dasaaa Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 alıntıdır ____________ ... şimdi... soğuk savaş zamanı.. işimiz düştü, devlet erkanı ile rusyaya gittik.. dedim bunlara "lam şurada geyik fileto yiyelim güzel olur" biliyorum ya rusya'yı rehberlik ediyorum.. sonra bunları meydanlara falan götürdüm. metro yu falan gösterdim. lenin mozolesine falan gittik.. o akşam senfoni orkestrası ludwig van beethoven yorumlayacakmış.. dedim "gidelim arkadaşlar!" gittik tabii, ben diyeceğim de gitmeyecek miyiz! muhteşem bir gün planlamışım.. bi de muhteşem gece ile bitireceğim. ama biz son dakikaya kaldık ya biletler bitmiş! çözüm karaborsadan tabii.. en kral karaborsacılar, mafyacılar falan hepsini biliyorum. o zaman bilet aldığım genç çocuk var.. ben buna ibrahim diyorum gerçi.. "dedim ibrahim bize beş bilet kap gel" hemen gitti geltirdi ibrahim.. yetenekli çocuk vesselam.. dedim ya ben buna ibrahim diyom ama esas adını da verelim roman arkadievich abramovich.. locadaki yerlerimize kurulduk. ibrahim sağlam yerler kapmış vallahi! o sırada bir anons: -orkestra şefimiz yediği balıktan zehirlendiği için orkestrayı yönetemeyecek ulan bizim gece yanıyor! dedim kendi kendime "hikmet bişiler yapmalısın!" anons devam etti -sopa sallama konusunda yetenekli bir sopa sallayıcı aranıyor. (tabi bunları rusça söylüyor "zıbtırıvşka ruski lumiçk guktik götgöt.. juklet bir zokvr tutya tatyana kopreltzikliya zobarkv ruklişko!) "aynı" dedim "aynı uçaklı filmlerdeki gibi.. pilot zehirlenir ve uçağı bir babayiğit indirir!" airplane one-two-three-foro hepsini seyretmişim zaten! çıktım sahneye.. "arkadaşlar hep beraber işaretimle başlıyoruz" dedim.. rusça dedim tabi bunu.. "1,2,3" dedim kolları nasıl sallıyorum bi görseniz, bi aşağı bi yukarı! hele direklerin omuzdan hareketleri yok mu? gören sahnede orkestra değil de bir bale sergileniyor sanır! öyle muhteşemim, göz alıcıyım.. neyse ben biraz fazla sallamışım galiba kolları, kendime geldiğimde açılışta rus milli marşı çalacağımıza afedersiniz "the star spangled banner" çalıyorduk! tromboncu şaşkın bakışlar ve şişik yanaklarla sağı solu keserken, keman virtüozünün "hass ayvayı yedik.. lenin, stalin ve gorbaçovun alnındaki büyük kıbrıs aşkına ayvayı yedik! bizi kesin asarlar bundan sonra" manalı bakışlarını hissediyordum! yusuf yusuf sesleri ile kollarımı sallamaya devam ederken ikinci şarkıya başladık "yankee doodle" üçüncüsü "america" sonra "hail columbia""god bless america" tabi ivan drago kılıklı biri beni indirdi sahneden aşağıya.. (bir yumrukta hemde) uçuşumu hatırlıyorum. ikili salto sonrası bayılmışım. ancak inişim de muhteşemmiş kritiklerin yazdıklarına göre. ancak ben gazetleri okuyamadım.. keza bir süre sibirya'da ikamet etmem gerekti bu mini karışıklıktan sonra. ... ____________ hikmet çetinceviz, "bir diplomatın anıları" sf 245. ©1999, das-aAa yayıncılık Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
daverc Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Beyler 4-5 kisilik gruplarla nasil bir tutabilirsiniz senfoni ortkestrasini, ayni partiyi belki 30 kisi bir arada caliyor ve metronomsuz, ortada çalınan otuzikilik altmisdortluk notalar var ve ortada metronom yok sonucta vurus metronoma bagli bir hiz ölcüsü. Şefin her partiyi ayrı ayrı duyup ileriden giden veya geri kalan grubu denklestirmesi gerekiyor. Toplamda kırk dakika bir saate varan eserler var sıfatı kayar eserin büyük ihtimalle. Ve tabiki tek tek biraktigin zaman orkestra elemanlari o parcayi ezbere calabilicektir. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Cuce Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 sahadaki futbolcuyla ilgisi yokki, orkestranın sanki şef "oyy seğirci uyuyo, kolları sallayıp tempoyu arttırıyım diyo" veya "hmm bugun yaylılarda bi orgunluk var onların tempoyu düşiriyim diğer cocuklara abanıyım" falan dıyo interaktivite yok ortamda aynı kitabı baştan baştan yazıyolar. oraya ekran koyarım cok daha temiz yapar şefin işini Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Kartan Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Simdi ne derece dogru tam bilmeden iletiyorum.Flüt çaliyorum ve bir ara çalisirken egitmenimden direk gördügüm(duydugum^^) üzere,iki flütün ses düzeyleri uyumsuzken anormal bir ugultu ve titresim olusuyor,bu da kalitesini etkiliyor.Ses düzeyleri uyumluyken ise hos bir tini olusuyor,önceki sarsici titresimden çok daha farkli.Bunu ona sordugumda dogru oldugunu söyledi.Hatta kendisine "sadece iki flütle ugrasirken bile bu derece ses kalite farki çikiyorsa bir orkestra nasil rahatsiz edici olmayan uyumlu bir senfoni olusturabiliyor?" dedigimde zaten orkestranin inanilmaz olan kismi bu demisti. Sef konusuna dönecek olursak tüm enstrümanlarin birbirine uyumunu saglayan o olmalidir diye düsünüyorum. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Daesu Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 dasaa, hyr bide işi gücü olan adamsın Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
dasaaa Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 yaw arada eğlenmek de lazım ama.. (şahsen ben çok eğlendim yazarkene) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Cuce Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 bende Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
PrudenT Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 de ayrı Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
axedice Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Anlam hatası var zaten, yazarken değil okurken eğlendi. Bişeyi beceremedin be cüce. İbrahim ne be ahahah Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
daverc Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 dasaa ''yaw arada eğlenmek de lazım ama.. '' diyerek eglenmek lazim ama eglenicek yer yok diyerek sitemini belirtiyor, tam o sırada cüce yetisip bende! diyerek dasaa nin yıkılan ümitlerini tekrar filizlendiriyor. Hata yok. [ Mesaj 27 Eylül 2007, Perşembe - 23:59 tarihinde, daverc tarafından güncellenmiştir ] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Cuce Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 evet bende eğlenebilirsin demek istdim ben orda (az önce bütün 5 sayfayı "nerde" ve "kimde" diye arattım qutolarıp buna cevap vermiştim diye bulamadım üzüldüm, daha cok retorikal soru soralım lütfen) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Korax Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 İlk sayfalarda yazılan bazı commentler okadar komik ve saçma ki..Yani böyle bilinmeyen anlanmayan bi konuda nedir bu ahkam kesmeler ona akıl erdiremedim.3-5 kişilik gruplarla koskoca senfoniyi nasıl kıyaslayabildiniz oda tartışılır tabi. Türkiye deki biçok konservatuvarın(batı müziği) eğitimleri 10 sene(minimum).Ortaokul lise ve üniversite olarak.Bu eğitimin içinde 10 sene boyunca anasanat dalı(hangi enstürman çalınıyosa),birlikte çalma,orkestra,oda müziği,solfej,dikte,teori,müzik tarihi,sanat tarihi,enstürman bakımı,enstürman bilgisi vesaire vesaire dersleri veriliyor. Kompozisyon bölümünde yani Orkestra şefliği bölümüde diyebiliriz tam olarak olmasada,genelde partisyon çalışmaları,gelişmiş armoni,yönetim(vücut dili gibi) vs dersleri veriliyor.Ortalama 7 sene kompozisyon bölümüde. Bi orkestra şefinin ilk görevi orkestra ile iyi iletişimde olabilmektir.Orkestranın çalımı tamamiyle orkestra şefine bağlıdır.O olmadan çalamazlarmı?Elbette çalarlar,ama şu varki ne aynı ruhu,müziği hissettirebilir orkestra,ne aynı düzen olur,birsürü hata da cabası elbet. 10 sene eğitime rağmen önünüze gelen partilere bazen "OHA BUNE" olabiliyosunuz.