Esh Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 Tim gecmis olsun ): yani umarim gecer. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Esh Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 Oldun seninki de umarim gecer. Ne hastaliklar var ya cok ilginc Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
di Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 Gecmis olsun hakkatten. Bu arada eskiden bu kadar sik gorulmuyordu bu hastalik ya, cocuklugumda falan hic denk gelmedim nerdeyse. Telekineziyle epilepsi hastasi mi ediyorlar napiyorlar ? Esh said: Tim gecmis olsun ): yani umarim gecer. Eyvallah abi sagol. Benim kardesin kacari yok ama. Beyin tumorunden dolayi yumruk kadar bi parca temizlediler garibimin beyinden, haliyle sebebi o. Beyne bi kere hava deyince daha da adam olmuyo sanirim. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Esh Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 :/ Abi bi kosede olmak istedim an itibariyle. Yeterince yasadim ben, geri kalan yasamimi kardesin benim yerime yasasin. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
di Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 Heh, abi swap edebilsek keske oyle. Atardik 3-5 bisey kurtulurdu velet. Hatta ona bile gerek yok, 20 lira fazla para vercek diye cocugu adam akilli doktora goturmeyen orospu cocugu babamin hayatini alip verirdim direkt. Gozumu kirpmadan keserdim herifi kurbanlik gibi no problem, yeter ki kardesime yarayacak olsun. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
di Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 Boyle hayat curuten dramalarin oyuncusu gibi hissettim lan bi an. Ben bi kahve alayim, siz de bi hava alin. Olan olmus artik donusu yok, haliyle uzulerek omurden omur eksiltmenin alemi de yok. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
oldun Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 işin ilginc tarafı dogru duzgun tanımı olmadıgı için askeriye genelde askere bir alalım bir iki bayılsın cidden hasta oldugunu görelim sonra curuk veririz kafasındalar en azından benim gittigim askeri hastane doktoru nolcak bayılırsan sivilde de bayılırsın dedi bende panik dugmesine bastım 2 yıl tecilimi istedim lol Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
aquila Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 epilepsi testini paticik okutarak yapiyolar, masadan duserse pozitif, dusmezse biseyi yok. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Warhero Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 Yaşamdan soğuyup intihar ederse? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
SeaGle Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 di said: Gecmis olsun hakkatten. Bu arada eskiden bu kadar sik gorulmuyordu bu hastalik ya, cocuklugumda falan hic denk gelmedim nerdeyse. Telekineziyle epilepsi hastasi mi ediyorlar napiyorlar ? Eskiden psikiyatrik rahatsızlıklar da bu kadar yaygın değildi. Nörolojik hastalıklar da dediğin gibi aynı şekilde. Sanırım endüstri yaygınlaştıkça, hazır gıda tüketimi arttıkça, çevre kirlendikçe ve özellikle deniz mahsüllerinden aldığımız ağır metal ağırlığı arttıkça beyin kimyamız daha hızlı bozuluyor. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
reampage Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 1900-1910 arasında teşhisi olabilen o günkü tıp koşullarınıda ele alırsan total 4 tane oto immune hastalık var, günümüzde bu 100 civarı. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
di Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 Iyi de epilepsi krizi gayet kendini belli eden bisey. Yani adini koyamasan da kriz geciren adam gorurdun yine. En fazla epilepsi demezdik de Allah carpmis, icine cin kacmis falan derdik. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
SeaGle Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 7, 2013 Abi teşhis konusu tabi doğru da, 10 yıl öncesiyle karşılaştırdığında bile çok fark var. Eski toprak dediğimiz insanların kaç tanesinin depresyona girdiğini gördünüz? Kaç tanesi panik atak geçirdi diye duydunuz? Ama yeni nesile baktığınızda çok yaygın bu hastalıklar. Yarısını kişisel şımarıklık olarak eleyin, geriye kalan %50 bile çok yüksek sayı eder. Ağır metal birikiminin parkinson gibi alzheimer gibi nörolojik hastalıklara neden olduğu bilinen bişey. Bu birikimin de artan sanayi ve çevre kirliliği ile doğru orantılı olduğu da ortada. Yani eskiden teşhis edilememesi sadece sayısal veri kısmını ilgilendiriyor bence. Biraz gözlem ile artış olduğunu farkedebiliriz. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
mardox Mesaj tarihi: Ağustos 11, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 11, 2013 psikiyatri son yüz yıl içinde gelişen bir bilim dalı, eskiden saydığın hastalıklara "şımarıklık" dendiği için tabii ortada tanılar yokmuş ama hastalıklar vardı. artık çoğunun bir karaciğer yetmezliği, bir kalp yetm. gibi organik bir temel üzerinde geliştiği bilinmekte. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Biyik Mesaj tarihi: Ağustos 11, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 11, 2013 SeaGle said: di said: Gecmis olsun hakkatten. Bu arada eskiden bu kadar sik gorulmuyordu bu hastalik ya, cocuklugumda falan hic denk gelmedim nerdeyse. Telekineziyle epilepsi hastasi mi ediyorlar napiyorlar ? Eskiden psikiyatrik rahatsızlıklar da bu kadar yaygın değildi. Nörolojik hastalıklar da dediğin gibi aynı şekilde. Sanırım endüstri yaygınlaştıkça, hazır gıda tüketimi arttıkça, çevre kirlendikçe ve özellikle deniz mahsüllerinden aldığımız ağır metal ağırlığı arttıkça beyin kimyamız daha hızlı bozuluyor. tabii ki eskiden de vardı. ama eskiden "norm"lara uymayan, yani "normal" olmayan olarak adlandırılmıyorlardı. akıl hastaneleri de aynı kışlalar, hapishaneler gibi iktidarların insanları hizaya sokmak için kurdukları mekanlar. ne zamanki "delilik" anormal olarak adlandırıldı. toplumdan yalıtıp ayrı bir mekanda "tedavi" edilmesi gereği duyuldu. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
SeaGle Mesaj tarihi: Ağustos 11, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 11, 2013 Iyi de sara hastasini akil hastqnesine yatirmiyirlar, norolog bakiyor. Sara gastaligi fiziksel bi bozukluk. Panikataga da psukiyatri ve psikoloji bakiyor, yine akil hastanesine yatirmiyorlar. Ve yine fiziksel bi sorun, norotransmitter dengesizligi. Ben pa hastasiydim ve evet, gercekten 'normal' degildim o donemde Normal bi insan oluyorum diye gittigi acil servisteki doktoru gorup iyilesmez. Sara hastasi da 'normal' bi inssn gibi hayatini surduremez kolay kolay. Kriz nerde gelir hic belli degil, ve geldigi yere gore hayati tehlike bile yaratabilir. Her seye devletin oyunu gozuyle bakmayin. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Biyik Mesaj tarihi: Ağustos 11, 2013 Paylaş Mesaj tarihi: Ağustos 11, 2013 abi öyle değil dediğim şeyler. foucault-deliliğin tarihi'ne atıfta bulundum ben biraz. said: Michel Foucault, Deliliğin Tarihi’nde, deliliğin gündelik yaşamın bir parçası sayıldığı, kaçıklarla çılgınların sokaklarda ellerini kollarını sallayarak dolaştıkları Orta Çağ’dan, tehlikeli sayılmaya başladıkları, tımarhanelere kapatıldıkları, öteki insanlarla aralarına ilk kez duvarların çekildiği 18. yüzyıla kadar, Batı’da deliliğin arkeolojisini irdeliyor. Deliliğin fantastik dünyasında dolaşırken Foucault, aslında “deli”nin bize onun deli olduğuna karar veren, onu öyle konumlandıran genel toplumsal harita üzerinde işgal ettiği yer itibarıyla yansıdığını gösteriyor. Her çağın kendi ütopyası içinde kendini arındırdığı, saflaştırdığı, idealleştirdiği tarihsel yolculukta, delinin bu arınma ayin ve oyunundaki yerini ve rolünü kavramamızı sağlıyor. Bu nedenle, Deliliğin Tarihi, aynı zamanda aklın tarihinin ana hatlarını da ortaya koyuyor: Akıl, kendini ancak deliliğin zıddında, deliliğin zıddı olarak tanımlayabiliyor. Öyleyse delilik, toplum düzeninin varlığı için gerekli; çünkü bu düzen ancak kendi negatifinin aynasında kimlik bulabiliyor. kaynak Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar