Masteis Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 Sıkıntı çektiğimden falan yazmıyorum. Bende sizler gibi okuyan, stajımı yapan biriyim. Fakat şu var; Hayat gerçekten acımasız. Ha mutlumuyum? Evet bir sorunum yok Allah'a şükür fakat bir daraltı var. Bir baskı var. Sen git oku ondan sonra askerlik yap oda yetmiyor birde ömür boyu iş hayatı sürdür. Bunları yaparken zevk alıyorsun çoğu zaman ama özgürlükte elden alınıyor. Gün geçtikce hayat dahada zorlaşıyor. Önceden hayat vardı. Ev ve bir tarla. Al sana özgürlük. Paraya ihtiyacın yok kendi geçimini emeğinle sağlıyorsun fakat bir zorunluluk yok yani. İhtiyacın olduğu kadar. Seni sömüren yok. Şimdi ise kazığı vuran vurana. Kendi evin olsada olmasada yaşam sıkıntısı hiç bitmiyor. İş bulmak için okuyorsun, 14 yıldan fazla eğitim görüyorsun ve diplomanı alıyorsun. Askerlik yapıyorsun. Ondan sonra iş arıyorsun tabi Türkiye şartları altında artık diploma geçerli olmayıp TORPİL geçerli sayıldığından okuduğun yıllarda ki eziyetin ne kadar gereksiz olduğunu anlıyorsun. Zaten hayatının yarısı okuyarak geçiyor. Hayatınızdan bir parça veriyorsunuz fakat elinize birşey geçmiyor. İş buluyorsunuz sonunda ama verdiğiniz emeğin karşılığını tam almıyorsunuz. Özgürlüğünüzü yaşamak için kısıtlıyorsunuz zoraki olarak fakat emeğin karşılığı az geliyor. Ama en sonunda gerçektende başarabilirseniz özgür oluyorsunuz. Ne zaman biliyormusunuz? Emekli olduğunuzda. Tabi emekli olduğunuzda kendinize ait bir eviniz varsa ve aylık emekli maaş geliri faturaları ödeyebiliyorsa özgürsünüz. Yani ne biliyim, bir baba olmak güzel birşey. Evlenmek, sevmek, sevilmek, başarı, kazanmak. Bunlar güzel şeyler ama yalan şeyler. Bir iş saati ne zaman? En erkeni sabah 8 akşam 6. Akşamda 12'de yattığınız düşün ve otobüs falan eve 7'de gelsen günde topu topuna 5 saatini kendine ayırıyorsun. 24 saatin 5 saati. Ki bu normal bir memurun iş hayatı. Gece 10'larda işten çıkanlar var. Sözde hürriyetten, özgürlükten söz ederler. Özgür olmak demek günde 5 saat rahatlık denmez. O 5 saattinde yarısı zaten gene başka şeylere gidiyor. Özgür olmak başkaları için amelelik yapmak değil. Özgür olmak "belirli" saatlerini ayırabilmek değil. Özgür olmak kendi kurallarınla oynamak bence ama işte o da yok ne yazık ki. Yanlış anlaşılmasın. Mutlu olmak ile özgür olmak çok ayrı şeyler. Düşündüklerimi yazıyorum sadece. Size soruyorum özgürmüsünüz?
DoruK Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 hayır =) biz başkalarını özgür kılıyoruz, bizi de birileri özgür kılmadığı sürece, tek yapabileceğimiz bu. bu arada dediklerine büyük oranda katılıyorum.. ama gerçek özgürlük, şu an dünyada çok ufak bir kesimin niteliğidir. [ Mesaj 04 March 2007, Sunday - 01:11 tarihinde, DoruK tarafından güncellenmiştir ]
Dynun Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 Şimdi şey var bir de, Tükiye'de özgür olmak Avrupa ülkesinde özgür olmak Amerika'da özgür olmak İran'da özgür olmak özgürlükler çeşit çeşit. herkes eşit. ama bazıları hep daha eşit işte.
Laorx Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 '' insanlar özgür olarak doğar, ama her yerde zincire vurulmuş olarak yaşarlar.'' demiş jean jacques rousseau, ne güzel demiş:)
BlaCk Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 fuck the system temalı bir yazı olmuş. katılıyorum.
