Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Yan masanın ikramı...


BabacumMostors

Öne çıkan mesajlar

Ah bahar döneminin geçişlerle dolu günleri, soğuktan sıcağa, sıcaktan soğuğa. İnsan yüreği de o günler gibidir, değişiverir bir anda, bir rüzgar eser yanında, kulaklarına muzip mesajlar verir ilkbaharda ve sarı hüznü sonbaharın. Fiziksel olarak da değiştirir seni ilkbahar; daha tempolu, daha ateşli atmaya başlar kalbin, sanki kulaklarından fırlayacakmışcasına akar kanın damarlarında. Karşı cinsin büyüsüne kapılmışsındır aslında haberin yok! Ve ne yapacağını bilemez avare kalırdın ortalıkta. Ve sen... Ve o... Ve seni alan melankoli...


Dostlarıyla oturup günlük hayattan, havadan sudan konuşuyordu bir bahçenin verandasında, etrafta önlüklü garsonlar cirit atıyor, gözleri fıldır fıldır, müşteriye hizmet götürünce cebine atacağını hesapladığı bahşişin peşinde. Ve birden verandanın kapısı açıldı, istem dışı çevirdi kafasını halbuki orada ilginç birşey yoktu. Her zaman duyduğu kapı gıcırtısıydı onu birşeylere davet eden. Ve kapıdan geçen; sarı saçlı alımlı güzel kız, her adımında meyvesini döken dut ağacı gibi hayat saçıyordu etrafına, pırıl pırıldı gözleri yıldızlardan alınmış da ona hediye edilmiş sanki, yüzünde bir tebessüm Olimposta fink atan şımarık tanrıçaların hediyesi. Bu menzilde vurulmayıp hayatta kalmak, mümkün mü?
Bir ateş bastı yeniden, zehirlendi sanki hareket edemiyor, herşey susmuş, kulaklar unutmuşlar, yitirmişler işlevlerini duymuyorlar hiç bir şeyi. Onun dudaklarına kilitlenmiş bir çift göz yapıyordu heyecandan vazifesini unutmuş kulakların görevini. Duyabildiği tek şey dudakların söyledikleri ve hızla inip kalkan göğüsünün sesi.
Bir başka heyecan vardı tınısında sesinin, bir fincan çay istemesi bile olağanüstü bir olaydı sanki. Tam gözlerinin içine nişanladı göz bebeklerini, kendisini görmesini, fark etmesini istiyordu. Bir an kasfasını kaldırıp baktı "hayat yıldızı", gözlerinde gördüğü okyanusun en derin çukuruydu. Daha fazla bakamadı o gözlerde boğulmaktan korktu çevirdi kafasını.
Bir an düşündü ne yaptığını, sövdü kendi kendine. Neden çekti bakışlarını neden daha dayanamadı o gözlere... Bir mücadeleyi kaybetmek bu kadar mı ağır gelirdi bir insana? Ya bir daha o gözleri göremezse? Yaratılandan korkmadı yaratandan korktuğu kadar, ama bu başkaydı. Hayır bir ana doğurmuş olamaz bu yıldız parçasını, gökyüzünden kopup gelmiş bir lütuf yer yüzündeki bu zavallıya. Bilemedi ne yapacağını eli ayağına dolandı, "Ne oldu?" diyen arkadaşına söyleyemedi gerçeği, "Tansiyonum oynadı şuradan tatlı birşeyler söyleyin." diyebildi sadece, acelece olduğu kadar aptalca bir tavırla. Söyleyemedi onlara dünyanın en güzel yaratığını gördüğünü, dilinin ucuna varamadı yüreğinin alev alev yandığı. Bir şeyler yapmalıydı ve o anda yapmalıydı.


Birden bire kalktı masadan, boynundan vücuduna, en uç uzvuna kadar gerildi, cesaretini topladı ve yürümeye başladı. Tek bir hedefi vardı, tek bir cümle söylemek, daha adını bile bilmeden.
Emin değildi adımları kaçamak kalıyordu an ve an, ama olan olmuştu, dikkatini çekti en güzel yaratılmış olanın. Arkadaşlarının şaşkın bakışlarının baskısına aldırmadan varmak istediği yere vardı ve ağzından bir cümle düştü, serbest bırakılan baraj suyu gibi çağıl çağıl.


"Bu aşkı size yan masadan gönderdiler, ama için de hapsolduğu yüreği parçalamaya durumları el vermedi. Bu sevgiyi bu yürekten siz çıkarırmısınız?"
Kız şaşkın, afallamış öylece elleri kalbinin üstüne kenetlenmiş adama baka kaldı, yutkunmayı denedi ama yutkunamadı, ne acıdır ki o da cevabını vermek zorunda kaldı.
"Saf bir yüreğe verilmiş sevgiyi almak bana düşmez, hele ben alsam da kabullenemeyecek olursam. Bırak sevgin yüreğinde biraz daha kalsın onu heves edecek olan kişi açıp serbest bıraksın."


Ve bıraktı adamın aşkını ait olduğu yerde, gerçek sahibi aradığı zaman gerçek sevgiyi bulabilsin diye. Ne kadar acı olsa da, bir cümle ile yüreği dağlansa da, adam bıraktı kendini hayatın akışına, bir yaprak gibi süzüldü durdu zamanda.

O. İldeniz
5 Ağustos 03 - bir sevda ikindisi[hline]Did you feel the wind
As it blew all around you
Did you feel the love
That was in the air

We're lost in space
And the time is our own
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sanki bunu daha öncede görmüştüm?[hline]Bonus, Cin , Hobbit, Frodo, Baggins, Merinos, Penguen, DM ve hatta hoooopit uzar daha...
koray15, 14 August 2003 03:18 tarihinde demiş ki:
acıkla abicim nolur hem benim uyuma saatim geldi sütümü icip yatıcam ben...ıngaaa ıngaa [b][i]
MKC
Frp ortamı(Flash gerektirir)
Buraya Tıklayaman
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
Bonus, 15 August 2003 02:31 tarihinde demiş ki:
sanki bunu daha öncede görmüştüm?[hline]Bonus, Cin , Hobbit, Frodo, Baggins, Merinos, Penguen, DM ve hatta hoooopit uzar daha...
koray15, 14 August 2003 03:18 tarihinde demiş ki:
acıkla abicim nolur hem benim uyuma saatim geldi sütümü icip yatıcam ben...ıngaaa ıngaa [b]
MKC

edebiyat anasayfası?
Frp ortamı(Flash gerektirir)
Buraya Tıklayaman
[hline]Did you feel the wind
As it blew all around you
Did you feel [i]the love

That was in the air

We're lost in space
And the time is our own
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Harbi tebrikler. Süfer olmuş.[hline]Eeht, 07 May 2003 22:02 tarihinde demiş ki:
Ayıdan post gavurdan dost olmaz.
Gallant, the Macho 14 June 2003 01:20 tarihinde demiş ki:
Kadın dediğin istanbul gibi olmalı, fethi zor fatihi tek

DiaBoLiC, 18 July 2003 10:02 tarihinde demiş ki:
HUGO PARMAKLARINIZIN UCUNDA
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

evet ben yazdım kabul ediyorum
sadece hep güzelsonlarla biten hikayelerden bıktım realist yaklaştım...
gerçekte böyle bir şeyolsa (yada bir kıza gidip böyle şeyler söylesem) ne olur diye düşündüm fantazinin ötesinde gerçeklikte böyle olur dedim[hline]Did you feel the wind
As it blew all around you
Did you feel the love
That was in the air

We're lost in space
And the time is our own
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
  • Yeni Oluştur...