Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Kardak Krizi Arkasındaki Sırlar


Dragonmax

Öne çıkan mesajlar

Bodrum semalarına askeri uçak inişe geçtiğinde, heyecan ve tedirginlik hâkimdi ortama! Subay rütbesindeki 22 SAT ve SAS komandosu hâlâ görevlerinin ne olduğunu bilmiyorlardı. Ama bilinen tek şey Yunanistanla bir kriz yaşandığıydı. Görev planı, Savaş Harekât Merkezinden henüz bildirilmemişti. Gümüşlük Limanına askeri otobüsle geldiklerinde ise silah ve malzemelerinin başka bir araçla geldiğini gördüler. Saatler artık gece yarısıydı, 3 adet bot şişirildi. Gece görüşlü silahları bir kez daha kontrol edildi, mermiler, yedek şarjörler yüklendi, en önemlisi susturucular takıldı ve emir geldi: Kardaka çıkıyorsunuz22 komandodan 18i altışar kişilik ekipler halinde 3 bota bindiler. Diğer 4 kişiyse harekât merkezinde kaldı. Operasyonun adı Yunus 1di. Botlar, ışıkları söndürülmüş gemilerin arkasından kendilerini bekleyen Sahil Güvenlik botunun arkasına takıldılar. Saatler 02.00yi gösterirken Kardakta 18 Türk komandosu yerini almıştı ve operasyon tamamdı.

31 Ocak 1996nın ilk saatlerinde Türkiye ile Yunanistan arasında savaşın eşiğine gelinen gecenin, askeri anlamda bilinen tek öyküsü böyleydi. Tam 9 yıldır Türk askerinin Yunanistan gemilerini ve savunmasını atlatarak Kardaka nasıl sızdığı asla bilinemedi. Geçen hafta, Kardak krizi sırasında Yunanistan Başbakanı olan Kostas Simitisin yazdığı Yaratıcı Bir Yunanistan İçin Siyaset adlı kitap piyasaya çıktığında, bu sır tekrar gündeme geldi. Yunanistanın kriz dönemindeki tek yetkilisi Simitis, 4 saatlik bir kayıp zamandan bahsediyor, Yunanistan savunmasının zafiyetinin itirafına kitabında yer veriyordu. Simitisin hâlâ yanıtını bulamadığı konu şuydu: Bu olayın Yunan kuvvetleri tarafından 4 saatlik bir gecikmeyle anlaşılmış olmasından dolayı büyük şok altındaydık. Gözümüzü açanın ABD olmasından son derece rahatsızdık. Kardak krizi Yunanistan'ın zafiyetlerini ortaya çıkardı.

Dokuz yıllık sırra ilişkin ilk itiraf Yunanistandan geldi. Halen Türk komandolarının Kardaka nasıl çıktığı, özellikle Yunanlar tarafından merakla araştırılıyor. Bu olayın en gizemli tarafı ise aslında işin askeri boyutu. Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu operasyonu nasıl yürüttüğü, Yunanistanı nasıl tufaya düşürdüğü bir sır perdesi adeta...

Simitisin kitabında sorduğu ama cevabını bulamadığı sırrı Tempo açıklıyor. Kardak krizi döneminde aktif görev alan bir askeri kaynağının verdiği bilgiler, Yunanistanın eski Başbakanı Simitisin merak ettiği 4 saatlik kayıp zamana ilişkin gizemi çözüyor; aynı zamanda Türkiye adına önemli bir askeri sırrın da deşifresi anlamına geliyor.



Olayın tüm detaylarını askeri sır olması nedeniyle vermek mümkün değil; ama Yunanistan tamamen elektronik harp yöntemiyle etkisiz hale getirildi. Dijital saldırılarla Yunanistan gemilerinin tüm elektronik sistemi felç edildi. Kamuoyuna o dönemde aktarılan bilgilere göre, Yunanistanın en büyük deniz üssü Salaminadan Kardaka ulaşmak üzere yola çıkarılan gemilerin büyük bir bölümü çeşitli arızalarla yolda kalmıştı. Yola devam edenlerin de hızları ve savaş kapasiteleri sorunluydu. İşte, Temponun yetkili ağızlardan edindiği bilgi bunun ayrıntılarını ortaya çıkarıyor.

Hedef, Yunan askeri sistemini bozmak

Kardak krizinin yaşandığı dönemde, Donanma Komutanlığı Gölcükteydi. (1999 yılındaki depremden sonra merkez İzmire kaydırıldı.) Türkiyenin en önemli savaş gemileri, firkateynleri ve denizaltıları burada konuşlandırılıyordu. Yavuz sınıfı firkateynler olan F240, 241, 242 hemen Gölcükten bölgeye sevk edildi. Alman-Türk ortak yapımı olan ve bünyesinde Savaş Harekât Merkezi de bulunan bu firkateynlerin kimsenin bilmediği bir özelliği de elektronik harp yeteneğine sahip olmalarıydı. Bu şekilde ne düşmana yakalanılıyor, ne de karşı taraftan füzelere karşı bir savunma gelebiliyordu.

Gölcükteki donanma karargâhından o büyük gece, yani 30 Ocak gecesi emir gelmişti. Emri takiben, 2 saat içinde D-346 numaralı Alçıtepe muhribi hariç, tüm gemiler alargaya çekildi.

D-346 ise tersanede bakımdaydı. ABD yapımı bu muhrip daha sonra jilet oldu. Eski ama vurucu güçlerden biriydi. Tüm donanması Ege sahillerindeydi. Marmaris Aksas Deniz Üssü, Foça Özel Eğitim Merkezi alarm durumunda adeta savaşa hazırlık yapıyordu. TSK planını yapmıştı. En ufak ateşe cevap verilecek, ABD bile karışamayacaktı. O gece Tansu Çiller başkanlığında toplanıldı. Ordunun durumu, Yunanistanla savaşın ayrıntıları konuşuldu. SAT ve SAS komandolarının Kardaka çıkmasına karar verildi.





9 yıllık sırrın ayrıntıları arasında yer alan bilgiye göre, mayın tarama gemisi görünümündeki dünyanın en gelişmiş teknolojisine sahip gemiler bölgede Yunanistan askeri sistemini bozmak üzere faaliyet içindeydiler. Hatta bu gemilerden Yunanistan telsiz ve telefon bağlantıları bile dinleniyordu. Hatta ilginç bir anekdot daha: Bir Türk denizatlısı, Atina açıklarına kadar gidip görevini tamamlayıp dönebilecek yeteneğe sahiptir.

Bilinmeyen başka bir ayrıntıya göreyse, Yunan Deniz Kuvvetleri Komutanlığına Türk timinin adaya çıkacağı ve hepsinin öldürülmesi emrinin verildiği. Operasyonu haber almışlardı. Fakat Türk askerinde önemli bir istihbarat daha vardı. O da adaya çıkan Yunan askerlerinin teçhizat olarak yetersiz olduklarıydı. Hatta nereye gittiklerini bilmeden çok ani bir şekilde adaya çıkarılmışlardı. Pillerinin bile olmadığı bilgisi, Türk askeri istihbaratının elindeydi! Gece görüşleri çalışmıyordu. Sadece gemilerinin sonar ve radarlarıyla etrafı tarıyorlardı. F242 Yavuz tipi firkateyninden, karşı tarafın elektronik sistemlerini bozmak için saldırı yapıldı. 7 kişilik bir ekip 2.5 saat içinde düşman sistemini felç etti. 3 botla 18 kişilik komando timi adaya doğru yola çıktı, Yunan deniz kuvvetlerinin arasından geçip adaya çıktı. Yunanlar bunu ancak sabah saat 05.00 sıralarında fark etmişlerdi! Yunan sistemlerinin bozulmasının askeri anlamda üç sonucu vardı. Elde ettiğimiz bilgiye göre bunlar şu şekilde yorumlanıyordu:

1. Yunan donanması için büyük bir zafiyetti. Kontrollerindeki bir bölgeye 18 kişilik düşman timi sızıyor ve tüm Yunan donanması savaş durumunda!

2. Tüm elektronik sistemleri felç edildi. Mesela gemilerde füzeye karşı sistem vardır, füze gelirken radarda görünür ve gemiden metal parçaları fırlar, füzenin yönünü şaşırtıp hedefe çarpmaması sağlanır. Tüm sistemleri devre dışı kaldı ve sabah 05.00e kadar Türk timinin adada olduğunu anlayamadılar.

3- Büyük bir prestij kaybı oldu, kansız şekilde bitti ama her ne şekilde olursa olsun Yunan Deniz Kuvvetleri çok büyük zarar görecekti, Gümüşlük sahili o sabah batarya doldu.

Kardak krizinin ardından 7 Şubat 1996 günü Genelkurmay Başkanı Hristos Limberis görevden alındı. Yunanistan, 9 yıldır bu sırrı çözemedi. Kardak krizinden ortaya çıkan sonuç şuydu: Türk ordusu Yunanistanı alt edebilecek güç ve teknolojiye sahipti...

[ Mesaj 01 Nisan 2006, Cumartesi - 00:16 tarihinde, Dragonmax tarafından güncellenmiştir ]

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ortadoğunun,Balkanların ve Kafkasların en teknolojik ve en güçlü ordusuna sahibiz.İsrail'den daha iyiyiz çünkü onları da biz eğitiyoruz ve gizli silahları da saymak lazım dimidimidimidimi:)

Herşeyden önce bizde asker gücü var asıl.O önemli.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

coban sulu - suluman demirel oluyor kendisi - bir gun mgk yi toplayip 8 saat toplanti yapmisti basbakan oldugu ve benim hatirlayabildigim bir senede (90lar basi) .

toplanti sonucunda yaptigi aciklama aynen suydu :

" ege bir yunan golu degildir . ege bir turk golu de degildir . ege bir gol degildir . "

bu tip bir siyaset ekolunden gelen chillerin kisaca yukardaki gibi ozetlenebilecek bir siyasi hamlesidir .


askerimin o adaya cikebilmesiyle ovunebilmek guzel ama ya devleti yonetenlerin sacmaliklari ?
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

FIRAT@ ortadoğunun ve balkanların, hatta avrupa ülkelerinin bir çooğundan daha güçlü teknolojimiz ve tüm avrupa, balkanlar, kafkaslar, ortaasya (çin hariç) ve ortadoğunun en büyük kara ordusuna da sahibiz ama teknolojik bakımdan israiledn üstün değiliz, o kadar değil. bizim aselsan ve tübitakın bilim adamlarını asıl israil eğitiyor. tank ve uçak yapımı konsunda israilden eğitim alıyoruz. teknolojimizi israil veriyor..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

o da doğrudur dragon bir bakıma ne yazıkki:(ama israilin bu kadar teknolojisinin ve eğitiminin olması amerika sayesinde.

Ama Savunma Sanayi'nin 4 büyük kuruluşu,birleşerek Türk Savunma sanayi şirketleri birleşmesini meydana getirecek(holding).

Ve bu sanayi havacılık,modernizasyon,insansız hava araçları ve her türlü füze alanında yoğunlaşacak.böylece %75 oranındaki dışa bağımlılık %50'lere inecek.

İnşallah da ileride %0'lara indiğini göreceğiz..

Not:Birleşecek olanlar:Aselsan,TAİ,Havelsan ve Roketsan.

mkek de alt firma olacak ama doğrudan holding bünyesinde yer almayacak.

mesela;bir savaş uçağı yapılırken,aselsan elektronik harp sistemlerini,yazılımları ve görev biligisayarlarını,kodlarını üretecek.havelsan simülatörünü,yazılımını ve elektronik harp sistemlerini üretecek.Roketsan da roket ve füzeleri imal edecek.TAİ'ye de yapmak düşecek.Füzelerde de yine aynı.Mesela tomahawk benzeri bir seyir füzesi yerli olarak imal edilecekse,roketsan füzenin tasarımını yapacak,aslesan ile havelsan füzenin ön burnundaki kameraları,radarlarını ve güdüm sistemini üretecek(akıllı yani)tai de yapacak.

Şirketin cirosu da 1.000.000.000 $ olacak ya da TL.

[ Mesaj 01 Nisan 2006, Cumartesi - 20:35 tarihinde, FIRAT tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Fırat, dediğin projeler yıllardır var, şimdi son şeklini alıyor ama ne zaman niyet ciddiye binse bu işten ekmek yiyen (özelikle Amerika) gibi ülkeler siyasi baskı yapıp rafa kaldırtıyorlar.

Bugün Türkiye'nin sermayesi ve teknik birikimi kendi silahlarını yapmaya yeterli. Fakat, bizde "know how" denilen "teknolojik bilgi birikimi" yok, bunu yapmak için de çok ciddi AR-GE çalışmaları lazım. Tıkandığımız nokta, bu AR-Ge'yi yürütecek sermaye ve kuruluşun olmaması, varolanların engellenmesi. Neticede bakınca da, bizim ürettiklerimiz dışarıdan alacaklarımızdan pahalıya geliyor, bu bakımdan dışarı yöneliyoruz. Fakat bir süre sonra bu öyle bir şeye döndü ki, parasal olarak ucuz olan şey siyasal ve askeri olarak pahalılaşmaya başladı (Örneğin Almanya'dan silah alıyoruz, diyor ki Güneydoğu'da kullanamazsın, Amerika'dan silah alıyoruz "Şunu şunu yapmazsanız ne yazılımını ne de yedek parçasını satarız" diyerek baskı yapabiliyorlar.

Kısacası kulağa çok hoş gelen dediklerinin öyle pat diye yapılması kısa dönemde imkansız. Zaten o şirketlerin birleşip birarada çalışmaları bile ayrı bir mesele olacak, durun bakalım...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

bakın mesela, cumhuriyetin kurulmasından hemen birkaç yıl sonra Atatürkün de onayıyla Yunus1 ve Mehmetcik projeleri başlatılmıştı. Bunlar yapılan ilk motorlü Türk jetleriydi. Ama dönemin ME makine Sanyii Endüstrisi (sanırım buydu adı) kapaılıp başka bir birime satılınca DP (zaman ilerliyor tabii Atatürkten sonraya geldik demokratik parti dönemine) işte DP maliyetin çok olacağını ve dışardan almanın daha kolay olacağını söylemiş ve projeleri iptal etmişti. Yapılan ilk etlerden birinin motoru hollnda dan dı sanırım ama 2. jetin motoru türk yapımıydı.
bir de türk yapımı otomobil olayı vardır. adı devrim di. ve halen eskişehirde bir müzede segilenmekte. ama o proje de iptal edildi. A.K. demokratik partisi.. kusura bakmayın sinirlendim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

peki sizce Türkiye kendi tankını, kendi uçağını üretecek ekonomik güce sahip mi? Avrupa ülkelerinin bile birleşip ortak uçak üretimine gittiği günümüzde bence kendi tankımızı üretelim demek pek gerçekçi değildir.
Savunma sanayi harcamaları sıralamasında kendinden sonra gelen 15 ülkenin toplam harcamasına denk A.B.D. savunma harcamaları A.B.D'ye kendi savunmasını kendi sanayi ile yapmasına imkan veriyor, ki önemli miktarda başka ülkeler silah satışı yaptığı da bir gerçek. O halde kendi silahımızı üreticez diye A.B.D' den 1 e alacağımız tankın daha düşük teknolojilisini 10'a üretmenein pek de reasyonel bir yaklaşım olmadığı muhakkakdır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

alakasız, basit ve kuru bir yaklaşım.. bir şeyi dıalrdan almanın daha ii olduunu söyleyen gördüğüm ilk kişi.. biz kendimiz üreticez de, bu adamlar mal değilki eski teknoloji üretsiz.. elbette şimdiki tank teknolojisini aşmaya çalışacaklar. yeni bir silah yapmanın amacı da budur. eskisinden daha iyisini üretmek. ayrıca AB birleşip uçak yapıyo demişsin. Onun amacı farklı, onu yanlış anlama.. Birlik olarak bir birşeyler yapıoruz,ü hatta bakın uçak bişlem yapıoruz demeye çalışıyor. Kusura bakma da, bilmiyorsan söyleyeyim, airbus, concorde.. bunlar avrupada yapıldı :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bu arada yazma gereksinimi duydum :)

Estonya, Litvanya, Letonya ve Slovenya hava sahalarını kendileri koruyamadıkları için başka ülkeler koruyor...
Baltık seması Türk F16'lara emanet edildi; Rusya bu işi hiç sevmedi

Türkıye, dün itibariyle NATO'nun Baltık ülkeleri hava sahasını korumak amacıyla sağladığı hava polisliği desteğini üstlendi. 4 ay sürecek bu görev ABD'de memnuniyet yarattı, Rusya'yı ise kızdırdı. Rusya, Baltık ülkeleri semalarında uçan F-16'ların kendi hava sahasını ihlal edebileceği şikayetinde bulunuyor.
(1 Nisan 2006 Cumartesi)

Polonya'dan gönüllü olarak devralınan görev kapsamında Türk Hava Kuvvetleri'ne bağlı 100 personel ve 4 adet F16, Litvanya'daki Siauliai üssünde görev yapacak. NATO, 29 Mart 2004 tarihinde hava sahalarının korunmasında desteğe ihtiyaç duyan Estonya, Litvanya, Letonya ve Slovenya'ya bu amaçla hava polisliği alanında yardım sağlanması kararı aldı.

http://www.nethaber.com/?h=50377

[ Mesaj 02 Nisan 2006, Pazar - 20:19 tarihinde, DarKRideR tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Yahu abicim murat bayar kendi söylemiş zaten bu şirketler birliği her tür füze ve her tür yine hava aracı yapımına,bir de tank ve uçak modernizasyonuna yoğunlaşacak(milli olarak yapacak bunları).bu son dediklerim israil tecrübesinden ders alındığının en güzel göstergesi.e diğerleri de cabası.

kara ve denizi de özel sektöre bırakıyorlar.

tüm açıklamaları(hata vermezse eğer okursunuz)

bu arada bizi avrupa teknolojisine oanla güçsüz görenlere de en somut karşı örnek darkriderin haberidir.

[ Mesaj 02 Nisan 2006, Pazar - 20:48 tarihinde, FIRAT tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bölgedeki doğu bloku ülkelerinde yoğun bir ABD-Rusya çekişmesi yaşanıyor, nedeni o. Rusya, özellikle mali durumu sebebiyle buradaki ülkeler üzerindeki etkisini kaybetti, Amerika ise buralara yatırım kaynakları açarak ve uluslararası "rüşvet"lerle oraların kalbini kazanmaya oynamakta.

Milli sanayi işi bence yine işten çok laf olacak, ülkenin ekonomisi zaten kasılırken kimse o AR-GE masrafını çekmez. Bakarsanız Avrupa ülkeleri birleştiler ve Eurofighter projesi yıllarca süründü ve şu anda o kadar pahalıya geldi ki, hiçbir şekilde "kurtarması" mümkün değil. Dünyada savaş tehdidinin de ortadan kalkması ülkeleri bu konuda harcamaları kısmaya itti, özellikle ağır silah piyasası iyice daraldı, varolan silahları güncellemek yenilerini almak veya geliştirmekten daha verimli ve ucuz hale geldi.

Bu ortamda Avrupa bile gelecekteki ortak savunma projelerini iptal etmeyi düşünüp ödenekleri dondururken Türkiye'nin elindeki zaten işlevselliği düşürülmüş milli savunma fabrikalarını birleştirip buradan dev bir güç yaratıp bütün masrafların altından kalkıp bir de sıfırdan silah üreteceği fikri açıkçası bana hiç de inandırıcı gelmedi. Böyle bir şeye zaten başta Amerika ve İsrail elden geldiğince engel olur, bizden en çok ekmek yiyenler onlar. Bugüne kadar bu büyük "proje"nin gidişatını izlemiş biri olarak da hiç umutlu değilim, kaç senedir planlar yapılıyor planlar bozuluyor ama ortada hiçbir şey yok.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Olsun biz yine de inancımızı kaybetmeyelim.Öncekiler olmamıştı şimdikiler de olmayacak diye birşey yoktur.Bir de SSM müsteşarının kesin konuşmalarını da dikkate alırsak..

Bana göre bu iş olur arkadaşlar.Ben inanıyorum buna valla kim ne derse desin.Şirketin cirosu vs.'si bile açıklanmışken ne iptali?inşallah bir aksaklık çıkmaz da füze ve havada da sözümüz geçmeye başlar.

Zaten bu proje 2010 lara doğru deniyor.Ve Türkiye büyüme sürecinde.Ekonomimiz Dünyanın en güçlü 16. ekonomisi.Bunun ilerleyen birkaç yılda 10.luğa yükseleceği belirtiliyor.Ve buna son birkaç yıldır BOR madeni alanındaki ciddi çalışmalarımızı da eklemekte yarar var.Ekonomideki bu yükselme devri Ordu hazinesine de yansıyacak.Ve bu şirket kurulacak.İşte o zaman da Tanrı'nın izniyle bu lanet olası bağımlılıktan kurtulacağız.

[ Mesaj 02 Nisan 2006, Pazar - 23:07 tarihinde, FIRAT tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bu silah yapma olayi yalanda, sole biseyde var ki silah teknolojilerini yazilimlarini almak lazim yada bergaber gelistirmek lazim.Arjantinle ingiltere adalar icin birbirine girdiginde Arjantin bir ingiliz gemisni fransiz fuzesiyle batirinca ingilizler telaslanip fransandan fuzlerin yazilim sirlarini satin almis kalan sayili Arjantin fuzesinin de etkili calismasini engellemisti.. nese ucak uretmek tank uretmek helikopter uretmek zorda onlarin isletim sistemlerini bergber yapmak yazilim larini bergber yapmak lazim.Aselsan vs bunlarin amaclari agir silah uretmek olmamali iste bunlari yapmasi lazim turkiyenin.Ama solede bisey var bu ortak projeler falan ii eurofighter di galiba o olay gibi.Biz bir f 16 yi amerikadan nerdeyse yari fiyatina yappip satiyoruz.Misira falan hep biz satik
bole cok eskimemis silahlari uterip satacan.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Şu şirket bir kurulsun var ya,sizin bu laflarınız havada kalmazsa neyim ben aha buraya yazdım.

yahu arkadaşlar ben zaten aselsan ağır silah üretecek demiyorum.Kaldıki bu şirket deniz ve kara aracı da üretmeyecek.Kara araçlarını FNSS-nurol makina,BMC ve otokar yapacak(otokar cobranın yaptığı başarıya bir bakın)Denizleri de Yonca-Onuk MRTP ve birkaç şirket daha vardı,o yapacak.Bu şirket tamamen yerli bir füzenin veya tamamen yerli bir helikopterin ya da uçağın yazılımını,silahlarını,kamerasını,simülatörünü falan yapacak.

Yani herşeyini.

[ Mesaj 03 Nisan 2006, Pazartesi - 19:52 tarihinde, FIRAT tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hala çok iyimsersin diyorum ve "Hatice'ye değil neticeye bakarım" diye de ekliyorum.

Dediklerin zaten 20 senedir söylenen şeyler Fırat. Kaç tane tank projesinin iptal edildiğini, helikopter alma/üretme projelerinin yalan olduğunu ve F-16larımızın Block-50 olan modellerinin (ki kendileri elimizdeki en modernleri) yazılımlarını satın alamadığımız için silah kullanamadığını, sadece öylece uçabildiğini illa hatırlatmam mı lazım?

Benim boş laflara karnım tok. Yapmaya başlasınlar icraat direk arkalarındayım ama böyle açıklamaları "Yapacağız edeceğiz üretip satacağız" masallarını çok dinledim.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...