Cons Mesaj tarihi: Şubat 16, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 16, 2014 kısırlaştırmana gerek yok kermiti göster zaten kendi vazgeçer erkeklerden Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
kermit Mesaj tarihi: Şubat 16, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 16, 2014 ulan sen varya sennnn Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Laraken Mesaj tarihi: Şubat 16, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 16, 2014 Voys said: bağırıyor diye yani? şimdi daha sadistçe geldi. bi kere doğurtulur sonra kısırlaştırılır. 5-6 yavruyu da illa ki dağıtırsınız. hergün yüzlerce insan kedi almıyor mu parayla? zaten sistem burdan bozuk parayla satılmamalı hayvan. bu şeklde doğan kedilere ev bulunmalı yok yanlışın var hacım bence. birincisi, evet hakikaten ağrı çekiylorlar o dönemde. canları yanıyor yani. ikincisi 5-6 yavruyu sahiplendirmek o kadar kolay değil. en azından benim için değil. çünkü sahiplendirdiğim insanların bi zaman dışarı bırakıp bırakmayacaklarına emin olamam yavruları.çünkü "kedidir dışarıda da yaşar", "amaaan bir sürü kedi var dışarıda onu özgür bıraktık" anlayışında çok insan var. çünkü "kedi yahu, yemini veriyorsun suyunu veriyorsun, o zaten sıçacağı yeri biliyor, kedi bakmak çok kolay hihihi" anlayışında insanlar var. evet yemini, suyunu veriyorsun o yaşıyor ama; o kedi seni bazen sabaha karşı uyandıracak. o kedi senin en sevdiğin vazoyu kıracak. o kedi kumuna sıçıp o kumu kardığı ayaklarıyla senin yatağında, üstünde gezecek. o kediyi mutfak masasında göreceksin. bunlar rahatsız etmiyorsa seni zaten kedi bakmak kolay evet. ama insanlar bunu bilmeden alıyor kedileri. orada bi sıkıntı var. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Namessar Mesaj tarihi: Şubat 17, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2014 nyks said: Dün yedi aylık dişi kedim kısırlaştırma ameliyatı oldu. 1 ay önce de erkek olmuştu. Erkek akşamına zıplamaya hoplamaya başlamıştı. Luna -dişi olan- operasyondan 6-7 saat sonra çok az yaş mama yedi ama sonra kusup çıkardı. 1 gün geçmesine rağmen hala yatıyor bir şey yemiyor yada içmiyor. Veterineri aradım endişenmeyin dedi ama işte endişeleniyorum. Kardeşimin kedisi iltihap kapıp öldümden dönmüştü. 1 ay ben bakmıştım ona da. Burada dişi kedisi kısırlaştırmış olanlara soruyorum. Ne kadar sürmüştü sizim operasyondan sonra kedinizin toparlanması? Merhaba, Narkoz disi kedide dediginiz sureclere sebebiyet veren sey. benim kedim ertesi gun aksamina kadar kusmaya calisti. narkoz vucudu 24 ila 48 saat arasi terkediyor. ameliyatin 4. gunune kdar kendi basina hic bir sey yemedi ve icmedi. Kusan kediye bir sey yiyip icirmeyin. Bu cok onemli. kusma refleksi bitene kadar asla yemek ve su verilmemeli. mamayi koyun, yerse yer. Ameliyattan 48 saat gectikten ve kusma refleksi artik kalmadiktan sonra dayanamayip ben kendim zorla siringa ile su icirdim. hic su icmemisti. dayanamadim. 7 gun kadar da buyuk tuvalete cikmadi, bu nedenle 4. gun kendi basina duzenli yiyip icmeye basladiktan sonra veterinerin tavsiyesi ile siringada zeytinyagi icirdim sindirim kolaylassin diye. sadece islak mama verdim, islak mama yiyen kedilerin su icme ihtiyaci cok daha az oluyor. tum toparlanma 7 gunu bulabiliyor. kafasindaki huniyi 11 gunde cikardilar. yaranin durumuna gore 7 gun civari da cikarilabiliyor. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Namessar Mesaj tarihi: Şubat 17, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2014 Voys said: bağırıyor diye yani? şimdi daha sadistçe geldi. bi kere doğurtulur sonra kısırlaştırılır. 5-6 yavruyu da illa ki dağıtırsınız. hergün yüzlerce insan kedi almıyor mu parayla? zaten sistem burdan bozuk parayla satılmamalı hayvan. bu şeklde doğan kedilere ev bulunmalı kopek degil arkadasim bu. bir disi kedi yilda en az 2 kere ciftlesir, bu rakamin normali 4 tur. hic doguramaz ise hemen ardindan tekrar kizisir. her bir kizisma kedisine ve ışık durumuna gore 1 ay gibi bir sure surebilir. bazi kedilerde daha da uzun surer. yani bu hayvan yilda en az 4 ay hic durmadan sabahtan aksama ureme refleksi ile evde dort doner ve bagirir. ciftlestirmek ile de kurtulamazsin. kediyi bir kere dogurtmak ile hic dogurtmamak arasinda bir fark yok. ozellikle yavrulatmak istemiyorsaniz ( genelde sadece cins kediler yavrulatilmak istenir) kisirlastirmak en iyi cozum. bu hayvan hormon ne emrederse onu yapiyor. seksten zevk aliyorlar da bir daha bir daha demiyorlar. hormon emrediyor, yapiyor. ayrica ciftlesen kedi rahatlamiyor, bu biyolojik bir saat. ureme gerceklesmezse ya da gerceklesir ancak bakilacak yavru olmazsa (olum ya da yavruyu dagitma) bu saat bastan kurulur. yavrularsa bile 8-10 hafta civarindan sonra yavruyu terkedecegi icin saat tekrar bastan kurulur. hayvanin ureme mekanizmasi bildigin loop. elinde gece gunduz uluyan bir kedin olur. erkek kedide durum daha da kotu. hayvan evi yasanmaz hale bile getirebilir. saldirganlasir, her yeri isaretler, gece supriz saldirilar yapar, kapi ve pencereyi tetikte bekler surekli kacmaya calisir. kediler insan degil. bir yavru yapip 20 sene buyutmuyorlar. yavrularina bagliliklari da 8 haftadan sonra zerre kadar kalmiyor. erkekler icin olay sadece ciftlesmenin tamamlanmasi, disiler icinse olay dogumdan sonra kisa bir sure daha devam ediyor, hepsi o kadar. yavrusunun o saatten sonra zerre kiymeti yok, kiminin yavrusu ile buyudugunde dusman oldugu bile oluyor. uremenin onlar icin insanlarinki gibi bir sosyal yani da yok, sadece icgudu ile hormanlari emrettigi icin yapiyorlar. disiyi aksam yemegine cikarip, sinemada guzel bir film seyredip, gece klubunde eglenip ardindan geceyi yatakta sonlandirmiyorlar. kedilerde ciftlesme ve ureme dedigin gunlerin kisalmasi ve uzamasi ile tetiklenen tamamen kimyasal bir mekanizma. hormon yoksa aklina bile gelmiyor. insanlarin aksine kedi dedigimiz hayvan turu cok sik ve yuksek adette yavrulayarak ve cok hizli yetiskinlige vararak turunu devam ettiriyor, primatlardaki gibi az yavru yapip buyumesini bekleyerek yillarca koruyup kollamiyor. yani uremek sadece yasama sansi az bir cok yavru yaparak bunlardan en azindan birini yasamaya devam etmesi uzerine kurulu. bu tur bir ureme mekanizmasina sahip bir turun ev ortaminda telef olmadiklari dusunuldugunde 2 kediden 125 kediye rahatca varmaniz olasi makul bir surede. ayrica hormonal surece girdiyse ve ciftlesmeyi tamamlayamazsa disiler ciddi saglik sorunlari ile karsilasabiliyor ve erkeklerde ayni ortamda uyumlu yasamaya engel olan cok agresif bir davranis bicimine girebiliyor. napalim? kisirlastirmayalim da sokaga mi atalim? sakin dogal ortamindan kopardiniz bik bik bik muhabbeti gelmesin. bu hayvanin dogal ortami insanlarin cop yiginlari ile yerden 5 gunluk yagmur suyu icmek midir? 5 tane sokak kedisi yavrusunu kime vereyim ben 6 ayda bir? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Namessar Mesaj tarihi: Şubat 17, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2014 Voys said: 1 tane kedi besleyip 10-12 yıl sonra ölünce bi daha hayvan bakmaya töbe edenler, kendi kedisinin yavrusuna sonra onun yavrusuna bakmaya devam etse mesela? ayrıca sokaklar kedi dolacak ne ya, hayvanı evde mi üretiyorsunuz? zaten doğaya ait, doğada yaşamaya göre evrilmiş bi hayvan. cins kedileri hariç tutuyorum o tam bi kapitalizm zaten yilda 4 kez ciftlesen 2 kedinin her yavrulamada ortalama 2.8 hayatta kalma orani ile ureme mekanizmasi soyledir. hadi bakalim, anlat bana, bunlarin hangisine bakmaya devam edeyim? bu arada bu resim bir non-profit animal shelter in web sitesinden. tarafsiz ortamdan yani. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Voys Mesaj tarihi: Şubat 17, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 17, 2014 Teşekkürler güzel açıklamaların için, ikna oldum Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
souldarkorn Mesaj tarihi: Şubat 21, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 21, 2014 Dişi kedimiz doğum yaptıktan 2 ay sonra bütün yavruları sahiplendirdik. Abartmıyorum 1 hafta içerisinde yine azdı. 1 hafta önce emziren, memeleri hala sarkık olan kedinin bile azdığını görünce artık kısırlaştırmaktan başka çare kalmadığını anladım. 11 aylık iken ilk kez azmıştı bizim kedi. Hamile kaldı doğurdu emzirdi derken 1.5 yaşına girdi. Ve hem cinsleri 4-5 kilo iken bizim kedi 2 kiloydu. Son yavruyu verdikten sonra toparlar kendini dedim yine azdı. Çok korkuyordum kısırlaştırma operasyonundan. Ameliyat olduğu gün biraz baygınlık oldu. O da burada anlatılanlar gibi değil 3 saat sürdü. Aksşam 8 gibi kendine geldi yedi içti s.çtı. Tek sıkıntısı kafasında ameliyat yerini yalamasın diye takılan huni gibi korumalıktan aşırı derece rahatsız olmasıydı. Ameliyat olalı 6 ay oldu şuan da 4 kilo. Nazar değmesin eskisinden çok daha sağlıklı. Miskinlik olur dediler daha bir oyuncu oldu. Yerinde hiç durmuyor. Dişi kedi besleyenler bilirler. Az doğur emzir tekrar az doğur emzir vs. döngüsü mahvediyor kedileri. Emin olun kısırlaştırmak daha zararlı olamaz dişi kedileriniz için. Yeter ki işinin ehli düzgün bir veteriner bulun. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Rerore Mesaj tarihi: Şubat 23, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 23, 2014 kedi besleyenlerin devamlı orda burda kedilerini anlatmalarının sebebi tamemen ruhsal bunalımlarından kaynaklanıyor bana göre. bir ceşit takıntı. bu başlıgında bu şekilde binlerce entry ile dolmasının sebebi de büyük oranda bundan kaynaklanıyor. ve yine o kedilere evlerinde kim bilir ne sekilde bakıyorlar böylesine ruh hastası insanlar merak icindeyim. yazıktır günhatır bana kalırsa. psikolojisi bozuk insanlar almasın şu masum canlıları evlerine. en yakın örnegini daha yeni yasadık gördük işte. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Ulgio Mesaj tarihi: Şubat 24, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 24, 2014 Abi helal diyorum, süper bir tespit yapmışsın. Sana katılmamak elde değil... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Aluriel Mesaj tarihi: Şubat 24, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Şubat 24, 2014 Rerore said: kedi besleyenlerin devamlı orda burda kedilerini anlatmalarının sebebi tamemen ruhsal bunalımlarından kaynaklanıyor bana göre. bir ceşit takıntı. bu başlıgında bu şekilde binlerce entry ile dolmasının sebebi de büyük oranda bundan kaynaklanıyor. ve yine o kedilere evlerinde kim bilir ne sekilde bakıyorlar böylesine ruh hastası insanlar merak icindeyim. yazıktır günhatır bana kalırsa. psikolojisi bozuk insanlar almasın şu masum canlıları evlerine. en yakın örnegini daha yeni yasadık gördük işte. işte hep cehape zihniyetinin ve askeri vesayetin ürünleri bunlar Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sufi Mesaj tarihi: Mart 3, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 3, 2014 yarın sabah hem çamue hem de hamur'un kısırlaştırma ameliyatı için randevumuz var. kısırlaştırmayla ilgili webde bakınırken bu yazıyı gördüm, bu başlıktaki "kısırlaştırmayın hayvancıkları" tartışması aklıma geldi. Bir Barınak Gönüllüsünün Mektubu Bu mektup Amerika – Kuzey Carolina’daki bir hayvan barınağının yöneticisinden gelmektedir. "Bu toplumun bu uykudan uyanması için çok şiddetli bir kalk borusu gerekli"… Ben bir barınak yöneticisiyim. Sizlere bir barınağın arka planında olan bitenleri anlatmak istiyorum. Umarım bu sesi duyarsınız.. Öncelikle, siz üreticiler ve satıcılar… Hepiniz bir tek gün olsun bir barınakta çalışmalısınız. Belki o gözlerdeki kederli, acı dolu, hüzünlü ifadeyi görürseniz, tanımadığınız ve hiç tanımayacağınız insanlar için köpek üretmekten ve satmaktan vazgeçersiniz. Az önce sattığınız şu küçük şirin köpek yavrusu var ya… Büyüyüp de artık "küçük şirin köpek yavrusu" olmadığında büyük olasılıkla benim barınağıma düşecek yolu… Peki, bir barınağa bırakılan bir köpeğin % 90 olasılıkla o barınaktan yürüyerek çıkmadığını biliyor musunuz? İster safkan olsun, ister olmasın… İster sahibi tarafından terkedilmiş olsun, ister başıboş olsun.. Barınağıma gelen köpeklerin en az yarısı safkan köpekler… En çok duyduğum bahane; "Taşınıyoruz ve köpeğimizi (ya da kedimizi) yeni evimize götürmemiz mümkün değil." Öyle mi gerçekten? Ya da "Büyüdüğünde bu kadar iri olacağını bilmiyorduk, kocaman oldu". Bir Alman Çoban Köpeğinin ne kadar olmasını bekliyordunuz ki? "Ona fazla zaman ayıramıyoruz" Öyle mi? Ben günde 10-12 saat çalışıyorum ve 6 köpeğime de zaman ayırabiliyorum, isteyince mümkün bu… "Bahçeyi birbirine katıyor". Onu evinize alıp ailenizin bir parçası yapmayı denediniz mi hiç? Köpeklerini bana bırakırken hep söyledikleri de; "Biz ona yeni bir yuva bulmakla uğraşamıyoruz, ama eminiz ki barınakta birileri onu sahiplenecektir, çünkü o çok iyi bir köpek" Hayır… Büyük olasılıkla köpeğiniz barınaktayken yeni bir yuva bulamayacak. Bir barınakta yaşamanın ne kadar zor ve gerilimli olduğunu bilir misiniz? Anlatayım size isterseniz… Siz köpeğinizi barınağa bıraktıktan sonra yuva bulmak için en fazla 72 saat zamanı vardır. Eğer barınakta yeterince boş yer varsa ya da köpeğiniz sağlıklı kalmayı başarırsa bu süre belki birkaç gün daha uzayabilir. Eğer üşütür ve nezle olursa oracıkta ölüverir. Köpeğiniz, havlayan ve ağlayan 25 diğer hayvanla birlikte daracık bir bölmeye tıkıştırılacaktır. Son derece depresif olacak ve kendisini terkeden aileyi düşünerek durmadan ağlayacaktır. Eğer köpeğiniz şanslıysa, o gün barınağa köpekleri gezdirmek için yeteri kadar gönüllü insan gelir. Eğer yeteri kadar gönüllü gelmezse, köpeğiniz hiç kimsenin ilgisini ve dikkatini çekecek şansı bulamaz, kimse onun için bir şey yapamaz. Kapısının altından uzatılan bir kap yiyeceği ya da kocaman bir vakumlu hortumla atıklarının temizlenmesini saymazsak tabii… Eğer köpeğiniz iri ve sert ırklardansa (Pitbull, Rottweiller, Mastiff vb), neredeyse barınaktan içeri girdiği anda ölmüştür zaten… Bu cins köpekler asla yeni bir yuva bulamazlar.. Ne kadar "şirin", "akıllı" ya da "iyi huylu" olurlarsa olsunlar, farketmez. Eğer barınak doluysa ve köpeğiniz ilk 72 saatte yuvalandırılamadıysa, yeni geleceklere yer açmak için köpeğiniz imha edilir. Eğer barınakta yeteri kadar boş yer varsa ve köpeğiniz talep gören ırklardan birindense, imha süresi birkaç gün daha ertelenir. Çoğu köpek birkaç gün içinde yaşadığı bölmeyi aşırı koruyucu tavır geliştirir ve takındığı saldırgan tutum nedeniyle imha edilir. En masum, uysal ve sakin köpekler bile bu tavrı geliştirirler. Köpeğinizin bu engelleri aştığını varsaysak bile, kulübesinden dışarı çıkmadığı için birkaç günde öksürmeye başlayacak ya da üst solunum yolu enfeksiyonuna yakalanacaktır. Barınakların her köpek için tedavi sağlayacak bir bütçeleri yoktur, bu nedenle hastalanan köpeğinizin imha edilmesi kaçınılmazdır. Size köpeğinizin barınakta nasıl uyutulacağını da anlatmamı ister misiniz? Önce, köpeğiniz kafesinden tasmayla alınacak. Sevinerek kuyruğunu sallamaya başlayacak, çünkü gezmeye götürüldüğünü sanacak. O "oda"nın kapısına geldiğinde içeri girmek istemeyecek ve deliye dönecek. Ölümün kokusu mu var, bilmiyorum. Orada yitip giden ruhları mı hissediyorlar, bilmiyorum. Ama orada benim anlayamadığım bir şey var, ve istisnasız her köpek o kapıdan içeri girmemek için inanılmaz bir direnç gösterir. Köpeğiniz önce bağlanacak. Ne kadar güçlü olduğuna bağlı olarak, 1 ya da 2 veteriner teknisyeni tarafından sıkıca tutulacak. Sonra ötenazi teknisyeni ya da veteriner işleme başlayacak. Ön ayakta bir toplardamar bulacak ve öldürücü dozda bir pembe sıvıyı damara enjekte edecek. Umarım köpeğiniz bağlı olduğu için panikleyip aniden bacağını çekmez. Ani hareketlerde bacağı delip geçen iğneler gördüm ben… Fışkıran kandan kıpkırmızıya boyanan duvarlar gördüm. Kulakları sağır edecek çaresiz çığlıklar duydum. Hepsi hemen oracıkta "tatlı bir uykuya dalmaz", bazen bir süre kasılırlar ve solukları kesilir, nefes almaya çalışırlar ve kendi üzerlerine dışkılarlar. Herşey sona erdiğinde, köpeğinizin cesedi, barınağın arkasında çöp gibi toplanmayı bekleyen diğer köpeklerin cesetleri üzerine istiflenir, tıpkı yakacak odunlar gibi. Sonra ne olur dersiniz? Yakılır mı? Çöpe mi atılır? Başka evcil hayvanlar için mamaya mi dönüştürülür? Bilemezsiniz, hatta hayal bile edemezsiniz. Zaten bilmek de istemezsiniz. Nasılsa o sadece bir hayvandı. Hem istediğiniz zaman yenisini alabilirsiniz, öyle değil mi? Umarım bunları okurken gözleriniz yuvalarından fırlıyordur ve umarım benim her gün tanık olduklarımı gözünüzde canlandırıyorsunuzdur. İşimden nefret ediyorum. İşimin ve barınakların hala var olmak zorunda oluşundan nefret ediyorum. Sizler değişmedikçe barınakların var olmaya devam edecekleri gerçeğinden nefret ediyorum. Etkilediğiniz hayatların, sadece barınağa atıp gittiğiniz zavallı bir köpeğin hayatından ibaret olmadığını bilmiyor oluşunuzdan nefret ediyorum. Her yıl sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde barınaklarda 11 milyon hayvan ölüyor ve bunu sadece siz durdurabilirsiniz. Her bir canı kurtarabilmek için elimden gelenin fazlasını yapıyorum, ancak barınaklar tıka basa dolu, ve her gün yeni hayvanlar gelmeye devam ediyor. Söyleyeceğim şeye LÜTFEN kulak verin: BARINAKLARDAKİ KÖPEKLER ÖLÜYORKEN KÖPEK SATIN ALMAYIN. KÖPEĞİNİZE EŞ ARAMAYIN, KÖPEĞİNİZİ ÇİFTLEŞTİRMEYİN. "BİR KEZ OLSUN ANNELİĞİ / BABALIĞI YAŞASIN" DEMEYİN. KÖPEKLERDE ANNELİK / BABALIK DUYGUSU İNSANLARDAKİ GİBİ DEĞİLDİR, AİLE KAVRAMI YOKTUR. DİŞİ KÖPEKLER, BÜYÜDÜĞÜ ZAMAN YAVRULARINI TANIMAZLAR BİLE… ERKEKLER İSE HİÇ BİR ZAMAN YAVRUSUNU BİLMEZ. KISIRLAŞTIRILMAMIŞ HER BİR KÖPEK, 6 YILDA 67.000 KÖPEĞİN DOĞUMUNA NEDEN OLUR, BUNU UNUTMAYIN. KAÇINILMAZ SONLARI BARINAKLARDA ÖLMEK OLAN YAVRULARIN DOĞMALARINA İZİN VERMEYİN. "DOĞACAK YAVRULARIN HEPSİNİ DE SAHİPLENECEK GÜVENİLİR İNSANLAR BULDUM" DİYORSANIZ TEKRAR DÜŞÜNÜN. 6 AY SONRA GİDİP BAKTIĞINIZDA ARTIK O "GÜVENİLİR" KİŞİLERDE OLMADIKLARINI GÖRECEKSİNİZ, BUNDAN EMİN OLUN… İsterseniz benden nefret edin. Ama gerçeği değiştiremezsiniz ve gerçek her zaman acıdır. Belki bunu okuyanlar içinde köpeğini çiftleştirmek isteyen, köpeğini barınağa vermeyi düşünen, ya da köpek satın almaya niyetli bir tek kişinin olsun fikrini değiştirebilirim. Belki bunu okuyan bir kişi bir barınağa gider, "bir yazı okudum ve bir köpeği kurtarmaya geldim" der. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
kermit Mesaj tarihi: Mart 3, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 3, 2014 valla ben sokakta yakaladığım kediyi poşete koyup kısırlaştırmaya götürüyorum. heryer kedi doldu ya Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sufi Mesaj tarihi: Mart 4, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 4, 2014 ameliyatın üzerinden 30 saat kadar geçti. öğlen eve getirdiğimde biraz daha hareketliydi. ara sıra yattığı yeri değiştiriyordu falan. şimdi çok dalgın biçimde uyuyor. daha önce ameliyat yaptırmış olanlarda da benzer şeyler oldu mu? normal midir? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Buddha Mesaj tarihi: Mart 4, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 4, 2014 Ben kısırlaştırmaktan vazgeçmeden önce araştırmıştım 5 gün bir garip oluyormuş dişi kediler kısırlaştırıldıktan sonra. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
nyks Mesaj tarihi: Mart 4, 2014 Konuyu açan Paylaş Mesaj tarihi: Mart 4, 2014 Sufi said: ameliyatın üzerinden 30 saat kadar geçti. öğlen eve getirdiğimde biraz daha hareketliydi. ara sıra yattığı yeri değiştiriyordu falan. şimdi çok dalgın biçimde uyuyor. daha önce ameliyat yaptırmış olanlarda da benzer şeyler oldu mu? normal midir? Kısa süre önce yaptırdım iki kedime de. Erkek olan akşamına koşturuyordu ama dişi olan 2 gün hiç bir şey yemedi sayılır, yediklerini de kustu. 3. gün hareketlenmeye başladı anca. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Aluriel Mesaj tarihi: Mart 4, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 4, 2014 dişi kedilerin ameliyat sonrası kendilerini toparlamaları daha uzun sürüyor Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sufi Mesaj tarihi: Mart 4, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 4, 2014 ben mi fazla endişeleniyorum bilemedim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Archangel_ Mesaj tarihi: Mart 4, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 4, 2014 bu gün veterinere bıraktım ben de dişi kedimi. yarın sabah uygun görülürse kısırlaştırılacak ve umarım her şey yolunda gidecek. iyi düşünmek lazım değil mi :) uyku bile tutmuyor ama Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Namessar Mesaj tarihi: Mart 5, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 5, 2014 Sufi said: ameliyatın üzerinden 30 saat kadar geçti. öğlen eve getirdiğimde biraz daha hareketliydi. ara sıra yattığı yeri değiştiriyordu falan. şimdi çok dalgın biçimde uyuyor. daha önce ameliyat yaptırmış olanlarda da benzer şeyler oldu mu? normal midir? benimki 4 saat veterinerde kaldi. narkoz uykusundan eve gotururken kafeste cikti ve direk kafesin icinde cildirdi. eve vardigimizda battaniye ile sardim. cunku narkozdan dolayi vucut isisi cok dusuktu. isitici yanina koydum. ilk 12 saat narkozun etkisinde sarhos gibi gezdi, surekli hep yattigi ust kattaki koltuga gitmeye calisip 2 adim atip devrilip durdu, uyumayi reddetti, arada rage e girip bagirip huniyi surekli soktu. (ki hic daha once miyavladigini bile duymadigim hayvan) bu her kedide olmuyor. bazilari kendini kaybediyor narkozdan cikarken. bazilari hic tepki vermeyip sadece uyuyor sabaha kadar. bazi kedilerin narkoz sirasinda karakteri degisiyor ve kontrol disi olabiliyor. benimki bana hic saldiri yapmadi, dokunmama izin verdi. ancak yine de dikkat, bu donemde kendinde degil. ve sizi tanimiyor. etrafta cok dolasip kendine zrar vermeye baslayinca (3 katli ev, dusebilecegi cok yer var) 5 m2 lik bir dus kabinimiz var. kumu ve battaniyesi ile oraya kapatmak zorunda kaldim. uyumadan sabaha kadar basinda bekledim. onceleri devrilip 4-5 dk yari baygin yatip sonra kalkip kafasina gore sarhos gibi gezmeye calisiyordu. bu sirada yarim saatte bir, bir nevi ofke krizi gibi bir krize giriyordu, bagiriyordu ve huniye saldiriyordu. kendine zarar vermeye baslayinca huniyi gecici olarak sokmek zorunda kaldim. sonralari ayilmaya basladikca ofke krizi 5 dk de bir nobet gibi bir sikliga cikti, kendine geldiginde bicak gibi kesildi ve huniyi hemen geri taktim. ancak bu krizler sirasinda sadce huniye saldiriyordu, bana hic saldirmadi. bu donemde idrari kumuna yapti, ancak ortemedi. sarhoslugu sabaha kadar surdu. ertesi gunun sabahina ancak duzeldi. kendine geldiginde kabinden cikardim. kendine geldiginde huniyi cikarma refleksi olmadi. hatta cok uysal bir kedi oldugundan huni ile 12 gun boyunca bir kre bile ugrasmadi. hareketleri narkoz donemine oranla normale dondu. ancak asiri sakin ve yorgun oluyor. ozellikle ilk ayildigi sirada surekli kusmaya calisti. bu kusma refleksi uzun surdu. safra cikardi. kendine geldikten sonra bile kafasi karisikti, ornegin kumu yanina goturmustum rahat etsin diye. ust kata zar zor agri icinde cikip kumu her zamanki banyosunda aramis bulamayinca banyo zeminine isemis. hayvani basinda temizle diye inlerken buldum. dolayisi ile aliskanlarini fazla degistirmeyin. ikinci bir kum kabi oneririm yanina bir tane koyacaksaniz. 72 saat hic bir sey yemedi. 36 saat sonra artik kusma refleksi olmadigindan emin olduktan sonra siringa ile su vermek zorunda kaldim. bunun kararini kendi basiniza vermeyin. veterinere sorun. ben soz dinlemedim. kusma refleksi suren kediye bir seyler yedirip icirmek buyuk hata. Allah tan kusma refleksi bitmis benimkisinin o sirada. ilk 48 saat sessiz, sakin ve insan olmayan yerlerde battaniyesi ile oturmayi tercih etti. uyuma da degil boyle katatonik gibi bos bos bakiyor, yasam enerjisini emmissin gibi ve sadece oturuyor. ama sevdiriyor, dokunduruyor. bu donem narkozu sistemden cikarma donemi. ilik, cok isik olmayan, sessiz ve yalniz kalabilecegi bir yerde en sevdigi battaniyesi ile birakin, arada yanina gidip sevgi gosterin ve tatli dile ve ses ile konusun. yemege basladiginda az yiyecek. bu nedenle sadece islak mama verin. cunku daha az yiyip iceceginden su ihtiyacini karsilamasi icin islak mama sart. ayrica buyuk tuvalete gec cikacak muhtemelen, islak bir sey yemesi daha iyi. benim ki 72 saat sonra ilk yemegini yedi kendi basina suyunu icti, ancak tam 7 gun boyunca buyuk tuvalete cikmadi. normalde 4-5 gun civarinda ilk buyuk tuvaletine cikmasi lazim. 5 gunden sonra veteriner tavsiyesi ile gunde 1 buyuk siringa zeytinyagi icirmeye basladim. ve islak mamayi yaglanmis konserve ton baligina cevirdim. 7. gunde cikti tuvalete. huni 7. gun cikacakti ancak benim dikkatsizligim nedeniyle bir sekilde ust dikisleri islatmis. emine olabilmek icin 11. gune kadar beklediler. huniyi asla yemek yemesi icin bile cikarmayin. bazi kediler cikarinca geri taktirmak istemiyor. onun yerine mama altina yukseltici kutu koyarak yiyebilecegi sekle getirmeyi tercih ettim ben. bir de derin kap yerine dumduz plastik borcam kapaklarina koymayi tercih ettim. islak mama oldugundan kapagin en kosesine rahatca yiyecebilecegi bir yukselti de olusturabiliyorsunuz. bunu da huni ile kafayi sokabilecegi yukseltici kutunun koselerine koydum. en buyuk tavsiyem. bu is icin 2 gun yillik izin feda etmeniz. ben kendi sirketim oldugu ve 10 dk yurume mesafesi oldugu icin sabah 2-3 saat isimi halledip hemen eve kostum. benzeri bir zaman luksunuz yoksa mutlaka yillik izin veya benzeri bir sey ayarlayin. 48 saatten sonra bir bakim ihtiyaclari olmuyor. kapali kum kabi kullaniyorsaniz on kapagi sokun. huni ile dert oluyor. ayrica tavan yuksekligi de yetmiyor. benim ust kapak 2 parca idi, on kismi sokulere tavanin on kismi acilabiliyordu. on parca sokulere tavanda acilabilir degilse, ust kapak yekpare ise ki cogu oyledir, o zaman mecburen ust kapagi da sokup acik kaba doneceksiniz. bir sure ortaligi kum yapacak. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Namessar Mesaj tarihi: Mart 5, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 5, 2014 ameliyati yaptirali aylar oldu. su anda bir derdi yok. hatta ben bu satirlari yazarken ortaligi birbirine katmakla mesgul. kicinda energizer pil var gibi kosturuyor. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Archangel_ Mesaj tarihi: Mart 5, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 5, 2014 stres oldum arkadaş iyicene :/ Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Namessar Mesaj tarihi: Mart 5, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 5, 2014 jelibonun karnini yandan degil ortadan kestiler ve yumurtaliklari iceride birakmadilar, onlari da cikardilar. genelde cogu veteriner tupleri baglar yumurtaliklari birakirmis. kesik yeri normalde diger gordugum disi kedilerinkinden cok buyuktu ve estetik dikise ulasamasin diye bir de sponge ustu ek bir ust koruma dikisi vardi. travmasi ve toparlanmasi daha uzun surdu. bu yontem ileride saglik sorunu yaratmamasi icin dogru olan dediler bana. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Namessar Mesaj tarihi: Mart 5, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 5, 2014 Archangel_ said: stres oldum arkadaş iyicene :/ her kedininki benimki gibi zor gecmiyor. butun surecte uyuyanlar da var.bu olay karakteri ile alakali degil, narkoza nasil tepki verdigi ile alakali. biyolojik bir rulet diyelim. suphininki ilk 30 saati cok daha rahat atlatmis anladigim kadariyla. benimkisi ilk 18 saati cehenneme cevirdi valla :P Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Archangel_ Mesaj tarihi: Mart 5, 2014 Paylaş Mesaj tarihi: Mart 5, 2014 Veteriner ile görüştüm biraz evvel. tam kan sayımı ve virütik hastalıklar testleri yapılacaktı. tam kan sayımında enzimlerde vs bir sorun çıkmamış ancak virütik hastalık testlerinden FIP için Feline Enteric Coronavirus pozitif çıkmış :( http://en.wikipedia.org/wiki/Feline_infectious_peritonitis yapılan testin hızlı kan testi olduğu, doğruluk oranının %100 olmasa da yüksek olduğu bilgisi verildi.semptomu yok, şu an yalnızca taşıyıcı, hasta değil dendi. Hastalık yapan tipine mutasyon gerçekleşme riski varmış, stres faktörleriyle vs gerçekleşebilirmiş. fakülteye götürmemi ve daha detaylı testlerin yapmasını önerdi. ameliyat ertelendi. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar