesimindeki karakollara olası bir operasyon hazırlığı için takviye güçler gönderiyor. Sınırın sıfır noktasında bulunan karakollara Skorky helikopterleri ile malzeme indirilirken, karakollardaki asker sayısı da artırılıyor.

Türkiye'nin aldığı önlemlere karşılık, Kuzey Irak tarafında da hareketlilik yaşanıyor. Sınır kesiminde bir ay önce yapımları tamamlanan ve Türk karakollarının tam karşısında yer alan 8 karakola takviye yapılıyor.

Türkiye sınırındaki hareketliliği 24 saat gözlemleyen Kuzey Irak, Türk televizyonlarındaki sınır ötesiyle ilgili haberleri de sürekli olarak takip ediyor.

Kuzey Iraklı Kürtler operasyona karşı

Kuzey Irak'lı Kürtler, "olası bir sınır ötesi operasyonda Türkiye sadece PKK'yı mı vuracak yoksa kentlere de girecek mi?" kaygısını yaşıyor.

Kuzey Irak'ın Türkiye sınır kesimindeki ilçe, köy ve kasabalarda oturan Kuzey Iraklı Kürtler, Türkiye'nin olası bir operasyonuna karşı çıkıyor.

Türk ordusunun PKK'yı tamamen etkisiz hale getirmesinin mümkün olmadığını dile getiren Kürtler, PKK'lıların büyük bölümünün Türkiye tarafına geçtiklerini, sınır ötesi operasyon düzenleyecek Türkiye'nin küçük gruplarla mücadele etmek zorunda kalacağını belirtiyor.

Türkiye ile Kuzey Irak arasında herhangi bir sorun çıkmasını istemeyen bölge halkı, sorunların barışçıl yollarla çözümlenmesini istiyor.

TEZKERE HAZIRLIĞI

Güneydoğu'da iki günde 15 şehit verilmesinin ardından, 9 Ekim'de toplanan Terörle Mücadele Yüksek Kurulu'ndan çıkan karar, tezkere sürecinin ilk adımı oldu:

"Son dönemde gerçekleşen ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerden rahatsızlık duyan ve halk desteği kaybolan örgütün kanlı terör eylemlerini artırma gayreti içerisinde olduğu tespit edilerek, vatandaşlarımızın huzur, güven ve refahını artıracak faaliyetlerin hız kesmeden sürdürülmesi kararlaştırılmıştır. Bu çerçevede, terör örgütünün komşu bir ülkedeki mevcudiyetini sona erdirmeye yönelik olarak önümüzdeki süreçte, gerektiğinde sınır ötesi operasyon dahil olmak üzere hukuki, ekonomik ve siyasi her türlü tedbirin alınması, terör ve teröristlerle etkili yöntemlerle kararlı bir şekilde mücadeleye devam edilmesi konusunda görevli kurum ve kuruluşlara gerekli emir ve talimatlar verilmiştir." Aynı gün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında toplanan AK Parti Merkez Yürütme Kurulu, terörle mücadele kapsamında, sınır ötesi operasyon için tezkerenin hazırlanarak Meclis’e gönderilmesine karar verdi. Erdoğan "Meşru müdafaa hakkımızı kullanacağız" dedi.

CNN TÜRK
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bu sefer onceki sinir otesi operasyonlar gibi olmayacak,bu sefer topyekun bi sava$a gidecek bunun sonu.Cunku en son operasyonlarda ne K.Irak bu kadar guclu ve acik acik davranabiliyordu,ne de Amerika destek veriyordu.Artik cok farkli olacak ve olasi bir operasyonun neticesi bir sava$a gider ...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ermeni tasarı son gunlerde ki teror olaylarının artısı bana pek normal gelmedı yani arkasında bıt yenıgı varmıs gıbı duruyor

amerika ıraktan cıkamadı kurtulus olarak bızı ırak a sokmayı dusundu

ermenı tasarısı ıle ters psıkolojı uygulayıp bızı kıskırttı bu arada doguda da askerlerımızı oldurdu ve bunu pkk yapmıs olarak gosterdı
bızı ıraka gırmeye mecbur bıraktı tarzında bı komplo teorısı urettım ama bılemıyorum yanı hersey cok hızlı oldu bırde baskın tarzında bısey yapacaksan zaten bunu sessız yaparsın su ankı durumda hangı terorıst dagda kalırkı hepsı kacıp saklanmıstır medya sagolsun herseyı acıkladılar dagdakı adam coktan kacıp saklanmıstır kaldıkı onumuz kıs bu mevsımde daglarda kımse olmuyor
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

http://fotoanaliz.hurriyet.com.tr/galeridetay.aspx?cid=6755&rid=4369
daha önce yaptığımız sınırötesi operasyonlar

4 operasyonda toplam
5,701 ölü 1,697 yaralı toplam 7,398 it etkisiz hale getirilmiş

237 şehit vermişiz


şimdiki operasyon bunlar gibi olmayacaktır ama yine de daha önce de sınır ötesi operasyon yapıldı da ne oldu diyen arkadaşlara küpe olsun hiçbişi boşuna yapılmadı orada askerlerimiz boşu boşuna ölmedi toplamda 7bin terörist etkisiz hale getirilmese şimdi 15bin olurdu

+tekrar söylüyorum şimdi yapılması gereken nokta operasyonlarla onlara k.ırakta rahat gezemeyeceklerini göstermek olacaktır
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

eet ya ben de okudum resmen kaşınıyorlar insan düşünüyor acaba bunlar bizi zorla içeri çekmek mi istiyor diye ama eminim ki Genelkurmay her ihtimali düşünüyordur umarım düşünüyordur...

+sadece abd nin bizim havasahamızı kullanmasını engelleyerek 1 2milyar $ zarar etmesini sağlayabiliyormuşuz çünkü ırak a giden logistik malların hala %70i TR üzerinden gidiyormuş ntv de dinledim tam site yok kaynak göstereceğim ama not aldım dikkatimi çektiği için :) hoş havasahamızı kapatırsak bize 1 2 milyar $ dan daha fazla zarar verebilecekleri kesin ama 1 2 milyar $lık zarar da masabaşında bu işi konuşurken büyük bir kozdur bence
+internette okuduğuma göre 2008de elektrik vermicekmişiz niye biliyor musunuz?teröre açıktan yardım ediyorlar az dikkatlerini çekelim diye değil, TR ye satılandan daha ucuza sattığımız için zarar etmişler k.ırak yerine TR ye satcaklarmış böyle bişi olur mu ya adama sormazlar mı sen kaç ay kaç gün toplam kaç KW saat elektriği babanın hayrına mı sattın peki, ya da terörü desteklesinler diye mi sattın
burada biz satmazsak başkası satan arkadaşlara da söylüyorum başkası satmasın diye zararına mı satmak lazım?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Türkiye, K.Irak ve PKK konusunda son zamanlarda açık bir zaafiyet içersinde. İki sebebi var:

1- İnönü ve sonrasında bürokrasiye egemen olan; "burnumu sınırlarımdan dışarı çıkarmayayım, başım ağrımaz" anlayışı.

2- Özal döneminde başlayıp, Çiller zamanında tavan yapan kurumlar arası güvensizlik ve koordinasyon eksikliği.

Halbuki Türkiye Cumhuriyeti Devleti sahip olduğu birikim ve orduyla elini masaya vurduğu zaman ses getirebilecek bir ülke. Zaten son zamanlarda devlet erkanında bu potansiyeli kullanalım mı, kullanmayalım mı kararsızlığı bariz bir şekilde gözlemleniyor. Hükümet başta ekonomi ve AB olmak üzere kendince bazı dengeleri gözetiyor,; ordu ise, silahı bir kere masaya koydun mu geri dönüşü olmadığının bilincinde olarak endişeleniyor.

Bana kalırsa Iraktan girelim Arabistandan çıkalım. Yok, biraz abarttım; ama ordumuzun dış siyasette artık aktif olarak kullanılması taraftarıyım.

Koskoca bir okyanus ve koskoca bir kıtayı aşıp; burnumuzun dibinde istediği gibi at koşturabileceğini zannedenler varsa yanıldıklarını göstermek için bence en uygun zaman. "O kadar ekmeği kimseye tek başına yedirmezler koçum" der, bu konuda ne kadar ciddi olduğumuzu gösterir ve ne kadar ısrarlı olursak Rusyasıdır, Suriyesidir, İranıdır vesair bölge ülkesi o kadar arkamızda durur.

Madem Irak parçalanacak; bazıları Musul'u, Kerkük'ü ele geçirip kendi çapında bir ülke kuracak hodri medyan anasını satayım. Türk ordusu ordayken bunu başarsınlar zaten oralar onlarınmış deriz. Beceremezlerse de; "Irak'ı biz böldük, ahada burdayız gelen gelsin" deriz.

Yapabilir miyiz? Bence beceremeyeceğiz, ne toplum ne devlet bu konuda yeteri kadar büyük düşünmeye başlamadı.

Yayılmacı mıyım, emperyalist miyim bilmem; tek bildiğim kendi sınırlarımız içine kapanıp tarihe yön veremeyeceğimizdir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Halbuki Türkiye Cumhuriyeti Devleti sahip olduğu birikim ve orduyla elini masaya vurduğu zaman ses getirebilecek bir ülke. Zaten son zamanlarda devlet erkanında bu potansiyeli kullanalım mı, kullanmayalım mı kararsızlığı bariz bir şekilde gözlemleniyor. Hükümet başta ekonomi ve AB olmak üzere kendince bazı dengeleri gözetiyor,; ordu ise, silahı bir kere masaya koydun mu geri dönüşü olmadığının bilincinde olarak endişeleniyor.

bu noktada türkiyenin en büyük sorunu birlik ve beraberliği sağlayamaması birlikten güç doğar bu böyledir bi fıkra vardır türkler için türkleri zebaniler anı kazana atıyo hani biri tırmanıp kurtulmaya çalışırken öteki çeker aşşağı diye birlik beraberlik olmadığı sürece bu ülke pısırık kalmaya mahküm iç çekişmelerle kendi kendini tükettiği sürece de bu böyle gidicektir
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...