Çok sakat giriş çıkışları olabiliyo. Bide şöyle bi durum var.Senfoni diyelimki 100 kişi ve aynı anda kemanlar(ortalama 15 kişi),2. kemanlar(onlarda 15 kişi) viyolalar(bi 15te onlar),viyolonseller(bi 15 te onlar),kontrabaslar(bi 7-8 onlara diyelim) desek.Yaylı grubu ortaya çıkar(ekstra olanları saymıyorum).Genelde eserlerde eşlik ve solo olarak 2 ana parti hüküm sürer.Nefesli enstürmanlardan 1 yada 2 enstürman atıyorum klarnet solo çalarken bütün yaylı grubu eşlik ediyo yada sadece kemanlar eşlik ediyo olabilir. Buda demek oluyoki aynı anda ortalama olarak 50 kişi bir arada bişeyler çalıyo olabilir. Şimdi bide şöyle bi durum var.Konservatuvara girerken bi müzik kulağı testinden geçersiniz.Kimisi çok yeteneklidir kimisi yeteneklidir ama odundur.Kimiside yeteneksizdir ama torpillidir.Bu 50 kişinin içinde bunlardan hepsi karman çorman bulunmaktadır. Örneğin klarnet çalanı ele alalım,yaylılar güzel güzel eşlik ederken klarnet soloya giremezse,olayın bütün amacı suya düşer.Orası bomboş kalır(kaçırınca yakalaması zordur genelde ve kaçtıktan sonra girsende zaten çokbişeye yaramaz bikere kaçmıştır) Kemanlar kendi çaplarında çalarken o anda orada bi "ee burada ne olcakki" hissi oluşur dinleyicinin kafasında. Şef böyle zamanlar içindir.Kemanlar 16 ölçü çalarlar örneğin,eşlikti,eşliğe hazırlıktı gibi.Bu sırada klarnetçi(bu arkadaş yeteneksizse eğer) eğer bi vuruş bile kaçırırsa herşey allak bullak olur.Kemanlar dağılır,herkes ayrı biyeri çalar.Klarnetçi arkadaş tam gireceği yerde Şef'e bakar şefte kafasıyla veya sopasıyla (her şefin kendine göre hareketleri olabilir) işaret eder ve iki grupta aynı yerde aynı vuruşa düşmüş olur.Böylece düzen dirlik içinde çalım devam eder. 50 kişinin aynı anda çaldığını düşünürseniz,düz bi partide bunu ezber yada notaya bakarak çalması önemli değildir çalarlar.Ama giriş çıkışlarda,ağırlaşmalarda,ağırlaşmalardan sonra vesaire 50 kişinin aynı anda aynı ölçüye düşmesi zordur. 50 kişinin aynı anda aynı şeyi hissetmesi OLANAKSIZ'dır. 10 sene enstürman eğitimi alan birinin karakteristik bi çalımı vardır.Bu çalım hocasına ve dinlediği şeylere kadar değişir. Futbolda örneğin,birinin attığı golü yada birinin yaptığı bi hareketi(biri vole vurur,diğeri düz vurur gibi) nasıl yorumlanabiliyosa buda yorumlanır.Herkes aynı müzikal düşünceye ve hissiyata sahip değildir.Birisi bi ağırlaşmadan sonra,30 ms bekler diğeri 50 ms bekler olay burda biter zaten. Ama herkes şefe bakarsa herkes şefin beklediği kadar bekler ve aynı yere düşerler. Yani bu demek oluyoki nekadar ezber olursa olsun,ezber çalabilirlerse çalsınlar,birinin provalarda orkestraya neyin nasıl olacağını göstermesi,nasıl girileceğini,nasıl şekilde çalınacağını göstermesi ve anlatması gerekir. Örneğin nefesli çalgılarda staccato(kısa çalım) gibi bi terim vardır.Bide lgato(bağlı) diye bi terim vardır.Sadece notaya bakan ve o eseri daha önce dinlememiş bi müzisyen orda staccato çalar atıyorum,ama aslında orası legato'dur.İşte bu gibi şeyleride şef söyler. Şefin sağ eli tempoyu gösterir.Keskin bi şekilde göstermesi şarttır,dağıtırsa kimse bişey anlamaz herkes saçmalar.Sol eli ise nüanstır,herşeydir. Sol eli nekadar yukarda ise okadar forte çalınabilir(duruma göre değişebilir bu elin işlevi) nekadar aşşağıda ise(genelde şefler ya böyle büzülürler,yada yere falan çökerler kendilerini kaybedip) okadar piano(sessiz sakin) çalınır. Şef bir solonun nasıl çalınacağınada karar verir.Çok dandik oldu bunu şu şekilde şöyle "nınınını lililil" diye çal diyebilir. Bütün balans'ta şef'e bağlıdır yine.Orada flütler solo çalarken arkadan timpani BAM BAM vurursa nüansa bakmadan,işte ozaman eserin ve şefin bi anlamı yoktur. Ayrıca herkes bi esere aynı anda başlayamaz çat diye(50-100 kişiden bahsediyoruz) Saniyeyi geçtim saniseler önemlidir bu işte. Konserlerde ise genelde herşey hazır olur çıkıldığında,ama %40 hazırda olmayabilir eheuh,100 kişiyi aynı şeyi yapmaya koordine etmek çok zordur.Emir vermekle bitmez olay,hissiyat ve yetenek meselesidirde. Öküzün trene baktığı gibi şefe bakılmaz.