Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

şimdiki çocuklar ve bizim çocukluğumuz


calimero

Öne çıkan mesajlar

ya biz öyle bir büyüdükki anlatılma yaşanır
hergün mahallede plastik topla maç yapar mahalledeki yaşlı teyzeler kafamız şişiyo diye bağırırdı bizi.imi topumu alır keserdi.
forvet ben olak diye birbiimizi yerdik.
aramızda dövüş turnuvaları yapardık (fight lubun atalarıyız ciddiyim)
biizm arka bahçeye yerlere talaş döker boks maçları yapar havada taklalar atmaya çalışırdık nede olsa yerler talaş yumuşak bişey olmuyo.Tek derdi bitleniyoduk her hafta.
ormana gider mağaraları arardık keşif yapardık.
tasolarla birbirimizi kekerdik.kekme lafına hastayım.bugun ki genklemek lafı ordan gelse gerek.
gazoz kapaklarını tasların ustune koyar mermerlerle vururduk.seksek bile oynamışlığımız var.
atari vardıı bizim zamanımızda commador vardı KARAKUTU vardı.mario vardı kızı kurtarmak için canımız çıkardı.elektirkler gitti mi duvarları yumruklardık.bazen annemiz yannıslıkla adaptore ayagını çarpar oyun kapanırdı.
Ya hatırlatmayın bana eskileri Gözlerim yaşarıyo.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Benim çocukluğumda bilgisayar,internet gibi şeyler yoktu.Bütün gün sokakta top oynardım.Euro 96'da bende çıkartma topluyordum.Amerika 94'ü biraz hatırlıyorum.Tabii final unutulmazdı.Roberto Baggio dışarı atmış,kupa Brezilyanın olmuştu.,
Birde benim zamanımda oyuncaklar daha güzeldi sanki.Transformers,legolar,arabalar... Bütün gün oturup onlarla oynardım.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ben de lego oynardım hep, ama bi park projesi vardı aklımda, onu elimdeki lego parçalarıyla asla gerçekleştiremeyeceğimi anladığım dakka soğudum legodan =p

ha ayrıca neyden yakındığınızı da anlamadım yani, her nesil farklı yetişiyor zaten, orta asya'daki çocuklar da geyik kuş tavşan avlayarak büyüyodu muhtemelen.

[ Mesaj 25 Mart 2006, Cumartesi - 23:11 tarihinde, Saeros tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ya hakkaten neydi çocukluk günlerimiz bee.. duygulandım bak şimdi...
okulda sabahçı olduğum zamanları çok severdim. çünkü dönünce sokağa çıkma şansım olurdu. eve gelip hemen kahvaltılık bişeyler yedikten sonra dooru sokağa. hemen millet toplanır "kames 9 kat" adlı süper sağlam olduğu zannedilen ancak mahallenin abileri tarafından zırt diye patlatılan plastik toplarla maç yapardı. taştan kaleler olurdu. o yüzden topun tam taşın üstünden geçmesi halinde kavga çıkardı. bak şimdi aklıma geldi. bizim bahattin diye bi arkadaş vardı. her maç adam trip atar çıkar giderdi. top onun olduğundan mütevellit maç da biterdi. ama dayanamaz 5 dakka sonra geri gelirdi. nası sevinirdik yaa.
bide taso muhabbetlerimiz vardı. o zamanlar ilk tasolar çıkmıştı looney tunes karakterli. önce normal sonra süper mega dönen televizyonlu master derken tam bi kültür olup yerleşmişti hayatımıza. master taso herkese çıkmazdı. olanlar eldeşlik olarak kullanırdı. bizim orda önce asfaltta oynardık tasoyu. daha sonra pamukbank bi tane atm yaptırdı oraya. etrafı mermer felan cillop gibi yüzey. herkes gider oraya taso oynardı. "üttüm olm", "kaynar", "hızlı at lan işte" şeklinde sesler yükselirdi. tam karşı taraftada çay bahçesi wardı. yazın ordan buzparmak yada max alırdık. elimize para geçtimi arada bi cornetto alırdık ki üff havamızdan geçilmezdi walla... bide bizim ora yokuştu bisikletle hız yapma rekorları denerdik. bi keresinde az kalsın eziliyodum bi mersedes tarafından. baktık bu iş sakat, bıraktık bu hız olayını. bide sporcu kartları vardı ama tutmadı onlar okadar.
ve atariler. kuşkusuz hayatımın o zamanlar için en önemli iki ürünü: karakutu ve micro genius... karakutu için babama deli gibi yalvarmıştım. ama o demişti bunların daha iisi gelcek türkiyeye diye ve hakkatende micro geniuslar çıkmıştı. contra, mario ne günlerdi yaa... bide kuşbakışı oynanan futbol oyunu vardı fifa 97 diye. tavşana benzer bi kupası wardı. onu çok severdim yaw. final şifresini hala hatırlıyorum: dcldlhalo. bunu yazınca direk hollanda ingiltere finali oynuyoduk..
bide efsane olan "ekmek alma muhabbetleri" vardı. tam maçın en heyecanlı yerinde annem balkondan seslenirdi: oooolummm, al şu parayıda iki ekmek al gel kantinden. baban gelicek birazdan". parayı mandala tutturup atardı. tam üfleye püfleye gitçem yan apartmandan bi teyze çıkar " küçük bakarmısın banada bi ekmek alırmısın?". oda atardı parayı mandalla. sonra ben kantine doğru ilerlerken annemle o teyze arasında balkondan balkona bi muhabbet başlardı. tüm parayla gitmek güzel olurdu. para üstüyle mino adlı bissürü küçük sakız barındıran paketten alırdım. yada yumiyum portakallı. o ara party die sakızlar çıkmıştı dövmeli. kanser yapıyo die onlardan almıyodum.. akşam eve gelinir, yemek yenir, ödev yapılır ve geçilirdi televizyon karşısına. ozamanlar tek multimedya ürünümüz televizyon ve bide vhs kasetli sadece oynatıcı videoydu. o zamanlar şimdiki gibi dizi furyası çok yoktu. yarışmalar çoğunluktaydı. tarık tarcanın sunduğu çarkıfelek, güner ümitin turnikesi felan. ozmanlardan hatırladığım dizi.. hmm... şey vardı yaa emrahtan unutabilsem vardı. bide iki küçük ikiz kız çocuunun oynadığı ayrı dünyalar diye bi dizi vardı.. pazar günleride trtde mustafa yolaşanın sunduğu pazarxx adlı program olurdu. xx yerine o senenin son iki rakamı getirilirdi. ordada yanmalı sönmeli böle yürüyünce yanıyomuydun ne acayip bi yarışma wardı onu severdim. ha tabiki birde bir kelime bir işlem. o bi efsaneydi yaa.. "ünlü..ünlü...a...ünsüz...ünsüz....t" felan diye harfler söylenirdi. bir yaklaşık felan:) a bide efsane program susam sokağı wardı. okuma yazmayı bana öğreten program.. kırpık vardı edi büdü wardı. minik kuş, kurabiye canavarı felan.... ninja kaplumbaalardanda donatelloyu çok severdim ki sanırım o zamanlar çogu çocuk donatelloyu seviyodu....
uff amma yazmışım yaaa.. kaptırdım wallahi kendimi... bilmem okurmusunuz ama o günler benim için çok değerliydi... şimdiki msn tabanlı NT çekirdekli 1.3megapiksel hayatımı, o gunleri geri alabilmek için seve seve verirdim.. ne günlerdii yaaa....
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

cinali yazdığını okudum ve seni kıskandım... şimdi düşündüm de o çocuklukta küçük şeyler dert edilmezdi... ben şimdi wow da item düşmedi diye gidip oturup sinirleniyorum , bi haksızlık yada ninja oldumu bütün gün somurtup duruyorum ofluyorum pofluyorum... keşke bende biraz daha büyük olsaydım da o günleri yaşayabilseydim :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

leonardoyu severdim ben, misket oynardik, sonra misketleri kaptirinca gider bakkaldan yenilerini alirdik ahuah. cok ekstrem degil ama bisikletle gullerin arasina dusmustum tikenli tikenli. sonra plaj vardi, yazlar sahane olurdu. gerce bi keresinde kumu kazarken cam kiriklari yuzunden cok fena elimi kesmistim. hatirlamiyorum lan hicbisey, tek hatirladigim guzel gunlerdi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

her sabah erkenden kalkar tusubasa izlerdim , o gazla okula giderdim . bi onu hatirlarim bide okulda futbolcu kartlariyla kapistigimizi .

hi telefon bahsi acilmis onu gordum simdi , orta okuldaydim sanirim ilk telefonum ericcson gh688 mi ne vardi tam hatirlamiyorum bildigin kalas , liseye giden bi arkadasta vardi ozenmistim hazir kartimla havami atiyodum :)

[ Mesaj 29 Mart 2006, Çarşamba - 09:40 tarihinde, perfi tarafından güncellenmiştir ]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

daha öncede yazılmıstı pek bi begenmistim :)

>1980li yıllarda hayatının ilk tecrübelerini yaşamış, ilkokula
>gitmiş,
>kenan evren'i, erdal inönü'yü, özalı tanımış olmak, ajda pekkan'ın
>alo,
>michael jackson'ın pepsi reklamlarını hatırlayacak kadar şanslı
>olmak
>demek...
>
>Big in Japan , the final countdown , eye of the tiger demek.
>icraatin
>içinden demek, semra koy bir kaset de neşemizi bulalım demek. köprü
>demek,
>ödediğiniz her kuruş verginin yol, su, elektrik olarak size geri
>dönmesi
>demek voltran voltran voltran demek , depozito toplamak adina kola
>sisesi
>biriktirmek demek , adile nasit ten masal dinlemek demek. debbie
>gibson,
>tiffany, jason danovan, sandra,modern talking .vb...dinliyor
>olmak...comanchero'nun ve life is lifeın
>sözlerini ezberlemeye çalışmak
>demek...michael jackson, madonna, samantha fox demek
>
>korhan abay,cenk koray,metin milli,ersen ve dadaşlar
>demek.clementine, he
>man, she ra, transformers demek.
>
>okula siyah önlükle gitmek demek. kayahan,nilüfer,sezen aksu, barış
>manço
>ile büyümek demek, ihtilal cocugu demek köle izaura demek,
>ziyaretçiler
>demek!!!! acidçi misin metalci mi demek...
>
>moruk demek, herild yani demek, hey corc versene borc demek, olmaz
>maykil bende de yok cevabini isitmek demek, geriye donup baktikca ic
>gecirmek demek...
>
>yüzyıl içindeki en iyi, en kıyak kuşak. hem eski hem yeni olmak
>demek.
>biraz gözü açık bir 80 li yüz yıllık nesil kültürünü bir porsiyonda
>almış
>demektir.
>
>edi mörfiiiiiii huuuuuuuuuuuuuu şörli makleeyynn yeeeeeee diye
>bağırıp en
>az bir technotronic kasedine sahip olmak demek. mahalle
>ce$melerinden
>su
>icmek, bayramlari iple cekmek, cumhurba$kani denince kenan evreni
>hatirlamak demek koltukaltında topla okul bahçesine yalnız giderken
>"nasılsa oynıycak birileri vardır" diyebilmek demek
>
>eti kemik geciyor demek;
>
>evden çıkmayan bilgisayar bebeleri haline gelmeden çocuklugunu
>yaşayabilmiş,son dönemin bir üyesi olmak
>
>ne sorusuna zonk cevabı vermekten zevk duymak, , büyüteç ile kağıt
>yakmak
>ve siyah kağıtların beyaza oranla daha kolay yandığını keşfetmek, 9
>voltluk
>pile dilinle dokunup o ekşi anı yaşamak, televizyon konserlerini
>teybe
>çekerken odaya giren anneyi hemen susturmak, 23 nisan çocuk
>şenliğinde
>gelen yabancı çocuklara 5 dakikada aşık olmak demek
>
>son dersin son 5 dakikasında parkeleri giyip zilin çalmasını
>beklemek,
>hurraa kapıya doluşmak, dışarıya pestil olarak çıkmak demek, sinek
>ilacı
>arabalarının arkasında bıraktığı
>bulutta deli gibi dolaşmak demek.
>
>kutu kolayı actıktan sonra kapagını cekip cıkarıp atmak demek tipe
>bak
>demek
>
>fon muzigi laura brannigandan self control olan gunler. bakkala
>gitmenin,
>sokakta oynamanin, harclik toplamanin gecerli sayildigi, havuc'un
>olmadigi
>yillar demek... her seye ragmen temiz ve el degmememis bir hayat
>demek...sonrasinda biz buyuduk ve kirlendi dunya demek. pazar
>aksamlari
>mecburen yikanmak ve erken yatmak demek, sesi açıp kısmak için
>televizyonun
>dibine kadar gidip üstündeki düğmelere basmak zorunda olmak demek
>
>sehirlerarasi yolculuklara cikarken otobusun 302s olmasi icin dua
>etmek.
>bilet alirken arka kapinin onu ve tekerlek ustu olmasin demek.
>resimli
>futbolcu kartlari demek, süper babaanne demek, fantayla kolayi
>karistirmak
>demek, mahalle kavrami demek.
>
>cavusevsku ve karisinin kursuna dizilisini tvden
>seyretmek demek, o
>goruntulerin yillar sonra bile kafadan hala cikmami$ olmasi demek.
>anket ve
>hatıra defterlerinin olması bunlara seviyorum ama kimi diye başlayan
>maniler yazmak,önünde tek arkasında 2 çizgi olan külotlu çorapların
>havada
>sallanarak giydirilmesi, içinde biri sabunlu iki ıslak bez olan
>mustili
>beslenme çantası,dantel yaka,yenen kokulu silgi,leblebi tozu
>çekerken
>atlatılan ölüm tehlikeleri,hulahop,ayak bileğine takılarak çevrilen
>top,sek sek oynamak,bayramda mahalleye dağılıp şeker toplamak,
>müsaitseniz
>annemler size gelecek demek
>
>TRT'nin yayın akışının bitmesiyle çalan istiklal marşı için ayağa
>kalkıp,
>marşı hazırolda bangır bangır söylemek ve marşın bitiminden sonra
>çıkan tiz
>"biiiiiiiiiiiiip"sesine rağmen televizyonu kapatmamak demek.
>
>Zerrin Özer demek. Nasıl da geçmişti bütün bir yaz demek. Bu şarkıya
>kafanda klip
>çekmek demek.
>
>annelerin çernobil yüzünden çay içirmemesi, gofret yedirmemesi
>demek..
>
>challengerın olduğu günkü haberleri hatırlamak demek. pkk
>saldırılarında
>her gün mutlaka birilerinin öldüğünü duymak ama anlamamak demek.
>
>veronica castroyu güzel zannetmek demek. Kenan Evreni Atatürk
>zannetmek
>demek..
>
>Yazlık diskolarda içeri alınmamak demek. bunun için ağlamak ve
>içeride -her
>nedense- You are in the army now- şarkısında sarmaş dolaş danseden
>abi ve
>ablalara bakıp özenmek demek
>
>gorbaçov'un kafasındaki kırmızılığın ne olduğunu merak etmek, anneye
>"zeki
>müren'e teyze mi diyim amca mı diyim" diye sormak, kenan evren'in
>cumhurbaşkanlığı görevinden ayrılırken çankaya köşkü basamaklarından
>yavaş
>yavaş inip sekreteriyle vedalaşmasını hatırlamak, "hayat bilgisi"
>kitabında
>kenan evren'in resmi olması, her yere modern cami inşa etme
>furyasına
>anlam verememek, batman ve şırnak'ın henüz il olmadığı günleri
>hatırlamak,
>özalın çenesinin enteresan yapısına anlam veremeyip, "acaba benim
>çenem de
>ilerde böyle olur mu" kaygısıyla aynaya bakmak demek...
>
>breyk breyk arkadaş arıyorm demek
>
>eve lazım olur diye fazlaca pul almak demek, ho ho ho hoover demek,
>Zeki
>Müren in size alo diyoruuuum demesi demek
>
>ilkokulda halley, petrol ve komancero sarkilarini uydurma sozlerle
>soyleyerek danseden tolga han ozentisi sefil dans gruplari kurmak,
>okul
>sonrasinda ise her gun kosturarak eve gidip; bu topragin sesi
>programinda
>kimil zararlisi ile mucadele yontemleri, orman koylusunun sorunlari
>ve
>yuksek randimanli durum bugdayiturleri ile ilgili verilen faydali
>bilgilerin ardindan kamber aga ile uyanik skeclerini buyuk bir ilgi
>ile
>izlemek demek
>
>kucuk yasta bilinçli bir ciftci
>kadar ziraat bilgisine sahip olmak demek
>
>sinemalarda the lord of the rings, harry potter vs. izlemek yerine
>jules
>verne romanlari okumakla gecirilen bir cocukluk demek
>
>aldım çantamı kolumaaa,
>çıktım dallas yoluna,
>ben babi'yi beklerken
>ceyar girdi koluma
>şarkısını dansıyla birlikte bilmek demek.
>
>kimler geliyo kimler?
>sana ne,sana ne?
>ama bunu söylemenize gerek yokki,
>ben yapınca alışverişi, zaten alıyorum satış fişi
>replikleri barındıran ali-ayşegül atik reklamı ve
>
>bakkal amca,
>bir pergel, bir kalem, bir de çikolata alacağım.
>erooooolll, eroooolll
>(mahallede çocuklardan biri) buraya gelin dedim size buraya !
>fişini de al oğlum'daki meşhur erol,
>
>hadi hep birlikte,hep birlikte,
>biz biz olalım
>yemeklerden önceeee,
>lavaboya koşalım,
>hafta da bir kere tırnakları keselim,
>fırçalayıp
>onları tertemiz olalım diye şarkılar ezberleyen bir nesil olmak
>
>icraatın içinden izleyip özal'ın kalemine bakıp hipnotize olmaya
>çalışmak ,
>videocudan american ninja, kartal,kan sporu ve evil dead gibi
>filmleri
>kiralamak demek, analogtan dijitale geçiş devrini yaşamış birey
>olduğunu
>anlamak ve ikisinden de farklı zevkler aldığının farkına varmak
>demek
>
>çok güzel bir ülkenin son yıllarını hayal meyal hatırlamak, sonra da
>çivisinin çıkışını görerek büyümek demek, Hava durumlarının eksi
>değil de
>"sıfırın altında bilmem kaç" denildiğini bilmek demek
>
>Apartmanın çatısına 5 metrelik anten takıp üstüne de tencere kapağı
>bağlayan bir abinin sizi tv önüne oturtması ve çatıdan oldu mu diye
>bağırıp
>anteni ayarlamaya çalışması . yunanistan kanallarını görüntülemek
>adına ...
>oldu oldu diye camdan kafayı çıkarıp bağırmak ve kimsenin buna
>şaşırmaması
>demek. siyah beyaz ve karlı bir görüntü de olsa .. üstelik yunanca
>tek
>kelime anlamasanız da gündüz vakti çizgi film izlemek için az
>debelenmemiş
>olmak demek
>
>Muhtemelen hayatımız boyunca yaşadığımız en güzel 10 yıl demek...
>
>TRT 1'de olu$an sorunlar sonucu yayına bir süre ara verildiğinde
>ekrana
>getirilen donuk ağaç, dağ bayır resmine 10 dakika hareketsiz
>bakabilmek
>demek......
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

