Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Avrupa Birliğinin Türkiye Politikaları


Öne çıkan mesajlar

Mesaj tarihi:
Son zamanlarda gerçek anlamda ilgimi çekmeye başlayan ASAM(Avrupa Stratejik Araştırmalar Merkezi)'nin yayınlarından olan "Türkiye Avrupa Birliği İlişkileri Jeopolitik İnceleme" isimli kitapın e-book olarak ,15 sayfa içinde özetlenmiş olanını buldum. sizlere paylaşmak istedim.

Bu kitabı artık dünyadada önemli bir statejist olarak kabul edilen, eski ASAM başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ yazmış.En güzel tarafı ise çoğu yerde, çoğu aydınım diye geçinen insanın aksine havanda su dövmemiş."Zaten türkün türkten başka dostu yok.Herkes bizi bölmeye çalışıyor" gibi duygusal açılamalar yapmamış.Eğer bunlar yapılmak isteniyorsa bunları deneyecekler gözünden bakarak nedenlerini araştırmış ve sebeblerini ortaya koymuş.

Bence her türk'ün okuması ve anlaması gereken bi kitap.bir ön gösterim olması için internetten bulduğu kısmını buraya koyuyorum.Lütfen üşenmeyin ve okuyun.Kitaba ulaşmak isteyenler için kitabın referansınıda yazının sonuna ekliyeceğim.[signature][hline]Mazhar Alanson-Cem Yılmaz:
Bir zamanlar fırtınalar estirirdim
Galiba tekrar estireceğim.


[Bu mesaj Ra_d tarafından 01 Mayıs 2004 04:36 tarihinde değiştirilmiştir]
Mesaj tarihi:
Avrupa Birliği'nin Türkiye Politikaları


Ankara’da 2002 senesi başında başlayan Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkileri tartışması 12-13 Aralık 2002 Kopenhag Zirvesi'nden sonra da yoğun bir şekilde ve yanlış bir eksen üzerinde Kıbrıs'a odaklanarak devam etmektedir. Tartışmanın eksenini, Türkiye, AB’ye girmek için AB’nin istediklerini yapmalı ve yapar ise ne ölçüde yapmalıdır sorusu oluşturmaktadır. Görünürde ülkemizde AB’ye karşı çıkan hiçbir politik parti veya grup yoktur. Sorun AB’ye giriş için, Türk Devletinin kuruluş esaslarının ne ölçüde değiştirilmesi ve bunun hangi sür’atle yapılması gerektiği hususu ile Kıbrıs ve Ege'de verilecek tavizlerin niteliği konusunda çıkmaktadır.
Bu tartışma sürecinde 3-9 Ağustos 2002 tarihleri arasında TBMM, AB-Uyum Yasaları diye adlandırılan ancak asıl itibarı ile ulus-devlet olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti'ni etnik esaslar doğrultusunda yapılandırmayı hedefleyen yasaları kabul etmiştir. Şimdi ise KKTC'nin varlığı tartışmaya açılmıştır. Bunu 2004 yılı içinde Ege'de Yunan taleplerinin gündeme gelmesi izleyecektir.
Oysa, Türkiye, AB’ye girmek için AB’nin istediklerini yapmalı ve yapar ise ne ölçüde yapmalıdır tespiti yanlış bir analiz parametresidir. Türkiye’nin AB’ye girmesi konusunda öncelikli belirleyici, Türkiye’nin yaptıkları/yapacakları değil: aksine AB‘nin politik, ekonomik, kültürel, sosyal ve jeopolitik ihtiyaçları/öncelikleridir. AB, bu konuda dürüst davranarak, Kopenhag Kriterleri çerçevesinde, aday ülke kendisine düşen yükümlülükleri yerine getirmiş bile olsa, adayın AB’ye tam üye olması, AB içinde ekonomik ve/veya sosyal sorunlara yol açıyor ise, adayın tam üyeliğinin gerçekleşmeyebileceğini açıklamıştır.
Türkiye açısından AB'ye tam üyelik için belirleyici olan AB'nin federal bir yapıya mı yoksa konfederal bir yapıya mı doğru evrileceğidir. AB'nin geleceği konusunda halen bu iki farklı proje çarpışmaktadır. AB'nin federal bir yapıya kavuşması ve Avrupa Birleşik Devletleri'ne dönüşmesini Berlin ve Paris'in öncülüğünü yaptığı bir devletler grubu savunmaktadır. Öte yandan, öncülüğünü Londra ve Madrid'in yaptığı bir grup ise AB'nin ulus-devletlerin varlığını koruduğu, konfederal bir yapıda kalması gerektiğini savunmaktadır. Federal yapı ileride açıklanacağı gibi çok güçlü bir Avrupalı üst kimliğinin oluşmasını gerektirmektedir ve bir Avrupa Birleşik Devletleri'nin kurulması gibi yaşaması da buna bağlıdır. Türkiye'nin AB'ye girmesi zaten yeterince zor olan böyle bir üst kimliğin oluşması sürecini imkânsız hale getirecektir. Çünkü Türk kimliği geçtiğimiz 1000 yılda Avrupa kimliğinin anti tezi olmuştur. Öte yandan, konfederalistlerde federalist projeyi durdurmak için Türkiye'nin AB tam üyeliğini desteklemektedirler. Ancak, halen AB içinde hakim güç federalist projeye destek veren Berlin-Paris ittifakıdır ve AB, Irak konusunda yaşadığı bölünmeye rağmen, federalist bir Avrupa Birleşik Devletleri'ne doğru ilerlemektedir.
Öte yandan, hem federalist hem konfederalist projelerin değişik gerekçelerle de olsa Türkiye politikaları arasında büyük benzerlikler vardır. Federalist proje, Türkiye'nin önümüzdeki 20 yıllık süreçte ulusal güç unsurları iyice hırpalanmış, ulus-devlet niteliğini yitirmiş, federal/konfederal bir nitelik kazanmış ve jeopolitik bir güç olma ihtimali tamamen ortadan kalkmış bir ülkeye dönüşmesini hedeflemektedir. Böyle bir Türkiye, Avrupa Birleşik Devletleri'nin hemen kenarında, ABD-Meksika ilişkilerine benzer bir teorik çerçeve de şekillenecek ilişkilerle, Avrupa Birleşik Devletleri'nin Kafkasya-Orta Asya ve Orta Doğu'ya uzanmasına yardımcı olacak bir coğrafya olacaktır. Konfederalist proje ise Türkiye'nin ulus-devlet olarak varlığını sürdürmesine karşı çıkmamakla birlikte asla çekim alanı oluşturacak bir güç olmasını arzu etmemektedir.
Aşağıda Avrupa Birleşik Devletlerine ilerleyiş sürecinde AB'nin temel sorunları ve Türkiye'ye yönelik politikaları incelenmiştir.

I. Oluşmakta Olan Süper Federal Devlet, Avrupa Birleşik Devletleri ve Temel Sorun Alanları

AB’nin ne olduğunun tespiti ile konuya başlamak faydalı olacaktır. AB, II. Dünya Savaşı'ndan sonra iki kutuplu olarak yapılanan dünyada, 16. yy.’dan bu yana dünyanın politik merkezini oluşturma niteliğini yitiren Batı Avrupa’nın tekrar küresel bir güç merkezi haline gelmesi çabasının politik, askeri, ekonomik ve kültürel ürünüdür. Bugün 15 devletten oluşan AB önümüzdeki 5 yıl içinde gerçekleştireceği iki büyük genişleme ile 27 devleti içine alacaktır. Avrupa kıtasının büyük bir bölümünü kapsayacak ve 480 milyonu aşan bir nüfusa sahip olacaktır.
Bu, tarihin gördüğü en hırslı ve en hızlı ilerleyen siyasal projelerden birisidir. Böyle büyük projelerin getirileri büyük olacağı gibi riskleri ve zorlukları da aynı derecede büyük olacaktır.
Ancak, AB’yi sadece iki kutuplu dünya düzenine Avrupa’nın II. Dünya Savaşı sonrasında verdiği cevap olarak görmek, onun felsefî ve tarihsel temelini görmemezlikten gelmek, ortaya çıkan olguyu, reel politik düzeyde fazla basitleştirmek olur. Çünk
Mesaj tarihi:
Bende aynısını planlamaktayım. Pazartesi işyerinde baskısını alacağım.[signature][hline]Özgürlüğün değerini ancak onu kaybedince anlarsınız. En zavallı insan ise esaret altındayken kendisini özgür zannedendir.

bi fransız gastesi de şey demiş:
"ırak üç parçaya ayrılıcak.
1-normal
2-süper
3-kurşunsuz"
Mesaj tarihi:
psikopat yazilari bunlar. olayi donup dolasip turkiyenin bolunmesine getiriyorlar. neden ? cunku insanlar bundan korkuyor. neticede ab isine balta vurmak istiyorsan, mafya isen, kumarhaneci isen, mevcut kanunlar vasitasiyla kacak yapilanma, orman talani, bol keseden insanlarin vergisiyle tesvik, sorumluluk kademesinde oldugunda kolay ve rahat rusvet yolsuzluk, tuccar isen kolay vergi kacirma gibi metodlarla yolunu bulabiliyorsan, ve ab isi, getirecegi standartlar, kurallar senin zumrenin isine balta vuracaksa, hemen birtakim fikirler one sur senaryolar kur vur isi boleceklere ki milleti korkutup etkileyebilesin.

belcika orneginde gorunmusmus. zaten yengemin ....

bir belcika orneginde gorulmus, bir de hemen turkiye orneginde goruluverecek.

madem bu kadar gorulen birseyse bu neden ispanyada olmadi, neden italyada olmadi.

aslinda bu cikarimlar, turk insaninin genel dusunce yapisindan kaynaklaniyor.

girin bir kahveye, bir suru delikanli vardir. oturun bi 15 dakka muhabbet edin, bunlarin yuzde 80 inin muhabbeti 'ben delikanli adamim, mert adamim, ama bana cok kazik attilar cok, ŞeRRefsizler, halbuki ben herkese arka ciktim destek oldum tribine dayanir. bu genelde turk insaninda degisen oranlarda yayilan bir psikoloji. aynen avrupa olayinda da, tabii haliyle can cikmayinca huy cikacak degil, toplumun korkak kesimlerinin dusunceleri bu yone kayiyor.

zaten dunyada 250 tane ulkenin baska hicbir haltla ugrasisi yok, kendi dertleri yok, varsa yoksa turkiye bolunecek. bolunecek de rahat edecekler.

geeeeeeeeeeeeeeeeccccccccccccccccccccc.....[signature][hline].~:&:* Let the sunshine in *:&:~.
Mesaj tarihi:
unity yaznın sadece sonunu okuduğun o kadar belliki çok basit ve yüzeysel kalmış.

yazının içinde avrupa birliğinin kendi içindeki(ingiltereye karşı, almanya ve fransa) federal veya konfederal yapı çatışması, ve avrupa birliğinin geleceği açısından sadece ekonomik bir güç mü yoksa bir süper güçmü olacağı tartışmalarından bahsetmiş.

yazının tamamını hatta mümkünse kitabın tamamını okumanı kişisel olarak rica ediyorum.[signature][hline]Mazhar Alanson-Cem Yılmaz:
Bir zamanlar fırtınalar estirirdim
Galiba tekrar estireceğim.
Mesaj tarihi:
kitapda ayrıca gösterilen şöyle bi tablo varki:

PKK 7. Kongre Kararları Doğrultusunda Raporu Açıklanan Barış İçin Acil Eylem Planı"

-OHAL kaldırılmalıdır
-Olağanüstü mahkemeler lağvedilmelidir
-İdam cezasının kaldırılması şarttır
-Düşünce suçlarına genel af getirilmelidir
-Merkeziden Yerel yönetime geçiş gerçekleşmeli
-Kürt Dili ve kültürü önündeki engeller kaldırılmalı;Kürtçe eğitim ve yayın ile BM sözleşmeleri çerçevesinde tüm temel haklar tanınmalıdır.
-PKK barış projesi kapsamında toplumun tüm kesimleriyle örgütlenme ve etkinlikte bulunma çabasındadır.
-Koruculuk sistemi kaldırılmalıdır.

AB Türkiye 2001 İlerleme Raporu

-OHAL 'in varlığı sorun yaratıyor
-DGM'ler ve askeri mahkemeler sorun yaratıyor
-idam cezası halen kaldırılmamıştır
-9000 düşünce mahkumu var.
-ifade özgürlüğünün önünde engeller var.
-Lozan dışındaki gruplar için eğitim ve TV/Radyo yayını yasağı sürüyor, BM'nin ilgili sözleşmeleri halen imzalanmadı.
-Dernek kurma ve barışçı toplantılarla ilgili sorunlar sürüyor,İHV'nin diyarbakır şubesini polis bastı.
-Koruculuk halen sürmektedir

sadece alttakı ilerleme raporu okunduğunda gayet iyi niyeli bir rapor olduğu düşünülebilir.fakat iki tablo yanyana konulup incelendiğinde var olan durumun zımni bir işbirliği olduğu görüecektir.AB ,Türkiye ile PKK arasında diyalog kurdurmayı hedeflemektedir. AB için elde örnek olabilecek bir ilişki modelide mevcuttur.Bu model, Londra'nmın IRA ile kurduğu ilişkidir.[signature][hline]Mazhar Alanson-Cem Yılmaz:
Bir zamanlar fırtınalar estirirdim
Galiba tekrar estireceğim.
Mesaj tarihi:
arkadasim, yazinin tamamini okumaya gerek yok. cikardigi sonuclara bak :

"......Bütün bu süreçlerin Türkiye’yi getirmesi muhtemel olan üç nokta vardır; Birinci nokta; Türkiye’nin AB’ye 25 yıl sonra da olsa girmek için, etnik grup/gruplara tanınmak üzere, önce kültürel daha sonra politik özerkliği veya federal bir yapıyı kabul etmesidir. İkinci muhtemel nokta; Ankara’nın AB ile ilişkilerini bugünkü çizgi üzerinde bir süre daha devam ettikten sonra, devletin bu süreci durdurmak istemesi hâlinde veya bu sürece Türk vatandaşlarının bir bölümünün devletlerini kaybettiklerine inanmalarından ötürü tepki göstermeleri sonucunda, ülkenin bir iç savaşa sürüklenmesi ve parçalanmasıdır. Üçüncü muhtemel nokta ise; bir iç savaştan sonra devletin yeniden şekillendirilmesi ile federal bir Türkiye’nin kurulmasıdır. ......"

bu sonuclar icerisinde BIR TEK olumlu sonuc yok. ya da ilimli sonuc yok. HEPSI turkiyenin parcalanmasina gidiyor. ayrica dikkatini cekerim ki araya bir de 'turk insaninin bir kisminin gaza gelip bu gidisi durdurmasi' muhabbeti konmus ki bu resmen bir arastirmanin sonucu bir cikarim degil, asiri milliyetci bir cevrenin fantazisi.

ayrica dikkatini cekerse muhtemel 3 sonuc cikarmis, ne enteresandir ki 3 sonucun her biri de birbiriyle ayni. mutlaka federal yapi kuruluyor, bu arada 2. sonuc baslibasina bir sonuc, yani ic savas oluyor federal yapi olmasin diye, ama 3. sonuc da da bir sekilde bir ic savas cikiveriyor. neden cikiyor 3. sonuctaki ic savas ? hede. 2 ve 3 uncu sonuclar birbirine bagli.

aslinda sonuc demeye dilim varmiyor, ne oldugu resmen belli.

yukaridaki yazinin TAMAMI su 'sonuc' diye zirvaladigi kisimda olan korkutma cumleciklerini 'bilimsel' kisveyle millete iyice sokmak icin toparlanmis.

amac ne ? amac 'sizin en cok korktugunuz sey parcalanmak, onun icin ben sizi zkinizden yakalayayim iyice korkutayim da, benim istedigim hizaya gelin' olayi.

bu sadece turkiyedeki, avrupa olayiyla ocagina agac dikilecek cikar cevrelerinin degil, avrupada da din, millet ve kultur kavramlarini istismar ederek etkisini surdurebilen muhafazakar guc cevrelerinin uyguladigi bir politika turkiyeye karsi.

son 50 yildir muhafazakarlik dususteydi avrupada. neden yukseldi son 10 yilda ? cunku muhafazakarlar insanlarin korktugu yabancilar olaylarini propaganda malzemesi yaparak yandas topladi. turkiye olayi da simdi oylara oy katmak icin bulunmaz firsat.

yani sonucta turkiyede de, avrupada da turkiyenin abye girmesini istemeyenler var, bulacak hicbir korkutma cihazi olmadigi icin de surekli 'bolunme' ye yukleniyorlar. suna bak KOSKOCA yazi, tonlarca sey anlatmis, kot kadar bir paragraflik, hepsi de bolunme uzerine kurulu 2.5 sonuc cikarmis.

bu dupeduz bir propaganda yazisi.[signature][hline].~:&:* Let the sunshine in *:&:~.
Mesaj tarihi:
Yazıyı okudum ve ne yazık ki unity ile aynı görüşteyim. Tamam AB yanlısı olunmayabilinir -ki bende üyelik başvurumuzun çekilmesinden yanayım- ama bu karşıtlığı bu şekilde saçma sapan tek yanlı nedenlere dayandırmak bence hatalı. Yazan kişinin de olaya aşırı milliyetçi bir gözlükle baktığı gün gibi ortada. Utanmasa bir yerden sonra "Kahrolsun Türk düşmanı avrupalı köpekler, yaşasın yüce Türk halkı" diye slogan atacak sandım.[signature][hline]Özgürlüğün değerini ancak onu kaybedince anlarsınız. En zavallı insan ise esaret altındayken kendisini özgür zannedendir.

bi fransız gastesi de şey demiş:
"ırak üç parçaya ayrılıcak.
1-normal
2-süper
3-kurşunsuz"
Mesaj tarihi:
ha, Hederellon & Lightinghall Associates Research Society gibi bati ulkelerinde cok yaygin 'arastirma' kurumlari aslinda her biri belli bir cikar cevresinin cikarlarini gozetmek icin kurulmus, yaptiklari 'arastirmalar' la toplumu ve politikayi yonlendirerek ilgili cikar cevrelerinin besledigi parayi haketmeyi amaclayan propaganda mekanizmalari. onun icin ne bu turkiye disinda olan 'merkezlerin', ne de 'ilim dusunceleri ve ilgili arastirmalar vakfi' gibi turkiyede kurulan benzerlerinin zirvalarini bi tarafimiza takmamamiz lazim.

kendi kafamiz var, bu kafamizin icinde beyin var. ne diye elin herifinin kendi dusuncesine gore egip buktugu seylere itibar edelim ? acarim kendim bakarim nerde ne zaman ne olmus, kendi fikrimi cikaririm.[signature][hline].~:&:* Let the sunshine in *:&:~.
  • 9 ay sonra ...
Mesaj tarihi:
metnin %65 ni okuyabildim! (gözlerim ağrımaya başladı). bu metni en kısa zaman bi çıktısını alıp sil baştan tekrar okucam. hatta bunun yerine Ümit beyin kitabını almam gerekli.. Ra_d böyle bir kaynağı bizlere sunduğun için teşşekür az kalır. şahsen kafamdaki soru işaretlerinin bir kısmına derman oldu. kitabı alıp hepsinin cevabını bulucağımı sanıyorum. tekrar dan tşkler...[signature][hline]Ölümden Korkmuyorum! Sessizce bir düş görmekten farkı yok. Sonsuza dek süren bir rüya... [Cowboy Bebop]
Mesaj tarihi:
merak ettiğim bi soru var. girince ne olucak, girmeyince ne olucak. bu iki sorunun cevabını net bir şekil bir türlü bulamadım. hep yarım yamalak makaleler bulabildim[signature][hline]Ölümden Korkmuyorum! Sessizce bir düş görmekten farkı yok. Sonsuza dek süren bir rüya... [Cowboy Bebop]
  • 1 yıl sonra ...
Mesaj tarihi:
beyler ab bu arada bize olan düşmanlığını belli ediyor çünkü kemalizmi(atatürkçülük)ab yolunda engel olarak görüyor.bilmem farkında mısınız?
×
×
  • Yeni Oluştur...