Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Demokrasiyi içimize ne zaman sindireceğiz?


Sam

Öne çıkan mesajlar

Darbe kelimesi biraz ağır kaçmış olabilir, kendim de çekindim onu kullanırken, "coup d'état" daha uygun bir terim ancak onun da tam bir türkçe karşılığı yok.
Her neyse, sonuç anlamıyla hiç bir demokrasi pürüzsüz işlemez, türkiyedeki patolojik durumun kaynağı bu pürüzler değildi hiç bir zaman, ancak HER pürüzde ordunun çağırılmasıydı, ki bu demokrasinin doğrudan buruşturulup çöpe atılması demektir. Avrupa'nın da bizden beklediği pürüzlerin sıfırlanması değil, sadece askerin işin dışında kalması. Avrupa'nın sebepleri farklı olsa da, ben de bu kanıda düşünüyorum, artık halk olarak hareket etmeye başlamalıyız. Özellikle 80lerin ve 90ların apolitik gençliği olarak pek bir soğutulduk siyasetten, bu aslında zararlı bile oldu diye düşünüyorum. Aşırıya kaçmadan, zarar vermeye başlamadan tepki gösterilmeli ülkenizde olup bitenlere.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hayır, darbenin kelime kökenini araştır, coup d'état'nın kelime kökenini araştır, sözlükte aynı görsen de farklı noktalara ulaşırsın.
Darbe darbetmek fiilinden gelir. Şiddet içeriği olan bir kelimedir. Oysa coup d'état coup yani kesim ve devlet kelimelerini içerir, devletin kesilmesi gibi bir anlama çevrilir.
Aradaki farkı tam şey edemedim de, farklı işte.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Burda bir grup diyorki biz seriat ta darbe de istemiyoruz ama birincisinin ihtimali olursa digeride olur.

Baska bir grup var sadece darbe kotudur diyen.Niyeyse forgiver , giovanni , horace simdide sam cikip seriat karsiti birsey soylemiyorlar. Siz seriat mi istiyorsunuz once takiyye yapmadan onu bir soyleyin , neci oldugunuz belli olsun.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

coup birebir darbe demek zaten. çeşit çeşit darbeler var ama hepsi de darbe, yasadışı yollarla yönetim değişikliği yapmak. coup ile coup d'etat'ın buradaki kullanım olarak birbirinden farkı yok.

lol evet şeriatçıyız biz. ne de olsa demokrasiden bahseden herkes aslında şeriatçı. atatürk'ten başlıyor aslında bu şeriatçılık ülkede, ne de olsa demokrasiyi ilk dile getiren o olmuştu. taaa eski yunan'a kadar uzanıyor şeriatçılık, değil hz muhammed hz isa yokken ortada onlar başlatmıştı bu işleri.

tabii şeriat ile demokrasinin yanyana durabileceğini düşünmek de apayrı bir mantık. suya şekeri atınca şekerin erimemesi gibi şeriat gelince demokrasi de eriyip yokolmuyor. yeni şeyler öğreniyor hergün insan.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Soulless bozuyorsun tartışmayıda konuyuda saçma saçma konuşma.Sam cevabını vermiş gerçi gerekde yoktu demokrasi diye haykıran bir insana nasıl şeriatçı mısın denir?
Sen söyle sen nesin ırkçı mısın faşist mi?Ne alakası var mı deme Sam'e yaptığın suçlamadan bi farkı yok bunun.Bi o kadar alakasız sorular bunlar
@Antimodes
Sana katılıyorum bencede her pürüzde ordunun çağırılması yanlış artık halkın birşeyler yapması lazım ki mitinglerde bunların bir göstergesiydi.Ancak bazılarımız öyle nefret dolmuş ki illa birilerinin o beyaz zırhlar içerisinde ki orduları tarafından asılmasını istiyorlar
Cumhuriyet değerlerinin gitmesinden korkmayın boşuna
Bu ülkede ki halk cumhuriyet istiyorsa gerektiğinde onu ordu olmadan korumasını bilir
Oturduğunuz yerden orduya seslenmekle olmaz o iş
Zaten halkın birşeyler yapmasına Sam'de birşey demiyor aksine halkı destekliyor adam e daha ne?Cumhuriyeti koruyamayacağınızı mı düşünüyorsunuz?Atatürk boşuna emanet etmiş o zaman cumhuriyeti bu gençliğe baksanıza her taraf temel değerlerden birisini ateşe atmakta sakınca görmüyor.Bir taraf laikliği değiştirmeye çalışıyor diğer taraf demokrasiyi
Burada o kadar bağırdınız AKPlileri asalım keselim vatan hainleri diye.Bence onlardan hiçbir farkınız yok bu durumda
Ancak tabii ki yine söylüyorum bence de demokrasi mükemmel değil ancak elimizdekinin en iyisi ve bundan taviz vermemeliyiz
Saygılarımla
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Benim hakaretlerimin hepsi bu ulkeyi ve bu halki ortacag kafayapisina geri dondurmek isteyenlere ve koru korune onlarin saksakciligini yapan minionlarina yoneltilmistir.Ve o yobazlarin bu ulkeye ne zararlar verdigini bilen herkes benim soylemek istedigimin cogunuda soyleyemedigimi tahmin eder burada.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sam açtığın başlığa en güzel yanıtı dünkü Hürriyet gazetesinde Bekir Çoşkun vermiş.