90 larda geçti benim ilkokul çağım çocukluğum ve ben okuldan geir gelmez muntazaman sokağa çıakrdım mahalle maçı yapardım kukalı saklambaç oynardım ağaçlara tırmanırdık bahara doğru ve yazında erik, armut toplardık ağaçtan bazende hacının üzüm salkımlarına dadanırdık o da bizi kovalardı. elbiselerimiz toz toprak olurdu dizimiz kanardı düşerdik kalkardık kafamızı yarardık, köpeklerle boğuşurduk..

bizi köpek ısırırdı kuduz aşısı olurduk, paslı tel çizerdi kolumuzuz tetanoz aşısı, ağaçtan düşüp kafamızı yarardık hoop eczaneye git başını sarsınlar yada hastahaneye git alnına dikiş atsınlar.

sokak arasında oynadığımız top habire yoldan geçen arabalarca kesiliyor diye iple fln sokağı kapatırdık sonra etraftan birileri gelir kızardı bize biz de kaçardık..

inşaat kumlarında bulduğumuz midye kabuklarını boyardık sulu boyalarla kızlar takı yapardı biz de taso gibi oynardık onlarla..

nedendir bilmem benim oyun oynadığım yerlerde hiç çocukgörmüyorum.. belkide çocuklar artık göztepe özgürlük parkına gidiyorlardır.. yada çocuk kalmamıştır ama en kötüsü.. umarım çocuklar bilgisayarların televizyonların esiri olmamıştır..
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

düşünüyorum da şimdiki çocuklar aslında ne kadar asosyal yetişiyor.. ev hayvanı gibi.. ulan ne iyi etmiş anam babam bana herşeyi önüme sermeyerek, yeri gelince kendi oyunalrımı kendi oyuncaklarımı yapa yapa geliştirdik bünyeyi arkadaşlar edindim hayatı gördüm.. yok arkadaş ben en iyisi çocuğumu bazı şeylerden mahrum bırakayım yoksa android gibi bir şey olur "mantıksız baba.. " cevaplarıyla bir mr spak sıpası istemiyorum
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...