Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

"Otistik Çocuklar Doğuştan Ateist, Onları İnançlı Hale Getireceğiz"


GERGE

Öne çıkan mesajlar

Flassh said:

said:
Araştırmacılar ABD ve Kanada da, ateizmin, otizmin bir farklı versiyonu olduğunu söylüyor.

HAHAHAHAAHAHAHAHAHAHAHAHAHHAHA


bu nasil aptal bir adam ya herkes dogustan islam inanci ile doguyorsa kitap o zaman neden `gonderildi`. su mantik muhakemesini bile yapamayan bir insanin boyle bir kuruma mudur olmasi les kadrolasmanin birebir ornegi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

aquila said:

bence legit bir yaklasim o, ateist egilimli insanlarin beyninde inanc bolgesi olmayabilir. nasil homolarin beyninde meme sevme bolgesi olmadigi gibi.


pek dogru degil en azindan tek tanrili dinler baglaminda. tek tanrili dinler gelmeden once hic birseye inanmayan/cok tanrili dinlere inanan/ veya baska varliklara, konseptlere inanan bir cok insan daha sonra tek tanrili dine gecti. insan muhtemelen bir seylere inanmak isteyen bir varlik ama bu tek tanrili din olmak zorunda degil. bu bilim bile olabilir, big bang bile olabilir.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ardeth said:

beyinde cok garip seyleri regule eden bolgeler (en azindan modern neuroscience bunu idda ediyor) var beyin acayip o yuzden beyinden oyle bir bolge ciksa sasirmam. long term plannning, responsibility vs gibi seyleri modere eden bolgeler vardi mesela


tanrı inancı zaten beyinsizliği gösteriyor. kanıtlandı bu.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ardeth said:

beyinde cok garip seyleri regule eden bolgeler (en azindan modern neuroscience bunu idda ediyor) var beyin acayip o yuzden beyinden oyle bir bolge ciksa sasirmam. long term plannning, responsibility vs gibi seyleri modere eden bolgeler vardi mesela


bir belgeselde geçiyordu örneğin müslümanlıki hırıstiyanlık ve yahudilikte dua eden kişiler sanki birebir tanrıyla konuşuyormuş gibi oluyormuş. Dua sırasında beynin o bölgesi yoğun olarak çalışıyormuş. Budizm, hinduizm gibi dinlerde daha farklı yerler çalışıyormuş falan
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

evet ama onemli olan nokta dini kitaplar gelmeden once dunyada milyarlarca insan cok tanrili dinlere, dogaya, ruhlara suna buna inandi. muhtemelen oyle bir bolge varsa bile bir cesit kendinden ustun bir varliga tapinmak gibi bir duygu yaratiyordur. beyinde tek tanrili din bolgesi var demek sacma olur bunun icin sadece insanlik tarihine bakmak yeter.

mesela dillerin de beynin daha kolay algilayabilecegi sekillerde gelistigini ve yapilandirildigi iddia eden teoriler var. eger beyinde boyle bir bolge olsaydi (insanlari tek tanrili bir dine inanmaya dogal olarak yatkin yapan) bunun da dogal bir surec icersinde gelismesi gerekirdi diye dusunuyorum `yukardan gonderilen` bir kitapla degil.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yok zaten ben öyle bir bölge var demek istemedim yanlış anlaşılmışım. Örneğin biriyle yüzyüze konuşurken beyninin hangi bölümü daha aktif oluyorsa tek tanrılı dinlere inanan biri de dua ederkenn aynı yer çalışıyormuş. Belgeselde öyle diyordu yani. Hani amacım beyinde din olgusu kendiliğinden var demek değildi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

böyle giderse insanlar da beyin diye bir şey kalmayacak biraz uzun ama okuyun

oku!

Gerizekalı nesiller yetiştirmek için Kanser yaptığı apaçık ortada olan ürünlere neden en çok gençlerin ilgi gösterdiğini bulup ortaya çıkarmak bir devlet meselesidir artık, sadece üç çocuk istemek yetmez. Obsesif-kompulsif, nevrotik veya anksiyete bozukluğu gibi fiyakalı ama içi boş tabirlere sığınmak da bu sorunu çözmez, gençler şu dört “illete” girmeden asla rahat duramıyorlar, google, youtube, facebook ve twitter. Tüm insanlığa bilgi bolluğu getireceği iddia edilen internet “global anglo-sakson sermayesi” tarafından çekip çevrilen şu dört dot-com’a sıkıştı kaldı. Özenle hazırlanan binlerce bilgi-portalı çöpe gitti gidecek. Enformasyon teknolojilerindeki bütün yenilikler gençler daha çok buralarda vakit geçirsin diye tasarlanıyor, kimse kimseyi kandırmasın, google’dan aramada ilk satırda çıkan wikipedia’dan kopyala-yapıştır ödev yapanlar dışında kimsenin bilgi aradığı yok. Youtube ise en çok soytarılığın en çok tıklanıp, facebook ve twitter gibi sosyal-ego şişirme platformlarında paylaşıldığı yerler. İnsanlara “anında bilgi” diye pazarlanan mecraların insanları tembelleştirdiğini söylüyor “psikologlar” Oysa teknoloji haberlerine şöyle bir göz gezdirince bütün bunların tembellikten daha korkunç tehlikelere gebe olduğunu fark ediyoruz. Zaten her şeyden önce teknoloji haberlerinin sunulmasındaki “sahte” tarza dikkat çekmek gerek, bu şekildeki “reklamların”, bilimsel gelişme olarak verilmesi çok ciddi bir bilgi problemi doğuruyor, özellikle bu coğrafyanın insanının bilgi kaynaklarını “lağıma” çeviriyor, süreki “vay be elalem yapmış yine” diye yetişen nesiller, elalemin pazarladığı teknolojik oyuncaklara ilgi göstermenin ötesinde, bütün algı ve bilgi kanallarını “elalemden” gelen malumat ile dolduruyor, beyinlerini bohçaya çeviriyor. Meşhur bir telefon markası, Dallas üniversitesinden profesörler ile el ele vermiş, beyin dalgaları ile yönetilen bir tablet bilgisayar geliştirmek üzerinde çalışıyormuş. Beyin dalgalarımı anlayan bir makine neden bana karşı “cevap” gönderme yeteneğine sahip olmasın? Gönderdiği cevap konusunda onun “ısrarcı” olmasının önüne nasıl geçebilirim? Bu “iletişimin” üretici firma tarafından kötüye kullanılmayacağı ne malum? İnsanları nasıl bu kadar saf, arkasından da beyinsiz bir hale getirdiler, bütün bunların modernizm ve kapitalizm gibi iki canavar ideoloji ile beslemeyi nasıl başardılar? Benzer şekilde NeuroSky firması beyin dalgaları ile çalışabilen bir oyun konsolu geliştiriyormuş. Çocuklar hiç bir kumanda tutmadan ellerinde, sadece düşünceleri ile ekrandaki karakterleri yönetebileceklermiş. Kim kiminle asıl oyunu oynar, bir müddet sonra görürüz. Nihai hedef tek bir tuşla “yaşatılan”, sonra da tek bir tuşla öldürülen, sonra da tek bir tuşla re-boot edilen yani canlandırılan, yani “diriltilen” insanımsı, robot nesiller mi yetiştirmek? Ne hikmetse, yukarıdaki cümleyi yazınca aklımıza Deccal ile ilgili hadis-i şerifler geldi, özellikle şu hadis; “”Deccal onlara sorar: “–Ben sizin Rabbiniz değil miyim Diriltiyorum, öldürüyorum.” Meleklerden biri: “–Yalan söylüyorsun!” der. Fakat bu sözü yanındaki melekten başkası duymaz.”" Ravi: Hz. Sefine RA Kaynak: Ramûz el-Ehâdis,140/11 Elbette o sözleri melekten başkası duymamıştır, zira o esnada insanlık en son model cep telefonları ile deccalin resimleri çekip bir yandan bu resimleri facebook ve twitter’dan paylaşma yarışına girmişlerdir, deccalin fitnesinden korundukları zannederek. Teknolojik oyuncakların reklamlarını bilimsel gelişme zannetmek, ne kötü bir “zan”. Gerizekalı nesiller yetiştirmek için reklamları takip etmek yeterli, asıl mesele bu musibetlerden gençleri kurtaracak olan büyükler de bu “oyuncakları” çok seviyor artık. Barış Tarımcıoğlu

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...