Öyle bakılırsa şef noluyo bişeymi var kardeş ne bakıyon der zaten.Gözlerinin bi ucu hep şeftedir,notaya bakarlar ama göz ucuyla şefi hep görürler,hareketlerini hep görürler.Genelde bazı durumlarda da göz göze gelinebilir. Şef herşeyi yönetir,herşeye karışabilir,öyle çalma böyle çal gibi.Konserde yapılan hatalarda iş işten zaten geçer.Herkes profosyonelde olsa işin timing'i önemlidir orada şef devreye girer. Son olarak şahsen benim 10 sene okuyarak öğrendiğim şey şu ki;okadar insan senelerce boşuna bu işin eğitimini almıyolar.Bilmeden ahkam kesen arkadaşlara duyurulur. said: Voys 27 Eylül 2007, Perşembe - 22:18 tarihinde demis ki: ya yalan onlar. adamlar prova yapa yapa ezberlıo. nerede hızlanacaklarını bılıolar said: Voys 27 Eylül 2007, Perşembe - 22:24 tarihinde demis ki: nası değiştirmio abi? en fazla kimin nerede ne yapacağını ayarlamış, müziği kurgulamış olabilir. ama sahne sırasında olaya kattığı hiç bişey yok. oraya çıkıp yaptığı şey şovdan başka bişey değilki? 100 kişinin aynı anda aynı şekilde hızlanması yavaşlaması pek mümkün değildir.yavaşlasa yada hızlansada bunun ucu biyerde AYNI ANDA bi ölçüye bağlanmalıdır. said: PrudenT 27 Eylül 2007, Perşembe - 22:26 tarihinde demis ki: ben bu şeflerin konserlerden çok provalarda acaip çalıştıklarını duymuştum. Şefler provalara başlamadan önce o eseri dinlerler,dinlerler ve dinlerler..Önlerinde her enstürmanın olduğu kocaman büyük defter gibi partisyonlarındanda her enstürmanı takip ederler.Provaya geldiklerinde kafalarında şu şöyle bu böyle olsundur,nabza göre şerbet verilir ve kafasındakileri uygulamaya geçer.Olay yine müzisyende bitmektedir,sçarsa müzisyen şef erdemli olma durumundadır,ama terste tepebilir. said: nileppezdel 27 Eylül 2007, Perşembe - 22:31 tarihinde demis ki: Ya tamam orkestraya ritm veriyo vurguyu belirliyo falan da bu orkestradakiler aynı eserleri defalarca çalmıyorlar mı? Kendileri bilmiyor mu nerede nasıl vurgu vereceklerini? Bi yerden sonra ihtyiyaçları kalmaz gibi sanki? Olay vurguyu nasıl yapacağını bilmek değil,olay aynı vurguyu yapabilmek,olay aynı zamanda yapabilmek,defalarca çalmanın önemi yok. said: Voys 27 Eylül 2007, Perşembe - 23:09 tarihinde demis ki: izledim, ama yoruma açık bence. tamamen ''artize bak hey allahım'' tripleri var adamda. o kadar hızlı çalışını değiştirecek adam hatasız uyacak adam zaten doğaçlama çalsa bile bu şekilde kusursuz çalar. Bu iş bukadar basit değildir,doğaçlama çalmakla planlı çalmanın arasında dağlar kadar fark vardır.Düz giden bişeyin üzerine uymak zaten kolaydır.Ama duruş kalkışlarda aynı yerlerde başlamak ve bitirmek önemlidir. said: Voys 27 Eylül 2007, Perşembe - 23:09 bi de rahmi koç yaptığı zaman nasıl çalmış bu adamlar? madem bu kadar önemli ritimsiz, komutsuz olmuyor? Ona göre basit bi eser seçilmiş ve uygulaması daha basit olan eserlerde vardır. 2 saati bulan eserlerde vardır. Senfoniler genelde öykü gibidir(ki öyledir bi çoğu) Şefler bu öyküleri bilir(atıyorum besteci karısını çok sevmiştir zorluklar çekmiştir).Şef kendini bestecinin yerine koyar,biyerde bestecinin yaşadığı dram vardır,şef ona göre el kol hareketleri nüans yapar.Biyerde adamın yaşadığı nefret vardır,şef herkese forte çalmasını işaret eder.Olay bundan ibaret. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Quel-Thul Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 gg demek düşer banada Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
daverc Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Okadar anlattim dinlemediniz :p Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Korax Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Eheuh bkz. topiği yazı ile kilitlemek :D Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Korax Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 http://www.youtube.com/watch?v=fPO9o7G5bnE Şefin sağ ve sol eline bakın örneğin bu videoda.Yavaş tempoda bi eser,geniş tempo gidiyo.Yani ortada 1-2-3-4 diye sayabileceğin adam akıllı bi tempo yok,değişken.Fagot solo çalıyo ve kemanlar eşlik ediyo.Şefin sol eli,sağ eli yüzü herşeyi notaların nasıl karakterde olacağını ifade ediyo aslında.Sadece notaya bakmak,ezberlemek değil yani. http://www.youtube.com/watch?v=gexdoEpKxNs yaylı tayfasının ellere bakınız,zamanlama açısından. http://www.youtube.com/watch?v=HEdOfp1Ayp8 başında hareketler var şefin.İbrahim Yazıcı,türkiyedeki eniyi şeflerden birisi.Eheuh garip biraz kendisi elbet. http://www.youtube.com/watch?v=x7fNZ_3-Fx0 bu videoda 5.40 tan 6.10 a kadar şefin ne işe yaradığını anlarsınız sanırım. [ Mesaj 28 Eylül 2007, Cuma - 01:58 tarihinde, Korax tarafından güncellenmiştir ] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Cuce Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 hayır tamamda oraya erkan koyarım aynı işi yapar, yazar üstünde tempo 3,5 falan diye Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
daverc Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Maestro erkan? sdf Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Asteroth Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Lan konuyu ben açtım, benden tek quote alınıp cevaplanmamış, ne yazıyla konu kilitlemesi =D Neyse, cidden uğraşıp anlattığın için sağol Korax, bazı kısımları biraz fazla abartılı gelse de, daha iyi bir fikrim var artık konuyla ilgili. (Yalan) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Korax Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 olmuyo öyle ekranla falan.Ekranlık falan iş değil,body language olayı olay.Şeften görüyosun herşeyini.Bi kişi sçarsa ekran ne yapacak?Devam edecek orkestra başka ritmde kalacak,kimi zamanlar duruma göre 120 bpm giderken orkestra tempoyu çekebilir 119'a 118e atıyorum.118 olursa olay ekranda falanda biter yani.Ekran 120'yle arada saniye farklarıyla önde gidecek,herkes alt üst olur ozaman. Olay sağı solu dinlemek,şefe bakmak,hissiyat,ve koordine meselesi. Bukadar teknolojik bakmayın olaya.Ayrıca öndeki notanın ekrandan zaten farkı yok,hemen herşey yazıyo orda. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Korax Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Eheuhe kusuruma bakma artık,biraz fazla detay olmus galiba :) Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
axedice Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Erkan Oğur dan bahsetmiş bence cüce. O adam da sağlam müzisyen ama biri halk müziği biri klasik müzik falan zor bence yönetmesi. Ayrıca Korax aydınlattın rep verdim. Pasparlak oldu buralar. [ Mesaj 28 Eylül 2007, Cuma - 01:54 tarihinde, axedice tarafından güncellenmiştir ] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Cuce Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 tempo 120 den 118'e düşüyosa o zaman orkestrayı doversin adam gibi calışıp gelirler bi dahaki sefere. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Korax Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 tenk yu nedemek :) eheuh cüce ya ne adamsın :D olay çalışma olayı değilki hepsi çalıyo.Ama aynı anda çat diye aynı şeyi hissedip düşemezler aynı ölçüye.Oda müziğinde bile öyledir 5 kişi yapılan müzikte bile yani.Hep birisi gizliden hareketleriyle yönetir,sizde o gazla kendinden geçti falan sanarsınız eheuh. [ Mesaj 28 Eylül 2007, Cuma - 01:57 tarihinde, Korax tarafından güncellenmiştir ] Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Asteroth Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Eylül 27, 2007 Yok detayda sorun yok abi, gayet güzel anlatmışsın işte. Benim takıldığım nokta, şu verdiğin "Şef'in kendini bestecinin yerine koyup, onun hisleriyle yönetmesi" mevzuu. Yani iyi güzel, tempoyu, vurguyu ayarlıyor da bu adam, çalan parçanın karakteristiklerini de değiştirebileceğini sanmam. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar