Sotto Mesaj tarihi: Ekim 21, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 21, 2012 Şimdi o konuda bilim ne diyor tam bilemiyorum. Hatırladığım kadarıyla hayvanların somut olaylarda ciddi bir zekası vardı ve hafıza öğrenme içgüdüsel bir olay olarak kabul ediliyordu. Yanılıyor olabilirim. Şimdi mesela somuttan kastım senin dediğin gibi yuvasını yerini bilmek, Pavlov'un köpeği tarzı şeyler. Bunlar hafızanın olduğuna kanıt da olabilir ama benim demek istediğim başka bir şeydi. Mesela soyut düşünme olarak ben hayvanların hayal kurabildiklerini, geçmişlerini düşündüklerini sanmıyorum. Siz hiç kızgın, kin tutmuş bir hayvan gördünüz mü mesela, kafasında geçmişte öbür bir hayvanın kendine "yamuk" yaptığını düşünen. Veya gidip Miami'ye göç etme hayali kuran bir kuş? Şimdi bunları elbette bilemeyiz. Bilimin cevabı nedir dediğim gibi bilmiyorum. Ancak bu dediğim bir tarzda düşünce yapıları olmadığı heralde doğrudur. Bu da aslında onların ne geçmişle, ne gelecekle ilgilendiklerini gösteriyor. Hayvanlar anda yaşarlar, onların hal ve hareketlerinden bunu anlamak mümkün. Bizim zihnimiz ise tam tersi neredeyse. Biz geçmiş bize bir kimlik verdiğinden dolayı geçmişi daima canlı tutar, gelecek ise bir umut verdiğinden dolayı daima gelecekte yaşarız. Şimdiki zaman genelde zihnin ve egonun kaçmak istediği, girmek istemediği bir bölgedir. Bu yüzden bir kedi mesela bütün gün bir koltukta oturabilir, çünkü o tüm varlığıyla yaşanan anı hissetmektedir. Biz ise aynı eylemde hemen sıkılırız mesela. Bunun gibi. Dediğim gibi bu dediklerim bilimsel gerçeklikler, veriler değil. Ancak şu zaman konusu üzerine felsefik bir şekilde düşünmek gerekiyor bence... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sotto Mesaj tarihi: Ekim 21, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 21, 2012 Babacum geçmiş var senin zihnin onu tekrar canlandırdığı için var. Geçmişi şu anda yaşaman mümkün değil. Dün ekmek aldım derken aslında onu şimdi söylüyorsun, düne dönüp ekmek aldım değil. Bak dikkat edersen ben burada biraz farklı düşünüyorum. Geçmişi tekrar yaşayamadığımız, geleceği zaten şu anda yaşayamayacağımız için geçmiş gelecek illüzyondur diyorum. Geçmişte senin başına kötü birşey geldiği için şu an acı çekiyor ve geçmişi suçluyor olman sana birşeyi kazandırmaz, çünkü sen olayları ya şimdi değiştirebilirsin, ya da değiştiremezsin. Olaylar gelecekte iyi olacaksa eğer, o gelecek yaşandığı zaman o zamanın şimdisi olacak. Gelecek değil yine. Yani itiraz etmeniz elbette normal ben sadece üzerine düşünüyorum biraz. Niyetim über bir varsayım ortaya atmak değil... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
bck Mesaj tarihi: Ekim 21, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 21, 2012 su depolama mevzu cuk enteresan gecmis zamana gittiginde olacaklar bellidir o zaman o gelecek kavraminida degistiri bundan dolayi gecmise yolculukta olmaya bilir iti ite kirdirmak gibi anasini satayim yani gecmise gittiginde yasayacaklarin biliniyor o zaman gelecek nerde ? o yasadiklarin gelecek degil gecmisi yasiyor oluyorsun Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fede Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Sotto said: Şimdi o konuda bilim ne diyor tam bilemiyorum. Hatırladığım kadarıyla hayvanların somut olaylarda ciddi bir zekası vardı ve hafıza öğrenme içgüdüsel bir olay olarak kabul ediliyordu. Yanılıyor olabilirim. Şimdi mesela somuttan kastım senin dediğin gibi yuvasını yerini bilmek, Pavlov'un köpeği tarzı şeyler. Bunlar hafızanın olduğuna kanıt da olabilir ama benim demek istediğim başka bir şeydi. Mesela soyut düşünme olarak ben hayvanların hayal kurabildiklerini, geçmişlerini düşündüklerini sanmıyorum. Siz hiç kızgın, kin tutmuş bir hayvan gördünüz mü mesela, kafasında geçmişte öbür bir hayvanın kendine "yamuk" yaptığını düşünen. Veya gidip Miami'ye göç etme hayali kuran bir kuş? şu kısma köpekleri örnek verebiliriz gibi geliyo. köpeği olmad hiç gerçi birebir bir deneyimim olmadı ama kedilerim oldu ve gördüğüm kadarıyla kedilerin geçmişle ilişkileri çok canlı. kediyi sürekli beslersen senden tekrar yemek alabileceğini bilir. sokakta bi kediyle dalaştığında, gelecekte o kediyle tekrar dalaşacağını bilir. senin ona nasıl davrandığına bağlı olarak sana kim tutabilir, hoşlanmadığın davranışları ona hissettirirsen, o davranışı bidaha yapmak istediğinde en azından çekindiğini açık biçimde gördüm. buradan da hayvanların aslında o kadar da zamanı yaşamadığını düşünebiliriz. doğru mu anladım dediğini tam bilmiyorum da böyle şeyler var Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Sotto Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Yok o dediğin kesin var. O konuda hiç süphe yok. Ben o konuya somut hafıza, somut zeka diyorum. Somut meseleler için, hayatta kalma, sahibini bilme, yiyeceğini bulma gibi. Mesela hayvanların göçlerini nereye yapacaklarını bilmeleri, savanah'larda kaplanların geyiklerin yerinin nerede olduğunu bilmeleri gibi. Atıyorum bir kediyi 10km uzağa bırakıyorsun tıpış tıpış eve geliyor. O kesin var. Ancak bir de işin soyut düşünce olayı var. Hayvanlarda onun olmadığını tahmin ediyorum, tabii bilim ne diyor bakmak lazım. Bir ördek sürüsü düşün, yemek veriyorsun ilk bakışta birbirleriyle kavga ediyorlar gibi yiyecek için, sataşıyorlar. Sonra bir bakıyorsun hiç bir şey olmamış gibi hayatlarına devam ediyorlar. Kin tutma, kavgayı devam ettirme yok. Hafızaları o olumsuzluğu biriktirmiyor. Onlar zihinlerinde öbür ördekle ilgili kötü projeksiyonlar, geçmişe dair, yaratmıyorlar. Veya bir köpek kendisine kötü bakan sahibi olursa, ben bir aya kaçıyorum aga yeter diyemiyor. Vs vs. Bu tarz bir gelecek-geçmiş olguları yok benim demek istediğim buydu. Ha şimdi bence fark var bu ikisi arasında, benim dediğim tam olarak ikincisiydi. Diyebilirsin ki ne farkı var. Aslında farkı yaratan ego. İnsanların egoları olduğundan zaman kavramını daha farklı yaşıyorlar gibi bir teorim var. Anda ve şimdide olmak derken bunu kastettim. Bizim geçmiş olarak algıladığımız şey aslında şimdiki zamanda zihnimizin bize gösterdiği görüntülerdir bir nevi, onları tekrar yaşayamayız, bize faydaları yoktur. Hayvanlar bu noktada bence böyle değiller, elbette yanılıyor olabilirim. Yani dediğim gibi bir hayvan için dün, geçen hafta diye bir olgu yok, bir kediye geçen hafta nerede takıldın dersen, eminim cevap veremeyecektir. Şimdi diyebilirsiniz ki e ne güzel işte biz bir level daha yukarıdayız, hayvan seviyesine dönmenin ne mantığı var. Daha yukarıdan bir gözle bakıldığında aslında bizim basit meseleler dışında, atıyorum geçmişten ders almak, gelecekle ilgili somut planlar yapmak, geçmiş ve geleceğe pek ihtiyacımız yoktur. Daha doğrusu aslında zihin gerçekten kuvvetli bir araçtır, hayal kurma vs bunlar kuvvetli şeyler. İnsan egosundaki asıl sorun ise bunları bizim yönetmemiz değil, bir nevi zihnin bizi yönetmesidir. Bir nevi otomatik pilottayız gibi düşünün. Tamam bilinçli yaşıyoruz düşünüyoruz vs ama etrafınızı ve kendinizi gözlemleyin. Yemek yaparken, duş alırken, televizyon izlerken, biriyle konuşurken. O işleri yaparken hakikaten o işleri mi yapıyorsunuz yoksa zihniniz durmadan 5 dakika önce size birinin söylediği birşey, yarın akşamki halı saha maçı, ya da biraz sonraki wow raid'de neler yapacağınızı mı düşünüyor. Benim anda olmamak derken kastettiğim nokta buydu, birçok insanın böyle yapıyor olması onu daha doğru kılmıyor. Şimdi bunların ne alakası var tabii konumuzla baya bi koptuk. İşte ben zaman bir illüzyondur derken aslında geçmiş ve geleceğin aslında bizim şu anki yaşamımızda hiç bir önemi olmadığını, daha doğrusu olmaması gerektiğini söylüyordum. Yaşam, şimdidir. Sizin hiç şimdiyi yaşamadığınız bir an bile yoktur öyle düşünün. Dün, dünün şimdisiydi onu yaşarken, yarın yarının şimdisi olacak. Siz ne dünü şimdi, ne de yarını şimdi yaşayabilirsiniz. Onu hafınanızda depolayıp, size servis ediliyor oluşu onu daha gerçekçi yapmaz. Hayvanlar anda yaşarlar, bitkiler, bütün canlılar. Biz ise zamanda hapsolmuş bir durumdayız genelde. İşte o yüzden farklı bir bakış açısıyla geçmiş ve gelecek diye birşey olmadığını söylüyorum. Belki dediğim gibi evrenin depoladığı bir hafıza mekanizması yoktur. Ne geleceğe ne geçmişe gidebilirsin. Datanın her daim silindiğini düşün. Sadece anlar var ve bir önceki an artık yok. Bu tarz bir düşünceydi benimki, oldukça saçma da gelebilir elbette. Ama bu konunun da dışında zaman kavramı üzerine gözlem yapmanızı ve düşünmenizi isterim... Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fede Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 http://www.youtube.com/watch?v=OlugJdysS54 şu videoda konunun tamamı için iyi bi örnek değil ama geçmiş ve şimdiki zaman kavramını anlamaya yarayacak bilgler olduğunu düşünyorum. evet şimdiki zamanda yaşıyoruz ama şimdiki zamanda yaşadığımız olaylara verdiğimiz tepkilerin ne olacağı geçmişte yaşadığımız olaylardan elde ettiğimiz tecrübelerimiz. zaten bu yüzden geleceğin tahmin edilebilir olduğunu ve bi formüle bağlanabileceğini söyleyen teoriler var. bu teorinin popüler kültürdeki örneği de minority report filmi mesela. hayvanların sadece zamanı yaşadığı konusunda zaten biz de öyleyiz ama biz geçmiş tecrübelerimizin bizi etkilediğinin farkındayız sadece. bize yakın türler (gelişmiş, toplum oluşturabilmiş primatlar, filler) oluşturdukları toplumun geçmiş tecrübelerinden ders alarak bunu gelecek nesillere aktarmaya çalışıyolar. bir maymun türü mesela bölgede en çok yararlandıkları kabuklu yiyeceğin kabuklarını taş vasıtasıyla kırıp yiyeceğini öyle elde ediyor ve bu işlemi de yavrularına öğretiyolar. insan beyni daha gelişmiş olduğu için biz bu tür eğitimleri daha kolay kavrayabiliyoruz, daha iyi ve daha çok empati yapabilen topluluk olduğumuz için de ilerleyişimiz daha hızlı oluyor. mesela videoda maymunlardan bitane aç değil o yüzden isteksiz davranıyor diğer maynumda onu uyarıyor sürekli ve çalışmaya teşvik ediyor. bunu yapınca salonda insanlar gülüyor mesela duruma ama günlük hayatta insanların yaptıkları da bundan farklı değil, bunun farkında olmadığımız için, kendimizi onlardan daha farklı bi yere koymaya çalıştığımız için gelişmemizin önünde bi engel var. bize hayatımızı boyunca dinler, toplum, devlet siz farklısınız, siz özelsiiz fikrini empoze