Mille Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 özgürlük senin bağladığın şeylere göre değişir bence bazı insanlar çalışmaktan çok hoşlanır onlara göre özgürce çalışabiliyolardır ama bence dynunun dediği doğru değiliz olamayızda demokrasiymiş kökünde özgürlük varmış e nerde?
ginaly Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 aslında çalıştıkça özgürüz eğer herkes oturup tarlasında kendi yiyeceğini üretseydi, bir ülkeden balka bir ülkeye bi kaç saat içinde gidebilecek kadar özgür olamazdık, dünyanın öbür ucundaki biriyle konuşabilecek kadar özgür olamazdık, hastalandığımızda ilaç kullanabileceğimiz için, düşünmeden deli gibi kartopu oynayabilecek kadar özgür olamazdık, en önemlisi özgür olup olmadığımızı başkalarıyla böyle paticik vb. internetsel (o ne be:S) platformlarda evde oturduğumuz yerden tartışıyor olamazdık. of çok pis reklam yaptım yalnız, patilerden para istiorum(: [ Mesaj 04 March 2007, Sunday - 03:40 tarihinde, ginaly tarafından güncellenmiştir ]
DeamoN Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 seni bizimn lit212 dersine davet ediorm hoca kendini kaybedio bu konu acılınca :)
tellos Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 özgürlük çalışmadan yatmak deilki, çalışarakta özgür olabiirsin. Okuldasın müdür var diye özgür deilsin Şirketdesin patron var diye özgür deilsin Ailende baban var diye özgür deilsin Türkiyede rejim var diye özgür deilsin Dünyada kanunlar var diye özgür deilsin Evrende tanrı var diye özgür deilsn Özgülüğe fazla takma kafayı yersin.
Saeros Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 ginaly yazdıkların özgürlük değil ki bugüne kadar harıl harıl çalışmış insanların bize sağladıkları. özgürlük ta eski çağlardaki insanların yaşam biçimlerinde vardır bence. ha, o zamanlarda da köleler vardı gerçi. yani iki çeşit insan vardı. biri her yönden özgür iken, diğeri en ufak bir özgürlüğe sahip değildi. ama bugünkü durumda pek farklı değil, (ilk mesajdaki yazılanları da işin içine katıyorum) tek fark, eski zamanlarda köleleri sahipleri besliyormuş, yatacak yer veriyorlarmış, kimisi bir süre sonra özgür bile bırakıyormuş kölesini. şimdi ise, çalışanlar, işverenden para alıyor, köle gibi çalışıyor, sonra da o parayla ihtiyaçlarını gideriyorlar. artanıyla aile kuruyorlar, yaşamsal önemi olmayan lüks sayılabilecek harcamalara girebiliyorlar, ama fazla tadını çıkaramadan çalışmaya devam ediyorlar. ki şimdiler de köle sahipleri bile özgür değil, onların da üstlerinde başka bir işveren, başka bir sahip var. neyse, demek istediğim, sokayım teknolojiye falan. zaten dünya insanlığa dar gelmiş, patladı patlayacak. eskiden cart curt kesiyormuşuz birbirimizi, etten kemikten bedenler karışıyormuş toprağa, ne nüfus patlaması ne birşey. hem de çoğu insanın "hayat nedir, neden varız" falan filan gibi sorularla beynini meşgul etmesine fırsat bile olmuyormuş, hep postu kurtarmaya çalışıyorlarmış tabi. ne zaman ki şehirler gelmiş, surlar gelmiş, işte o zaman kıçımız rahata alışmış, özgürlüğümüzü de, özgürlüğün onurunu da yavaş yavaş kara toprağa vermişiz. şerefsizim rahatladım.
HymnOfSnuk Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 conan , king kull ve tüm büyü-kılıç vs. hikayelerinin yaratıcısı olan robert e. howard bi şey demiş , yazmak istedim alakasız olsa da. : p 'medeni insanlar, ilkel insanlardan daha kabadır. çünkü, nezaketsizlik yaptıklarında kafalarının ikiye bölünmeyeceğini bilirler.' bi de yapmak istediğin işi yaptığında da özgür olursun bence.mesela ben öğretmen olucam , oo mükemmel.haftasonu tatil , yaz tatili.oyşh iyi iş be hehe.
duende Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 Mesaj tarihi: Mart 4, 2007 tyler durden şunu söylüyordu: bir nesil kendisini araba yıkayarak, garsonluk yaparak, kasiyer olarak geçirdi. atalarımız ormanlarda geyik avlıyorlardı. düşlediğim dünyada sarmaşıklarla sarılmış eiffel kulesinin altında geyik avlamak için koşuyoruz. sanırım onun özgürlük anlayışıda tıpkı seninki gibi...
Öne çıkan mesajlar