Bone Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2025 Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2025 Japon mangası olsun, Amerikan çizgi romanları olsun, hikâye uzadıkça süper kahramanlarda güç dengesi de bozulmaya başlıyor. Bir düşmana yönelik bir arc yazılıyor. Karakterimiz bu düşmana karşı zorlansın diye karakterimizden daha güçlü bir düşman oluyor bu. Ama karakterimizin düşmanı yenebilmesi için akıllı taktiklerle düşmanı alt edebilmektense, power up ihtiyacı doyuyor. Karakterimize yeni ve özel güçler kazandırıyorlar, böylece düşmanı yenebiliyor. Bir sonraki düşman daha da güçlü oluyor hâliyle, yeni bölümler yazılması için bir sebep olsun. Ama bu sefer de orada yeni bir power up gerekiyor. Bu manga / çizgi roman yıllara uzadıkça, durmak bilmeyen karşılıklı power up'lar görüyoruz. Bu da ortaya power creep sorunu yaratıyor. "This Isn't Even My Final Form" geyiğinin ortaya çıktığı Dragonball Z serisi belki de bunun en ünlü örneğidir. Orjinal Dragonball animesinde, Journey to the West özentisi bir hikayede Monkey King benzeri bir çocuğun serüvenlerini izliyorduk. Dragonball Z çıktığında ise, galaksiler arası aksiyon dizisine hâline gelmişti. Sonrasındaki seriler işi daha da abartılı noktalara götürmüş. Ancak bu güç artışı meselesinin ilk örneği, "ilk süper kahraman" sayılan Superman'de bulunuyor. Superman'in çıktığı ilk çizgi romanda, bizden milyonlarca yıl daha gelişmiş fiziksel yapıya sahip bir uzaylı ırkından geldiği söyleniyordu. Bu uzaylı ırkının erişkin bireyleri normal insandan daha güçlü oluyordu ve bunu "leap 1/8th of a mile (200 metre); hurdle a twenty-story building (60 metre), raise tremendous weights (ilk sayıda kaldırdığı 1937 model Chrysler DeSoto 1500 kilogram ağırlığındaydı), run faster than an express train (1940 yılının en hızlı treni Fliegender Hamburger 160 km/s hızdaydı), and that nothing less than a bursting shell (top mermisi) could penetrate his skin!" ile tanımlıyorlardı. Bu uzaylı ırkın sahip olduğu fiziksel yetenekleri karıncaların kendilerinden çok daha ağır cisimleri taşımasına (100 kg bir insana uyarlarsak 1000-5000 kg), ve çekirgelerin çok uzağa sıçrayabilmesine (1.90 m boyundaki bir insana uyarlarsak 19-38 metre) benzetmişlerdi. Superman'in güçleri zamanla artıyor. Uçmak, lazer atmak, x-ray vision, telekinesis, telepathy derken iyice büyülü güçlere doğru gitmeye başlıyor. "Biz aslında anatomik olarak biraz daha gelişmiş bir ırkız" meselesinden duruma göre süper güç icat eden bir Superman'e geçiş yapıyoruz. Belki de bunu çözmek için 1960 yılında bir çizgi roman sayısında (Action Comics #262) "Krypton'dan gelenler dünyanın sarı güneşinden etkilenerek bu süper güçleri ediniyorlar" tarzı bir açıklama yoluna gidiyorlar. Ondan sonra da bildiğimiz "Klasik Superman" şekilleniyor. Crisis on Infinite Earths sonrası güçleri azaltılmış Superman hikâyeleriyle karşılaşıyoruz. 1986 yılındaki The Man of Steel çizgi romanı ve 1996 yılındaki Superman TAS gibi. Ancak Superman'in sık sık "tanrısallaşmış Superman" hâline getirildiği, dengesiz güçlü şekilde sunulduğu hikâyelerle de karşılaşıyoruz. Bunlardan belki de en meşhuru ve en iyi yazılmış olanı All-Star Superman. Kendi adıma konuşacaksam, süper kahramanların bu denli power creep ile karşılaşmasından ben hiç keyif almıyorum. 80'lerde 90'larda okuduğum Spider-Man ve X-Men çizgi romanlarının içindeki hikâyeler benim için çok daha heyecan vericiydi. Bunun nedeni sadece Jim Lee'nin çizdiği taş gibi Psylocke veya Andrew Wildman'in çizdiği taş gibi Black Cat değil elbette. Mesela eski Wolverine çizgi romanları okurken karnı deşildiği için can çekişen, "acaba kan kaybımdan ölecek miyim" diye dertlenen ve okuyucuyu da diken üstünde tutan bir karakter görüyorduk. Şimdi ise adımını attığın her yerde Omega Mutant'lar doldu. Her mutant tek parmağıyla dünyayı yok edebilecek güce sahip... X-Men'deki bu "mutant" meselesi de bana çok aptalca geliyor düşününce. Tamam, çizgi romanın temeli "gay allegory" üstüne kurulmuş, en azından iddiaları o yönde. Dışlanan, itelenen, ötelenen mutantların hayatta kalma çabası ilginç bir altyapı oluşturabiliyor. Ama bu altyapı Beast gibi, Nightcrawler gibi, Rogue gibi, Jubilee gibi karakterler için anlamlı oluyor, onların dezavantajlı hallerinde kendi hayatlarını kurmaya çalışmasını izliyoruz / okuyoruz. Ama Avengers'ın tamamına tek atabilecek, Odin'i yok edebilecek, dünyanın gerçekliğini değiştirebilecek abartı güçlere sahip olan mutantları gördüğümüzde süper kahraman ile mutant arasındaki fark anlamsızlaşıyor. Belki de bu yüzden Timmverse içinde yer alan Justice League çizgi film serisini çok severim. Karakterler çok daha insani resmedilmişti, ve karakterlerin güçleri de kendi insani yönlerini kısıtlayacak kadar abartılmamıştı. Hatta "Hereafter" bölümü, Superman'in neden "Superman" olduğunu anlamamı sağlamıştı. Çok iyi bir bölüm ve hikâye anlatımı sunmuştu. Avengers: Earth Mightiest Heroes çizgi filmini de ayrıca belirtmem lazım. O da güç dengelerini ve karakterler arası iletişimi çok başarılı sağlamıştı. Bana kalsa güç dengelerinde bazı sınırlandırmalar ve kıstaslar koyardım. Mesela en tepede "tanrı" veya tanrısal karakterler olacak: Odin, Galactus, Cyttorak, Dormammu, Chthon, Khonshu gibi. Bunların altında güçlerini bu tanrılardan doğrudan edinmiş karakterler olacak: Juggernaut, Moon Knight, Silver Surfer, Thor gibi. Süper güçlere sahip diğer karakterlerin hepsi bunların da altında yer alacak. Yani bir Storm bir Thor'dan daha iyi şimşek güçlere sahip olmayacak, veya bir Mr. Fantastic bir "Maker" hâline gelemeyecek. Gerçi bu kadar anlatıyorum da, süper kahramanların power creep ile yükselmesi fanlar arasında o kadar da dert ediniliyor gibi gelmiyor. Goku vs Superman vs One Punch Man kapışması, akıl oyunlarına dayanan çizgi roman hikâyeleri kadar ilgi çekmiyor.
Bone Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2025 Konuyu açan Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2025 TL;DR: Batman hepsini yener
sanssizsansli Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2025 Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2025 En güzeli bu işi çocuklara bırakmak abi
Bone Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2025 Konuyu açan Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2025 50-60 yaşındaki kişiler çizerlik yapıp senaryo yazınca böyle saçma sapan şeyler çıkıyor diyorsun yani?
sanssizsansli Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2025 Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2025 Yok be abi onlar ekmeğinde. Bi de kültür belki eskiler böyle seviyor ve onu devam ettiriyorlar. Son zamanlarda çıkan satire işler daha bi güzel mesela sonsuza kadar uzatmıyorlar.
Shadow Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2025 Mesaj tarihi: Temmuz 18, 2025 tarihin ilk ve en cool süper kahramanı, diğerleri hep sallamasyon
Öne çıkan mesajlar