ettiler. o yüzden uzayda canlı ararken hep "akıllı" canlılar aradığımızı söylüyoruz ama insan ırkı olarak "akıllı"dan kastımız sadece bize benzeyen canlılar oluyor. o yüzden araştırmalarımız çok kısıtılı. sadece radyo sinyalleriyle uzaylılarla iletişim kurmaya çalışıyoruz. aradığmız canlıları sadece humanoid olması bizi heyecanlandırıyor. farklı türde canlılar ilgimizi hiç çekmiyor maalesef. bu sebeple uzayda yaşam var mı sorusu şu an için çok yetersiz, çok anlamsız ve bu sorunun cevabını bulmak için yapılan çalışmalar da etkisiz kalıyor. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
dasaaa Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Ardeth said: sonsuz olasılık var da herşey için de bir "upper bound" var buna fizik kuralları deniyor sdf tabi bizim keşfetmediğimiz çok fantastik fizik fenomenleri olabilir mi bilmiyorum onu +1 abi büyük ihtimalle aşırı gelişmiş canlılar yok olsa bile bize ulaşabilecek kadar gelişmiş değiller. eğer tanrının var olduğunu kabul ediyorsanız yaradanın gerçekten çok sıkıcı olduğunu kabul etmenin zamanı gelmedi mi? eğlenceli bişiler yaratma konusunda o kadar berbat ki kendisi, süper sıkıcı şeylere paye biçip "abi deli içicez!" diyebiliyor yarattığı vasat insanoğlu eğer ben tanrıya inanmıyorum diyorsanız, sadece her şeyin son derece sıkıcı olduğunu kabul etmeniz yeterli. uzaylılar yok arkadaşlar.varsa da bizimle temasa geçebilecek mesafede değiller demek ki. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fede Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 upper bound var yapamayı bişey bizi bi yer götürmüyor abi. zamanında da upper bounda var gitmeyin lan gemiyle aşağı düşersiniz diyolardı. bak ne oldu şimdi Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fede Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 herşey sıkıcı değil ayrıca. sen yanına beraber sıkılacak adam arıyosun gibi geliyo bana sdfşsl Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
dasaaa Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 o dediğin upper bound değil. cahillik bildiğin. hadi biz adamlarla iletişim kurmak için gelişmiş değiliz, loserız. güneş sisteminden yeni çıktık. lan seti var. adamlar da konuşmuyorlar hiç. bi radyo yayını yok, bi tv yayını, bi frekans bişi yok.. demek ki beceriksizler ya da bizden uzaktalar Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
PastorOfMuppets Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Çok büyük ihtimalle çok uzaktadırlar, bizim kadar gelişmiş yada gelmişmemiş olduklarını belirlemenin de yolu henüz yok. Space venture diye birşey yok henüz zaten, charterlayabileceğimiz bir noktada değiliz. Onun yerine iPhone yapıyoruz çünkü. fucking capitalism. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fede Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 ben uzaylı olsam ben de konuşmam insanla. sen sümüklü böcekle konuşup nabıyosun lan burda bi derdin var mı diyomusun. hadi dedin diyelim aldım kafese attın sümüklü böceğin bundan haberi olur mu bundan? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