"Göbeğini kaşıyan adam...


O göbeğini kaşır.

Göbeğinin tombik olması ona mutluluk verir, çünkü bu yaşamın tadını çıkarttığı anlamına da gelir.

Ayağını altına alıp oturur.

Elinde bayraklarla yürüyen kadınları görünce "Ne vınaklıyo bunlar len... " diye kızar.

"Haberleri" sevmez.

O "Ti-Vi eğlence programına" bakar.

Dünyada neler olup bittiği konusunda, bildiği tek dış politika yorumu "İngiliz yaman olur" görüşüdür.

Kitap okumaz.

Çok da gerekiyorsa "Bi bakıver kitap ne diyor?" diye sorduğu bir "hoca"sı vardır.

Gazete bilmez.

İlgi duyduğu tek gazete, turşu kavanozlarının altına serdiği geçen senenin gazetesidir.

Liderlerle ilgili en kapsamlı düşüncesi "Müslüman adam", demokrasi ile ilgili tek fikri ise "Çalsın ama iş yapsın"dır.

Sonra göbeğini kaşır...

*

İşte; Tayyip Erdoğan'ın bir anda "Her şey için sandık" derken, güvendiği adamdır o...

Büyük kentlerde her partiden, her yaştan, her meslekten, her görüşten, her kesimden milyonlar meydanlara dökülürken... Eski-şimdiki cumhurbaşkanları, üniversiteler, akademisyenler, yüksek mahkemeler, askerler, sivil demokratik örgütler "endişelerini" dile getirirken... Dünya medyası "Türk halkı siyasi İslam'a dur dedi" kanaatine varırken...

Tayyip Erdoğan'ın güvendiğidir o:

Göbeğini kaşıyan adam...

*

Atatürk'ün kızları al bayraklarla yürürken, bu ülkenin aydınlık yüzlü erkekleri meydanları doldururken, çocuklar annelerinin-babalarının elini tutup yarınlarına şimdiden sahip çıkmaya kalkarken...

Göbeğini kaşıyan adam uzakta bıyık altından güler.

Ve sandık ortaya konulduğunda...

Göbeğini kaşıyan adamın dediği olur.

Çünkü demokrasi, bilinçte aşağı-yukarı eşit insanların rejimidir. Bir toplumun çoğunluğu "göbeğini kaşıyan adam" ise, orada demokrasi olmaz, olamaz...

Tayyip Erdoğan işte ona güvenir:

Göbeğini kaşıyan adama... "


Bekir Çoşkun.


Her şeyi özetlemiş Bekir Çoşkun.
"göbeğini kaşıyan adam"ların bolca oldugu bir ülkede nasıl sağlıklı bir demokrasiden bahsedebiliriz?

Sanayi toplumu olamadan demokrasiye geçen özellikle bizim gibi dinden aşırı etkilenen toplumlarda dini kullanarak iktidara gelmek kolaydır. Bu ülkeyi askerler ve aydınlar kurmuştur. Eğer bu cumhuriyetten rahatsız değilseniz onlardanda rahatsız olmamanız gerekir. Aksi takdirde zaten ortada tsk'nın bildirisinde de belirttiği gibi "düşman" vardır. Emin olunuzki düşman varsa bu ordu ve halk gerekeni yapacaktır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Son günlerde en çok kullanılan sözcük demokrasi... Kimimiz askerden koruyor demokrasiyi, kimimiz şeriatçılardan.
Peki Türkiye'de demokrasi var mı?
Olabilir mi? Bir kere dostlar, demokrasinin ilk şartı bağımsızlıktır... Bağımsız olmayan ülkede demokrasi olamaz, çünkü halkın temsilcileri halk için çalışamaz. Halkın seçtiği Meclis ancak (bizdeki gibi) AB, ABD, IMF ve uluslararası tekellerin yararına çalışır.
Bağımlı ülkede iktidarları ve başbakanları ABD ve para babaları tayin eder. Ne iktidar ne muhalefet halk yanlısı politikalar oluşturabilir...
O yüzden Atatürk demokrasiden önce tam bağımsızlık, ulusal egemenlik gibi ilkeleri oturtmaya çalışmıştır... Çünkü demokrasi ancak o temeller üzerinde yaşayabilirdi.
Ama o temeller yıkıldı. Demokrasi adına sadece bir tahta sandık kaldı orta yerde.
Seçim ve siyasi partiler yasalarının çarpıklığı tesadüf değildir. Bu yasalar ülkenin dışarıdan kolay yönetilebilmesi için yıllar içinde bilinçli olarak antidemokrat biçime sokulmuştur. Parti liderleri bilinçli olarak padişah yetkileriyle donatılmış, böylece dışarının Türkiye'yi onlar eliyle yönetmesi kolaylaştırılmıştır. Halkın iktidarı denetlemesi zorlaştırılmıştır. Yönetim halktan koptukça ve tek elde toplandıkça dışarının ülkemizi yönetmesi kolaylaşır... Bağımsızlık yoksa demokrasi hayaldir. Demokrasinin neden işlemediğini ve nasıl işleyeceğini tartışmaya buradan başlamak gerekir...

Melik AŞIK (Milliyet gazetesi, 4 Mayıs 207)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

demokrasiye kim tehditse ben onun karşısındayım. ordu ise onun, akp ise onun. önyargıya sahip olmak kolay, ben de önyargıyla hareket edip "cuntacı" der geçerim insanlara. ama çözüm bu değil. ülkemizin refahı beğenseniz de beğenmeseniz de -sizin için size rağmen, tanıdık geliyor mu?- demokratik cumhuriyet olmasından geçiyor. laikliğin olmadığı yerde gerçek bir demokrasi sağlanamaz bir kere onu bilmeden damga vurmaya çalışmayın insanlara.

bekir çoşkun kendisi 'göbeğini kaşıyan' bir adamdır, kendisini halktan akıllı mı sanıyormuş? halktan üstün kim vardır? atatürk dahi kendisini halktan üstün görmedi, bekir çoşkun mu görebilir? yazar yazısı yapıştırmakla yarışacaksak 10 sayfa yapıştırayım hepsi de takiyyeciliğin t'sine bulaşmamış yazarlar, hepsi de demokrasi destekçisi.

said:
Seçim ve siyasi partiler yasalarının çarpıklığı tesadüf değildir. Bu yasalar ülkenin dışarıdan kolay yönetilebilmesi için yıllar içinde bilinçli olarak antidemokrat biçime sokulmuştur


gerçekçi olalım, bu yasaları statükolarının bozulmamasını isteyen yolsuzlukla çürümüş hükümetler çıkarmıştır. gelen her hükümet sonraki seçimde kendi işlerine yarayacağını düşünüp bunlara dokunmamaktadır. akp'nin hataları var dediysem laf olsun diye demiyorum. bir diğer neden ise 'istemeyen' (etnik kökene ya da aşırı uçlara seslenen) partileri dışarıda bırakmaktır ki bunda askerin payı olmadığını düşünmek saflık olur.

yani sizi temsil etmediğini düşündüğünüz demokrasiyi aslında yine demokrasiyi, laikliği savunduğunu sandığınız çevreler bu hale getirmiştir. lütfen yakın tarihimiz hakkında biraz araştırma yapın. baraj kanununun nasıl ve ne zaman çıkarıldığını öğrenin. sonra da gösteri yapacaksanız onun kaldırılması için de gösteri yapın.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
bekir çoşkun kendisi 'göbeğini kaşıyan' bir adamdır, kendisini halktan akıllı mı sanıyormuş? halktan üstün kim vardır? atatürk dahi kendisini halktan üstün görmedi, bekir çoşkun mu görebilir?


Bekir Coşkun'un kendini halktan üstün gördüğü fln yok. Böyle şeyleri uydurmayın, önce doğru düzgün okumayı becerin. Halkın içindeki önemli ve bilinçsiz bir grup insana dikkat çekiyor. Öyle bir "güruhun" olduğunu hepimiz biliyoruz.

Kendimide çok üstün görmüyorum çünkü entellektüel birikim, mantık ve bilinç konusunda benden de fersah fersah insanlar bu ülkede mevcut, ne yazıkki sayıları çok az.

Dürüst olalım. Her toplumda bilinç düzeyine göre sınıflar vardır. Bizde "göbeğini kaşıyan adam" sınıfı fazla. Olabilir, bu yine toplumumuzun bir gerçeğidir. Bence "Göbeğini kaşıyan adam" danda daha bilinçsiz ve kör insanlarda vardır hatta. Onlarda çoktur.

Zamanında köy enstitülerini kapatmakla başladık işe, Atatürk devrimlerinin sağından girip solundan çıktık, ucuz politikalarla oy toplayıp, zengin olmayı,halkı değil kendini düşünen politikacılara daima prim verdik. Sonuçta layık olduğumuz yönetimi yaşıyoruz ve gittikçede daha batıyoruz.

[ Mesaj 04 Mayıs 2007, Cuma - 14:46 tarihinde, Apis tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

kendisini o 'güruh'tan üstün görmüyor da ne yapıyor o yazı? ben de diyorum bekir çoşkun göbeğini kaşıyan bir adamdır. demokrasi baltalanırken, kendisi göbeğini kaşıyarak buna bahane arar. halkın aptal olduğunu, çözümün demokrasinin sekteye uğrasılması olduğunu yazar. sonra da göbeğini kaşır.

http://www.suhareketi.org/

işte böyle sivil toplum örgütlerine, böyle gösterilere ihtiyacımız var bugünlerde. vesayetimizi başkalarına vererek atatürk'ün bıraktığı emanete ihanet ediyoruz türk gençliği olarak. atatürk bu ülkeyi belli kesimlere ya da orduya bırakmadı. bizlere, türk gençliğine bıraktı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

5 Mart 1922'de Meclis Mustafa Kemal'in Başkomutanlığının süresini uzatmamıştır. Bunun üzerine Mustafa Kemal'in meclis'de yaptığı konuşma aşağıdadır (Nutuk'dan alıntıdır);

Ordunun Kıpırdanamayacağını İddia Eden Bir Gafili Alkışlayanlar

Vasıf Bey, bir konuşmasında demiş ki: ''Biz Sakarya Muharebesi'nden sonra, işte hâlâ kıpırdayamadık, kıpırdayamıyoruz.'' Bu söz, bazılarının ''bravo'' sesleriyle ve alkışlarıyla karşılanmış.

Efendiler, buna pek üzüldüm ve kahroldum, çok utanç duydum. Ordunun kıpırdamamasını ve kıpırdamayacağını iddia eden bir gafilin sözlerini alkışlamak, cidden çok gariptir.

Rica ederim, bunu burada gömelim, kimse işitmesin!

İşte Efendiler, Başkomutanlığın gereksizliğini ispatlamak için söylenen sözlerin bellibaşlıları bunlardan ibaretti. Benim de bu sözlere verebileceğim karşılıklar dinlendi. Bundan sonra düşünüp karar vermek Meclis'e düşer.

Yalnız bir gerçeği gözler önüne sermek zorundayım. Yüce Meclis'in, Başkomutanlığın gereğine inandığına şüphe olmamakla birlikte, muhalefetin, hiç bir temele dayanmayan tutumu, Meclis kararının istenilmeyen bir şekilde çıkmasına yol açtı. Bunun sonucu ne oldu, Efendiler, biliyor musunuz? Başkomutanlık iki gündür belirsiz bir durumda ve boşluktadır.

Şu dakikada ordu komutansızdır. Eğer ben orduya komuta etmekte devam ediyorsam, kanunsuz olarak komuta ediyorum. Meclis'te beliren oy sonuçlarına göre, hemen komutadan el çekmek isterdim. Başkomutanlığımın sona erdiğini hükûmete bildirdim. Fakat, önlenmesi imkânsız bir felâkete meydan vermeme mecburiyeti ile karşı karşıya geldim. Düşman karşısında bulunan ordumuz başsız bırakılamazdı. Bunun için bırakmadım, bırakamam ve bırakmayacağım.

Saygıdeğer Efendiler, bu gizli oturumda, muhaliflerin hükûmeti ve orduyu yıkmak için öteden beri kurcaladıkları daha birtakım noktalar üzerinde hemen hemen düelloyu andıran tartışmalar oldu. Sonunda gereği gibi aydınlanmış olan Meclis, oyunu şu yolda belirtti: 11 red, 15 çekimsere karşı 177 oyla Başkomutanlık Kanunu'nun süresi uzatıldı.


Şayet Atatürk bütün işleri meclise bıraksa, halkım ne diyorsa doğru diyor dese idi şu an hilafet ile padişah tarafından yönetiliyor olurduk.

Mustafa Kemal'in savaşa savaşa (hem silahla hem siyaseten) bu devleti kurduğunu unutmayın. Mustafa Kemal'i tatlı su enteli zannetmeyin.

[ Mesaj 04 Mayıs 2007, Cuma - 15:13 tarihinde, fedaykin tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bekir Çoşkun ikinci cumhuriyetçi değil, fethullahçı değil ya "göbegini kaşıyan adam" olur sizin zihniyette. Bekir Çoşkun gibi bir yazara böyle bir yakıstırmayı yaptın ben daha ne yazıyım sana ki?
Yazı yapıştırırmış kimbilir hangi fethullahcının ya da amerikan uşağı ikinci cumhuriyetcinin yazılarını yapıştıracaksa artık. Hasan Cemal mi olur, Engin Ardıç mı olur, Mehmet Barlas mı olur bilinmez.

Siz ilk önce bir içinize Atatürk'ü , cumhuriyeti, laikliği sindirecek ve anlayacak duruma gelin ondan sonra demokrasi tartışması yaparız burda. Ama dini siyasete alet ettikten sonra
ordu müdahale edince, üniversiteler, halk ve yargı tepki gösterdikten sonra bıdı bıdı etmeyin demokrasi diye.

sanayi toplumu olmadan demokrasi olmaz. Bu bu kadar açıktır işte. Demokrasiyi hala amaç değil araç olarak görenler oldukça ve bu insanlar halkın cahil kesiminden oy alarak iktidara geldikce sen bu ülkede nasıl demokrasi kurucaksın?

Senin Bekir Çoşkun'a yaptığın gibi Atatürk'çü, ulusalcı, vatan sever ne kadar yazar varsa satılmış medya ve amerikan imamı fethullahçılar tarafından utanmadan yüzleri kızarmadan hakaretler edilmeye başlanmıştır. Ama artık uyandık bunuda çağlayanda da, tandoğanda da gösterdik.

Aşşağıdaki sözle yeterince açıklamış Bekir Çoşkun sen anlamamaya devam et.Yakup Kadri'nin "Yaban" romanı okunursa eğer bunlar çok daha iyi anlaşılır.

"Çünkü demokrasi, bilinçte aşağı-yukarı eşit insanların rejimidir. Bir toplumun çoğunluğu "göbeğini kaşıyan adam" ise, orada demokrasi olmaz, olamaz... "
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ordu komutanı seçimle iş başına getirilmiyor bugün. öyle bir mevkiye seçimle getirilmiyorsa insanlar bir nedeni var elbette. demokrasilerde bile bütün yetkililer seçimle işbaşına gelmez makamın doğası gereği. istiklal savaşı bir yana, siyasi yönetimler ikinci dünya savaşı yıllarında dahi seçimle değiştirilmiştir. ordular, komutanlar devam etmiştir işlerine.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
"Çünkü demokrasi, bilinçte aşağı-yukarı eşit insanların rejimidir. Bir toplumun çoğunluğu "göbeğini kaşıyan adam" ise, orada demokrasi olmaz, olamaz... "


bekir çoşkun'un atatürkçülüğü rozet atatürkçülüğünden ibarettir. cumhuriyetçiliği muz cumhuriyetçiliğidir. eğer fikrini beğenmediğimiz yazarları küçümseyici söz yarışına gireceksek sonu yok.

EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR

gitsin bu sözü okusun önce. sonra otursun düşünsün. göbeğini kaşısın hatta yardımcı olacaksa bu sözün bütün fikirlerini tepetaklak ettiğini hazmedemiyorsa.

ekleme: ana fikir savaş esnasında orduya bilfiil kumanda eden birinin seçimle belirlenmesinin yanlış olduğudur. fiili başkumandanlık (cumhurbaşkanının sembolik başkumandanlığı gibi değil) makamını öyle bir anda bırakmanın mümkün olmadığını görmüştür atatürk. ve bu hata daha sonra düzeltilmiştir.

burada atatürk'ün niyetleri tartışılacaksa, milletin kendi kendisini yönetmesi, hürriyeti için bütün hayatı boyunca mücadele verdiği niyeti tartışılmalıdır. türk milletini cuntacılar, cunta yalakaları yönetsin diye kurmamıştır bu cumhuriyeti.

[ Mesaj 04 Mayıs 2007, Cuma - 15:37 tarihinde, Sam tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...