ShadowFury Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 İnsanların soyut düşünceleri de somut temellere dayanıyo aslında, çoğu duygun, isteklerin, düşüncelerin vücudundaki hormon seviyelerinin artıp azalmasından ve buna bağlı olarak gelişmiş olan içgüdülerden ibaret. Düşünce sistemin hayvanlarınkinden pek farklı değil yani, sadece beynin daha gelişmiş ve daha komplike olduğu için daha detaylı düşünebiliyorsun, daha programlı yaşayabiliyorsun ama beynin temel işlevi büyük oranda aynı. Ördekler hem daha sürü yaşamına yönelik olduğu için hem beyinleri çok daha basit olduğu için kin tutmayabilirler(veya ortada bir savaş yoktur zaten sadece beslenme içgüdüleri sürü psikolojilerinden daha ön plandadır) ama kediler filan gayet kin tutuyo abi. Kargalar filan da bayağı kin tutuyomuş diye duymuştum, sürüden bir kargaya zarar verirsen bütün kargalar seni Kill On Sight listesine alıyomuş mesela(kendim hiç görmedim ama birkaç farklı olayı farklı kişilerden duydum). Köpeklerin sadakatine gelirsek onların da sahipleriyle aralarında alpha-beta ilişkisi var ve sahiplerini liderleri olarak görüyolar bu yüzden sadık olarak bilinirler. Ama yine de evden kaçan köpek yok değil, gayet kaçabiliyolar. Sadece bağlılıkları köpekten köpeğe ve sahipten sahibe değişiyor. Kedilerin, köpeklerin gayet iradeleri, duyguları, kişilikleri filan var mesela özellikle evcil hayvanlarda her hayvanın bir olaya vereceği tepki farklıdır. Mesela bazı kediler herkese kendini sevdirir, bazıları sadece kendisini besleyene sevdirir, bazıları sadece sürekli gördüğü kişilere sevdirir, bazıları kimseye sevdirmez, kendisine kötü birşey yapan veya basitçe rahatsız eden birisinin yanına asla gitmez filan hepsinin hoşlandığı hoşlanmadığı şeyler farklı, standart bir tepkileri yok(dediğin gibi soyut düşünemeseler hepsinin davranışları temel güdülerden ibaret olurdu, bu da hepsinin birebir aynı davranmalarına yol açardı). Sadece beyinlerinin temel ihtiyaçlara çalışan kısmı duygu düşüncelere yönelik kısmından daha baskın(insanların da böyle gerçi, ama insanlara oranla daha baskın olmasından bahsediyorum). Zaman kavramına gelirsek hayvanların zaman kavramı daha sınırlı tabii, ama yine de var. Bizim gibi gün sayıp takvim tutup hayatlarını programlamıyolar belki, ama yine de geçmişi hatırlayabiliyolar, kısa süreli stratejiler geliştirebiliyolar(mesela grup halinde avlanan hayvanların resmen formasyon kurup pusu hazırlayıp öyle ava girişmesi gibi, bunu içgüdüyle açıklayamana imkan yok, avın vereceği tepkiyi tahmin edip ona göre saldırmak üzere hazırlanıyolar resmen). Hafızaları da var, dediğim gibi kendilerine yapıl Gerçi bu bahsettiğin şey zamanın direkt olarak kendisiyle alakalı değil, zaman geçişinin psikoloji üzerinde yaptığı etkiler - veya canlıların zamanı nasıl algıladığı (ki bunun fiziksel anlamda zamanın akışıyla pek alakası yok aslında). Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
PastorOfMuppets Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Biz sentient'ız ama, böyle bir durum farkı var. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Marty Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Sotto said: Siz hiç kızgın, kin tutmuş bir hayvan gördünüz mü mesela, kafasında geçmişte öbür bir hayvanın kendine "yamuk" yaptığını düşünen. Veya gidip Miami'ye göç etme hayali kuran bir kuş? abi filler var. kucukken kendisine kotu davranan egitmeni falan hatirliyo. sonra agzini kiriyo. kin tutuyo bildigin. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fede Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 kendimize sentient dediğimiz için mi öyleyiz acaba? yoksa bütün duygularımız daha önce yaşadıklarımızdan, daha önce atalarımızın yaşadıklarından edindiği tecrübeler vasıtasıyla mı oluşmuş. bi kediden daha yoğun duygularımız var evet ama sonuçta çoğu kimyasallar sonucu oluşan duygularımız var diye, kedi de o kadar çeşitli duygu yok diye kediden bi farkımız olduğunu düşünyoruz. kedi de sentient ama daha az sentient Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
PastorOfMuppets Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Kimse denkleme duyguyu sokmadı, oraya nasıl atladın. Mevzu kendini identify edebilmen ve data akimüle edebilmenden başlıyor bir tür olarak. Bizden başka yok progress dünyada. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
reampage Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Uzaylıların var olduğunun en büyük ispatı insanlar zaten biz kendimiz uzaylıyız en başında, ama kendi güneş sistemimizde yanlız takılıoz. Bu soruya belki başka bir gezegende yaşıyan başka bir ırk cinsde cevap arıyor, misal başlangıçtan itibaren insanoğlu sürekli bir keşif bir büyüme içinde kıtalar aşıldı yeni insan hayvan türleri keşfedildi ve zamanı gelince sistemler hatta galaksiler aşılıcak ve yeni türler keşfedilicektir. Şu var ki zaten güneş sisteminin bir ömrü var ve insanoğlu yaşamaya programlı bir şekilde türünün devamını sağlamak zorunda. Şu zaman kavramının zihinde bir tekrardan ibaret olmasıda değişik bir düşünce, bende eğer bir insanın kolu ile ilgili bütün dataları hafızasından silersen ve kolunuda kesersen yokluğunu hissetmiyeceğine inanıyorum zamanda belki böyle eğer bir şekilde fiziksel deformasyonun önüne geçilirse zamanın olmadığı ispatlanır belki. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fede Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 var abi, ama anlamıyoruz. meslea yunusların kendi aralarında anlaşabildiğiniz biliyoruz ama nası anlaştıklarını bile anlamıyoruz. bildiğin hayvanız, kabuledin bunu artık. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
dasaaa Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 fede said: ben uzaylı olsam ben de konuşmam insanla. sen sümüklü böcekle konuşup nabıyosun lan burda bi derdin var mı diyomusun. hadi dedin diyelim aldım kafese attın sümüklü böceğin bundan haberi olur mu bundan? olm sümüklü böcekten saklanmıyoruz. hayvan orada olduğumuzun farkında. tutup götüne bile elektrot bağladığımız olmuştur hani. kediler miyavladıklarında ne diyorlar onu inceliyoruz, karıncaların neden aynı yolu takip ettiğini inceliyoruz ve de bunu taklit ediyoruz. ayıların, diğer memelilerin sayılara olan tepkisini ölçüyor, çekirgenin sinir sistemine çıbıkları sokup uçuş simulatörü oynatıyoruz. kısaca "biz eziğiz diye bizimle iletişim kurmuyorlar ühühü" so 90s ya. hiçbi boktan anlamasan bi özalitçi ile anlaşıp ALOOOO!!! yazıp gel abicim. gelişmiş uzaylı varsa da bize yakın değillerdir. ama bence çok gelişmiş uzaylı ırkı diye bişi de yok. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
ShadowFury Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 dasaaa said: o dediğin upper bound değil. cahillik bildiğin. hadi biz adamlarla iletişim kurmak için gelişmiş değiliz, loserız. güneş sisteminden yeni çıktık. lan seti var. adamlar da konuşmuyorlar hiç. bi radyo yayını yok, bi tv yayını, bi frekans bişi yok.. demek ki beceriksizler ya da bizden uzaktalar Abi o radyo yayını meselesi androcentrism in tepe noktası zaten, o konuya hiç girmeyelim. Yaşam koşullarını sağlayabilecek bir gezegende, yaşam koşullarını sağlayabilecek jeolojik süreçler sonrasında yaşam koşullarını sağlayabilecek evrim süreçlerini geçirmiş canlıların olmasını bekliyoruz(ki olasılıksal olarak düşünürsek sadece yaşam şartlarını sağlayabilecek gezegen oranı bile aşırı düşük). Bunun üzerine bir de bunların radyo sinyallerimizi birkaç onyıl içerisinde alabilecek kadar yakın olmalarını bekliyoruz(yani şu noktada evrenin sonsuzluğu da önemli değil, ~100 ışık yılı yarıçapından bile daha küçük bir küre içerisinde olmalarını bekliyoruz - gerçi bir de geri dönüşü var, onu da hesaba katmak lazım). Buna ek olarak bu canlıların evrim süreci sonucunda aynı insanlar gibi zeka ve alet kullanımı üzerine gelişmiş olmalarını bekliyoruz, ayrıca rekabet ve hırs gibi güdülerinden dolayı sosyal bir düzen kurmalarını ve bununla paralel olarak teknoloji geliştirmelerini bekliyoruz(veya bundan bağımsız bir sebep yüzünden teknoloji geliştirmelerini bekliyoruz, bu kısımda süreç o kadar önemli değil akışı bozmamak için böyle aktardım eheh^^ ) Bu teknolojik gelişimin sonucunda da onlar da aynı bizim gibi belirli bir frekans aralığındaki elektromanyetik dalgaları iletişim için kullanacak teknolojileri geliştirmelerini ve bu sayede bizim radyo sinyallerimizi tespit etmelerini bekliyoruz. Gerçi karikatürize ettiğim kadar uçuk bi durum değil aslında, Ardeth in bahsettiği fiziksel upper boundlar yüzünden kullanılabilecek şeyler belli. Işık hızında ilerleyen, veri kaybını minimuma indiren bir aracı olduğundan elektromanyetik dalgaların geliştirilmiş olma ve haberleşmede kullanılma ihtimali gayet fazla. Ama benzer özellik gösterebilecek bizim de bildiğimiz veya keşfetmediğimiz başka teknolojiler de geliştirilebilir (özellikle sci-fi bakış açısından bakıp teknolojik gelişmenin dibine vurmuş bir tür hayal ediyorsak). Ama yine de elektomanyetik dalga diye tutturmamız bana saçma geliyo biraz, tek teknoloji buymuş gibi davranmak filan komik. Ama yine de bir başlangıç işte, en azından elektromanyetik dalga kullanan bir tür varsa onları buluruz belki. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
dasaaa Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 abi adam onu tek dünyasından mı yollayacak? lol. marsla bile iletişim krmak için bi uydu ağı koyacağız.laser grid falan üstünden iletişimi sağlayacağız hatta. demek istenilen şey şu zaten o projede. "sen bi şekilde iletişim kuracaksın bro. ve bu iletişim metodun diğerlerinden farklı bir iz bırakacak. sen oradaysan ben seni duyarım. sen bana bişi demesen bile duyarım" Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fede Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 hayır abi. sümüklü böcek farkında mı dediğim şu. böceği götüne elektrotu bağladın inceledin ettin. tamam o farkında ama o böceğin torununun torununun torunu dedesinin götüne elektrot bağladını biliyomu? senin dedenin dedenin dedesine ne yaptılar kimbilir. biliyomusun sen? Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
dasaaa Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 böcükler kendi aralarında iletişim kuramıyorlar ve bizim gibi bi bilgi aktarımı yok abi. senin deden bi uzaylı ile karşılaşmış olsa hemen tarihe not düşerdi. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
fede Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 Paylaş Mesaj tarihi: Ekim 22, 2012 http://en.wikipedia.org/wiki/Dogon_people al düşmüşler işte. inanıyo musun? hayır. Link to comment Sosyal ağlarda paylaş Daha fazla paylaşım seçeneği…
Öne çıkan mesajlar